-
Tarbiyatun Nafs, Die Erziehung von Ego und Psyche
Tarbiyatun Nafs, Das Reinigen der Seele
Anhand von frühesten Quellen
Zusammengestellt aus den Werken von Ibn Rajab al Hanbali, Ibn al Qayyim al Jauziyya und Abu Hamid al´Ghazali
Ursprünglich auf Arabisch herausgegeben unter dem Titel: Tazkiyat an Nufus wa Tarbiyyatuha kama yuqarrirruhu Ulama as Salaf, Das Reinigen der Seelen und ihre Erziehung, wie berichtet von den Gelehrten der ehrwürdigen Vorfahren, erscheint das vorliegende Buch, Das Reinigen der Seele, als eine interessante Zusammenstellung von bekannten Werken solch großartiger Gelehrten wie Ahmed ibn al Hanbal, Ibn alQayyim al Jauziyya und Imam Ghazali.
Oft wird die Terminologie von Nafs in einem etwas negativen Sinn gebraucht und zwar wegen seines sündigen und wandelbaren Zustandes. Dieser, gemischt mit Leidenschaft und Unwissenheit, ist dann das nafs al ammara, das Selbst, das zum Bösen ruft. Es kann dann das Stadium des nafs al lawwama, des vorwurfsvollen Selbst, durchwandern, was auf eine Art dem Gewissen entspricht und unterstützt diesen Wandel, sodass es gereinigt und mit der Quelle seiner Realität versöhnt wird und so zum nafs al mutmainna wird, dem Selbst im Frieden oder auch der Seele im Frieden und letztlich dem Paradies sicher.
O du Seele, die du Ruhe gefunden hast, kehre zu deinem Herrn zufrieden und mit Wohlgefallen zurück. Tritt ein unter Meine Diener, und tritt ein in Meinem Paradiesgarten. 89:27
In diesem Zusammenhang darf auch das Herz nicht unerwähnt bleiben. Das Buch beschreibt sehr detailliert die Typen des Herzens, seine Krankheiten und deren Heilung, alles mit Versen des Heiligen Qurans und Ahadith untermauert.
Viel lernen wir über das Gedenken Allahs und wie man Ihm näherkommt.
Für den Gläubigen ist dies fast ein Handbuch des Zuhud.
Möge Allah dem verehrten Leser bei der Lektüre dieses sehr nützlichen Werkes zu einem Zustand verhelfen, der ihn zu einem besseren und stärkeren Gläubigen macht. Amin. -
-
Tarih Bizi Çağırıyor
Bu çağrı tarihin derinliklerinden geliyor ve tarihin içinde doğan bir neferi çağırıyor.
Tarihin çağırdığı bu nefer; uzun savaşlardan, soğuktan, fırtınadan, yoksulluktan, kıtlıktan, sıtmadan çıktı. Bu nefer tam da tükendik dediğimiz ve büyük bir umutla yeni bir Kızılelma aradığımız yerden doğdu.
O, vatanın hem sahibi, hem varisi, hem geçmişi, hem geleceğidir. Umutsuzluğa düşülen her yerde bir teselli gibi görünür. Vefalıdır, beklenildiği yere gider. Tarihi kuran da bu neferdir, tarihin çağırdığı da.
Bazen o tarihi sürükledi, bazen de talihi onu.
Sırası yine geldi, tarih yine onu çağırmaya başladı. -
Tarih Sohbetleri
Türkiye tarihinin teknik olarak yazımını, birtakım tezlerin teknik tenkidini yapanlar ecnebiler, yani tarih eğitimlerini, tarihe bakış alışkanlıklarını tamamıyla bu çevrenin dışında edinmiş insanlar. Bu konunun üzerinde durulması gerekiyor.”
“Türkiye’de, Diyanet İşleri Başkanlığı hükümet bünyesinin dışına çıkarılamaz, bu mümkün değildir; zaten dinen caiz değildir. Dinen caiz olmadığı gibi, pozitivist ve müspet dünya görüşüyle de mümkün değildir.”
“Eğitimi ve nüfusu gerileyen, sanayileşmesi çözülen, bütçe kısıntılarıyla boğuşan Avrupa 19. yüzyıldaki beşeriyet tarihi alanındaki üstünlüğünü 20. yüzyılda muhafaza edememiştir ve bu yüzyıla da yorgun ve yaşlı girmiştir. Türkiye ise bilhassa yüksek tahsilde kısmen Amerikan yöntemlerini takip etti ve bu yöntemler de yararlı oldu.”
“Açıkçası bir Cumhuriyet tipi yaratamadık; yani Cumhuriyet kendi adamını yetiştirememiştir. Atatürk bazı örnekler ortaya koydu ama arkadan gelenler bunu sürdüremedi. Kendine Cumhuriyetçi diyenler de dahil olmak üzere Cumhuriyet tipi inşa edilemedi ve elbette bu maarifleşmeyle ilgili bir meseleydi.”
“Bizim gibi ülkelerde hiçbir zaman ekstrem akımların taraftar bulması ve idareyi ele geçiren insanların bile uç hareketler göstermesi mümkün değil. Konsensüs içinde olmak zorunda. Ayrıca bakmak lazım, bu memleketin fundamentalist insanları İran’daki gibi bir zümre yetiştirmişler mi diye. Cumhuriyet, laik olduğunu söylüyor, tabii İslam dininde kurum olarak laiklik olmaz. Ama koymuş ve bunu tatbik etmiş.”
“Bir kent kültürümüz var. Mesela İstanbul, müthiş bir atılım yaptı, ama İzmir altyapısı olmasına rağmen o derece eğilim gösteremedi, çünkü iktisaden de gelişemiyor. Ankara, maalesef bütün sübvansiyon ve aşılamalara rağmen aşı tutmadı.”
-
Tarih Şuuru
Geçmişin, ya da içinde yaşadığımız zamanın bilgilerini, olayların cereyan tarzı ve yorumlarını, ibret olsun diye aktarılmasına vasıta olan ilme tarih diyorsak; tarihçinin ve özellikle İslam tarihçisinin takınacağı tavır ve takip edeceği usul konusunda, Kur’an çok açık ve kesin hükmünü koymuştur. Başka bir deyişle, Allah, genel manada alimin, özel manada da -bu görevi yüklendiğinden dolayı- tarihçinin, ilahi mesajın getirdiği sorumlulukla hareket etmesini emrediyor.
-
Tarih Toplum ve Gelenek
Aktüel dünyamızı büyük ölçüde meşgul eden çok sayıda siyasî, sosyal ve iktisadî meselenin 19. yüzyılda şekillenen tarih ve toplum felsefelerinden beslendiği görülür.
Çok sayıda Müslüman müellif ve özellikle bilim adamı söz konusu felsefelerden habersiz olarak araştırmalarını yaparlarken İslâm’a ait olmayan bir kültür ve felsefenin kavramsal çerçevesini kullanmaktadırlar. Rahatlıkla Müslüman müelliflerin de “toplumsal gelişme” kavramına bağlı kalarak “ilkel dönemler”den veya tarihin “ilerleme şeması”ndan bahsettiklerini görmek mümkün.
Bu çalışmada tarih, toplum, kültür, medeniyet ve gelenek gibi anahtar terimler ele alınarak İslâm ve batıda gelişen farklı tarih ve toplum felsefeleri arasındaki farka değinildi.Sosyoloji, antropoloji ve medeniyet tarihi gibi disiplinlerin ilgi sahasına giren bu türden konular ilk defa ve bu bağlamda eleştirel bir açıdan ele alındı.
devamını oku -
Tarihçilik ve Yöntem Üzerine
Osmanlı tarihi üzerine yaptığı dikkat çekici çalışmalarla ön plana çıkan Prof. Dr. Ali Akyıldız, Tarihçilik ve Yöntem Üzerine adını verdiği ve tarihçilik mesleği ile tarihçiliğin yöntemine dair yazdığı makalelerini bir araya getirdiği bu eseriyle tarih öğrencileri ve genç tarihçiler için bir rehber oluşturmaktadır. Osmanlı tarihi araştırmaları sırasında karşılaşılan bazı problemler ve bunlara dair ileri sürülen çözüm yollarını içeren bu makaleler, tarih araştırmacıları için ufuk açıcı analizler içermektedir. Tarih yazımında yükselen trendlerden biri olan biyografi yazıcılığının Osmanlı dünyasındaki kısıt ve imkânları, hanedan tarihi çalışmanın problem ve tuzakları, tarih araştırmalarına temel teşkil eden belgelerin niteliği, güvenilirliği ve neyi söyleyip neyi söylemediği, Hicri takvimin zaman zaman tarihi yanlış göstermesi ve bu sorunu aşmak için önerilen çözüm yolları, Yakınçağ Osmanlı sosyo-ekonomik tarihinde karşılaşılan kaynak sorunları gibi konular bu kitapta üzerinde durulan başlıklardan birkaçıdır. Bu eser, tarihçilerin ve tarihçiliğe adım atan genç araştırmacıların bu uzun ve meşakkatli yolda karşılaşacakları problemlere dikkat çeken bilgi ve analizlerle dolu bir el kitabı mahiyetindedir.
-
Tarihe Tanıklığım Otobiyografik Kayıtlar
“Buradakiler hayatımın belirli kesitleri çünkü hayatımın tamamının bazı kısımlarını unuttum, bazı kısımları da bana özeller. Geriye kalanlar ise biyografiden çok tarihi kronoloji mahiyetinde. Hayatımı takip eden hadiselere ilişkin hikayeler, gerçek şekilde, kendimize ait hikayeler ne kadar samimi ve doğru olabilirse o ölçüde anlatıldı. Hatıraların nasıl kaleme alındığını bilmiyordum. Meşhur Churchill’in eserini okurken edebiyatın bu türünde, Churchill’in kendisinin de ifade ettiği üzere, yazarın tarihteki siyasi ve askeri gelişmeleri kendi şahsi tecrübeleriyle bağlantı kurarak yazdığını anladım. Bu nedenle de hatıralar her zaman subjektif görüşlerdir. Bu tarih değildir ve tarih, onu yaşayanlar tarafından yazılmamalıdır. Kitap metninin nisbeten büyük bir kısmı, o döneme ait mektuplar veya mektupların kesitlerinden, konuşmalardan ve mülakatlardan oluşuyor.Bunlardan bazılarını bütün olarak almayı veya geniş şekilde sunmayı gerekli gördüm zira bunlar benim cereyan eden hadiselere mesafesiz, hızlı ve bazen de anlık tepkilerim. Bunu yaparken, geçmiş olaylara şahitlik etmenin en aslına uygun yolunun bu olduğunu düşündüm. Üstelik bu sayede buna benzer yazılarda sıklıkla görüldüğü gibi kendimi olduğumdan daha akıllı göstermekten de kaçınmış oldum. Kısacası, bundan sonra gelenler tarihimizin zor bir dönemine ilişkin benim doğrularımdır.”
-
Tarihi Değiştiren Bilginler
İngiltere’deki bilge cisimlerin yere düşmesinin ardındaki sırrı çözerken Polonya’daki gezegenlerin rotasını tespit ediyor; İran’daki sayıların dilini sökerken İtalya’daki cisimlerin neden suya batmadığına kafa yoruyor; eski Yunan’daki tıbbın temellerini atarken Fransa’daki insanoğlunu ölümcül kuduz mikrobundan kurtarmak için ter döküyor; Avusturya’daki zihnin labirentlerinde dolaşırken Güney Amerika’daki fosillerle konuşuyordu… “Yerçekimi kâşifi” NEWTON’dan “gezegenler hâkimi” KOPERNİK’e; “matematiğin prensi” ÖMER HAYYAM’dan “suların efendisi” ARŞİMET’e; “tıbbın babası” HİPOKRAT’tan “kuduzun belalısı” PASTEUR’e; “Rüya avcısı” FREUD’dan “Türlerin kökencisi” DARWIN’e varıncaya dek onlarca bilim insanı, yerkürenin dört bir yanında günümüz dünyasının bilimsel çatısını örmek için dinmek bilmez bir gayretle çalıştılar. Kâh atomları kâh gezegenleri, bazen mikropları bazen de sayıları konuşturdular; mikroskoplarla mikro, teleskoplarla makro âleme baktılar; damarlarımızda akan kan nehirlerine dalıp ışığın tayflarından çıktılar; fosillerde gizli büyük esrarı çözüp yeri geldi hayatları pahasına ölümcül ışınlarla dans ettiler, tarihi değiştirdiler…
-
Tarihi Değiştiren Günler
Tarihi Değiştirenler Serisi tüm hızıyla devam ediyor… Serinin 9. Kitabı tarihte dönüm noktası olan günlere odaklanıyor… “O sırada Türkiye’de ne oluyordu?” bölümüyle de okurlara karşılaştırmalı tarih imkanı sağlıyor… Süveyş Krizi, Vietnam Sendromu, Neil Armstrong, Baas Partisi, Keşmir Sorunu, Kore Savaşı, Uzun Yürüyüş, Bağımsızlık Bildirgesi, Büyük Bunalım, New Deal, İran İslam Devrimi, Amerikan İç Savaşı, Cemal Abdül Nasır, 11 Eylül Saldırıları, Mahatma Ghandi, Başkan Kennedy, Kıbrıs Barış Harekâtı, Mehmet Ali Ağca, İnebahtı, Çernobil, Petrol Krizi, Normandiya Çıkartması, Saddam Hüseyin, Pearl Harbor Baskını, El Kaide, Everest, Apartheid, Gagarin, Perestroika, Başkan Mao, Konstantinopol, Waterloo, Küba Füze Krizi, Savaşların Anası, Afganistan’ın İşgali, Berlin Duvarı, Haçlı Seferi, Sivil İtaatsizlik, Tiananmen Olayları, Macar Ayaklanması, Prag Baharı, Nelson Mandela, Enosis, Politbüro, Klonlama, İnternet, Viyana Kuşatması, Filistin-İsrail Barışı, Napolyon, Soğuk Savaş, JFK, Albaylar Cuntası, Martin Luther King, Ekim Devrimi ve daha onlarcası… BU İSİMLER VE KAVRAMLAR HAYATIMIZA NASIL GİRDİ DERSİNİZ?
-
Tarihi Değiştiren Konuşmalar
Tarihin önde gelen liderlerinin kimi zaman ADALET ve ÖZGÜRLÜK çağrısı yaptığı, kimi zamansa DEMOKRASİ ve EŞİTLİK için ayağa kalktığı, bazen TEHDİT savurup KORKU saldığı ama sıklıkla da ortaya büyük bir VİZYON koyup yeni bir DÜZEN yaratmaya soyunduğu konuşmalardan oluşan bu kitabı okuduğunuzda, kelimelerin eylemlere nasıl ilham verdiğine şahit olacak, bundan böyle “söylenenlere” daha iyi kulak kabartacaksınız. Ali Çimen’in yenilenerek okuyucusuyla buluşturduğu bu kitapla; Büyük İskender’in kılıcıyla olduğu kadar sözcükleriyle de dünyayı fethettiğine tanıklık edecek, Tarık bin Ziyad’la gemileri olmasa da kelimeleri ateşe verecek, Alp Arslan’ın cümleleriyle Anadolu’nun kapılarını omuzlayacağız. Haçlı Seferleri’nin nasıl başladığına Bizzat Papa Urban’nın ağzından şahit olacak, Kraliçe I. Elizabeth’le birlikte ordusuna cesaret verecek, Abraham Lincoln’le demokrasi yemini edeceğiz. Susan B. Anthony ile kadın düşmanlarına meydan okuyacak, Bismarck’ın nutkuyla Almanya’nın düşmanlarına göz dağı vereceğiz. Durmayacak, Woodrow Wilson’la “Yeni bir dünya kurulsun!” diyecek, Atatürk’le yeni bir dünyanın kurulduğunu ilan edeceğiz. Sözün gücüne inananlara… KULAKLARINIZI DÖRT AÇIN; DUYDUKLARINIZ, GÖRECEKLERİNİZDİR!
-
Tarihi Değiştiren Liderler
Sezar: Roma’yı İmparatorluk yaptı, Konstantin: Hıristiyanlığın önünü açtı, Fatih: Konstantinopol’ü aldı, Kanuni: Avrupa kapılarına dayandı, Şarlken: dünyanın diğer yarısına da göz dikti, VIII. Henry: Papaya kızdı, İngiltere’yi Protestan yaptı, I. Elizabeth: İspanyolları denize gömdü, Napolyon: Avrupa Fransa’nın olsun dedi, Washington: ABD’yi kurdu, Atatürk: Osmanlı’dan Türkiye çıkardı, Hitler: Dünyayı değiştirdi, Mao: Çin’i kızıla boyadı, Truman: Atom çağını başlattı, Stalin: Korku imparatorluğu kurdu, Hirohito: Japonya’yı hem yıktı hem yaptı, Nasır: Arapları ayağa kaldırdı, JFK: İnsanoğlunu Ay’a çıkardı, Martin Luther King: Bir hayal kurdu, Arafat: Filistin bizim dedi, De Gaulle: Fransa’yı nükleer güç yaptı, Gorbaçov: Soğuk Savaşı bitirdi. Ve daha niceleri…KARARLAR VERDİLER, TARİHİ DEĞİŞTİRDİLER…
-
Tarihi Değiştiren Olaylar
Aydınlanma ile zihnin önündeki engelleri kaldıran Batı, Rönesans ile Sanayi Devrimi’nin kapısını açtı. Bilim ve teknoloji ile dünyanın geri kalanı ile arasına büyük bir mesafe koymasına rağmen, Büyük Bunalım gibi ekonomik krizlere ve akabinde dünya savaşlarına engel olamadı. Yahudi Soykırımı büyük bir utanç olarak hafızalara yer etti. Atom Bombaları insanlığı şok etti. Akabinde başlayan Soğuk Savaş ile at başı koşan Uzay Yarışı ve Nükleer Silahlanma arasında bir yerlerde Berlin Duvarı yükseldi; aynı dili konuşanlar, birbirine hasret kaldı. Gün geldi Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ile tarih bir anda çözüldü, dünyamız daha hızlı dönmeye başladı. 11 Eylül 2001’de ise çığırından çıktı. Ve insanlığın, Fransız Devrimi’nin sloganı olan özgürlük, eşitlik ve kardeşliğe olan iştahı hiç kesilmedi… Daha önce “Tarihi Değiştiren Savaşlar” ve “Tarihi Değiştiren Konuşmalar” adlı kitapları çıkan Ali Çimen, seriye devam ediyor. Ali Çimen, yeni çalışmasıyla yakın dünya tarihinin başlıca olaylarını bir seçki halinde, birbirleriyle bağlantılarını göstererek okurlarının beğenisine sunuyor. Ali Çimen’in yeni çalışması “Tarihi Değiştiren Olaylar”da, yazarla sohbet kıvamındaki tarihi yolculuk, Magna Carta ve Rönesans ile başlıyor. Sanayi Devrimi, Fransız ve 1917 Ekim Devrimleri derken İsrail Devleti’nin kuruluşuna, Normandiya Çıkarması’na tanıklık ediyorsunuz. Bir kıtada Adolf Hitler’in yükselişini okurken, diğer bir kıtada Mahatma Gandi’nin pasif direnişini gözlemleyebiliyorsunuz. Yine yüzyılın ikinci yarısındaki Soğuk Savaş’ı, 1968’de meydana gelen öğrenci olaylarını, İran İslam Devrimini (ve bunun Türkiye’deki 12 Eylül ihtilaline dair çarpıcı etkilerini), Berlin Duvarı’nın yıkılışını kitapta birbiri ardına okumak mümkün. Her durakta kısa kısa bilgi veren yazar, dünya tarihini turlama imkanı sağlıyor. Kitaptaki Konu Başlıkları Beceriksiz kraliyet ve ihtiraslı lordlar yaka paça oldu, ilk anayasa’ya giden adım atıldı: MAGNA CARTA; Akıl kiliseye karşı ayaklandı, sanat ve bilim batıya çağ atlattı: RÖNESANS; Aklın zincirlerini çözen Batı hem kendini hem de evreni keşfe başladı: AYDINLANMA; Kitleler ‘Özgürlük, eşitlik, kardeşlik ya da ölüm!’ diye bağırdı, dünya değişti: FRANSIZ DEVRİMİ; Buhar gücüyle hızlanan insanoğlu makinelerle çağ atladı: SANAYİ DEVRİMİ; Emekçi iktidarından Komünist diktatörlüğe giden yol: 1917 EKİM DEVRİMİ; Osmanlı’nın kuruluşu ve yıkılışı: TÜRKİYE CUMHURİYETİ KURULUYOR; Pasif direnişle koca bir imparatorluğu dize getirdi: GANDİ’NİN SİLAHSIZ SAVAŞI; Amerika’da başlayan ekonomik kriz, dünyayı fakirleştirdi: BÜYÜK BUHRAN; Demokratik yollardan iktidara yürüten adam dünyayı kana buladı: ADOLF HİTLER’İN İKTİDARA GELİŞİ; Avrupa’yı Nazi çizmeleriyle ezilmekten kurtaran gün: NORMANDİYA ÇIKARMASI; İlk Atom Bombası ‘Düzenek’ patlıyor: ATOM ÇAĞI; Filistin Sorunu’nun fitili ateşleniyor: İSRAİL’İN KURULUŞU; 6 milyona yakın Yahudi katledildi, mahkemesi dünyayı sarstı: YAHUDİ SOYKIRIMI ve NÜRNBERG MAHKEMELERİ; 1994’e kadar insanlığın sırtından inmeyen utanç: IRKÇI APARTHEID REJİMİ YIKILIYOR; Amerika’nın utanç sayfalarından politik literatürün lanetli terimine: MCCHARTYIZM; İnsanlık yarım asır nükleer silahların gölgesinde yaşadı: SOĞUK SAVAŞ; Amerika ve Sovyetlerin teknoloji ve propagandaya dayalı mücadelesi: UZAY YARIŞI; Avrupa’nın savaşa ve sefalete başkaldırısı: AB’nin doğuşu; Uzaydaki ilk insan: YURI GAGARIN; 68 Öğrenci olayları: ’68 KUŞAĞI’ EFSANESİ; Ortadoğu’da dengeler değişti; Amerika ile İran ‘sürekli düşman’ oldu: İRAN İSLAM DEVRİMİ ve REHİNE KRİZİ; 48 bin yıl yaşayacak olan hayalet: ÇERNOBİL; Soğuk Savaş’ın taşlaşmış hali: BERLİN DUVARI’NIN YIKILIŞI; Orta Asya ve Avrupa’da haritalar değişiyor: SOVYETLER BİRLİĞİ’NİN DAĞILMASI; Dünya tarihin en büyük terörist saldırısı ile sarsıldı, tarih yeniden yazılmaya başlandı: 11 EYLÜL 2001
-
Tarihi Değiştiren Savaşlar
Gazeteci yazar Ali Çimen ve İnönü Üniversitesi tarih bölümünden Yrd. Doç. Dr. Göknur Göğebakan “Tarihi Değiştiren Savaşlar” adlı kitapta 33 önemli savaş üzerine 33 ayrı dosya hazırladı:
Tarihin kaydettiği ilk meydan savaşı Kadeş, efsanevi Truva Savaşı, Pelopones Savaşı, Bedir Savaşı, Bizans’a Suriye’yi kaybettiren Yermük Savaşı, Talas Savaşı, İspanya’nın Müslümanlar Tarafından Fethi, Puvatva Savaşı, Selçuklu Devleti’nin temelini atan Dandanakan Savaşı, Anadolu’nun kapısını Türklere açan Malazgirt Meydan Savaşı, Bir Doğu-Batı Mücadelesi: Haçlı Seferleri, Kösedağ Savaşı, Yüz Yıl Savaşları, Osmanlı fetihlerini kesintiye uğratan Ankara Savaşı, İstanbul’un Fethi, Yavuz’un Mısır Seferi, Mohaç Meydan Muharebesi, İnebahtı Deniz Savaşı, Viyana Kuşatması, 30 Yıl Savaşları, Napolyon’un Rusya Seferi, Waterloo Savaşı, Amerikan Kuzey-Güney Savaşı, Rus-Japon Savaşı, I.Dünya Savaşı ve Çanakkale, Büyük Taarruz ve Kurtuluş Savaşı, Stalingrad, Normandiya ve Hiroşima bağlamında II Dünya Savaşı, 1948-49 Arap-İsrail Savaşı, Kore Savaşı, Rusların Afganistan’ı işgali ve halen devam etmekte olan Körfez Savaşlarının ele alındığı kitap belgesel havasında bir çalışma…
-
Tarihi ve Sosyal Yapısıyla Siyer Coğrafyası
Siyer Coğrafyası’nı tanımak, Kur’ân’ın ve Sünnet’in neşet ettiği zemini tanımaktır. Siyer Coğrafyası’nı tanımak, nebevî mücadelenin başladığı ortamı tanımaktır. Siyer Coğrafyası’nı tanımak, risalet davasının ilkelerini ve hususiyetlerini tanımaktır. Siyer Coğrafyası’nı tanımak, tebliğ ve irşat meselesinin muhatapları olan insan gruplarını tanımaktır. Siyer Coğrafyası’nı tanımak, nebevî sedanın değiştirme ve dönüştürme potansiyelini tanımaktır. Bundan dolayı olsa gerek Hz. Ömer (ra): “Câhiliye’yi tanımayan, İslâm’ı tam anlamı ile anlayamaz!” demiştir. -
Tarihin Işığında
Biz hepimiz kendimize göre birer Enver Paşayız. Elimize fırsat geçse nice Enver Paşalıklar yaparız. Onun için birinci harbin komutanlarının aceleciliğini ve hayalciliğini hak vermesek de anlamak lazım.
-Dünyada hiçbir doğru dürüst devlet yoktur ki dini kontrol etmesin. Bunun demokratik gelişmemişlik düzeyiyle de ilgisi yoktur. Büyük dinlerin yapısı ve ananesi böyledir
-Fatih doğu ve batı dillerine hakimdi. Kanuni bir kuyumcu, IV. Murad ressam ve müzisyen, II. Abdülhamid usta bir marangozdu. Abdülaziz şark ve garp musikisinde eserler bestelemişti.
-“Türkiyeli” ismi tercüme edilemez, içeriği bakımından bu kelimeyi teklif edenlerin de amacını zaten karşılamaz. Başka bir kimlik kullanmak isteyenler bunu ifade edebilirler. Ama bunun için ülke yurttaşlığının ve kimliğin adını değiştirmelerine lüzum yoktur, hakları olduğunu da zannetmiyoruz.
Tarihçi İlber Ortaylı sıra dışı analizlerine ve güçlü yorumlarına devam ediyor. Kendisine has bakış açısıyla geçmişi “Tarihin Işığında” ustaca değerlendiriyor.
devamını oku -
Tarihin Sınırlarına Yolculuk
Kitap “İlber Ortaylı ile Tarihin Sınırlarına Yolculuk-Mustafa Armağan” adıyla da yayımlanmıştır.
“Resmi tarih dediğimiz de, alternatif tarih dediğimiz de, övgümüz de, sövgümüz de, ilkelliklerimiz de birbirinden farksız.”
“Tarih çim sahası değil ki, istediğin yerleri tespit edip, kazık çakıp çitle çeviresin. “Ben bu kadarını seviyorum, gerisini yakalım” veyahut “Bana ne?” diyemezsiniz. Bu mümkün değil.”
Türkiye’de insanların bir kısmı ‘Biz Osmanlı değiliz’ derken, diğerleri ‘Osmanlı biziz’ diyor. Bu tip bir ayrım sakattır ve mümkün değildir.
İLBER ORTAYLITarihimiz, bize doğru mu öğretiliyor? Tarih kitapları belirli bir ideolojinin propagandasını yapmak amacıyla, bazı gerçekleri görmezden mi geliyor? Tarihi doğru öğrenmek bize ne kazandırır? Gerçekten Cumhuriyetle Osmanlı birbirlerine çok uzak devletler midir? Osmanlı’yı reddedersek ne kazanırız, ne kaybederiz? 19. yüzyıl Osmanlı’nın neden “en uzun yüzyılı”? Osmanlı bugün devam ediyor mu? Türkiye-AB ilişkileri…21. yüzyılda onurlu bir devlet ve millet olarak yaşayabilmemizin şartları nelerdir?
İlber Ortaylı’dan tarihi, tarihimizi doğru anlamaya dair sorulara cevaplar bu kitapta..
-
Tarihin Taşrasında Yaşamak
…Tarihin taşrasında yaşamanın bir kader olmadığını kanıtlayabilmek için, her şeyden önce, İslami anlamda tarihsel gündemimizin önceliği ve adı, yapısal değişim için nihai-varoluşsal çözüm, tahayyül ve tasavvur olmalı. İslam dünyası toplumları, aptallaştırıcı, ahmaklaştırıcı geleneksel uyuşturuculara-patolojilere karşı zihinsel/ahlaki direnişi gerçekleştiremedikleri takdirde, sömürgeci-ırkçı tarihe karşı direnişi hiçbir şekilde gerçekleştiremezler. Kime, hangi otoriteye yönelik olursa olsun, kayıtsız şartsız itaat, ahlaki körelmeye neden olduğu gibi, bilinç körelmesine de neden olur. Gerçek bir direniş, tehdit unsuru olan yapıların dünya görüşlerini, zihin dünyalarını yapı söküme uğratmak suretiyle başlatılabilir. Kolektif bir siyasal eylem, kolektif tarihsel/siyasal/kültürel bilinçle sürdürüldüğünde etkili olabilir.