-
Abdülhamit’in Akıl Oyunları
Sultan II. Abdülhamid Han, cihanın son büyük imparatorudur ve asla sıradan veya yabana atılacak karakterde bir hükümdar değildir. O, duyan kulaklara nasihatler ve gören gözlere işaretler bırakmayı başarmıştır. Âlem-i İslam ve devleti için yaptıklarını biliyorum diyorsanız, yanılıyorsunuz… Çünkü bugüne kadar okuduklarınız ya da biliyorum dedikleriniz o buz dağının sadece görünen yüzüdür. Hayal veya masal değil, sadece ve sadece gerçekleri öğreneceksiniz. Hiç kimsenin yazmadığı ve anlatmaya cesaret edemediği hakikatleri okumaya hazır olun! Sultanın yaptıklarını ve hizmetlerini okudukça hüzünleneceksiniz lakin onun gibi bir dâhinin gelecek nesiller için bıraktığı işaretleri takip ederseniz, neticede, yalanlarla değil, tarihin acılarla dolu o döneminin gerçekleriyle yüzleşeceksiniz…
-
Abdullah Olmak
21 yüzyılda insanlarımızın büyük sıkıntılarının temeline/sebebine baktığımızda sahâbe gibi Allah’a yaraşır bir şekilde kulluk vazifelerini yerine getirememeleri olduğunu görmekteyiz. Halbuki Asr-ı Saâdet’e yönümüzü çevirdiğimizde Abdullah Olmak demenin insanlar için en büyük ödül ve nimet olduğu son derece aşikâr bir hakikattir. Aynı zamanda Abdullah Olmak, Rabbimizin bir projesi olarak insanın yaratış amacının nihai hedefidir.
-
Abenteuer von Elif und Clara. Der geheime Schlüssel
Clara kommt in eine neue Klasse. Dort lernt sie Elif kennen und die beiden Mädchen werden Freundinnen, nicht nur weil ihr gemeinsames Hobby Katzen sind… .Doch etwas stimmt nicht, denn die Eltern der beiden können sich nach einem Zwischenfallnicht ausstehen. Außerdem wurde auch noch der ehrwürdige Stadtschlüssel gestohlen und alle sind in Aufruhr.
Ist der verschwundene Schlüssel vielleicht der geheimnisvolle „Schlüssel zur Integration“, von dem Claras Mutter spricht und den Elifs Eltern angeblich nicht besitzen?Die tapferen Freunde Clara, Elif und Jan stellen sich diesen Fragen und erleben ein großes Abenteuer. -
Abidler Yolu
İmam-ı Gazâli’nin “Minhâcü’l Âbidin” orijinal isimli bu eserinde; kulların, ibadetlerini hangi şartlarda ve ne şekilde yapacakları, dünya ve ahiret saadetine nasıl erişecekleri açıklanmaktadır. İlmin faziletinden, ihlasın çeşitlerine; kalbi ıslah etmenin çarelerinden, şeytanı kahretmenin yollarına kadar birçok konuda açıklamalar yapılan bu kitap; “salih kulların hayat ve ibadet ölçüleri” olarak da adlandırılabilir.
-
Abu Bakr (r.a.) Ein Beispiel für Wahrhaftigkeit
Abu Bakr (r.a.) Ein Beispiel für Wahrhaftigkeit
In der Buchreihe “Die vier Kalifen” bringen wir unseren Kindern vier ganz besondere und tugendhafte Gefährten unseres Propheten (s.a.s.) näher.
Es waren die Früchte des Islam und diejenigen, welche den Weg für den Islam ebneten und die Botschaft, nach dem Ableben des letzten Propehten (s.a.s.), weitertrugen.
Abu Bakr (r.a.) as-Siddiq, derjenige, der die Wahrheit erkennt und die Wahrheit spricht. Er war der Erste der Ersten, welcher ohne zu zögern den Islam annahm und der erste Kalif der Muslime.
Wenn es um Tugendhaftigkeit ging, war er allen anderen voraus. Welch wundervollen Eigenschaften zeichnete ihn aus. Wollen wir unsere Kinder aufwachsen lassen, ohne seine Geschichte zu kennen?
Dies wäre wahrlich ein großes Versäumnis liebe Eltern.
Die Texte sind mit zahlreichen Bildern untermalt und sollen dadurch eine kindgerechte Vermittlung dieser edlen Persönlichkeiten erzielen.
-
Acaba Neden?
Suna Hanım’ın yaramaz kedisi çatıdaki serçeleri kovalarken dengesini kaybedip düşüverir. Suna Hanım fırladığı gibi kedisini kucaklayıp veterinere götürür. Tedavisi yapıldıktan sonra kediciğin hayatı ve görünüşü birazcık değişir. Üstelik evin diğer sakinleri ona tuhaf davranmaya başlamıştır. Neden kediciğe böyle davranıyorlar dersiniz? Acaba neden?
-
Acayip Bir Operasyon Hz . Ebu Bekir’in Hayatı
Arkadaşlar, dostlarımızla vakit geçirmek çok eğlenceli ve mutluluk verici değil mi? Acayip Bir Operasyon kitabımızın kahramanı Hasan’ın, en yakın arkadaşı Ömer’le arası açılıyor. Artık onunla vakit geçiremiyor ve bu hâllerine çok üzülüyor. Bu durumu öğrenen Mihre Nine, Hasan ile Ömer’i barıştırmak istiyor. İki arkadaşı barıştırmak isteyen Mihre Nine ne yapacak? Peygamberimizin en yakın arkadaşı ile ilgili neler anlatacak? Merak ettiklerimizi “Acayip Bir Operasyon” kitabını okuyarak öğrenebilirsiniz.
-
Acemi Yetişkinler Güçlü Çocuklar
“Çocuğum çok huysuz, sürekli hırçın davranıyor.”
“Evlatlarım beni hiç dinlemiyor, dediklerimi yapmıyor.”
“Bu kız hiç ders çalışmıyor.”
“Oğlum ergenlik dönemine girdi, hiç anlaşamıyoruz.”
“İşten güçten çok bunaldım, neyi önceleyeceğimi bilemiyorum.”
Bu cümleler size de çok tanıdık geliyor mu? O zaman doğru yerdesiniz! Haydi, bunlara hep birlikte çözümler arayalım mı?
Kapağı çevirdiğinizde yaşadığınız zorluklar konusunda yalnız olmadığınızı göreceksiniz ve fark edeceksiniz ki bazı sorunların çözümleri ne kadar da kolaymış.
Derdimiz ne büyüklere gereksiz yükler yüklemek ne de küçükleri fazlaca yüceltmek. Derdimiz insanı, beni, seni ve bizi anlama çabası…
Aile danışmanı Gonca Anıl’ın uzmanlık taslamayan samimi üslubuyla ele aldığı duyguların renkli, keyifli ve bir o kadar da sarsıcı dünyasına hoş geldiniz.
devamını oku -
Acı Deniz
“Gidişleri özleyen bir Gülsun yaşıyor hâlâ içimde. Gurbet iklimlerinde üşümüş Gülsun’a inat yaşayan. Bu şehirden kimin için gidilirdi? Kime gidilirdi? Kime kaçılırdı? Lüks otellerin çay salonlarında, uzak diyarların iklimini kadehlerine karıştırıp yudumlayanlara dalıp gitmiş bir Gülsun. Kazanılan bir burs. Uzak diyarların iklimini koklatan… O kokunun karşısına annenin gözyaşları çıkar. Babanın dudağı hayır demek için bile aralanmaz. Kız başına, tek başına gâvur memleketlerine gitmek…” Fatma Barbarosoğlu gidemeyenleri, ne geldiği ne gittiği yere ait olamayanları, yarım kalmış aşkları, başkasının hikâyesinde acı bir hatıra olarak zapt edilmiş hayatları anlatıyor…
-
Açık Ufuk İyi, Doğru ve Güzel Düşünmek Üzerine
“Düşünceler ruh ve zihin dünyamızda cereyan eden soyutlamalardan ibaret değildir. Var olma biçimimizi, benimsediğimiz düşünceler belirler. İyi olmak için iyiyi düşünmek, doğru olmak için doğrunun peşinden gitmek, güzel olmak için de güzeli kavramak gerekir.” diyen İbrahim Kalın, düşünmenin çileli ama kendini bilmek ve bulmak için varoluşsal bir gereklilik olduğunu derinlikli bir şekilde ortaya koyuyor. Düşünmenin değil; iyi, güzel ve doğru düşünmenin erdemini vurguluyor ve düşüncenin ufkunu açık hâle getiriyor. Düşünmek yola çıkmaktır. Herhangi bir yola değil, bizi hakikate götürecek yola koyulmaktır. Düşünmek, Eflatun’un mağarasından çıkmak için ayağa kalkmaktır. Duvara yansıyan gölgelerin hakikatin kendisi değil, sadece gölgesi olduğunun farkına vararak ışığın kaynağına yönelmektir. Düşünmek, ayağa kalktığınızda size müstehzi bir şekilde bakanlara aldırmadan kapıya doğru yürümektir. Ayağınıza vurulmuş zincirlerden kurtulmak için önce zihninize vurulmuş prangalardan kurtulmaktır. “Mağaradan çıkanı vururuz.” diyenlere aldırmadan aklının ve vicdanının sesine kulak vermektir. Düşünmek tehlikeli ve çileli bir iştir. Doğru düşünmek erdemli olmayı garanti altına alır mı? Düşünmek, ahlaklı olmak için yeterli midir? Bilmek, her zaman doğruyu yapmak anlamına gelir mi? Düşünmeyi zihinsel bir faaliyete indirgeyen ekoller bize bu noktada tatmin edici cevaplar veremezler. İyi, güzel ve doğruyu birbirinden ayrıştıran bir zihin yapısı, düşünce ile erdemli davranış arasında doğrudan ve zorunlu bir ilişki kurmaz. Fayda ve kârı artırmak için uygulanan yöntemler kapitalist üretim-tüketim kuralları içinde iyi ve doğru kabul edilir ama akıl ve erdem terazisine konulduğunda sınıfta kalırlar. Düşünmek ile ahlak, tefekkür etmek ile erdemli davranmak arasında ayrılmaz bir bağ vardır. Bir düşünce bizi doğru davranışa götürmüyorsa ya düşündüğümüz şeyde ya da düşünme biçimimizde bir sorun var demektir. Gerçek düşünce, bizi iyi, doğru ve güzel davranışa götürür. Bu yüzden düşünmek, salt zihinsel bir eylem değildir. Sahih mânâda düşünmek, bütün varlığımıza nüfuz eder. Bizi sarıp sarmalar ve dönüştürür. Bir düşünce, tasavvur yahut duyguyu iliklerimizde hissetmeden onun mânâsını tam olarak kavradığımızı söyleyemeyiz. Düşünce ancak varoluşumuzu dönüştürdüğü zaman iyi, güzel ve doğrunun elçisi olur ve hikmet sıfatını kazanmayı hak eder.
-
Ada
Eşekler ve köpekler ölür. Fırtınalar kopar. Aşk çok uzaktadır artık, kendisi için geriye ancak hayıflanma ve hasret kalan insan umduğu kahramanlığı hiç gösteremez. Adasını terk edemez. Özgür atlar vardır var olmasına ama avcılar dört bir yandan kuşatır onları, kementlerle avlar, köleleştirir. Özgürlük eski, silik bir rüyadır artık. Fallarda acı, hazin sonlar görünür hep. Balkan edebiyatının önemli isimlerinden Meşa Selimoviç’in gidemeyenleri, ızdırapla hatırlayanları, çılgınca özleyenleri, akıbetini öfkeyle bekleyenleri, kabullenemeyenleri anlattığı Ada, ilk kez Türkçede. “Günün birinde gideceğim.” “Nereye?” “Neresi olursa.” “Ne zaman?” “Hiçbir zaman.”
-
Ada Lovelace / Küçük İnsanlar Büyük Hayaller
Tasarımcılardan sanatçılara, bilim insanlarından yazarlara bu özel kişilerin hayat hikâyelerini keşfedin. Hepsi hayalleri olan küçük çocuklardı ve büyüyüp inanılmaz işler başardılar. Ünlü şair Lord Byron’ın kızı, İngiliz matematikçi ve yazar Ada Lovelace, duyguları ve aklı arasında her zaman mücadele içerisinde olan bir dâhiydi. Bir bilgisayarın basit hesaplamalardan da ötesini yapabileceğini öngördü ve ilk program dilini keşfetti. Böylece ilk bilgisayar programcısı olarak tarihe geçti.
-
Adab, Regeln des Benehmens
Gutes Benehmen und Anstand, im Arabischen Adab genannt, sind, zusammen mit dem guten Charakter, Hauptbestandteil der islamischen Ethik und schöpfen aus dem Quran und der Sunnah des Propheten, Allah segne ihn und schenke ihm Heil. Der Prophet Muhammed s.a.s. selbst ist das beste Beispiel was diese Ethik angeht. Sie umfasst das Benehmen des Gläubigen, angefangen in der Familie, dem kleinsten Baustein der islamischen Ummah, bis zu den zwischenmenschlichen Beziehungen jeder Art, Benimmregeln in allen Situationen, Regeln der Sauberkeit, der Bekleidung, Regeln beim Essen und Trinken und Regeln der ganzen Ibadat. Der wahre Gläubige verhält sich gemäß dieses islamischen Adabs und verkörpert dessen hohe Prinzipien.
Wahrer Glaube und Frömmigkeit und Adab bilden eine unzertrennliche Einheit und eine einzigartige Harmonie. Dieses Buch wendet sich an alle Muslime und bietet ihnen theoretischen und praktischen Nutzen für jede Lebenssituation. Möge es den Gläubigen ein wertvoller Ratgeber im muslimischen Alltag sein. -
Adaletin Kalesi: Nizamülmülk
Nizamiye medreselerini bütün tehditlere rağmen canı pahasına koruyarak devletin kalesi haline getiren Selçuklu Veziri Hasan bin Ali et-Tûsî; namı diğer Nizamülmülk… Öte yanda ise devasa bir plato üzerinde yükselen ve sarp zirvelere hâkim, ulaşılması güç, ehlisünnet düşmanı Alamut Kalesi… Hasan Sabbah gibi bariz bir düşmanın ötesinde, yalnızca küçülmüş gözbebeklerinden tanınabilen katil haşhaşi fedaileri… Nizamülmülk, Ulu vezir Hasan et-Tûsî’nin Sultan Melikşah döneminde sonlanan, ancak hikâyesi dilden dile dolaşan efsanevi hayatını konu alıyor. Nizamülmülk’ün hikâyesi, bir devleti hem kılıçla hem de ilimle ayakta tutma imtihanını anlatıyor bizlere. Köklü dostlukların arasına sızan fitneye, kırılan kalplere ve telafisi zor kayıplara rağmen ilmî korumaya adanmış bir ömrün hikâyesini okuyoruz Okay Tiryakioğlu’nun kaleminden. Hiçbir zaman kolay değildir koca bir devleti ilmî ve askerî yönden ayakta tutmak. Ancak herkes şunun farkındadır ki, zafer zor olandadır. Türkiye’nin en çok okunan tarihi romanlarının yazarı, okurları tarafından “Günümüzün Peyami Safa’sı” olarak anılan Okay Tiryakioğlu’nun kaleminden sürükleyici, heyecanlı ve derinlikli bir roman…
-
Adaletli Peygamberim Hz. Yusuf
Güzel ahlakı sayesinde çevresindeki insanlar tarafından dosdoğru anlamına gelen “es-Sıddık” ismiyle anılan Hz. Yusuf’un hayatından bir kıssa okuyacaksınız. Mısır kralının rüyasını yorumlayan ve tüm ülkeyi kıtlıktan kurtaran Hz. Yusuf’un adaletine hayran kalacaksınız. 5-8 yaş grubu için hazırlanmış bu kitapla çocuklarınıza Hz. Yusuf’u ve onun güzel ahlakını somut bir dille anlatabileceksiniz. Okul öncesi dönemde çocuklara peygamberlerini öğretmek özel bir anlatım şekli ister. Bu kitapta Merve Gülcemal eğlenceli ve şiirsel bir anlatımla çocukları Hz. Yusuf ile tanıştırıyor. Kitap sonunda yer alan etkinlikler empati, sorumluluk, yardımseverlik, adalet, sabır, liderlik, nezaket kurallarını kavratmayı hedefliyor. Adaletli Peygamberim Hz. Yusuf, model alarak öğrenme yöntemi esas alınarak hazırlanan, peygamber hayatlarının anlatıldığı serinin ilk kitabı.
-
Adam Dediğin Benim Gibi Olur
Herkesin kendine göre bir dağı vardır ve herkes kendi dağında yaşar mevsimleri. Senin güneşin yakamaz beni, benim kışımla da sen asla zatürree olamazsın.
Şimdi çık kendi dağına, ayakkabılarını çıkar ve koş. Doludizgin koş! Arkana bile bakma koşarken. Bakma; çünkü arkanda hiç kimse yok! O dağ sadece senin. Ayağını basmadığın hiçbir şer kalmasın. Her yerini ezbere bil bu dağın. Yeni ağaçlar dik dağına. Ağaçlarla yeşile boya.
Gururla dolaş. Adımların hep büyük olsun. Büyük yaşa! Hiçbir zaman korkutmasın ölüm seni ve daima emin ol; sen ölmeden kimse gelmeyecek senin dağına. Ölünce gelecekler ve: “Burada koca yürekli bir dağcı yaşardı.” Diye yazacaklar senin zirvelerine; ama bu senin umurunda bile olmayacak. Sen zaten senelerce koca bir dağcı olduğunu bilerek yaşamıştın.
-
Adem Güneş Set (6 Kitap)
Toplamda 6 Kitap…
- Bırak ve Rahatla
- Aile İle Bağlanma Aidiyet
- Çocuk Neyi Neden Yapar?
- Çocuk Neyi Neden Yapar? 2
- Ergenlik Döneminde 100 Temel Kural
- Adım Adım Çocuklarda Cinsel Eğitim
-
Adı Konmamış Çağda Yeni Anne Babalar
Her kuşak çocukluğunun renklerini kendi çocuklarına armağan olarak saklamayı düşünür. Her kuşak dünü bugüne, bugünü yarına taşıyacak toplumsal çerçevenin kavi olmasını talep eder. Barbarosoğlu ve Şişman, neoliberal politikaların inşa ettiği yeni ebeveyn kültürünü, anne baba olmanın tarihî tecrübesi üzerinden değerlendirerek günümüzde çocuk yetiştirmenin neden giderek zorlaştığını hem genç anne babaların hem de eski kuşakların anlaması için bir izlek ortaya koyuyor. Adı Konmamış Çağda Yeni Anne Babalar, çağdaş çocuk yetiştirme süreçlerine ve ebeveynlerin karşı karşıya olduğu güncel sorunlara, tecrübe ile bilgiyi harmanlayan bir bakış açısı ile yaklaşıyor. Gelecek kuşakları yetiştirme sorumluluğunu sadece anne babalara yükleyen toplumsal çerçevenin artıları ve eksileri, filmler, romanlar, hikâye ve masallar üzerinden analiz ediliyor.
-
Adım Müslüman!
Protest dinî müziğin 1990’ların ilk yarısında önemli bir sektör haline geldiğini, dindar kamuoyunda ciddi makes bulduğunu iddia etmek mümkündür. Şüphesiz geleneksel dindarlar bu müziğe yabancı, bazı dinî gruplar da –beste ve güfte kaygılarından- mesafeliydiler. Ancak genel olarak dinî gruplar bir “alternatif kamu” içinde kendi “dünyalarını” kurma çabasındaydılar ve yeni müzik formu bu alternatif kamuda biliniyordu. Bu müziğin dindar insanların evlerinde, düğünlerde, konferans gibi programların öncesinde, mitinglerde, hatta İmam Hatip Liselerinin müzik derslerinde yoğun bir şekilde yer aldığı müşahede ediliyordu. Ancak 2000’li yıllara gelindiğinde hem eser üretimi hem de içerik açısından bir değişim görüldü. Bu dönemde hala cihattan ve şehadetten bahsedilse de, vurgu eski gücünü yitirdi. Bir çocuğun dilinden yazılmış veya şehidin son cümleleri olarak dökülen etkileyici cümleler kayboldu. Sevda, sevgili ya da aşk temalarının hangi “sevgiliye” yöneldiği belirsizleşti. Bosna, Çeçenistan, Filistin gibi coğrafyalara yapılan atıflar azaldı.