-
Keloğlan Oruç Peşinde
Nedir bu oruç dediğin? Balık mıdır tutulur, börek midir yutulur? Otuz gün boyunca ilmek ilmek örülür, En sonunda mübarek bir bayrama erilir.
-
Kendi Yatağımda Uyumayacağım!
Çocuğunuz için resimli bir hikâye, sizin için ise yavrunuzun, çocuk olmanın getirdiği zorlukları aşmasına yardımcı bir rehber.
Küçük bir çocuk için anne babasından ayrılmayı gerektiren her adım endişe kaynağıdır, özellikle de onların korunaklı yataklarında değil de kendi yatağında yalnız uyumak. Anne babasının güvenli yatağında yatmaya alışmış 3 ile altı yaşları arasındaki bir çocuk, kendi yatağında yatmayı gerekli görmeyebilir, yalnız başına uyumakta zorlanabilir ve geceleri sürekli uyanarak anne babasının yatağına dönmeyi talep edebilir.
Ne Zormuş Büyümek serisinin dördüncü kitabı Kendi Yatağımda Uyumayacağım! bol resimli ve kafiyeli anlatımıyla çocuğunuzu kendi yatağında uyumaya ikna etmenize yardımcı olurken etkinlik önerileriyle bu süreçte onunla doğru iletişim kurmanızı sağlayacak.
-
Kendime Yardım Etmek İstiyorum
Hayatı daha İyi Anlayabilmek İçin “Gündelik hayatımızda gözden kaçırdığımız ve sıradan gördüğümüz konulara sıradışı psikolojik yaklaşımlar.” Bu kitap; insanın, eşyanın ve ilişkilerin hâkim kanunlarını öğrenerek, onlara göre doğru yaşama çabasının bir ürünüdür. İnsanın en önemli muhatabı kendisidir ve aklını kullananlar sözü ilk önce ve en çok kendilerine söylerler. Olumlu ya da olumsuz yaşanan her olay bir öğretmendir, kişiye tecrübe kazandırır ve öğrenmeye açık zihinlere dersler verir. Eğer ders alınırsa bu tecrübeler kişiyi olgunlaştırır ve hayatı daha iyi anlamasına ve bundan sonra daha doğru yaşamasına zemin hazırlar. İnsan zihni örneklerle, öykülerle ve temsillerle daha iyi bir şekilde öğrenir. Oluş ve bozuluş kanunlarını öğrenip ona göre ilişkiyi temellendirmek, hem zihni öğrenmeye açık tutar, hem kanunları görme sanatını öğretir hem de kendisini daha iyiye doğru gelişime ve değişime hazır bulundurur.
-
Kendimi Keşfediyorum Çocuklar İçin Nörobilim Temelli Duygu, Farkındalık ve Dikkat Egzersizleri
İnsanı anlama çabasında, içinde bulunduğumuz yüzyılın iki büyük katkısı olduğunu düşünüyorum: Biri nörobilimden, diğeri disiplinlerarası çalışmalardan öğrendiklerimiz! Elinizdeki çalışma da bu alandaki gelişimin son ürünlerinden biri olma niteliğinde.
Kendini keşfetme, duygu-dikkat yönetimini sağlama ve farkındalığı artırma stratejilerinin egzersizler yoluyla çocukların diline uygun şekilde aktarıldığı bu kitap çocuk gelişiminde çok özel bir kaynak olarak ortaya çıkıyor. Aynı zamanda bu çalışma, anne babalara ve çocukla çalışan profesyonellere de ışık tutacak nitelikte. Ama her şeyden önemlisi oyunun ve eğlenmenin gücüyle çocuklara ulaşmak, onları kendi duygusal güçlenme yollarını keşfetme konusunda desteklemek için önemli, yeni ve farklı bir araç…
devamını oku -
Kendimi Yaşamak İstiyorum
Merhaba, Şimdi sen bu kitabı eline alıp incelediğine göre ön kapaktaki başlık dikkatini çekmiş olmalı. Sen de artık kendini yaşamak istiyor musun? Başkalarının istediği ve beklediği gibi yaşamak seni de mi yoruyor? İnsanın istemediği bir hayatı yaşamak zorunda bırakılması ne zor değil mi? Kim bilir, senin içinde de ne fırtınalar kopuyordur. Dışarıdan görenler seni mutlu zannederken içindeki ateşin seni alev alev yaktığını nereden bilsinler, ruhunun derinliklerine gömdüğün sessiz çığlıkları nereden duysunlar? Aynı yollardan geçmiş birisi olarak sana kalbimi açıyor ve ellerimi uzatıyorum. Hadi gel, her şeye yeniden başlayalım. Elimizdeki malzeme sadece sevgi olsun! Çünkü sevgi her derde deva olan en güzel ilaçtır. Beni iyileştiren sevgi merhemini senin yaralarına da sürmek istiyorum. Buna müsaaden var mı?
-
Kendine Ait Bir Oda
Virginia Woolf’un denemelerinden oluşan Kendine Ait Bir Oda, toplumsal cinsiyet ve kadınların yazıya gönül vermesinin önündeki engeller üzerine yazılmış bir manifesto niteliği taşıyor: “Düşünsel özgürlük maddi şeylere bağlıdır. Şiirse düşünsel özgürlüğe bağlıdır. Ve kadınlar her zaman yoksuldu. Hem de yalnızca son iki yüz yıl için değil, tarihin başından beri yoksullar. Kadınlar, Atinalı kölelerin oğullarından bile daha az düşünsel özgürlüğe sahip olmuşlardır. O halde, kadınların zerre kadar şiir yazma şansı olmamıştır. İşte bu nedenle paranın ve insanın kendine ait bir odasının olmasının önemini bu kadar vurguladım.”
-
Kendine Bir İyilik Yap
Güzellikleri, iyilikleri hep bir kenara bıraktık; acılarla, üzüntülerle dolduruyoruz yüreğimizdeki resimleri.
Hep siyah ve gri renkler kullanıyoruz.
Güzel düşünmek güzel yaşamak için kendimizi ve sınırlarımızı zorlamamız gerektiğini bir türlü anlayamıyoruz.
Güzellikleri ve iyilikleri hiçbir çaba ve gayret göstermeden ayağımıza kadar zahmetsiz gelecek sanıyoruz. Oysa kocaman bir yanılgı içindeyiz.
İyi yaşamak ve mutlu olmak sadece zenginlikle açıklanacak kavramlar değil.
İyi ve mutlu yaşamak hangi şartta ve durumda olunursa olunsun, o ânın tadına varmaktır.
Unutmayın ki tek hayatımız ve bomboş bir tuvalimiz var.
Kimse orayı karalayıp huzurunuzu bozmadan, alın elinize boyanızı ve fırçanızı en mutlu renkleri sürmeye başlayın.
* * *
Hep güzel düşün bu hayatta.
Hep iyi olan ne varsa onu yap ve onu iste Allah’tan da.
Çünkü niyetler dilek olur, dilekler sebep olur, sebepler dua olur ve dualar kabul olur; unutma.
* * *
En harika insan sen olursun, gerçekten seversen.
Gül bahçesine döner yüreğindeki her köşe, iyilik edersen.
Islanabildiğin kadar ıslan yağmurda, güneşe dokunmak için uzat kollarını.
* * *
Sıcak bir yüreğe ihtiyaç duyduğunda hiç sağına-soluna, geçmişe-geleceğe bakmadan, kimseden bir şey beklemeden sadece kendine ve içindeki güce sarıl.
Çok güçlüsün; unutma. -
Kendine Hoş Geldin
Kendinden başka kimseye ihtiyacın yok. En kötü gününü düşün, sana “Yanındayım.” diyen onca insan vardı. Tek başına atlatmadın mı? Düştün, ayağa kendin kalkmadın mı? Doldun, tek başına ağlamadın mı? Soruyorum sana: Değmeyecek insanlar için kendine yeteri kadar haksızlık yapmadın mı?
İnsanlar gelip geçici. Unutma, kimse senden daha çok düşünmeyecek seni. Gitmem diyenler gidecek, sen yine kendine geleceksin. Düşeceksin, ayağa yine kendin kalkacaksın. Yaralanacaksın, yaralarını kendin saracaksın. Onca acının içinden yine tek başına çıkacaksın. Sarılmaya ihtiyacın olacak, yine kendine sarılacaksın. Dertlerin seni yakacak, Anka Kuşu gibi küllerinden doğacaksın.
Kendine iyi bak, sana en çok sen lazımsın.
-
Kendine İyi Bak
bir şeyler yolunda gitmediğinde, sen kendi yolunda gitmiyorsun demektir.
hayat sana armağan edilmişken, sen o armağanı yaşayamıyorsun demektir.
toplum, ailen, arkadaşların ya da sevgilin…
kendini birilerinin dediklerine göre şekillendirdikçe, kendinden uzaklaştığının farkında mısın?
benliğinden, isteklerinden, arzularından kopuyorsun.
başka bir sen yaratıyorlar, sen de “o” oluyorsun.
özüne in.
kendine koş.
o zaman sen de düzelirsin, gittiğin yol da.Kendine iyi bak…
-
Kendini Affet Kendinizle Barışmanın İlk Adımı
Birçoğumuz için ‘kendini affetmek’ tanıdık bir kavram değildir… Halbuki affetmelerin ilki, kişinin kendini affetmesidir. Kendini affetmek; bireyin geçmişte hissettiği ve bilinçaltının derinlerinde yatan suçluluk duygularını bırakıp kötü hissetmelerden kurtulmasıdır. Çoğumuz yaptığımız hatalar karşısında suçluluk duygusunu ne kadar yoğun yaşarsak, affedilmeye o kadar layık olduğumuza inanırız. Oysa kişinin bir yanlış davranıştan vazgeçebilmesi için duygusal güçlülüğe ihtiyacı vardır… Bir yanlış davranıştan sonra kişi kendini ne kadar suçlarsa psikolojik olarak o kadar zayıflar… Ve içine düştüğü psikolojik zayıflık, onu benzer davranışları yaptıracak bir kısır döngüye sokar… Adem Güneş, Kendini Affet’te okuyucularını, iç sesleriyle, dirençleriyle ve zorlantılarıyla tanıştırıyor… Suçluluk duygusu uyandıran iç seslerle nasıl konuşulacağını, dirençlerden nasıl kurtulunacağını, zorlantılarla nasıl baş edileceğini uygulamalar eşliğinde anlatıyor. Kendini Affet suçluluk duygusunun etkilerinden kurtulup bilinçli seçimlerden oluşan bir yaşama geçişin yollarını gösteriyor.
-
Kendini Aramak
İnsan başlangıç ile son arasında bu-ara-da seyrettiği, kendiyle başlayıp yine kendiyle bitirdiği hayat yolculuğunda kendi olmak, kendi kalmak, kendi ölmek için ne yapabilir? Kendilikiyle sımsıkı bağlı bilgiye erişmek, edindiği bilgiyle eylemek onu nereye taşıyabilir? Vahşi kapitalist dünya; duyu, duygu, düşünceden mürekkep insanın hangi zaafları üzerinde yükselir? Din, felsefe, bilim ve sanat insan olmaklıka nerede, ne zaman ve nasıl hizmet eder? Bu deneme tüm bu sorular ile 21. yüzyılın muzdarip ikliminde insan olmanın, kendi olmanın kıymetini bilerek, tanıyarak ve inanarak yola çıkıyor ve “düşünmek yolda olmaktır” ilkesiyle Hz. İnsan’ı arıyor…
-
Kendini Bulan Kadın
Elinizdeki bu kitap, daha önce Kendini Arayan Kadın adıyla sizlere sunulan eserin devamıdır. Yani büyük bir duygu yoğunluğu ve ibretle okuduğunuz Nilüfer Hanımın öyküsünün ikinci bölümü… Kendini Arayan Kadın okurlardan büyük bir ilgi gördü. Okuyanların yoğun talepleri sonucu da, kitabın ikinci kısmı olan Aradığını Bulan Kadın’ hizmetinize sunduk. Aradığını Bulan Kadın’ın neyi aradığını ve neyi bulduğunu bilmek için, bir duygu sağanağı olan bu kitabı da mutlaka okumalısınız. O zaman göreceksiniz ki, Aradığını Bulan Kadın’ın bu sırlar dolu öyküsünde siz de varsınız, sizin özlemleriniz ve hayalleriniz de var. Büyüsüne kapılacağınız bu gizemli hayatın içinde siz de kendinizi bulacaksınız. Bu kitap, hayatınızın eserlerinden birisi olacak. Eğer kendinizi böylesine heyecan dolu bir hayat destanına hazır hissediyorsanız buyurun.
-
Kendini Bulmak
İnsan bir kendilik arayışıdır. Kendilik-bilincine ermiş insan, çağdaş dünyada anlamın yitimini (dis-enchanment) en derinden yaşamış birey ve tür olarak varlığını korumak için var oluşunu, var olmayı ve hayatı yeniden anlamlı kılmalıdır. (re-enchantment) Nasıl? Kendi olmuş, kendilik bilincine ermiş, ferdiyetini kazanmış kişioğlunun alâmet-i fârikası “âmentu bi…” diyerek iyi, doğru ve güzel/yüce ile bağını en sahih biçimde kurmak; bir meta-fizik var olan olarak kendini yani emâneti yani akletmeyi yüklenmek; hesabı verilmiş bir hayat görüşü içinde yaşam ile ölümü bir süreklilik içinde idrâk etmek; madde ile manâyı birbirinin yerine ikame etmeksizin sahiplenmek… Ve dahi geçmişiyle geleceğinde buluşmak için teklif sahibi olmak; verili, hazır reçetelerden medet ummadan halis niyetle yola çıkmak ve yolda hatalarını doğrularına azık kılmak… İşte bu deneme, böyle bir yola çıkışın azığı olmayı mütevazı bir biçimde teklif ediyor…
-
Kendini Yeniden Başlat
– Bir kuyumcunun vitrininde, bakan herkesin dikkatini çeken harika bir mücevher gibi göz kamaştırmak varken sokakta oynayan çocukların elindeki çamura bulanmış bir misket gibi olmak niye? – Ben mi harika bir mücevher gibi göz kamaştıracağım? Ben kim, mücevher olmak kim? Benim içim küflenmiş, çürümüş; sen kalkmış bana, mücevher olmaktan bahsediyorsun. – Dışarıdan bakınca uzun zamandır kilitli kaldığı için üzeri tozlanmış bir sandık gibi görünüyorsun. Ancak içinde neler olduğunun farkında bile değilsin. Sana düşen, sandığın üzerindeki yıllanmış tozları temizlemek ve onun içinde seni bekleyen muhteşem hazineye ulaşmak. Şimdi sana desem ki elimde o kilidi açacak bir altın anahtar var ve bu kitabı, sandığın kilidini açacak o altın anahtarı sana vermek için yazdım. Hayal ettiğin güzellikleri yaşama yolculuğunda yol arkadaşı olalım mı?
-
Kendini Yeniden Konumlandır
“İçinizde hangi kaset çalıyorsa Hayat size o şarkıyı söyler. Şarkıyı beğenmiyorsanız Kaseti değiştirin.” Eğer kendini balina hissedersen hayat sana büyük bir okyanus sunacaktır. Eğer kendini minik bir Japon balığı hissedersen hayat sana küçük bir akvaryum verecektir. Kendini neye konumlandırdığının farkında mısın? Arınma Terapisi kitabının yazarı Terapist Selahattin Yaylamaz’ın danışanlarının gerçek hayat öykülerinden kesitler sunduğu Kendini Yeniden Konumlandır sizin hayatınıza da ayna tutacak. Bilinçaltı kodlarınıza yüklenen mutsuzluk, sevgisizlik, değersizlik, başarısızlık ve daha nice duygunuzun hayatınıza nasıl yansıdığını bulacaksınız bu kitapta. Dahası bu kodları güncellemeyi; mutluluk, sevgi, değerlilik, başarı gibi duygularla değiştirmeyi öğreneceksiniz. Kişinin normali neyse kendisini konumlandırdığı odur. İnsanın kendini konumlandırdığı her ne ise onu deneyimlemeye mahkûmdur. Normalini değiştir, evrene gönderdiğin konumu değiştir, hayatın değişsin. Bunun için yapman gereken eski normalini yeni normalinle güncellemektir. Kendini güncellemektir. Nasıl mı? Hayat hikâyeni yazan kalemi sen tut! Bir başkasının sana kapıyı açmasını bekleme, yaşamın tüm kapılarını kendine sen aç! Haydi, KENDİNİ YENİDEN KONUMLANDIR!
-
Kendinizle Barışık Olmak: Duyguların Eğitimi
Ruh sağlığını korumanın yolu, insanın kendisiyle ve çevresiyle barışık olmasından geçer. Kendimizle barışmak; duygularımızı denetim altına almayı başarmak ve hayatımızı amaçlarımız doğrultusunda yönlendirebilmek demektir. Bunun için duygularımızı eğitmeyi öğrenmemiz gerekir. Çünkü duygularımızı yönetebilmek bizim elimizdedir. Profesör Doktor Nevzat Tarhan, “Kendinizle Barışık Olmak”ta tıbbın ve psikoloji biliminin verileriyle, kendinizle ve çevrenizle uyum içinde bir yaşama kavuşmanın ipuçlarını veriyor.
-
Kent İlişkileri
“İnsan, yalın tabiat içinde yaşamaz. O, tabiatı yaşayabileceği hale dönüştürür, bu demektir ki kent kurar. Kentten kaçan ya geri kente döner veya gittiği yeri kentleştirir: gittiği yerde kendine barınak, yol… inşa eder. Kendi gövdesini ve tabiatı örtmek, insan varlık yapısının kendiliğinden yönsemesidir: İlkinden giysi, ikincisinden de kent oluşuyor.”
-
Kerbela Hz. Hüseyin
Zulüm gücü elinde bulunduranın yaratılanlara haksızlık etme hakkını kendinde görmesidir. Alnı secdeye değip de yüreği adalete değmeyenlere inat, dilinden zikir düşmeyip de eliyle saltanat kuranlara rağmen Muhammedî duruş gösterip mazlumların sesi, güvenci olmanın yiğitlik meydanıdır Kerbela. Bugün Kerbela’yı doğru okuyamadığımız meseleyi bir halifelik ısrarı diye anladığımız için imanımız kısır kalmıştır. Hz. Muhammed’i (sav), Ali’nin (kv) yolunu ve Hüseyin’in (ra) direnişini derinden anlayamadığımızdandır ki… Allah’a kullukta “sloganca bir aşkımız” var ama “şuurumuz” yok. Tüm yaratılanlara muhabbetimiz var ama samimiyetimiz kalmamıştır. İki türlü kıyam vardır: İbadetin ve imanın kıyamı. Namazda Allah’a aşkımızdan kıyam ederiz, imanda kıyam ise Allah düşmanlarına, Allah’ın emaneti kullarına zulüm gösterenlere karşı ölümüne karşı durmaktır. Velev ki haksızlığı yapan kendisini “Ben Müslümanım” diye tanıtsa dahi.
-
Kerbela Şehidi Hz. Hüseyin
Hz. Hüseyin’in çocukluğu, Sevgili Peygamberimizle (a.s.m.) geçti. “Cennet ehlinin süsü” dediği torununu gördüğünde yüzünde güller açan Efendimiz, onu sevip okşar, oyunlar oynardı. Yedi yaşında acının en büyüğünü yaşayan Hz. Hüseyin, küçücük bir çocukken önce canından çok sevdiği dedesinden, altı ay sonra annesinden ayrıldı. Peygamber ahlakıyla ahlaklanan Hz. Hüseyin, takvada zirveydi. Hayatının her karesinde Allah ve Rasûlü’nün rızasını öncelemişti. Son derece mütevazı, insanları hayrete düşürecek kadar cömertti. Babası gibi cesaret timsali bir kahramandı. Yeri geldiğinde ölüme meydan okumaktan kaçınmazdı. Son derece kararlıydı. Doğru bildiği şeyi yapmak için hiç bir şey ona engel olamazdı. Çok zeki ve hazır cevaptı. Verdiği cevaplarla hasımlarını şaşkına çevirirdi. Adalet duygusu yüksekti. Bunun için sonunda ölüm olduğunu bile bile Yezîd’in halifeliğine karşı çıktı. İhanete uğramasına rağmen mücadelesini sonuna kadar sürdürdü. Bu kitap, Hz. Hüseyin’in hayatını, dünya cazibesine kapılmayıp ebedi saltanata talip oluşunu, ümmetin selameti için canını ortaya koyuşunu ve Kerbela’da acımasızca şehit edilişini anlatıyor.
-
Kerbela Şehidi Hz. Hüseyin
Hz. Hüseyin’in çocukluğu, Sevgili Peygamberimizle (a.s.m.) geçti. “Cennet ehlinin süsü” dediği torununu gördüğünde yüzünde güller açan Efendimiz, onu sevip okşar, oyunlar oynardı.
Yedi yaşında acının en büyüğünü yaşayan Hz. Hüseyin, küçücük bir çocukken önce canından çok sevdiği dedesinden, altı ay sonra annesinden ayrıldı.
Peygamber ahlakıyla ahlaklanan Hz. Hüseyin, takvada zirveydi. Hayatının her karesinde Allah ve Rasûlü’nün rızasını öncelemişti.
Son derece mütevazı, insanları hayrete düşürecek kadar cömertti.
Babası gibi cesaret timsali bir kahramandı. Yeri geldiğinde ölüme meydan okumaktan kaçınmazdı.
Son derece kararlıydı. Doğru bildiği şeyi yapmak için hiç bir şey ona engel olamazdı.
Çok zeki ve hazır cevaptı. Verdiği cevaplarla hasımlarını şaşkına çevirirdi.
Adalet duygusu yüksekti. Bunun için sonunda ölüm olduğunu bile bile Yezîd’in halifeliğine karşı çıktı. İhanete uğramasına rağmen mücadelesini sonuna kadar sürdürdü.
Bu kitap, Hz. Hüseyin’in hayatını, dünya cazibesine kapılmayıp ebedi saltanata talip oluşunu, ümmetin selameti için canını ortaya koyuşunu ve Kerbela’da acımasızca şehit edilişini anlatıyor.