Gösterilen 701–720 arası toplam: 805

  • Geldik Sayılır

    İnsan yorgunluktan ibarettir.
    Gelir, yorulur ve gider.
    Hayatın bir yolculuk olduğuna
    inanıyoruz. Gitmek için geldik.
    Bu yaşıma kadar gördüğüm güzellik
    ve inceliklerin bir kısmı bu kitapta
    bulunuyor. Geldik Sayılır, on beş yıl
    boyunca kaleme aldığım gezi ve
    dostluk yazılarından oluşuyor. Biraz
    da hatıralar, hevesler.
    Elbette gitmek istediğim halde
    gidemediğim yerler de var. Ahlat,
    Gelendost, Sultandağı gibi. Belki
    oraları da görme imkânım olur ve
    kitaptaki yerlerini alırlar.

    4,49
  • Gönüllerin Fethi

    Önümdeki zatın boynunun kenarından göz ucuyla bakayım derken bir an göz göze geldik. Kalemi elinden bıraktığı gibi üzerime doğru yürüdü. Önümde bulunanları yararak geçti ve boynumdan sıkıca tutarak diğer elinde bulunan dikenli, budaklı ağaç dalını yüzüme çarptı. Zincir vurulmuş ellerimi ızdırap ile yüzüme doğru götürdüğümde ortaya çıkan sesler, çadırın içinde yankılandı. Zincirin uçları da vücuduma çarparak ayrı bir acı oluşturdu. Ama en büyük acıyı babamın bu kaba hareketinden dolayı hissetmiştim.
    Beni şiddetle ortaya çekti ve Allah’ın Resulü ile yüzyüze geldik. Olaylar çok hızlı gelişmiş, şaşkınlıktan kimse müdahale edecek fırsat bulamamıştı.
    “İşte Ey Muhammed! Üzerinde seninle anlaştığım antlaşma gereğince bana geri çevireceğin kişilerin ilki!” diye bağırdı babam.
    Ben ve çevremdeki herkes, Allah’ın Resulü’nün ne yapacağını merakla bekledik. Çok zor durumda olduğunu yüzündeki her mimik ele veriyordu.
    “Biz, barış ve antlaşma yazısını daha imzalamadık!” dedi, ama babam gibi kurnaz ve akıllı bir kişiyi bu söylemle ikna edip beni yanında alıkoyabileceğine muhtemelen kendi de inanmıyordu.

    6,90
  • Gözün Kalır Geride

    Okurlar meraklıdır.
    Sorarlar: Bunları yaşayarak mı yazdın?
    Her yazdığın şeyi birebir yaşama olanağı yoktur. Olamaz. Bir cinayeti yazman için cani olman gerekmez.
    Hem sonra birebir yaşadıklarını yazsan n’olacak?
    Romanda, öyküde birebir yaşadıkların bile kurmacadır; artık birebir yaşadıkların değildir.
    Kendimi yazdım desem -ki bir öyküde kendimi yazdım diyorum- kendimi değil ama kendimden bir şeyleri yazmışımdır.
    Olayın kahramanının bir kadın, bir çocuk, bir kötürüm, sekeratta bir hasta olması hiç fark etmiyor. O kahramanın yaşadığı duygu nedir? Pişmanlık mı, keşkeler mi, özlem mi, korku mu, uyuşukluk mu? Kimin ağzından olursa olsun, bu duyguları taa iliklerime kadar hissederek yazmışımdır.
    Hani derler ya işin hilesi dürüstlük diye, öykülerde bir yaşanmışlık tadı, bir sahicilik varsa, işin hilesi olayların değil ama duyguların yaşanmasında yatmaktadır.
    Neyse, işin sırrını çok da faş etmek istemem. Ki, büyüsü kaçmasın.

    6,79
  • Gülistan

    Ey seher kuşu / bülbül, aşkı kelebekten öğren
    Çünkü o yanarak can verdi de çıkmadı sesi.
    Onu arama iddiasında olanların haberi yoktur.
    Haberdar olandan bir daha haber gelmedi.

    Şirazlı büyük şair Sa’dî’nin şiirleri yüzyıllar boyunca İslâm coğrafyasında en çok okunan eserler arasında yer almıştır. Özellikle Osmanlı medreselerinde eğitim-öğretimde kullanılmış, ders kitabı olarak okutulmuştur.

    Şiirlerle süslenmiş akıcı bir nesirle kaleme alınmış olan bu eser, makâme türünün en güzel örneklerindendir. Kısa sürede şöhrete erişen Gülistan, geniş bir coğrafyada çok okunan bir kitap hâline gelmiştir. Şöhretinin göstergelerinden biri olarak dünyanın çeşitli dillerine çevrilmiş ve çevrilmeye devam etmektedir. Farsça aslından yapılmış olan elinizdeki tercümede, eserin üslûp ve renginin yansıtılması amaçlanmış ve anlaşılır bir dil kullanılmaya çalışılmıştır. Bu bakımdan Gülistan’ın bu tercüme sayesinde hem günümüzle hem de yeni okuyucularla buluşacağı düşüncesindeyiz.

    9,09
  • Güneşe Koşan Adam

    Düş-gerçeklik, insan psikolojisinin derinlikleriyle hayatın basitlikleri, fizik ve metafizik arasındaki gerilimler Güneşe Koşan Adam’daki öykülerin temel karakteristiğini yansıtır. Ali Haydar Haksal bu kitabında kimi zaman insan ilişkilerinden kimi zaman da bireyin kendi iç çatışmalarından hareketle insanın varoluşsal sıkıntılarını işlemiştir.

    7,94
  • Güvercin Uykusu

    Derler ki, güvercinler uyumazmış. Yorulduklarında, her an uyanacakmış gibi hafif bir uykuya dalarlarmış. Hatta bir gözü uyurken, diğer gözü nöbet tutarmış tehlikelere karşı. Bu yüzden çok kısa sürermiş uykuları.
    İnsanoğlu, bir güvercin uykusu kadar kısa, hatta ebedi sonsuzluk karşısında güvercin uykusunun ta kendisi olan dünya hayatını tanımalı ve hesap verme vakti gelene kadar geçen kısa sürede aşkı arayıp aşk ile yaşamayı bilmeli.
    Derviş’in de dediği gibi;
    “Uyanmak lazım evlat! İnsanın gördüğü düşler hep bir güvercin uykusudur. Çok uzun sürmez. Anlıktır, bir nefes misali… Haydi, evlat uyan şimdi! Güneşi yarensiz bırakma… Yola çık, ölümsüz sevdalar için.
    Bu hikâye, güvercin uykusundaki bir gencin ve onu uyandırmaya çalışan bir dervişin hikâyesidir.

    5,64
  • Hayat Güzeldir

    Onlar çekişedursun, parkın uyanık güvercinleri hiç çekinmeden önlerine kadar gelmiş, dökülen susamlara dalmışlardı. Çocuklar fazlalık olan parçayı güvercinlere doğradı. Önlerinde bir güvercin bahçesi oluştu.

    Biri çekinerek ayaklarına dolanan kuşlardan birini okşadı. Hayret, kaçmıyor. Bir daha okşadı, bir daha, çok hoşuna gitti bu. Hayatında ilk kez bir güvercin okşuyordu. Onu gören öteki de güvercinleri okşamaya başladı. Arada bir göz göze geliyor birbirlerine gülümsüyorlar. Yüzsüz güvercinleri aç sanmışlardı. Kalan simitleri de doğradılar. Kuşlar yedikçe sanki onlar doyuyordu. Güvercinlerin parlak tüylerinden geçen sevgi ve merhamet en saf hali ile çocuk kalplerini doldurmuştu.

    Sonunda simitler bitti.
    Ortada tek bir susam tanesi kalmadı.
    Güvercinler birden havalanarak ve çocukların yüreklerini ağza getirerek uçtular.
    İleride simit yiyen bir genç çiftin önüne kondular.
    Simitçiler birbirlerine baktı.
    Sonra güvercinlere baktı.
    İkisi de sevincini bulmuştu.
    Artık ne açlık, ne tasa. Artık gidebilirler, yeniden satışa çıkabilirler.
    Her birinin etrafında yüzlerce melek dolaşıyor.
    Elbette bütün simitleri satacak, cepleri para dolu olarak analarına koşacak, bu güvercin hikayesini anlatacaklar.

    6,79
  • Hayat Teselli Olmaktır

    Marx’ın ‘’Kapitalizm , gölgesini satamadığı ağacı keser .’’cümlesi ile Efendimizin ‘’Hurma sizin halanızdır. ‘’ Hadis-i Şerif’ini aynı gün öğrendim. İlkini anlayacak kadar eleştirel bakışım gelişmemişti henüz.Efendimin cümlesinin anlamını içimde hazır buldum.
    Her ağacı o gün bugündür akrabam bildim.
    Ağaçların en çok gövdesine sarılmayı sevdim.
    Ağaçların gövdesine sarılmayı sevdim . Çünkü canımın canı
    Annem bulduğu her toprağa ağaç dikerdi.
    Annemin, hayatın acılarına karşılık bir teselli olarak ağaç dikişini idrak ettiğimde, otuzlu yaşlarımı geride bırakmıştım.
    Ömür denilen şeyin bir teselli arayışı olduğunu öğrenmeye henüz başlamıştım.
    Işte tam o sıra Yusuf Hemedani’nin cümleleri mihmandarım oldu.
    ‘’Hayat Teselli Olmatır , herkes tesellisini kendi nev’inden arar ‘’ diyordu.
    Yusuf Hemedani . Ben tesellimi kelimelerde buldum.

    10,24
  • Hayatın Tadını Çıkar

    “Hayatın Tadını Çıkar,” bir ay veya bir yılın ürünü değil, yirmi yıl boyunca yaptığım eğitim, inceleme, araştırma ve pratik davet çalışmasının ürünüdür. Onu kanımla yazdım, içine ruhumu döküp hatıralarımı sıktım.

    Hayat, insanların uyguladıkları ya da uygulamadıkları oranda başarılı oldukları beceri ve yeteneklerin bütünüdür. Bu açıdan baktığımızda da başarılı insanların en başında Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem gelmektedir.

    Onun siretine ait bilgiler inci gibi bilgilerdir. Ben onları, senin için bu satırlara döktüm. Ona, canımız ve göz bebeğimiz, ilk öğretmen Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in başından geçen çeşitli olayları koydum. İnsanlarla iletişim/ilişki kurmadaki beceri ve yeteneklerle hayattan nasıl tad alınacağını belirttim. Ayrıca benim ve bazı insanların kişisel hatıralarını, yaşanmış tecrübeleri ve pek duyulmamış bazı olayları da ekledim.

    Bu şekilde ortaya çıkan “Hayatın Tadını Çıkar” kitabı, senin kalbine yerleşmesi için benim kalbimden sevgiyle çıkan kelimelerdir/sözlerdir. Onlara sen de değer ver, çünkü eserin içindeki bilgiler hem benim için hem de bu duyguları yaşayan insanlar için çok değerlidir.

    7,94
  • Hayırlısı Neyse O Olsun

    Her insan bir işe başlamadan önce işin sonunda mutlu olmayı, planladığı şeyin gönlüne göre olmasını ister. Kendi dünyasında, kendi düşüncesinde dilediklerinin kendi istediği şekilde sonuçlanmasıyla mutlu olacağını düşünür. Ancak hep unutulan bir şey vardır. Ya düşündüğünüz ya da olmasını istediğiniz şey aslında sizin için hayırlı değilse? Düşünsenize çok istediğiniz bir evlilik veya biri, belki de bir iş. Çok para, başka bir ev belki de başka bir yaşam yeni arkadaşlar vs. İstemenin sınırı yoktur ve yüce rabbimden isteyeceğiniz hiçbir şey ona ağır gelmez. Dilek ve dua kapısı sonsuzdur. Mühim olan hep hayırlısını istemektir. İsteklerimizin hayırla sonuçlanması, önümüzde duran, fakat göremediğimiz koca engellerin aşılması için yapmamız gerekenler nelerdir? İşte tüm bunların cevaplarını kolay, sade ve keyifli bir anlatımla bir araya getirdik. Bunun dışında hayırlı bir evlilik için yapılması gerekenler, affetmek, güzel ahlak, edep, kul hakkı, merhamet gibi iyi bir insanda olması gereken tüm vasıfları, konu sonlarındaki birbirinden güzel yaşanmış olaylar ve hikâyelerle birlikte paylaşmaya çalıştık. Kitabı okuduğunuzda yüreğinizdeki sevgiye, bazı bölümlerde gözyaşlarınıza bazı bölümlerde ise tarifi olmayan duygularınıza ortak olmaya çalıştık. Kitabı bitirdiğinizde ise o gülen gözlerinizi zihnimize resmettik ve o tutkuyla sizlerle buluştuk. Hayırlara vesile olsun… “Allah, gönlünüzde olanı hakkınızda hayırlı eylesin, Hakkınızda hayırlı olanı da gönlünüze razı eylesin..”

    9,09
  • Hayvan Çiftliği

    İngiliz yazar George Orwell (1903-1950), ülkemizde daha çok 1984 adlı kitabıyla tanınır. Hayvan Çiftliği, onun çağdaş klasikler arasına girmiş ikinci ünlü yapıtıdır. 1940’lardaki ‘reel sosyalizm’in eleştirisi olan bu roman, dünya edebiyatında ‘yergi’ türünün başyapıtlarından biridir. Hayvan Çiftliği’nin kişileri hayvanlardır. George Orwell, bu romanında tarihsel bir gerçeği eleştirmektedir. Romandaki önder domuzun, düpedüz Stalin’i simgelediği açıkça görülecektir. Öbür kişiler bire bir belli olmasalar da, bir diktatörlük ortamında yer albilecek kişilerdir. Romanın alt başlığı Bir Peri Masalı’dır. Küçükleri eğlendirecek bir peri masalı değildir; ama roman, bir masal anlatımıyla yazılmıştır.

    5,64
  • Her Güne Bir Einstein

    HAYATINIZDA EINSTEIN’A YER AÇIN
    ÇÜNKÜ HİÇBİR YAN ETKİSİ YOKTUR!

    Hayatla nasıl baş edebileceğinizi gösteren 85 reçete

    Bu kitap ünlü biliminsanı Einstein’ın bilimsel çıkarımlarından yola çıkarak günlük hayatımızda hayatı nasıl anlamlı kılacağımızın, hayatla nasıl baş edeceğimizin ve hayatı nasıl doyasıya yaşayacağımızın sırrını veriyor. Bu biliminsanının buluşları son yüzyılda insanlık tarihini inanılmaz ölçüde değiştirdi. Einstein’ın çıkarımlarından oluşan 85 reçete sayesinde; çağımızın en etkili biliminsanından ilham alarak günümüzde karşı karşıya kaldığımız zorluklarla baş etmesini öğrenebiliriz.

    10,24
  • Her Güne Bir Kafka

    Hayatla nasıl baş edebileceğinizi gösteren 99 reçete

    Bu kitapta Franz Kafka’nın felsefesine bakacağız. Ancak bu sefer edebi veya sosyal bir amaç uğruna değil de sadece daha iyi yaşamayı öğrenebilmek için. Bunun için her bölüm Franz Kafka’nın bir sözüyle açılacak, kendi günlük yaşamınızda uygulayabilmeniz için pratik veya psikolojik bir yorumla ilerlenecektir.

    Kafka felsefesinin bu taze ve özgün kursu, gündelik kargaşa ve fırtınalı süreçlerden neşenizi kaybetmeden çıkmanızı sağlayabilecek bir elkitabı gibidir.

    10,24
  • Her Güne Bir Nietzsche Stres, Korku ve Endişelere Karşı

    Hayatınızda felsefeye yer açın.
    Çünkü hiçbir yan etkisi yok!

    Hayatla nasıl baş edebileceğinizi gösteren 99 reçete.

    “Her Güne Bir Nietzsche” felsefe yoluyla stres, korku ve endişelerimizle nasıl baş edeceğimizi gösteren önemli bir kişisel gelişim kitabıdır.

    Bu kitap, ünlü düşünür Nietzsche’nin felsefesinden 99 damla alarak hayatı nasıl istediğiniz gibi yaşayabileceğinizi ve felsefeyi hayatınıza nasıl kolayca uygulayabileceğinizi öğrenebileceğiniz bir kullanma kılavuzu niteliğindedir.

    Felsefeyi anlamak ve öğrenmek için tek yapmanız gereken zihninizi açık tutmak, doğru soruları sormak ve düşünmek.

    Nietzsche’nin felsefesi gerek iş hayatında gerekse özel hayatta karşılaşılan yol ayrımlarında çıkışı bulmak için oldukça etkilidir. Çağımızın en etkili filozofunun düşüncelerinden ilham alarak günümüzde karşı karşıya kaldığınız stres ve korkularla savaşmayı öğreneceksiniz.

    10,24
  • Her Güne Bir Platon

    Hayatla nasıl baş edebileceğinizi gösteren 80 reçete

    Filozoflar arasında mantık yürütme şeklimizi en çok etkilemiş olan şüphesiz ki Platon’un kendisidir. Düşünce tarihinden bahsederken sık sık “Platon zaten her şeyi söyledi,” demek çok da tuhaf olmaz ve Atinalı bu filozof günümüzde de geçerliliğini o kadar korumaktadır ki aforizmaları ve değerlendirmeleri sanki günümüzde kaleme alınmış gibidir.
    Bu kitaptaki pratik 80 reçete sayesinde Platon’un felsefesinden ilham alarak hayallerimizi gerçekleştirmeye bir adım daha yaklaşıp zamanımızı iyi değerlendirmenin ya da dostluklarımızın hayat boyunca tadını çıkarmanın yollarını bulabiliriz.

    10,24
  • Her güne bir Shakespeare

    Dünya yazarları arasında hiçbiri hayatın en büyük mucizesinin gizemini Shakespeare kadar derinlemesine ele almamıştır. O, bütün tiyatro eserlerinde ve ünlü sonelerinde gönül işlerine öyle aydın bir perspektifle bakmıştır ki bunlar günümüzde bile vücudumuzun en güçlü kas parçasını anlayıp hayatımızı renklendirmemize yardımcı olmaktadır.

    Tam olarak hangi gün doğduğu bilinmese de 26 Nisan 1564 tarihinde vaftiz edildiği bilinen ve o tarihten 52 yıl sonra 23 Nisan 1616’da Stratford-upon-Avon kasabasında hayata veda eden William Shakespeare dünya edebiyatının en seçkin yazarlarından biri olarak kabul edilmektedir.
    İngiltere’nin milli sairi olarak da bilinen Shakespeare bilinen eserlerinin çoğunu 1589-1613 yılları arasında üretti. İlk oyunları çoğunlukla komedi ve tarihiydi. Daha sonra trajedilere yönelen Shakespeare’in en önemli eserleri Hamlet, Kral Lear, Romeo ve Juliet, Othello ve Macbeth’tir

    10,24
  • Hikayeden Hayatlar

    Gölge gibi takip ediyordu; fark edilmediğinden emindi. Kâh kalabalıklara dalmışlar, kâh tenha ara sokaklara sapmışlardı. O önde, kendisi arkada dur durak bilmeden yürüyorlardı.

    Hiçbir yere uğramadı; hiçbir yere uğramadılar. Ne kalabalıklardaki insan simaları dikkatlerini çekmişti, ne mağaza vitrinleri. Acele yürüyordu; acele yürüyorlardı. Belli ki, işi vardı; belki bir randevusu, belki bir Programı… Amaçsız, avare gezmiyordu, besbelli. Öyleyken, nasıl olmuştu da dikkatini çekmişti; kendisi de anlayabilmiş değildi.

    Selami Güder

    5,90
  • İki Kapılı Bir Han’da

    “Yine koydum kafamı yastığa.
    Yine gözlerim tavanda, kaybettiklerini arıyor.
    Tavan değil, zaman tüneli sanki gözlerim
    geçen otuz sekiz seneyi sorguya çekiyor.
    Hâkim benim, yargıç benim, savcı ben.
    Suçlu benim, mahkûm benim, tanık ben.
    Taaaaa, aklım başıma geldiğinden beri
    kendimle benim meselem.”
    İşte böyle anlatıyor yazar bu kitapta meselesini.Kıvrak bir kalem,içten gelen duygular ve zaman zaman düşündüren,zaman zaman başka alemlere yelken açan bir kitap.Kısacası hepimiz ”İKİ KAPILI BİR HAN’DA” değimliyiz dostlar……
    gizle

    7,94
  • İman ve Aksiyon / Özlediğimiz Nesil

    Necip Fazıl Kısakürek’in iki ayrı konferansı… İman ve Aksiyon – Özlediğimiz Neslin Vasıfları…
    Her konferans, farklı tarih ve şehirlerde çeşitli defalar binlerce dinleyiciye hitaben verilmiş olup büyük ilgi doğurmuştur. 1949’da Büyük Doğu Cemiyetinin kuruluşundan itibaren Anadolu’yu bir uçtan öbür uca sarsan Necip Fazıl için, mevzuu ne olursa olsun verdiği her konferans, «Tanzimattan beri gelen sahte inkılapların çürüttüğü ruh kökümüzü kurtarma, kainat çapında hesaba vurma, Türkün ruh ve madde dünyasını Batının da hayran olacağı ve içinde her derde deva bulacağı bir ideolocya planında kurma ideali»ne bağlıdır.

    6,79