Gösterilen 3281–3300 arası toplam: 3476

  • Kuruluştan İtibaren Kronolojik Sırayla Osmanlı Tarihi

    XIII. yüzyıl sonlarına doğru Kuzeybatı Anadolu’da ortaya çıkan küçük bir beylik, yüzyıl gibi kısa bir süre içerisinde Anadolu’nun dörtte üçünü, Balkanlarda ise Sırbistan ve Boğdan’a kadar olan toprakları hâkimiyetine alan bir devlet haline gelmiş, daha sonraki asırlarda ise Asya, Avrupa ve Afrika’da çok geniş topraklara sahip olarak yüksek bir medeniyet vücuda getirmiştir.Selçuklu-Bizans sınırındaki küçük bir beyliğin nasıl olup da dünyanın en büyük devletlerinden biri hâline geldiği tarihçileri hâlâ meşgul eden bir sorudur. Aslında verilecek tek bir cevap vardır. Osmanlı sadece bir imparatorluk değil, bir medeniyetin her alanda var oluşudur.

    9,90
  • Kuyucaklı Yusuf

    “Bu manasız ve yabancı hayatta bir tek şeye hakikaten sarılmış, hakikaten inanır gibi olmuştu. Bu da karısı idi. Muazzez’in varlığı Yusuf için büyük boşlukları dolduracak mahiyette bir şey değildi, fakat onun yokluğu müthişti. Onun bu kadar sebepsiz yere, bu kadar insafsızca Yusuf’un hayatından koparılması çıldırtacak kadar acı idi. Hayatında asıl aradığı şeyin Muazzez olmadığını biliyordu, fakat Muazzez olmadan bunu aramaya muktedir olmayacağını sanıyordu.” Kuyucaklı Yusuf Türk edebiyatının belki de en romantik kahramanıdır. Hayatın ve insanların zalimliği karşısındaki naif duruşu ile bir yandan trajik bir sona ilerlerken, bir yandan da yaşadığı lirik aşk hikayesinin kahramanı olarak edebiyat tarihinde yerini almıştır.

    5,90
  • Kuyudan Da Mümkündür

    “Şuna inanmalıyız ki, şartlar ne kadar ağır olsada; bir imkân her zaman için vardır. Kuyunun derinliğine bakıp yese kapılmamalıyız. Kuyuya atılan Yusuf’u Mısır’a kral yapan irade, çağın Yusuflarını da kuyudan elbet çıkaracaktır. Şu bir gerçektir ki Allah (cc) isterse kuyundan da mümkündür.”

    9,90
  • Maci Kaybettik

    Hayatın içinden konuşan yazar,kimi zaman yaşadığımız günlerin ironik yanlarına temas ediyor kimi zaman da okuru,insan ruhunun derinliklerine doğru bir yolculuğa davet ediyor.Duru bir dilin,sağlam bir kurgunun eseri olan öykülerden oluşan Maçı Kaybettik,yazarın ilk öykü kitabı…

    Yok abi, bunlarla bir daha top oynamam ben.Bundan sonra Metin diye bi’ arkadaşımda yok benim.Siz ne yaparsanız yapın beni ilgilendirmez.Yüzünü bile görmek istemiyorum.Adını da duymak istemiyorum.O densizin ismini ağzınıza almayın benim yanımda.İşim olmaz benim onlarla.Gitsinler ilkokul çocuklarıyla oynasınlar.Madem hep kendi dedikleri olacak.Madem hep yenecekler,yenemediklerinde de kavga edecekler.Gitsinler çoluk çocukla oynasınlar.Hem yenerler hem de döverler.
    -N’oldu lan buna?
    -N’olacak oğlum,maçı kaybettik.

    5,90
  • Madam Bovary

    Madam Bovary, 19. yüzyıl Fransız kadınının kıstırılmış hayatını ve iç dünyasını oldukça şeffaf bir şekilde ele alırken, dönemin kadın erkek ilişkilerine de ayna tutan bir başyapıt.

    Vasat bir doktorla evlendikten sonra boğucu taşra yaşamı içinde sıkışıp kalan genç ve güzel Madam Bovary, mutsuzluğu bir kader olarak kabul etmeye razı olmaz. Büyük hayalleri, hayattan büyük beklentileri vardır; okuduğu romanlardaki tutkunun ve romantik fantezilerin özlemiyle yaşar ve aradığı ideal aşkı bulmak için çıktığı yolda hiçbir fedakârlıktan kaçınmaz. Madam Bovary’nin bu mücadelesini ve sürüklendiği çıkmazı anlatan roman, tutkulu bir hikâyenin gerisinde evlilik, cinsellik ve zenginlik kavramlarını sorguluyor. 1857’de ilk kez yayımlandığında büyük yankı uyandıran, toplumun din ve ahlak anlayışını sarstığı gerekçesiyle yasaklanmaya çalışılan Madam Bovary, 19. yüzyıl Fransası’nın ahlak anlayışına ve burjuva değerlerine karşı güçlü bir eleştiridir.

    “Şairler nasıl bahara şükran duyuyorsa, romancılar da Flaubert’e öyle şükran duymalıdır. Onunla her şey yeniden başlar.”
    JAMES WOOD

    12,90
  • Mağaradakiler

    Aydın mı dersiniz, entelektüel mi dersiniz? İki kavrama farklı anlamlar mı yüklersiniz? Aydınlardan entellektüellerden çok şeyler mi beklersiniz, hiçbir şey beklemez misiniz? Öyle ya da böyle, kültürle derinlemesine alışveriş kaygınız arsa zaman eksenine düşünce mesaisi düşünebiliyorsanız bu kavramlar üzerine kafa yorarsanız bu sorulara cevap ararsınız ufuk ararsınız. Cemil Meriç’in hakikatte içi de, dışı da bir mağarayı anlattığı kitap Mağaradakiler bir geniş ufuk kitabı.

    12,90
  • Mağaradan Arş’a

    Nasıl ki Ashab-ı Kehf bir mağaraya sığınarak Arş’a yükselmiş ve Allah Teâlâ onları kıyamete kadar peygamberlerin dahi hepsinin adını koymadığı kitabına sure ismi olarak koymuş, yüceltmiş ve bütün gençlerin örneği yapmışsa bu demektir ki ey genç kardeşlerim ve bacılarım; Allah size tıpkı namazda Fatiha’yı unutmamanızı buyurduğu gibi her cuma günü on ayetini okumayı buyurduğu Kehf suresini de unutmamanızı istiyor demektir. Onlar İsa aleyhisselama iman etmiş delikanlılardı. Jüpiter’in ilah olmadığını söyledikleri için zamanlarının jandarma-polisiyle kovalandılar. Bugünün gençlerini de Allah, Kehf suresinde delikanlı olmanın en güzel örneğini veren bu yedi adamı taklit etmeye çağırıyor. Onları saray zevki hapsetmek istiyordu; sizi de diplomalar, şehvetiniz, internet hapsetmek istiyor. Onların putu saraydı, sizin veya başka bir neslin putu değişebilir; ama Allah aynı Allah, imtihan aynı imtihandır. Allah’ı arıyor ve onun cennetine girmek istiyorsanız, kıyamet günü herkesin liderleriyle ve hayran olduklarıyla çağrıldığı anda dizi-film aktörleriyle dirilenler olacağı gibi siz de üç yüz yıl uyumuşlarla dirilmek arzusundaysanız; bu kimseler aynanın karşısında saatler geçirenler ya da bir böcek maruz kalsa zehirleneceği kadar yoğun parfüm kullananlar, merhaba demek için açtığı telefonu namaz vakti geçtiği hâlde hâlâ kapatmayanlar olmayacaktır herhâlde…

    7,90
  • Mahrem Cevaplar

    Eşimle tartıştık, ‘Erkeksen beni boşarsın!’ dedi. İki çocuğumuz var, eğitim seviyesi ve dini bilgisi ham; ne yapmalıyım ben bu söz üzerine? Erkeklik yap ve boşama. Zira eşin seni, erkeklik adına düşüklüğe çekmek istemiş. Seviyenizi yüksek tutun. Erkeklik gösterin, sabır gösterin, sebat gösterin ama tuzağa gelmeyin. O sözü o söylemedi, şeytan söyletti. Cevabınız şeytanın istediği gibi olursa sonuçta kimin mutlu olacağını bilmelisiniz. Çocuklarınıza acıdığınızdan değil erkek olduğunuzdan dolayı tuzağa düşmeyin. Sonunda kazanan siz olursunuz. Allah sabrınızı mübarek kılsın.

    8,90
  • Masal Kuyusu

    Evvel zaman içinde kasabanın birinde çok derin bir kuyu varmış.O kadar derinmiş ki hiç kimse inmeye cesaret edemezmiş. Kuyunun da sihirli olduğu da yıllardan beri söylenegelirmiş. “Söz var, icraat yok” gerçeği o zaman bile geçerliymiş. Kasabanın gençlerini bir meraktır sarmış. Ama ne merak? Yatsan yatamaz, kalksan kalkamazsın denecek türden bir merak. Kasabanın yaşlılarının tüm uyarılarına rağmen kuyunun sırrını araştırmaya karar vermişler.

    5,90
  • Masal Sepeti

    Mahallenin birinde tek başına yaşayan çok yaşlı bir kadın varmış. Ekmeğini mahallenin çocuklarına aldırır ve sepetle yukarı çekermiş. Gel zaman git zaman bu ekmek sepeti masal sepetine dönüşüvermiş. Nasıl mı?
    Şimdi masal okuma zamanı

    3,90
  • Mavi Kuş

    Sıcaktan dili dışarı düşmüş bir köpek sarsak, ağır ve bezgin adımlarla meydanı bir baştan ötekine geçip köşedeki kasabın önünde durur. Oracıkta dikilen kıdemli sokak kedileri kendilerine benzeyen bu yaşlı köpeği umursamaz. Kasap dükkanının gölgeli kapısında naylon şeritlerden, rengarek boncuklardan oluşmuş bir sineklik asılıdır. Sineklik kıpırdamaz. Havada en ufak bir esinti yoktur. Öğle sıcağı kasabının üzerine abanmıştır. Öyleki sanırsınız gökten kıvılcım yağıyor. Binalar, ağaçlar, insanlar ve açıktaki bilumum eşya bir ışık selinde yıkanmaktan bitap düşüp yerlere serilmiştir. Kaburgaları açlıktan birbirine geçmiş yaşlı köpek, kasabın kapısına mahmur bakışlarla bir göz attıktan sonra, yine öyle yalpalayarak köşeyi kıvrılır, top akasyanın gölgesine yatar.

    8,90
  • Mavi Marmara Risalesi

    Mavi Marmara İnsani Yardım Gemisi, İsrail ile savaşmaya gitmedi…
    Dünyanın dikkatini İsrail ablukasındaki Gazze’ye çekeceklerdi, kazanmak , kaybetmek değildi dertleri, bırakın öldürmeyi ölmek de yoktu planlarında, zaten planları da yoktu.Sadece erkek gibi zalim sultana ‘Zalimsin!’’ demeye gitmişlerdi, hepsi bu!
    İçinizdeki Öküze Oha Deyin , Yılgın Türkler,Öğlen Namazına Nasıl Kalkılır,Cinnetim Cennetimdir,İtin Biri ve Zamanın Efendisi, gibi birçok kitabı ilgi gördü.Yayınevimiz , yazarın son kitabı olan ‘Mavi Marmara Risalesi’nin de aynı ilgiyi göreceğini umuyor.

    9,90
  • Medeniyet

    Bu kitaptaki makaleler Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçerken medeniyet kavramının içeriğinin civilisation’a ait anlamlarla yüklenmesini eleştirmeye yöneliktir. Kaleme aldığımız makalelerde “medeniyet”i kendi kültür ve inanç evrenimiz içinden yeniden anlamlandırabilme çabası ile hareket ettik. Bu kitapta Türkiye’de “medeniyet” kavramı etrafında düşünce veren çok değerli yazarların fikirlerini tahlil etmeye çalıştık. Batı ve Doğu’da Müslüman olmayan toplum havzalarında ortaya çıkmış teknik biçimlenmeleri ve iktisadî – politik organizasyonları “uygarlık” kavramı ile karşıladık. Müslüman toplumların uygarlığa dönüştükçe “medeniyet” olgusundan kopuşuna işaret ettik. İslâm Medeniyeti’nin doğuşu ancak ahkâmı yaşayan bir İslâm toplumunun ortaya çıkışı ile mümkün olacaktır. Medeniyet İslâm dininin ilkeleri ile yaşamayı seçmiş bir toplumun varlığı ile zuhur edecektir. Bu toplum kendi kültür ve tekniğini üretir ve bunu adalet / imar / iktisadî tesanüd haline getirdiğinde yeryüzünde ahlâk nizamı doğar. Bu manada medeniyetin sürekliliğinden bahsedilemez. Medeniyet, teknik-ilim değil; Müslüman halkların iktisadî, içtimaî dindarlığıdır. Teknikler, eşyalar, yol, köprü, vb. bilimsel gelişmeler, vs. konular ise kültürdür. Her din kendi oluşturduğu toplumun rasyonel düşüncesine göre kültür üretir. Asıl çatışma “uygarlıklar ile medeniyet” arasındadır. Medeniyet biz Müslümanların toplumsal dindarlığımızda tezahür etmektedir. Ev-mahalle-cami-bedesten-vakıf-şehir kuran fıkıh ve hukukun inşa ettiği adil nizamdır. Medeniyet, toplumu cemaatten (aileden) başlatır ve her halkada daha geniş bir cemaatle yapısallaşır. Uygarlıklar ise ya birey modelleridir ya da klan/aşiret sistemleridir. İslâm, hane temelli yapısıyla bu ikisinden de berîdir. Müslüman toplumsallığın yeniden inşası gerçekleşmedikçe bir “medeniyet” kurulamayacağı düşüncesi bu kitabın hareket noktasıdır.”

    10,90
  • Mekanlar ve Olaylarla Hz. Muhammed’in Hayatı

    Tarihi herkese sevdiren adam Talha Uğurluel, şimdi Peygamber Efendimiz’in(sas) hayatını, İslam Tarihi içinde cereyan etmiş nice önemli hadiseyi, Mukaddes Topraklardaki mekânlar eşliğinde, yüzlerce görsel üzerinden anlatıyor.

    Uğurluel, Peygamber Efendimiz’in(sas) doğduğu, büyüdüğü, peygamberlikle görevlendirildiği, hicret etmek zorunda kaldığı ve vefat ettiği toprakları Mekke ve Medine olarak iki bölüm halinde gezdiriyor.

    Her mümin, Hz. Muhammed’in(sas) memleketine gitmek, evini görmek, çocukluğunu geçirdiği mahallede dolaşmak, koyun güttüğü dağları seyretmek ister. O’nun(sas) yaslandığı bir duvar, abdest aldığı bir kuyu, alnını koyduğu bir zemin, gölgelendiği bir ağaç sahabe tarafından kayıt altına alınmıştır.

    10,90
  • Mem ile Zin

    Yeryüzüne sığmayan gönlüyle, dört duvar arasına hepsedilen Mem, derin bir mutsuzluk kuyusuna düşmüştü.
    Orada günlerce, haftalarca, aylarca umutsuz bir halde kalınca anladı, İbrahim (as) gibi batınca kaybolan sevgiliye gönül vermemek gerektiğini.
    Acısı o denli büyüdü, o denli büyüdü ki artık küçücük bir keder hissetmemeye başladı.
    Samed’in aynası olan Kalb’i gittikçe saflaştı, arındı.
    Ve nihayet Gerçek Sevgili’ye çevirdi yüzünü.
    Sadece Allah’ı zikirle meşgul olmaya başladı…

    5,90
  • Mercan Ali

    Çocukların dilini iyi bilen ve onlara hikayelerle güzeli ve doğruyu anlatan Mehmet Yaşar Kandemir, 6 kitaplık bu seride uzak diyarlara ve bazen de gizemli olaylara götürüyor minik okurlarını. Keyif almak kadar hikmetleri görmenin de önemsendiği bir bakış açısıyla yazılan bu hikayeler, sevdirirken öğretmeyi de ihmal etmiyor. Sade dili, şefkatli üslubu ve neşeli şiirleriyle çocuklarımızı merak dolu bir dünyaya götürüyor bu eserler. Yeniden resimlendirilen ve gözden geçirilen seriyi minik okurlarımızı sunmaktan gurur duyuyoruz

    3,90
  • Mesnevi-i Şerif

    Hz. Mevlânâ, yaşadığı dönemde “Bizden sonra Mesnevî şeyhlik edecek ve arayanlara doğru yolu gösterecek; onları yönetecek ve onlara önderlik edecektir,” der. Bu sözden alınan ilham ile, Mesnevî’nin tarih boyunca birçok tercümesi ve şerhi yapılmıştır. Süleyman Mehmed Nahîfî (v. 1738) inananların el kitabı olan bu eserin, aynı aruz vezninde manzum olarak tamamını tercüme eden ilk kişidir. Bu çalışma da, onun bu tercümesinin Âmil Çelebioğlu tarafından yapılan sadeleştirilmiş metnini ihtiva etmektedir.

    “Bin yıllık Türk kültür tarihinin en büyük simalarından biri olan Mevlânâ; büyük bir âlim, derin bir sûfî ve iyi bir şairdir. Anadolu’da halkın en sıkıntılı dönemlerinde Allah’ın lütfu olarak ortaya çıkıp halkın birlik ve beraberliğini sağlamış, kaynaşma ve birleşmesini temin etmiş sorumlu ve duyarlı bir insandır. O, aynanın güneşi aksettirmesi gibi pınarından içtiği sevgiyi bizlere aksettirmiş; muhabbeti, insan sevgisini, affı, merhameti, inanmayı, bağlanmayı, gönlü bu haz ile temizlemeyi kucak kucak sunmuştur. Onun bu olumlu katkıları tüm zamanlara hitap eden Mesnevî’siyle hâlâ devam etmektedir. Hayatın sırlarını barındıran bu büyük Farsça manzum eserin birçok Türkçe tercüme ve şerhi vardır. Bu tercümelerden biri olan 18. yüzyıl şairlerinden Süleyman Nahîfî’nin (1151/1738-39) manzum tercümesini Prof. Dr. Âmil Çelebioğlu bugünkü alfabeye aktararak istifadeye sunmuştur.” Prof.Dr. Nihat Öztoprak

    22,90
  • Mevlana / Gönül Erleri Serisi 4

    Sevgili okuyucu!
    -Denilir ki, karanlığın en koyu olduğu zamanlar güneşin doğum vaktidir…
    Önce Haçlılar talan etti Anadolu’yu
    İnsanlık Moğol belasıyla boğuşuyordu şimdi.
    Sanki bir fırtına, kasırga, taun, kasıp kavuruyordu Orta Asya’dan Anadolu’ya…
    Yakan, yıkan, öldüren, girdiği yerde taş üstünde taş, gövde üstünde baş bırakmayan Moğollar, her tarafı kan gölüne çeviriyordu.
    -Öyle bir vahşet ki, insanlığın en mühim sermayesi olan kitapları ve kütüphaneleri bile yakıp yıkıyor, bilim ve sanat adamlarını öldürüyor, asırlar boyunca oluşan kültürel birikimi yok ediyor, akıl almaz zulümleriyle ilerliyorlardı Asya içlerinde.
    -İşte böyle bir çağda, ufkun zulüm karanlıklarıyla karardığı bir sırada.
    Moğolların ayak seslerini iliklerinde hisseden Belh şehrinde / Harzemşahlar ülkesinde dünyaya geldi Mevlâna.
    İşgal, savaş, kargaşa, kaos, kirli, küresel iktidar hesaplarının merkez üssü olan bugünkü Afganistan yani…
    -Hangi yıllarda?
    -Yıl 1207. Aylardan eylül.
    Bu hikayenin devamı kitapta…

    8,90
  • Mevzular

    Ezberlemeyeceksiniz, anlayacaksınız. Formül bu.

    Dünya’da ve Türkiye’de olup biten tarihi ve güncel olaylara bir de Oğuzhan Uğur’un hicivle karışık yorumlarıyla bakmak ister misiniz? Dünyada ne oluyor, ne oldu ve neler olacak? Bu tarz sorulara meraklıysanız, bu kitap sizin için bir arşiv niteliğinde olacak.

    “Biz eskiden sokakta enerjimiz bitene kadar oyun oynardık, şimdiki çocuklar tabletin şarjı bitene kadar oyun oynuyorlar. (…) Deprem, yangın, sel değil, bilgisizliktir asıl felaket. (…) Ben birinin zihnine girip kendi fikirlerimi yerleştirmek istemiyorum. Ben sadece bu taraftan da bakın diyorum. (…) Ezberlemeyeceksiniz, anlayacaksınız. Formül bu. (…) Soru sormaya devam etmek iyi bir şeydir. Kötü olan, cevapları görmezden gelmektir. (…) Eskiden yeteneğini keşfettiğimiz insanları ünlü ederdik, şimdiyse biri ünlü olduktan sonra yeteneklerini keşfetmeye çalışıyoruz. (…) En tehlikeli insan, bahaneleri olan insandır. (…) Tek yapamadıkları şey bölmek, onu da yapamazlar. Beceremezsiniz, çünkü biz bir’iz. Bir’i bir’e bölemezsiniz!”

    8,90