Gösterilen 3241–3260 arası toplam: 3487

  • Kahraman Çocuklar

    KAHRAMAN ÇOCUKLAR…

    Her çocuğun mutlaka bir veya birden fazla kahramanı vardır.
    Ve aslında her çocuk kahraman olmak ister.
    Elbetteki bir şeyin farkında değildir.
    Aslında her çocuk, gerektiği gibi davranabildiği sürece bir kahramandır.
    Bütün diğer kahramanlar onun hayal dünyasının eseridir.
    Şirin ve Can; çok sevdikleri kahramanlarla geçirecekleri maceralar ile birlikte aslında gerçek kahramanların kendileri olduğunu öğreneceklerdir.
    Kahraman Çocuklar; “Gerçek Kahramanlar”ın okuması için…

    PALYAÇOLAR DİYARI’NIN KANKA’SI…

    Türk Polis Teşkilatımız hiç şüphe yok ki güvenliğimizin en büyük teminatı.
    Tüm çocuklarımızın kahramanı Kanka Polis de; çocuklarımız için çok önemli bilgiler içeren bir tiyatro oyunu ile, hem de sevimli palyaçolar eşliğinde sahne alıyor.
    Hem hayati önem taşıyan bilgiler edinmek, hem birbirinden sevimli Palyaçoların Diyarına eğlenceli bir yolculuk yapmak, hem de “Kanka Polis”in kahramanlıklarına şahit olmak için…
    “Kahraman Çocuklar” ve “Palyaçolar Diyarı’nın Kanka’sı” isimli iki tiyatro eserini içeren bu kitabı okurken güzel zaman geçirmeniz, faydalı bilgiler edinmeniz ve keyifle sahnelemeniz dilekleriyle…

    5,64
  • Kalbim Yenilgi Saatleri

    Telaşla koşarken bir şeyi unuttuğunu fark etti. Eliyle göğüs kafesini yokladı. Yanılmamıştı. Kalbiydi unuttuğu.
    Sonra tüm ziller çaldı, tüm fabrikalar dumanlarını savurdu, koptu zembereği saatlerin.
    Unuttu bunca telaşın içinde kalbini nerede bıraktığını.
    Bulsa tamamlanacaktı hikayesi. Ufka baktığında gördü onu ve şöyle mırıldandı:
    -Kalbim. Yenilgi saati.

    4,49
  • Kalbime Takılan Uçurtma

    Çocukluk, kalbimizdeki bir uçurtma gibi salınıp duruyor hayatımızın ortasında. Büyük şehirlerin beton gölgeleri arasında kendini bulmaya çalışıyor çocuklar. Birimiz hepimiz için diyerek el ele tutuşup kaybettikleri oyunlarını arıyorlar. Dostluk, kardeşlik, komşuluk gibi içimizde büyüttüğümüz ne kadar güzellik varsa çocukların kalbinde yer buluyor kendine. Bu hikâyelerde ailenin sıcaklığını, tarihin görkeminde büyümenin mutluluğunu, çocukların ışıldayan gözlerini bulacaksınız. çocuklar, kalbimize takılan en renkli uçurtmalar. Çocukluk denen cenneti yaşamak için çocukların sesine kulak verin, yeter.

    4,49
  • Kalbimin Üstünde Bir Avuç Güneş

    Nuri Pakdil’in diğer tiyatro eserlerinde olduğu gibi, ‘Kalbimin Üstünde Bir Avuç Güneş’te de, tüm gerilim Tanrıtanımazlık sorunu üzerine kurulu. Çağın her çıkmazının temelinde hep Tanrıtanımazlık sorunu yok mu? Tanrı’yı unuttu çağın insanı, en çok da Tanrı’yı unuttu. İşte burda çıkıyor tiyatronun özgörevi: Tanrı’yı insana yeniden duyumsatmak. Yeniden insanı göğe baktırmak, gökle yer arasında ilişkiler kurdurmak. / Baha Yavuz

    Nuri Pakdil’in hemen her eseri, Türk edebiyatında yenilenmenin muştusunu taşıyor, edebiyatımızda yarının boyutlarını kuşatıyor. Nuri Pakdil, edebiyatın deneme, anı, çeviri, şiir dallarında olduğu gibi, tiyatro dalında da başarılı eserler veriyor. Nuri Pakdil’in insan ve toplum gerçeklerine değinen, yerli düşünceden kaynaklanan, batılı öz ve biçim özelliklerini gerçekten kavrayan tiyatro eserlerinin ilk örneği ‘Umut’tu. Bunu, ‘Korku’, ‘Put Yapımevleri’, ‘Kalbimin Üstünde Bir Avuç Güneş’, ‘Bir Öldürme Töreni’, ‘Belge’ ve ‘Bakır Dönemi’ izledi.

    Bu kitapların bize tuttuğu aynada, karanlıktan karanlığa nasıl koştuğumuzu gördük. Bu kitaplar bize, insanın Tanrı’yı unutmasına bağlı olarak yaşadığı tedirginliği, düştüğü bunalımı anlattı. Şematik bir özgürlüğün insana birşey kazandırmadığını hatırlattı. Bu kitaplarla, tiyatromuzun, nasıl büyük boyutlara ulaştığına tanıklık ediyoruz. / Mehmet Emin

    6,79
  • Kalbin Anahtarı

    KENDİNE BİR SÖZ VER

    Hayatın hızlı temposu içinde isteklerimiz, hayallerimiz, planlarımız günbegün erteleniyor,
    hepsi aklımızın bir köşesinde kalıp gizli, saklı dualara dönüşüyor. Hiçbir şeye yetişemiyoruz,
    hiçbir şeye yetemiyoruz. Kendimiz olmaktan bile uzaklaşıyoruz.

    Uzaklaşma, bir dur ve kendine bir söz ver!

    Önce sadece kendin için bir şeyler yapmaya ne
    dersin? Gülümse, aynaya bak, konuş, yazı yaz, daha
    çok oku, inan… Kalbinin anahtarına ulaşınca
    açamayacağın kapı kalmayacak. Çünkü
    Kalbin Anahtarı, mutluluğun anahtarıdır…

    7,90
  • Kalbin Anahtarı 2

    RUHUNA DOKUN KALBİNİ DİNLE
    Yaşadıklarına şükret; iyisiyle, kötüsüyle.
    Acının da, mutluluğun da üzerine doğar her yeni gün. Zaman geçer sen yenilen diye.
    Yarın neler olacak diye düşünmekten daha iyisi,
    yarın neler yapman gerektiğini bilmektir.

    Bil, düşün, yardım et, sev, dokun, yaşa.

    Her yaşadığın aslında seni sen yapıyor;
    çünkü mutluluk varış değil,
    yoldaki mücadelenle gelendir.

    Bu yolda Kalbin Anahtarı 2 sana rehber olacaktır.

    7,90
  • Kalp

    Yazı yoktu ama o vardı.
    Tekerlek icat edilmemişti ama o yerli yerindeydi.
    Dünya yaratılmamıştı ama o kasılıp gevşiyordu.
    İnsan henüz cennetteyken onunlaydı ve içindeki her şey de sevgi, aşk, vefa, iyilik, şükür, hamd, dostluk gibi erdemler üzerineydi…
    Âdem ata onun sesini dinleyip arzusunu giderme gayretine düşmeseydi belki de yolu yeryüzünde tövbelere, pişmanlıklara ve umutlara hiç evrilmeyecek; çevresi daralmalar ve genişlemeler, arınmalar ve kirlenmeler, yangınlar ve donmalarla hiç kuşatılmayacaktı.

    Şimdi?
    Aşk ve nefret, iyilik ve kötülük, saadet ve keder, iman ve inkâr… İnsana insan olduğunu artık bunlarla hissettiriyor. Bazen aydınlık, bazen karanlık; gören göz veya işiten kulak bazen… Göğüs kafesinde ahenkle her büzülüp genişlemesi bizi içten içe süratle değiştiriyor ve hâlden hâle döndürüyor.

    Bud-dub… bud-dub… bud-dub…
    Sesindeki ters-yüz oluş bile adıyla örtüşük: “Bir şeyi bir yönden öteki yöne çevirmek; renkten renge giriş, kararsızlık, durmadan dönüşüm ve değişim = KALP.”

    Kalbe dair ne varsa…
    İskender Pala’nın her zamanki yetkin kaleminden…

    11,39
  • Kamusal İnsanın Çöküşü

    Kendi alanlarında çığır açan, onlarla hesaplaşmadan yeni bir şey söylemenin zor olduğu kitaplar vardır. Richard Sennett’in düşünce tarihinin başyapıtlarından biri olan Kamusal İnsanın Çöküşü böylesi bir kitaptır: Tarihten sosyolojiye, psikolojiden antropolojiye entelektüel bir şölendir.

    Sennett, Kamusal İnsanın Çöküşü’nde özgünlük ve entelektüel derinlikle dengesizliğin yol açtığı sorunları inceliyor. Ona göre, hayatın, aile ve yakın dostlar dışındaki parçası olan “kamusal hayat” bir zamanlar “hayat dolu”ydu ve kişiler için çok önemliydi. “Yabancı”larla duygusal bağlar kurarak insanın oyun yeteneğini çoğaltan, toplumsallaşmasını/medenileşmesini sağlayan bir kamusallık vardı. Bütünlüklü ifadesini 18. yüzyıl Avrupa şehirlerinde bulan bu kamusallık zamanla ağırlığını yitirerek yerini “özel hayat”a bıraktı. Kamusal hayat artık özel hayatın gerektirdiği oranda önemli olmaya başladı. Sennett, bugün, tanımadığımız ama aynı şehirde yaşadığımız insanlarla kurulacak çok boyutlu ilişki ve hazlardan yoksun kaldığımızı söylüyor ve şu soruları soruyor: Yabancı, nasıl tehdit edici bir unsura dönüştü? Sessiz kalarak seyretme, kamusal hayatın tek yolu haline nasıl geldi? Yalnız kalma, bir hak olarak nasıl oluştu? Özel hayat ilgi odağı haline nasıl geldi? Politikacıları neden yaptıklarına ve programlarına bakarak değil de kişisel özelliklerine göre değerlendiriyoruz? Evlerimize özen gösterdiğimiz halde sokaklarımız neden pis?

    15,99
  • Kapıda Bir Çift Ayakkabı

    Kapıda Bir Çift Ayakkabı, Ali Haydar Haksal’ın toplumun uzağına düşen insanların hayatlarını odağa alarak yazdığı öykülerden oluşuyor. Deliler, yaşlı ve yalnız insanlar, bir aşk uğruna bir ömür harcamış olanlar… Aksal, olağan olanın dışına taşan yaşamları ele alarak, oradan metafiziğe açılan bir kapı aralıyor. Eser bu haliyle, eşine artık pek rastlanmayan bir duyarlılığın, çarpıcı bir anlatımın ürünü…

    7,94
  • Karamazov Kardeşler

    Dostoyevski, yaşamının son yıllarında başyapıtı Karamazov Kardeşler’i tamamladığında, Rus yazınında ‘felsefe düzeyinde roman-tragedya denen türün de temelini attığının bilincinde değildi. Dostoyevski’nin yaşam birikiminin tümünü ve sanat gücünün doruğunu içeren bu roman, gerçekte insanı insan yapan ne varsa, onlara adanmış bir destan niteliğini taşır. Yazar, hiçbir romanında “Karamazov Kardeşler”de olduğu denli insan ruhuna inmemiş, insanoğlunu bu denli kesitler biçiminde, içgüdülerinin ve istencinin tüm görünümüyle sergilenmiştir. Bir aileyi konu alan ve bir felaketler zinciri olarak gelişen olay örgüsü, bireysel öğelerin yanı sıra, ondokuzuncu yüzyılın ikinci yarısındaki Rus toplumunu da geçirdiği sarsıntıların tümüyle, dünya edebiyatında bir eşi daha bulunmayan bir sanat aynasından yansıtır.

    22,89
  • Kardeş Kardeş Geçinen Çocuklar Yetiştirmek

    Kardeş kıskançlığı neden olur? Kardeşler nasıl “kardeş kardeş” geçinir? Biz ebeveynlerin işini kolaylaştıracak yöntemler nelerdir? Bu kitap hem kendi çocukluk öykümüze, hem de bugün satır satır yazılan evlatlarımızın kardeşlik ilişkisine doğru bir yolculuğa çıkaracak bizleri… Önce kendi sebeplerimizi, sonra çocuklarımızın sebeplerini anlamayı ve kabul etmeyi anlatacak. Her bir başlık, yöntem ve teknikler kullanarak ‘kardeş kıskançlığı’ meselesini yönetebilmenin ve en aza indirebilmenin kilit noktalarını sunacak. Yüz binlerce anneye rehber olan Fıtrat Pedagojisi ve Bağırmayan Anneler kitaplarının yazarı Hatice Kübra Tongar, üç çocuklu bir hayatın serencamını, zorluklarını ve kardeşler arasındaki dengenin sırlarını deneyimler ve pedagojik yöntemlerle birlikte kaleme aldı. Evini, çocuk “bağırtıları” yerine çocuk “cıvıltıları” sarsın isteyen tüm anneleri bu keyifli yolculuğa bekleriz… Çünkü kardeş kıskançlığı “yönetilebilir” bir süreçtir. Yeter ki yönetmeyi bilelim…

    9,09
  • Kardeşliğe Adanmış Bir Ömür

    Hangi renkten ve ırktan olursa olsun bütün insanlar peygamber torunudur, bir anne ve babanın çocuklarıdır. Öte yandan renkleri, ırkları, konuştukları dil farklı da olsa bütün Müslümanlar tek bir millettir: İslam milleti. İslam, her insanın yaşama hakkını, mülkiyet hakkını, akıl ve nesil emniyetini, inanç ve düşünce özgürlüğünü kutsal saymıştır. Müslüman, kendisi için istediğini kardeşi için de isteyen adamdır / kadındır. Müslüman, kendisi için istemediğini kardeşi için de istemeyen adamdır / kadındır. İslam, âlemlerin Rabbinin insanlara bir teklifidir. Müslüman bu teklife riayet edendir. Bu riayetin gereği insanlara inanç dayatmak çabası değil, bilakis hangi inanç ve düşünceden olursa olsun insanların haklarını koruma gayretidir. Bu gayret aynı zamanda ırkçılık, bölgecilik ve mezhepçilik eksenli anlayışlardan uzak olmaktır.

    Hacı Kazım Ozan, gülümsemenin Türkçesinin de Kürtçesinin de Farsçasının da güzel olduğunu bilen bir yüreğe sahipti. Aynı şekilde ölümün Türkçesinin de Kürtçesinin de Farsçasının da hüzünlü olduğunu biliyordu. “Kardeşliğe Adanmış Bir Ömür” Arakan’dan, Orta Afrika Cumhuriyeti’ne kadar kaosun kol gezdiği bir coğrafyada en çok ihtiyaç olunan yitiğimizdir.

    7,94
  • Karınca Nefesi

    Nedir bu telaşın, böyle nefes nefese nereye?
    Ateş büyük, çok büyük, yayılmış her yöreye
    Neyin ateşi bu söylesene?
    Zulmün ateşi, bâtılın dinmek bilmeyen ateşi!
    Zulmün en şiddetli anında, herkesin güçlüden yana olduğu bir zamanda, mazluma can üflemek de­mektir karınca nefesi.
    Bütün zenginlikleri elinin tersiyle itip, Hak uğruna bir kırıntı ekmeğe muhtaç Mus’ab olabilmektir. Doğruluktan şaşmama uğrunda, yapayalnız ölmeyi göze alan Ebu Zer olabilmektir.
    Sümeyye olabilmektir, işkenceler karşısında “Allah!” diye haykıran. Uhud’ta şehit oğlunu, babasını ve eşini gösterdiklerinde; “Bana Allah Rasûlü’nden haber verin, o sağ mıdır?” diye bağıran Sümeyra olabilmektir.
    Cesaret ister, özveri ister, sadakat ister karınca nefesi. Çile demektir, hüzün demektir, acı demektir karınca nefesi.

    4,49
  • Katı Olan Her Şey Buharlaşıyor

    Modernizm çocuklarını yiyor. Yoksa her şey zaten yüzyılımızın ta başında yapılan Faustvari bir kontratın sonuçları mı? 20. Yüzyılın enerjisi ve sefaleti, Petersburgdan New Yorka 2000 li yılların sağlıklık modernizmini kurmak için geçen yüzyılın modernisteliren dönmeyi salık veren Marshall Bermanın kaynak kitabı.

    11,39
  • Katre-i Rumi

    Kitabımız, Hz. Mevlâna’nın meşhur eseri Mesnevî’den seçme hikayeler içermektedir.

    6,79
  • Kayı -VI Osmanlı Tarihi

    17. asrın son yirmi yılına girildiğinde Osmanlı Devleti gücünün ve kudretinin zirvesinde, dünya siyasetinde etkin bir şekilde hükmünü icra ediyordu. Dünyada yenemeyecekleri hiçbir devlet yoktu.

    Yıllardır birçok tarihçi yetiştiren ve yaptığı televizyon programlarıyla tarihi yediden yetmişe herkese sevdiren Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, tamamen ilmî kaynaklardan beslenerek her yaştan tarih severin kolaylıkla okuyup anlayabileceği bir üslupla KAYI dizisini yazmış ve tarihimizi sıkıştığı bu alandan kurtarmıştır. Önyargısız ve objektif bir şekilde okuyucunun değerlendirmesine sunulan bu serinin hedefi; Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluşundan yıkılışına kadar siyasî, sosyal, iktisadî ve imarî tüm serüvenini ve Osmanlı padişahları hakkında bilinen gerçekleri akıcı, anlaşılır, merak uyandırıcı ve roman tadında bir üslupla yorumlamaktır.

    11,39
  • Kayı X – II. Abdülhamid Han

    II. Abdülhamid Han, saltanattan çekildikten sonra milleti tarafından en çok aranan ve özlenen hükümdardır. Zira onun saltanatta olduğu 33 sene ile sonraki 10yıllık dönemi karşılaştırmak dahi mümkün değildir.
    II. Abdülhamid Han, siyasi bir deha idi. 19. asrın sonlarına doğru neredeyse tarihten silinecek olan son muazzam Türk İmparatorluğu’nu, on sene içinde yeniden dünyada rol oynayan bir hale getirecekti.
    O, yed-i tûla sahibi idi. Dünyanın hangi coğrafyasında olursa olsun Müslümanlar, İslam’ın halifesini yanında buluyorlardı.
    O, Osmanlı ruhunun son temsilcisi idi. Ertuğrul ve Osman Gazilerin sahip olduğu hiç değişmeden devam eden Sünni inancı yaymakta büyük gayret sarf etti. İngilizlerin doğru inanç ve itikadı bozma çalışmalarına bir kale gibi karşı durdu.
    O, merhamet ve şefkatin zirvesindeydi. Hayatına kastedenleri dahi affetti.
    O, en mağdur padişah olarak tarihe geçecekti. Sadece ağır hakaretlere ve iftiralara maruz kalmadı. Kendi kesesinden yaptırdığı eserlerden ismi kaldırıldı. Tuğraları tahrip edildi. Resmen adı ve namı unutturulmak istendi.
    O, bir asır boyunca anladığını zannedenlerin dahi anlayamadığı bir padişah oldu.
    Osmanlı Tarihi’ni herkese sevdiren Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, Kayı serisinin X. Kitabında, o akıcı üslubu ile vefatının 100. sene-i devriyesinde II. Abdülhamid Han’ı okuyucularının takdirine arz ediyor.

    11,39
  • Kayıp Halka

    Bu topraklarda bizim mensup olduğumuz kültür nasıl bir nazarî düşünce tecrübesi yaşamıştır? Bu kültüre mensup insanlar ne düşünüyorlardı, nasıl düşünüyorlardı, niçin düşünüyorlardı? Başka bir deyişle, ne tür soru ve sorunlara sahiplerdi; dertleri ne idi; bu sorunları, dertleri nasıl kavramsallaştırıyorlardı; hangi yöntemleri kullanıyorlardı ve çözümlerini üretirken ne tür bir kendilik bilincinin içinde hareket ediyorlardı? Muhtelif zamanlarda kaleme alınmış altı makaleden oluşan bu kitap işte bu soruların yanıtı için genel bir çerçeve çizmeye, bir kılavuz oluşturmaya çalışıyor.

    6,90
  • Kayıp Ülke

    Eyyüp Akyüz; bu soruyu şair, yazar, gazeteci, karikatürist ve entelektüellere sordu ve tam üç yüz on kişiden cevap aldı. Böylece ortaya, gençler için baş ucu kitabı olacak nitelikte bir eser çıktı. Yazarlara geçmiş muhasebesi yaptıran ve aynı zamanda mini bir otobiyografi özelliği taşıyan kitap; “keşke”ler, “iyi ki”ler ekseninde yazarları daha yakından tanımak isteyenlere de kaçırılmayacak bir fırsat sunuyor.

    “Enfes bir kitap. Geleceğe bırakılmış bir şişe gibi.”

    6,79
  • Kedi Operasyonu

    Duymadıysan haydi al bu kitabı eline ve karıştır sayfalarını. Sana bir kediye en iyi operasyon nasıl yapılır anlatsın inceliklerini.Taha, Emre ve Efruz. Üç sıkı dost. Çok akıllı, çok güvenilir, çok komik, çok mantı, çok çikolata, çok kolonya, çok çok… Ne kadar çok ararsan bu kitapta. Üç kafadarın gerçekleştirdikleri operasyonu okurken heyecanlanacak, gülecek ve öğreneceksin. Hazırım diyorsan başlasın operasyon.

    5,64