-
Benim Canım Fasulyem / Zuzu İle Allah’ın Güzel İsimlerini Öğreniyorum 1
Zuzu, küçük bir fasulye yetiştirmeye başlıyor.
Bu güzel fasulye bakalım O’na Allah’ın hangi isimlerini öğretiyor.Küçük yavrularımıza Allah’ın 3 güzel ismini anlatan bu sıcacık öyküye davetlisiniz.
‘El-Musavvir, Er-Rezzak, El-Vedud’
-
Benim Kur’anım
Kutsal kitaplar nelerdir? Kur’an-ı Kerim ne zaman indirildi? Kur’an-ı Kerim nasıl kitap haline geldi? Kur’an-ı Kerim hangi dildedir? Kur’an-ı Kerim tefsiri ne demektir? Kur’an-ı Kerim’de ne anlatılır? Ayet nedir? Kur’an-ı Kerim mukabelesi nedir? Kur’an-ı Kerim hatmi nedir? Kur’an-ı Kerim okumak zor mudur? Kur’an-ı Kerim niçin ezberlenir? Eğer sen de Kur’an-ı Kerim hakkında “SORULARIM VAAAR” diyorsan Biricik Dinimiz İslam’ın kurallarını öğreten İLK İLMİHALİM: BENİM KUR’ANIM kitabı tam sana göre!
-
Benim Peygamber’im Doğayı Çok Severdi
Doğa deyip geçme, Peygamber’in onu çok severdi; Ağaçları, kuşları, çiçekleri. Toprağın altındakileri ve göğe uzananları. O bir çevreci. O bir doğa dostu. O benim Peygamber’im. Ben O’nu çok seviyorum.
-
Benim Üniversitelerim
Gorki’nin üniversiteleri, ona kendi hayatlarının acımasız gerçekliğini öğreten gerçek insanlardır… Toplum dışına itilmiş yersiz yurtsuz aylaklar ve serserilerdir… Açlığı, zulmü ve baskıyı; devlet ve kiliseyle ilişkilerini sorgulayan devrimcilerdir… Kürek mahkûmları gibi sürekli çalışan, hayatlarını aklın rehberliğinde yaşamak isteyenlere düşman olan mujiklerdir…
Devrime yol açan fikirlerin filizlenmeye başladığı bir dönemde yazarın sosyal çevresini bu kesimlerden insanlar oluşturur. Çocukluğundan itibaren yazgısı olan sefil ve hoyrat gerçekliği daha güzel, daha insani bir hayata dönüştürme çabasındaki Gorki, Rus toplumunun devrim öncesindeki umutlarının cisimleşmiş halidir adeta.
devamını oku -
Benim Zürafam Uçabilir
Herkes zürafa resmi çizebilir. Siz de çizebilirsiniz! Moni, resim derslerini çok severdi. İlginç şekiller çizmeye ve renklerle oynamaya bayılırdı. Fakat bir gün tuhaf bir şey oldu. Moni resim çizemedi. Hem de zürafa resmini… Öğretmeni, Moni’yi hayal ettiği her zürafayı çizebileceği konusunda cesaretlendirmeye çalışsa da o ikna olmuyordu. Ancak öğretmeninin pes etmeye niyeti yoktu. Tabii Moni’nin de… Peki Moni, zürafa resmi çizebildi mi? Hayal etmenin, kendine inanmanın, azim ve cesaretin önemini vurgulayan “Benim Zürafam Uçabilir”, kendini keşfetmek ve özgürce hayal etmek isteyen herkesi büyüleyici dünyasına ortak olmaya davet ediyor.
-
Benimle Oynar mısın Baba?
“Oyun, çocuk için sadece bir oyalanma ve eğlence aracı değildir; fiziksel, zihinsel, dilsel, motor, sosyal-duygusal gelişim alanlarını destekleyici bir role sahiptir. Oyun çocuğun en ciddi işidir” diyerek yola çıkan Ali Çankırılı Benimle Oynar mısın Anne’den sonra Benimle Oynar mısın Baba ile çocuklarıyla kaliteli vakit geçirmek isteyen anne ve babalara bir destek eli uzatıyor. Bilgisayar ve internet odaklı oyunların çocuklarımızı adeta işgal ettiği şu dönemde evdeki basit materyallerle bazen de hiçbir malzemeye ihtiyaç duymadan uygulanabilecek oyun ve etkinlikler giderek daha da önem kazanıyor. Çünkü çocuğun duygusal, bedensel, zihinsel olarak aktif biçimde katılacağı oyun ve etkinlikler dikkat, algı, duyusal gelişim ve farkındalık üzerinde olumlu etkilerde bulunuyor. Bu ihtiyacın farkında olan ama çocuklarıyla basitçe ve gelişimlerine destek olacak içerikte farklı oyunlar ve etkinlikler oluşturmakta zorlanan anne babalar Benimle Oynar mısın Baba’da yaş gruplarına, uygulanacakları mekâna ve kazanımlarına göre gruplandırılmış etkinliklerle çocuklarıyla dolu dolu vakit geçirecek, zaman zaman da geçmişin sokak oyunlarının bugüne taşınan versiyonlarıyla kendi çocukluklarına doğru keyifli bir yolculuğa çıkacaklar.
-
Benjamin Button’ın Tuhaf Hikayesi
Heyecanla beklenen sıradan bir doğum, ‘küçük’ Benjamin’i Baltimore’daki hastane odasına ölümün hemen eşiğinde bırakır. Doktorların, anne ve babasının onu gördüklerinde yaşadıkları hayreti giderecek hiçbir açıklaması yoktur. Hiç de sıradan olmayan bu yetmişlik koca bebeği ne yapacaklarını ya da çevrelerine nasıl açıklayacaklarını bilemez hâlde hastaneden ayrılırlarken başlar işte Benjamin Button’ın Tuhaf Hikâyesi. F. Scott Fitzgerald’ın bu kısacık öyküsü, Hollywood stüdyolarında iki saati aşkın keyifli bir filme dönüşürken çok daha geniş kitlelerin de onu tanımasını sağlayacaktır.
-
Bereketli Peygamberim Hz. İsmail
Bu kitapta çölde yavrusuyla bir başına kalan bir annenin hikâyesini okuyacaksınız. İçmek için yanlarında bir damla su kalmadığında Rabb’ine teslim olup su aramaya koyulan Hz. Hacer ve oğlu İsmail’in hikâyesini… 5-8 yaş için hazırlanan bu kitapla çocuklarınıza Hz. İsmail’i ve zemzem suyunun nasıl ortaya çıktığını somut bir dille anlatabileceksiniz. Okul öncesi dönemde çocuklara peygamberlerini öğretmek özel bir anlatım şekli ister. Bu kitapta Merve Gülcemal eğlenceli ve şiirsel bir anlatımla çocukları Hz. İsmail ile tanıştırıyor. Kitap sonunda yer alan etkinliklerle zemzem suyu içme adabı, okçuluk, duayla birlikte çabalamanın önemi, anne sevgisi gibi konuları anlatmayı hedefliyor. Bereketli Peygamberim Hz. İsmail, model alarak öğrenme yöntemi esas alınarak hazırlanan, peygamber hayatlarının anlatıldığı serinin ikinci kitabı.
-
Beş Şehir
Beş Şehir’in asıl konusu hayatımızda kaybolan şeylerin ardından duyulan üzüntü ile yeniye karşı beslenen iştiyaktır. İlk bakışta birbiriyle çatışır görünen bu iki duyguyu sevgi kelimesinde birleştirebiliriz. Bu sevginin kendisine çerçeve olarak seçtiği şehirler, benim hayatımın tesadüfleridir. Bu itibarla onların arkasında kendi insanımıza ve hayatımızı, vatanın manevi çehresi olan kültürümüzü görmek daha da doğru olur.
-
Besmele Hazinesi
Besmele Hazinesi nerede? Ormanda mı, bir çiçeğin yaprağında mı yoksa bir ağaç kovuğunda mı? Dedelerinin biricik torunları Selin, Furkan, Osman ve Reyhan; gür ormanlarla kaplı Çiçek Dağı’na gidiyorlar. “Fazla uzaklaşmayalım, kayboluruz.” diyorlar ama korktukları başlarına geliyor. Koca ormanda kayboluyorlar. Ve macera başlıyor… Ama en heyecanlısı, burada “Besmele Hazinesi”ni buluyorlar… Bu hazineyle her şeye sahip olabileceklerini anlıyorlar. Besmele Hazinesi, içerisindeki birbirinden değerli hikâyelerle akrabalık ilişkilerini, inancın gücünü, bilginin kıymetini, yardımlaşmanın mutluluğunu, elimizdekilerle mutlu olmayı, yaratılan her şeyin bir değeri olduğunu anlatıyor. Besmele Hazinesi; eğlendiriyor, heyecanlandırıyor, bilgilendiriyor…
-
Betrachtung
Die Erzählungen von Franz Kafka: Kinder auf der Landstraße, Entlarvung eines Bauernfängers, Der plötzliche Spaziergang Entschlüsse,Der Ausflug ins Gebirge, Das Unglück des Junggesellen, Der Kaufmann, Zerstreutes Hinausschaun, Der Nachhauseweg, Die Vorüberlaufenden, Der Fahrgast, Kleider, Die Abweisung, Zum Nachdenken für Herrenreiter, Das Gassenfenster, Wunsch, Indianer zu werden, Die Bäume, Unglücklichsein. -
Beyaz Diş
Beyaz Diş, soylu ve onurlu bir vahşi kurt-köpek kırmasının zihninden bakılarak hayatın acımasızlığını, sevgi ve şefkat eksikliğinin yol açtığı dramatik olayları konu edinir. En vahşi canlının bile bu yüce duygulara duyduğu ihtiyacı bütün gerçekçiliğiyle dile getiren roman, tematik özellikleri ve Alaska, Kanada gibi karlı coğrafyaların zorlu yaşam koşullarını gözler önüne sermesi bakımından dünya klasiklerinden biri olma özelliğini fazlasıyla hak eder
-
Beyaz Diş
Korkunç soğuğa rağmen hâlâ hayatta olan iki adam ümitsizliğe düşmeden, durmadan yürüyordu. Soğuktan korunmak için kalın kürkler, deri eldivenler giyinmişlerdi. Kirpikleri bile buz tutmuştu. Yüzlerindeki kar ve buzdan yüz hatları kaybolmuştu. Sanki bu adamlar bilinmeyen bir gezegene ölüleri taşıyan ve orada gömen özel görevli yaratıklardı. Ya da tanınmamak için maske takmış iki mezarcı… Aslında ikisi de senin benim gibi insanlardı. Bu kadar tehlikenin, bu ıssız doğanın içinde ölümle âdeta dans eden iki maceracıydı onlar. -
Beyaz Gemi
Masalla gerçeği birleştiren bir eserdir. Geçmişi temsil eden dede ile geleceği temsil eden çocuk arasında dramatik bir ilişki kurarak insan duygu ve düşüncelerine kendine has yorumlar getirilir. Adı eserde hiç geçmeyen çocuğun saf ve temiz dünyasından, hayatın acı ve çıplak gerçeğine uzanan bir roman kurgusu meydana çıkarılır. Aytmatov’un, edebiyat âleminde geniş akisler uyandıran, uzun yıllar tartışılan, verilmek istenen mesajla yaratılan tiplerin büyük bir uyum sağladığı eserlerinden biridir.
-
Beyaz Usta Siyah Çırak
12 Eylül’ün darbesini yemiş bir aile. Cezaevinde idamla yargılanan bir abi, geçirdiği felçten sonra yok hükmünde bir baba ve bu iki acı arasında kalakalmış bir anne. Ve ailesini derleyip toparlarken unutulmuş, ihmal edilmiş bir genç adam; Sarp. Acılarla, kayıplarla geçen gençlik yıllarından sonra, hangi pusula Sarp’a çıkış yolunu gösterecek? Bir yanda hiç ummadığı bir anda hanımeli kokularıyla hayatına giren bir rehber, Kıymetlim dediği Ustası. Bir yanda kendini de Sarp’ı da aşkla yakan bir kartal; Jammer. Ve bu iki çekim merkezinin etkisinde Aşk’ın hallerini tecrübe ederken yeniden doğan Sarp. Aşk Çölü, Aşk Cephesi, Kanaviçe ve Kerime ile yakın tarihin acılarını en insani noktadan yakalayarak anlatan Bahadır Yenişehirlioğlu, Beyaz Usta Siyah Çırak’ta merceği bugüne taşıyor. Modern insanın en temel açmazlarından birini, hakikat arayışında savrulan bir genç adamın hikâyesini anlatıyor. Beyaz Usta Siyah Çırak, geçmişinden yorgun, geleceğine hakiki bir yol arayan Sarp’ın hayal kadar şaşırtıcı ama gerçek hikâyesi.
-
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Kutsal kitaplarda şöyle bir hikâye geçer: Bir zamanlar güçlü, zalim bir hükümdarın sarayının duvarlarında ateşle yazılmış kelimeler varmış: “Mane tekel fares!” Bu kelimeleri hiç kimse anlayamamış. Hâkim Danyal, kelimeleri şöyle yorumlamış: “Bu ateşten yazılar, ilginç bir olayın geleceğini haber veriyor. Bunların anlamı şudur: Devlet, artık yaşama gücünü yitirmiştir. Kaçınılması imkânsız bir sona, yani yıkılmaya mahkûmdur. Tarih onlar hakkındaki kararını verdi: Mane tekel fares!” Atatürk’ün okullarda okutulmasını tavsiye ettiği Beyaz Zambaklar Ülkesi’nde bir milletin bütün olumsuz koşullara rağmen nasıl ayağa kalkabileceğini adeta kalplere dokunarak gösteriyor.
-
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Finlandiya gibi küçük ve geri kalmış bir ülkenin, eğitim ve kültür yönlerinden, nasıl kalkındığını derinliğiyle anlatan büyük toplumsal bir yapıttır. Fin halkı önceleri nasıldı, sonradan ne duruma geldi, bunda, okulun, ordunun, devletin, dinin rolleri nedir? Tek tek kahramanlar, Fin halkını nasıl yiğit bir ulus yapmıştır? Demokrat bir ulus ne demektir, bütün bir ulus nasıl yücelir, halka karşı aydınalrın görevi nedir, gerçek yurtseverlik nasıl olur, ulusa gerçek hizmet nasıl verilir, bir avuç aydının kendini halka veren gönül tokluğu ve özverisiyle tüm bir ulus nasıl cehennemden cennete yükseltilir? Kitabın asıl değeri bize Finlandiya’yı tanıtılmasında değil, onu tanıtırken, bize de kendimizin ne olduğunu, ne olacağını göstermesindedir. Sanki bu küçük Fin ulusu, büyük akrabası olan biz Türklere bir kolaylık olsun diye, tuttuğumuz uygarlık yolunda, daha kararlı, daha güvenle, daha bilinçli yürüyüp ilerlememizi sağlamak için, o deneyi yaptılar.
-
Beyaz Zambaklar Ülkesinde (Atatürk ‘ün askerlere tavsiye ettiği kitap)
Meşhur bir atasözü der ki: “Yeni toplumlar, kendileriyle birlikte yeni şarkılar üretirler.” Zaman geçip gittikçe nesiller değişiyor ve yenileniyor. Her nesil gelişirken kendisiyle birlikte yeni kavramlar, yeni söylemler, yeni ihtiyaçlar ve talepler de getiriyor. Artık yeni nesillere eskimiş ve zaman aşımına uğramış yönetim biçimleri ve yasalar zorla uygulanamaz.
-
Beyin Fırtınası
Bilmek…
Sınırsız bir kelime. Tıpkı öğrenmek gibi.
Ne kadar öğrenirsek öğrenelim, ne kadar bilirsek bilelim, hep bir şeylerin eksik kaldığını hissederiz.
Hayatın bizlere öğrettikleri, öğrendiklerimiz sadece bir iz sürmek sayılabilir.
Ve sonradan gelenler bu iz üzerinde bitmeyen, bitmeyecek olan menzile doğru yürürler.
İşte bu kitap yetkin bir aklın, tecrübeyle yoğrulduğu anlara şahitlik ediyor.
Aydın, akıcı bir üslupla… -
Beyin Sizsiniz
Kâinat, matematik kaideleri çerçevesinde yaratılmıştır.
Ölçülemeyen hiçbir şey, bilimin konusu olamaz.
Her şey ölçülebilirdir.
Akıl, Zekâ, Zihin ve Şuur bile…
…ve HAYAL…
Hayal edebiliyorsak, başarabiliriz.
Hayal edebildiğimiz müddetçe, beynimizin gücü sonsuzdur.
Hayal, beynin kabiliyetini gösterir.
Hayal gücü sonsuz olanın, beyin gücü de sonsuzdur.
Beynimizin gücü, hayallerimizle sınırlıdır.
Her şey kendi beyninizde, kendi iradenizde, kendi elinizde…
Beyin… İnsan beyni!
Bir donanım olan beyin, insanı insan, âdemi adam yapan veya yapmayan bir organdır. Akıl yazılımı, zekâ ise işletim sistemidir beynin.
Ruhumuzun, kimliğimizin, şahsiyetimizin, onurumuzun, haysiyetimizin ve biz olmamızın yegâne ve nadide kumaşı, beynimizin sinir iplikçileri ile örülü olarak, kafatasımız içerisinde kullanılmayı beklemektedir.
Evet… Beyin Sizsiniz!