Yapı Kredi Yayınları

  • Işık Bahçeleri

    Çağdaşımız Mani… Hoşgörü peygamberi Mani… Amin Maalouf diğer romanlarında olduğu gibi yine bir karakterin yaşamı üzerinden dünyaya açılarak yapıtını kuruyor. Mani’nin inancı ve öyküsü Hıristiyanlık çağının şafağında, İsa’nın ölümünden iki yüz yıl sonra başlar. Bizim çağımızın da kahramanı olabilecek Mani, yaşam öyküsüyle, son nefesine kadar savunduğu inancının oluşturduğu kişisel tarihiyle, o dönemden yani II. yüzyıldan beri hala varolan politik sorunlara da işaret etmiş oluyor. Mani’den bugüne, ”sanat ve coşku kaynağı olan kitaplarından, bağışlayıcı dininden, coşkulu arayışlarından, insan, doğa ve tanrısallık arasında uyum isteyen çağrısından geriye” çok az şey kalmış olsa da; bağnazlık ve iktidar hırsı yapıtını yok etmeye çalışsa da Amin Maalouf onun Aydınlıklar’a açılan inancını ele alıyor ve Mani’nin öyküsüyle bugüne ”ışık” tutuyor.

    7,90
  • Tanios Kayası

    Yine bir Doğu öyküsü. Mehmet ali Paşa’lı yılların Mısır’I. Güzelliğini çarmıh gibi taşıyan bir kadın: Lamia. Lamia’nın gölgesine sığındığı bir şeyh: Francis. Yasak aşk meyvesi bir oğul: Tanios. Başka bir kadın: Esma. Bir serüven ve sadakat romanı.

    7,90
  • Arapların Gözünden Haçlı Seferleri

    Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de büyük bir okur kitlesine sahip olan Lübnan asıllı Fransız yazar Amin Maalouf’un büyük ses getiren kitabı “Arapların Gözünden Haçlı Seferleri” YKY tarafından yayımlandı. Maalouf’un 1983 tarihli bu yapıtı, 11. yüzyılın sonundan 13. yüzyılın başına kadar devam eden Haçlı Seferleri’ni egemen tarih anlayışının yerine “öteki”nin gözünden anlatıyor.

    8,90
  • İçimizdeki Şeytan

    “İsteyip istemediğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticesi aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimi bir mesulünü bulmuştum: Buna içimdeki şeytan diyordum, müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması… İçimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu… İçimizdeki şeytan yok… İçimizdeki aciz var… Tembellik var… İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var…” Bu romanında, toplumsal gündemin kişilikler üzerindeki baskısını ve güçsüz insanın “kapana kısılmışlığını” gösteriyor Sabahattin Ali. Aydın geçinenlerin karanlığına, “insanın içindeki şeytan”a keskin bir bakış.

    4,90
  • Masal Masal İçinde

    Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, cinler cirit oynar iken eski hamam içinde, bir varmış bir yokmuş… Şapkacı’nın büyük bahtsızlığından nefsine karşı girdiği mücadeleyi kaybeden Müezzin’e, ancak gözlerini kaybettiğinde hatasını görebilen Köradam’dan bilge babasının mirasıyla hayata yeniden tutunan Kuyumcu’ya… Hatalar, pişmanlıklar, keder ve elemle örülü masallar ders çıkarmasını bilene huzurun sırrını vaat ediyor, çiğ süt emmiş insanı kendi hatalarında pişmeye çağırıyor. Aydınlık bir göğü, parıltılı bir denizi, verimli toprakları olan güzel mi güzel bir ülke varmış… Masal Masal İçinde hep aşikâr olduğumuz Doğu’ya has masal geleneğinin tüm karakteristik öğelerini –kokusunu, rengini, tadını– Batı’nın çok katmanlı kurgu anlayışıyla bir araya getiriyor ve ortaya yerelden beslenen fakat evrensel olarak da kabul görür standartları başarıyla yakalamış bir roman çıkıyor. Ahmet Ümit aile yadigârı masallarını taşıdığı çıkınını büyük bir cömertlikle seriyor okurlarının huzuruna. Oldukça iyi bir anlatıcı olan annemin düş dünyasını katarak zenginleştirdiği masalları büyük bir keyifle yazıya döktüğümü belirtmeden geçemeyeceğim.

    7,94
  • Büyük Sorular Kitabım

    Resimli sorular, resimli yanıtlar! Büyük Sorular Kitabım, 8 konuya ayrılmış resimli sorular ve bunların resimli yanıtlarıyla, okuma serüveninde emeklemeye başlayan meraklılara hem bilgilenecekleri hem eğlenecekleri rengarenk görsel bir şölen sunuyor. Sorulara ve yanıtlarına eşlik eden 150’yi aşkın sevimli resim miniklerin çevresindeki kimi nesneleri hem tanımasına hem de adlandırmasına yardım edecek…

    12,54
  • Ay Ne Zaman Gelecek?

    Mucizelere inan! Dostluğun ışığı bütün korkuları yener. Küçük tavşan bir gece yarısı uyandı. Karnı çok acıkmıştı ama karanlık ormanda yiyecek aramaktan biraz korkuyordu. Pembe burnunu kırpıştırıp çaresizce havayı koklarken bir çıtırdı duydu, ardından parlak bir ışık gördü. Gecenin kocaman lambası Ay mıydı bu gerçekten? Yoksa onun da mı uykusu kaçmıştı? Hayat dolu çizgileriyle çocuklar için büyülü dünyalar yaratan Feridun Oral, bu kez küçük bir tavşanın korkularını yenişini ve Ay’ın yardımıyla hayatı biraz daha tanıyışını anlatıyor.

    7,94
  • Kırmızı Elma

    Sevimli tavşancık, soğuk ve karlı bir kış gününde karnını doyurmanın yollarını arıyor. Acaba ağaçta gördüğü kırmızı elmaya ulaşabilecek mi? Belki de kır faresi, tikli ve koca ayı ona yardımcı olabilir. Ne dersiniz?

    7,94
  • Bu Kış Kimse Üşümeyecek

    Küçük kır faresi ısınmak istiyor! Soğuk bir kış sabahı üşüyerek uyanan küçük kır faresi, yakacak çalı çırpı bulmak için yola koyulur. Ama karlarla kaplı uçsuz bucaksız ormanda beklenmedik bir şey olur. Bakalım küçük kır faresi ısınmanın bir yolunu bulabilecek mi? Tavşan dev yığını görünce gözlerine inanamadı. “Bu yükü çekmeye gücüm yetmez!” dedi. “Güçlerimizi birleştirirsek çekebiliriz” dedi küçük fare. Feridun Oral’ın yazıp resimlediği sıcacık bir hikâye.

    7,94
  • Yağmurlu Bir Gün

    Feridun Oral’dan yeni bir şaheser: Yağmurlu Bir Gün, Feridun Oral’dan, çocukların hayal güçlerinin zenginliği üzerine bir güzelleme. Bardaktan boşalırcasına yağmur yağdığı bir gün, bahçeye çıkamayan Cem pencereden yağmuru seyrederken hayaller kurmaya başlar. Feridun Oral bizi Cem’in hayal dünyasında gezdirir. Arılar gibi uçup bulutları kovalayabilen, timsahlarla yüzüp papağanlarla şarkı söyleyebilen Cem’in renkli dünyasına kim misafir olmak istemez ki!

    7,94
  • Kırmızı Kanatlı Baykuş

    Küçük baykuşun kanatları kırmızı ve güçlü değildi. Keşke bir arkadaşı olsaydı, onunla ne çok oyun oynardı. Belki uçmasına yardım ederdi. Rüzgârlı bir gece üzgün üzgün otururken bir çıtırtı duyuldu. Küçük bir fareydi bu… Küçük baykuş ile farenin dostluğuna dönüşen hikâyesini Feridun Oral yazdı ve resimledi.

    7,94
  • Meyveleri Kim Yemiş?

    Muş muş, miş miş… Peki ama meyveleri kim yemiş? Ödüllü yazar-çizer Feridun Oral’ın büyüleyici dünyası, çocuk rüyalarıyla yarışıyor; küçüklerin hayallerine hayaller katıyor. Dutların peşindeki küçük balıklar, ahududu çalısındaki arılar, yağmurdan kaçan sevimli maymun, kurbağanın gondolundaki yusufçuk, limon ağacındaki tombul filler, portakalı fazla kaçırıp tombul bir dolunaya dönüşen Ay, beyaz sakalını kuşlara yuva yapan yaşlı adam… Gerek kendi yazdığı gerek başka yazarların yazdığı çocuk kitaplarını resimleyen Feridun Oral, yurtiçinde ve yurtdışında birçok sergi, bienal ve yarışmalara katıldı, kitapları yurtiçinde ve dışında yayımlandı. Resim, heykel, seramik alanında da birçok sergi açan sanatçı, çalışmalarını İstanbul’daki atölyesinde sürdürüyor.

    9,09
  • Acaba Neden?

    Suna Hanım’ın yaramaz kedisi çatıdaki serçeleri kovalarken dengesini kaybedip düşüverir. Suna Hanım fırladığı gibi kedisini kucaklayıp veterinere götürür. Tedavisi yapıldıktan sonra kediciğin hayatı ve görünüşü birazcık değişir. Üstelik evin diğer sakinleri ona tuhaf davranmaya başlamıştır. Neden kediciğe böyle davranıyorlar dersiniz? Acaba neden?

    7,94
  • Veba Geceleri

    Orhan Pamuk’un üzerinde 5 yıldır çalıştığı Veba Geceleri, 1901 yılında 3. Veba Pandemisi döneminde Osmanlı’nın 29. Vilayeti Minger adasında geçiyor. Hem sürükleyici bir siyaset ve aşk romanı hem de Pamuk’un salgın, karantina, devlet ve birey konularını bir masal havasıyla tartıştığı bu tarihi roman, konusuyla yaşadığımız günlere de ışık düşürüyor. 1901 baharında Osmanlı İmparatorluğu’nun 29. vilayeti Minger Adası’nda veba salgını baş gösterince Sultan Abdülhamit önce Sağlık Başmüfettişi kimyager Bonkowski Paşa’yı, onun arkasından da genç ve başarılı Doktor Nuri’yi salgını durdurması için adaya gönderir. Padişah kısa bir süre önce genç doktoru, sarayda hapis hayatı yaşattığı ağabeyi önceki padişah V. Murat’ın kızı Pakize Sultan ile evlendirmiştir ve Pakize Sultan da bu yolculukta kocasına eşlik etmektedir. Adada ise genç ve milliyetçi Osmanlı subayı Kolağası Kâmil, onun âşık olduğu adalı Zeynep ve her şeye yetişmeye çalışan Vali Sami Paşa ile güzel sevgilisi Marika vardır. Karantina yasaklarına itaat edilmesi için çaba harcayan bu insanların vebayla, adadaki geleneklerle ve sonunda birbirleriyle ve ölüm tehditleriyle savaşının ve yaşadıkları aşkların hikâyesidir Veba Geceleri. “Pamuk yaşayan en büyük yazar.” -LE POINT, FRANSA “Pamuk, en iyi kitaplarını Nobel’den sonra yazan eşsiz bir yazar.” -THE INDEPENDENT, İNGİLTERE “O ne bir ideolog, ne bir siyasetçi, ne de bir gazeteci. Orhan Pamuk büyük bir romancı.” -THE NEW YORK TIMES, ABD

    12,54
  • Don Kişot (Karton Kapak)

    Don Kişot’u bilirsiniz, hani şu ince-uzun, sakallı, şövalye romanları okuya okuya sonunda şövalye olmaya özenen roman karakteri. Dulcinea del Toboso’ya âşıktır, kendi gibi zayıf, çelimsiz Rocinante adlı bir atı vardır. Seyisi-yardımcısı-dostu Sanço Panza ile atışır sık sık. İşte yeldeğirmenlerine savaş açan bu âşık, yaşlı şövalye, Miguel de Cervantes Saavedra’nın yazdığı bu romanın başkahramanıdır. Edebiyatta roman türünün başlangıcı sayılan ve birinci bölümü 1605 yılında yayımlanan İspanyol edebiyatının bu başyapıtı, yayımlandığı günden beri pek çok dile çevrildi, defalarca basıldı. Elinizdeki bu kitap, Türk edebiyatının önemli yazarlarından Reşat Nuri Güntekin tarafından Don Kişot’un kısaltılmış, Fransızca bir versiyonundan çevrildi. Kitapta yer alan resimler, Gustave Doré’nin Don Kişot için yaptığı gravürlerden seçildi. “Okur” olacak kişinin mutlaka okuyacağı kitaplar arasında yer alır Don Kişot. Bir başka deyişle Don Kişot’u okumamış kişi “okur-yazar” sayılmaz.

    6,79
  • İyi Kalpli Küçük Tavşan

    Yeni Bir Dünya Kuralım! Türkçeye ilk kez kitabı çevrilen Fransız yazar Michael Escoffier 1970 yılında doğdu. Eşi ve iki çocuğuyla Lyon’da yaşayan yazar, İyi Kalpli Küçük Tavşan kitabında kaderine karşı koyan ve böylece bütün tavşan kardeşlerinin kaderini değiştiren ince düşünceli, zeki ve sevimli bir tavşanın hikayesini anlatıyor.

    7,94
  • Empedokles’in Dostları

    Romanlarıyla olduğu kadar deneme kitaplarıyla da ilgi çeken Maalouf, Empedokles’in Dostları’nda bu kez geleceğe yönelik bir kurguyla dönüş yapıyor. Ölümcül Kimlikler ve Uygarlıkların Batışı kitaplarında yer verdiği eleştirel gözlemlerin izinde yarı distopik bir dünya çiziyor. Platon’un mağarasından çıkıp Empedokles’in Dostları’yla tanışmaya davet ediyor bizi.

    Atlas Okyanusu kıyısındaki küçük Antioche adasının yalnızca iki sakini vardır: Orta yaşın verdiği olgunlukla sessiz bir hayat sürmek isteyen Alec ile yazdığı ilk romanının yakaladığı başarı sonrası her şeyi ardında bırakan esrarengiz Ève. Birbirlerinden uzakta, kırılgan yalnızlıklarının tadını çıkaran bu iki insanın yolu bir gün elektriğin, telefonların, televizyon yayınlarının, internetin, kısacası her türlü iletişim aracının etkisiz hale gelmesiyle kesişir.
    Gerçeğe ulaşma imkânı kalmayınca fısıltı gazetesi işlemeye başlar: Gezegen bir nükleer felaketin eşiğindedir, Amerika küresel ölçekte bir terör saldırısına maruz kalmıştır, insanlığın hayatını kolaylaştıran teknolojik gelişmeler artık insanlığın sonunu getirmiştir…
    Tüm dünya bu söylentilerle çalkalanırken, kendilerine Empedokles’in Dostları diyen, son derece gelişmiş bir teknolojiye ve tıp bilgisine sahip bir grup gizemli insan bu karmaşaya son vermek üzere çıkagelir. Alec bu insanların kim olduğunu öğrenmeye çalışırken, içinde yaşadığımız dünyanın çelişkileriyle de yüzleşmek zorunda kalır. Hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacaktır.

    “Hayal kırıklığı içeren bu satırları yazarken hikâyenin sonuna geldiğim izlenimindeyim. Geldiler, üstünlük kurdular, dünyada hem kaygı hem de umut rüzgârları estirdiler, sonra da gittiler.”
    devamını oku

    9,09
  • Uygarlıkların Batışı

    Uygarlıkların Batışı, doğup büyüdüğü Lübnan’ın çokkültürlülüğünden beslenen ve bunun önemini her zaman dile getiren Amin Maalouf’un Ölümcül Kimlikler ve Çivisi Çıkmış Dünya ile başladığı düşünce serüveninde en karamsar durak. Buzdağını gördüğü halde ilerlemeye devam eden insanlık gemisi için bir taziye.

    Her ne kadar hâlâ süper güç olarak anılsa da ahlaki inandırıcılığını kaybetmekte olan Amerika; çağımızın en umut verici projelerinden biri olarak sınırları kaldırmayı amaçlayan, ancak bugün parçalanmanın eşiğine gelmiş Avrupa Birliği; umutsuzluğa kapılmış ve herkesin kendisinden nefret ettiği yanılsaması içinde dünyaya sırt çeviren
    Arap-Müslüman âlemi; yeni süper güç olma yolunda silahlanma da dahil her alanda büyük adımlarla birbirleriyle yarışan Çin, Hindistan, Rusya…

    Ve çağımızın yaşadığı muazzam teknolojik ilerlemenin büyüsü ardına saklanmış iklim felaketleri, etnik düşmanlıklar, kaybolmuş özgürlük hayali ve pusulasını yitirmiş insanlık.
    devamını oku

    7,94
  • Ölümcül Kimlikler

    ‘Bana içimin derinliğinde ne olduğum sorulduğunda, bunda herkesin içinin derinliğinde ağır basan tek bir aidiyetin, bir bakıma kişinin derin gerçekliğinin, doğarken ebediyen belirlenen ve artık değişmeyecek olan öz’ünün var olduğu inanışı yatıyor; sanki geri kalanın, bütün geri kalanın -özgür insan olarak katettiği yolun, benimsediği inanışların, tercihlerin, kendine özel duygusallığının, yakınlıklarının, sonuçta yaşamının- hiçbir önemi yokmuş gibi.’ Kimlik, insanın zamanın içindeki incelişinde onu dünyaya bağlayan bir ayna. Amin Maalouf, Ölümcül Kimlikler’de çok yönlü ve saydam bir sorgulamanın eşliğinde, aynadaki görüntünün tutulabileceğine işaret ediyor. Ölümcül Kimlikler, dünyanın yeni zamanlarında insanlığın küllerinden kuracağı düzenin temeline konan bilge bir taş.
    devamını oku

    7,94
  • Maymun Kral

    Ormanda sıcak bir gündü. Küçük maymun Muni’nin canı çok sıkılıyordu. Taze meyveler onu rahatlatmıyordu.
    Serin gölde yüzmek can sıkıntısını azaltmıyordu.

    Bir anda, küçük yaramazın eline ormanın kralı olma şansı geçti. Her emri yerine getirilecek, yediği önünde yemediği arkasında keyif çatacak, canı asla sıkılmayacaktı. Tek yapması gereken, ormandaki arkadaşlarını bir yabancı olduğuna inandırmaktı.

    Acaba küçük maymun Muni ormanın kralı olmayı ve kral olarak kalmayı başarabilecek miydi?

    9,09
  • Misafir Yılan

    İiiiik! İiiiik!”
    “Tısss! Tısss!”
    “Açık kumral saçlı Cini’yi düşlüyorum!”
    Poli’nin evcil hayvanlar tatil evinde ortalık karıştı.
    Kobayların, mina kuşunun ve Doris’in söyleyecekleri var!
    Peki Doris ortadan kaybolduğunda…
    Poli’nin annesi ne diyecek? Ödüllü çocuk kitapları yazarı Julia Donaldson’ın bu eğlenceli mi eğlenceli hikâyesini Hannah Shaw resimledi.

    5,64
  • Bay Tavşan’ın Bir Fikri Var

    Bay Tavşan’ın tek istediği, biraz otları kemirmek, çayırda koşup oynamak, rahatsız edilmeden güzel havanın keyfini çıkarmaktır. Ama o da ne? Kocaman bir köpek peşine düşmüştür bile. Hem de görünürde hiçbir neden yokken… Bay Tavşan çok korksa bile bu haksızlığa bir çözüm bulmaya kararlıdır. Olup biteni öteki tavşanlara anlatır ve birlik olup köpeğe öyle bir sürpriz hazırlarlar ki… Birlikten her zaman kuvvet doğar. Bay Tavşan bunu sizlere anlatacak, hem de çok eğlenceli bir biçimde…

    7,94
  • Kim Korkar Kırmızı Başlıklı Kız’dan?

    Zamane Yavru Kurtları Bir Başka!
    Akıllı mı akıllı yavru kurt, artık büyüdüğünü ve ormanda tek başına dolaşmaya çıkabileceğini düşünür. Ancak annesi onunla aynı fikirde değildir. Önce yavrusuna sorması gereken bazı sorular vardır. Yavru kurt, bütün soruları annesini şaşırtacak şekilde cevaplar. Üstelik gayet yaratıcıdır da…

    Sara Şahinkanat’ın yazdığı, Ayşe İnan Alican’ın resimlediği Kim Korkar Kırmızı Başlıklı Kız’dan? mizahi dili, hikâyeyi ele alışındaki tavrı ve bakış açısıyla çok güzel bir kitap olmasının yanı sıra, Çocuk ve Gençlik Yayınları Derneği tarafından 2009’da Yılın En İyi Resimli Öykü Kitabı ödülünü de alan, çok ama çok özel bir kitap.
    devamını oku

    7,94
  • Çavdar Tarlasında Çocuklar

    NewYork’lu bir burjuva ailesinin oğlu Holden Caulfield’in “büyümeye dair” keyifli ve hüzünlü öyküsü. Salinger’in en iyi eserlerinden biri. Türkçeye daha önce Gönülçelen adıyla çevrilen roman, bu kez İngilizce aslından Coşkun Yerli tarafından çevrildi.

    6,79
  • Babamın Battaniyesi

    Sara Şahinkanat’ın kıpır kıpır kaleminden tekrar tekrar okunacak bir hikâye daha.

    Evde canınız çok mu sıkıldı?
    Zaman geçmek bilmiyor mu? Olsun.

    İki kardeş babalarının battaniyesiyle öyle eğleniyorlar ki, zaman neşeyle akıp gidiyor, şiş göbekler iniyor. Bu battaniye başka battaniyelere benzemiyor, türlü türlü maceraya götürüyor. Babanın müthiş hayal gücüyle canlanan battaniye çocukların rengârenk hayalleriyle bir araya geliyor. Babalar çocuklarıyla böyle vakit geçirirse, maceralar bitmez tükenmez.
    Çocuklarla hep anneler ilgilenecek değil ya?
    Babayla yaşanan maceralar bir harika.

    6,79
  • Farklı Ama Aynı

    Feridun Oral’dan “Engeller” üzerine bir kitap… Bir gün, çobanın sürüsündeki keçilerden biri doğurur. Bu sevimli yavrunun sürüdeki diğer yavrulardan farklı olduğunu hemen anlar çoban. Yavrunun ön bacakları tutmuyordur! Dağlarda, bayırlarda bu yavru keçi ne yapacaktır? Nasıl koşup oynayacaktır? Çoban, yavrunun hayatını kolaylaştırmak için önceleri onu korur kollar ama çok geçmeden onun için çok yaratıcı bir çözüm bulur. Artık sevimli oğlak da sürüden ayrı düşmeyecek ve hayatını kendi başına sürdürebilecektir. Farklı Ama Aynı, Feridun Oral’dan hem hikâyesi hem resimleriyle çok etkileyici yeni bir kitap.

    7,94
  • Yavru Ahtapot Olmak Çok Zor

    Yavru ahtapot Nino, ahtapot olmaktan hiç memnun değil.
    Her sabah sekiz kollu kazağını giymek, sekiz eldiven takmak ve sekiz kolunun sebep olduğu karmaşayla uğraşmak onun canını çok sıkıyor.
    Annesi, bu durumun geçici olduğunu, büyüdükçe ahtapot olmayı çok seveceğini söylüyor ama söyledikleri Nino’yu rahatlatmaya yetmiyor.
    Bakalım bir sabah okul yolunda yaşadıkları
    Nino’nun ahtapot olmayı sevmesini sağlayabilecek mi?

    10,24
  • Annemin Çantası

    Sara Şahinkanat’ın yazdığı, Ayşe İnan Alican’ın muhteşem resimlerle hayat kazandırdığı Annemin Çantası, her zaman alay ya da merak konusu olan bir konuya açıklık getiriyor. Kadınların çantasında neler var neler? Böyle bir kitap, iki duyarlı kadının ortak ürünü olunca, ortaya müthiş bir sonuç çıkıyor. Aslolan çanta değil, çantalarında taşıdıkları “hayat”la kadınlar çünkü… Bir çocuğun gözünden kaleme alınan Annemin Çantası, yazar ile çizerin ortak kitapları Beyoğlu Macerası – Bilgi Avcıları Gizli Görevde ve Üç Kedi, Bir Dilek kitapları gibi, yine çok sevilecek.

    10,24
  • Üç Kedi Bir Dilek

    Bu Kitabı Okuduktan Sonra Bir Kediniz Olsun İsteyeceksiniz…

    Beyoğlu Macerası – Bilgi Avcıları Gizli Görevde kitabıyla çocukların sevgilisi olan Sara Şahinkanat ve Ayşe İnan Alican’dan çok güzel bir kitap daha: Üç Kedi, Bir Dilek.
    Damda üç kedi: Piti, Pati ve Pus, sırtüstü uzanmış gökyüzünü seyrediyorlar…
    Peki ne bekliyorlar? Belki de bir dilekleri var yıldızlardan…
    Sara Şahinkanat’ın yazdığı Üç Kedi Bir Dilek’e hayranlık uyandıran resimleriyle varlık kazandıran Ayşe İnan Alican eşlik ediyor.

    6,79
  • Üç Kedi Bir Canavar

    Ayyy! Canavar mı geliyor?
    Üç Kedi Bir Dilek kitabının kahramanları Piti, Pati ve Pus’un maceraları devam ediyor. Sara Şahinkanat ve Ayşe İnan Alican Üç Kedi Bir Canavar kitabıyla, yine çok seveceğimiz bir hediye veriyorlar bize…

    TADIMLIK
    O anda boşuna değil Piti’nin sıçraması…
    Yüzüne çarpan, rüzgârla savrulan bir kâğıt parçası!
    Pus alıyor kâğıdı, okuyor yazılanı:
    “Dikkat! Canavara yaklaşmayın, bu aralar çok sinirli!”
    Pus fısıldıyor: “Bu bir şaka olmalı.
    Canavar diye bir şey yoktur…
    Herkes aklını kullanmalı.”

    10,24
  • Papirüs’ten Başyazılar Bütün Yapıtları

    Elinizdeki kitap Türk şiirinin önde gelen adlarından Cemal Süreya’nın aralıklarla elli üç sayı yayımladığı dergisi Papirüs’teki başyazılarını bir araya getiriyor. Kavrayıcı bir zekâ ve geniş bir kültürün sanat ve ede­biyattan düşünce ve siyasete uzanan geniş bir alandaki değerlendirmeleri. “Türk edebiyatını, özellikle de şiirimizi çok iyi biliyordu Cemal Süreya. Papirüs’ün başyazıları buna tanıktır. Bu yazılarda şair Cemal Süreya’yı düşünce adamı kimliğiyle görürüz. Araştıran, soran, değerlendiren, hesaplaşan bir Cemal Süreya’dır bu. Ve hiçbir zaman yetinmeyen.” Atilla Özkırımlı “Türk edebiyatına çeşitli açılardan bakan, o açılardan gör­düklerini değerlendiren, sorunlara bir düşünür, bir deneme­ci, bir şair olarak yaklaşan ve çözüm arayan, çözüm getiren önemli yazılardır Cemal Süreya’nın yazıları.” Muzaffer Buyrukçu

    5,64
  • Üstü Kalsın

    Ölüyorum tanrım
    Bu da oldu işte.
    Her ölüm erken ölümdür
    Biliyorum tanrım.
    Ama, ayrıca, aldığın şu hayat
    Fena değildir..
    Üstü kalsın..

    4,49
  • Söz ve Diksiyon Sanatı

    “Öyle güzel konuşanlar var ki, bildikleri konu üzerinde düşüncelerini, duygularını düzgün tümceler kurup etkili sözcükler bularak söyler, dinleyenleri hayran bırakırlar.”
    Nüzhet Şenbay

    Bu kitap hem günlük konuşmalar, hem de çeşitli konferanslarda dilin doğru ve etkili kullanıma yönelik örnek alıştırmalar içeren bir el kitabıdır.

    7,94
  • Yılanı Öldürseler

    Hasan Ali onuru uğruna akrabaları ve köylülerin baskısıyla annesini öldürmek zorunda kalır. Dokuz yaşında işlediği bu cinayeti hiçbir zaman aklı almayacak, kabullenmeyecek ve anlamlandırmayacaktır. Toplumsal cinnetin bir çocuğu katil olmaya sürüklemesinin romanı Yılanı Öldürseler kurban kavramına odaklanır.

    “Zengin yaratısı, Yaşar Kemal’in herkese seslenen zaman ötesi büyük klasiklere yaklaştırmaktadır.”

    6,79
  • Aşkımız Eski Bir Roman

    İstanbul’da bir kanun adamı, sokaklarda bir suç bilgesi. Başkomser Nevzat, karmaşık cinayetleri çözerken insan ruhunun derinliklerinde gezinmeye devam ediyor…

    Edebiyat bazen çok tehlikeli olabilir. Anna Karenina, Madam Bovary, Esmeralda ve daha birçok kadın roman kahramanı… Bu muhteşem kadınlara ulaşmaya çabalarken, önce doğru düşünme yeteneğini, sonra da yaşamını yitiren bir adam…

    Kimsenin önemsemediği overlokçu bir kızın cinayeti bile önemli sırlar içerir. Katil ve maktul apaçık ortadaymış gibi görünse de hakikat çok derinlerde gizlenmiş olabilir. Ama ne kadar gizlenirse gizlensin, Başkomser Nevzat gibi vicdanlı polisler olduğu sürece karanlık aydınlanacak, adalet mutlaka yerini bulacaktır.

    Aşk hiçbir zaman masum değildir. Petersburg’un soğuğundan, İstanbul’un sıcağına gelen bir Rus bilim insanı. İstihbarat servislerini birbirine düşürecek kadar gizemli bir kayboluş. Mutluluğu ararken kendini ölümün kıyısında bulan çaresiz bir âşık…

    En zevkli anlar kanlı gerçeklere dönüşebilir…
    Cinayetleri çözmek için sadece aklından ve deneyimlerinden değil, yaralı yüreğinden de güç alan Başkomser Nevzat, belki de en çok bu yüzden ayrılıyor benzerlerinden, belki de en çok bu yüzden seviliyor, okunuyor ve hatırlanıyor. Aşkımız Eski Bir Roman, onun bu zorlu serüveninde yepyeni bir halka…

    … mesleğini doğru yapmak için cesaret yetmez, aynı anda kocaman bir yürek ister. Ama o yürek çelikten yapılmıyor. Bir süre sonra el bombası gibi gümlüyor. O yüreği zamansız gümletmeyelim Ali. Zalimleri sevindirmenin âlemi yok.

    7,94
  • Kuyucaklı Yusuf

    “Bu manasız ve yabancı hayatta bir tek şeye hakikaten sarılmış, hakikaten inanır gibi olmuştu. Bu da karısı idi. Muazzez’in varlığı Yusuf için büyük boşlukları dolduracak mahiyette bir şey değildi, fakat onun yokluğu müthişti. Onun bu kadar sebepsiz yere, bu kadar insafsızca Yusuf’un hayatından koparılması çıldırtacak kadar acı idi. Hayatında asıl aradığı şeyin Muazzez olmadığını biliyordu, fakat Muazzez olmadan bunu aramaya muktedir olmayacağını sanıyordu.” Kuyucaklı Yusuf Türk edebiyatının belki de en romantik kahramanıdır. Hayatın ve insanların zalimliği karşısındaki naif duruşu ile bir yandan trajik bir sona ilerlerken, bir yandan da yaşadığı lirik aşk hikayesinin kahramanı olarak edebiyat tarihinde yerini almıştır.

    4,90
  • Üvercinka

    Cemal Süreya, ilk kitabı Üvercinka 1958’de çıktığında, 27 yaşında, ilk şiiri (“Şarkısı Beyaz”) daha beş yıl önce yayımlanmış genç bir şairdi. Bu kitapla çağcıl Türk şiirinin en çok konuşulan, en çok tartışılan akımlarından İkinci Yeni’nin öncülerinden biri olacağını ne kendisi ne de bir başkası bilebilirdi.

    Lirik, erotik, ideolojik… Sıcak, tılsımlı ve ölümsüz. ;
    Türk şiirinin kavşak noktasında, tek başına ayakta duran bir kitap.

    4,49
  • Pal Sokağı Çocukları

    Nemecsek, Boka ve Pál Sokağı’nın öbür çocukları 1907 yılında Budapeşte’nin yoksul Józsefváros semtinden yola çıktılar. Bugün artık bütün dünyada tanınıyorlar. Bugüne kadar her yaştan milyonlarca insan onların dokunaklı hikâyesini okudu; tıpkı Budapeşteli çocuklar gibi onlar da Boka’nın cesaretine hayran oldu, Nemecsek’in ürkek ama kararlı kahramanlığı karşısında gözyaşlarını tutamadı.
    Şimdi artık Pál Sokağı Çocukları’nın Arsa’sında kocaman çok katlı evler var.
    Ama ne gam: Dünyanın bütün çocukları
    Pál Sokağı’ndandır!

    6,90
  • Semerkant

    “Titanic’te Rubaiyat! Doğu’nun çiçeği Batı’nın Çiçekliğinde! Ey Hayyam! Yaşadığımız şu güzel anı görebilseydim!” Amin Maalouf, “Afrikalı Leo”dan (YKY, 1993) sonra bu kez Doğu’ya, İran’a bakıyor. Ömer Hayyam’ın Rubaiyat’ının çevresinde dönen içiçe iki öykü… 1072 yılında, Hayyam’ın Semerkant’ında başlayan ve 1912’de Atlantik’te bit(mey)en bir serüven… Bir elyazmasının yazılışının ve yüzlerce yıl sonra okunurken onun ve İran’ın tarihinin de okunuşunun öyküsü/tarihi…

    7,94
  • Afrikalı Leo

    Gerçek bir yaşam öyküsünden çıkarılmış düşsel bir yaşamöyküsü: “Bir berberin sünnet ettiği, bir Papanın vaftiz ettiği” Hasan İbn el-Vezzan ez-Zeyyati namıdiğer Giovanni Leone de Medici’nin yani Afrikalı Leo’nun özyaşamöyküsü -yazmış olsaydı yazacağı gibi.

    11,39
  • Doğunun Limanları

    Amin Maalouf, Osmanlı İmparatorluğu’nu, etnik çatışma ve çözülmeyi, Avrupa’yla Doğu’nun, dillerin ve dinlerin tanışma noktası Doğu Limanları’nı anlatıyor. İnce dokunmuş bir tarih örtüsüne işlenmiş kentler ve yaşamlar var bu satırlarda.

    6,90
  • Çivisi Çıkmış Dünya : Uygarlıklarımız Tükendiğinde

    Dünyaca ünlü Fransız yazar Amin Maalouf’un beklenen kitabı Çivisi Çıkmış Dünya nihayet yayımlanıyor!

    Türk okurunun daha çok tarihsel romanlarıyla tanıdığı Maalouf, bu kez “medeniyetler çatışması” adı altında kuramsallaşıp yasallaşan ve dünyadaki bütün kültürler ve halklar için felakete yol açacak politikaları eleştiriyor. Yazar, yaşamın devamlılığının olmazsa olmazı olarak gördüğü hoşgörü çığlığını yeniden duymaya davet ediyor insanlığı…

    Çivisi Çıkmış Dünya bir yandan küresel ısınma, enerji kaynakları ve doğal felaketlerle, bir yandan da yanlış ve çıkarcı politikaların doğurduğu ekonomik ve siyasal krizlerle mücadele eden insanlık için bir yol haritası… Kitabın satır aralarında Amerikan politikaları, Avrupa Birliği, 20. yüzyıl Arap siyasi tarihi ve Türkiye’den bahsediliyor.

    Maalouf’un bu eseri, her şeye rağmen birbirimize saygı duymayı ve birlikte yaşamayı başarmak isteyenler için bir tür pusula.

    10,24
Open chat
Size nasıl yardımcı olabiliriz?