Gösterilen 3101–3120 arası toplam: 3476

  • En Sevgiliden Uzanan Dallar-1

    Kur’an’imizdan sonra en önemli bilgi ve din kaynagimiz Resulullah efendimizin hadisleridir. Ümmetimiz asirlardan beri hadisle beslenerek dinini taze tuttu. Bu çalismada belli bir sayida hadisi bir araya getirirken daha çok, hemen anlasilabilecek olanlarini ve herkese hitap edenlerini seçmeye dikkat edilmistir. Temel maksat, hadis ezberlemeye yardim etmektir. Bu kitap dizisi hadisleri ezberleyerek, sünnetle bagini güçlü tutmak isteyen müminlere yardimci olmak için hazirlanmistir

    10,90
  • Entella

    Peki, sen, ey arkadaşım, sen!
    Benim derdim seninle.
    Senin özgürlüğün nereye kadar?
    Sen ne zaman özgür olacaksın.
    Ne zaman kurtulacaksın, seni kendine köle yapan sistemden?
    Ne zaman kurtulacaksın, ömrünü kemiren boş işlerden?
    Ne zaman isyan edeceksin, seni dünyaya her geçen gün daha fazla bağlayan hedeflere.
    Biriktirmek, biriktirmek ve hiç paylaşmamak; zevke dalıp ümmeti unutmak nereye kadar?
    Elbette biz, arkadaşım, biz. Bizim bu gidişimiz nereye kadar?
    Fe eyne tezhebuun? Nereye bu gidiş? Nereye bu gidişimiz?

    7,90
  • Erbakan’ın İslam Birliği Mücadelesi

    Bugün emperyalist kâfirlerin sun’i sınırlarla ayrıştırdıkları İslam coğrafyasında uyguladıkları ırkçılık temelli ayrışmalar üzerine bir de bölgecilik temelli ayrışmaları ilave etmek istemektedirler. Mısırcılık, Suudculuk ve İrancılık gibi . Ama bu da tutmayacaktır. Zira İslam, kardeşliği zedeleyen Müslümanların birbirleriyle kavuşmalarına engel olan, onları tefrikaya sürükleyen her şeyin karşısındadır. İlk iman nesline baktığımızda Kureyşin en şereflileri ile Habeşli köle Hz. Bilal’in, Bizanslı Hz. Süheyb’in İranlı Hz. Selma’ın tam bir kardeşler topluluğunu oluşturulduklarını görürüz.

    8,90
  • Ergenus Cumhuriyeti

    ‘-Heeeyyy burası benim Cumhuriyetim. Evet, buraların tek sorumlusu benim artık. (işaret parmağımla çocukları küçümsüyordum)
    Hey siz zavallı halkım. Sadece benim için çalışacaksınız. İyi haber, artık okul yok! Kötü haber; ben varım hahahhhahha!
    Çocuklar gülüyordu. Hasan; pek kıymetli efendimiz. Size Trabzon’dan en nadide çayları getireyim’ Dedikten sonra; in aşağıya hamsi kafa. Düşüp biyerunu kıracaksun.
    Nadim: hey kardeşim dikkat et! Cumhutiyetini ilan ettiğin gün devrilme de aman!
    Tuğberk ne dese beğenirsiniz! ya gelsene daha anlatacaklarım vaarr!
    Uzaya kaçsam bağırır uzay mekiğinin arkasından. Anlatacaklarım bitmedi gel buraya!
    Cihad her zamanki gibi tepkisiz dinledi dinledi çaktırmadan güldü sanki biraz.
    -İn aşağıya in! Sen kursan kursan Ergenus Cumhuriyetini kurarsın! Demişti. Çok sevmiştim bunu. Baya güldük.
    Ergenus Cumhuriyeti !
    Hiç tuhaf değil.

    5,90
  • Eş-Şeceretü’n-Numaniyye fi’d-Devlet-i Osmaniyye

    Elinizde bulunan Şeceretü’n-Numaniyye fi’d-Devlet-i Osmaniyye isimli eseri hem Osmanlı Devleti’nin manevi manada ne kadar büyük ve kıymetli olduğunu göstermeye ve hem Allah dostlarının nasıl ihsan sahibi kullar olduğunu ifadeye kâfidir. Zira Hazret-i Peygamber (sallallahu aleyhi vessellem) Efendimiz buyurdular ki; “Müminin ferasetinden sakının! Çünkü o Allah’ın nuruyla bakar.” (Tirmizi, Tefsiru’l-Kur’an, 16, Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağir, 1, 24).
    O, Cenab-ı Hakk tarafından kendisine ilham olunan gaybi haberleri bu eserine yazmış ve hatta kendi kabrinin kaybolacağını, asırlar sonra Yavuz Sultan Selim Han tarafından keşfedileceğini ima ile ifade etmiştir.
    İbni Arabî hazretleri ayrıca Hilafet mührünün sahibi Osmanlının kuruluşunu, kudretini, Mısır ve Bağdat gibi diyarların fetihlerini, padişahların isimlerini, yıkılış sürecini anlatmıştır. Türkiye için mühim, Müslümanlar için ise sevinç vesilesi olacak müjdeler vermiştir.
    Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil

    10,90
  • Esmaül Hüsna Şerhi

    Gazali´nin öğrenme merakı onun çok sayıda dini ve fikri akımları araştırmasına neden oldu. Yaşadığı dönemde hakikati bulmak isteyen insanların dört kısıma ayrıldığını ve her birinin hakikati kendi yolunda aradığını gördü. Bunlar; felsefeciler, kelamcılar, sufiler, batınilerdi. Hepsinin görüşlerini inceleyerek, kelam, felsefe ve Batınilik yolunu kitaplarında ayrıntılarıyla anlattı ve sufilerin yolu olan tasavvufa yönelerek hakikati bu yolda aradı.

    10,90
  • Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı

    Kişisel, mesleki ve ailevi sorunların çözümünde ilke merkezli bir yaklaşım benimseyen ve toplam kalite anlayışının öncülerinden olan Stephen R. Covey, çarpıcı örneklerden yola çıkarak, aşama aşama, insana yaraşır biçimde dürüst, uyumlu, huzurlu, başarılı bir yaşam için değişime ayak uydurmamızı sağlayan alışkanlıkları belirliyor, değişimin yarattığı fırsatlardan yararlanabilmek için gerekli olan bilgelik ve güce ulaşmanın yollarını gösteriyor.

    13,90
  • Evini Yıkan Derviş

    -Sor evlat, hiç usanmadan, sadece sor Cevabın varlığı soruya muhtaçtır. Sormasını bilmezsen cevabı bulamazsın, aramazsan bulamazsın! Evini yıkan derviş kitabı ne kuru bir biyografi eğitimi, ne de tamamen hayal ürünü olan öyküler derlemesidir. Bu kitap daha çok okurun Zerdüşt ve Mahbe’deki ortak paye olan “aramak kavramının alev alev kavurucu yangınında daralıp, Selman’ın bulduğu vahada ferahlayabileceği ve bir solukta okuyabileceği bir eserdir. Günümüzden yüzyıllar evvel yaşanmış bu kıymetli olayların, bugünün inanç eksenli problemlerine ilk günkü sıcaklığıyla birtakım mesajlar verebileceğini düşündüğümüzden, kıymetini de tarihselliğinden ziyade manalarında görüyoruz. Bu açıdan Evini Yıkan Derviş kitabı okunmaktan çok düşündürmeyi amaçlamaktadır

    6,90
  • Evlerimizi Kaybediyoruz

    Yerlilik kavramlaştırması, insanın “halifetü’l arz olarak yaradılışının neticesine bağlıdır. Herkes yerli olabilir mi? Bizim anlattığımız yerli’nin “Amerikan yerlisinden farklı olmasını sağlayan bir hususiyet var. Bir toprakta üç bin yıldan beri yaşamak sizi yerli kılmayabilir. Yerlilik, “halifetü’l arz olan insanın dünyadaki yürüyüşüdür. Bizi yeryüzünde, yer-li yapan şey, Âdem’in yer’e indirilişinden sonraki eylemlerini hatırlamamızı icbar etmektedir. Âdem (as)’in yeryüzüne indiğinde tesis ettiği üç kurumsal tavır, bütün nebilerce yeniden rücu edilen başlangıç noktası sayılmıştır: Mescid’in inşası, toplumsal akitler, maişetin ve pazarın tanzimi. Bizi yer-li kılan hakikat, inancımızın aramızdaki hukuka, helal lokmanın kaynağı olan üretimin – alım satımın zahir olduğu pazarın teşkiline, toplumsal değerlerimizin ibadetgâhlarımızın çevresinde inşasına yönelmiştir. Kitaptaki makale ve yazılar yer-lilik kavramından yola çıkan insanın ilk durağını yani “aile/ev/mahalle”yi ele almak gereğinden hareket ediyor. Özelde İslâmcı kadına ama umumiyetle yeryüzünün tüm kadınlarına “evsizliğini hatırlatan bu makaleler ile yer-li (“halifetü’l arz) olmanın gereğini işaret ettik. Müslüman erkek – kadına, “evine dön – kendine dön demek istedik. Modern dünyaya Müslümanca bir cevabımız var. “Halifetü’l arz biziz; Yer-li biziz.

    13,90
  • Ezanla Diriliş

    Bu kitapta, insanı hayrete düşüren, ibret dolu, yaşanmış bir “namaz serüveni” anlatılmaktadır.
    “Ezanla Diriliş”, mafya liderlerini ele verdiği için ülkesinden kaçarak Türkiye’de bir otele sığınan bir Alman kadının gerçek öyküsüdür.
    Öldürülme korkusuyla bunalıma girdiği bir anda, “ezanın gizemli büyüsü”ne kapılarak hayatının nasıl değiştiğini anlatmaktadır.
    Korkunun, dehşetin ve ümidin kol kola nefesleri kestiği bu kitapta, “ezanla diriliş”e, “namazla şahlanış”a şahit olacaksınız.
    Kitap bittiğinde çok şeylerin değiştiğini göreceksiniz.
    Dayanabilen yüreklere..

    9,90
  • Ezilmiş ve Aşağılanmışlar

    Ezilmiş ve Aşağılanmışlar, Dostoyevski’nin on yıl süren kürek mahkûmiyeti ve sürgün cezasının ardından kaleme aldığı ilk büyük romanıdır.
    Ezilmiş ve Aşağılanmışlar ilk kez Dostoyevski’nin kardeşiyle birlikte çıkardığı Vremya (Zaman) dergisinin Ocak 1861 tarihli ilk sayısında yayımlandı ve yedi sayı boyunca tefrika edildi. Roman, okurlar arasında büyük heyecan uyandırdı ve derginin bir sonraki sayısı sabırsızlıkla beklendi. Övgülerin yanında epeyce olumsuz eleştiri alsa da aynı yıl basılan Rus romanları içinde en ilginç ve en çok okunan eser oldu. Dostoyevski’nin duygusal bir melodramla kendi kişisel hikâyesini harmanladığı Ezilmiş ve Aşağılanmışlar ilerideki başyapıtlarında yer alan tipleme ve motiflerin de habercisidir.
    “Ezilmişler ve Aşağılanmışlar’ın, Dostoyevski’nin başyapıtı Suç ve Ceza’dan aşağı kalır yanı yok. Romanın kahramanı Nataşa, Yunan tragedyasının asil kurbanlarını andırıyor; hayranlık duymamak imkânsız.

    13,90
  • Fahrenheit 451

    “Yazılmış en iyi bilimkurgu romanı. İlk okuduğumda, yarattığı dünyayla kâbuslar görmeme sebep olmuştu.” -Margaret Atwood “Öyle bir eser ki, hakkında ne söylesem eksik kalır.” -Neil Gaiman Hugo En İyi Roman Ödülü Prometheus Şeref Kürsüsü Ödülü Ray Bradbury sadece bilimkurgunun değil fantastik edebiyatın ve korkunun da yirminci yüzyıldaki ustalarından biri. Bilimkurgunun “iyi edebiyat” da olabileceğini kanıtlayan belki de ilk yazar. Yayımlandığı anda klasikleşen, distopya edebiyatının dört temel kitabından biri olan Fahrenheit 451 ise bir yirminci yüzyıl başyapıtı. Guy Montag bir itfaiyeciydi. Televizyonun hüküm sürdüğü bu dünyada kitaplar ise yok olmak üzereydi zira itfaiyeciler yangın söndürmek yerine ortalığı ateşe veriyordu. Montag’ın işi ise yasadışı olanların en tehlikelisini yakmaktı: Kitapları. Montag yaptığı işi tek bir gün dahi sorgulamamıştı ve tüm gününü televizyonla kaplı odalarda geçiren eşi Mildred’la beraber yaşıyordu. Ancak yeni komşusu Clarisse’le tanışmasıyla tüm hayatı değişti. Kitapların değerini kavramaya başlayan Montag artık tüm bildiklerini sorgulayacaktı. İnsanların uğruna canlarını feda etmeyi göze aldığı bu kitapların içinde ne vardı? Gerçeklerin farkına vardıktan sonra bu karanlık toplumda artık yaşanabilir miydi? Fahrenheit 451, yeryüzünde tek bir kitap kalacak olsa, o kitap olmaya aday. “Mutlu olmamız için gerekli her şeye sahibiz, ama mutlu değiliz. Bir şey eksik. Etrafa bakındım. Ortadan kaybolduğunu kesinlikle bildiğim tek şey, on-on iki yıldır yaktığım kitaplardı.”

    12,90
  • Fareler ve insanlar

    Fareler ve İnsanlar, birbirine zıt karakterdeki iki mevsimlik tarım işçisinin, zeki George Milton ve onun güçlü kuvvetli ama akli dengesi bozuk yoldaşı Lennie Small’un öyküsünü anlatır. Küçük bir toprak satın alıp insanca bir hayat yaşamanın hayalini kuran bu ikilinin öyküsünde dostluk ve dayanışma duygusu önemli bir yer tutar. Steinbeck insanın insanla ilişkisini anlatmakla kalmaz insanın doğayla ve toplumla kurduğu ilişkileri de konu eder bu destansı romanında. Kitabın ismine ilham veren Robert Burns şiirindeki gibi; “En iyi planları farelerin ve insanların / Sıkça ters gider…”

    9,90
  • Farzet ki Öldün

    İmam Ahmed bin Hanbel döneminde yaşayan Haris el-Muhasibi, bu kitabında ayet ve hadisler ışığında okuyucunun elinden tutararak ölüm sonrasında başına gelecekleri adım adım yaşatmaya çalışıyor.
    Bu kitabı okuduğunuzda Cennetin nimetlerini tatmış ve Cehennem’in yakıcı sıcaklığını ensenizde hissetmiş olacaksınız.

    6,90
  • Fatih Sultan Mehmet

    Sultan Mehmet, Fâtih olmayı gerçekten kafasına koymuş bulunuyordu, esasen kendinden emin ve kararlı görünmeliydi.

    “Maçka ve Dolapdere taraflarındaki ağaçlar bu gece kesilsin, kızaklar yapılarak altmış yedi parçalık ince donanma bu gece
    Haliç’e indirilsin, havan ateşi hiç kesilmesin ki, düşman durumu fark edemesin!”

    “Gemiler karadan mı yürüyecek yani, sultanım?!”

    “Denizden yürüyerek zinciri kıramayınca, biz de karadan yürürüz.”

    Ertesi gün koca Osmanlı ince donanmasını Haliç’te gören Bizanslılar âdeta küçük dillerini yuttular. Bu sırada surlardan durumu
    seyreden Prens Dukas şöyle dedi:
    “Böyle bir harikayı kim gördü ve kim işitti. II. Mehmet karaları denize çevirdi ve gemileri dalgalar yerine dağlardan aşırdı.
    Böylece Kayser ve İskender’i gölgede bıraktı, Bizans’ı mahvetti ve dünyayı süsleyen bütün şehirlerin kraliçesi İstanbul’u fethetti.”

    10,90
  • Fatih Sultan Mehmet ve İstanbul’un Fethi – Gençler İçin

    Osmanlı’da saltanat sırası Sultan II. Murad’a gelmişti. O da kuşattı İstanbul’u, fakat Peygamber müjdesi şehir, Peygamber adaşını bekliyordu:

    “Hz. Muhammed (sav) Peygamber’in müjdesini Sultan Mehmed gerçekleştirecekti.”

    Sultan II. Murad, ya bunu hissettiği ya da birileri (bazı kaynaklar Hacı Bayram-ı Veli olduğunu yazar) kulağına fısıldadığı için en verimli çağında tahtı terk etti. Bu görülmemiş derecede büyük fedakârlıkla müstakbel fatihin (oğlu Sultan II. Mehmed) önünü açtı. Ama kaderden henüz izin çıkmamıştı. II. Murad, bir süre sonra saltanat makamına dönmek zorunda kaldı. Yenmesi gerekeni yenip, alması gerekeni aldıktan sonra, her fani gibi o da “terk-i dünya” eyledi.
    Şimdi sıra onundu…

    Sünnet yolundan Peygamberinin müjdesine yürüyecek, “alınmaz”ı alıp “Fatih” olacaktı. Henüz yirmi yaşındaydı. Çocuktu, ama yüreğini inancıyla bütünleyerek atom çekirdeğine dönüştürmüştü. Ya alacak ya da ölecekti! Ölmedi, aldı.
    Çünkü o, gemileri karadan yürütmeyi düşünecek kadar geniş ufukluydu…

    10,90
  • Faydasız Randevu

    Faydasız Randevu’nun Türkiye’ye çorbada tuz misali bir faydası dokunması benim için hayatî bir önem taşımasaydı ne bu kitabı, ne de herhangi başka bir şeyi yazardım. Uyduruk ifade ve ibareler içinde boğulmuş insancıkların “çağına tanıklık etmek” faaliyetine yüksek bir değer atfettiğine “tanık oldum”. Onların her birini birer insancık görmem hepsinin işin doğrusuna yanaşmaktan imtina etmesi, doğrudan ölümden korkar gibi korkmalarıdır. İşin doğrusu Allah’ın birliğine şehadetle onun yolunda şahadetin birbirinden ayrılmayacağıdır. Ben solcu görünerek Türkiye’nin sosyalist bir idareye kavuşmasına engel olanları gördüm. Hiçbir şekilde onların arasında değildim. Onlardan biri değildim. Müslüman görünerek Türkiye’nin İslâmî bir idareye kavuşmasını engellemiş olan ve halen Türkiye Cumhuriyeti’nin haritadan silinmesi yolunda yelken-kürek telaş içinde olanlar ise beni aralarına almadı. İstemiş olsam dahi onlardan hiçbiriyle tesanüte varan anlaşma mahalli paylaşamadım. Ömrümün sona ermesine çok zaman kalmadı. Çocukluğumdan beri her vesileyle koşa koşa ve büyük bir hevesle kavil mahalline varıyorum. Şimdiye kadar orada kimseyle karşılaşamadım. Randevu gerçek; ama faydasız.

    15,90
  • Felsefeden Acil Çıkış

    Boş bir kitap sayfasında bile bir ağacın hayat hikayesi vardır, eğer bizim yazacağımız şeyler o ağacın hayat hikayesinden daha önemsizce fiziksel ve düşünsel erozyonlara sebep olmamak gerekir…

    Felsefe; Antik Yunan’da taşın üstüne oturarak konuşan erkeklerin dedikodusundan ileri gidemedi.

    ”Boş adamların başucu kitabı” olmaya aday bu kitabını kendini dolu sanan insanlara derin ve ince bir eleştiri kitabı olduğunu da sanmayınız, mesele hiçbir şey yapmadan çok şey yapabilmenin yani nasıl derler kalem oynatmadan destan yazmanın cesaretini gösterebilmektir.

    NOT:BU KİTABIN SAYFALARININ TAMAMI BOŞTUR.YAZAR KENDİSİNDEN SONRA BOŞLUĞU DOLDURACAKLARIN BU SAYFALARI DOLDURMASINI İSTEMEKTEDİR.BASIM HATASI SÖZKONUSU DEĞİLDİR.

    5,90
  • Fethin Güzel Sultanı Fatih Sultan Mehmed

    Fethin Güzel Sultanı Fatih Sultan Mehmed, emsalsiz kişiliğiyle tarihe damga vurmuş bir cihan sultanını akıcı bir öykü diliyle ilk gençlik çağına tanıtma amacı taşıyan bir kitap. Fatih gibi çok yönlülüğüyle asırları aşmış bir şahsiyeti kaleme almanın zorluğu herkesin malumudur. Buna rağmen elinizdeki bu kitap fetihler çağının kokusunu odanıza taşımayı; bir cihangirin coşkulu yüreğinin kıvrımlarında sizi dolaştırmayı vaat ediyor. Kalbinize dokunan, hayal dünyanızda ardı ardına pencereler açan bir üslubu var. Okurken kendinizi surlara kanca atmış bir çeri gibi hissetmiyorsanız ya yer altında lağım atan bir kapıkulusunuzdur ya da Galata sırtlarından çekilmiş bir kadırganın vardavela tellerine ayak basıp göğsünü rüzgâra vermiş bir levent…

    “Ne adamlarımın çokluğuna ne de savaş aletlerime güvenirim. İtimadım yalnız Hakk’ın lütuf ve yardımınadır… Eğer o kalenin benim elimle fethi takdir olunmuşsa kale burçları taştan değil saf demirden de olsa kahır ateşiyle onu eritip mum gibi yumuşatırım. Hem ben bu şehri alamasam da niyetimin sevabına erişirim… (Sultan II. Mehmed)”

    8,90