-
Kaktüsler de Çiçek Açar
İnan bana hayat sana kaktüsün dikenlerini
değil, rengârek açan çiçeklerini gösterir.Bazı insanlar, benim bu dünyada en büyük kırgınlıklarım olsa da kırıldığım yerden değiştim, güçlendim!
Anlamını yitiren o yolda hiçbir şey hissetmeden
yürüdüm bir süre.Ama öğrendim; insan, yürüdüğü yollara çiçekler ekerek ilerlemeli. Yarı yolda kalırsa eğer, geri döndüğünde
o yollar çiçeklerle süslenmiş olmalı.Kaktüsler bile çiçek açabiliyorken bazı insanların
kalbi çoktan kurumuş.
“Her şey üstüne gelip seni dayanamayacağın bir noktaya getirdiğinde, sakın vazgeçme! İşte orası kaderinin değişeceği noktadır!”-Mevlana
-
Kalbe Karışık
Şiir azıcık aklî, daha çok kalbî bir eylemdir. Şairin kastı konuşulduğunda birazcık aklı, daha çok ruhu konuşuluyor demektir. “el-Ma’nâ fî batni’ş-şâir.” der Araplar. Yani kasd-ı mahsusa şairin bâtınında, derûnunda, hâsılı ruhundadır. Ruh ise sırdır, akıl onu anlayamaz, kısırdır.
Şiiri ruh anlar; akıl ise belki ve ancak yorumlar.
Şiir, aklî düşüncenin kalbî idrake evrilmesidir.
Şiir, aklın devrilmesi, kalbin anlamı devralmasıdır.
Aslında muamma olan; sözdeki şiir değil, ruhtaki şuurdur. Kapalı olan, lafız değil ruhtur. -
Kalbi Atanlara 83 Ayette Yasin Hikayesi
Kur’an’ın kalbi olan Yasin Suresi’ni 7’den 70’e sizler için hikâyeleştirdik.
Hep Arapça’sından okuduğumuz bu sureyi bir de Türkçe’sinden, hem de hikâye şeklinde okumaya ne dersiniz?
Rabbimizin bize gönderdiği mektuplardan biri olan Yasin Suresi’ni ayet ayet bu hikâyenin içerisinde bulacaksın.
Not: Bu hikâyedeki kişi ve mekânların hemen hemen tamamı gerçektir.
-
Kalbimin Süsü Oruç – Niçin Oruç Tutarız?
Oruç tutmak, çocuklarımız için, doğasında otokontrol, iradeli davranabilme, vicdan, empati ve şükür gibi bir çok armağanı taşır. Ve çocuklarımız Ramazan ayının özel manevi ikliminde oruç konusu üzerine düşündükçe, bu özel armağanlar bir bir tohumlar olarak düşer yavrularımızın yüreğine… Anne babalar olarak, çocuklarınızla birlikte okuduğunuz, düşündüğünüz Merve Hanım’ın bu özel kitabının yavrularınızın yaşamlarının inanç boyutuna dair duygu, düşünce ve olumlu davranışlar geliştirmelerinde güzel bir vesile olacağına gönülden inanıyorum. Kudret Eren Yavuz (Çocuk ve Aile Terapisti/Psikoterapist) Merve Hanım, iki harika oğlunun yanında, tanıdığı tanımadığı ama bir şekilde ulaşmanın yollarını bulduğu bütün çocukların geç kalınmamış bir zamanda manevî eğitimlerini kendine gerçek anlamda dert edinmiş bir anne, bir aktivist, kendisini resmî eğitim öğretim kalıpları içine hapsetmemiş bir eğitim fenomeni! Merve Gülcemal’in, onca yoğunluğun arasında, tecrübe ve birikimlerini, kitap olarak da annelerin hizmetine sunması, son derece faydalı ve takdir edilesi bir “faaliyet” oldu. ÖZKAN ÖZE (Çocuk kitapları yazarı) Sevgili Merve’nin yazdığı bu kitap, çocuklara irade gücü kazandırma temrinlerini en güzel yolla, yani soru sorarak yapıyor. Çocuklar “ niçin oruç tuttuklarını” sormaya başladıklarında aslında bir yandan güçlü bir iradenin de temellerini atıyorlar. Bunun yanında, bir ömür hatırlanacak tatlı hatıraların kumunu da karıyorlar tabi. Sonrasında inşa edilen insan ömründe, çocukluk yıllarının içine serpiştirilmiş mutlu Ramazanlar’ın, heyecanlı bekleyişlerin, güler yüzlü namazların kaç kuşağa emanet edileceğini bilmek; bu kitabın sıcacık hislerle okunmasına sebep oluyor. Tuğba Akbey İnan (İletişimci – Yazar)
-
Kalbimizin Baharı / Kur’an Okumaları 1
Âlemlerin Rabbinin Ezelî Kelâmı olarak tüm çağlara ve tüm insanlara seslenir Kur’ân. Her çağın ve her insanın Kur’ân âyetlerinden hissesi vardır. Her şeyi ve herkesi yaratan Kadîr-i Zülcelâl, Kitâb’ıyla hepimize, ama öncelikle “biz”e konuşur. Kur’ân Okumaları dizisinin bu birinci kitabı, işte bu gerçekten hareket ediyor. Yaşadığı çağı ve iç dünyasını Kur’ân âyetlerinden süzülen bir tefekkürle sorgulamaya açan Metin Karabaşoğlu, âyetlerin nuranî ikliminden bize ve bugüne dair hepimiz için anlamlı dersler ve mesajlar çıkarıyor.
-
Kalbin Erbaini
Beden ülkesinin sultanı kalptir. Yaratan ve O’nun yarattıkları kalbe vurgu yapar.
Kalp işgal edilir, meşgul olur ama miracı vardır. Katı olur, kötü olur ama sıcaklığı, safiyeti ve samimiyeti vardır. Değişir, bozulur ama salahı, istikameti, terbiyesi vardır. Yakarır, sorumluluğunu bilir, ahlakı ve sadakati vardır. Ne mutlu bize ki kalbi imar eden vahiy vardır. Yumuşar, bayram eder, sonunda bir yolculuğa çıkar sonsuzluğa varır. -
Kalbin Sesi ile Toprağa Dönüş
Gün gelir hakikate giden yola barikatlar kurulur. Bu defa sorulan soru şudur: ‘Ne yapmalı?’
Önce niyet edeceğiz, ardından kalbin sesine uyarak sonsuzluğa yöneleceğiz. Üç hakîmin hükmünde hata aranmaz: Kalbin, kaderin, ölümün.
Aramak vazifedir. ‘Aramakla bulunmaz fakat bulanlar ancak arayanlardır’ denilmiş. İnanmak ve sevmek şart… Arayışta esas olan samimiyettir. Kendini belli eden sanattan, nümayişçi ahlâktan ve kendine güvenen ibadetten uzak durmalı. Hakikatın-hayrın-güzelliğin ardına düşüp; gayret bizden, tevfik Allah’tan demeliyiz.
Ey kalbi olanlar!
Ümit ve korku arasında bulunanlar!
Takva sahipleri için zaman yok hükmündedir. Her an her şey olabilir!
Allah bes, baki heves.” -
Kalbin Simyası
Dünyaca Ünlü Âlim Hamza Yusuf Kalbin Simyası ile ilk kez Türkçede. Hamza Yusuf Amerika Birleşik Devletleri’ndeki ilk Müslüman beşerî ilimler üniversitesi olan Zaytuna College’ın kurucusu, Dinî meseleleri ulema-halk ayrımı yapmadan samimiyetle anlatabilen bir âlim, Sosyal bilimlere dair entelektüel birikimi ve disiplinlerarası metoduyla, kadim İslam geleneğini esas alan bir mutasavvıf, Ve Türkiye’de ve dünyada binlerce insanın manevî dönüşümüne katkı sağlamış bir rehber…. Neredeyse tamamıyla dış görünüş ve maddiyat odağında seyreden günümüzün dünyası, manevî gelişime daha fazla ihtiyaç duyar hale geldi. İnsanoğlunu boşluğa sürükleyen asıl neden ise manevî dayanak noktalarının kaybolması sonucunda nefsin isteklerinin doğru yönlendirilemeyip kalbin kibir, cimrilik, düşmanlık duygusu gibi birçok olumsuz nitelik tarafından kuşatılmış olması. İşte, yaşadığımız zamanın en dikkat çekici âlimlerinden biri olan Hamza Yusuf, modern insanın en çok açmaza düştüğü alanlara dokunan bir kitapla çıkıyor okurların karşısına. Kalbin Simyası: Manevî Yaralara Çare Bulmak, kendisi de önemli bir âlim olan İmam Mevlüd’ün manzum eserinden yola çıkarak, kalbin manevî hastalıklarını teşhis edip bu hastalıklara Kur’ân, gelenek ve ilim eksenli sürdürülebilir tedavi yöntemleri öneriyor.
-
Kalecinin Penaltı Anındaki Endişesi
Time dergisinin “Beckett’ten beri çağdaş yazının en büyük adı” diye nitelendirdiği Handke’nin en önemli yapıtlarından biri olan Kalecinin Penaltı Anındaki Endişesi, bir tek sözcükle tanımlamak gerekirse, dille dünya arasındaki “boş”luğun romanıdır. Metin, Batı toplumlarında yaşayan “uygar” insanların ilişkisinin (ya da aynı anlama gelmek üzere, ilişkisizliğinin) yarattığı “boş”luğun “özgürleştirici” ve “öldürücü” boyutları üzerine kuruludur.
Romanı edebiyat estetiği açısından farklı kılan yan, Handke’nin dile olağanüstü bir önem vererek “boş”luğun üslubunu yaratmış olmasıdır. Klasik romanlardaki tipleme yoktur bu kitapta. Kalecinin penaltı anında duyduğu endişenin bütün bir hayata yayılmasından duyulan tedirginlik ve dilin ilişki kurmadaki eksikliği işlenir bu metinde, hem de büyük bir başarıyla.
Handke’ye göre, “Edebiyatın görevi toplumsal koşullandırmayı yıkmak ve kültürün insan ve doğa üstündeki baskısını kaldırmaktır. Ama edebiyatın kendisi de her zaman için kültürün bir parçasıdır ve dolayısıyla kendi içine dönük ve kendine yeniktir. Yazmak, kendi kendini hapsetmek, kendini yaşamdan uzaklaştırmaktır ve bu da bir tür şizofrenidir aslında.”
“Yalnızlık”, “boşluk”, “ilişkisizlik”, “dilin ilişki gücü” gibi temalarla örülü, iyi edebiyatın “zor” metinlerine ilgi duyan okurların büyük zevk alacakları bir başyapıt… -
Kalın Türk
İşinize gelir veya gelmez; ama hakikat bu: Türk olmakla Türk vatanında olmak tarihin akışı marifetiyle özdeş kılındı. Türk isek düşünce sahamız tarihin ne marifet gösterdiği olmalı. Çünkü tarih sahnesinde başrol oynamadan Türk olmadık. Dilde tarihî kapitalizm tamlaması varsa Türk yüzünden, giderek Türk İstanbul yüzünden var. Nasıl vatanı olmaksızın Türk varlığını teşhis imkânsızsa Türk varlığı serpilmeden vatanın işareti belirmez. Türk varlığına da, Türk vatanına da kefil Türk lisanıdır. Türk toprağı insan ile hangi seviyede olursa olsun konuşma, konuşuş, konuşukluk vasıtasıyla münasebettar kılındı.
-
Kalk Yerine Yat
Hayat bazen bir uyku sersemliğiyle karşılar bizi. Üstümüze bir ağırlık basar, olmayacak yerde uyuyakalırız, tutulup kalır her yanımız. Hep özlemini çektiğimiz bir ses gelip uyandırır sonra, “Kalk, yerine yat” der ve insan bu sesin sıcaklığına tutunur. Ve evet, herkes günün birinde yerini bulur. Şermin Yaşar’dan sağda solda uyuyakalmaktan tutulup kalmış, günün birinde uyanıp yerini bulmuş insanların sıradan ve bir o kadar da olağanüstü öyküleri…
-
Kalküta
Tunçtan yağmurlar dürttü şehri Ölü baykuş dirildi Tapınağın tüm beşikleri ıslandı Gri elmalarla mumyaladılar prensi Böğründeki dövmeyi öpüp, okşadılar Gövdesinden yemişler döken ağacın, Tepesine uzattılar. Sarı sarnıçtan su içen her kadını Kaplanlara attılar. Ölü baykuş uçtu. İki at girdi avluya Kişnemeleri beşikleri kuruttu. Samanalar yürüdü önden Bellerinde mandarin kemerleri. Ellerinde; şankha, tanpura, şehnayi, sitar… Kanatlarına inci dizilmiş turnayı vurdular, Şekere, safrana buladılar. İki çocuk yoka çekildi. Ağaç yalazlara teslim etti, kendini. Kalküta’yı yanık sedef kokusu kuşattı. Ölü baykuş, düştü.
-
Kalp Tamircisi
Onlarca, yüzlerce müşterisi olan kalp tamircisinin müşterileri birden kesiliverir. Hiç kalp kırılmamakta mıdır ki artık? Yoksa bir başka nedeni mi vardır bu ani değişikliğin? Deneyimli kalp ustası bu sırrı açığa çıkarabilecek ve soruna bir çözüm bulabilecek midir? Masal geleneğimizin önemli temsilcilerinden Eyyüp Akyüz, masallarında modern çağın sorunlarını irdelemeye; kendine has dil ve kurgusuyla her yaştan okura seslenmeye devam ediyor. Bu içten sese kulak verip bilgelik denizinde yüzmeye ne dersiniz?
-
Kalp, Nefs ve Ruh
Aşk, tasavvufun özüdür ve aşkın mekânı kalptir.”
Tasavvufun ele aldığı en önemli kavramlardan olan kalp, nefs ve ruh; günümüz psikoloji ekollerinin en önemlilerinden olan benötesi psikolojinin kurucusu Prof. Dr. Robert Frager’ın kaleminden meraklısıyla buluşuyor. Kalbin arındırılmasını, nefsin terbiye edilmesini ve ruhun tekâmülünü esas alarak bu üç kavramı çeşitli evliya menkıbeleri, hikâyeler, anekdotlar ve ilahiler eşliğinde, birer gelişim haritası sunarak aktaran bu eser, bölüm sonlarında okuruna sunduğu çeşitli gelişim egzersizleri ile de yirmi birinci yüzyılda manevî açlık içinde bulunan ruhlara seslenmeye çalışıyor.
Birçok mürşid-i kâmilin, dervişin ve mutasavvıfın üzerinde en çok durduğu kavram olan “aşk” kapsamında şekillenen Kalp, Nefs ve Ruh: Tasavvuf Psikolojisinde Gelişim, Denge ve Uyum, aşkın neşet ettiği merci olan kalbin katmanlarını, bu katmanların tasavvuftaki seyr ü sülûk ile aşılan nefsin yedi mertebesinde hangi kısımlara tekabül ettiğinin derûnî boyutlarını detaylı bir şekilde ele alarak, günümüzde eksikliği duyulan manevî rehberliği vurguluyor.
-
Kalplerden Yükselen İlahi Esinti Dua
Dua Peygamber Efendimizin (sas) ifadesi ile ibadetin özüdür. Hayatın kopmaz bir parçası, insanın Rabbi ile en güçlü bağıdır. Kişi yaptığı dua ile hayrı veya şerri çağırır. İstekleriyle hayatını cennet veya cehenneme çevirir… – Dua ederken nelere dikkat edilmelidir? – Nasıl bir hâlet-i ruhiye içinde olunmalıdır? – Sıkıntı ve imtihan zamanlarında nasıl dua edilmelidir? – Önemli karar ve işlerde hangi dualar yapılmalıdır? – Allah Teâlâ hangi duaları kabul buyurur? – Kimlerin duası daha makbuldür? – Hangi zaman ve mekânlardaki dualar daha makbuldür? – Gün içinde yapmamız gereken dualar nelerdir?.. Elinizdeki kitapta bu ve benzeri soruların cevaplarını Hz. Peygamber (sas) ve ashabının hayatlarından zengin örneklerle bulacaksınız.
-
Kalpleri Birleştiren İlahi Esinti Kardeşlik
Kardeşlik, fıtrî bir duygu, ilâhî bir lütuf, Rabbanî bir bağış, kalpleri birleştirip huzura kavuşturan, mucizelerle dolu kudsî bir sırdır. Kardeşlik, eşsiz bir inşa ve terbiye sürecidir. Enâniyet, kibir, kin, nefret ve haset gibi kötü duyguları sevgi, saygı, merhamet, özveri, paylaşma, güven ve fedakârlık potasında eriterek, Ebû Cehil ve Ebû Leheb gibi değil, Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer gibi olabilmektir. Kardeşlik, müminlerle bir araya gelindiğinde makam, mansıp ve çıkarları bir kenara bırakmak, yapılan yardım, özveri ve fedakârlık için teşekkür dahi beklememektir. Kardeşlik, ırk, kabile, aşiret, meslek, grup, mezhep üstünlüğü gibi sunî değerler üretmeyi ve bunlara kudsiyet yüklemeyi terk etmektir. Cahiliye tortularını çöpe atmak, içimizi kemiren kötü duygularından arınarak huzur bulmaktır. Elinizdeki kitap, Allah Resûlü (a.s.m) ve sahâbîlerinin kardeşlik örneklerinden yola çıkarak, kardeşlik ölçülerini, hukukunu, adabını anlatmakta, kardeşliğin sözden ibaret kalmayıp nasıl yaşandığını örnekleriyle ortaya koymaktadır. Bunu kalben yaşamak için saâdet asrına yelken açmaya ne dersiniz?
-
Kalplerin Keşfi / Mukaşefetü’l Kulüp (Ciltsiz)
Mukaşefetü’l Kulüb konu itibariyle tasavvufi bir eserdir. İçerik itibariyle kalpleri hassas bir İslami hayata sevk etmeyi, oraya saf bir İslami hayatı sıkıştırmayı hedef edinen bir eserdir. Mukaşefetü’l Kulüb bir “Kalpleri ihya” kitabıdır. Durumlarını tespit ve keşfedip aralayarak, ortaya çıkararak ıslaha çalışmayı öğreten bir eserdir. Tasavvuf kalp ile meşgul olan bir ilimdir. Malumdur ki, kalp nasıl olursa dış aza ve yaşayış da ona uygun bir manzara arz eder. Allah Tela’nın; “Her kulun kalbini günde birkaç kere kontrol ettiği” hadisinin manasına itibarla tasavvufta amellerin zuhur mahalli olan kalp ele alınmıştır.
-
Kamu Yönetimi Adabı Geleneğin İzinde Modern Bir Siyasetname
Elinizdeki bu eser, çok uzun bir aradan sonra, geleneksel siyasetnâme literatürünün üslup ve yaklaşımıyla modern bilimin rehberliğinde yazılan bir siyasi öğüt kitabıdır. Daha açık ifadesiyle, geleneğin izinden giden modern bir siyasetnâmedir. Bu nedenle kitaba Kamu Yönetimi Âdâbı adı verildi. “Kamu Yönetimi” modern dünyaya ve yönetim bilimine ait bir kavramdır. Daha çok siyasetnâmeler ve ahlak kitaplarında yer alan “Âdâb” kelimesi ise geleneklere vurgu yapmaktadır. Bu nedenle kitap iki farklı paradigmayı bazen yan yana bazen de karşı karşıya incelemekte, her ikisinden de yararlanarak hem kadim yönetim sorunlarına hem de çağdaş yönetim sorunlarına cevaplar aramaktadır.
Kitap siyaset düşüncesinden çok yönetim pratiğiyle ilgilidir. Bu nedenle felsefi tartışmalar yerine yönetim sürecine yönelik uygulamaları ele alır. Başka bir ifadeyle eser bir siyaset felsefesi kitabı değil, modern yönetim uygulamalarına yönelik bir bilgi ve tavsiye kitabıdır. Siyasetnâmeler öğütlerini geçmiş tecrübeler, dini ve ahlaki inanç ve değerler, varsa muhatabı olan yöneticinin eksiklik ve kusurları üzerine inşa ederler. Bu kitapta dile getirilen bilgi ve tavsiyelerde ise geleneksel kaynaklar yanında modern bilgi kaynaklarından; ağırlıklı olarak kamu yönetimi, örgütsel davranış, işletmecilik, yönetim ve organizasyon bilim dallarından da yararlanılmıştır.
Yazar bu eserinde yönetim ve organizasyon bilim dalında uzun yıllar süren akademik çalışmaların kazandırdığı bilimsel bilgileri, özel sektör danışmanlıklarından edinilen pratiği, bürokrasi (devlet yapısı ve işleyişi), siyaset (yasama) ve bakanlık (yürütme) görevlerinden edinilen tecrübeleri sade ve anlaşılabilir bir dille okuyucularıyla paylaşmaktadır.
Kitabın başta kamu yöneticileri olmak üzere, konuyla ilgilenen öğretim üyesi ve öğrencilerine, yönetim uzman ve danışmanlarına, araştırmacılara ve konuya ilgi duyan tüm okuyuculara yararlı olacağını ümit ediyoruz.
devamını oku -
Kanadı Kırık Melek’in Kanadına Takılanlar
Yaşlılık hastalığı Progeria’nın belirtileri, on sekizinci aydan sonra gelişmeye başlıyor. Çocuğun derisi yaşlı bir insanın derisi kadar kırışıyor, kemikleri kırılgan hale geliyor ve çocukların çoğunluğu dört yaşından itibaren kel kalıyor. Bu hastalığa yakalanan çocukların boyları genellikle bir metreyi geçmiyor ve beş yaşındaki bir çocuğun boyutlarında oluyorlar. Çocukların iç organları da hastalıkla beraber erken yaşlanıyor ve ölüm, ergenlik yaşlarında kalp krizi ile geliyor.
– Doktoru Nursel ElçioğluŞimdiye kadar hep içimden söyledim, şimdi ise yüksek sesle haykırıyorum: “Sana ihtiyacımız var Burcu! Sakın gitme! Sen iyi ki, iyi ki varsın küçük meleğim! Kanatların kırıksa eğer, bizlere kol kanat gerdiğin içindir”
– Teyzen AylaHayatımın anlamı, yaşama sevincim yavrum… Ne olur beni affet!
– Annen