-
Doğal Aile
Allah Teala’nın kitabında, evlenmeyi simgeleyen ifade olarak “kendileriyle huzur bulasınız diye” afişleştirdiği eşlerin birbirlerinin huzursuzluk kaynağı durumuna gelmesi, oturup hiç kalkmadan nereye doğru gittiğimizi düşündürecek nitelikte bir işarettir. Müslüman bir insanın doğurduğu çocuğundan korkması ne büyük bir afettir! Bir annenin ambarlardan taşan rızık bolluğuna rağmen doğurmaktan korkması nasıl izah edilebilir? Ailemiz, tam anlamıyla kuşatılmıştır.
-
Doğal Ebeveynlik
Bugün çocuklarda karşılaşılan problemlerin çoğunun temelinde, çocuğun kendi gibi olmasına izin verilmemesi yatar.
Çocuk içinde hissettiği coşkuyla sağa sola koşacak olsa “Bu çocuk hiperaktif mi ne, bir türlü yerinde durmuyor” ikazlarının, bir şeyleri merak edip birkaç soru sorsa “Amma meraklısın sen de yani…” diye alaya almaların, kendisi için seçilen bir kıyafetin rengini beğenmediğini söylese “Sana elbise alanda suç zaten” şeklindeki bastırmaların, bir yemeğin damak tadına uymadığını ifade edecek olsa “Sende de hiç zevk yokmuş” gibi aşağılamaların normal kabul edildiği bir toplumda, çocuğun kişiliğini koruma mücadelesi her anne babanın insanlık görevidir.
Bu kitapta çocukların davranışları “öğrenme”sinin değil “edinmesi”nin, bir başkasını taklit ederek değil kendi “irade”sini ortaya koyarak istenen davranışları kazanmasının yolları üzerine ufuk açıcı bir anlayışla karşılaşacaksınız. -
Doğunun Limanları
Amin Maalouf, Osmanlı İmparatorluğu’nu, etnik çatışma ve çözülmeyi, Avrupa’yla Doğu’nun, dillerin ve dinlerin tanışma noktası Doğu Limanları’nı anlatıyor. İnce dokunmuş bir tarih örtüsüne işlenmiş kentler ve yaşamlar var bu satırlarda.
-
Dokuz Yüz Katlı İnsan
Her yükseliş ve bir üst kata çıkış, terk edilen kattaki alt kişiliğimizin ölümünü temsil eder.O zaman usulca o kata inip o rolü oynayan oyuncunun kulağına sevgi, anlayış ve muhabbetle “Evet sen bensin ama ben sadece sen değilim!” diyerek hayatımızda o rolün hükmüne son verebiliriz. Hem onu aslında nefret ettiği bir varoluş tarzından kurtarmış hem de kendimize bir yükseliş imkânı sunmuş oluruz! Rolün yani alt kişiliğin terk edilmesindeki en büyük engel, bir üst katın varlığını bilememek, yani rol giderse boşluğa düşerim kaygısıdır. Hâlihazırda öğretilen psikoloji, içimizde var olan potansiyele işaret etmediği için, ne yazık ki bizler rollere ve hâllere kilitlenip kalırız. Bir üst katın varlığından habersiz olan modern psikoloji bilimi, bir bakıma bu kaygıyı tasdik etmiş olur.
Hiç şüphe yok ki, içimizde bir yerlerde bilge bir sanatkâr gizli ve bu sanatkâr her gece bizlere birbirinden değişik oyunlar sunuyor. Amacı, içinde bulunduğumuz hayat sahnesinin sadece bir oyundan ibaret olduğunu ve bu sahnede bizi temsil
eden kişilerin sadece birer oyuncu olduğunu bizlere göstermek. -
Don Kişot
Yel değirmenlerine savaş açan korkusuz bir şövalyenin hikâyesi:Don Kişot…
Yeni Çağ’ın gerçek anlamda ilk “best-seller”ı, ince, parıltılı bir espri anlayışının en büyük jonglörüDon Kişot’un okurlarla buluşmasının üzerinden tam dört yüz yıl geçti.Don Kişot, tüm zamanların en çok dile çevrilen, en çok okunan, en çok gönderme yapılan, en çok yankı uyandıran romanı olmasının yanı sıra devrinin en renkli tablosunu çıkaran eser olma konusunda da rakipsizdir. Üstelik Cervantes, İspanya’nın sosyal, ekonomik, dinî, siyasi ve edebî portresini resmederken okuru eğlendirmeyi bir an olsun unutmaz.
-
Dört Mezhebe Göre Namaz Risalesi
Seyda Muhammed Emin Er’in namazla ilgili bu müstakil eserini sunmaktan dolayı mutluyuz.
Bu eserin özelliği, namaz ile ilgili dört mezhebin görüşlerini ve ihtilaflarını bir arada zikretmiş olmasıdır.
Okuyucunun namaz konusunda mezhepler arasındaki farklı görüşlerin tümünü bir arada görmüş olması açısından önemlidir.
Bu durum, mezhep konusundaki taassubun da ortadan kalkmasına katkı sağlayacaktır.
Aynı zamanda bu kitabın en önemli özelliği Arapça aslıyla
beraber yayınlanmasıdır.
Bu açıdan 2 Dil 1 Kitap’ta toplanmıştır.
Bu eserin çok önemli bir boşluğu
dolduracağına inanıyoruz. -
Dul Kadının Oğulları
İşaretleri bilirseniz onları görebilirsiniz!
Neden kendilerine ”dul kadının oğulları” diyorlar?
Nasıl örgütleniyor, nasıl haberleşiyorlar?
Gizli şifreleri, esrarengiz işaretleri nelerdir?
Ergenekon’un masonik şifreleri!
150 yıl sonra hortlayan esrarengiz örgüt Ercümen-i Daniş!
Çırak dereceli ünlü mason!
Çekirdek kadrodaki şaşırtıcı isim: Doğu Bey!
TBMM’deki esrarengiz işaretler, kim tarafından nasıl konuldu?
Meclis binasını yapan mimarın büyük sırrı neydi?
Mimar Sinan’ın kafatası nasıl kayboldu, şimdi nerede?
Cadde ve sokak adlarını dahi onlar koyuyor, peki nasıl?
28 Şubat’ın arkasındaki kilit isim bir masondu!
Onları nasıl tanırsınız?
Nihai hedefleri ne?
İlk kez belge ve fotoğraflarıyla tarihin en gizemli örgütünün
şaşırtıcı hikayesi
Yıllar süren bir araştırmanın ürünü olan bu kitap hayata ve
olaylara bakışınızı değiştirecek. -
Dün Bugün Yarın Bu Kırk Yıllık Uykudan Uyanma Vakti Geldi!
DÜN BUGÜN YARIN hayatını terör örgütleriyle mücadeleye adamış, onlarla hem kora kor dağlarda çarpışmış hem de istihbarat alanında büyük darbeler indirmiş aydın bir Türk subayının, yakın tarihimizin kısa özetini sunduğu hatırat-ı hasbıhalidir. Kimi trajikomik, kimi üzücü, kimi de tebessüm ettiren anekdotlarıyla PKK’dan Hizbullah’a, cemaat kumpaslarından İsrail’e, İmralı’dan Silivri’ye uzanan bir sürecin en yakın tanıklarından ve mağdurlarından Hasan Atilla Uğur’un akıcı ve akılda kalıcı bir üslupla kaleme aldığı bu kitabı okurken, düne ait bilmediklerimiz, bugünle ilgili göremediklerimiz ve yarına yönelik öngöremediklerimiz hakkında çok değerli ve şaşırtıcı bilgilere sahip olacaksınız.
-
Dünya Dedikleri
.Müslüman bir entelektüel sorumluluğu içinde, gezme imkânı bulduğum ülkelerin sosyal ve siyasal yapılarına, insan davranışlarına ve alışkanlıklarına, eşyaya, çevreye ve tabiata bakış açılarına kısaca medeniyet tasavvurlarına dair ipuçları yakalamaya çalıştım. Kâh imrendim, kâh isyan ettim, kâh ağladım, kâh eleştirdim. Ama genelde, kendi yetiştiğim iklimle gezdiğim farklı iklimleri hep kıyasladım. Ancak vardığım sonuç bundan tam 150 yıl önce Tanzimat’ın meşhur şairi Ziya Paşa’nın gezilerinin sonunda vardığı sonuçtan farklı değildi. Anlaşılan 150 yıldır bu topraklarda pek de bir şey değişmemişti:
“Diyar-ı küfrü gezdim beldeler kâşâneler gördüm,
Dolaştım mülk-i İslamı bütün virâneler gördüm.” -
Dünyanın Sonu 1
Hiçbir şey tesadüfi değildir.
Artık yaşanan olaylara farklı bir gözle bakma zamanı geldi…
Bütün dünya ve onun dışında ne varsa her şeyin bir denge üzerine kurulduğuna ve yürüdüğüne şahit olacaksınız. Evet, sizi farklı bir dünya bekliyor. Hayatınızın olumlu yönde değiştiğini, bildiklerinizi unutacak ve hatta onlara yeniden şekil verdiğinizi hissedeceksiniz. Çünkü ezberinizi bozacak olayları peş peşe okuyunca, o harika sonuçların zihninizde yerini aldığını görecek ve çok güzel düşüncelere sahip olacaksınız.
Dünya meşakkatinin ağır yükleri altında zaman ayıramadığınız ve yarım bıraktığınız bilgiler yeniden filizlenecek. Dünyaya, bir de şu üç bölümden oluşan kitapları okuduktan sonra bakın! -
Dünyaya Kafa Tutan Köy
Sevilla’ya yüz kilometre mesafede küçük bir köy Marinaleda. İşgaller, açlık grevleri, kamulaştırmalar ve daha nice eylemle, son otuz beş yıldır dur duraksız bir komünist ütopya yaratma mücadelesinin merkezinde yer alıyor. Bu uzun mücadelenin öncülerinden biri olarak, köyün yıllardır tekrar tekrar seçilen belediye başkanı Sánchez Gordillo dikkat çekiyor: özellikle 2012’de bir grup Endülüs İşçi Sendikası aktivistinin bir süpermarkette on civarında alışveriş arabasını temel gıda maddeleriyle doldurup herhangi bir ödeme yapmadan çıkmasında ve kamulaştırılan bu ürünleri bankalar tarafından evlerinden çıkarılmış ailelere ve işsizlere dağıtmasında oynadığı rolle tanınan, “Robin Hood” belediye başkanı.
Bugün Marinaleda’da köyle ilgili kararlar herkese açık genel toplantılarla alınıyor, çiftliklerin ve üretim tesislerinin mülkiyeti ortak; insanlar ömür boyu ipotekli konut kredisi borcuyla cebelleşmek yerine köy kooperatifinin sağladığı malzemeyle evini kendi başına veya komşularının yardımlarıyla inşa etme şartıyla barınma imkânına sahip oluyor, ayda bir hep beraber kolları sıvayarak mahallelerini temizleyip çevrelerini güzelleştirmeye girişiyor, köylerinde bir polis kuvveti bulundurmaya ihtiyaç duymuyorlar… -
Düşünce Ülkesi
5 kitaplık bilgelik serisinde yazar, çocuklarımızı eğlendirirken öğretiyor, öğretirken eğlendiriyor. Anka Kuşu ile Alperen’in maceralarında, her bir kitapta ayrı bir ülkeye gidiliyor ve bu ülkelerde fazilet, erdem, ahlâk ve insanî değerler üzerine kurulu maceralar yaşanıyor. Bazen kıssa içinde kıssa ve rüya içinde rüya metaforlarıyla, çocuklarımızın eğlenirken aynı zamanda temel değerlerimizin farkındalığına varması amaçlanıyor.
Alperen, Azaad ile birlikte bir yandan tüccarların konağında çalışmaya devam ederken, bir yandan da ülkenin gençlerini ve yetişkinlerini eğitmek üzere bir ilim merkezi kurar. Burası o kadar önemli bir eğitim merkezi hâline gelir ki ülkenin kralı da bundan haberdar olur ve bu ilim merkezine maddi-manevi katkılarda bulunur.
Gün gelir, Düşünce Ülkesi’nin kralı, Alperen’i saraya çağırır ve onun artık sarayda ilim ve hikmet dersleri vermesini ister. Ama Alperen önce kralı över ve ardından kibar dille bu teklifi reddeder. Çünkü o, dünyanın bilinmez yerlerine seyahat edip, oradaki insanlara ilim ve hikmet dersleri vermek ister. Kral, Alperen’in bu düşüncesine saygı gösterir, büyük hediye ve ikramlarla birlikte onun yola çıkmasına müsaade eder.
Alperen gene yola düşmüştür ve bakalım hangi maceralara yelken açacaktır… -
Duyguların Psikolojisi ve Duygusal Zeka
Duyguların dli adı ile basılan kitap yeni baskısında adı Duyguların Psikolojisi olarak değişitirilmiştir. Prof. Dr. Nevzat Tarhan Duyguların Psikoloji’sinde insanoğlunun sahip olduğu olumlu ve olumsuz tüm duyguları (sevgi, merhamet, güven, adalet, sabır, vefa, ümit, iyimserlik, merhamet, bencillik, gurur, kibir, şüphe, öfke, kin, üstünlük, üzüntü, nefret, kıskançlık) tek tek çözümlüyor. Olumlu duyguları daha etkin kullanma yollarını gösterirken, olumsuz duygularla mücadele yöntemlerini ve bunların bireysel ve toplumsal faydaya nasıl tahvil edilebileceğini açıklıyor. Sol beyni eril, sağ beyni dişil olarak niteleyen Tarhan, kitabında bu iki beynin alanını doğru yerde kullanmak yönünde tavsiyeler veriyor. Bu noktada ön beyin alanıyla ilgili yeni bilgiler devreye giriyor. Akılla duyguyu birleştiren ön beyin, bilgileri işleme sürecini gerçekleştiriyor. Bunu için, iki beyin lobu arasında koordinasyon saylayabilen kişiler, akıl ve duygu dengesini doğru kuruyorlar. Tarhan bir anlamda duygusal zekâyı doğrunun ve batının değerleriyle yeniden yorumluyor. Zaten yazara göre, kitabın amacı da; insana duyguların kökenini anlatıp, kendi kendisini yönlendirmesini sağlamak.
-
Edep ve Amel
En büyük ödül Allah’ın rızasıdır. Onu elde eden muradına ermiştir. Bü-yük hedefimiz ciddi niyet ve samimi gayret istiyor. Çok ve iyi işler yapmak, hasenatımızı seyyiatımızdan öne geçirmek zo-rundayız. Ömürler kısa, emeller uzun, engeller çok. Dostu, düşmanı, hileleri çok iyi bilmek gerekiyor. Öncekilerin iyi işleri-ni taklit etmek kadar, hatalarından sakınmak da önemlidir. Yolumuz uzun, yükümüz ağır, imtihanımız çetindir elbette. Kuralları bi-len, sünnetullahı tanıyıp, o sisteme ayak uyduran, en büyük ödülü koyandan yardım görür. Onun işi kolay olur.
-
Efendiler Bağı Davut Sulari Yaşamı ve Şiirleri
Âşık tarzının Veysel’den sonra üç veya dört dikkate değer isminden söz edilebilir: Erzurumlu Reyhanî, bilhassa siyasal taşlamalarıyla ünlenen Mahsûnî, tek başına bir yöreyi ve bir sevdayı taşıyan mızrabı ve sedası harikulade olan Neşet Ertaş, Erzincan’dan en güzel deyiş ve nefeslere imza atan Daimi ve son olarak yine Erzincan’ın Çayırlı beldesinden Davut Sularî…
Doğu Anadolu bölgesinde asırlar ötesinden günümüze kadar ulaşan efsaneler, menkıbeler ve deyişleri sazıyla yeni bir forma büründüren, şiirleştiren ve dillerden hiç düşmeyecek türkülere dönüştüren Âşıklık geleneğinin son yüzyılda yetiştirmiş olduğu en önemli temsilcilerinden bu büyük ustanın; Aşık Davut Sulârî’nin hayatı, sanatı ve şiirleri bu çalışma sayesinde okurla buluşuyor. -
Efendimiz’in Havarisi ve İhlas Abidesi Zübeyr b. Avvam (r.a.)
-O, Efendimiz’in lisanı ile “havarim” diye ilan edilendir. -O, bie ihlas ve aşk abidesidir. -O, Risalet davasının beklentisiz yiğididir. -O, varını yoğunu inandığı değerler uğruna feda edendir. -O, Safiyye gibi bir annenin evladı, Hamza gibi bir dayının ve Hatice gibi bir halanın yeğeni, Ebu Bekir gibi bir kayınbabanın damadı ve Efendimiz (sas) gibi bir Peygamberin de bacanağıdır. -O, ilklerden ve öncülerden olan Zübeyr b. Avvam’dır.
-
Eğitim: Bir Kitle İmha Silahı
Eğitim: Bir Kitle İmha Silahı adlı çalışma, John Taylor Gatto’nun, geleneksel okul eğitimi yaklaşımlarına geliştirilen eleştirilere eklediği tüyler ürpertici bir metafor… Gatto bu çalışmasında, okulun insana verdiği zararın rasyonel ve kasıtlı olduğunu gösteriyor. Gatto’ya göre modern pedagojinin esas işlevi, nüfusu yönetilebilir kılmak. Zorunlu eğitim tuzağından kurtulmayı başarabilmiş insanlara ilişkin örneklerle dolu bu kitap, kişisel potansiyeli gerçekleştirmenin temel şartının farklı bir yetiştirilme ve beceri edinme şekli ile mümkün olabileceğini ortaya koyuyor. Gatto buna, “açık kaynak öğrenme” adını veriyor. Acil sorunlara cevap veren ve bazı tartışmaları da beraberinde getireceği muhakkak olan bu kitap, mevcut eğitim sistemine dair şüphelere sahip olan herkesin ilgisini çekecek.
-
Ehl-i Sünnet Akaidi Nesefi Akidesi Şerhi
Elinizde ki eserin metni Necmeddin Ömer en- Nesefi (v:537/1142)’ye aittir. Kendisi hanefi fıkıhçı ve kelamcıdır. Tazıldığı tarihten itibaren büyük bir rağbet görmüş ve islam düntasına hızla yayılmış, üzerine elli civarında şerh yazılmıştır. Nesefi Akaidi Osmanlı medreselerindeve Ezher-i Şerif’te asırlar boyunca ders kitabı olarak okutulmuş, günümüzde de islam ülkelerinin çeşitli üniverstelerinde ve daha başka ilim çevrelerinde akaid sahasının ana kitabı olma vasfını korumaktadır. Risalenin en önemli özelliği islam akaidini derli toplu ve öğretici bir tarzda özetlemesi, talebelerin inanç ve fikir yapılarına şekil vermiş olmasıdır.
-
Ehliyetsiz İktidar
Sabahattin Ali’nin gazete ve dergi yazıları çoğunlukla edebî, siyasî ve siyasî mizah türünde yazılardır. Bunlar arasından öne çıkanları ise siyasî olanlardır. Siyasî yazılarında temel memleket meselelerini ele almış, Türkiye’nin batıyla olan edilgen ilişki biçimini ve hükûmetin halka yönelik politikalarını açıkça eleştirmiştir. Elbette bu yazılar zülfüyâre dokunacaktı. Nitekim öyle oldu ve kısa zaman içinde Sabahattin Ali’nin kalemi kırıldı. İzmir’de çıkan haftalık Zincirli Hürriyet gazetesinde yayımlanan ve 5 Şubat 1948 tarihini taşıyan “Asıl Büyük Tehlike Bugünkü Ehliyetsiz İktidarın Devamıdır” başlıklı son yazısı ile ölüm tarihi olan 2 Nisan 1948 arasındaki yakınlık, Sabahattin Ali hakkında verilmiş olan hükmün hemen uygulamaya geçtiğini gösteriyor. Hükmün gerekçesine dair ipuçlarını, aslında dönemin hükûmetini herkesin anlayacağı açıklıkta ve oldukça sert bir üslûpla eleştiren bu yazıda bulmak mümkündür.
Yayınevimiz, Sabahattin Ali’nin bütün eserlerini yeniden yayımlarken onun düzenlemesini ve eserlerinin sağlığında yapılan ilk baskılarını esas aldı ve onları, hatırasına saygı göstererek çarpıtmadan basmayı kendine ilke edindi.
-
Ekonomik Sorunların Çözümünde Zekatın Rolü
Günümüzde ekonomik sorunlar diğer sorunlara göre daha önceliklidir. Çünkü insanlar geçim kaygısı ve kavgası ile meşguller. Öyle ki ekonomik faktörler hükümetlerin varlığının devamı veya çöküşlerinde, siyasilerin başarıları veya başarısızlıklarında, isyan ateşlerinin alevlenmesi veya bastırılmasında en önemli faktör olmuşlardır. Hatta şu anda dünyanın her tarafında meydana gelen ideolojik mezhep savaşlarının neredeyse tamamı iktisadî özelliğe sahiptir.
İslam bu sorunlara ilgisiz kalmadığı gibi aksine onlara karşı olumlu (çözüm odaklı) bir yaklaşıma sahiptir. Bu bağlamda İslam’ın şehadetler ve namazdan sonra üçüncü rüknü olan zekâtın bu sorunları çözmede önemli bir rolü vardır.
Bu kitapta Prof. Dr. Yusuf el-Karadavî, zekâtla bağlantılı olan bu sorunlardan bir kısmını, çözümünün de nasıl olacağını açıklayarak sunmaktadır. Aynı şekilde modern uygulamada zekâtın başarısı için gerekli olan şartları da açıklamaktadır ki bu şartların ihmali zekâtın meyvelerini vermesine ve mahsulünün devşirilmesine engel olacak ve zekât için düzenlenen her kanunun samimi Müslümanların aradığı şeyi gerçekleştirememesine sebep olacaktır.