Gösterilen 3261–3280 arası toplam: 3487

  • Kelile ve Dimne

    Sultan Debşelîm, filozof Beydebâ’ya

    “Birbirini seven iki dostun arasını açan yalancının bunu nasıl başardığına ve akıbetinin nasıl olduğuna dair hikayeyi senden dinledim. Şimdi de senden eğer uygun görürsen samimi dostların dostluklarının nasıl başladığına ve bu samimi dostların birbirlerinden nasıl istifade ettiklerine dair bir hikaye anlatmanı istiyorum” dedi.

    Filozof Beydebâ:

    “Akıllı kişi dostu hiçbir şeye değişmez. Zira dostlar hayrın işlenmesinde ve şerrin ortadan kaldırılmasında birbirleriyle yardımlaşırlar. Tasmalı güvercin, fareler, ceylan ve karga arasındaki dostluğun hikayesi bunun tipik bir örneğidir” dedi.

    Debşelîm:

    “Nasıldı o hikaye?” diye sordu.

    Beydebâ anlatmaya başladı…

    6,79
  • Kendini Aramak

    İnsan başlangıç ile son arasında bu-ara-da seyrettiği, kendiyle başlayıp yine kendiyle bitirdiği hayat yolculuğunda kendi olmak, kendi kalmak, kendi ölmek için ne yapabilir? Kendilikiyle sımsıkı bağlı bilgiye erişmek, edindiği bilgiyle eylemek onu nereye taşıyabilir? Vahşi kapitalist dünya; duyu, duygu, düşünceden mürekkep insanın hangi zaafları üzerinde yükselir? Din, felsefe, bilim ve sanat insan olmaklıka nerede, ne zaman ve nasıl hizmet eder? Bu deneme tüm bu sorular ile 21. yüzyılın muzdarip ikliminde insan olmanın, kendi olmanın kıymetini bilerek, tanıyarak ve inanarak yola çıkıyor ve “düşünmek yolda olmaktır” ilkesiyle Hz. İnsan’ı arıyor…

    9,09
  • Kendini Arayan Kadın

    Kendini Arayan Adam, Düzceli Mehmet, Aysel, Halit Ertuğrul’un en çok okunan flaş eserleri. Şimdi bunlara elinizde tuttuğunuz eser ekleniyor: Kendini Arayan Kadın. Tıpkı diğerlerinde olduğu gibi, bu kitapta da, kendinizi bulacak, yeni bir heyecan duyacak, dünyaya daha farklı bakacaksınız. Nilüfer’in hayatı, düştüğü yanlışlıklar, kendini bulma mücadelesi, yaşadığı sarsıntılar, kendine uzatılacak bir el araması hepimizi üzecek ve düşündürecek. Kitabı okuyunca, çevrenizdeki Nilüfer’leri farkedecek ve onun gibilere ulaşmanın vazifelerimizden biri olduğunu hissedeceksiniz.

    7,90
  • Kendini Bulmak

    İnsan bir kendilik arayışıdır. Kendilik-bilincine ermiş insan, çağdaş dünyada anlamın yitimini (dis-enchanment) en derinden yaşamış birey ve tür olarak varlığını korumak için var oluşunu, var olmayı ve hayatı yeniden anlamlı kılmalıdır (re-enchantment). Nasıl? Kendi olmuş, kendilik bilincine ermiş, ferdiyetini kazanmış kişioğlunun alâmet-i fârikası “âmentu bi…” diyerek iyi, doğru ve güzel/yüce ile bağını en sahih biçimde kurmak; bir meta-fizik var olan olarak kendini yani emâneti yani akletmeyi yüklenmek; hesabı verilmiş bir hayat görüşü içinde yaşam ile ölümü bir süreklilik içinde idrâk etmek; madde ile manâyı birbirinin yerine ikame etmeksizin sahiplenmek… Ve dahi geçmişiyle geleceğinde buluşmak için teklif sahibi olmak; verili, hazır reçetelerden medet ummadan halis niyetle yola çıkmak ve yolda hatalarını doğrularına azık kılmak… İşte bu deneme, böyle bir yola çıkışın azığı olmayı mütevazı bir biçimde teklif ediyor…

    7,90
  • Kenti Durduran Şehir

    Kenti durdurmak istiyoruz.Bu kitabın temel hedefi bu topraklarda yaşayan insanları ”kentleşmenin” bize ait olmadığı fikrine döndürmektir.
    Kentleşme ”kapitalist birey” felsefesinin bir neticesidir.Kentleri küçültmek / pazarları üreticiye açmak / mahalleler halinde yeniden örgütlenmek / çalışma kavramını yeniden tanımlamak (her hane sahibini istihdam etmek) insanı kaybettiği şeylere: cemaat, merhamet, inanç / emniyet kavramlarına kavuşmak istiyoruz.

    9,09
  • Kerem ile Aslı

    Hayır hayır, olamaz! Gerçekten daha gerçekti gördüğü.
    Güneş gibi apaşikar, ay gibi pırıl pırıldı.
    Eşiğine fırlattı bedenini.
    “Ey yazgımın gülü! Ey alnımın ak yazısı!” diye bağırdı, “Söyle bana, hangi bağın gülüsün sen?”
    Peri dile gelerek, seslerin en güzeliyle,
    “Ey yüreğimin sancısı!” dedi, “Keşiş dağının gülü, İriskin bağının sümbülüyüm ben. Sen de söyle bana, hangi rüzgâr attı seni buralara?”
    Şehzade, anka kuşunun kanatlarına binmişti sanki,
    “Ey nergis bakışlım! Ey hilal nakışlım! Gönlümün rüzgârı getirdi beni buralara…”
    Elif ile lam gibi birbirlerine öyle bir sarıldılar ki… Ne gözler görmüş ne kulaklar işitmiş böyle bir kavuşmayı.

    6,79
  • Kindererziehung nach der Methode des Propheten

    Wir leben in Zeiten, in denen sich alles gegen den Islam zu verschwören scheint, und es wird für praktizierende Muslime immer schwieriger, ihre Nachkommen auf ein gottgefälliges Leben vorzubereiten. Umso mehr werden Eltern dafür belohnt, wenn sie ihre Kinder mit Hilfe der vielen Ahadith des Propheten (sallallahu alayhi wa sallam) erziehen.

    Das vorliegende Buch von Abdulbasit Muhammed Sayyid mit dem Titel “Kindererziehung nach der Methode des Propheten (sallallahu alayhi wa sallam) dient als überaus nützliches Handbuch für Eltern und Kinder gleichwohl. Sehr detailliert werden hier all die Schritte, die zu einer islamischen Erziehung führen, anhand von authentischen Aussagen unseres geliebten Propheten (sallallahu alayhi wa sallam) und seiner treuen Gefährten (ridwanullahi alayhim) erläutert. Mit diesen wertvollen Aussagen werden Eltern und Kinder gleichsam begleitet, Letztere von ihrer Geburt an.

    Das Buch beschreibt auf simple Weise, was der Gläubige ab dem Zeitpunkt, wenn das Kind das Licht der Welt erblickt, zu tun hat, gemäß des Heiligen Qur’ans und der Sunnah des Propheten (sallallahu alayhi wa sallam), der ja selbst Vater und Großvater war.

    Wie werden Kinder auf ein gottgefälliges Leben vorbereitet? Wie sollte die Kommunikation und das Verhältnis der Eltern zu ihren Kindern aussehen? Was beinhaltet eine islamische Tarbiya und was macht die richtige Aqida des Kindes aus? Antworten anhand von authentischen Ahadith präsentiert uns das vorliegende Buch auf leicht verständliche Art und Weise und berücksichtigt dabei die Entwicklung und ständige Veränderung und das Wachstum des Kindes, angefangen bei seiner Geburt und endend mit seiner Pubertät.

    Letztendlich wird all das mit vierzig Ahadith für Eltern und vierzig Ahadith für Kinder abgerundet.

    Möge Allah (azza wa jalla) den Muslimen, Eltern und Kindern, den Großen und Kleinen, Geduld und Kraft geben. Amin

    18,40
  • Kirazlıdere Tutukevi Penceresinden 12 Eylül

    Yayın Tarihi 2017-03-01
    ISBN 6055000912
    Baskı Sayısı 1. Baskı
    Dil TÜRKÇE
    Sayfa Sayısı 422
    Cilt Tipi Karton Kapak
    Kağıt Cinsi Kitap Kağıdı
    Boyut 13.5 x 21 cm

    11,39
  • Kitle Katliamları

    Kitle katliamları “modernite”nin, hatta “demokrasi”nin ya da aksine “medeniyetin çöküşü”nün veya “barbarlığın geri dönüşü”nün doruğa ulaşmasının bir göstergesi midir? Bu katliamları işleyen kişiler “sıradan” mı yoksa “psikopat” olarak mı nitelendirebilirler? Holokost vakasının başlı başına tarihsel bir tekilliğe, eşsizliğe sahip olduğu ya da diğer soykırım örnekleriyle kıyaslanabilir olduğu söylenebilir mi?
    Elinizdeki kitap, yirminci yüzyılda meydana gelen yaklaşık yirmi adet kitlesel imha olayının analizini yaparak, geçirilen cinai cinnetlerin hangi koşullar altında patlak verdiğini ve bireylerin bu vakalarda yer almak için sonunda nasıl birer gönüllüye dönüştüklerini anlamak amacıyla, yukarıdaki çoğaltılabilecek soruları ve yaklaşımları tartışmaya açma niyetindedir. Bu hususta benzersiz bir görüş öne sürülmektedir: Haftalarca, aylarca, hatta yıllarca, tereddüt etmeden, acımasızca, kimi zaman da coşkuyla, iş olup bittikten sonra vicdan azabı duymadan hemcinslerini katleden kişiler, sadece zamane ideolojilere ya da emirlere itaat eden “sıradan insanlar”dır: “siz ve ben ya da herhangi biri aynı koşullar altında aynı şeyi yapmış olabilir.” Abram de Swaan bu araştırmasında, kitle katliamlarının oluşumunu, gelişimini ve tanıklarını, olaylarda önemli roller oynayarak genellikle göz ardı edilen ya da harfi harfine itibar edilen kahramanları inceleyerek, baştanbaşa “kötülüğün sıradanlığı” tezini mercek altına alıyor…

    11,39
  • Kir Hasan

    Çocukların dilini iyi bilen ve onlara hikayelerle güzeli ve doğruyu anlatan Mehmet Yaşar Kandemir, 6 kitaplık bu seride uzak diyarlara ve bazen de gizemli olaylara götürüyor minik okurlarını. Keyif almak kadar hikmetleri görmenin de önemsendiği bir bakış açısıyla yazılan bu hikayeler, sevdirirken öğretmeyi de ihmal etmiyor. Sade dili, şefkatli üslubu ve neşeli şiirleriyle çocuklarımızı merak dolu bir dünyaya götürüyor bu eserler. Yeniden resimlendirilen ve gözden geçirilen seriyi minik okurlarımızı sunmaktan gurur duyuyoruz

    3,34
  • Kısa Ortadoğu Tarihi

    Kısa Dünya Tarihi ile başlayan KISA TARİH serisi Kısa Ortadoğu Tarihi ile devam ediyor… İlk insan, ilk tohum, ilk şehir, ilk din, ilk savaş, ilk imparatorluk… Sümerler, Akadlar, Persler, Mısırlılar, Romalılar… Yahudiler, Hristiyanlar, Müslümanlar… Mekke, Medine, Kudüs, Şam, Bağdat, Kahire… Türkler, İranlılar, Araplar, İngilizler, Fransızlar, Ruslar, Amerikalılar… Sünniler, Şiiler, Haşhaşiler, Maruniler, Batıniler, Hariciler, Yezidiler, Aleviler… Yavuz Sultan Selim, Şah İsmail, Napolyon, Sultan Abdülhamid, Arabistanlı Lawrence, Gertrude Bell, Emir Faysal, Şerif Hüseyin, Atatürk, Churchill, Nasır, Arafat, Saddam, Mübarek… Peygamberler, azizler, köleler, krallar, imparatorlar, diktatörler, devrimciler, şeyhler, emirler, hainler ve kahramanlar… Petrol, halifelik, savaşlar, darbeler, isyanlar… Kısacası kutsala ve dünyaya dair ne varsa burada. BURASI, ORTADOĞU… DOĞUMUN, ÖLÜMÜN, SİYASETİN, PETROLÜN, İHANETİN VE HATTA KIYAMETİN BEŞİĞİ… ORTADOĞU’YU HİÇ BÖYLE OKUMADINIZ…

    12,54
  • Kızıl Elma Peşinde Bir Ömür Fatih Sultan Mehmed

    FATİH’İN İÇİNDE YANAN KOR’A DOĞRU BİR SEYAHAT
    İçinden kayıklar geçiyor bu kitabın, ilim adamlarıyla dolu. Coğrafyaları bir gerdanlık gibi birbirine rapteden altın halkaları tespit ediyor. Harita tutkusuyla iç dünya teknolojisini bir araya getiren engin bir ufka yelken açıyor. Yazar için Fatih’in ve fethinin maddesi kadar, belki de daha fazla, ifade ettiği mana önemli.
    Ne arıyordu bu genç Sultan, Bizans İmparatoru’nun efsanevi kütüphanesinde? Ya Delfi mabedinin kâhini Plutark’ın biyografi kitabını neden istinsah ettirmişti? Yaptırdığı onlarca Füsûsu’l-Hikem şerhindeki hikmetlerin, içindeki hangi boşluğa deva olacağını bekliyordu? Bunları yeterince bilmiyoruz. Bildiğimiz şey, onun içinde bir korun yanmakta olduğu.
    Bu kitap, okurunu o kor’a bir adım olsun yaklaştırabilirse vazifesini büyük ölçüde yerine getirmiş sayacaktır.

    12,54
  • Köleliğin Alfabesi

    Türkçe karşılığı “el bombası” anlamına gelen “kumbara” yı çocuklarımızın eline küçükken verip yememeyi, dağıtmamayı, para biriktirmeyi, para şıngırtsını dinlemeyi öğreterek yetiştirirsek;büyüyünce paradan başka kavgası verilecek birşeyin olmadığını, para sesinden daha güzel bir sesin bulunmadığını iddia eden ve para için herşeyi yapmaya hazır, köle ruhlu bir nesil yetiştiririz.
    ilk okuldan üniversite sonuna kadar, on beş senelik tahsil koşusunun sonunda ödül olarak hep ekmek gösterilirse;yetişen genç, maaş veya makama mahkum olmuş köledir.

    3,34
  • Köpekçe Düşünceler

    Kelimelerden birinden bir hakaret kokusu alınabilir; ötekinden de yan yana getirilmemesi gereken iki kavramın (köpek ve düşünce) bir arada kullanılmış olmasından doğan bir zorluk ortaya çıkabilir. Fakat hemen söyleyeyim: Köpek derken, doğrudan, bir hayvan olarak köpek türünü kastediyorum. Köpekçe düşünceler derken de, bir köpeğin, kendisi olarak, dünyada ihraz ettiği yer açısından dünyaya nasıl baktığını tahayyül etmeye çalışıyorum.” diyor bu eserinde Özdenören. Çarpıcı bir başlık ve sarsıcı metinler…

    7,94
  • Korkma! İyi Bir Annesin

    Kim şu en iyi anne dediğimiz kişi?
    Bebeğini hiç ağlatmayan mı?
    Çocuğu yemek seçmeyen anne mi en mükemmel, sabaha kadar deliksiz uyuyan mı?
    Buldum! Çocuğunu tam on sekiz aylıkken tuvalete alıştıran anne olmalı en mükemmeli!
    Belki de hiç TV izlettirmeyendir en iyisi.
    Sence kim bu en iyi anne? Kim biliyor musun? Okuyup görelim bakalım kimmiş…
    Diyerek başlıyor kitabına Doç. Dr. Saniye Bencik Kangal… Hepimizin Akademisyen Anne diye tanıdığı bir anne o. Çocuk sahibi olmak isteyenlere, annelere, anne olacaklara, aslında çocuk ve sevgiyle işi olan herkese sesleniyor kitabında.
    Korkma! İyi Bir Annesin sizin de tüm endişelerinizi alıp götürecek… Anne olmakla ilgili her şey bu kitapta…
    Elma Yayınevi bu ay sizlere yeni bir kitapla daha “merhaba” diyor.
    Keyifli okumalar…

    Sevgili anne! Sırtına elimi koyup eğilip gözlerinin içine bakmak istiyorum. Gözlerinin içine baka baka “yalnız değilsin, bak hepimiz aynı yollardan geçiyoruz, hepimiz benzer şeyleri hissediyoruz” demek istiyorum.
    İşte bu kitap sırtındaki elim, gözlerinin içine bakan gözlerim.
    Ve elim elinde, gözlerim gözlerinde, yürekten ta derinlerden bir yerden diyorum ki;
    KORKMA! İYİ BİR ANNESİN

    7,94
  • Korku ve Yakarış

    Cahit Zarifoğlu’nun şiiri bunca anlaşılmaz, kapalı ya da zor anlaşılır bulunmasına rağmen, şimdiye kadar hiçbir aklı başında şiir okuyucusu (eleştirmen ya da okuyucu olarak) bu şiirleri reddetmek, yok saymak cesaretini gösterememiştir.
    Rasim Özdenören
    Cahit Zarifoğlu’na ait hangi metin olursa olsun, O’nun dünyasına, bir iklime geçer gibi girerseniz. Yeni bir iklime girmenin ne gibi etkileri oluyorsa, nasıl değiştiriyorsa insanı öylece değişirsiniz.
    Alim Kahraman
    Kendinden sonra yazmaya başlayan genç Müslüman şairlere, hangi özellikleriyle yol göstermiş olursa olsun, O’ndan sonrakiler, O’nda ders alınacak bir taraf bulacaklardır. Hem şiirin kendine mahsus kaliteleri bakımından, hem Müslüman bir şairin dünya hayatındaki temayülleri bakımından.

    9,09
  • Korkunun Çocukları

    Modern Suriye’de geçen bu romanda, korku ve endişenin psikolojik derinliği verilerek titizlikle işleniyor. Diktatörlük altında günlük hayatın nasıl şekillendiğini gözler önüne seren bu roman, tamamen özgün bir üsluba sahip.

    Süleyma psikiyatristinin bekleme odasında tanıştığı Nesim ile yıllarca sürecek tutkulu bir ilişkiye adım atar. Fakat savaş başladığında Almanya’ya göçen Nesim’den haber alamamaya başlar. Ta ki bir gün Nesim ona son kitabının taslağını gönderene kadar. Bu metni ilgiyle okuyan Süleyma, anlatılan hikâyenin kendi yaşamına fazlasıyla yakın olduğunu fark eder. Metni okurken Süleyma’nın, geçmişindeki bütün sorunlar gün yüzüne çıkar; annesiyle olan ilişkisi, babasının ölümüne karşı hissettikleri, Alevi bir babanın ve Sünni bir annenin çocuğu olarak büyümüş olmanın zorlukları ve diktatörlük tarafından parçalanmış bir ailenin çocuğu olmak… Nesim’in kitabı Süleyma’nın nasıl bir insana dönüşmüş olduğunu eleştirel bir bakış açısıyla incelemesine yardımcı olur. Süleyma, ölüme karşı; kalabalıklara karşı; kayıplara karşı duyduğu korkularla yüzleşir ve sonuçta bütün bunların altında korkuya karşı duyduğu korkunun yattığını ve diktatörlüklerin yaşam damarının bu korku olduğunu anlar.

    7,94
  • Korkutarak Değil Sevdirerek Din Eğitimi

    Zorlaştırmayın kolaylaştırın. Sevdirin, nefret ettirmeyin…”
    Hadis-i Şerif

    Eğer biz namaz vakitlerini değil de dizi saatlerini dört gözle bekliyorsak…
    Eğer Peygamberin çocuklara kaşlarını bile çatmadığını biliyor ama bir yandan çocuğumuzu dövüp sövüyorsak…
    Eğer oruç tuttuğumuzda hırçın, kızgın, tahammülsüz oluyor ve çocuğumuza ‘zaten oruçluyum…’ diye başlayan cümleler kuruyorsak…
    Eğer çocuğun oyununu bölmemek için secdelerini uzatan Nebi’ye rağmen namazda önümüzden geçti diye çocuğumuzu azarlıyorsak…
    Eğer Hz. Ömer’in adaletini anlatırken iki kardeş arasında adil olmayı başaramıyorsak…
    Eğer Hz. Osman’ın hayâsından bahsediyor ama ahlaka aykırı görüntüleri televizyonla evimize davet ediyorsak…
    Eğer Hz. Ali’nin ilminden övgüyle bahsedip, en son ne zaman kitap okuduğumuzu bile hatırlamıyorsak…
    Eğer hatim üstüne hatim yapmamıza rağmen Kur’an’ı anlamak ve yaşamak için hiç gayret sarf etmiyorsak…
    Eğer çocukları camiden kovuyor, gerekçe olarak da çocukluk şakımalarını gösteriyorsak bir yerlerde bir hata yapıyoruz demektir.
    Hatice Kübra Tongar, çocuklarımıza nasıl bir anlayışla, ne zaman, hangi yöntemlerle, zorlamadan, sevdirerek ve oyunlar oynayarak nasıl din eğitimi vereceğimizi adım adım anlatıyor.

    9,09
  • Körlük ve İçgörü Çağdaş Eleştirinin Retoriği Üzerine Denemeler

    Edebiyat eleştirisi alanının yirminci yüzyıldaki en önemli isimlerinden Paul de Man’ın, okumanın problemli yapısına yoğunlaşan, ve edebiyatla ilgilenenlerin birer okur olarak kendi rollerine ilişkin varsayımlarını sorgulayan, geniş etkili ve klasikleşmiş eseri Körlük ve İçgörü nihayet Türkçede.
    De Man bu kitaptaki denemelerinde başka edebiyat kuramcıları gibi doğrudan edebiyat eserlerinden değil, edebiyata bakışlarındaki derinlik herkesçe kabul edilmiş olan eleştirmenlerden hareketle geliştiriyor düşüncesini. Blanchot, Lukács, Poulet, Derrida, Heidegger, Bloom gibi eleştirmenlerin, inceledikleri metinlerin yapısı hakkındaki bulgularının, en başta model olarak kullandıkları genel anlayışla çeliştiğini gösteriyor. Bu yazarların pek de farkında olmadıkları, kör noktalarını oluşturan bu çelişki ve uyuşmazlıkların aslında onları beslediğini, “en iyi içgörülerini, bu içgörülerin çürüttüğü varsayımlara borçlu olduklarını” gösteriyor. Edebiyatla ve edebiyat kuramıyla ilgilenenlerin yanı sıra, beşeri bilim alanlarında çalışan bütün araştırmacıların da dikkatle okuması gereken, zorlu ama zihin açıcı bir klasik.

    9,09
  • Korsanlar ve İmparatorlar

    Korsanlar ve İmparatorlar, Aziz Augustinus’un aktardığı bir anekdotla başlar. Büyük İskender ile esir aldığı korsan arasındaki bir diyalogdur bu: “İskender korsana, ‘Sen ne cesaretle denizlere korku salabiliyor­sun?’ diye sorar. Korsan, ‘Asıl sen ne cesaretle bütün dünyaya korku salabiliyorsun?’ diye cevap verir ve şöyle devam eder: ‘Ben sırf küçük bir gemiyle bunu yaptığım için hırsız sayılıyorum, oysa sen aynı şeyi koca bir donanmayla yapıyorsun diye İmparator olarak anılıyorsun.’”

    Augustinus’un anlattığı hikâye, modern “İmparator” ABD ve onun sadık müttefiklerinin sözde “terörist” devletlerle olan ilişkilerini gayet iyi özetler ve “uluslararası terörizm” kavramının modern Batılı anlamdaki kullanı­mına ışık tutar. Bu anlam dünyasında İmparator ve vasal devletlerinin başvurduğu her tür şiddet eylemi “nefsi müdafaa”, “haklı savaş”, “misil­leme” yahut “önleyici eylem” statüsünde değerlendirilirken, Küba, Orta Amerika ülkeleri ve Filistin’in de aralarında bulunduğu ülkelerin, yani “onlar”ın her tür eylemi doğrudan “terörist saldırı” kapsamına sokulur.

    11,39