İskender Pala

Edebiyatçı ve edebiyat araştırmacısı olan Prof. Dr. İskender Pala 8 Haziran 1958’de doğmuş olup, ilkokulu Uşak Cumhuriyet İlkokulunda okumuş ve liseyi Kütahya Lisesinde tamamlamıştır. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde okumaya başlamış olan Pala, Doktora çalışmasını da yine bu üniversite de tamamlamıştır. Peyami Safa’nın eşsiz eserleri ile birlikte okuma hayatına başlayan Pala, bir dönemde Hilmi Yavuz ile birlikte TRT’de Şairane adlı programı sunmuş ve TRT 2’de Divançe adlı programı hazırlamıştır. Şimdi sizler için İskender Pala’nın daha öncesinde çeşitli dallarda almış olduğu görevlerden bahsetmek isteriz.

  • Kalp

    Yazı yoktu ama o vardı.
    Tekerlek icat edilmemişti ama o yerli yerindeydi.
    Dünya yaratılmamıştı ama o kasılıp gevşiyordu.
    İnsan henüz cennetteyken onunlaydı ve içindeki her şey de sevgi, aşk, vefa, iyilik, şükür, hamd, dostluk gibi erdemler üzerineydi…
    Âdem ata onun sesini dinleyip arzusunu giderme gayretine düşmeseydi belki de yolu yeryüzünde tövbelere, pişmanlıklara ve umutlara hiç evrilmeyecek; çevresi daralmalar ve genişlemeler, arınmalar ve kirlenmeler, yangınlar ve donmalarla hiç kuşatılmayacaktı.

    Şimdi?
    Aşk ve nefret, iyilik ve kötülük, saadet ve keder, iman ve inkâr… İnsana insan olduğunu artık bunlarla hissettiriyor. Bazen aydınlık, bazen karanlık; gören göz veya işiten kulak bazen… Göğüs kafesinde ahenkle her büzülüp genişlemesi bizi içten içe süratle değiştiriyor ve hâlden hâle döndürüyor.

    Bud-dub… bud-dub… bud-dub…
    Sesindeki ters-yüz oluş bile adıyla örtüşük: “Bir şeyi bir yönden öteki yöne çevirmek; renkten renge giriş, kararsızlık, durmadan dönüşüm ve değişim = KALP.”

    Kalbe dair ne varsa…
    İskender Pala’nın her zamanki yetkin kaleminden…

    11,39
  • Şah & Sultan

    Tutku…
    Güzellik…
    Aşk ve savaş. Sadece gönüllerin değil alınların, kemiklerin ve gözlerin alev alev yandığı savaş.

    Kahramanlarını, Yavuz Sultan Selim’i de Şah İsmail’i de tarihin merdivenlerinde bir basamak aşağı indiren bir basamak yukarı çıkaran savaş.
    Çaldıran…

    Şimdi Çaldıran ne 500 yıl geride ne 500 yıl ileride.
    Savaş tasında büyücünün gördüğü neydi?
    Kızılbaşlık!
    Sünnilik!
    İktidar hırsı.
    Aşkın bir çökelti gibi dondurduğu zaman!
    Korku? Ya o?

    Yazar biraz da korkuların üstüne gidendir.
    Tarih ileriye doğru çözüldükçe ağacın kökleri de görülecektir.
    Alevi de Sünni de bağlıdır o köke. Birdir o toprakta.
    Gölgeler büyümüşse ışığı değil korkuyu yenmek gerekir.
    Karanlık ve kör ışığın egemenliği boğmasın artık nesilleri.
    Ve işte bir kez daha aşk!

    Şiir kadar iktidar atında rüzgâra ve ateşe doğru yol alan iki hükümdar.
    Şah ve Sultan…
    Dünya incisi zarif ve asil kadınlar. Yeminlerine bağlı erkekler.
    Masal kadar gerçek.
    Büyüleyici olduğu kadar umut verici.

    Şah & Sultan her cümlesi aşkla okunacak bir kitap. İskender Pala’dan

    11,39
Open chat
Size nasıl yardımcı olabiliriz?