-
Niçin İnanıyorum?
Din İşleri Yüksek Kurulu’na yöneltilen ayrıca Kredi Yurtlar Kurumu’nda kalan öğrencilerin zihinlerini meşgul eden sorulardan hareketle hazırlanmış, sorulara sahih bilgiler ışığında cevaplar verilmiştir.
-
Niçin Namaz
“Kâinatta en yüksek hakikat imandır, imandan sonra namazdır.”
Çünkü namaz kılan insanla kılmayan insan, namaz kılan milletle kılmayan millet arasındaki fark; ölülerle diriler arasındaki fark kadardır. Ben, milletimin ölü değil, diri olmasını; Allah’a isyan eden millet değil, itaat eden bir millet olmasını istiyorum. Müslümanım diyen herkesin gayesi bu olmalıdır. Her Müslüman, herkes benim kıbleme dönsün, herkes benim ibadet ettiğim Allah’a ibadet etsin gayesini taşımalıdır. Bunun için yaşamalıdır, gerekirse bunun için ölmelidir. Bu, Allah’ın insanlara verdiği en büyük görev ve Müslümanlar üzerindeki en büyük hakkıdır. -
Nietzsche ve Babaannem
Nietzsche felsefeciydi. Babaannemse sıradan biriydi. Nietzsche, üniversitede ders verirdi. Babaannem, hayatında okul yüzü görmemişti. Ünlüydü Nietzsche, bütün Avrupa ondan hayranlıkla bahsederdi. Babaannemse yalnızca kendi köyünde bilindi. Bu iki ölümlü, aynı gezegenin misafiri oldularsa da bambaşka dünyaların insanlarıydılar. Yine de bir yerde buluştular: Dönülmez kararlar kavşağında. Tercih etmedikleri bir dünyada, yaşamlarını sonsuza dek etkileyecek bir ‘tercih’te bulunmalıydılar çünkü. Kararlarını verdiler. Sonra da seçtikleri yola sapıp bir daha asla karşılaşmamak üzere ayrıldılar. Nietzsche kolay olanı seçmişti, babaannemse zoru. Mustafa Ulusoy Nietzsche ve Babaannem’de en insani ama aynı zamanda en çetin meseleleri irdeliyor. Hayatın anlamı, ölüm, hiçlik, sonsuzluk arzusu, yabancılaşma, mutsuzluk, anlaşılamama, sevilmeme korkusu gibi bütün çağların ortak meselelerini cesaretle ele alırken, herkesin elbet bir gün yolunun düştüğü o dönülmez kararlar kavşağında buluşuyor okurla.
-
Niyet Felsefesi İnsan Fiillerinde Sorumluluğun Doğuş Aşaması
İslam düşünce geleneğinin üzerinde en çok durulan başlıklarından biri de hiç şüphesiz “kader meselesi”dir. Salih Aydın’ın elinizde tuttuğunuz bu çalışması bir yandan oldukça netameli bir konu olan kader, irade, özgürlük meselelerine bir yandan da bütün bunlara cevaplar veren çeşitli ekoller boyunca okuru geniş oylumlu bir düşünsel tartışmaya davet ediyor. Küllî irade-cüzî irade meselesinin “niyet” üzerinden ele alındığı bu çalışma bir yandan felsefi derinliği oldukça yüksek bir tartışma yürütürken bir yandan da dini ve dolayısıyla ahlaki umdelere sadakat göstermeyi de ihmal etmiyor. Bu anlamıyla, ahlakın ontolojik boyutuna dair okuyucuya önemli bir perspektif sunuyor.
-
Nizamülmülk
Siyaseti yeniden yazan derin bir akıl. Bir yanda Hasan Sabbah ile savaşırken diğer yandan sultanları ayakta tutan akıl dolu savaşlara giriyordu. Bu kitapta ise onun aksiyon dolu hayatına şahit olurken bir yandan da siyasetnamesin de yer alan ilginç ve dahice tavsiyeleri okuyacaksınız. Ramazan İzol’un akıcı üslubu ve tarihi yaşatan kalemiyle bitirmeden çıkamayacağınız bu dünya sizi bekliyor. Mevlana, Nizamülmülk’ü bize şöyle anlatır; “Vezirlik dayanağı, efendilik sediri, padişahlarla sultanların babası… İki kutluluğu kendisinde birleştiren, bilgide olgun, gerçekler doğusu, dalgalı deniz, övülecek inci; devletin ta kendisi…”
-
Nohut Adam
Orman halkı gür ve uzun saçlarıyla meşhur. Nohut Adam ise orman halkından çok farklı. Onun hiç saçı yok. Taş gibi göbeği, kısa kolları ve gözlüklerinin arkasına gizlenen masmavi gözleri var. Onu kendilerinden farklı görenlerden, aynalardan ve bir türlü barışamadığı görünümünden kaçıyor. Kendi tasarladığı ve kulaklarını dışarıda bırakmayacak şekilde kafasını örten şapkaların altına saklanıyor. Nohut, daha önce kimsenin görmediği güzellikte şapkalar tasarladığında orman halkı onu fark ediyor. Tabii o da kendi güzelliğini… Farklılıklara karşı saygının ve hoşgörünün önemini vurgulayan Nohut Adam, “zorbalık” kavramı üzerine düşündüren kalpleri ısıtan bir hikâye…
-
Nokta
“Bir nokta yap. Bakalım seni nereye götürecek.”
Vashti’nin öğretmeni onu incitmeden, resim çizerek duygularını anlatabileceğini söyledi. Ama Vashti resim yapamıyordu, o bir ressam değildi. Bunu kanıtlamak için Vashti boş bir kâğıda öfkeyle bir nokta yaptı.
“İşte!”
Bu minicik nokta Vashti’nin yeteneğini keşfetme yolculuğunun ilk adımı oldu.
Peter H. Reynolds bu minicik nokta masalıyla hepimizin içinde varolan yaratıcı gücümüzü dışa vurmamızı sağladı.
Minicik nokta bir başlangıçtır…
devamını oku -
Nomisma Bağımsız ve Milli Para Sistemi Geleceğin Para Düzeni
Piyasada gerek nakdi olarak kullandıÄımız gerekse elektronik ortamda banka hesaplarında tuttuÄumuz paranın tamamı Merkez Bankaları tarafından tedavüle çıkarılmamıÅ, yani üretilmemiÅtir. Bu gerçeÄe inanabiliyor musunuz?
– Cüzdanımızda veya banka elektronik hesaplarımızda tuttuÄumuz paramızın neredeyse -90âının, kâr amacı güden ticari bankalar tarafından üretilip tedavüle çıkarıldıÄını, yani varsayıldıÄı gibi, Merkez Bankaları tarafından üretilip tedavüle çıkarılmadıÄını, biliyor musunuz?
– Ticari bankaların para üretmeye yönelik bu ayrıcalıklı ve imtiyazlı statüsünün birçok ülkede yasalarla net bir Åekilde düzenlenmemiÅ olduÄunu biliyor musunuz?
– Para sisteminde yapılabilecek birkaç düzeltmeyle birlikte, bankalar batsa dahi, bankalarda yatan paralarınızın batmayacaÄı bir para ve bankacılık sistemi istemez misiniz?
– Banka iflaslarıyla ve mali krizlerle sarsılmayan bir para ve bankacılık sistemi olmasını ister misiniz?
– Günümüz para sisteminde yapılabilecek birkaç düzeltmeyle birkaç yıl içerisinde devlet ve kamu borçlarının oranında geri ödenebileceÄini ve böylelikle devletlerin vergilerde dahi indirime gidebileceklerini ve halkın zenginleÅebileceÄini biliyor musunuz?
İÅte tüm bu ve benzeri avantajları BAÄIMSIZ ve MİLLİ PARA SİSTEMİ sunmaktadır. -
Notes from the Underground
Dostoevsky’s most revolutionary novel, Notes from the Underground marks the dividing line between nineteenth- and twentieth-century fiction, and between the visions of self each century embodied. One of the most remarkable characters in literature, the unnamed narrator is a former official who has defiantly withdrawn into an underground existence. In full retreat from society, he scrawls a passionate, obsessive, self-contradictory narrative that serves as a devastating attack on social utopianism and an assertion of man’s essentially irrational nature.
-
Notre-Dame’ın Kamburu
Quasimodo” Paskalya’dan sonraki ilk pazara verilen addır aslında. XX. yüzyıl Paris’inde Notre-Dame Kilisesi’nin ön avlusundaki kerevete, kimsesiz bebekler bırakılırdı. Başdiyakoz Frollo, böyle bir günde bulduğu sakat bebeği himayesine alır ve ona Quasimodo adını verir. Onu büyütür ve kilisenin zangocu yapar; ancak çanın sesi altın kalpli Quasimodo’nun giderek sağır olmasına yol açar. Ne var ki, Quasimodo’nun koruyucusu kabul edip büyük sevgi ve bağlılık duyarak büyüdüğü başdiyakoz, karanlık iç dünyasına hapsolmuş, dizginleyemediği nefretinin pençesinde kıvranan biridir.
Victor Hugo, olayları ince ince ördüğü Notre-Dame’ın Kamburu adlı ünlü eserinde, insan hayatında kaderin yerini sorgulamış, kaleme alındığından bu yana birçok sanat eserine, özellikle de filmlere esin kaynağı olan muhteşem bir roman çıkarmıştır ortaya.
Notre-Dame’ın Kamburu aynı zamanda Paris kentinin romanıdır. Hugo, şehrin o dönemini tüm ayrıntılarıyla, Fransız dilinin tüm zenginliğini kullanarak aktarmış, Paris’in diğer karakterlerden rol çalmasına yol açmıştır. -
Nübüvvet ve Hz. Muhammed’in (Sas) Nübüvveti
Beşerin Hz. Âdem’den kıyamete kadar sürecek olan uzun imtihan yürüyüşünde ayağının kaymaması ve istikameti muhafaza edebilmesi için Yüce Allah’ın yol gösterici ve uyarıcı olarak gönderdiği elçilerin sonuncusu olan Hz. Muhammed (sas), bıraktığı etkiler bakımından kendisinden önce gelen peygamber kardeşlerinden farklı bir konuma sahiptir. İnsanoğlunun dünyada huzur, ahirette ise Allah’ın rızasını ve ebedi mutluluğu kazanabilmesi için Hz. Muhammed’in (sas) tebliğ ettiği Yüce Allah’ın kıyamete kadar devam edecek olan son mesajının anlaşılması ve mesajın insandan istediği salih amelin hayata hâkim kılınması gerekir. Bu sebeple nübüvvetin dindeki yeri, Hz. Muhammed’in (sas) nübüvveti ve konumu, incelenmesi gereken önemli bir konudur. Elinizdeki kitap bu konuyu ele alan çalışmalardan meydana gelmiştir
-
Nureddin Yıldız Set (6 Kitap)
Toplamda 6 Kitap…
- Aile Davamız
- Halimizin İzahı
- Mü’min Kimliğimiz
- Bu Ümmetin Genci
- Hani Din Hepimizindi?
- Dinimize Hizmetin İç Sorunları
-
NURİ PAKDİL KİTABI YERYÜZÜ
Nuri Pakdil, sadece bir neslin değil nesillerin ağabeyi ve ustası…
Edebiyatımızın kendine özgü kalemlerinden; üslubu, titizliği, sözcük seçiciliği ve elbette devrimciliğiyle…Nuri Pakdil, sönen iman ateşini yeniden harlamak için kelimelerden kurduğu müfrezelerle ısıttı içimizi. Aşk yeniden filiz verdi, iman yeniden yeşerdi, ruhlarımız yeniden temizlendi onunla…
Bu kitap; Nuri Pakdil’i eserlerinden tanıyan bir okurun, başka okurların Pakdil’i okuma ve anlama çabalarına mütevazı bir katkı olmayı hedeflemektedir.
Okurlarının zihninde kalın çizgilerle bile olsa bir Pakdil portresi çizmesi ve okurlarını Pakdil’in eserlerine yönlendirmesi, bu kitabın görevini fazlasıyla yerine getirmiş olmasını sağlayacaktır
-
O Balonda Babamın Nefesi Var / Muhabbet Yazıları 2
İnsan derdini anlatmak için onlarca yol bulabilir belki kâri. Kimi söyler, kimi ağlar, kimi kaçar gider ve kimi de yazar. Ama bence en asil olanı susmak. Ben yazmayı söylemekten değil de susmaktan bir cüz olarak görenlerdenim. Yazarak susmak diye bir hâl bu bahsettiğim. Kendine saklamaya gücünün yetmediklerinin ardına saklanmak bir çeşit. Tanımadığın, tanışmadığın biriyle dertleşmek gibi. Hem söylemek hem de söylememek yani. … Bu kez Muhabbet Yazılarına daha içimi yakan hatta bazı vakitler beni sinirlendiren meseleler ile ilgili yazdıklarımla devam edeyim istedim. “O Balonda Babamın Nefesi Var” diyen bir şehit çocuğunun cümlesi dolandı durdu zihnimde. Sanırım hiçbir zaman unutmayacağım ve zihnimden çıkaramayacağım bir cümle bu benim için. İçimi yakanları sana anlatayım istedim. Ama daha önce olduğu gibi bu kez de hayret ettim benim içimi yakan kelimelerin kâğıtları nasıl yakmadığına.
-
O Benim Trenim! / Canavar Kardeşler 3
Bazen bir treni paylaşmak; anneni paylaşmaktan bile zor gelebilir… Peki ama tren mi vazgeçilmezdir; yoksa kardeşinle geçirdiğin güzel günler mi?
-
O Muydu?
Dünya edebiyatının en önemli yazarlarından biri olan Stefan Zweig, “O muydu?” adlı öyküsünde, polisiyeyi anımsatan bir kurguyla “şüphe” duygusunu, hikâyenin kahramanlarının iç dünyasından okuyucuya yansıtıyor. Okur, telafisi ve çözümü pek de kolay olmayan şüphenin, bir insanın bütün hayatını nasıl etkilediğine şahit oluyor.
Huzurlu bir İngiliz kasabasında geçen bu elim ve kimsenin görmediği olayın faili gerçekte kimdi? Psikolojik açıdan yoğun karakterlerin yazarı Zweig, bu hikâyesinde de kıskançlık, sadakat, çaresizlik ve sevgi gibi insana özgü duyguları, hayvan sevgisi ve nefretiyle birleştirerek, okuyucunun dikkatine sunuyordevamını oku
-
O Ve Ben (kod6)
Hayatını, Abdülhakîm Arvasî Hazretleri’ni “Tanıyıncaya Kadar” ve “Tanıdıktan Sonra” diye iki ana bölüme ayıran Necip Fazıl, Efendisine doğru kendisini cezbeden hâdiseleri de mânâlandırdığı otobiyografik eseri “O Ve Ben”i 1975’de şöyle takdim etmiştir: “Bu eser, dünyaya gelişimden bugüne kadar en hususî renkleri, çizgileri ve sesleriyle hayatımın hikâyesi ve asıl O’nu tanıdıktan sonra mânasını anlamaya başladığım vücut hikmetinin bende tecelli eden yakıcı ifadesidir. Bu bakımdan, kendilerini görünceye kadar malik olabildiğim birbuçuk esere nisbetle bugün 60 cildi aşan ve hepsini birden o nura borçlu bildiğim eserler arasında, şimdikini, baş köşeye oturtulması lâzım ve en mahrem iç ve dış iklimlere doğru bir belirtiş olarak takdim ederim.” Kitap, 1965 senesinde “Büyük Kapı” ismiyle yayınlanmıştır.
-
O’nun Yolunda Biz
İslam dünyasında hakkında en çok eser yazılan kişi olmasına rağmen Hz. Muhammed hakkında yazılacak her şey eksiktir. Medeniyetimiz ona vahyedilenler üzerine inşa edildi. Onun kişiliğinin tüm Müslümanları çepeçevre kuşattığından, güçlü bir karakter verdiğinden şüphe yok.
Bu yüzden biz şimdi onu yeniden hatırlatmak istiyoruz. Ola ki unutulmuş olanlar varsa hatırlansın diye.