-
Afetten Korkma / Kral Şakir İlk Okuma Kitabı 6
Selam arkadaşlar ben Şakir, herkesin bildiği şekilde Kral Şakir! Ben ve benim çılgın ailem bu sefer de ilk okuma kitaplarıyla maceradan maceraya koşuyoruz. Bu maceramızda Mirket Ağabey’in hazırladığı simülasyon odasında doğal afet durumlarında neler yapmamız gerektiğini öğrendik, tabii yine Fil Necati Ağabey sayesinde bol bol gülerek ve eğlenerek zaman geçirdik. Simülasyon odasında yaşadıklarımızı öğrenmeye hazır mısınız?
€5,64 -
Affet Beni Allah’ım Bir Deistin Gözyaşları
Öksüz ve yetim büyüdüğüm bu hayat yolunda, bütün manevi değerlerimi yitirmiştim. Darmadağın olmuş zihnimle Allah’ı unutmuş, ateizmle yatıyor, deizmle kalkıyordum. Öyle ki hiç durmadan varlığımı sorgulamaktaydım: “Ben kimim?” “Nereden geldim? Nereye gidiyorum?” “Bu hayatın anlamı ne?” “Gerçekten bu âlemin bir yaratıcısı var mı?” Artık şüpheler ve çelişkiler rüzgârının önünde kurumuş bir yaprak gibi savruluyordum. Tam pes ettiğim anda karşıma çıkmıştı, o esrarengiz adam… Sanki efsunlu bir kalem, gözyaşıyla yoğrulmuş hayat hikâyemi yeniden yazmaya başlamıştı. *** Bu kitap, deizm ve ateizm yolunda inancını yitiren bir gencin, yürek burkan yaşanmış hikâyesidir
-
Aforizmalar 2
BU KİTAP GERÇEK BİR KÜLTÜR HAZİNESİ…
Felsefe, hiciv, inanç sistemleri, evren, kuantoloji, makrokozmos, mikrokozmos, modern bilim ve günlük yaşamımızda; tiyatro sahnelerinde, televizyon ekranlarında pek nadir ele alınan konularda, son derece düşündürücü aforizmaları (özlü, çarpıcı veya aykırı sözcükleri) içeren bu kitabın her sayfası, ayrı bir kitaba veya kapsamlı bir konferans serisine konu olabilir.
Otuza yakın kitabın yazarı, düşünür, din âlimi, şair, güfteci, dünyaca tanınmış beyin cerrahı ve eşine pek az rastlanabilecek daha birçok sıfata sahip Prof. Dr. İsmail Hakkı Aydın’ın bu yeni eserinden, onun amaçladığı kültürel zenginliğe hak kazanabilmek için okuyucu, internet ortamındaki arama motorlarında epey vakit geçirmeyi ve yorum anahtarları bulma zahmetini göze almalıdır.
Şu örnekler bile ne demek istediğimi anlatacak değerde:
“Bitkiler, kuantum bilgisayar gibidir.”
“Çözülen bir sırrın, bir başka sırlı kaplı ile karşılandığı ve yoluna düşeni iptilasına mahkûm ettiği sonsuz bir yolculuğun adıdır bilim.”
“Din bilim değil, bilim din…”
“Dua, molekülü ve yan etkisi olmayan yegâne ilaçtır.”Aydınlığa giden bu sisli kültür serüveninde zihniniz ve yolunuz açık olsun…
Prof. Dr. Ergün Yener
devamını oku -
Ağaç Okul
“Afganistan olayı sessiz kalınacak bir olay değil. Fakat bu biraz da mizaç işidir diyebilirim. Bir heyecan işi. Bir şairin binlerce kilometre uzaktan bir heyecanı duyması ise oldukça kolay. Ben ilgilendim, onda enteresan dinamikler yakaladım, zaman zaman şiirleştirdim bunu.”
-
Ağaçkakanlar
Anne ve baba ağaçkakanlar yıllar sonra dünyaya gelen yavruları Upuy’u korumak için uğraşırken garip olayları yaşamak zorunda kaldılar. Upuy afacan bir çocuk gibi aklına ne geldiyse yaptı. Bir türlü söz dinlemedi. Cahit Zarifoğlu bu kitapla kendi çocukluğunun acı tatlı günlerini anlatmış oluyor dolaylı olarak. Her çocuğun yaşayabileceği bir çocukluğu usta anlatımıyla önümüze seriyor. Çocukluğunuzun filmini seyreder gibi “Ağaçkakanlar”ı okumanızı tavsiye ederiz.
-
Ah Endülüs
Endülüs‘teki müslümanların Endülüs’ü fetihleri, hristiyanlar‘la ilişkileri, kurdukları medeniyet, daha sonraki süreçte yıkılışı ve hristiyanların müslümanlara uyguladıkları mezalim.
-
Ahirette 45 Gün
Göğsünün içinde yürek taşıyan, kulağı olup da duyan herkes için ibretlik 45 GÜN…
– YAŞANMIŞ GERÇEKÜSTÜ BİR HADİSE –
Ahiret hayatına dair doğusundan batısına dünyanın her köşesinden insanların sayısız tecrübeleri ve tespitleri mevcuttur. Sıradan insanların da gerek rüyalar gerekse yaşadıkları sıra dışı olaylar vesilesiyle bilgileri vardır. İnsanların bir kısmının tam bir kanaat ile olmasa da gereklerini hakkıyla yerine getiremese de pek çok insan ahiret hayatına inanır. İnsanlar en azından rüya vasıtasıyla ahiret hayatı ile ilgili tecrübeler yaşar. Kimileri öldüğünü görür, kimileri mezarına konduğunu, kimileri cennet ve cehennem hâllerini…
Tıbbî olarak ölüp dirilenlerin anlattıkları sayısız veriler, kişisel deneylere dayanan tecrübeler de insanların elinde mevcut ama bugünün determinist zihin yapısı hep laboratuvar düzeyinde kanıt aradığı için bunlar ancak meraklılarını ilgilendiren malzemeler olarak hatıralarda, edebi eserlerde, filmlerde karşımıza çıkar.
İşte bu eserde anlatılanlar da İkinci Dünya Savaşı’nın tüm dünyayı kasıp kavurduğu dönemde askerliğini yapan babam İsmail Bulut’un Malatya Akçadağ Karakolu’nda kırk beş gün boyunca şahit olduğu ve dinlediği olağanüstü bir hadiseye dayanıyor. Babamın koğuş arkadaşı Halil Akbaş, kırk beş gün boyunca her akşam bir tür astral seyahatle ötelere/ahirete gider; bir karakol dolusu koğuş arkadaşının sorgulayıcı bakışları altında orada yaşadıklarını etrafındakilere detaylıca aktarır. Bu hadiseden çok etkilenen babam, arkadaşı Halil Akbaş’ın bu olağanüstü tecrübesini âdeta bir kamera gibi zihnine kaydeder. Bu şahit olduğu hadiseyle askerlik sonrasındaki hayatına yeni bir yön çizer. Kahramanlarının büyük bir kısmı artık ahirete intikal etmiş hayli ilgi çekici bu hadisenin anlatıcısı, onun aynı zamanda birincil tanığı olan babam. Ahirette 45 Gün, bir babanın böylesi olağanüstü ve hikmetli bir tecrübesini oğluna aktarmasının hikâyesidir.
Mehmet Ali Bulut -
-
Ahlak Sorunsalı Batı Modernitesinin Ahlaki Eleştirisine Bir Katkı
Ahlak bireyin amel aracılığıyla kendini gerçekleştirmesini ifade eder. Bu yönüyle insanın özü ve onu diğer canlılardan ayıran temeldir ahlaklılık. Akıllılık da dâhil olmak üzere tüm insani vasıfların kendisinden neşet ettiği bir niteliktir. Ancak meseleye yüzeysel bakan modernler bunu reddederler, dünya hakkındaki zanlara zemin hazırlayan soyut akıl üzerinde ısrarcıdırlar. Bu ise görecelik başta olmak üzere ahlakla ilgili fikrî karmaşayı beraberinde getirir. Taha Abdurrahman’ın Ahlak Sorunsalı kitabına da yansıyan felsefi düşüncesinin bütünündeki hâkim çizgi kesinlikle ahlaktır. Onun eserleri çeşitli yönleri ile birlikte ahlak felsefesi adını verebileceğimiz bir alanda konumlanır. Teorik şekilde ifade edilmiş ve uygulamayla zenginleştirilmiş bir ahlaki amele öncelik verir. Filozofun görüşlerini, birbirini destekleyen sorunsallar ve kanıtlamalar biçiminde sunan eser tam anlamıyla bu çizgiye odaklanmakta hem Batı’da hem de İslam dünyasında karşılaşılan temel meselelere eğilmektedir. Onun kapsamlı ahlak düşüncesi yüzeysel ahlakın tersine, bizi otoritenin logosta değil, ahlakta olduğu yeni bir medeniyet kurmaya çağırır. Öyle ki bu medeniyette insanın hakikati aklı ve sözüyle değil, ahlakı ve fiiliyle tanımlanır. Bundan uzak maddeci küreselleşme biçimlerini aşmanın yegâne yolu da ahlaklılıktır. O hâlde insanın bu dünyada düzelmesini ve ahirette kurtulmasını istiyorsak, insanı ahlak medeniyetine hazırlamaktan kaçış yoktur. Seküler modern olanı İslam ahlakı ile eleştiren Ahlak Sorunsalı, insanın varlığının ahlaktan önce değil, onunla beraber olduğu esasını kavramak için önemli bir başlangıç.
-
Ahlak-ı Celali
Özellikle kelâm, felsefe ve tasavvufta uzmanlaşmış olan İslam âlimi Celâleddîn Devvânî’nin, Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan’ın (1423-1478) isteğiyle oğlu Sultan Halil için yazdığı bu kitap, Nasîrüddîn-i Tûsî’nin (1201-1274) meşhur eseri Ahlâk-ı Nâsırî’den sonra Farsça ahlâk kitapları içinde en tanınmış olanıdır.
İslam Ahlâk düşüncesi ve felsefesi alanında kendi tarzında yazılan en önemli birkaç eserden biri olan Ahlâk-ı Celâlî, bu çeviriyle ilk kez Türkçe olarak yayınlanma imkânı bulmaktadır. Farsça aslından Türkçe’ye kazandırılan kitap, bundan sonra bizzat Farsça metninden yararlanamayan okuyucu ve araştırmacılara doğrudan başvuru kaynağı olma özelliğine kavuşmuş olmaktadır.
devamını oku -
Ahmet Cevdet Paşa ve Mecelle
Ahmed Cevdet Paşa Tanzimat devrinin en önemli devlet ve ilim adamlarından biri… İlber Ortaylı’nın tabiriyle “Medresenin son güneşi”… Şeyhülislamlığın eşiğine kadar yükselmiş, her ilimde alim, her fende mahir, tarihimizin son medar-ı iftaharlarından… Hayatını ve emsalsiz eseri Mecelle’yi anlatan bu eseri okurken; aynı zamnda devrin medrese hayatını ve ilmi seviyesini; Tanzimat’ın Osmanlı Devleti’ne getirdiği ikilik ve çatışmaları; ıslahatın milli bünyeye uygun cereyan etmesi için Cevdet Paşa’nın verdiği çetin mücadeleyi; ve ilim alimlerine kazandırdığı ölümsüz eserleri bulacaksınız. İşte Mecelle’nin ilk yüz maddesinin de hoş bir üslupla açıklandığı bu kitapta her yönüyle AHMED CEVDET PAŞA… Ne demişler; Adem oldur ki ayağın çekicek dünyadan, Zikü bi’l hayr içre güzel adı kala.
-
Aile Ahlakı / Muhteşem Ahlak Serisi 2
Aile; toplumun temel taşı, hayatın dengesi, ayakta kalabilmenin en önemli vesilesi, ağır bir yük olan kulluk vazifesinin paylaşılması, nesillerin devamiyetinin sebebi, huzurun temini, gelen her türlü saldırılara karşı giyilen bir zırh, inanan insanların yüreğindeki en büyük hasret olan cennetin dünyadaki bir yansıması… Üzülerek şahit olduğumuz bir hakikat var ki evlilik ve arkasından kurulan en önemli kurum olan aile, her geçen gün biraz daha itibarsızlaştırılmaktadır. Ya evlilik hayatın çok sonralarına itilen bir hale dönüşmekte ya da evlilik gerçekleşip aile kurulmuşsa da bu büyük nimetin şükrü, gereği oranında eda edilememekte, çok basit ve değersiz şeylere feda edilmektedir. Bu çalışmamızda aile ahlâkı ile alakalı konuları bir araya getirerek bu mühim yaramıza biraz olsun merhem olması için bir gayret sergiledik. Aileyi oluşturan tüm tarafları Kur’ân ve sünnet rehberliğinde yansıtmaya çalıştık. Umuyoruz ki bu çalışmamız, toplumun temel taşı olan ailenin hem kurulmasına hem de korunmasına küçük de olsa bir katkı sağlamasıdır.
-
Aile İçinde
Evlerimizde bir arada ama yalnızız. Birbirimizin dertleri karşısında sağır, hakikat karşısında körüz. Aile olmayı unutmuşuz. Dünya ve ahiret saadetinin kaynağı olabilecek yuvalarımızdan çatırtılar geliyor fakat dönüp bakmıyoruz yaranın, hasarın nerede olduğuna. Modern çağın uğultusu bastırıyor tüm sesleri. Aile ocağımızı ihmal edip lüzumsuz pek çok şeyin peşinde vakit ve nakit harcıyoruz. Her şeyin fiyatını öğreniyoruz da değerini pek bilmiyoruz sanki. Oysa en değerli şeyler para ile ölçülemeyenlerdir; huzur, ahlak, mutluluk, sevgi ve aile ortamı gibi. Gelin, biraz düşünelim, Aile İçinde hep beraber. Nefsimize mağlup olup kaybetmeyelim en kıymetlilerimizi. Tam aksine onların değerini idrak edelim. Başka kimimiz var ki?
-
Aile Okulu ve Evlilik
Toplumun en küçük birimi olan aile, bizim yaşadığımız coğrafyada bir kat daha önemlidir. Aile birliğinin kurulması kadar, bu kurumun sürdürülmesi ve yaşatılması da toplumsal beraberliğin bir anahtarıdır. Dolayısıyla, ailede ortaya çıkan kimi sorunları aşmak ve onları çözüme kavuşturmak için her zaman makul bir yolun varlığı aşikârdır. Aile içinde sağlıklı ilişkiler kurabilmenin yolunu karşılıklı anlayış ve sevgi-saygı-güven bağında gören Tarhan, mutlu bir yuvanın ipuçlarını veriyor. Aile Okulu ve Evlilik, çocuklara özgüven kazandırmanın yollarından saygı eğitimine, ergenlik dönemi sorunlarından eşler arasındaki kıskançlıklara ve eşlerin birbirini tanımasının öneminden gelin-kayınvalide çatışmalarına kadar pek çok konuya ve soruna ışık tutan önerileri bir araya getiriyor. Aile Okulu ve Evlilik, Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın kaleminden, mutlu aileler için rehber niteliğinde bir başvuru kitabı.
-
Aile Olmak
Korunması gereken pek çok değerimiz arasında aile, en ön sıralarda yer almaktadır. Aile, toplumun temel birimidir, ancak aynı zamanda İslami mücadelenin ve sivil toplum çalışmalarının sürekliliği ve başarısının da temel zeminidir. Aileye dayanmayan yapılar lokal alanlarda geçici başarılar sergileyebilirler ancak bunlar saman alevi gibi çabucak sönecektir. Yapılan herhangi bir işteki hayır, çok olmasından değil, sürekliliğinden kaynaklanır. Toplumsal hareketlerde sürekliliği sağlayacak olan da aile kurumudur. Ailenin bu kadar önemli olması, bu kurumda ortaya çıkan aksaklık ve sorunları da toplumun en önemli gündem maddelerinden biri haline getirmektedir. Bugün aile kurumu pek çok yönüyle tartışılır hale gelmiş ve bu kurumun işlevselliği üzerinde ciddi kuşkular oluşmaya başlamıştır. Bu çalışmanın hazırlanmasının nedeni, aile ile ilgili sorunları ele almak, bunlara çözüm aramak, böylece salih ve sahih bir geleceğin yollarını ortaya koymaktır. Kendi değerlerimizle uyumlu bir aile tasavvuru için gerekli kavramsal çerçeveyi belirleyerek İslam dünyasındaki aile ile ilgili sorunların çözüm imkânını sorgulamaktır.
-
Aile Olmak
Yeryüzünün en köklü, eski ama eskimeyen kurumudur aile. Kur’an-ı Kerim’in şahitliğiyle biliyoruz ki, insanlık serüveni iki eş ve bir aile ile başlar: Hz. Âdem ve Hz. Havva… Onlar aynı hamurdan yaratılıp aynı emre muhatap oldukları an, “eş” olmayı öğrenmiştir insanlık. Onların Rahmet Tepesi’nin eteklerinde buluştuğu gün, “yuva” kavramıyla tanışmıştır. Artık yeryüzünde anne vardır, baba vardır, evlat vardır. Binlerce yıl geçer, milyarlarca aile kurulur, devasa bir insanlık ailesi oluşur.
Aile, yeryüzü hikâyemizin ana fikridir. Devr-i Yusuf’tan beri güzele meftun olan gönüller, kendilerini koruyup kollayacak, sevip sayacak canlara kavuşmayı arzular; muhabbet rüzgârına kapılarını açar. Kadınıyla erkeğiyle, siyahıyla beyazıyla, Arabıyla Acemiyle, yaşlısıyla genciyle, fakiriyle zenginiyle nice insan için umudun rengi, huzurun dili aynıdır: Aile…Zamansız bir kurumdur aile. Tarih akar, zaman akar, kara toprak üzerinden nice insan akar… Dünyamızın dili olsa da söylese! Acı tatlı tecrübeler, doğru yanlış adımlar, eski yeni âdetler, iyi kötü huylar, güzel çirkin hatıralar derken, nice evlilikler yaşanır. Âdem ve Havva neslinin kavuşma, kaynaşma, paylaşma, bütünleşme, sevme ve sevilme, güvenme ihtiyacı hiç son bulmaz. Her aile dünü, bugünü ve yarını ile bambaşka bir hikâye yazar.
Bu eserde yeni kurulan bir aileyi, bir süre yol almış bir başka aileyle yan yana göreceksiniz. Hayat yolculuğunda anneleri, babaları, çocukları izleyeceksiniz. Aynı hedefe yürüyen, aynı emeli büyüten, aynı erdemleri yücelten, aynı ideallerle hareket eden bir bütün olabilmek için Yüce Rabbimizin aileye neler öğütlediğini okuyacaksınız. Mutlu bir aileye sahip olmak için ihtiyacınız olan ipuçlarını Sevgili Peygamberimizin dilinden dinleyeceksiniz. Kur’an ve Sünnetin huzur dolu ikliminde nefes alan bir ailenin gerçekleriyle tanışacaksınız… -
Aile Reisi Olarak Hz. Peygamber (Sas)
Ülkemizde son elli yılda Peygamber Efendimiz, hayatı ve dönemi hakkında yapılan çalışmaların sayısında ciddi bir artış meydanagelmiştir. Müslümanların Hz. Peygamber’in (sas) hayatına ilgileri, tarihî bir konuya duyulan merakın ötesinde dinlerini yaşama, değer üretme ve davranış geliştirmenin temel kaynaklarından biri olması sebebiyledir. Bu projemizle Hz. Peygamber (sas) ve dönemi hakkında yayımlanmış birçok önemli makale ile çeşitli sempozyumlarda sunulmuş tebliğleri bir araya getirerek okuyucuyla buluşturuyoruz. Böylece yirmi beş ayrı başlık altında yayımlanan bu kitaplarla akademik bilgiyi okuyucuyla buluşturma mutluluğunu yaşıyoruz. Asr-ı Saâdet Dünyası’nda yer alan kitaplar, müsamaha ve kardeşliği tekrar hatırlatmayı da hedeflemektedir. Öte yandan projemizle okuyucuya farklı görüşleri bir arada görme ve değer- lendirme imkânı sunulmaktadır. Bu kitapların okuyucunun zihin dünyasını geliştireceğine ve Sevgili Peygamberimiz’i (sas) ve dönemini daha yakından tanımasına önemli katkılar sağlayacağına inanıyoruz.
-
Aile Terapisi & Aşk, İnsanı Şarj Eder
Bir kadın için duygusal ihtiyaç aslında her şeyden önce gelir. Sevilmeyen kadın hırçındır. Sevilen kadın şımarır, şımaran kadın mutludur. Kadın mutluysa herkes mutludur. Kadın sevildiğinde, erkek övüldüğünde ilişki açısından motive olur. Erkek, çocukluğunda annesi, yetişkinliğinde eşi tarafından sevilmek ister. Erkekleri kim ne kadar takdir ederse etsin, sevdiği kadının takdiri esastır. Aslında tüm çabası da bunun içindir. İş, erkeğin hem oyuncağı hem de kendini ispat etme refleksidir. Oyuna dalmış ve kendini ispat etme çabasındaki erkek sağlıklı erkektir. Her “iş kolik” erkeği “eş kolik” erkeğe dönüştürmek sizin elinizde. İlişki kabiliyetlerini tahsil edememiş bir erkek, kadını anlayamaz. Ve “Galiba bu kadında bir sorun var” diye düşünür. Oysa sorun değil, kabiliyet var. Kabiliyeti anlamak için de kabiliyet gereklidir. Erkek ve kadının bilinçaltı sevgisiz cinselliği reddeder. Temel ihtiyaç olan cinsellik aşk ile doyurucudur. Aşksız cinsellik doyumsuz ve yıpratıcıdır. Bir erkek ve kadının birbirini yargılaması nükleer saldırı gibidir. Bu saldırı sonucunda Duygusal Boşluk oluşur. Duygusal Boşluk ise Duygusal Kansere neden olur. Duygusal Kanserin bir tek ilacı vardır, o da sevgidir. Çünkü aşk insanı şarj eder.
-
Ailede ve Okulda Çocuk Eğitimi
Bu eser, hem bir baba, hem de bir eğitimci olarak, yirmi yıllık bir tecrübenin ürünü. Dünyanın küçüldüğü, bilimin, teknolojinin hızla arttığı, çocukları etkileyen olumsuz unsurların çoğaldığı günümüzde; çocuk yetiştirmek ve eğitmek, hem zor,hem de daha önemli hâle geldi. İşte bu kitabın temel hedefi; son derece yetersiz ve eksik bilgilerle yapılan çocuk eğitiminde yeni bir sistem sunmak. Bu kitap, ilkokul öğretmenliğinden üniversite öğretim üyeliğine kadar, eğitim ve öğretim hizmetlerinin içinde bulunmuş bir eğitimcinin tecrübeleri…. Kitaptaki kurallar, gerek anne ve babalara, gerekse öğretmenlere bir rehber vazifesi görecek.