-
Milli Görüş Yaşayanların Dilinden
Eşref Edip:
“Uykularımı yitirdim bu yaşta Milli Nizam için.
Ehveni şer yok artık. Hakkın ta kendisi var…”Necip Fazıl:
“Milli Nizam, edebi nizam!. Bu parti size han, hamam, arsa,tarla, arazi, apartman, refah ve mutluluk vaat etmiyor. Bu Milli Nizam size çile vaat ediyor. Bu çileye katlanacaklar, gönül muhabbet fedaileri vaat ediyor. Bu çileye katılanlar buyursunlar.” -
Milli Görüş Hareketi Bibliyografyası
Bu çalışmada Millî Görüş Hareketi’nin lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın kitapları, yabancı dillerde yayımlanan kitapları, teknik eserleri, çevirileri, makaleleri, meclis konuşmaları ayrıca MG partilerinin yayınları ve Millî Görüş Hareketiyle ilgili Türkiye’de ve -nispeten- yurt dışında kaleme alınan kitaplar, e-kitaplar, ansiklopedi maddeleri, doktora ve yüksek lisans tezleri, dergiler, akademik ve popüler dergi makaleleri, sempozyumlar ve bildiriler tasnif edilerek bir bibliyografya oluşturulmaya gayret edilmiştir. Yabancı dillerdeki eserler ise ilgili bölümün altına ayrı bir başlıkta sıralanmıştır.
Eserlerin tespiti için yapılan kütüphane taramalarında ve eserlerin seçiminde, “Necmettin Erbakan”, “Erbakan”, “Milli Görüş”, “Milli Nizam Partisi”, “Milli Selamet Partisi”, “Refah Partisi”, “Fazilet Partisi”, “Saadet Partisi”, “MNP”, “MSP”, “RP”, “FP” ve “SP” ifadelerinin geçtiği eserler, nispeten de Millî Görüş’ün bir veçhesiyle ele alan çalışmalar bibliyografyamıza dâhil edilmiştir. Erbakan’ın kitapları ve MGH ile ilgili yapılan bütün yazılı eserlerin tespit edilmeye gayret edildiği bu araştırma ile Millî Görüş Hareketi üzerine çalışma yapan araştırmacılara katkı sağlama hedeflemiştir. Araştırmanın sonunda toplam olarak 1441 adet çalışmaya ulaşılmıştır. -
Milli Görüş Hareketi’nin Temel Karakterleri
Prof. Dr. Necmettin Erbakan tarafından kurulan Millî Görüş Hareketi, 1960’lı yılların sonlarında (1969) Türkiye’de ortaya çıkmış, İslâmî mücadelede parti/siyaset metodunu benimsemiş, yeni bir model olarak “Adil Düzen” tezini ortaya koymuş, hedef olarak “Yaşanabilir Bir Türkiye”, “Yeniden Büyük Türkiye” ve “Yeni Bir Dünya” ideallerini belirlemiş “siyasal ıslahatçı” bir İslâmî harekettir. Bu hareket sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel alanlarda Türkiye ölçeğinde önemli değişimlerin muharrik kuvveti olmuştur. Aynı zamanda dünyadaki İslâmî hareketlerin bazılarına model olmuş, onlara moral, motivasyon ve heyecan anlamında katkıda bulunmuştur. Bu durum, Millî Görüş Hareketi’nin karakterleriyle/yapısal özellikleriyle ilgilidir.
Tespit edebildiğimiz kadarıyla Millî Görüş Hareketi’nin temel karakterleri şunlardır: İslâmcılık, İslâm birliği ideali, ümmetçilik, tasavvuf menşeli oluş, Ehl-i Sünnet mensubiyeti, mezhepler üstü duruş, millîlik, yerlilik, antiemperyalizm, antisiyonizm, siyasallık, ıslahatçılık, karizmatik lider tipli oluş, kuşatıcılık, aktivizm ve teşkilatçılık. Son tahlilde bu karakterlerin hepsinin şu iki hususta mündemiç olduğu söylenebilir: İslâmî dünya görüşü ve bağımsızlık.
Millî Görüş Hareketi’nin temel karakterlerinin ele alındığı bu çalışmada yapısal analiz ve tümevarım yöntemiyle hareketin tanımlanması amaçlanmıştır. Araştırma sürecinde başta “Erbakan Külliyatı” olmak üzere hareketin temel yazılı kaynakları taranmış, metin analizi metodu kullanılarak zihniyet çözümlemesi yapılmaya çalışılmıştır.
-
Milli Görüş İktidarı: Niçin ve Nasıl
Mili Görüş iktidarı nedir? Milli Görüş iktidarı demek, Milli Görüş zihniyetine dayanan bir devlet düzenin kurulması ve bu düzenin Milli Görüş zihniyetine göre yürütülmesi demektir. Milli Görüş iktidarını ancak Milli Görüş zihniyetine vakıf olarak tanıyabiliriz. Milli Görüş zihniyetinin diğer zihniyetlerden temel farkı, hak anlayışındadır.
-
Mimoza Sürgünü
Tamam, estetize ediyorum, idealleştiriyorum biliyorum. Düpedüz yazıyorum. Romantik olduğum da bir yafta gibi boynuma asılı. Ama ben gördüğümü söylüyorum. Neticede şu yazdıklarımda ben hem mecazlı hem de gerçekçiyim. Yani düpedüz kinayeliyim. Eğer öyle değilse ya ben hayal görmüşümdür ya bana hülya anlatmışlardı.
Nazan Bekiroğlu’ndan yıllarca okunacak bir deneme kitabı Mimoza Sürgünü. Bir mimoza ağacının altında insanın içine ve dışına doğru bir yolculuk bu. Kördüğümleri çözmekte üstüne olmayan ama basit bir fiyongun ucunu çekemeyen, yüce dağları aşıp da tatlı bir yamaç yolunda sendeleyen bir kalbin gücünün ve kırılganlığının iç dökümü. Aşkın ve metafiziğin, yıllarca biriktirilen hatıraların, yaratılmış her şeyle kurulan incelikli ilişkilerin izleriyle dilin büyüsünün iç içe geçtiği denemeler Mimoza Sürgünü’nde.
-
Minik Kuş
Mevlana’nın sadece dönemine değil, geleceğe de ışık tutan ölümsüz eseri Mesnevi’den; minik yavrularımızın hoşuna gidecek, küçük şeylerden büyük dersler çıkarmalarına yardımcı olacak bir hikaye… Minik Kuş
-
Minnet Eylemem
Yağız Gönüler’in ikinci şiir kitabı Minnet Eylemem günümüz dünyasına itirazın en belirgin mısralarını taşıyor.
-
Monna Rosa Şiirler – I
RÜZGAR Uçurtmamı rüzgar yırttı dostlarım! Gelin duvağından kopan bir rüzgar Bu rüzgar yüzünden bulutlar yarım; Bu rüzgar yüzünden bana olanlar…
-
Mü’min Ev
Evlerimizde yapamadıklarımızı nerede yapabileceğiz ki? Evlerine hükmedemeyenlerin insanlığa ve coğrafyaya hükmetmeleri nasıl beklenebilir? Nereden başlayacağımıza, asıl mihenk noktasına dikkat çekmeyi amaçlıyoruz. Dört duvar arası zannettiğimiz evlerimizin dünya olduğunu; beceremeyeceklerimizle meşgul olurken, becermeye daha yakın durduklarımızı ihmal ettiğimizi hatırlatmak istiyoruz.
-
Mü’min Kimliğimiz
En güzel ameli kimin yapacağını görmeyi dileyen Rabbimizin huzuruna götürebileceğimiz amellerimizle oluşan kimliğimizi bilmek, sahiplenmek ve yüceltmek arzumuzdur. Uçlara dalmadan ve içimize sinmeden kulluk meydanında, bizden önceki ümmetlerin geçtiği imtihan badirelerinden geçeceğimizin şuurundayız. Çağımızın, ‘dinimizi, kimliğimizi iyi bilen’ güçlerinin tezgâhına takılmadan yol almak istiyoruz. En modern kumaştan sahabi gibi giyinmek istiyoruz. En güzel sofralarda, iyi gıdalarla beslenmek ama nimet sahibinin şükrünü eda etmek istiyoruz. Üzerimize düşen ne ise onu yapıp, kimliğimize uygun yaşamak istiyoruz
-
Mücahide Kadin
Dinimizin en ulvi emirlerinden biri olan cihat , kadın ve erkeği kapsayan bir emirdir. Erkek kadar kadın da dinini yaşayacaktır. O da erkek kadar cihat etmelidir. Kadın cihat ederken fıtratına aykırı olanla da mükellef olmayacaktır şüphesiz. Hem cihat edip mücahit olmak hem de kadınlığından taviz vermemek üzerine kurulu bir dengeyi anlatmaktadır bu kitap.
-
Mücella
Nazan Bekiroğlu Nar Ağacı’ndan sonra merakla beklenen yeni romanı Mücellâ’da bizleri 1920-1970’li yılların Türkiye’sinden nostaljik bir hikâyeyle buluşturuyor.
Mücellâ, genç Cumhuriyet’le yaşıt bir kızın, unutulmuş kumaşların, kokuların, alışkanlıkların, iğne oyalarının, kimi yarım kalmış kimi tamamlanmış aşkların, hayatı seyretmekle yaşamak arasında gelip giden kadınların romanı.
-
Muhtasar Cinnet Risalesi
“Ruhu kalabalık bir dünyanın şiirini yazıyor Mehmet Özger. Namazsız evlerde kederleriyle baş başa kalan melekler, süslü kızların tanrıları, morgta kanı çekilmiş cesetlere dönüşen imkânlar, ıslak tütünler, her şey var bu dünyanın içinde. En önemlisi de hurûtatın tecellilerine dönüşen kadim aşklar…
Bir gök tiyatrosunda kadim hakikate çağrılar, sunaklar hazırlayan bir şair Özger. Onun şiirleri ezelden toprakla nikâhlanmış gibi. Üstü başı toprak kokan, toprağa; yani insana, yani hakikate, yani arayışa adanmış şiirler…”
Ahmet Edip Başaran“Geleneğin şiirde işlenişi konusunda Özger’in şiiri, 2000’ler şiiri için bu işin nasıl yapılması gerektiğini işaret eden önemli ipuçları taşıyor. Aşk’ı aşka yüreklendiren Molla-yı Cünûn gibi onun şiirleri de modern çağın insandan en çok uzaklaştırmaya, kendisinden yoksun bırakarak soysuzlaştırmaya çalıştığı aşka yüreklendiriyor. Tek sığınak budur çünkü. O da elden gittiğinde artık insan da elden gidecektir. Özger, bu serencamı kendi kişisel menkıbesi çerçevesinde ortaya koyuyor. Onun şiirinde yapılacak kazıda mazmunlar, Galib sesleri, Zarifoğlu parlamaları, Sezai Karakoç ışıkları görülecektir. Hepsi de kendi sesi içinde erimiş bir halde.
Bu şiirlerin ardında derinlemesine bir yaşanmışlık, şiirin kaynaklarına inmek için gösterilen azami çaba; dahası Fuzulî’nin bir şiir için olmazsa olmaz saydığı ilim var. Akademisyen tarafı ozan kişiliğine zarar vermiyor, aksine onu besliyor. Marifetin iltifat görmediği zamanların yıkıcı etkisinden kendisini kurtarmış bir ilk eserle karşı karşıyayız. Şair, uzun süredir dinlendirdiği kanatlarını Türkçenin hür gökleri için açma kudretini bu ilk eserle kendisinde bulacaktır.”
Said Yavuz -
Muhtasar Hayatüs Sahabe
Resulullah (sav) ve Ashabının yaşamış olduğu İslamiyeti kendi dilinden, en güzel şekilde anlatan eser; büyük alim M. Yusuf Kandehlevi’nin hazırlamış olduğu Hayatü’s Sahabe isimli eseridir. Bu eser alanında tartışmasız üstünlüğe sahiptir. Ancak, yer yer tekrarlanan rivayetlerle hacmi büyümüş, daha çok istifade etmek zorlaşmıştır. Bunun için eserin daha geniş kitlelere ulaşması kolaylaştırılmıştır.
-
Muhteşem Kanuni Sultan Süleyman
‘Zigetvar sahasında dağ ve gök Zülfikar kılıcının şeklini alarak
yatarlarken, hilalin nazlı yükselişi yorgun Kanunî’ nin zihnine serin alevler vererek bir nebze coşturmuştu. Bilal’in ezanı kulağında uğuldarken, Hâlid’in nârası, Saad’ın satveti Kâbe’nin kokularıyla karışarak bir bad-ı sabanın kollarında gelip hüzünlü bir ferahlıkla etrafını aldı, kutlu bir davetin müjdesini getirdi.
Hasta Padişah için uzun geçen bir geceden sonra sabaha karşı toprak üzerindeki karanlık örtü canavardan kaçan sürüler gibi
dağılırken, onun ardından bembeyaz gümüşî sabah perdesi
son bir kere daha yeryüzüne geriliyordu.’Osmanlı’ yı gücünün ve ihtişamının doruğuna çıkararak Viyana
kapılarına kadar dayanan, Anadolu’ dan Hristiyan Avrupa’ nın
göbeğine aralıksız akınlar düzenleyerek dünya haritasını yeniden
şekillendiren, Akdeniz’ i tam bir ‘’Türk Gölü’’ haline
getiren, Süveyş’ te kurduğu donanma ile Kızıldeniz’ i ve Kutsal Mekke-Medine topraklarını emniyet altına alan, 71 yaşında ve
hasta bir haldeyken bile ordusunun başında sefere çıkan, Zigetvar kalesi’ nin zaptı sırasında top sesleri arasında şehid olan
SULTANLAR SULTANI… -
Mülteciler
Khaled Hosseini ve Chris Cleave okuyucuları için ‘Mülteciler’ kitabı, bir grup mültecinin hayatta kalmasıyla ilgili tehlikeli yolculuğunu, sınırdışı edilme korkusu ve terörizm suçlaması arasında kalışını anlatan olağanüstü bir roman…”
(One World, One Book)“Sinematik detaylar, bizi yoğun bir drama sürüklüyor. Bala, geçmişten günümüze yolculuk yapmış, anıları güncel sorunlarla harmanlamış… Akışkanlığın yanında, son satırlarda merak uyandırarak okuyucuyu yakalamış. Sanki adalet bizim elimizde gibi… Mülteciler, doğrunun hassas terazisini bize hatırlatıyor.” (Bookpage)
“Yerinde ve çok sürükleyici…”
(Publishers Weekly)“Bu önemli roman, göç olaylarını ibretle ele almış… Derinden etkileyici ve ayrıntılı… Mülteciler, bir ülkenin kamu güvenliği söz konusu olduğu takdirde; insan hayatının harcanıp harcanmayacağını sorguluyor.”
(Booklist)
gizle -
Müslüman Kızlara
İslam, kadınını şanının yüceltip değerini artırmıştır. Onu erkeğin kardeşi ve hayattaki ortağı kabul etmiştir. Kadın erkekten de erkek de kadından bir parçadır.
“Siz birbirinizdensiniz” (Ali İmran 195)
Bu gerçeği açıklar.
-
Müslüman Lider Nasıl Olmalı?
Ahlak erozyonunun en büyük müsebbi ülkemizin siyasetçileri ve hatta siyasetin ta kendisidir. Çünkü siyasi güç her yere hâkimdir ve siyaset her şeyin belirleyicisidir. Yani, kralın sistemi siyaset değil, sistemin kralı siyasettir. Çünkü ülkeyi yönetenler siyasetçilerdir. Her şeyi onlar belirliyorlar. bu belirliyecilik ahlak noktasında da geçerlidir. Yöneticiler ne kadar kaliteli ve ahlaklı ise, yetiştirdikleri insanlar da ancak o kadar kaliteli ve ahlaklı olur. Çünkü siyasetçilerin yaptıkları işler, konuştukları konular her yerden, herkes tarafından görülüyor ve örnek alınıyor. Bu sebeple siyasetçilerin ahlakından daha ahlaklı bir toplum hayal edemeyiz.
-
Müslümanca Yaşamak
Fakat en önemlisi, Müslümanın kendi iç oluşumunu gerçekleştirmeye çalışmasıdır. Müslümanlar sürçtükleri, tökezledikleri yerde, bunun başlıca sebebinin kendi iç oluşumlarını tamamlamakta gösterdikleri ihmalden kaynaklandığını görmezden gelmemelidir. Kendi doğrularının gerektirdiği hayat tarzını, ilkin kendi nefislerinde yaşamaya başladıkları an, İslam’ın hayata geçirilmesinde en doğru yöntem kendiliğinden bulunmuş olacaktır. Müslümanın elinde bulundurduğunu söylediğimiz fırsat işte bu oluşumu gerçekleştirmek için verilmiştir kendisine.
-
Müslümanların Gerilemesiyle Dünya Neler Kaybetti
Bir kitap adı için oldukça ilgi çekici bir isim, bir Müslüman için ise, acı mânâlar içeren bir ifade…
İslâm dünyasının gerilemesinin en büyük sebeplerinden birinin Batı özentisi olduğu son yıllarda daha da iyi anlaşılmaktadır. Başta Araplar olmak üzere İslâm âleminin, bir tarafta pejmürde, diğer tarafta da şatafatlı ve debdebeli bir hayat sürmeleri bu durumu sarahatle ortaya koymaktadır. Ayrıca Müslümanların 600 küsür yıl hamiliğini yapmış Türklerin de Jön Türklük hareketi ile beraber bu bozulmadaki etkin rolü de unutulmamalıdır.