-
Türkiye’nin Yakın Tarihi
“Osmanlı İmparatorluğu gürültüyle ve aniden ortadan kalktı. Büyük imparatorluklar artlarında üç-beş yıllık değil, yüz yıllık sancılar bırakır.”
“İttihatçılar vatanseverdi, bu onların hem gücüydü hem de hatalarının bir nedeni.”
“Türkiye’de iktidar çevreleri Atatürk’ün büyük iddia ve heyecanını anlayamamıştır. Hâlâ da Türk akademi dünyası bu yolda topal adımlarla ilerlemektedir.”
“Türk toplumu yeryüzü tarihinin en büyük devrimini yaşayan yerkürenin devlerine karşı varlık mücadelesi vermiştir.”
“6-7 Eylül olayları, Varlık Vergisi ile birlikte yakın tarihin en büyük sorun çıkaran iki tertibidir. Tertiplerin akışına sorumlular bile hâkim olamamıştır.”
“Türkiye anayasaları boyuna yenileniyor. Yenilenmeyen politikanın örgütlenme biçimi ve eğitimidir.”
İLBER ORTAYLIEserleriyle Türkiye’nin yakın tarihine en kuvvetli feneri tutan İlber Ortaylı; gündemden düşmeyen anayasa tarihimizden seçimlere, Birinci Dünya Savaşı’nın acı sonuçlarından İkinci Dünya Savaşı’ndaki denge politikasına, Enver Paşa’nın komutanlığından İsmet İnönü – Adnan Menderes çatışmasına, İran, Irak, Suriye ilişkilerinden ABD, Rusya ve Avrupa Birliği politikasına, askeri darbelerden eğitim sistemimize kadar birçok konuda yakın tarihimizin dönüm noktalarını farklı bir bakış açısıyla ve sıra dışı analizleriyle ele alıyor.
Türkiye’nin Yakın Tarihi, geleceğimizi sağlıklı biçimde kurmak adına geçmişimizde neler olup bittiğini tüm ayrıntılarıyla merak edenler için benzersiz bir şaheser.
devamını oku -
Türklerin Altın Çağı
“Türkiye’nin yüzyıllar önce açılan tarih defteri henüz kapanmamıştır ve sık sık da görüyorsunuz ki bu defter kapanmaz. Onun için tarih bilmek; nereden geldiğinizi, nasıl yurt edindiğinizi öğrenmek zorundasınız. Tarihini bilmeyen, hafızası olmayan toplumların nerelere gideceğinin, sürükleneceğinin, dahası neler yapabileceğinin hesabı olmaz.”
İlber Ortaylı14. ve 17. yüzyılları arasında Hindistan’dan Viyana kapılarına kadar muazzam büyüklükte bir coğrafyaya hükmettiler… Orta Asya, Kafkasya, Ortadoğu ve Avrupa’nın tarihini şekillendirdiler. Uyguladıkları askerî taktiklerle imkânsız görülen pek çok savaştan zaferle çıktılar…
Hangi kıtada olursa olsun adalet esasıyla yönettiler… Sorunlarını çözemeyen Avrupa devletlerine fikirleriyle ilham verdiler… Mimarîden musikiye, edebiyattan tıbba kadar yeryüzünün her coğrafyasında kalıcı bir iz bıraktılar.
Birçok devlet kurdular: Timurlular, Altın Orda, Memluklar, Osmanlılar…
Efsane hükümdarlara sahip oldular: Emir Timur, Fatih Sultan Mehmed, Sultan Baybars, Kanuni Sultan Süleyman, Babür Şah…
İlber Ortaylı, Asya’nın bozkırlarından Avrupa’nın içlerine kadar ilerleyen, dünya tarihinde zirveye taht kuran Türklerin muhteşem yıllarını anlatıyor…
Türklerin Altın Çağı, İlber Ortaylı’nın satırları arasında dolaşmak isteyen her yaştan okuyucunun zevkle okuyacağı bir başucu kitabı… -
Türklerin Büyükleri Asya’dan Avrupa’ya; Hazar’dan Akdeniz’e
Tarihi ekranlar vasıtasıyla her yaşa yeniden sevdiren Cansu Canan Özgen, Bilge Kağan çağından başlayıp Gazi Mustafa Kemal Atatürk dönemine kadar uzanan süreçte, Türk tarihinde iz bırakmış olan büyük isimleri, alanında uzman tarihçilerle konuştu.
Bilge Kağan kimdir? Orhun Yazıtlarının Türk tarihindeki yeri ve önemi nedir? Türk Kağanlığı adlı devlet hangisiydi? Prof. Dr. Ahmet Taşağıl anlatıyor.
Nizamülmülk’ün gerçek adı neydi? Nasıl bir eğitim aldı? Selçuklu tarihindeki önemi neydi? Doç Dr. Erkan Göksu anlatıyor.
Sultan Alp Arslan’ın asıl hedefi Anadolu muydu? Alp Arslan’a niçin “Fethin Babası” denilmiştir? Romanos Diogenos’a nasıl davranmıştır? Prof. Dr. Cihan Piyadeoğlu anlatıyor.
Emir Timur neden “Sultan” unvanını kullanmamıştır? Kendisini yeni bir Cengiz Han olarak mı görüyordu? Ankara Savaşı hiç olmayabilir miydi? Doç. Dr. Mustafa Alican anlatıyor.
Hızır Reis, nasıl Barbaros Hayreddin Paşa’ya dönüşmüştür? Akdeniz’deki Türk korsanları kimlerdi? Korsanlar nasıl yaşarlardı? Doç. Dr. Emrah Safa Gürkan anlatıyor.
“Kanuni” unvanı Sultan Süleyman’a ne zaman verilmiştir? Şehzade Mustafa neden katledilmiştir? Batılılarca Muhteşem Süleyman olarak tanınmasının sebebi nedir? Prof. Dr. Feridun M. Emecen anlatıyor.
Sultan II. Abdülhamid Panislamcı mıydı? Theodor Herzl ile olan görüşmesinde neler konuşulmuştu? Neden bir kesim Kızıl Sultan, bir kesim Ulu Hakan demiştir? Prof. Dr. Necmettin Alkan anlatıyor.
Atatürk hangi cephelerde savaştı? Soyağacı biliniyor mu? Kitaplarla arası nasıldı? Cumhuriyet fikri nasıl doğdu? Prof. Dr. İlber Ortaylı anlatıyor.
Orta Asya’nın bozkırlarından Avrupa’nın kapılarına, Hunlar’dan Osmanlı’ya, Kanuni’den Atatürk’e Türk tarihinin önemli çağları, imparatorlukları ve komutanları Türklerin Büyükleri’nde anlatılıyor. -
Türklerin Serüveni Metehan’dan Attila’ya, Fatih’ten Atatürk’e
Tarihin en kadim milletleri sıralansa hiç şüphe yok ki Türkler en ön safta yer alacaklardır. İzledikleri yollar, vardıkları coğrafyalar, söyledikleri şiirler, savaş stratejileri ve daha nice konularıyla Türk tarihinin kendine has birçok bilinmeyeni vardır. Tarihi ekranlar vasıtasıyla her yaşa yeniden sevdiren Cansu Canan Özgen, Türklerin izini alanında uzman tarihçilerle sürüyor.
Kür Şad gerçekten yaşamış mıydı? Orhun Kitabeleri nasıl çözüldü? Attila’nın Avrupa tarihindeki yeri neydi? Cengiz Han Türk müydü? Prof. Dr. Ahmet Taşağıl anlatıyor.
Hasan Sabbah kimdi? Nizamülmülk ve Ömer Hayyam’la sınıf arkadaşı mıydı? Fedailer suikastları neden hançerle yapıyordu? Doç. Dr. Haşim Şahin anlatıyor.
Timur, Türk müdür? Türklerde tarih anlayışı nasıldır? Türkçenin Türk devletlerindeki yeri neydi? Safeviler Türk Devleti miydi? Prof. Dr. İlber Ortaylı anlatıyor.
İstanbul’un fethinde gemiler gerçekten karadan yürütüldü mü? Ulubatlı Hasan diye birisi var mıydı? Akşemseddin, Fatih’e neden bir mektup yazmıştır? Prof. Dr. Feridun M. Emecen anlatıyor.
Casuslar maaşlı elemanlar mıydı? Bugünkü manada casusluk teşkilatları var mıydı? Casuslar birbirlerini nasıl tanırlardı? Özel işaretleri ya da sembolleri var mıydı? Doç. Dr. Emrah Safa Gürkan anlatıyor.
Devşirme sisteminin özellikleri neydi? Padişah eşleri yönetimde etkili oldular mı? IV. Murad’ın yasaklarının sebebi neydi? Neden IV. Murad’a Şark’ın Sultanı denildi? Prof. Dr. Abdülkadir Özcan anlatıyor.
Osmanlı’da ilk isyanı kim çıkarmıştır? Kardeş katlinin hükümleri nelerdi? Hanedan mensupları nasıl öldürülüyorlardı? Osmanlı’daki darbelerin genel özellikleri nelerdi? Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci anlatıyor.
Atatürk’ün soyağacı biliniyor mu? Yaşayan akrabaları var mı? Asker olmaya nasıl karar verdi? Askerlik başarılarında tarih bilgisinin payı nedir? Atatürk’ün Çanakkale’deki rolü neydi? Doç. Dr. Ali Güler anlatıyor.
Orta Asya’nın bozkırlarından Avrupa’nın kapılarına, Hunlar’dan Osmanlı’ya, Fatih’ten Atatürk’e Türk tarihinin önemli çağları, imparatorlukları ve komutanları Türklerin Serüveni’nde anlatılıyor.
Cansu Canan Özgen, İlber Ortaylı, Feridun Emecen, Ahmet Taşağıl, Ekrem Buğra Ekinci, Emrah Safa Gürkan, Haşim Şahin, Abdülkadir Özcan, Ali Güler -
Türklerin Tarihi
“Koca bir kavmin binlerce kilometreyi üç asır içinde geçtiğini düşünün… Bu, dünyayı değiştirmez de ne yapar? İşte Türkler dünyayı böyle değiştirdi. Bu sebeple, bizim hayalî bir tarih ve kahramanlar üretmeye değil, yalnızca doğruyu öğrenmeye ihtiyacımız var…” İLBER ORTAYLI
Türklerin Tarihi, göçebe bir kavimken Ortadoğu’nun güçlü uygarlıklarından birini tesis eden Türklerin günümüzde de çok konuşulan menşei tartışmalarıyla başlıyor. Akabinde Orta Asya’dan Anadolu’ya göç edip bölgeyi Türkleştirmeleri ve orada inşa ettikleri kültürün esasları…
Büyük bir mirasa, güçlü bir yapılanmaya ve tarihî bir zenginliğe sahip bir milletin, Türklerin adının nereden geldiği ve bu coğrafyaya ne zamandan beri “Türkiye” dendiği tartışmalarının tüm detayları…
Kazanılan önemli savaşlar ve geri çekilmelerle, dahası ızdırablı toprak kayıplarıyla bugünkü halini alan Anadolu’nun hikâyesi…
Türkiye’nin Malazgirt Savaşı’yla Bosna’nın fethi arasındaki 400 yıl boyunca Avrupa açısından önemli bir ülke ve baş edilmesi gereken bir sorun olmasının gerekçeleri…
Dahası Oğuzlardan Kıpçaklara, Peçeneklerden Selçuklulara ve büyük bir imparatorluk olan Osmanlılara kadar uzanan ve sadece Türklerin değil; Rusların, Memlukluların, Karakoyunluların, Gaznelilerin, Safevilerin, Çinlilerin, Hintlerin ve Arapların tarihi…
Yani aynı coğrafyayı yüzyıllar boyunca paylaşan uygarlıklara hep etki etmiş ve Doğu ve Batı kültürlerini birbirine taşımakta önemli bir rol oynamış Türklerin dünya tarihindeki yeri mercek altına alınıyor. Orta Asya’nın bozkırlarından Avrupa’nın kapılarına, İlber Ortaylı’nın satırları arasında dolaşmak isteyen her yaştan okurun zevkle okuyacağı bir başucu kitabı… -
Türklerin Tarihi 2 – Anadolu’nun Bozkırlarından Avrupa’nın İçlerine
Türkler tarihin her safhasında görünen, tarihi inşa eden kavimlerden biridir. Bugünkü medeni dünyada hiçbir eski dünya kavmi ve ülke yoktur ki Türkler olmadan tarihini yazabilsin. Mutlaka, Türkleri ve Türk tarihini bilmek zorundadır ki kendi tarihini anlayabilsin.”
İLBER ORTAYLITürklerin Tarihi kitabında Marmara’da küçük bir beylik olarak doğan, gelişen ve kuruluşunun üzerinden 150 yıl geçmeden Balkanlar’da ve Ege’de hâkimiyet tesis eden, Akdeniz dünyasının son muhteşem imparatorluğu olan Türk İmparatorluğu’nun üç kıtaya yayılmasına şahitlik edeceksiniz.
Sultanü’l-Berreyn ve Hakanü’l-Bahreyn (İki Karanın ve İki Denizin Hükümdarı) olan Fatih Sultan Mehmed gibi bir Rönesans hükümdarının dünyasına eşlik ederek; Türk tarihinin büyük asrı, dünya tarihinde birçok değişime neden olan 15. yüzyılın bilinmeyenlerini öğreneceksiniz…
Bugün Avrupa, Balkanlar, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da, sayıları yirmiyi aşan çeşitli dil, din, ırk ve siyasal rejime sahip ülkenin ortak tarihini okuyacaksınız…
Hepsi birbirinden değerli Türk sultanların başarılarını görecek; harp teknikleri Rönesans kadar Asyai Türk tekniklerine de dayanan dünyanın en güçlü ordusunu tanıyacak ve kısa sürede Üçüncü ve son Roma İmparatorluğu’nun nasıl kurulduğuna şahitlik edeceksiniz.
Anadolu’nun bozkırlarından Avrupa’nın içlerine, İlber Ortaylı’nın satırları arasında dolaşmak isteyen her yaştan okurun zevkle okuyacağı bir başucu kitabı…
-
Türklük, Müslümanlık ve Osmanlı Mirası
TARİHÇİLERİN KUTBU HALİL İNALCIK’TAN GELECEĞİMİZE IŞIK TUTAN MAKALELER… Halil İnalcık; Osmanlı tarihçiliği alanında tüm dünyanın kabul ettiği bir otorite. Makaleleri ve eserleri zaman geçtikçe önemini ve güncelliğini korumaya devam ediyor. Tarihçiler, öğrenciler ve tüm meraklılar onun yazdıklarıyla ufuklarında bambaşka pencereler açıyorlar ve yeni yollar keşfediyorlar. İnalcık’ın derinlikli analizleri ve geleceğe ışık tutan yorumları, gerek ülkemizde gerekse tüm dünyada kitap okurlarının başucundan eksilmiyor. Halil İnalcık’ın elinizdeki çalışması; diğer pek çok yoğun arşiv malzemesinin kullanıldığı uzmanlık makalelerinden farklı olarak, entelektüel birikimi ile güncel tartışmalara dâhil olduğu genel okuyucuların ilgisini çekebilecek konuları içeriyor. Kitap, modern Türk tarihçiliğinin bir değerlendirmesi ile başlıyor; sonrasında Fransız Annales ekolünün başta Fuad Köprülü ve Ömer Lûtfi Barkan olmak üzere Osmanlı tarihçileri üzerindeki etkisi ele alınıyor. Türk-İslâm devletlerinde kanun yapma geleneğinin irdelendiği üç çalışmada ise töre ve yasa geleneğinin tarihi kökenleri, devlet kanunu fikri ve Osmanlı dünyasında din ve kültür ilişkileri inceleniyor. Daha sonra Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne süreklilik ve kopuş ele alınıyor ve Türk-İslâm Sentezi fikrinin oldukça kıymetli bir eleştirisi yapılıyor. Osmanlı’da siyasi kültür, halk kültürünün temeli; bunun Cumhuriyet dönemine ve kuruluşa etkileri de yerli ve yabancı bilim insanlarının tartışmaları ışığında ele alınıyor. Sonraki üç makalede ise Avrupa devletler sistemi içerisinde Osmanlı ve Türkiye’nin konumu, Osmanlı ve Avrupa arasındaki kültürlerarası etkileşim ve ikinci bin yılda Türklerin tarih sahnesindeki yeri, Osmanlı Devleti’nin başarısının arka planı, 1908-1918’deki ilk devrim hareketi, Batılılaşma sürecinde ortaya çıkan tartışmalar ile günümüze kadar olan etkileri ve laikliğin tarihî kökleri irdeleniyor. Türklük, Müslümanlık ve Osmanlı Mirası; Modern Türkiye’de tarihçilik, Türk tarihinde kanun yapma, din ve devlet ilişkileri, Osmanlı kimliği, Türkiye ve Avrupa ilişkileri, sekülerleşmenin tarihî kökenleri, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e değişim gibi gündemde olan meselelere dair ilham verici bir perspektif sunuyor.
-
Türküm Doğruyum İntikamım Ülkemdir
İsmet Özel’in her birini tek bir kitap olarak tasarladığı ve İstiklal Marşı Derneği portalinde yayınlanan “Homeros’tan Karl Marx’a Şiirin Türk Tarihi”, “Türküm Doğruyum İntikamım Ülkemdir”, “Tersinden Edebiyat Tarihi” ve “Önce Namazdan Soracaklar” başlıklı yazıları “TÜRKÜM DOĞRUYUM İNTİKAMIM ÜLKEMDİR” adıyla neşrolunuyor. Kitap, İsmet Özel’in geçirdiği hastalığından sonra yayınlanan ilk yazısı olan “Başa Dönebilmek İçin Sonuna Kadar Gittim” serlevhalı önsöz mahiyetinde uzunca bir yazısı ile açılıyor. İsmet Özel Türkiye’nin ve dünyanın hali dolayısıyla yeni bir kitabı yazmaya başlamak durumunda kalarak tamamlamak üzere yarım bıraktığı yazıları terk ederek kitaplaştırdı. Lakin: Terk ediş uyandırmıyor gidişi Bir kalış sunmuyor durduğu zaman. Kitabın önsözünden bir parça: (…) Ne ölçüde tuhafınıza giderse gitsin (eğer gidiyorsa) hakikat şudur: Âdem soyundan gelen bir insan olmak münfail olmadan fail olunamayacağını bilmeğe çıkar. Sizin anlayacağınız, ibadet yaratılmış olmanın yükünü üzerine almaktan duyulan memnuniyetin izharıdır. İnsanın yazıyor olması maruz kaldığı ters duruma terslenmekten geri durmayışının, durmayacağının, geri duran her kim olursa olsun onunla savaşmasının sonucudur. Sonuç mu dedim? Büyük hata… Sonuç yok. Yumak sarıldıkça sarılır. Okundukça okunur. Yazıldıkça yazılır. Okundukça yazılır. Yazıldıkça okunur. Çabalıyor, kendimizi yıpratıyor, sonuçtan haberdar edilmeksizin çabalıyoruz. Ölmeden yaptığımız işler ölmüşlerimizin ruhuna ya değiyor veya değmiyor. Değer sandıklarımız değmeyebilir. Değmez sandıklarımız değebilir. Hepimizin yükselişi, yani beşerî vasıflarımızı insanlık katına çıkarışımız bize verilene ne kadar liyakat gösterdiğimize mebnidir. Liyakat ancak sıra gözetilerek gösterilebiliniyor. Sırayı ne sebeple olursa olsun şaşıranlar helâk olmuştur. Kaprislerimiz sıra tanımaz. Sıra İslâm, iman, ihsan sırasıdır. Ömürlerini Türk topraklarında geçiren kimilerinin sıra dışı kalmakla hava atma yarışı içinde bulundukları bu çağda sıranın kaçınılmazlığını ve şerefe vesile olan şeyin sadece sırasıyla, sıra olunarak, sıraya girilerek elde edileceğini savunmak kolay değil. Yazının, hak gözetilerek yazılan şeyin nimet nedir bilmeyen kimselere nüfuzuna imkân yok. Refah seviyesi kavramına hapsolmuş insanların da nimetle tanışık olmasına imkân yok. (…)
-
Twenty-Four Hours in the Life of a Woman
It traces a woman through a single day, but that day is simultaneously the most vividly wonderful and ultimately terrible of her life. She is an English widow who becomes mesmerised by the almost suicidally reckless gambling of a failed Polish diplomat one evening in Monte Carlo. From this first spark of interest, she is drawn into his troubled, unstable life. -
Über Intention, reine Absicht und Wahrhaftigkeit
Mit dem vorliegenden Titel wollen wir die Reihe der Herausgabe jener „Wiederbelebung der Religionswissenschaften“ – Ihyâ’ ‘ulûm ad-dîn –, des 40 Bücher umfassenden Hauptwerks Abû Hâmid Muham-mad al-Ghazâlîs fortsetzen, das seit 900 Jahren zu den wichtigsten Werken der islamischen Tradition zählt und sich wie kein zweites unter den Muslimen auf der ganzen Welt größter Wertschätzung erfreut.
Das Buch über „Intention, reine Absicht und Wahrhaftigkeit“ (kitâb an-niyyah wa l-ikhlâs wa s-sidq), ein strahlender Stern am Himmel des literarischen Erbes der Menschheit im allgemeinen und des der Muslime im besonderen, rückt die Grundfragen dessen in den Blick, was eine Handlung zu einer guten macht, durch welches seiner Momente sie vom Herrn der Universen akzeptiert, ja geliebt wird und was es ist, wodurch wir als Handelnde zu wahren Menschen werden, mit einer Ehre bekleidet, die von den Himmeln kommt.
Gute tausend Jahre bevor der deutsche Philosoph Immanuel Kant mit dem guten Willen die Absicht als das wesentliche Kriterium der Moralität einer Handlung erkannte, war dieses alles-entscheidende Prinzip jeden Tuns und (intendierten) Lassens von Sayyidinâ Muhammad (s), dem Propheten des Islams, der Menschheit verkündet worden.
Er berichtet beispielsweise (vgl. u. S. 26), daß, wenn die Engel dem Herrn der Welten Berichte über gute Werke eines Menschen auf versiegelten Blättern vorlegen, dieser oftmals sagt: „Werft dieses Blatt weg, denn er hat mit dem, was darauf steht, nicht mein Antlitz gesucht.“ Und Er befiehlt: „Schreibt für ihn das und das an, schreibt für ihn das und das an!“ Ihrem Einwand: „Aber, o Herr, er hat ja von dem gar nichts ge-tan.“ tritt Er mit den Worten entgegen: „Aber er hat es gewollt“. Und wenn der Prophet, auf dem der Friede sei, angesichts dessen, daß zwei voller Haß gegeneinander mit dem Schwerte kämpfen und einer den anderen tötet, seinen Leuten erklärt, daß auf beide das Höllenfeuer warte, und den Widerspruch eines Gefährten, „Aber der eine hat doch den anderen nicht getötet“ mit den Worten quittiert, „aber er hat es gewollt“, dann wirft das ein Schlaglicht auf eine Einsicht, deren umwerfende Klarheit uns bis heute belehrt und bewegt.
Imam Ghazâlî hat mit vorliegendem Werk das vom Propheten hinterlassene Erbe zu einer Form zusammengebracht, die es für jeden Muslim und jene, die von einer entscheidenden Grundfrage unserer Existenz berührt wurden, und alle wahren Philosophen nicht bloß zu einer unverzichtbaren Lektüre macht, sondern, weit mehr, die Sehnsucht nach dem erweckt und befördert, das uns in diesem und jenem Leben unser Glück erlangen läßt.
-
Üç 21 Kuralı Şifa Ritüelleri
“Sonunu bilmeden sonuna gideceğiz.” Para blokajlarını kaldırma, bağımlılıklar, kilo, ilişkiler, kendini sevme, bedensel şifa, hedef vizyonu, aile ilişkileri, dış dünyayla iletişim, ruhsal onarım ve başarı hedefleyenler için Aşkım Kapışmak’tan ritüellerle Üç 21 Kuralı! Önce duayla başlıyor her şey sonra niyetlerimize varıyor. Hayatın dengesi, ruhun dinginliği ve geçmişle yüzleşmek için; bolluk, bereket, başarı ve en önemlisi senin için… Üç 21 Kuralı Şifa Ritüelleri’ni yapmaya hazır mısın?
-
Üç Hadis Kitabının Adı
Buhârî’nin kitabı Sahîh-i Buhârî, Müslim’in kitabı Sahîh-i Müslim ve Tirmizî’nin kitabı da Câmi-i Tirmizî isimleriyle meşhur olmuştur. Zaman geçtikçe kitapların kısaltılmış olan bu isimleri yayıldı. İlim ehlinin ve talebelerin birçoğu kitapların asıl isimlerini bilemez oldular, onları öğrenemediler. Elinizdeki eser, üç hadis kitabının içerisinde ne olduğunu tam olarak açıklamakla beraber kitapların ismini eksiksiz bir şekilde zikretmek ve bu isimleri yaygınlaştırmak için hazırlanmıştır.
-
Üç İhtilal Çocuğu
Hayatı kavrayan sağlam bir duruşa da sahip dört uzun öyküden oluşan Üç İhtilal Çocuğu Cihan Aktaş’ın ilk öykü kitabı. Aylık Dergi’de yayımlanan “Teşekkürü Hakettiniz Bay Yargıç”la başlayan, yetmişler ve seksenler Türkiye’sinde çocukluktan genç kızlığa, aile aidiyetinden cemaat ve kamu mensubiyetine, milliyetçilikten İslamcılığa, evrilen karakterlerin reaksiyonunu, onaylamasını, itirazlarını, yorumlarını, beklentilerini, arzularını, korkularını… içeren öyküler.
-
Üç Kedi Bir Canavar
Ayyy! Canavar mı geliyor?
Üç Kedi Bir Dilek kitabının kahramanları Piti, Pati ve Pus’un maceraları devam ediyor. Sara Şahinkanat ve Ayşe İnan Alican Üç Kedi Bir Canavar kitabıyla, yine çok seveceğimiz bir hediye veriyorlar bize…TADIMLIK
O anda boşuna değil Piti’nin sıçraması…
Yüzüne çarpan, rüzgârla savrulan bir kâğıt parçası!
Pus alıyor kâğıdı, okuyor yazılanı:
“Dikkat! Canavara yaklaşmayın, bu aralar çok sinirli!”
Pus fısıldıyor: “Bu bir şaka olmalı.
Canavar diye bir şey yoktur…
Herkes aklını kullanmalı.” -
Üç Kedi Bir Dilek
Bu Kitabı Okuduktan Sonra Bir Kediniz Olsun İsteyeceksiniz…
Beyoğlu Macerası – Bilgi Avcıları Gizli Görevde kitabıyla çocukların sevgilisi olan Sara Şahinkanat ve Ayşe İnan Alican’dan çok güzel bir kitap daha: Üç Kedi, Bir Dilek.
Damda üç kedi: Piti, Pati ve Pus, sırtüstü uzanmış gökyüzünü seyrediyorlar…
Peki ne bekliyorlar? Belki de bir dilekleri var yıldızlardan…
Sara Şahinkanat’ın yazdığı Üç Kedi Bir Dilek’e hayranlık uyandıran resimleriyle varlık kazandıran Ayşe İnan Alican eşlik ediyor. -
Üç Zor Mesele Teknik-Medeniyet-Yabancılaşma
İsmet Özel’in Üç Mesele ve Zor Zamanda Konuşmak kitapları yeni ve uzun bir dibace ile bir arada “ÜÇ ZOR MESELE” adıyla neşredildi. “ÜÇ KULHUVALLAHİ BİR ELHAM ÜÇ ZOR MESELE’NİN DİBACESİ işin işten geçmediği, Türkiye’de yapılacak şeylerin neler olduğu fikrine mahsus zeminin oluşmasına müsait vaktin işaretlerinin henüz belirebildiği inancıyla yazıldı. Bor’un pazarının geçtiğini kabul etmiyorum; dolayısıyla eşeğimi Niğde’ye sürme düşüncesinde de değilim. Üç Mesele’yi Zor Zamanda Konuşmak içinde erittim ve ortaya daha netameli ÜÇ ZOR MESELE çıktı. Niçin yaptım bunu? Her iki kitabın da müşterisi vardı. Yaptım, çünkü eşeğimi Niğde’ye sürmeğe rıza göstermiş olmak, her iki kitabın ikisinden de nasibini alamamış kıraat meraklılarına taviz vermekti. Paradoks her iki kitabın ikisinden de nasibini alamamışların her iki kitabın piyasaya çıkmasına sebep oluşlarındadır.”
-
Uç, Paytak, Uç
Paytak, penguen olmanın hiç eğlenceli olmadığını düşünüyordu. Bütün arkadaşları uçmaya başlamıştı, ama o uçamıyordu.
Minik okurlar, bu heyecanlı öyküyle Paytak’ın uçmayı öğrenme ve penguen olmanın keyiflerini keşfetme macerasına katılabilecekler. -
Uçabileceğini Hayal Eden Tavuk
Okuyacağınız bu modern klasik, Filiz adındaki tavuğun öyküsüdür. Filiz artık emir üzerine yumurtlamak ve tüm yumurtalarının pazara satılmaya götürülmesini izlemek istemez. Her Sabah çiftliğin kapısından geleceğine göz atar, özgürce dolaşan hayvanları izler ve vahşi doğaya kaçarak kendisi için bir yumurta yumurtlamanın hayalini kurar. Özgürlüğü, bireyselliği ve anneliği temel alarak çiftliğin geleneklere sarılı dünyasına başkaldıran, yürekli ve ilham sahibi bir dişi kahramanın hikâyesini anlatan Uçabileceğini Hayal Eden Tavuk, aynı zamanda evrensel yankının romanıdır ve dünya çapında milyonlarca okura ulaşmıştır. Tavuk, ördek, horoz, köpek, gelincik gibi hayvan karakterleriyle, Hayvan Çiftliği ve Charlotte’nin Ağı gibi İngiliz klasiklerini akla getirir. Sun-mi Hwang’ın günümüz için kaleme aldığı bu fabl, dünya edebiyatı içinde yerini almış unutulmaz bir karakterin yolculuğunu anlatır.
-
Uçan Sınıf
Erich Kästner, çocuklar için de, büyükler için de yazan Almanya’nın ünlü yazarlarından biri. Uçan Sınıf’ın kahramanları, yatılı bir okulun çocukları. Yılbaşına az bir zaman kalmıştır. Çocuklar, Uçan Sınıf adında bir oyun hazırlamaya karar verirler. Ne var ki çalışmaları yarım kalır. Çünkü bir başka okulun öğrencileri, hem oyunda rol alan oyunculardan birini, hem de çocukların alıştırma kitaplarını kaçırmışlardır. Kästner’in ‘Yazdığım en iyi kitap’ dediği Uçan Sınıf, ince bir hüzün ve bolca mizahla kaleme alınmış bir başyapıt. Bu kitapta yazar, çocuklar arasındaki dayanışmanın, sıkı bir arkadaşlığın gücüyle yaşamın zorluklarını alt etmenin güzel bir örneğini veriyor.