-
Eğlenceli Bilim – Mevsimler
Mevsimler yaşantımıza doğrudan etki eden doğa olaylarıdır. Her mevsim çok güzeldir. Gaye ve Dağhan ile mevsimleri yakından inceleyin.
-
Eğlenceli Oyuncağım / Eylemlerimiz
Öğrenmek, çocuklar için eğlenceli bir hâle getirilirse asla sıkıcı değildir. “Eğlenceli Oyuncağım” serisi, bu bilgiden hareketle okul öncesi dönemde çocuğunuzun nesneleri, oyuncaklar aracılığıyla tanımasını sağlıyor. 3D görsellerle hazırlanan seri hem miniklere ilk bilgilerini kazandıracak hem de oyun hamuruyla motor becerilerini geliştirmelerine katkı sağlayacak.
-
Eğlencesini Yitiren Ülke
Betonun, makinenin, soğuk teknolojinin kararttığı şehir hayatının gündelik ama sıradan olmayan ayrıntıları…
Savaşın, diktatörlüklerin gölgesindeki uzak şehirler… Sokaklar, evler, neon ışıklarının renklendiremediği bir örnek hayatlar…
AVM’ler, ufku kaplayan gökdelenler, artık bizim olmayan parklar, semtler, mahalleler…
Birbirinin sonunu hızlandırmak için kavgaya tutuşan siyasetçiler, bağırtılar, vasatistler. Partililer, cemaatçiler, operasyonlar, algılar…
Bir ülke hızla yitiriyordu eğlencesini… ve gazeteci yazıyordu bu yitirilmiş eğlenceyi, yeni gelen hüznü, içinde taşıdığı umudu…“Yeni Türkiye”nin eski hikâyesini.
-
Ehl-i Beyt Ahlakı
Ehl-i Beyt mensupları vahyin ışığında hareket ediyor, onun pınarından besleniyorlardı. Bu özelliklerini, göz kamaştırıcı bir hikmet, yüksek ve hayranlık uyandırıcı bir edeb ve görkemli bir ahlakî pratik olarak insanlara yansıtıyorlardı. Kişilikleriyle temsil ettikleri bu sistemin berraklığıyla nefsi aydınlatıyor, bütünüyle iyilik içerikli kavramlarıyla yol gösteriyor, insanları yapıcı ve yaratılışın amacına uygun bir yöne iletiyorlardı. Bu kitap, Kur’an’dan, Allah Resulü (s.a.v)’in hadislerinden ve Ehl-i Beyt imamlarının hikmetli sözlerinden hareketle, Allah’ın razı olduğu bir insan olmanın yollarını gösteriyor. Kitap, ahlak ilminin tamamını kapsamıyor. Sadece ahlâk ilminin en önemli ve insan hayatı üzerinde en etkili konularını içeriyor. Açık ve anlaşılır bir üslûpla konuyu işliyor. Okurun yararlanmasını, kapalı ve gösterişli ifadeler içinde kaybolmamasını; asıl mesajın, ifade tarzına kurban edilmemesini amaçlıyor. İyi ahlakın güzelliklerini ve kötü ahlakın çirkinliklerini vurguluyor, bunların insan ve toplum hayatı üzerindeki maddî ve psikolojik etkilerini açıklıyor.
-
Ehl-i Beyt’in Annesi Hz. Fatıma
En Sevgili’nin kendisini ümmetine “Fatıma benden bir parçadır. Onu seven beni sevmiş, ona düşmanlık eden bana da düşmanlık etmiş olur” sözleriyle tanıttığı gonca… Bu kitap, Hz. Fatıma’nın hayatını, edep ve hayâsını, dünyanın cazibesine kapılmadan eşsiz bir dava bilinciyle yaşayıp bu bilinçle sonsuzluğa yürüyüşünü anlatıyor.
-
Ehl-i Sünnet Akaidi
İman; herkesin bildiği gibi bir itikad, bir inanç ve bir tasdikten ibarettir. Lâkin bütün ibadetlerin başı, kökü, esası ve temelidir; bu olmadıkça hiçbir ibadet sahih ve makbul olamaz. Öyle kuru iman değil, olgun ve kâmil bir iman lazım. Bu da ancak ibadet ve taatlere hem de ihlâsla birlikte devamla mümkündür! Bugün görüyoruz ki birçok insan menfaatleri icabı hemen yön değiştirmektedirler. Akşam müslüman, sabahleyin küfre dönen ne kadar insan ararsın; bunların bir kısmı da hâlâ kendini müslüman sayar; çok acayip! Fikir değişikliği -Allah korusun- hep iman zâfiyetinden ileri gelmektedir.Bugün insan dövme ve öldürme hadiseleri de yine ya tamamen imansızlığın veya çok zayıf bir imanın, amelsiz bir imanın mahsulü olsa gerektir ki müslüman bu gibi cinayetleri katiyen irtikab edemez. Çünkü Müslümanlık tam bir hürriyet dinidir. Müslüman, kimseye ne eliyle ne de diliyle ezâ ve cefâ edemez. Zira bu gibi çirkin hareketler Müslümanlıkta yasaktır, haramdır. Evet, iman başka, amel başka; âmennâ. Lâkin can başka, ceset de başka. Amma ikisi birleşmedikçe hiçbir şey olmaz. Nasıl ki ölümle,can cesetten çıkınca o cesedi hemen mezarlığa götürüp toprağın içine atmaktayız. Çünkü artık işe yaramaz. Neden? Zira asıl olan ruh çıktı, cesedin işi de bitti. Öyle ise aziz ve muhterem kardeşim!İmanını amelsiz bırakma ve bir de imanına zarar verecek olan günahlardan çok sakın. Zira günahların en büyük zararı, kulu Rabbinden uzak etmesidir. Cehennemdeki en büyük azap da kulun Hâlıkından uzak kalmasıdır ki bu azap cehennemin ateşinden yüz binlerce fazladır. Bu dünya dâr-ı imtihândır, burada ne kadar yaşarsan yaşa, sonu ölüm! Ölüm ise mü’min için bir rahmet, bir lütuf ve bir ihsân-ı ilâhîdir. Dinsiz ve imansız için de pek acı bir felaket ve pek büyük bir azaptır. Şimdi fırsat senin elinde! Bu fırsat elinden gitmeden seçeceğin yeri iyi düşün ve bu dünyaya iyi bak ki kimseye kalmamıştır…
-
Ehl-i Sünnet Akaidi (Cep Boy)
İman; herkesin bildiği gibi bir itikad, bir inanç ve bir tasdikten ibarettir. Lâkin bütün ibadetlerin başı, kökü, esası ve temelidir; bu olmadıkça hiçbir ibadet sahih ve makbul olamaz. Öyle kuru iman değil, olgun ve kâmil bir iman lazım. Bu da ancak ibadet ve taatlere hem de ihlâsla birlikte devamla mümkündür! Bugün görüyoruz ki birçok insan menfaatleri icabı hemen yön değiştirmektedirler. Akşam müslüman, sabahleyin küfre dönen ne kadar insan ararsın; bunların bir kısmı da hâlâ kendini müslüman sayar; çok acayip! Fikir değişikliği -Allah korusun- hep iman zâfiyetinden ileri gelmektedir.Bugün insan dövme ve öldürme hadiseleri de yine ya tamamen imansızlığın veya çok zayıf bir imanın, amelsiz bir imanın mahsulü olsa gerektir ki müslüman bu gibi cinayetleri katiyen irtikab edemez. Çünkü Müslümanlık tam bir hürriyet dinidir. Müslüman, kimseye ne eliyle ne de diliyle ezâ ve cefâ edemez. Zira bu gibi çirkin hareketler Müslümanlıkta yasaktır, haramdır. Evet, iman başka, amel başka; âmennâ. Lâkin can başka, ceset de başka. Amma ikisi birleşmedikçe hiçbir şey olmaz. Nasıl ki ölümle,can cesetten çıkınca o cesedi hemen mezarlığa götürüp toprağın içine atmaktayız. Çünkü artık işe yaramaz. Neden? Zira asıl olan ruh çıktı, cesedin işi de bitti. Öyle ise aziz ve muhterem kardeşim!İmanını amelsiz bırakma ve bir de imanına zarar verecek olan günahlardan çok sakın. Zira günahların en büyük zararı, kulu Rabbinden uzak etmesidir. Cehennemdeki en büyük azap da kulun Hâlıkından uzak kalmasıdır ki bu azap cehennemin ateşinden yüz binlerce fazladır. Bu dünya dâr-ı imtihândır, burada ne kadar yaşarsan yaşa, sonu ölüm! Ölüm ise mü’min için bir rahmet, bir lütuf ve bir ihsân-ı ilâhîdir. Dinsiz ve imansız için de pek acı bir felaket ve pek büyük bir azaptır. Şimdi fırsat senin elinde! Bu fırsat elinden gitmeden seçeceğin yeri iyi düşün ve bu dünyaya iyi bak ki kimseye kalmamıştır…
-
Ehl-i Sünnet İ’tikadı (Ciltli)
Bu eser dünyada ve ahirette selamet bulmak, ebedi saadete kavuşmak, Hakk’ın (c.c.) ve Resulünün (s.a.v.) rızalarını kazanmak, “Fırka-i Naciye” denilen ehl-i sünnet mezhebi içindeki bahtiyarlar zümresine katılabilmek için bilinmesi gerekli i’tikad, elfaz-ı küfr, tashih-i a’mal ve benzeri mevzularla alakalı hükümleri ve incelikleri öğreten ve her Müslümana son derece lüzumlu ve faideli olan temel bir din kitabıdır.
-
EHL-İ SÜNNET VEL-CEMAAT İTİKADI
Öyle kelime ve kavramlar vardır ki: “Onları defalarca tekrar etseniz bile her tekrar edişinizde yeni şeyler öğrendiğinizi fark edersiniz.” İstisnalar olmakla birlikte genel kaide şudur: “Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür.”
Bu kitap, bir hatırlama, bir bilgi tazeleme ve yılların verdiği eğitim ve birikime dayanarak itikad konularını izah etmek manasında bir maksatla hazırlanmıştır. Bir hatırlama olup belki de bilinen esasların farklı açıdan sistematik halidir. -
Ein Landarzt
“Ich war in großer Verlegenheit: eine dringende Reise stand mir bevor; ein Schwerkranker wartete auf mich in einem zehn Meilen entfernten Dorfe; starkes Schneegestöber füllte den weiten Raum zwischen mir und ihm; einen Wagen hatte ich, leicht, großräderig, ganz wie er für unsere Landstraßen taugt; in den Pelz gepackt, die Instrumententasche in der Hand, stand ich reisefertig schon auf dem Hofe; aber das Pferd fehlte, das Pferd.” -
Einstein Seyahatnamesi
DÜNYACA ÜNLÜ BİR DÂHİNİN
DOĞU’YU VE AKDENİZ’İ KEŞFİ…“1922’nin sonbaharında, Albert Einstein dünyanın en meşhur insanlarından biriydi. Bilim sayesinde şöhret elde etmişti. Nobel Ödülü’nü almak üzereydi. Japonya, Çin, Singapur, Filistin ve İspanya’ya yaptığı seyahatlerin notlarından oluşan bu muhteşem seyahatname Einstein’ın insani tarafını göstermektedir. Einstein Belgeleri editörü Ze’ev Rosenkranz verdiği açıklamalarla seyahatnamede yazanları bağlamına oturtarak hem araştırmacılar hem de Einstein’ın sevenleri için bir hazine sunmuştur.”
Walter Isaacson, Tulane Üniversitesi, Einstein: His Life and Universe kitabının yazarı“Einstein’ın 1922-1923’de Uzakdoğu, Filistin ve İspanya’ya yapmış olduğu seyahatlerle ilgili en yoğun ve kapsamlı bilgiler sunan kitap Einstein Seyahatnamesi’dir. Einstein’ın biyografilerinden hiçbiri seyahatleri hakkında bu denli anlaşılır ve önemli bir katkı sunmamıştır. Titizlikle belgelendirilmiş olan bu kıymetli kitap Einstein’ın hayatına ilişkin önemli bir boşluğu doldurmaktadır.”
Danian Hu, China and Albert Einstein kitabının yazarı1922’nin sonbaharında Albert Einstein, eşi Elsa Einstein ile beş buçuk ay sürecek bir Uzakdoğu ve Ortadoğu seyahatine çıkmıştı. Daha önce bu bölgeleri hiç ziyaret etmeyen dünyaca ünlü fizikçinin güzergâhları arasında Hong Kong, Singapur ve Sri Lanka vardı. Çin’de de kısa süreliğine bulunan Einstein, daha sonra hayran olduğunu belirteceği Japonya’ya giderek burada müthiş yoğunlukta dersler vermişti. On iki gün Filistin’de kalan Einstein, seyahatinin son üç haftasını ise İspanya’da geçirmişti.
Elinizdeki kitap Albert Einstein’ın söz konusu tarihî seyahati esnasında tuttuğu tüm notları eksiksiz biçimde barındırıyor. Kısa kısa tutulmuş günlük notları ve telgraf metnini hatırlatan üslubunun eşliğinde Einstein’ın bilim, felsefe, sanat ve siyaset hakkındaki düşüncelerini en samimi biçimde okumak mümkün. Ayrıca Kudüs’teki İbrani Üniversitesi’nin kurulacağı alanda verdiği açılış niteliğindeki ders, Japon İmparatoriçesi’nin ev sahipliği yaptığı bir bahçe partisi, İspanya Kralı ile tanışması ve birçok önde gelen bilim ve devlet adamı ile görüşmesi gibi hadiselerde hissettikleri de yine metinler arasındaki en ilgi çekici konuları oluşturuyor. Einstein’ın farklı milletlere mensup insanlar ve ırk kavramı hakkındaki tartışmaya açık fikirleri ise günlüğün belki de en sarsıcı tarafı.
Çok sayıda fotoğraf, mektup, kartpostal, harita ve çizelge de içeren Einstein Seyahatnamesi, Doğu ve Akdeniz coğrafyasıyla karşılaşan bir dâhinin düşünce dünyasına yol alma imkânı sunuyor.
devamını oku -
Einstein’dan Tesla’ya Bilim İnsanları
Hiç düşündünüz mü, bilim adamları nasıl insanlardır, nasıl bir kişilikleri vardır ki insanlık için durmaksızın çalışır, fedakarlıkta bulunurlar?
Ve nasıl insanlardır ki buna rağmen genellikle hayattayken toplumda hak ettiği saygınlığı görmez, hatta kimi zaman olay konusu bile edilirler?
Türkler’in İslam’la tanıştığı 8., 9.ve 10. Yüzyıllarda Avrupalılar karanlıklar içinde iken, Anadolu Medeniyeti felsefe, bilim, sanat, tıp, mimari, şehir düzenlemesi gibi alanlarda görkemli başarılar elde etmişti. Tarihçi Martin Kramer’in ifadesiyle “Eğer 1000’li yıllarda nobel ödülleri dağıtılıyor olsaydı, nerdeyse tümünü Anadoludakiler alırdı.”
Batı medeniyetine baktığımızda da, çağdaş bilimin doğuşunun yine araştırma, inceleme üzerine kurulu olduğunu görürüz. “Bilimsel devrim çağı” olarak bilinen 17. Yüzyıl, evreni ve doğayı keşfetme niyetiyle araştırma yapan bilim adamları ile doludur. Bu dönemde İngiltere, Fransa gibi ülkelerde kurulan tüm bilim enstitüleri, “Evrenin kanunlarını keşfederek onu tanıma” hedefini benimsemiştir. Aynı eğitim 18.yüzyılda da devam etmiştir. Newton, Kepler, Copernicus, Galileo,
Pascal, Boyle, Paley, Cuvier gibi isimler, bilim dünyasına önemli katkıları bulunan bilim adamlarından sadece birkaçıdır.
İşte bu kitapta, tarihten günümüze kadarki süreçte yaşamış olan bilim adamlarının hayat hikayelerini bulacak; zorluklar karşısındaki kişilikli duruşlarına, azimli çalışmalarına ve sonucunda da göz kamaştırıcı başarılarına tanıklık edeceksiniz. -
Ejderha Kalpli Kız
Bir zamanlar çikolatasıyla ünlü ve ejderhalar tarafından korunan özel bir şehirde, gerçekleri hikâye gibi anlatabilecek kadar korkusuz bir kız yaşarmış. Adı Silke olan bu kız, o kadar iyi hikâyeler yaratırmış ki beş parasız bir yetimken bile en göz alıcı çikolata evi olan Çikolata Kalbi’nde çalışmanın ve bir ejderhayla arkadaş olmanın yolunu bulmuş. Kelimeleri böylesine etkileyici kullanabilmesi kraliyet ailesinin de gözünden kaçmamış olacak ki gizemli ve tehlikeli periler şehre geleceklerini duyurduğunda Silke’yi casus olarak kullanmaya karar vermişler. Ama Silke’nin perilere güvenmemek için kendince özel nedenleri varmış. Silke kendi sırlarını saklarken perilerin gerçek amaçlarını ortaya çıkarabilecek midir? “Çikolata Kalpli Ejderha’nın devamı olan bu macera daha narin, daha ilginç ve bir bakıma çok daha farklı bir kızı anlatıyor… Saray oyunlarıyla tuhaf ittifakların birleştiği cesaret verici ve iyi örülmüş bir hikâye.” —BOOKLIST “Silke’nin güçlü karakteriyle Burgis’in yarattığı dünya bambaşka. Fantastik kitap düşkünleri bu tatlı hikâyenin derinliklerinde kaybolacak.” —KIRKUS REVIEWS “Macera dolu bu kitap fantastik sevenler için harika bir seçim. Günü kurtaran küçük bir kahraman Çikolata Kalpli Ejderha’dan sonra özleminizi giderecek.” —SCHOOL LIBRARY JOURNAL
-
Ekmek Arası Tarih 1
Evet bu kesinlikle bir tarih kitabı! Ama asla bir ders kitabı değil! Elbette okuduklarınızdan çıkaracağınız bazı dersler olacak; ama merak etmeyin hiçbiri sınavda çıkmayacak!
Bu kitabı, evde, okulda, parkta, bahçede, otobüste, metrobüste, vapurda, trende, uçakta.. yani canınızın istediği her yerde kolayca okuyabilirsiniz. Zaten ismini de bu yüzden “Ekmek Arası Tarih” koyduk.
-
Ekmek Arası Tarih 2
Evet bu kesinlikle bir tarih kitabı! Ama asla bir ders kitabı değil! Elbette okuduklarınızdan çıkaracağınız bazı dersler olacak; ama merak etmeyin hiçbiri sınavda çıkmayacak!
Bu kitabı, evde, okulda, parkta, bahçede, otobüste, metrobüste, vapurda, trende, uçakta.. yani canınızın istediği her yerde kolayca okuyabilirsiniz. Zaten ismini de bu yüzden “Ekmek Arası Tarih” koyduk.
-
-
El Munkız Mined Dalal Dalaletten Çıkış Yolu
El-Münkız mine’d-dalâl, Gazâlî’nin kendi düşünce dünyasındaki büyük değişim ve gelişim sürecini anlattığı eseridir. Bu eser, İslâm kültüründe örneğine az rastlanır bir otobiyografi olması yanında V. (XI.) yüzyıl İslâm dünyasının inanç ve fikir hareketlerini değerlendiren ve daha da önemlisi, felsefî anlamda şüpheciliği o güne kadar benzeri görülmemiş bir şekilde temellendiren muhtevası ile İslâm düşünce tarihinin en özgün ürünlerinden biridir.
-
El-Ahkamü’s-Sultaniye / İslam’da Devlet ve Hilafet Hukuku
İnsanlığın siyasi düşünce tarihinin teml taşlarını teşkil eden birkaç kitap vardır. Eflatun’un Cumhuriyet’i, Aristo’nun Politika’sı, Farabi’nin Erdemli Site’si ve Maverdi’nin el-Ahkâmü’s-Sultaniye’si bunlardandır. Bilindiği gibi İslâm, Batılıların anladığı dar manada bir din değil; aynı zamanda bir medeniyet, bir kültür, bir devlet, bir dünya nizamı, bir Weltanschauung’tur. İslam’da geniş bir amme hukuku ve devlet felsefesi kültürü mevcuttur. Bu konuda el-Mâverdi’nin bu eseridir.
-
El-Edebü’l Müfred (2 Cilt – Termo Deri)
Sünnet-i nebevînin kandili İmam Buharî’nin yüzyıllardır başucu kitaplarından biri olarak okunan, öğrenilen ve uygulanan el-Edebü’l-Müfred titiz bir çalışmayla iki cilt hâlinde yayınlandı. Hadis-i şeriflerin ışığını aktaran en önemli kaynaklardan biri olarak görülen eserde kısa açıklamalarla izah edilen çok sayıda konu başlığında yüzlerce hadis bulunuyor ve adı geçen sahabilerin hayatı hakkında da bilgiler yer alıyor.