Gösterilen 3321–3340 arası toplam: 3487

  • Mücahide Kadin

    Dinimizin en ulvi emirlerinden biri olan cihat , kadın ve erkeği kapsayan bir emirdir. Erkek kadar kadın da dinini yaşayacaktır. O da erkek kadar cihat etmelidir. Kadın cihat ederken fıtratına aykırı olanla da mükellef olmayacaktır şüphesiz. Hem cihat edip mücahit olmak hem de kadınlığından taviz vermemek üzerine kurulu bir dengeyi anlatmaktadır bu kitap.

    6,90
  • Mücella

    Nazan Bekiroğlu Nar Ağacı’ndan sonra merakla beklenen yeni romanı Mücellâ’da bizleri 1920-1970’li yılların Türkiye’sinden nostaljik bir hikâyeyle buluşturuyor.

    Mücellâ, genç Cumhuriyet’le yaşıt bir kızın, unutulmuş kumaşların, kokuların, alışkanlıkların, iğne oyalarının, kimi yarım kalmış kimi tamamlanmış aşkların, hayatı seyretmekle yaşamak arasında gelip giden kadınların romanı.

    11,39
  • Muhtasar Cinnet Risalesi

    “Ruhu kalabalık bir dünyanın şiirini yazıyor Mehmet Özger. Namazsız evlerde kederleriyle baş başa kalan melekler, süslü kızların tanrıları, morgta kanı çekilmiş cesetlere dönüşen imkânlar, ıslak tütünler, her şey var bu dünyanın içinde. En önemlisi de hurûtatın tecellilerine dönüşen kadim aşklar…
    Bir gök tiyatrosunda kadim hakikate çağrılar, sunaklar hazırlayan bir şair Özger. Onun şiirleri ezelden toprakla nikâhlanmış gibi. Üstü başı toprak kokan, toprağa; yani insana, yani hakikate, yani arayışa adanmış şiirler…”
    Ahmet Edip Başaran

    “Geleneğin şiirde işlenişi konusunda Özger’in şiiri, 2000’ler şiiri için bu işin nasıl yapılması gerektiğini işaret eden önemli ipuçları taşıyor. Aşk’ı aşka yüreklendiren Molla-yı Cünûn gibi onun şiirleri de modern çağın insandan en çok uzaklaştırmaya, kendisinden yoksun bırakarak soysuzlaştırmaya çalıştığı aşka yüreklendiriyor. Tek sığınak budur çünkü. O da elden gittiğinde artık insan da elden gidecektir. Özger, bu serencamı kendi kişisel menkıbesi çerçevesinde ortaya koyuyor. Onun şiirinde yapılacak kazıda mazmunlar, Galib sesleri, Zarifoğlu parlamaları, Sezai Karakoç ışıkları görülecektir. Hepsi de kendi sesi içinde erimiş bir halde.
    Bu şiirlerin ardında derinlemesine bir yaşanmışlık, şiirin kaynaklarına inmek için gösterilen azami çaba; dahası Fuzulî’nin bir şiir için olmazsa olmaz saydığı ilim var. Akademisyen tarafı ozan kişiliğine zarar vermiyor, aksine onu besliyor. Marifetin iltifat görmediği zamanların yıkıcı etkisinden kendisini kurtarmış bir ilk eserle karşı karşıyayız. Şair, uzun süredir dinlendirdiği kanatlarını Türkçenin hür gökleri için açma kudretini bu ilk eserle kendisinde bulacaktır.”
    Said Yavuz

    4,49
  • Muhtasar Hayatüs Sahabe

    Resulullah (sav) ve Ashabının yaşamış olduğu İslamiyeti kendi dilinden, en güzel şekilde anlatan eser; büyük alim M. Yusuf Kandehlevi’nin hazırlamış olduğu Hayatü’s Sahabe isimli eseridir. Bu eser alanında tartışmasız üstünlüğe sahiptir. Ancak, yer yer tekrarlanan rivayetlerle hacmi büyümüş, daha çok istifade etmek zorlaşmıştır. Bunun için eserin daha geniş kitlelere ulaşması kolaylaştırılmıştır.

    8,90
  • Muhteşem Kanuni Sultan Süleyman

    ‘Zigetvar sahasında dağ ve gök Zülfikar kılıcının şeklini alarak
    yatarlarken, hilalin nazlı yükselişi yorgun Kanunî’ nin zihnine serin alevler vererek bir nebze coşturmuştu. Bilal’in ezanı kulağında uğuldarken, Hâlid’in nârası, Saad’ın satveti Kâbe’nin kokularıyla karışarak bir bad-ı sabanın kollarında gelip hüzünlü bir ferahlıkla etrafını aldı, kutlu bir davetin müjdesini getirdi.
    Hasta Padişah için uzun geçen bir geceden sonra sabaha karşı toprak üzerindeki karanlık örtü canavardan kaçan sürüler gibi
    dağılırken, onun ardından bembeyaz gümüşî sabah perdesi
    son bir kere daha yeryüzüne geriliyordu.’

    Osmanlı’ yı gücünün ve ihtişamının doruğuna çıkararak Viyana
    kapılarına kadar dayanan, Anadolu’ dan Hristiyan Avrupa’ nın
    göbeğine aralıksız akınlar düzenleyerek dünya haritasını yeniden
    şekillendiren, Akdeniz’ i tam bir ‘’Türk Gölü’’ haline
    getiren, Süveyş’ te kurduğu donanma ile Kızıldeniz’ i ve Kutsal Mekke-Medine topraklarını emniyet altına alan, 71 yaşında ve
    hasta bir haldeyken bile ordusunun başında sefere çıkan, Zigetvar kalesi’ nin zaptı sırasında top sesleri arasında şehid olan
    SULTANLAR SULTANI…

    11,39
  • Mülteciler

    Khaled Hosseini ve Chris Cleave okuyucuları için ‘Mülteciler’ kitabı, bir grup mültecinin hayatta kalmasıyla ilgili tehlikeli yolculuğunu, sınırdışı edilme korkusu ve terörizm suçlaması arasında kalışını anlatan olağanüstü bir roman…”
    (One World, One Book)

    “Sinematik detaylar, bizi yoğun bir drama sürüklüyor. Bala, geçmişten günümüze yolculuk yapmış, anıları güncel sorunlarla harmanlamış… Akışkanlığın yanında, son satırlarda merak uyandırarak okuyucuyu yakalamış. Sanki adalet bizim elimizde gibi… Mülteciler, doğrunun hassas terazisini bize hatırlatıyor.” (Bookpage)

    “Yerinde ve çok sürükleyici…”
    (Publishers Weekly)

    “Bu önemli roman, göç olaylarını ibretle ele almış… Derinden etkileyici ve ayrıntılı… Mülteciler, bir ülkenin kamu güvenliği söz konusu olduğu takdirde; insan hayatının harcanıp harcanmayacağını sorguluyor.”
    (Booklist)
    gizle

    12,54
  • Müslüman Kızlara

    İslam, kadınını şanının yüceltip değerini artırmıştır. Onu erkeğin kardeşi ve hayattaki ortağı kabul etmiştir. Kadın erkekten de erkek de kadından bir parçadır.

    “Siz birbirinizdensiniz” (Ali İmran 195)

    Bu gerçeği açıklar.

    6,79
  • Müslüman Lider Nasıl Olmalı?

    Ahlak erozyonunun en büyük müsebbi ülkemizin siyasetçileri ve hatta siyasetin ta kendisidir. Çünkü siyasi güç her yere hâkimdir ve siyaset her şeyin belirleyicisidir. Yani, kralın sistemi siyaset değil, sistemin kralı siyasettir. Çünkü ülkeyi yönetenler siyasetçilerdir. Her şeyi onlar belirliyorlar. bu belirliyecilik ahlak noktasında da geçerlidir. Yöneticiler ne kadar kaliteli ve ahlaklı ise, yetiştirdikleri insanlar da ancak o kadar kaliteli ve ahlaklı olur. Çünkü siyasetçilerin yaptıkları işler, konuştukları konular her yerden, herkes tarafından görülüyor ve örnek alınıyor. Bu sebeple siyasetçilerin ahlakından daha ahlaklı bir toplum hayal edemeyiz.

    3,90
  • Müslümanca Yaşamak

    Fakat en önemlisi, Müslümanın kendi iç oluşumunu gerçekleştirmeye çalışmasıdır. Müslümanlar sürçtükleri, tökezledikleri yerde, bunun başlıca sebebinin kendi iç oluşumlarını tamamlamakta gösterdikleri ihmalden kaynaklandığını görmezden gelmemelidir. Kendi doğrularının gerektirdiği hayat tarzını, ilkin kendi nefislerinde yaşamaya başladıkları an, İslam’ın hayata geçirilmesinde en doğru yöntem kendiliğinden bulunmuş olacaktır. Müslümanın elinde bulundurduğunu söylediğimiz fırsat işte bu oluşumu gerçekleştirmek için verilmiştir kendisine.

    7,94
  • Müslümanların Gerilemesiyle Dünya Neler Kaybetti

    Bir kitap adı için oldukça ilgi çekici bir isim, bir Müslüman için ise, acı mânâlar içeren bir ifade…

    İslâm dünyasının gerilemesinin en büyük sebeplerinden birinin Batı özentisi olduğu son yıllarda daha da iyi anlaşılmaktadır. Başta Araplar olmak üzere İslâm âleminin, bir tarafta pejmürde, diğer tarafta da şatafatlı ve debdebeli bir hayat sürmeleri bu durumu sarahatle ortaya koymaktadır. Ayrıca Müslümanların 600 küsür yıl hamiliğini yapmış Türklerin de Jön Türklük hareketi ile beraber bu bozulmadaki etkin rolü de unutulmamalıdır.

    9,90
  • Mustafa Kemal

    “Ey Türk gençliği!
    Birinci vazifen…”

    8,90
  • Müstakim Bir Hayat Nedim Urhan

    “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol” ayetinden mülhem “Müstakim Bir Hayat”ı kendisine yol edinmiş Nedim Urhan Hoca hem manevi yönü, istikameti ve İslami duruşuyla hem de öğrencileri sevmesi, öğrencilerle hemhal olması, babalık yapması yönüyle müstesna bir insandır.
    Dünyayı takmayan, doğru bildiği yolda sebat eden, davasını her şartta taşıyan ve şartlara teslim olmayıp, Allah’a teslim olan bir Dava Adamı olarak tanıdık Nedim Urhan Hoca’yı.
    Allah ve Rasulü’nün yolunda örnek bir hayatın, hepimize örnek olması temennisiyle…

    4,90
  • Mutlu Bir Ailenin Kriterleri

    Aile, toplumun çekirdeği ve sosyal hayata nefer hazırlayan ilk birim olması hasebiyle, onun temellerinin sağlam atılması ve aile hayatının, Yaratıcının muradına uygun sürdürülmesi gerekmektedir.
    Ailenin temel unsurları olan erkek ve kadının da, yüce Allah’ın (c.c.) rızasını kazanabilmesi ve mutlu bir aile olabilmesi, hak ve hakikat üzere birbirleriyle uyum içinde olmalarıyla mümkündür.
    İşte biz de, bu çalışmamızda hep bunun ehemmiyetine odaklandık, bunu vurgulamaya çalıştık. Bu düşünceyle hazırlanan eserden istifade edileceğini ümit ediyoruz.

    6,90
  • Mutlu Bir Yuva İçin

    Yüce Rabbim varlığının alameti olan dünyamızdaki güzellikleri görüp, sonsuz kudretini anlayıp şükretmemizi istemiş, bu güzellikleri, nesiller boyu birçok insanın görmesini dilemiş, bu sebeple de, yeni nesillerin üreyip çoğalması için insanlara evliliği emretmiştir. “Evlenin” demenin yetmeyeceğini bilen güzel Mevlam, “Emrimi tutup bir yastığa baş koyan kullarım mutlu olsunlar” diye onları birbirine tanıtmış, iyi geçinmenin ve mutlu olmanın yollarını da göstermiştir. Yüce Allah’ın bu konudaki buyruklarını açıklayan, bunun yanı sıra da erkeğin ve kadının ruhi ve bedeni özelliklerini anlatarak, karı kocanın karşılıklı görevlerini, bizzat kendileri yaşayarak gösteren Efendimiz Aleyhisselam hazretleri bu tavsiyelerini pekçok hadislerinde de tekid etmiştir. Elinizdeki bu kitap, M.Yaşar Kandemir’in yılların tecrübesi ile hazırladığı eserde özetle; bizi bizden daha iyi bilen yüce Rabbimizin ve sevgili Peygamberimiz’in “mutlu bir yuva için” gerekli emir ve öğütlerini içermekte ve bunların ışığında bazı hayat deneyimlerini yansıtmaktadır.

    5,64
  • Mutlu Sinekler İmparatorluğu

    Evvel zaman içinde Umutlu sinekler imparatorluğu adında bir imparatorluk varmış. Tüm sinekler orada huzur içinde yaşarmış. Ancak bir zaman sonra bu diyara yerleşen insanlar,sinekleri bir bir öldürmeye başlamış. Sinekler bir çare bulmak üzere toplanmaya karar vermişler.
    Şimdi masal okuma zamanı

    3,34
  • Mutluluk Onay Belgesi

    ‘’Bura’’da kimse yok mu !
    Öteki, beriki, biz, siz, onlar, hepimiz ‘’ora’’ dayız.
    Mutluluğunu / öfkesini başkalarına onaylatmaya kalkan herkes, ‘’bura’’ yı terk edip, bir başkası olarak ‘’ora’’ya, sanal aleme iltica ediyor.
    İnsanoğlu, 19.yüzyılın teknolojisine uzuvlarını kaptırdı.21.yüzyılın teknolojisine ise duygularını ve benliğini kaptırıyor.
    Dünya başkalaşıyor, değişiyor.Gündelik hayatın dijital kültüre yaslanan değişimini, öyküler üzerinden idrak etmek isteyenler için:
    Her günü bir ölçek Mutluluk Onay Belgesi.
    Fatma Barbarosoğlu’nun kaleminden ‘’Sanal Cumhuriyet’in yalnız vatandaşlarını okumak, kalbinize, aklınıza, fikrinize iyi gelecek.

    9,09
  • Namaz Muhasebesi

    Namaz, Rabbimizin huzurunda ilk muhasebe konumuzdur. Dinimizin en bariz dindarlık kazandıran amellerinden biridir. Geceden gündüze bütün hayatımızı kuşatır namaz. O giderse din gitmiş olur. Yaşadığımız asrın en yoğun baskıları arasında namazlı Münlüman olmanın sınavını veriyoruz. Her şeye rağmen önce namaz, rahmet için namaz mücadelemiz ve bu mücadelemizin bir muhasebesi…

    5,90
  • Namaz Öyküleri

    Peygamber Efendimiz; “Sizin dünyanızdan bana üç şey sevdirildi: Kadın, güzel koku ve gözümün nûru namaz.” buyurmuşlardır.
    Namaz, sadece ruhumuzu arıtmakla kalmaz; bize, kul olmanın en yüce bağış olduğunu da bildirir.
    Namazda bütün ibadetler gizlenmiş ve toplanmıştır.
    Namaz, yaratılmışların en şereflisi olarak insanın, bütün yaratılmışlar adına Rabbine boyun eğmesidir.

    Namaza ilişkin öykü, anı ve menkıbelerden oluşan bu kitapla, günde en az beş kez yaşadığımız bu güzelliğin sırlarına bir kez daha varacaksınız.

    5,90
  • Namazın Hayati Özellikleri

    “Bir kim­se için dert olan şe­yi, inan­dı­ğı, gü­ven­di­ği bir kim­se­ye me­se­lâ, ken­di­sini te­dâ­vi eden ruh he­ki­mi­ne söy­ler­se, bü­tün şi­kâ­yet ve dert­le­ri­ni or­ta­ya dö­ker­se ya­vaş ya­vaş nor­mal ruh hâ­li­ne dö­ner ve iyi­leş­miş olur. Bu te­dâ­vi şek­lin­de ger­çek pa­yı var­dır. Dik­kat edi­le­cek olur­sa na­maz­da bu te­dâ­vi me­ka­niz­ma­sı ken­di­li­ğin­den ha­re­ke­te ge­çi­ril­mek­te­dir. Te­dâ­vi­nin te­mel il­ke­si, has­ta­nın inan­dı­ğı, gü­ven­di­ği bir şah­sa içi­ni aç­ma­sı ol­du­ğu­na gö­re na­maz­da Rab­bi­nin hu­zu­run­da el bağ­la­yıp du­ran bir mu­sal­li hâ­liy­le içi­ni Zât-ı Kib­ri­yâ­’ya aç­mak­ta, giz­li âşi­kâr her hâ­li­nin Rah­man ve Ra­him olan Rab­bi ta­ra­fın­dan en giz­li nok­ta­sı­na ka­dar bi­lin­di­ği­nin id­râ­ki­ne er­mek­te­dir.” Süleyman Arif Emre

    6,79