Kronik Kitap

  • İmparatorluğun Son Asrında Osmanlılar

    Pek çok dil, mezhep ve kökene mensup toplulukları bünyesinde barındıran Osmanlı İmparatorluğu’nun idari, askeri ve toplumsal yapısı zamanın getirdiği ihtiyaçlara paralel değişiklikler gösterdi. 19. yüzyıl ise imparatorluk tarihindeki en derin değişim ve dönüşümlerin kaydedildiği, Osmanlı tarihini ikiye ayıran bir evre oldu. II. Mahmud’un hükümdarlık yıllarında merkezî otoritenin güçlendirilmesine yönelik uygulamalar ve reform çabaları, takip eden dönemde Tanzimat düzenlemeleri, yüzyıl boyunca süregiden kurumsal yenilikler Osmanlıların yaşantısını kökten etkilerken, geleneksel hayat tarzı değişmekteydi. Alaturka-alafranga kavramları, Osmanlı toplumsal yaşamının birçok alanında geleneksel ile yeniyi ayırt etmek üzere gündelik dile yerleşiyordu.
    Yaşanan yoğun gelişmeler dolayısıyla bu asır, toplumsal hayatın tekrar biçimlendiği, batıya öykünen zümrelerin doğduğu, kurumların şekil değiştirdiği, teknolojik devrimlerin yaşandığı bir dönem olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu girift serüvende imparatorluğun, ihtiyaçlarına uygun kurum ve uygulamaları üretme, dönüşümleri gerçekleştirmedeki mahareti ise dikkate değerdir.
    Kitapta yer alan farklı konulardaki makaleler gerek önceki asırlara vurgu yaparak gerekse 19. yüzyılı betimleyerek, Osmanlılara dair genel bir manzara sunmakta, tecrübe edilen süreklilik ve değişimleri resmetmektedir. Eserde; ilmiye kurumlarındaki dönüşümlerden süreli yayınların toplum hayatına girişine, kadınların kamusal görünürlük kazanmasından dönemin meselelerini irdeleyen insanlara ve kaynaklara değin sizleri Osmanlı tarihinin farklı sahalarına götürecek yazıları bulacaksınız.
    Değişim çağında Osmanlılara odaklanan kitabın bölümleri sırasıyla “İmparatorluğun Son Asrında Osmanlı Uleması”, “Osmanlı Dünyasında Matbuat, Kadın ve Sağlık”, “Osmanlılardan Portreler ve Kaynak Eserler” başlıklarını taşımaktadır. 19. yüzyılın çalkantılı iklimine kapı aralayan kitap, Osmanlıların son asırdaki tecrübelerini keşfetmek isteyenler için önemli bir eser hüviyetindedir.

    13,90
  • İnsan Geleceğini Nasıl Kurar? Kendini İnşa Etmenin Yolları

    “Bir hedef bulacaksınız, o uğurda çalışacaksınız, hedefinizi gerçekleştirmek için bir yol arayacaksınız, yol yoksa da o yolu yapacaksınız. Bir defa geçtiğiniz yoldan da bir daha geri dönmeyeceksiniz. Çünkü lüzumsuz geri dönüş başarısızlıktır, tekrara düşmektir, ufku kapatmaktır. Hedef bulmak, yol açmak ve aynı yoldan geri dönmemek… Hayattaki gayemiz budur.” İLBER ORTAYLI Kendi kendinin mimarı olma ve hayata atılma… Yetenek, keşif, merak, potansiyel, heves, ayakta kalma güdüsü… Öğrenmenin, çalışmanın, düşünmenin yolları ve yöntemleri… Çalışacağız, okuyacağız, göreceğiz, planlayacağız, kendimize bir hayat kuracağız, tamam ama bunu hangi ölçüye göre yapacağız? İlber Ortaylı bu kitapta kişinin hayattaki gayesini nasıl belirleyeceğini, hedefini nasıl koyacağını, geleceğini nasıl planlayacağını, potansiyelini nasıl değerlendireceğini yüzyılların içinde dolaşarak, tarihin büyük düşünürlerinin binlerce yıla meydan okuyan görüşlerini de yanımıza katarak izah ediyor. Kendimize her gün sorduğumuz ve cevap bulmakta zorlandığımız soruları kendi deneyimleri ve engin bilgisi ışığında yanıtlıyor. · İnsan kendini nasıl inşa eder? · Potansiyelimizi değerlendirebilmek için hangi yeteneklere sahip olmalıyız? · İnsan hedefini nasıl koyar, geleceğe dönük planlarını nasıl yapar? · Yeteneğimizi, merakımızı nasıl keşfederiz ve nasıl geliştiririz? · Kendi talihimizin mimarı olabilir miyiz? · Etrafa bakma sanatı nedir, nasıl öğrenilir? · Mutluluk neden hem hakkımız hem de görevimizdir? · En zor zamanlarda direnme gücünü nerede bulacağız ve ilhamı nelerde arayacağız? İnsan Geleceğini Nasıl Kurar? yaşam tecrübesini paylaşmayı vazife bilen bir entelektüelden, İlber Hoca’dan, okurlar için bir yol açma, yol yapma, kendini inşa etme ve toplumu ayağa kaldırma rehberi. Platon, Seneca, Cicero, Farabi gibi bilgelerin ilhamı eşliğinde ve Yenal Bilgici’nin sorularıyla…

    9,90
  • Türklük, Müslümanlık ve Osmanlı Mirası

    TARİHÇİLERİN KUTBU HALİL İNALCIK’TAN GELECEĞİMİZE IŞIK TUTAN MAKALELER… Halil İnalcık; Osmanlı tarihçiliği alanında tüm dünyanın kabul ettiği bir otorite. Makaleleri ve eserleri zaman geçtikçe önemini ve güncelliğini korumaya devam ediyor. Tarihçiler, öğrenciler ve tüm meraklılar onun yazdıklarıyla ufuklarında bambaşka pencereler açıyorlar ve yeni yollar keşfediyorlar. İnalcık’ın derinlikli analizleri ve geleceğe ışık tutan yorumları, gerek ülkemizde gerekse tüm dünyada kitap okurlarının başucundan eksilmiyor. Halil İnalcık’ın elinizdeki çalışması; diğer pek çok yoğun arşiv malzemesinin kullanıldığı uzmanlık makalelerinden farklı olarak, entelektüel birikimi ile güncel tartışmalara dâhil olduğu genel okuyucuların ilgisini çekebilecek konuları içeriyor. Kitap, modern Türk tarihçiliğinin bir değerlendirmesi ile başlıyor; sonrasında Fransız Annales ekolünün başta Fuad Köprülü ve Ömer Lûtfi Barkan olmak üzere Osmanlı tarihçileri üzerindeki etkisi ele alınıyor. Türk-İslâm devletlerinde kanun yapma geleneğinin irdelendiği üç çalışmada ise töre ve yasa geleneğinin tarihi kökenleri, devlet kanunu fikri ve Osmanlı dünyasında din ve kültür ilişkileri inceleniyor. Daha sonra Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne süreklilik ve kopuş ele alınıyor ve Türk-İslâm Sentezi fikrinin oldukça kıymetli bir eleştirisi yapılıyor. Osmanlı’da siyasi kültür, halk kültürünün temeli; bunun Cumhuriyet dönemine ve kuruluşa etkileri de yerli ve yabancı bilim insanlarının tartışmaları ışığında ele alınıyor. Sonraki üç makalede ise Avrupa devletler sistemi içerisinde Osmanlı ve Türkiye’nin konumu, Osmanlı ve Avrupa arasındaki kültürlerarası etkileşim ve ikinci bin yılda Türklerin tarih sahnesindeki yeri, Osmanlı Devleti’nin başarısının arka planı, 1908-1918’deki ilk devrim hareketi, Batılılaşma sürecinde ortaya çıkan tartışmalar ile günümüze kadar olan etkileri ve laikliğin tarihî kökleri irdeleniyor. Türklük, Müslümanlık ve Osmanlı Mirası; Modern Türkiye’de tarihçilik, Türk tarihinde kanun yapma, din ve devlet ilişkileri, Osmanlı kimliği, Türkiye ve Avrupa ilişkileri, sekülerleşmenin tarihî kökenleri, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e değişim gibi gündemde olan meselelere dair ilham verici bir perspektif sunuyor.

    9,90
  • Dakikalar İçinde Felsefe / Anında Açıklanan 200 Temel Kavram

    YAŞADIĞIMIZ DÜNYAYI ANLAMLANDIRMA ÇABAMIZ Doğu felsefesinden Alman idealizmine, varoluşçuluktan estetiğe, Aristoteles’ten Marx’a, yirminci birinci yüzyılda felsefenin yerinden uygulamalı felsefe dallarına uzanan insanlığı anlama ve anlamlandırma yolculuğu… Görseller eşliğinde en çok bilinen 200 felsefi fikir üzerinden kapsayıcı bir okuma… Uygarlıklar yerleşip geliştikçe düşünürler evrenin ve toplumun işleyişi için geleneksel açıklamaları sorgulamaya başladılar. Eşyalar neden oldukları biçimdeler? Hayatlarımızı en iyi şekilde nasıl yaşamamız gerekir? Bildiklerimizden nasıl emin olabiliriz? Varlığımızın, bir anlamı varsa, o anlam nedir? Dakikalar İçinde serisinden Felsefe, okuru “Dünya neden yapılmıştır?” ile başlayıp bildiklerimizden ve varlığımızın doğasından nasıl emin olacağımıza; ahlak felsefesinden siyaset felsefesine; felsefenin bilim ve dindeki rolünden önemli düşünürlerin fikirlerine kadar geniş bir alanda bilgelik dolu bir serüvene davet ediyor. İster varoluşçuluk sizi şaşırtıyor ister özgür irade kavramı üzerinde kafa yoruyor olun; bu kitap felsefe meraklısı her okurun bu alanın temellerini çabucak kavramasına yardımcı olacak.

    8,90
  • Osmanlı Toplumunda Aile

    OSMANLI AİLESİNİN EN GENİŞ FOTOĞRAFI… “Aile bir toplumun en muhafazakâr, az değişen kurumlarından biridir ve şimdi bu asırda değişmektedir, bu değişme sebebiyle ‘aile’ kurumu kadar tarihçi araştırmalarını gerektiren bir konu yoktur. Bu nedenle Osmanlı toplumunda aile yapısı üzerine yazdığım ve tasvip gören makalelerimi yeniden ele almak, yeni malzemeyi araştırmak ve ‘millet’ sistemi ve ‘hukuktaki Romanizasyon’ gibi toplumsal ve hukukî çerçevesine oturtmak gerekiyordu. Bunsuz son 150 senedeki ailenin, aile hukukunun evrimini kavramak mümkün değildir. Bu nedenle 15.- 16. yüzyıllardan bugüne dek hukukî ve toplumsal çerçevesi içinde Osmanlı ailesinin gelişimini ele alan bu çalışmayı kaleme almayı gerekli gördüm.” İlber Ortaylı Geçmişi karanlık temel kurumlarımızdan biri olan ailenin, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki konumu, İlber Ortaylı’nın kaleminden değerlendiriliyor. Ortaylı, eşlerin birbirine karşı sorumlulukları, aile hukuku, çocuğun yetiştirilmesi, devletin Müslüman ve gayrimüslim ailelere yaklaşımı, miras, çok eşlilik, ataerkillik, harem gibi sağlıklı bilgi olmadan üzerine çokça konuşulan mevzuları ilk elden kaynaklarla yorumluyor. Osmanlı Toplumunda Aile, yalnızca tarihçiler ve araştırmacılar için değil Osmanlı İmparatorluğu’ndaki yaşamı merak eden, sağlam bilgilerle donanmak isteyen herkes için ideal bir çalışma.

    10,24
  • Dakikalar İçinde Psikoloji Anında Açıklanan 200 Temel Kavram

    İNSAN ZİHNİNE VE DAVRANIŞINA DAİR BİLİMSEL BİR YAKLAŞIM Psikolojinin temellerinden günümüz uygulamalarına, öngörülemez insan zihni ve davranışına tutulan bir mercek… Görseller eşliğinde 200 temel psikolojik kavram, teori ve uygulama üzerinden eşsiz bir başvuru kitabı… Hafıza ne ölçüde ruh haline bağlıdır? Neden kendimizi başkalarıyla karşılaştırırız? Farklı zekâ türleri var mıdır? Zekâ doğuştan mıdır, sonradan da geliştirilebilir mi? Yaşla birlikte nasıl değişiriz? Bizi çevreleyen dünyada tepkilerimizi neye göre veririz? Bilinçli beyinde neler olur? Geçmişten bugüne ruhsal hastalıklara yaklaşımımız nasıl değişti? Uzun Lafın Kısası serisinden Psikoloji, Pavlov’un köpeklerinden deneysel etiğe, kişilik gelişiminden bilişsel davranışçı terapiye kadar pek çok hususta hızlı ve doyurucu bir okuma vadediyor. Psikolojinin ilkeleri, çocukluk gelişimimizden başkalarıyla etkileşimimize kadar pek çok insani meseleye ışık tuttuğu için her birimiz için geçerlidir ve bu kitap; görseller ve açıklayıcı şemalarla zenginleştirilmiş her bir bölümüyle bizi insana dair büyüleyici bir yolculuğa davet ediyor. Eğitici olduğu kadar sade ve anlaşılır üslubuyla bu alana ilgi duyan herkes için mükemmel bir kaynak…

    10,24
  • Dakikalar İçinde Ekonomi / Anında Açıklanan 200 Temel Kavram

    TEMEL EKONOMİK KAVRAMLARIN HARİKA BİR ÖZETİ! Bazılarını diğerlerinden daha zengin yapan şey nedir? Bankalar neden batar? Vergi oranları nasıl olmalıdır? Bireyi yeni bir bilgisayar almaya, bir iş insanını fabrika kurmaya veya bir çalışanı şehir dışındaki bir işi kabul etmeye iten şey nedir? Bir ürünün fiyatını belirleyen kriterler nelerdir? Ekonomik krizler nasıl oluşur? Esasen ekonomi nedir? Uzun Lafın Kısası serisinden Ekonomi, ekonominin nasıl işlediği ve nasıl yönetilmesi gerektiği konusundaki teorilere dair pek çok önemli detayla hızlı ve doyurucu bir okuma vadediyor. Bir görsel ya da açıklayıcı şemanın eşlik ettiği her bir başlıkta yalnızca paranın rolü veya borsanın nasıl işlediği gibi temel fikirleri değil; aynı zamanda bugün herkes için giderek daha önemli hale gelen ve gündelik hayatımızı da etkileyen konuları -işsizlik, devlet borcu ve vergiler vs.- kapsayan ideal bir başvuru kitabı… Görseller eşliğinde ekonomideki 200 temel kavramı, terminolojik açıklamalarla kısa ve yalın bir dille sunan bu çalışma, sadece ekonomistlere değil, ekonomi alanındaki bilgisini derinleştirmek isteyen herkese hitap edecek

    10,24
  • Dakikalar İçinde Dünya Tarihi

    İlk uygarlıklardan Ortaçağ’a, Devrimler Çağı’ndan yirminci yüzyıla uzanan bir yolculuk… Görseller eşliğinde 200 önemli tarihî olay, dönem ve şahsiyet üzerinden bir dünya tarihi okuması… Homo sapiens’ten günümüze insanın tarihî yolculuğu nasıl gelişti? İlk medeniyetlerden bugüne toplumlar ne yöne evrildi? Pek çok tarihî dönüm noktası dünya tarihini nasıl şekillendirdi? Roma İmparatorluğu’na ne oldu? Magna Carta neden bu kadar önemliydi? Birinci Dünya Savaşı’na ne yol açtı? SSCB neden çöktü? Rus İvan gerçekten de o kadar korkunç muydu? Uzun Lafın Kısası serisinden Dünya Tarihi Aristoteles’in bilgeliğinden Atatürk’e, Mısır’dan Hiroşima’ya, bronzdan kitle iletişim araçlarına kadar pek çok önemli detayla hızlı ve doyurucu bir okuma vadediyor. Bir görsel ya da açıklayıcı şemanın eşlik ettiği her bir konu ayrı bir kitap olacak kadar detaylı irdelenmeyi hak etse de giriş niteliğindeki bu çalışma, tarihteki önemli dönüm noktaları hakkında geniş bilgi edinmek isteyen herkesin bu tarihî serüvene çıkmasını sağlayacak.

    10,24
  • Dakikalar İçinde Mitoloji / Dünyanın En Bilinen 200 Çarpıcı Fabl, Destan ve Efsanesi

    İNSANIN TOPLUM VE EVRENLE İLİŞKİSİNİ ANLAMLANDIRMA SERÜVENİ Antik Yunan’dan Keltlere, Amerika’dan Afrika’ya uzanan simgesel, insanüstü, kutsal bir yolculuk… Görseller eşliğinde dünyanın en çok bilinen 200 mitolojik hikâyesi üzerinden karşılaştırmalı bir okuma… Zamanın başlangıcından bu yana dünyanın her yerinde anlatılan, entelektüel ve spiritüel uzun bir arayışın hikâyesidir mitler. Bize dünyanın, insanlığın ve hayvanların yaratılışını, tanrıları ve kahramanları, doğa güçlerini ve doğaüstü yaratıkları anlatırlar. Dakikalar İçinde serisinden Mitoloji, okuru Prometheus’un insanı yaratmak için Zeus’a meydan okumasından Truva’nın yok edilmesine; Mısır’daki güneş tanrısı Ra’nın saltanatından tek gözlü, kuzgun kanatlı Odin’e; tüm canlı varlıkların anası sayılan Anadolu’nun doğurganlık tanrıçası Kibele’den Altın Post ve Kutsal Kâse için yapılan kahramanca arayışlara uzanan zamansız bir serüvene davet ediyor. Her efsanenin ikonik bir görüntüyle resmedildiği mitlere kökenleri, ortak temaları ve anlamları hakkında yorumlar eşlik ediyor. Sonsuz yaratılış ve yıkım, olmak ve dönüşmek, kader ve kurnazlık, kahramanlık ve zulüm, şehvet ve savaş temalarının günümüze taşındığı efsaneler üzerinden hayal gücünün sınırlarını zorlayacak bir başvuru eseri…

    10,24
  • Gerçek Özgürlük

    YAŞAMINDA KENDİSİ OLARAK VAR OLAMAMIŞ BİRİ DUYGU, DÜŞÜNCE VE DAVRANIŞLARIYLA YAŞAMI ÖZGÜRCE KUCAKLAYABİLİR Mİ? “Dünya bazen kapkaranlık gözükür, insan kendini yapayalnız ve değersiz görür, bu duygular da yaşamın bir parçası. Bence sizin, sizi anlayacak biriyle konuşmaya ihtiyacınız var.” Bu kitap, gençlik yıllarımı temsil eden üniversite öğrencisi Timur ile yaşlılık yıllarımı temsil eden emekli psikoloji profesörü Yakup Bey arasında geçen sohbetlerden oluşuyor. Sevdiği kızın kendisini önemsemediğini fark etmeyen Timur ona evlilik teklif eder. Sosyoekonomik düzeyi yüksek Nesrin kibarca, “Sen ben denk değiliz,” mesajını verir. Tesadüfen Timur’la karşılaşan Yakup Bey gencin yüzünden hüznünü ve yalnızlığını anlar ve ona isterse Sahaflar Çarşısı’ndaki kitapçı dükkânına gelebileceğini söyler. Buluşmaya ve sohbet etmeye başlarlar. Bu sohbet içinde Timur kendi anlam verme sistemini, değerler sistemini, ezikliğinin kaynağını, toplumla, yaşamla ilişkisinin temellerini keşfetmeye başlayacaktır. O karşılaşmadan sonra Yakup Bey’le yaptığı sohbetlerde, kültür robotluğundan şahsiyet olmaya giden bir özgürlük yolculuğuna çıkacaktır. Bu kitapta, karşılıklı saygı içinde olan iki insanın; yaşamını, ilişkilerini, kendi anlam verme sistemini keşfedişi yer almaktadır. Sevgi mi özgürlüğe, özgürlük mü sevgiye götürür? İç yalnızlığı gözlerinden okunurken sevdiğine evlenme teklif eden, gerçek sevgiyi, gerçek aşkı sorgulayan üniversiteli bir gencin biz bilinci içinde adım adım Gerçek Özgürlük’e varışının öyküsü. Kendi yolculuğumuzu yapmak için buradayız; bu yolculukta kendimiz olabilme cesaretini bulmamız kolay değildir ama kendimiz olmadan yaşamımızdaki hiçbir şey anlamını bulamaz.

    11,39
  • Evlenmeden Önce

    EVLİLİK BİR ÇİÇEKÇİ DÜKKÂNI GİBİ FARKLI OLANAKLAR SUNAR; ÇİÇEKLERDEN NASIL BİR BUKET OLUŞTURACAĞINIZ SİZE KALMIŞ… Eşler, evlilik öyküsünün mahrem tanıklarıdır. Evliliğinizde hayatınızın en önemli, en mahrem tanığıyla birlikte olduğunuzun farkında mısınız? Bu tanıklığın derinlerine inen gücünün farkında olmak olgunluk ister. Olgun eşler, birlikte yaşamak için değil, birbirlerini yaşamak için evlendiklerini bilirler. Evlilik yolculuğuna başlarken biricik sermaye olan sevgi, küçülüp yok olabilecek ya da büyüyüp gelişebilecek bir şeydir. Hem çok kudretli hem de zarif ve kırılgan… Büyümesi ya da zayıflayıp yok olması eşlerin birbirine nasıl tanıklık yaptığına bağlıdır. Evlilikte iki farklı öykü bir araya gelir. Sohbet eden, ilişkilerini önemseyip emek ve zaman veren çiftler “bizim öykümüz” dedikleri anlamlı ve mutlu bir öyküyü oluşturmayı başarırlar. Şimdi evli olabilirsiniz; biricik sermayeniz olan sevgiyi evliliğinizde nasıl geliştirip büyütebileceğinizi biliyor musunuz? Evlilik olgunluğunuzu geliştirmek ister misiniz? Yaşanmış evlilik öykülerinin getirdiği deneyimlerle anlamını bulmuş kavramların rehberliğinde aydınlatıcı, zevkli bir yolculuk sizi bekliyor…

    10,24
  • İnsan İnsana

    BİR İNSANIN İLİŞKİLERİNİN NİTELİĞİ, O İNSANIN YAŞAMININ KALİTESİNİ BELİRLER. İnsan, ilişkileri içinde sürekli olarak “yeniden tanımlanan” bir varlıktır. İnsan ilişkilerinin temelini ise iletişim süreçleri oluşturur. İki insan birbirinin farkına vardığı anda iletişim başlar. Aynı sosyal ortam içinde yer alan kişilerin söyledikleri sözler ve hareketleri kadar, hareketsizlikleri, susmaları, beden duruşları ve yüz ifadeleri, hepsi anlamlı birer mesaj oluşturur. İyi bir dinleyici, iletişim kurduğu kişinin yalnız söylediklerini değil, yüzü, eli, kolu ve bedeniyle yaptıklarını da “duyar.” Bir aracın sürücüsü, yolda kendinden başka araç yokmuş gibi davranırsa, trafik kazası olur. Bir kişi konuşurken, karşısındakini nasıl etkilediğini düşünmeden, kendi bildiği yönde istediğini söylerse “iletişim kazası” ortaya çıkar. İlişkilerimizde, verdiğimiz mesajların sorumluluğunun bilincinde olmamız, iletişim kazalarını önler. Bu varsayım toplumsal düzeyde de geçerlidir. Kişi farkında olsun ya da olmasın, toplumla da sürekli ilişki içindedir. Bir toplumda “Herkes benim gibi düşünmelidir, benim düşünce tarzım en doğrusudur,” tutumu ağır basarsa, akılcı tartışmalar yerine duygusal çatışmalar ortaya çıkar. İnsan hayatını mercek altına alıp, insana dair her hikâyeden bir anlam çıkarabilen bilgeliğiyle değerli Doğan Cüceloğlu, kimliklerin ötesinde, canların temas içinde olduğu “insan insana” bir ilişkinin mümkün olduğunu bize hatırlatıyor. Kalıpları tekrarlamaktan kurtulabilmeniz, insan ilişkilerine anlamsal zenginliği ve derinliği getirebilmeniz için iletişim süreçlerini uygun ve etkili bir biçimde uygulamanıza yönelik bilgi ve becerileri sunuyor. İletişim sorunlarını çözmeden doyumlu bir yaşam sürdürmenin olanaksız olduğunun ve insanın isterse kendini değiştirip geliştirebileceğinin altını çiziyor.

    11,39
  • Geliştiren Anne-Baba

    ÇOCUĞUNUZ BİR KEZ ÇOCUKLUK YAŞAYACAK; BU DÖNEMİ ONUNLA DOYA DOYA YAŞAYIN. Bir anne, bana yolladığı mektupta şöyle diyor; “Çok yorgun ve sorumlulukların altında ezilmiş hissediyorum. Annem kendi dönemlerinde böyle bir yılgınlık hissetmediklerini, bu kadar sabırsız ve öfkeli olmadıklarını, bizi seyrederken bile yorulduğunu söylüyor.” Bir başkası da şöyle yazmış; “Otuz yaşında yaklaşık 4,5 ay sonra baba olacak bir baba adayıyım. Bugüne kadar geçen süre içinde baba olacağım düşüncesi üzerinde çok durmadığım için birçok şeyin farkında değildim. Ancak bugün bu düşünce üzerinde ilk adımımı attım ve daha ilk adımımda büyük bir eksik ile yola çıktığımı fark ettim. Bu sanki kutuplara keşfe giden kâşifin yanında soğuktan koruyucu kıyafetlerini almaması gibi bir hisse benziyor.” Yetişen her yeni kuşakla birlikte, onları yetiştiren anne ve babalardan da beklentiler artıyor. Toplumun gelişmesi için öncelikle ailede demokratik bir yapı kurulması şart. Bunun yolu da anne ve babaların geçmişten gelen korku kültürü kalıplarından kurtulmaları ve onur eşitliğine inanan sağlıklı gelişmiş bireyler yetiştirmeleri… Geliştiren Anne-Baba olmak için kendinizi ve çocuğunuzu tanımanız, beklentilerinizi, niyetinizi keşfetmeniz; değerlerinizi ve aile ilişkinizi sağlıklı tutmanız önemli. Bilen, anlayan, seven gözlerle yaşama bakmak kendi elinizde… Güler yüzlü, sakin, güvenen, hayata, ailesine şükür duygusu içinde bakan bir anne, bir baba olmak çocuklarınıza verebileceğiniz en büyük armağandır. Çocuklar böyle bir armağanı hak ediyorlar. DOĞAN CÜCELOĞLU

    9,09
  • Türkiye Teşkilat ve İdare Tarihi (Ciltli)

    MODERN TÜRKİYE İDARESİNİN OLUŞUMU VE TARİHİ SERÜVENİ… “Akdeniz dünyasında üç tane ‘Roma İmparatorluğu’ vardı. Bu üç Roma, yeniçağların ulusçu imparatorluklarından farklı, kendilerine özgü geleneksel yapıları ve ideolojileri olan siyasal toplumsal sistemlerdi. Bu geleneksel Roma imparatorluklarının üçüncüsü ve sonuncusu Osmanlı İmparatorluğu’dur. Onun içindir ki bu imparatorluğun kurumlarını ve yapısını incelemek, Türklerin tarihini incelemenin ötesinde bir anlam taşımaktadır.” İLBER ORTAYLI Modern Türkiye idaresinin oluşumu altı yüzyıllık ömrü olan Osmanlı İmparatorluğu’nun ve etrafındaki devletlerin tarihini incelemekle anlaşılabilir. Osmanlı devlet teşkilâtının yapısal özelliklerini anlamak için toprak sistemini derinlemesine analiz etmek gerekir. Osmanlı sistemi toprak rejimine dayanır. Bu rejim ise ülkenin maddî şartlarına özellikle de teknolojik düzeyine dayanan nedenlerin bir biçimlenişidir. Tarımsal teknolojinin doğurduğu üretim ve denetim faaliyetleri; ülkenin yerleşim düzenini, idarî yapısını, kentlerin yapısını ve aktivitelerini, ulaşımı, ticareti etkilemekte ve biçimlendirmektedir. Bu nedenle merkezî idare, taşra idaresi gibi kurumların yanı başında kentsel yapının da ele alınması zorunludur. İlber Ortaylı rehber niteliğindeki çalışmasında; önce Osmanlı İmparatorluğu’nun içinde yer aldığı çağdaş dünyaya, Avrupa ve Asya’nın diğer geleneksel sistemlerini karşılaştırarak bakıyor. İslâm devletinde yönetimi inceledikten sonra Ortaçağda Akdeniz ve İtalyan denizci devletleri ile 12. ve 13. yüzyılda Anadolu’nun idari yapısını çözümlüyor. Daha sonra idari tarihimizin en önemli meseleleri olan Osmanlı toprak sistemini, merkez ve taşra örgütlerini, şehirleri, ulaştırma sistemini anlatıyor. Siyasal ve toplumsal değişme dönemini ele aldıktan sonra ise Türk modernleşme tarihini, yani Tanzimat dönemini aydınlatıyor. “Türkiye Teşkilat ve İdare Tarihi”; Osmanlı İmparatorluğu’nun kurumlarını ve yapısını konuya ilgi duyan her okurun anlayabileceği bir dille aktarırken, Türk tarihinin en kritik konularına da ışık tutmuş oluyor.

    14,84
  • Habsburglar Bir Dünya Gücünün Yükselişi ve Çöküşü

    “Habsburglar sürükleyici, renkli, dramatik olmasının yanı sıra özlü, akademik ve konuya hâkim bir kitap. Martyn Rady, bir zamanlar Peru’dan Filipinler’e üzerinde güneş batmayan bir imparatorluk yönetmiş, Avrupa’nın en büyük hanedanının hikayesini bizlere anlatıyor. Dünya tarihinde neredeyse bin sene boyunca rol almış önemli bir aktörü konu alan Habsburglar içine din, cinayet, ensest, delilik, intihar, suikast karışmış yüksek siyaset ve aile mahremiyetini gözler önüne seriyor. Bu kitap destansı bir tarihi merak edenler için!” Simon Sebag Montefiore, Romanovlar’ın yazarı Habsburglar, asırlar boyunca Avrupa’da hüküm sürmüş olan kudretli bir hanedanın, kuruluşundan nihai yıkılışına kadar geçen bütün tarihi. Habsburglar yüzyıllarca Avrupa’nın büyük bölümüne hükmetti. Aslında sadece sıradan Alman asillerinden oluşan bu aile evlilikler ve fetihlerin yanı sıra sahte evraklar düzenleyerek, kendilerine sahte atalar bularak ve tabii şanslarının yaver gitmesiyle de Avrupa kıtasının en önemli hanedanlarından biri haline gelmeyi başardı. Martyn Rady, Habsburg hanedanı ve onun neredeyse bin sene içerisinde inşa etmiş olduğu –ve sonra da kaybettiği– siyasi, sosyal ve kültürel düzenin destansı hikâyesini Avrupa ve dünya tarihi bağlamında anlatıyor. Ortaçağ’da Habsburglar Svabya’dan Güney Almanya ve Avusturya’ya yayılmaya başladılar. 1452 tarihinde bir Habsburg dükü, III. Frederick namıyla Kutsal Roma İmparatoru olarak taç giyince artık hanedan “Avusturya Dünyaya Hükmedecek” düsturuyla hareket eden bir imparatorluk mefkûresine sahip oldu. Yüzyıllar boyunca Kutsal Roma İmparatoru unvanını ellerinden bırakmayan Habsburglar İtalya, İspanya, Yeni Dünya ve Pasifik’e yayılarak Şarlken’in tabiriyle, üzerinde güneş batmayan bir imparatorluk haline geldiler. Akabinde bitmek bilmeyen din savaşları, ihtilaller, değişimler, 1700’de İspanya İmparatorluğu’nun ellerinden çıkması ve 1806’da Kutsal Roma İmparatorluğu’nun çöküşüyle sürekli kan kaybettiler, ta ki Birinci Dünya Savaşı’nın neticesinde dağılmalarına kadar. Tarihçiler Habsburgları, her ne kadar Avrupa’nın kıyısında kalmış köhne, ayakta zor duran bir imparatorluğun hükümdarları olarak tasvir etmiş olsalar da Rady bu kitapta Habsburgların nasıl bir aile olduklarını gayet açıkça aktarıyor: Sadece fetihlerle değil Hıristiyan medeniyeti ve Roma Katolik Kilisesinin müdafaası, barış ve huzurun temini ve bilimle eğitimin himayesiyle dünyaya hükmetmek olan bir hanedan. Habsburglar, asırlar boyunca Avrupa’da hüküm sürmüş olan kudretli bir hanedanın, kuruluşundan nihai yıkılışına kadar geçen bütün tarihi.

    13,69
  • Kayıp Aydınlanma Orta Asya’nın Altın Çağı

    “Kayıp Aydınlanma göz kamaştırıcı bir biçimde, asırlar boyunca dünya medeniyetinin kıyısında değil tam merkezinde olan Orta Asya dünyasını bizim için yeniden canlandırıyor. Nereye bakacağını gayet iyi bilen ve geniş tarih alanındaki yetkinliği sorgulanamaz olan Frederick Starr uzun yıllar kaynak olarak kullanılacak önemli bir kitap yazmış bulunuyor.” Francis Fukuyama Görsellerle zenginleştirilmiş bu sürükleyici kitap Orta Asya’nın orta çağdaki karanlıkta kalmış olan Aydınlanma Çağı’nı tarihi sıralamaya sadık kalarak ama kuru bir anlatımdan çıkartarak ortaya koyuyor. Dönemin en büyük zihinlerinin maceralı hayatları, büyüleyici başarıları ve modern dünyanın oluşumunu nasıl hazırladıklarını açık bir dille anlatan eser, olup biteni sebep-sonuç dairesi içinde okura sunarak zihinlerdeki sorulara cevap veriyor. Kitaba konu olan neredeyse tüm isimlerin Arapça yazmış olmasından ötürü Arap oldukları yönündeki yanılgıyı bertaraf eden kitap bugün Kazakistan’dan Afganistan’a ve Sincan’a kadar uzanan Orta Asya’da Türkî ve İranî halkların nasıl büyük medeniyetler inşa ettiklerini gözler önüne seriyor. Kayıp Aydınlanma 800 ilâ 1200 seneleri arasında en büyük ve gelişmiş kentlere, en zarif sanata ve hemen her alanda en ileri bilgi ve teknolojiye sahip olan Orta Asya’nın dünya ticaretini ve ekonomisini nasıl yönlendirdiğini anlatıyor. Orta Asyalılar gökbilimi, matematik, jeoloji, tıp, kimya, musiki, sosyal bilimler, felsefe ve ilahiyat başta olmak üzere hemen her alanda başarı elde etmişlerdi. Cebire ismini veren, hayal edilemeyecek bir isabetlilik ile dünyanın çevresini hesaplayan, daha sonra Avrupa’da tıbbın temelini oluşturacak eserler veren ve dünya üzerindeki en muhteşem şiirlerin birçoğunu yazan Orta Asyalılardı. Hatta Birûni keşfinden beş asır önce Amerika kıtasının varlığını öngörmüştü. Tarihte aynı mekân ve zamanda bu kadar çok bilim adamının bir arada olduğu başka bir dönem pek yoktur. Yazdıkları Thomas Aquinas’ın döneminden bilimsel devrime kadar Avrupa’yı derinden etkilemişti. Aynı şekilde Asya’nın büyük bir kısmı ile Hindistan’da da büyük bir tesir bırakmıştı. “Kayıp Aydınlanma” tarihin unutulmuş bir devrinin izini sürmekte, Asya’nın Aydınlanma Çağı’nın yükselişini anlatmakta ve neden sona erdiğine ilişkin farklı teorileri değerlendirmektedir. Geniş bir kaynak ve arşiv yelpazesinden istifade edilerek yazılan kitap akıcı üslubundan dolayı herkese hitap etmektedir.

    14,84
  • Kudüs… Ey Kudüs

    TARİHİN İÇİNE SIĞMAYAN, TÜM COĞRAFYALARIN ÖTESİNDE, BAŞLI BAŞINA BİR MEDENİYET: KUDÜS “14 Mart 1948 günüydü. O gün İngilizlerin Filistin’den ayrıldıklarını, Yahudilerin İsrail Devleti’nin kuruluşunu ilan ettiklerini, Arapların savaşa girdiklerini gördü. Bir ihtilaf Kutsal Toprağı alevlere boğacak ve alevler bir daha da sönmeyecekti. Bu kitap ihtilafın doğuşunu anlatıyor.” Şehir tarihi, dinler tarihi, kültür tarihi… Hiç şüphe yok ki dünyada Kudüs’ten başka, tüm bu konulara tek başına cevap verebilecek bir şehir yok. Kudüs bir şehirden çok daha ötesi olduğu gibi çağlar öncesini ve sonrasını kendinde buluşturan başlı başına bir medeniyet. Kudüs… Ey Kudüs, 1948 Arap-İsrail Savaşı sırasında iki kesim tarafından parçalanan Kutsal Kent’in, Kudüs’ün dramatik ve olağanüstü öyküsünü anlatıyor. Larry Collins ve Dominique Lapierre, titiz ve sıkı bir araştırma süreci elde ettiği bilgileri etkileyici bir üslupla okuyucuya aktarıyorlar. Filistin’i bölmek için Birleşmiş Milletler’deki oylama ve oylamanın Yahudiler arasında yarattığı sevinç ve Araplar arasında yaşanan keder, Tel-Aviv – Kudüs karayolu boyunca yaşanan savaşlar, 1948 yılı Mart ayı sonlarında Kudüs’ün neredeyse aç bırakılması, Hurva’nın tahrip edilmesi ve Eski Şehir’in yıkılmasına neden olan saldırılar, İsrail Devleti’nin ilan edilişi, Arap Lejyonu’nun Kudüs’e girişi, Deir Yassin ve Hadassah Hastanesi katliamları gibi dramatik, önemli ve günümüze dek yankıları devam eden olayları Arap ve Yahudi aktörler üzerinden tüm ayrıntılarıyla anlatıyorlar. Elinizdeki kitapta Kudüs’e dair her şeyi, bir arada bulabileceksiniz. Bazen siyaset ve politika, bazen tarih ve coğrafya, benzersiz fotoğraflar, önemli tarihler, yeni okumalara yönlendirebilecek devasa bir kaynakça… Kudüs… Ey Kudüs, sizi hem bir roman gibi peşinden sürükleyecek hem de bir belgesel gibi sarsacak.

    14,84
  • Daha İyi Bir Türkiye İçin Hangi Fikri Yıkalım?

    AKLA DAYANAN GEREKÇELERLE TÜRKİYE İÇİN BİR İNŞA FAALİYETİ… Her ülkenin problemleri, zorlu zamanları ve süreçleri var. Bu problemlerin bazısı tarihten kaynaklanıp dalga dalga, devir uygun düştükçe yaşanıp ‘başımıza gelen’ oluyor. Bazılarının hayaleti hiç gitmiyor. Hep üstümüzde ve bizleri güdüyor adeta. Bazısının kökü o kadar derinde ki söküp atılamıyor. Sökmeye çalıştıkça kendini yeniden üretiyor. Her seferinde farklı bir mana ile geri dönüyor. Bunlardan kurtulmanın bir yolu yok mu? Ya da bunlardan kurtulmadan ilerlenebilir mi? Hangilerinden sıyrılmak gerekir? Bunları yıkmadan ilerlemek kabil midir? Bugün ülkemizde birçok vatandaş yoğun gündemden bitap düşmüş halde. Birçok genç veya yetişmiş beyin yurt dışında kendini ve geleceğini arıyor. Yetiştirdiğimiz, yatırım yaptığımız ve yarın hepimizin hayat standartlarını farklı disiplinlerden yürüyerek yükseltmelerini beklediklerimiz, burada bizimle olmayacaklarsa işimiz çok zor demektir. En yeteneklileri çekebilecek, en iyi fikirlerin dillendirilmesini sağlayabilecek ve fikirlerin hayata geçmesini mümkün kılacak bir ülke olmak zorundayız. Gökhan Şen’in elinizdeki kitabı; ekonomiden sanayiye, tarımdan eğitime, bilimden kadın politikaları ve istihdama, tarihten kültür sanata dek güzel bir Türkiye hayaliyle düşünen, sorgulayan, yazan, alanının en entelektüel zihinleriyle konuşan bir çalışma. Daha İyi Bir Türkiye İçin Hangi Fikri Yıkalım? ayak uydurmaya değil; cesur adımlar atmaya, aksaklıkları tamir etmeye, daha güzelini keşfetmeye tutkun herkes için heyecan verici bir kitap. KATKIDA BULUNANLAR EKONOMİ POLİTİKALARI Mahfi Eğilmez, Refet Gürkaynak, Ali Hakan Kara, Hatice Karahan, Murat Üçer, A. Erinç Yeldan SANAYİ POLİTİKALARI Hamdi Akın, Erdal Aksoy, Bülent Eczacıbaşı, Abdurrahman Kaan, Steven Young, Murat Yülek TARIM POLİTİKALARI İrfan Donat, Durmuş Döven, Recep Konuk, Sencer Solakoğlu, Kubilay Özerkan , Yaşar Uysal, Ali Ekber Yıldırım EĞİTİM POLİTİKALARI Ufuk Akçiğit, Elif Özcan Tok, Özgür Bolat, Selçuk Pehlivanoğlu BİLİME BAKIŞ & BİLİM POLİTİKALARI Özgür Akın, Orhan Bursalı, Celal Şengör, Umut Yıldız KADIN POLİTİKALARI & İSTİHDAM Bekir Ağırdır, Cansen Başaran-Symes, Ümit Boyner, Arzu Çerkezoğlu, Seyfettin Gürsel, Sanem Oktar TARİH & TARİHE BAKIŞ Osman Balcıgil, İlber Ortaylı, Emrah Safa Gürkan KÜLTÜR & SANAT Uğur Batı, Vedat Milor

    12,54
  • Ara Toplam Yolumu Ararken Öğrendiklerim

    Yeniden başlama imkânı doğada insanın en büyük lüksü. Ne kadar çok düşersen o kadar çok kalkma şansın da var. Sen onu yapacak mısın, yapmayacak mısın? Başarısızlık yan etkilere bağlı olabilir ama ayağa kalkmak sadece sana bağlıdır.” AHMET MÜMTAZ TAYLAN Küçük yaşta evden ayrıldı. Bugün olduğu kişiyi adım adım inşa etti. İki üniversitede okudu; Diyarbakır’dan Almanya’ya, Ankara’dan İstanbul’a sahnenin tozunu yuttu. Yazdı, yönetti, oynadı. Kendi ifadesiyle, “ayağını basmadığı, ekmeğini yemediği, suyunu içmediği, insanıyla konuşmadığı hiçbir yöre” bırakmamacasına Türkiye’yi baştan başa dolaştı. Onunla beraber gülebiliyorsak, beraber ağlayabiliyorsak, beraber isyan edebiliyorsak Ahmet Mümtaz Taylan bizi bu kadar iyi tanıdığı içindir. Elinizdeki kitap, bu tanışıklığın ürünü. Yazar Irmak Zileli, Ahmet Mümtaz Taylan’la kadın-erkek ilişkilerine, anne-baba rollerine, sanat ve sanatçı kavramlarına, eğitime, siyasete, doğayla ve hayvanla kurduğumuz ilişkiye, aşka, yeteneğe, hayata ve ayakta kalmaya dair konuştu. Taylan’ın samimi ve ufuk açan cevaplarında, bir sanatçının geniş tecrübesinden süzdüğü, keskin bakışını kendine de topluma da yönelterek damıttığı düşünceleri bulacaksınız. Kendinize sorduğunuz birçok soruyu; emeğin, vicdanın ve dürüstlüğün pusulasından şaşmayan bir sanatçının nasıl yanıtladığını göreceksiniz. Bu hayatta ne yapmak istiyoruz? Seçimlerimizi neye göre yaparız? Öğrenmek ama nasıl? Yeteneğini keşfetmek ve geliştirmek nasıl mümkün olur? Başarının ölçütleri nelerdir? Bir insan nasıl yetiştirilir? İnsanın yurdu neresidir? Taylan’ın deyimiyle bu kitap bir Ara Toplam. Bir nefes molası. Hayatlarının bir döneminde kendilerini hesaba çekmek için şöyle bir durup düşünmek ve yeniden başlamak isteyenler için… Merakını hiçbir zaman yitirmeyen, soru sormaktan vazgeçmeyen her insanın elbet kendi yolunu çizebileceğini umut edenler için… Bu manada her deneyimin kıymetli olduğunu tekrar tekrar dile getirmek, unutmamak için…

    9,09
  • Yakın Tarihin Gerçekleri

    “İttihatçılar milliyetperver ve büyük ideallere sahiplerdi ama kendilerini değerlendiremeyen bir ekip olmaları onları başarısızlığa sürükledi.” “Mustafa Kemal (Atatürk), Suriye’de Vatan Cemiyeti’ni kuruyor, ertesi sene Makedonya’ya geliyor, oradan Trablusgarp’a koşuyor. Trablusgarp’taki görevi bitince tekrar bu tarafa Balkan Harbi’ne geliyor. Bu durum tabii ki kendisini ve düşüncelerini müthiş etkilemiştir.” “Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Türk toplumu kaosu ve yeni bir dünya savaşını değil, Milli Mücadele’yi tercih etmiştir.” “Osmanlı İmparatorluğu, milliyetçi akımlar sayesinde dağılan tek imparatorluk değildi; fakat ne Rusya, ne de Avusturya-Macaristan’da ulusalcı akımlar bu derecede aktif ve silahlı eyleme dönüşmüştü.” “1967’de bindiğimiz trendeki ihtiyar Araplar ‘Ah nerede o Osmanlı!’ diye yakınıyorlardı. Cevabı düşündürücüdür. Acaba o Osmanlı’yı kim kovaladı, bizimle beraber mi kovalandı; bilemiyoruz.” “1918 yılında, mütarekenin en hazin vaktinde, millet her yerde direniyordu. Ama bu direnişlerin arasında koordinasyon yoktu. O eşgüdümü hangi politik deha sağlayacaktı? Ancak arkasında askerî bir başarı ve müspet intibaları olan bir komutan… Mustafa Kemal Atatürk…” “İkinci Dünya Savaşı, cephede öldürdüklerinden çok, geride yaşayan ölüler bıraktı.” İLBER ORTAYLI *** Osmanlı’nın çöküşünün nedenlerini, milliyetçilik akımlarını, Trablusgarp Harbi’ni, Balkan Harbi’ni, Birinci Dünya Harbi’ni, küllerinden doğan bir cumhuriyet kuran Mustafa Kemal Atatürk ile arkadaşlarını, Türk siyasal hayatında demokrasiye geçiş çabalarını, Demokrat Parti’nin iktidarda olduğu yılları ve 1965 yılına doğru giden gelişmeleri, Ortadoğu’nun tarihini, Krallıkların yükselişini ve çöküşünü, baskıcı liderler ve oğullarını Türk tarihçiliğinin kılavuz ismi İlber Ortaylı’nın derin analizleriyle soluk soluğa okumak için benzersiz bir davet… YAKIN TARİHİN GERÇEKLERİ, 19 ve 20. yüzyıla dair tartışılan, gündemden düşmeyen konulara dair İlber Ortaylı’nın görüşlerini merak edenler için mutlaka okunması gereken bir kitap…

    9,09
  • Eski Dünya Seyahatnamesi

    LBER ORTAYLI İLE
    ESKİ DÜNYAYA YOLCULUK…

    “Eski Dünya Seyahatnamesi rastgele bir isim değil. Henüz Balkanlar ve Ortadoğu’nun eski havasını muhafaza ettiği günlerdeki gezilerimi içeriyor. Bir ülkeyi bir daha gördüğünüz zaman önünüzde aynı tablo olmaz. Tarih, gezginin vazgeçemeyeceği bir değerlendirme alanı… Benim eski dünyam, bugün artık değişiyor.”
    – İlber Ortaylı
    Dünya, seyyahların dilinde ve gözünde büyür, genişler, çoğalır. Seyahatnameler, bizi zamanın derinliklerine, tarihin katmanlarına ulaştırır.
    Türk tarihçiliğinin büyük ismi İlber Ortaylı, seyyah kişiliğiyle bizi dünyanın birbirinden farklı yerlerini keşfe çıkarıyor. Onun yazılarını okurken bir şehri gezip görmenin, o şehrin ait olduğu kültürü ve medeniyeti tanımakla anlam kazanacağı belirgin biçimde ortaya çıkıyor. Selanik’ten Bakü’ye, Venedik’ten Tokyo’ya, Endülüs’ten Moskova’ya, Bosna’dan Mısır’a, Kudüs’ten Kırım’a, Berlin’den Budapeşte’ye gerçekleşmiş geziler eşliğinde çok geniş coğrafyalar yine o genişlikteki tarihi birikimle harmanlanıyor ve böylece nefis bir kültür kitabı ortaya çıkıyor. Eski dünyanın izleri Ortaylı’nın bilge adımlarıyla anlam kazanırken, insanların yaşam biçimleri ve ülkelerin medeniyet birikimleri geleceğe uzanan biçimde yorumlanıyor. Böylece kitap, okuyucuların hafızasından uzun süre çıkmayacak bir belgesel niteliği kazanıyor.
    Eski Dünya Seyahatnamesi, maziye özlem duyan değil geçmişi yeniden gözlemleyen bir kitap. En büyük amacıysa bugünün dünyasını en doğru biçimde anlamaya bir kapı aralamak…

    devamını oku

    7,90
  • Atatürk ve Demokratik Türkiye

    HALİL İNALCIK’IN KALEMİNDEN
    ATATÜRK VE TÜRK MODERNLEŞMESİ

    …İşte böylece Çanakkale kahramanı Mustafa Kemal Paşa’nın kişiliğinde ve etrafında, Anadolu halkı bağımsızlık savaşının önderini bulmuş oluyordu.”
    Halil İnalcık
    Türk tarihini dünya tarihçiliğine kabul ettiren Halil İnalcık’tan Atatürk, inkılaplar, cumhuriyet, modernleşen Türkiye ve Türklerin fikir, şuur, zihin dünyası…
    Atatürkçülük, İnalcık’a göre yüz elli yıllık bir tarihî gelişimin son ve radikal ifadesidir. Günlük siyasi ve sosyal akımların etkisinden korunduğu ölçüde anlaşılacak, Türkiye’nin problemleri daha gerçekçi çözümlere kavuşabilecektir. Elinizdeki eserde İnalcık; hilafet, inkılaplar, modernleşme problemleri, Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne geçiş ve yabancı tarihçilerin Atatürk devrimlerine dair yorumları üzerine çok kritik analizler yapıyor. Türkiye için bir tek yükseliş yolu olduğunu söylüyor: “Atatürk devrimini, gerçek ruhuyla benimsemek ve şaşmaz bir şekilde izlemek.”
    Türk tarihinin en büyük sorununun Avrupa ile boy ölçüşme olduğunu düşünen İnalcık, bunun bir sorun olarak kalmaması için batıyı da doğuyu da iyi anlamak gerektiği üzerinde duruyor. Türkiye ve Japonya’nın siyasi modernleşmesi, Türk tarihi ve Atatürk’te tarih şuuru, yüzyıla damgasını vuran bir düşünür olarak Ziya Gökalp üzerine yazdığı makalelerle fikir dünyamızı genişletiyor.
    Atatürk ve Demokratik Türkiye, cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk ile devrimlerinin kaynağını daha iyi öğrenmek, modernleşen Türkiye’nin sorunlarını daha iyi anlamak için eşsiz bir eser…

    9,09
  • Zor Çocuk

    “Eğer sorunlu davranışları olan bir çocuğun annesi ya da babasıysanız, bu kitap çocuğunuzun yaşadığı güçlükleri idare etme konusunda iyimser hissetmenize, ailenize yeniden huzur getirmenize yardımcı olacaktır. Eğer söz konusu çocuğun büyükanne ya da büyükbabası, öğretmeni, komşusu, antrenörü ya da terapistiyseniz, bu kitap hiç değilse anlamanıza yardımcı olacak.”
    Ross W. Greene

    Kolay Sinirlenen, İnatçı ve Sürekli İtiraz Eden
    Çocukları Anlamak İçin Yeni Bir Yaklaşım!
    Çığlıklar, dinmeyen ağlama krizleri, diretmeler, vurmalar, küfürler ve bunu takip eden okuldan uzaklaştırılma kararları, öğretmen şikâyetleri, huzursuz aile ortamı… Ne zaman geleceğini kestiremediğimiz bu krizler karşısında kendinizi çaresiz, tükenmiş hissediyorsanız… Evde verdiğiniz mücadelenin yanı sıra markette, restoranda, parkta size çevrilen bakışlardan bunaldıysanız… Çocuğunuza dair pek çok kişiden “İlgi çekmek istiyor”, “Damarımıza basıyor”, “Bir problemi var”, “Ailesi çok taviz veriyor” gibi ithamları duyuyor ve hatta içten içe kendinizi de çocuğunuzu bu şekilde suçlarken buluyorsanız…
    Çocuğunuzu anlamak için bundan daha iyi bir zaman olmayacak; şimdi harekete geçin!
    Sosyal, duygusal ve davranışsal zorlukları olan çocuklarla yıllarını geçiren Dr. Ross W. Greene, bu alanda yaptığı araştırmalar ve deneyimlerinden yola çıkarak çocuklarınızın neden bu şekilde davrandığına, bunu neyin tetiklediğine ve onlara çatışmadan nasıl yardım edebileceğinize dair çığır açıcı bir metot geliştirdi ve geleneksel ebeveynlik ve tedavi yöntemlerine meydan okuyan Greene’in bu çalışması onlarca dile çevrildi, pek çok aileye ve kuruma fayda sağladı.
    Siz de bu davranışlara öncesinde müdahale edip pek çok atağın önüne geçebilir, dahası bunu çocuğunuzla iletişim kurarak beraber çözebilirsiniz. Kolay olmayacak. Hızlı olmayacak. Ama çocuğunuzun -ve kendinizin- iyi taraflarını gittikçe daha fazla görmeye başlayacaksınız.
    Her çocuk şayet elinden geliyorsa iyi olanı yapar, siz ona sahip olmadığı becerileri öğrettiğiniz sürece.
    devamını oku

    10,24
  • Var Mısın? Güçlü Bir Yaşam İçin Öneriler

    GÜÇLÜ BİR YAŞAM İÇİN DOĞAN CÜCELOĞLU’NDAN TAVSİYELER… “Gençliğimde gergin, stresli, mutsuz günlerim çok oldu. Kendimi suçlu hissettiğim, değersiz gördüğüm dönemler yaşadım. Şimdi hayatım anlamlı, coşkulu ve şükür duygusuyla dopdolu… Neden? İçinde yaşadığım koşulların iyileşmesinden mi? Geliştirdiğim farkındalıkların sonucu mu?” Doğan Cüceloğlu Doğan Cüceloğlu, yalnızca psikoloji kariyeriyle değil, insan hayatına dokunan ve insana dair her hikâyeden şifa çıkarabilen bilgeliğiyle bu coğrafyanın en önemli ilim insanlarından biri. Seksen yılı aşkın ömrünün bir birikimi olarak, şimdi herkesin merak ettiği “hayati” sorulara en samimi cevaplarını sunuyor. Herkes gibi aslında o da hâlâ savaşıyor, keşfediyor, hayata değer katıyor. Hayatın anlamı nedir? İnsan kendini nasıl geliştirir? Umutsuzluk nasıl aşılır? İçimizdeki öz nasıl ortaya çıkar? Çevremiz bizi nasıl etkiler? Kime akıl danışılır? Yaşam neleri ödüllendirir? Zihin nasıl işler? “Biz” olmak için neler yapılmalıdır? Ömür yolculuğunda neyin önemli olduğunu anlamak, keşif ve merak duygularına sahip çıkmak bir hayatı “kıymetli” kılmak için en önemli meziyetler arasında. Elinizdeki rehber niteliğindeki kitap, yaşamı boyunca bu meziyetlerin peşine düşmüş ve her ânına onları ilmek ilmek işlemiş Doğan Cüceloğlu’nun, Deniz Bayramoğlu ile sohbetlerinden oluşuyor ve herkese şu soruyu soruyor: “Zorluklarla başa çıkmaya, içindeki gücü keşfetmeye VAR MISIN?”

    11,90
  • Einstein Seyahatnamesi

    DÜNYACA ÜNLÜ BİR DÂHİNİN
    DOĞU’YU VE AKDENİZ’İ KEŞFİ…

    “1922’nin sonbaharında, Albert Einstein dünyanın en meşhur insanlarından biriydi. Bilim sayesinde şöhret elde etmişti. Nobel Ödülü’nü almak üzereydi. Japonya, Çin, Singapur, Filistin ve İspanya’ya yaptığı seyahatlerin notlarından oluşan bu muhteşem seyahatname Einstein’ın insani tarafını göstermektedir. Einstein Belgeleri editörü Ze’ev Rosenkranz verdiği açıklamalarla seyahatnamede yazanları bağlamına oturtarak hem araştırmacılar hem de Einstein’ın sevenleri için bir hazine sunmuştur.”
    Walter Isaacson, Tulane Üniversitesi, Einstein: His Life and Universe kitabının yazarı

    “Einstein’ın 1922-1923’de Uzakdoğu, Filistin ve İspanya’ya yapmış olduğu seyahatlerle ilgili en yoğun ve kapsamlı bilgiler sunan kitap Einstein Seyahatnamesi’dir. Einstein’ın biyografilerinden hiçbiri seyahatleri hakkında bu denli anlaşılır ve önemli bir katkı sunmamıştır. Titizlikle belgelendirilmiş olan bu kıymetli kitap Einstein’ın hayatına ilişkin önemli bir boşluğu doldurmaktadır.”
    Danian Hu, China and Albert Einstein kitabının yazarı

    1922’nin sonbaharında Albert Einstein, eşi Elsa Einstein ile beş buçuk ay sürecek bir Uzakdoğu ve Ortadoğu seyahatine çıkmıştı. Daha önce bu bölgeleri hiç ziyaret etmeyen dünyaca ünlü fizikçinin güzergâhları arasında Hong Kong, Singapur ve Sri Lanka vardı. Çin’de de kısa süreliğine bulunan Einstein, daha sonra hayran olduğunu belirteceği Japonya’ya giderek burada müthiş yoğunlukta dersler vermişti. On iki gün Filistin’de kalan Einstein, seyahatinin son üç haftasını ise İspanya’da geçirmişti.
    Elinizdeki kitap Albert Einstein’ın söz konusu tarihî seyahati esnasında tuttuğu tüm notları eksiksiz biçimde barındırıyor. Kısa kısa tutulmuş günlük notları ve telgraf metnini hatırlatan üslubunun eşliğinde Einstein’ın bilim, felsefe, sanat ve siyaset hakkındaki düşüncelerini en samimi biçimde okumak mümkün. Ayrıca Kudüs’teki İbrani Üniversitesi’nin kurulacağı alanda verdiği açılış niteliğindeki ders, Japon İmparatoriçesi’nin ev sahipliği yaptığı bir bahçe partisi, İspanya Kralı ile tanışması ve birçok önde gelen bilim ve devlet adamı ile görüşmesi gibi hadiselerde hissettikleri de yine metinler arasındaki en ilgi çekici konuları oluşturuyor. Einstein’ın farklı milletlere mensup insanlar ve ırk kavramı hakkındaki tartışmaya açık fikirleri ise günlüğün belki de en sarsıcı tarafı.
    Çok sayıda fotoğraf, mektup, kartpostal, harita ve çizelge de içeren Einstein Seyahatnamesi, Doğu ve Akdeniz coğrafyasıyla karşılaşan bir dâhinin düşünce dünyasına yol alma imkânı sunuyor.
    devamını oku

    10,24
  • Osmanlı Hakimiyetinde Ortadoğu ve Balkanlar

    ORTADOĞU VE BALKANLARDAKİ
    OSMANLI HÂKİMİYETİNE GENİŞ BAKIŞ…

    Tarih alanında dünyanın tartışmasız en büyük isimlerinden biri olan Halil İnalcık’ın, Osmanlı Devleti’nin Ortadoğu ve Balkanlar üzerindeki hâkimiyetini devlet, toplum, ekonomi ve siyaset pencerelerinden inceleyen çalışmaları bir arada.
    Halil İnalcık bu eserinde, Osmanlı devlet geleneğinin tarihi köklerini Kutadgu Bilig’deki Türk ve İran siyaset düşüncelerinde arıyor ve Osmanlı veraset sistemini Türk hükümdarlık geleneği içerisinde ele alıyor. Erken Osmanlı dünyasının ilginç dervişlerinden Otman Baba’nın Fatih Sultan Mehmed ile iktidar ilişkisini ve Kanuni Sultan Süleyman dönemi devlet telakkisi ile kanun yapım sürecini tartışıyor. Ortadoğu’da Osmanlı ve İngiltere arasında gerçekleşen pazar rekabetinin ayrıntılarını gözler önüne seriyor.
    Halil İnalcık eserin ilerleyen sayfalarında Papa ile II. Bayezid arasındaki Cem Sultan’a dair anlaşmanın izini sürüyor ve 16. yüzyıl Akdeniz’inde Osmanlı-Fransa işbirliğini irdeliyor. Rus Çarlığı, Kırım Hanlığı ve Osmanlı İmparatorluğu arasındaki iktidar temsillerinin ayrıntılarını sunuyor.
    “Osmanlı Hâkimiyetinde Ortadoğu ve Balkanlar”, geniş okuma perspektifleri kazandıran ve ufuk açan bir kaynak…
    devamını oku

    10,24
  • Osmanlı’da Devlet, Hukuk ve Adalet

    “Milletleri millet yapan tarihleri ve kültürleridir. Tarihsiz bir millet, kişiliğini kaybetmiş bireye benzer. Bu kitabı okuyanlar umuyoruz ki, Osmanlı Devlet-i ‘Aliyye’sinin (İmparatorluğunun) birçok millet ve dini, altı yüz yıl nasıl bir arada tuttuğunu ve nasıl idare ettiğini öğrenmiş olacaklar.”
    Halil İnalcık

    Altı asır boyunca egemenliğini devlet, hukuk, adalet anlayışıyla sağlayan Osmanlılar, iktidarlarını ise kanun ile ahlak dengesiyle ayakta tutmuşlardır. Batı kaynaklarında Osmanlı halkından herhangi bir kimsenin hükümdarı bile dava edebileceğinden övgüyle bahsedilmiştir. Öte yandan bürokratlar ise hükümdarın asli prensipleri ezip geçmesi karşısında onu tahtından edebilmişlerdir. Hem Osmanlıları “Devlet-i Aliyye-i Osmâniyye” yapan hem de “Devlet-i Ebed-müddet” sözünü slogan olmaktan kalıcı bir mekanizma haline getiren düşünce, din ve devletin selameti adına devlet-hukuk-adalet güçlerinin bir direnç unsuru olarak daima bir arada yaşamış ve yaşatılmış olmasıdır.
    Tarih yazıcılığında çığır açmış olan Halil İnalcık, Osmanlı’da Devlet, Hukuk ve Adâlet kitabında devlet anlayışı, kanun rejimi, kanunların uygulanış biçimi ve adalet yöntemleri üzerine araştırmalarını bir araya getiriyor. Okuyucular kitabı bitirdiklerinde, Osmanlı Devleti’nin birçok millet ve dini altı asır nasıl bir arada tutup idare ettiğini en orijinal bilgiler eşliğinde öğrenmiş olacaklar.

    devamını oku

    9,09
  • Sultanın Korsanları Osmanlı Akdenizi’nde Gaza, Yağma ve Esaret, 1500-1700

    “Osmanlı” adını verdiğimiz korsanlar hangi etnik kökenlerden gelmektedir? Bunlar fırsatçı yağmacılar mı, yoksa İslam’ın bayrağını taşıyan nusret-karin din savaşçıları mıdır? Mühtedi ve Hıristiyan denizciler Müslüman dünyaya ne kadar adapte olmuş; aileleri, vatanları ve reddettikleri inançlarını ne dereceye kadar arkalarında bırakabilmişlerdir? Gemilerde korsanlarımız ne yiyip içmekte, doğal ihtiyaçlarını nasıl karşılamakta ve denizin belirsizliklerine hangi ibadet ve ritüellerle karşı koymaktadır? Hastalıklarla nasıl mücadele edilmekte, hijyen ve disiplin nasıl sağlanmaktadır? Bir korsan akınında kullanılan askerî taktikler nelerdir? Gazilerimiz avlarını nasıl aldatmaktadır? Korsan akınlarına uygun gemi tipleri nelerdir? Bunlar ateşli silahların yaygınlaşmasından nasıl etkilenmiştir? Topoğrafik faktörler hangi limanları korsanlığa mahkûm etmiştir? Elde edilen ganimetin korsan limanlarına katkısı ve Avrupa ekonomisine zararı ne boyuttadır? Bu ganimet nasıl elden çıkarılmakta ve paylaşılmaktadır? İnsanları korsanlığa iten sosyo-ekonomik etkenler nelerdir? Korsanlarımızın yavaş yavaş gelişmeye başlayan uluslararası hukuktaki yeri nedir? Korsanlık, ticaret ve kaçakçılık arasında nasıl bir ilişki vardır?
    İşte daha önce sorulmayan tüm bu suallerin cevabı Osmanlıca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, İngilizce, Portekizce, Katalanca, Latince ve Almanca kaynakları harmanlayan Sultanın Korsanları: Osmanlı Akdenizi’nde Gazâ, Yağma ve Esaret, 1500-1700’de. Yıllar süren arşiv çalışmasıyla bir araya getirilmiş İzlanda’dan Adriyatik’e, Korsika’dan Azorlar’a uzanan tarihî örnekler; okuyucuyu din değiştiren fırsatçı mühtedilerin, firar etmek için binbir yolu deneyen Cervantes gibi esirlerin, aynı gemide yoldaşlık yapan ve beraber yiyip içen Hıristiyan ve Müslümanların, sırtında kırbaç güneşin altında terleyen kürekçilerin, yeniçerilere fark ettirmeden korsan gemisini bir Hıristiyan limanına yanaştırıp özgürlüğüne kavuşan esir denizcilerin, Hıristiyan dünyasında bıraktığı ailesini ziyaret eden gazilerin, hakarete uğradığı, sevdiği kızı alamadığı ya da dolandırıldığı için intikam hırsıyla Mağrib’e gidip korsanları Hıristiyan kıyılarına getiren müntakim mürtedlerin, halkın veli mertebesine çıkardığı Hıristiyan doğumlu nev-müslimlerin dünyasına davet ediyor.
    Yakınçağ Akdeniz’inde istihbarat, korsanlık, kölelik, ihtida ve dinler ötesi diplomasi gibi alanlarda araştırmalar yapan Doç. Dr. Emrah Safa Gürkan’ın tarihsel kategorileri altüst eden serhad kahramanlarını incelediği bu ikinci eseri, Osmanlı bahriye tarihinin en gizemli sayfalarını aralamakla kalmıyor; Osmanlı korsanlarını Akdeniz ve dünya tarihindeki iktisadî, siyasî ve teknolojik gelişmelerin ışığında analiz ediyor.
    devamını oku

    12,54
  • Türkiye’nin Yakın Tarihi

    “Osmanlı İmparatorluğu gürültüyle ve aniden ortadan kalktı. Büyük imparatorluklar artlarında üç-beş yıllık değil, yüz yıllık sancılar bırakır.”
    “İttihatçılar vatanseverdi, bu onların hem gücüydü hem de hatalarının bir nedeni.”
    “Türkiye’de iktidar çevreleri Atatürk’ün büyük iddia ve heyecanını anlayamamıştır. Hâlâ da Türk akademi dünyası bu yolda topal adımlarla ilerlemektedir.”
    “Türk toplumu yeryüzü tarihinin en büyük devrimini yaşayan yerkürenin devlerine karşı varlık mücadelesi vermiştir.”
    “6-7 Eylül olayları, Varlık Vergisi ile birlikte yakın tarihin en büyük sorun çıkaran iki tertibidir. Tertiplerin akışına sorumlular bile hâkim olamamıştır.”
    “Türkiye anayasaları boyuna yenileniyor. Yenilenmeyen politikanın örgütlenme biçimi ve eğitimidir.”
    İLBER ORTAYLI

    Eserleriyle Türkiye’nin yakın tarihine en kuvvetli feneri tutan İlber Ortaylı; gündemden düşmeyen anayasa tarihimizden seçimlere, Birinci Dünya Savaşı’nın acı sonuçlarından İkinci Dünya Savaşı’ndaki denge politikasına, Enver Paşa’nın komutanlığından İsmet İnönü – Adnan Menderes çatışmasına, İran, Irak, Suriye ilişkilerinden ABD, Rusya ve Avrupa Birliği politikasına, askeri darbelerden eğitim sistemimize kadar birçok konuda yakın tarihimizin dönüm noktalarını farklı bir bakış açısıyla ve sıra dışı analizleriyle ele alıyor.
    Türkiye’nin Yakın Tarihi, geleceğimizi sağlıklı biçimde kurmak adına geçmişimizde neler olup bittiğini tüm ayrıntılarıyla merak edenler için benzersiz bir şaheser.
    devamını oku

    7,90
  • İmparatorluktan Cumhuriyete

    Tarih alanında dünyanın tartışmasız en büyük isimlerinden biri olan Halil İnalcık’ın, Osmanlı sosyal tarihi ve modern Türkiye’nin ortaya çıkışıyla ilgili çalışmaları bir arada.
    Kitabın ilk bölümü, Osmanlı İmparatorluğu’nun siyasi ve toplumsal sisteminin temelini oluşturan toprak meselesi, çift-hane uygulaması ve tahrir meselesini irdeliyor. Sonrasında Osmanlı tebaası gayrimüslim milletlere dair arşiv vesikalarını, Rum Ortodoks Kilisesi’nin yetki alanını, Osmanlıların Sefarad Yahudilerine iskân hakkı vermesinin özel koşullarını, modern Avrupa’nın gelişmesinde Türk etkisini ve sultanın siyaset alanındaki diğer güç odaklarıyla iktidar mücadelesinin dönüşümünü ele alıyor.
    Kitabın ikinci bölümü İmparatorluktan Cumhuriyete geçiş sürecine ışık tutuyor. Özellikle Avrupa ile Ortadoğu arasındaki Türkiye’nin stratejik konumu ve 1924’de Halifeliğin kaldırılması ve Atatürk inkılapları arasındaki ilişkiye dair incelemeleri, İnalcık’ın modern Türkiye Cumhuriyeti tarihi araştırmalarında da ne denli önemli bir yer teşkil ettiğini gösteriyor.
    İmparatorluktan Cumhuriyete, hem meslekten tarihçiler hem de tarih meraklıları için bir başucu kaynağı.
    devamını oku

    9,09
  • Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ (1300-1600)

    OSMANLI İMPARATORLUĞU’NUN
    KURULUŞ ÖYKÜSÜ…

    Bir sınır beyliğiyken dünyanın en güçlü devletine dönüşen Osmanlı İmparatorluğu’nun hikâyesi… Merhum Halil İnalcık’ın uluslararası akademik çevrelerde tanınmasına vesile olan, birçok dile çevrilen ve alanında temel kaynak olarak kabul edilen dev eser…
    Klasik Çağ tabirini tarih literatürüne kazandıran İnalcık bu eserinde Osmanlı İmparatorluğu’nun 1300-1600 yılları arasındaki siyasi gelişmelerini, devlet yönetimini, iktisadi örgütlenmelerini ele almakta, meseleye özellikle kurumlar üzerinden bakmaktadır.

    Hâlâ tartışılmakta olan Osmanlı tarihinin dönemlendirilmesi konusuyla başlayan kitabın ilk bölümünde Osmanlı Devleti’nin kökeni, sınır beyliğinden imparatorluğa geçiş serüveni, Fetret Dönemi ve ardından gelen toparlanışı, imparatorluğun iyice kuvvetlenerek bir dünya gücü oluşu ve gerileme meseleleri ele alınmaktadır. İkinci bölümde Osmanlı’nın özellikle devlet yönetimi analiz edilmekte; hanedanın doğuşu, tahta çıkış (cülus), devlet kavramı ve sınıf sistemi, hukuk, saray, merkezi yönetim, eyalet yönetimi ve İnalcık hocanın üzerinde en çok durduğu konu olan timar sistemi incelenmektedir.

    Üçüncü bölümde Osmanlı İmparatorluğu’ndaki ekonomik ve toplumsal yaşam üzerinde durulmakta ve uluslararası ticaret, Osmanlı kentleri, ulaşım ağı, kentli nüfus, lonca ve tüccarlar gibi konular anlatılmaktadır. Dördüncü bölümde imparatorluk halkının dini yaşamı, kültür ortamı, medreseler, ulema, ilmi çalışmalar, bağnazlık ve halk kültürü ile tarikatlar özetlenmektedir. Kitabın son bölümünde ise Osmanlı hanedanı soyacağı, Osmanlı tarihi kronolojisi, sözlük, ağırlıklar ve ölçüler gibi tarih tutkunlarının hem işlerini kolaylaştıracak hem de bundan sonraki okumalarını zenginleştirecek ekler yer almaktadır.

    Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ (1300-1600), Osmanlı tarihine ilgi duyan herkes için vazgeçilmez bir başyapıt…
    devamını oku

    9,09
  • Selçuklular Muhteşem Çağın Mütevazı Çocukları

    TÜRK TOPRAKLARININ TEMELİNİ ATANLAR:
    BÜYÜK SELÇUKLULAR…

    Büyük Selçuklular, Türk tarihinin hangi kırılma anlarını yaşamışlardı? İslam’a geçiş ve Türklerin Anadolu’ya geliş süreçlerinin başlaması, dünya tarihini hangi boyutlarıyla değiştirmişti? Devlete adını veren Selçuk Bey’in hikâyesi nerede başlamıştı? Sultan Alp Arslan’ın Türk tarihindeki liderler arasında zirvede olmasının sebepleri nelerdi? Nizâmülmülk’ün hangi özellikleri kendisini hakkında en çok konuşulan vezir yapmıştı? Dandanakan Savaşı; Türkiye Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti için kuruluş tarihi olarak değerlendirilebilir mi?

    Ömrünü Genel Türk Tarihi ve daha özelinde Selçuklu Tarihi’ne vakfetmiş, değerli tarihçi Prof. Dr. Erkan Göksu’nun kaleminden Selçuklular… Hem akademik ciddiyetle tarihî hadiseleri belgeler üzerinden aktaran hem de bir bilgi bombardımanından ziyade döneme geniş bir perspektifle kuşbakışı bir çerçeve çizen bu çalışma; romancılık yeteneği de olan Göksu ile yapılan nehir söyleşilerden oluşuyor.

    Selçuk Bey, Tuğrul ve Çağrı beyler, Sultan Alp Arslan, Sultan Melikşah, Nizâmülmülk, Sultan Berkyaruk, Sultan Muhammed Tapar, Sultan Sencer, Hasan Sabbah, Romanos Diogenes, Arslan Yabgu, Terken Hatun gibi şahsiyetlerin yanı sıra çift başlı kartal, Nizamiye Medreseleri, Batıniler, Malazgirt Zaferi, Dandanakan Savaşı gibi Türk tarihinin en sıra dışı konularının bir araya getirildiği “SELÇUKLULAR – Muhteşem Çağın Mütevazı Çocukları” kitabını yediden yetmişe herkes keyifle okuyacak.
    devamını oku

    6,79
  • Sultan Alp Arslan Fethin Babası

    Cend’den Mâverâünnehir’e, Hârizm’den Horasan’a, İran’dan Anadolu’ya hâkimiyetlerini doğu ile batı arasında birleştirmiş ilk devlet… Bu coğrafyada bizleri kalıcı kılan fikirlerin kaynağı, Anadolu’nun Türkleşmesinden cumhuriyetimizin kuruluşuna kadar gelen yolun başı: Selçuklular…

    Sadece 9 yıl tahtta kalmasına rağmen Türk tarihinde adı en fazla geçen hükümdar olan, babası Çağrı ve amcası Tuğrul Beylerle Anadolu’nun Müslümanlaşmasını sağlayan, özgür bir hükümdar olarak Fırat’ın batısına ilk defa geçmeyi başaran, 1071’de Malazgirt’te destan yazan, Türk tarihinin efsanesi Sultan Alp Arslan…

    Sultan Alp Arslan üzerine hem akademik ihtiyaçları karşılayacak hem de akıcı üslubuyla tarih severlerin merakını giderecek bu çalışmayla, geri planda kalmış Selçuklu tarihi ile Sultan Alp Arslan yeniden gün yüzüne çıkıyor.
    devamını oku

    6,79
  • Büyük Selçuklular / Yeni Bir Devrin Başlangıcı

    DOĞU İLE BATIYI BİRLEŞTİREN DEVLET:
    BÜYÜK SELÇUKLULAR…
    Selçuklu Devleti’nin kuruluşu, Ortadoğu coğrafyası için değişimin başlangıcını temsil etmesiyle bir milat önemi taşımaktadır. Kendilerinden sonra gelen devletleri etkilemelerinin yanı sıra, Ortadoğu’nun siyasi, ekonomik, kültürel, dini ve etnik olarak yeniden şekillenmesi bakımından yine Selçuklu politikalarının önemi söz konusudur. İslam’a geçiş döneminde Türk devlet anlayışıyla, yeni tanıştığı Fars ve İslam medeniyetlerini sentezleyen Selçukluların, bıraktıkları mirasla beraber Osmanlı Devleti’ni ve Türkiye Cumhuriyeti’ni doğrudan etkilediği düşünülürse, önemlerinin nasıl da kritik olduğu yeniden hatırlanacaktır. Özellikle, gerçekleştiği anda ne kadar büyük bir tarihi vaka olduğu tahmin bile edilemeyen Malazgirt Savaşı’nın, dünya tarihini tamamen etkilediği de bilinen bir gerçektir.

    Selçuklu tarihi konusunda ülkemizin en önemli isimlerinden biri olan Prof. Dr. Cihan Piyadeoğlu elinizdeki çalışmada, Büyük Selçukluların, kurucularının dedesi olan Selçuk ile başlayan ve Sencer’in ölümüyle sonlanan tarihini yeniden ele alıyor. Her yaştan, her kesimin rahatça okuyup anlayabileceği, ihtiyaç hâlinde ders kitabı olarak da tercih edilebilecek bir üslupla hazırlanan eser, Selçukluların kökeninden başlıyor. Ardından Çağrı Bey’in Merv ve Musa Yabgu’nun Herat merkezli faaliyetlerini ele alıyor, Sultan Tuğrul Bey ve Sultan Alp Arslan dönemini teferruatlı biçimde anlatıyor, Malazgirt Savaşı’nı tüm kritik noktalarıyla değerlendiriyor ve son olarak Sultan Melikşah, Sultan Berkyaruk, Sultan Muhammed Tapar ve Sultan Sencer dönemleriyle son buluyor. Ayrıca dönemin önemli tarihi başlıkları olan Dandanakan Savaşı, Nizâmülmülk, Nizamiye Medreseleri, Hassan Sabbah ve Batıniler, Bizans’la İlişkiler, Anadolu Fetihleri, Bağdad ve Hilafet, Gazne ve Karahanlı Devletleri, Konargöçer Oğuzlar gibi konuları da işliyor.

    “Büyük Selçuklular: Yeni Bir Devrin Başlangıcı”, son derece akıcı anlatımıyla, alanının en derli toplu çalışması olarak bir kaynak özelliği taşıyor.
    devamını oku

    9,09
  • Discovering The Ottomans (Ciltli)

    A REFRESINGLY CONTEMPORARY PERSPECTIVE ON THE OTTOMAN EMPİRE What made the Ottoman Empire such an important chapter in world history? What did Istanbul mean to the Ottomans and Europeans? Why was the family such a pivotal institution for Ottoman society? What kind of place was the Enderun palace school, at which future members of the administrative and military elite as well as good many artists were raised? What was special about the Ottoman palaces? How did the Topkapı Palace manage to be both modest and sumptuous? What did the Ottoman sultans and pashas do on a daily basis? What did the Ottomans tend to cook? What made Sinan the Architect such a genius, this man whose works continue to inspire people even today. What features distinguished Sultan Mehmed the Conqueror from the other Ottoman emperors, and what strategy did he apply during the conquest od Istanbul? What kind of information were people in interested in history able to glean from Ottoman travel-accounts? In what sense is Sultanahmet the square at the centre of the world? Discovering the Ottomans seeks answers to these and other questions, addressing key issues the still intrigue people in Turkey and abroad. It is the work of İlber Ortaylı, one of Turkey’s foremost historians, and is memorable not just for its interpretations, which attest to the author’s rich intellectual background, but also for its fluid and engaging style. The book invites history buffs of all ages to discover the Ottomans.

    15,99
  • Osmanlı Tarihinde Efsaneler ve Gerçekler

    Osmanlı tarihinin kaynaklarına inildiğinde birçok abartılmış olay ve efsanevî şahsiyet görmek mümkün. Bu durumda okurlar şu soruyu sormakta çok haklı: “Kaynakları bile böyleyse, biz kendi tarihimizi nasıl öğreneceğiz?” İşte bu soruya cevap verebilmek için Osmanlı tarihçiliği konusunda tüm dünyanın parmakla gösterdiği Halil İnalcık, özel olarak araştırdığı 18 konuya özel bir dosya hazırlar ve bu dosyaya şu ismi koyar: Osmanlı Tarihinde Efsaneler ve Gerçekler. Halil İnalcık kitabına Anadolu’nun Türkleşmesi sürecinde Rumlarla olan irtibat, İzmir’i fethedip Bizans’ı ürküten Türk komutanı Çaka Bey, son araştırmalar eşliğinde Ertuğrul Gazi’nin gerçek hikâyesi gibi kuruluş döneminin en önemli sayfalarıyla başlıyor. Kitabın devam eden sayfaları arasında Çelebi Mehmed’in iktidar yolu, İstanbul Kuşatması’ndaki kritik üç gün, İstanbul’un fethi gibi oldukça şaşırtıcı ve kritik konular mevcut. Boğazların 800 yıllık tarihi ve İstanbul, Sultan II. Osman’ın katli, iç savaş döneminin en merak edilen şahsiyeti Kösem Sultan, Sultan I. İbrahim’in hal’i ve katli, Osmanlıların Avrupa’da Protestanlığın yayılmasındaki rolü ve son olarak İnalcık’ın Türk Tarih Kongrelerinin değerlendirmesi ile kitap son buluyor. Araştırmalara özgünlük kazandıran ve birer kanıt değeri taşıyan fotoğraflarla Osmanlı Tarihinde Efsaneler ve Gerçekler’de Halil İnalcık, koca bir imparatorluğu yeniden ayağa kaldırıyor. Bu kitap sayesinde, size öğretilenlerin üzerine daha fazla bilgi koyabilir ya da bildiklerinizin sadece bir efsaneden ibaret olduğunu görebilirsiniz.

    9,09
  • İstanbul’dan Sayfalar

    DÜNYA BAŞKENTİ İSTANBUL’UN TADINA DOYULMAYAN SAYFALARI… “İstanbul bütün insanlığın zenginliğidir. Sayfaları çevrilmekle bitmeyen bir kitap; seyrine doyum olmayan bir resimdir. Bu iki bin yıllık dünya metropolünü gözümüz gibi sakınmalıyız.” İlber Ortaylı Tarihte hiçbir şehrin bu kadar adı olmamıştır. Âsitâne, Deraliyye, Dârü’l-hilâfeti’l-aliyye, Dârü’s-saâdet veya Dersaâdet, İslambol… İstanbul, “stinpolis/şehre doğru” deyiminden gelir. 15. yüzyıldan beri şehre gelen seyyahlar onun düzineyle ismini saymadan edemezler; Byzantion, Nea Roma gibi… Slavlar, “Tsarigrad” der. Balkanlarda hâlâ, “çar şehri” ismiyle yaşar. İşte böyle ismi çok, eseri çok, uzun geçmişi şanlı bir şehirdir İstanbul. İlber Ortaylı çok sevdiği İstanbul’un sokaklarını arşınlarken, bir şehrin nasıl gezilmesi gerektiğini de gösteriyor. Bir şehri sevmenin onu övmekten çok, omuzlara ağırlık yükleyen bir sorumluluk olduğunu belirtiyor. Kenar mahallelerinden surlarına, kütüphanelerden eğlence mekânlarına, kadim semtlerden popüler caddelere dek benzersiz bir İstanbul seyahati sunuyor. Bu seyahatte çarşılar, saraylar, hamamlar, kubbeler, köşkler, kasırlar ve yalılar yeniden anlam buluyor. Diliyle, tarihiyle, coğrafi nitelikleriyle, inançlarıyla, gelenekleriyle, yeme-içme kültürüyle ve sosyal hayatıyla benzersiz bir şehir olan İstanbul için, “sayfaları çevirmekle bitmeyen bir kitap; seyrine doyum olmayan bir resim” diyor Ortaylı. İstanbul’dan Sayfalar, bu şehrin her köşesini merak edenler kadar, bu şehirde yaşasa da onu tanımayanlar için de sıra dışı bir rehber, eşsiz bir hazine…

    7,90
  • Gazi Mustafa Kemal Atatürk

    YAŞAMININ TÜM YÖNLERİYLE BÜYÜK LİDER ATATÜRK…
    “Tarihin akışını değiştiren, ona mührünü vuran veya büyük tehlikelere mâni olan liderlere her memlekette rastlamak mümkün değildir. Atatürk dünya tarihinin nadiren gördüğü bir dehadır. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra, hiçbir mağlup milletin direniş göstermediği zamanda siviller ve askerlerle dünyaya meydan okumuştur.”
    İLBER ORTAYLI

    Gazi Mustafa Kemal Atatürk kitabı, evvela imparatorluğu dirilten nesil olan 1880’liler kuşağı, Balkan coğrafyası ve Mustafa Kemal’in aile kökeni ile başlıyor.
    Akabinde Atatürk’ün askeri eğitimi, Manastır yılları, Milliyetçilikler Dönemi, İttihat ve Terakki, II. Abdülhamid, Enver Paşa, Ziya Gökalp, Trablusgarb, Balkan Savaşları ve Sofya yıllarıyla devam ediyor.
    Ordumuzun İtilaf devletleriyle sekiz cephede mücadele ettiği Birinci Dünya Savaşı, kutlu zaferlerimiz Çanakkale ve Kutü’l Amâre, Mondros, son padişah Vahideddin, bir milletin ve ülkenin ölüm fermanı olan Sevr…
    Tüm detaylarıyla Milli Mücadele dönemi, 23 Nisan 1920 ve sonrasında muhalefete rağmen verilen Kurtuluş Savaşı, İnönü Muharebeleri, Lozan Konferansı, Büyük Taarruz ve Cumhuriyet’e giden yol…
    Saltanat ve hilafet tartışmaları, Lozan, On İki Ada, mübadele, Osmanlı’dan kalan borçlar, Musul ve yakın tarihin en önemli meselesi olan inkılablar…
    Son olarak kişisel özellikleriyle, dünyada, anılarda, hafızalarda kalan izleriyle modern Türkiye’nin kurucusu Atatürk…
    İlber Ortaylı bu ilk biyografisinde yaşamının tüm yönleriyle büyük lider Gazi Mustafa Kemal Atatürk‘ü anlatıyor. Türk tarihçiliğine hiç unutulmayacak ve sürekli başvurulacak bir rehber kitap daha kazandırıyor…

    10,24
  • İlber Ortaylı Seyahatnamesi

    “Türkiye gibi önemli bir coğrafyayı ve tarih alanını öğrenmek için onun kuzeyindeki Güney Rusya ve Kafkasya, doğusundaki İran ve Hindistan, güneyindeki Suriye, Filistin ve Mezopotamya’nın yanı sıra Balkanları ve Akdeniz ülkelerini anlamak da kaçınılmazdır”
    İlber Ortaylı
    Çok gezen mi daha iyi bilir, yoksa çok okuyan mı? Peki ya bir yandan okurken diğer yandan da gezme imkânı bulanlar? İlber Ortaylı’ya eşlik etmek isterseniz bu kitap tam size göre…
    İlber Ortaylı yalnız tarihçiliğimizin büyük bir ismi değil aynı zamanda küçük bir bavul ve rehber kitaplarıyla Orta Asya’dan Avrupa’ya, Kafkaslar’dan Ortadoğu’ya 50 yıldır gezen “seyyah”. Çıktığı sayısız yolculuktan en önemli notları aktaran İlber Ortaylı’nın anlatım gücüyle gezeceğimiz coğrafyalar şöyle: Suriye, Ürdün, İsrail, İran, Azerbaycan, Rusya, Kırım, Özbekistan, Tuna, Bosna, Makedonya, Arnavutluk, Sırbistan, Karadağ, Kosova, Macaristan, Romanya, Eski Avusturya, Yunanistan, İtalya, Malta, İspanya, Portekiz, Litvanya, Estonya, İsveç, Hindistan, Japonya ve Singapur.
    Hazırsanız, İlber Ortaylı ile hayatınız boyunca hiç unutamayacağınız yolculuğunuz başlıyor…
    10,24
  • Kutü’l Amare 1916 & Olaylar, Hatıralar, Raporlar

    “Kûtü’l Amâre, Çanakkale Savaşı’ndan sonra Britanya İmparatorluğu’nu zora sokan; politikalarını altüst eden ve imparatorluğun yenilmezliği inancını sarsan, dünya hâkimiyetine inanmış Britanya kamuoyunu şüpheye, hatta kaosa sürükleyen büyük bir zaferdir.”
    İlber Ortaylı

    I. Dünya Savaşı’nın iklim ve coğrafî şartları göz önüne alındığında en zorlu cephesi; Irak… İngiliz-Hint garnizonuyla dört bir tarafı çevrilmiş Bağdat’ın 160 kilometre güneyinde bir kasaba: Kut…
    İngiliz komutan Charles Townshend’in kolaylıkla bertaraf edileceğini düşündüğü Türk ordusunun, Nurettin, Halil ve Ali İhsan paşalar komutasında kazandığı efsanevi zafer: Kutü’l Amare…
    KÛTÜ’L AMÂRE 1916: Olaylar, Hatıralar, Raporlar, görkemli Kûtü’l Amâre zaferi hakkında birçok ilim adamının katkılarıyla ortaya çıkmış zengin bir çalışma. Mehmet Yaşar Ertaş ve Hâcer Kılıçaslan tarafından hazırlanan, İlber Ortaylı ve Azmi Özcan’ın yazılarıyla başlayan kitapta, bu kutlu zafer, çeşitli cepheleriyle ele alınmış; akademik bir hassasiyetle aydınlığa kavuşturulmuştur.
    Bu kitapla, Türk ordusu için büyük bir muvaffakiyet, Britanya için ağır bir hezimet olan Kutü’l Amâre zaferinin, hak ettiği unutulmazlık payesine kavuşacağını düşünüyoruz.

    9,09
  • Defterimden Portreler

    TARİHTEN VE GÜNÜMÜZDEN BÜYÜK ŞAHSİYETLER…
    Türkiye’nin önde gelen tarihçilerinden İlber Ortaylı bu sefer defterini okurlarıyla paylaşıyor. Okuduklarını, tanıdıklarını, hocalarını kendi gözünden anlatıyor. Tarihe yön veren kişiler, günümüzün tanınan, tartışılan, konuşulan isimleri Ortaylı’nın kaleminden yeniden canlanıyor.
    Defterimden Portreler’in ilk bölümü dünya tarihinin büyük tarihi şahsiyetlerini bir araya getiriyor. Bu şahsiyetler arasında imparatorlar, alimler, müzisyenler, şairler, mimarlar, padişahlar ve askerler yer alıyor: Julius Sezar, İmparator Augustus, Büyük Konstantin, Sultan Alparslan, İbn-i Haldun, Fatih Sultan Mehmed, Emir Timur, Yavuz Sultan Selim, Şah İsmail, Kanuni Sultan Süleyman, Mimar Sinan, Prens Eugen, Beethoven, Şair Puşkin, Lev Tolstoy, II. Abdülhamid, Gazi Osman Paşa ve Enver Paşa…
    Defterimden Portreler’in ikinci bölümünde çağdaş Türkiye’den portreler yer alıyor. Özellikle burada ismi geçen simaların birçoğunun İlber Ortaylı tarafından bizzat tanındığı düşünüldüğünde, tüm okuyucular için ortaya son derece duygusal ve oldukça samimi sayfalar çıkıyor. Bu isimlerden bazıları şöyle: Osman Ertuğrul Efendi, Neslişah Sultan, İhsan Doğramacı, Semiha Berksoy, Bülent Ecevit, Nejat Göyünç, Oktay Aslanapa, Halil İnalcık, Süreyya Faruki, Recep Yazıcıoğlu, Andreas Tietze, Cemil Meriç, Yılmaz Öztuna, Mübahat S. Kütükoğlu, İsmail Cem, Mübeccel Belik Kıray, İrene Melikoff, Füsun Akatlı, Muhibbe Darga, Hasan Celal Güzel, Semavi Eyice…
    Defterimden Portreler, dünyanın ve ülkemizin en önemli şahsiyetleri arasında dolaşmak, onlarla tanışmak ve en önemlisi de onları anlamak isteyenler için sıra dışı bir kitap olma özelliği taşıyor.

    7,90
  • Cumhuriyet’in İlk Yüzyılı (1923-2023)

    “Türklerin son iki asrı bütün Doğu dünyasında ve Balkanlar’da dikkatle gözden geçirilmesi gereken büyük bir tarihî yolculuktur. Bu nedenle de Dünya Tarihi’nin önemli bir parçasıdır ve dikkatle üzerinde durulmalıdır.”
    İlber Ortaylı

    Cumhuriyet’in İlk Yüzyılı‘na yeni devletimizin yapı taşlarının döşendiği Osmanlı İmparatorluğu’nun modernleşme döneminden başladık.
    Atatürk ve silah arkadaşlarının yetiştiği II. Abdülhamid’in modernlik arayışı içinde geçen yıllarını, ama aynı zamanda istibdad günlerini ve buna karşı isyan edip hürriyet arayan genç Osmanlı subaylarının maceraları hayatları…
    Millî Mücadele dönemini, özgürlük havasının egemen olduğu Cumhuriyet’in ilk iki yılını ve tek partili zorlu zamanları, ardından gelen çok partili siyasal yaşamın başladığı 1950’li yılları…
    1913 Babıali Baskını’yla başlayan darbeler tarihini…
    Yeni devletin ilk gününden itibaren çözmeye çalıştığı kadim problemleri; Kürt Sorunu’nu, “irtica” meselesini ve eğitim konusunu…
    İslâmcılıktan milliyetçiliğe, merkez sağdan sosyal demokrasiye bütün siyasal akımları…
    1876’dan 1924’e ve 1982’ye anayasa metinlerimizi… Bizleri 2023’e taşıyacak yeni anayasa özlemimizi…
    Asırlık dış politikamız, ikili ilişkilerimiz, uluslararası kuruluşlardaki temsiliyetimiz, Kıbrıs Barış Harekâtı, AB macerası ve Ortadoğu politikalarımızı…
    Şehirleşme, üniversiteleşme, gecekondulaşma, ekonomik büyüme, yolsuzluklar, gündelik yaşamdaki nitelik ve kalite kaybı gibi en güçlü sosyolojik dinamik ve gelişmeleri…
    Yani bizi biz yapan ve bugünlere taşıyan önemli tarihsel dinamikleri konuştuk…”
    İsmail Küçükkaya

    Türkiye’nin geçmiş ve geleceğiyle ilgilenen her okurun mutlaka okuması gereken bir başucu kitabı…

    10,24
  • İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı

    ÖNCESİYLE, SONRASIYLA, DETAYLARIYLA EN KRİTİK DÖNEM: TANZİMAT… “Osmanlı modernleşmesi otokratik bir modernleşmesidir, iç ve dış gelişmeler, hayatının son kırk yılında imparatorluğu bu otokratik modernleşmeden anayasal bir monarşiye kadar sürükledi, imparatorluk genç Cumhuriyete parlamento, siyasal parti kadroları, basın gibi siyasal kurumları miras bıraktı. Cumhuriyetin tabipleri, fen adamları hukukçu, tarihçi ve filologları son devrin Osmanlı aydın kadrolarından çıktı. Cumhuriyet ilk anda eğitim sistemini, üniversiteyi, yönetim örgütünü, mali sistemini imparatorluktan miras aldı. Cumhuriyet devrimcileri bir orta çağ toplumuyla değil, son asrını modernleşme sancıları ile geçiren imparatorluğun kalıntısı bir toplumla yola çıktılar. Cumhuriyetin radikalizmini kamçılayan öğelerden biri de yeterince radikal olamayan Osmanlı modernleşmesidir. Bugünkü Türkiye’nin siyasal-sosyal kurumlarındaki sağlamlık ve zaafın bilinmesi, son devir Osmanlı modernleşme tarihini iyi anlamakla mümkündür. 19. yüzyıl bütün Osmanlı camiasının en hareketli, en sancılı, yorucu, uzun bir asrıdır; geleceği hazırlayan en önemli olaylar ve kurumlar bu asrın tarihini oluşturur.” İlber Ortaylı 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nda modernleşme sürecini, siyasi, toplumsal ve kültürel değişiklikleri ele alan İlber Ortaylı’nın başyapıtı gözden geçirilmiş baskısıyla Kronik Kitap’ta. Arapça, Almanca, Yunanca gibi birçok dile çevrilen kitap son dönem Osmanlı modernleşme tarihini ele alıyor.

    7,90
  • Osmanlı İmparatorluğu’nda Alman Nüfuzu

    STRATEJİK YAKINLIKTAN ÖTESİ: OSMANLI VE ALMANYA… “Genç Alman İmparatorluğu’nun yayılma hırsı evvelemirde Osmanlı ülkelerine yönelmişti. Bu yayılmacılığı iktisadi, askerî ve siyasi ittifak alanlarında düşünmelidir. Almanya 19. yüzyılın Fransız, İngiliz tipi kolonyalizmine geç kalmıştır ve şartlar dolayısıyla yeni bir nüfuz politikası türü yaratmaktadır. Bu ülkelerde kurduğu nüfuz, 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başındaki Almanya’nın tarihidir demek pek yanlış olmaz. Aynı nitelik son devir Osmanlı tarihi için de söz konusudur. Bu nedenledir ki, iki ülke arasındaki ilişkiler yoğun bir biçimde araştırma konusu olmalıdır. Konuyu işlemek için arşiv belgelerinin zenginliği yanında o devirde basılan bazısı yarı propaganda, bazısı siyasî-iktisadî durum raporu niteliğinde bir hayli kitap ve risale vardır.” İlber Ortaylı Osmanlı İmparatorluğu’nun Batı dünyasına açılış çağında, Cermen kültürünün özel bir yeri olmuştur. Birinci Dünya Savaşı’nda, iki imparatorluğun da çöküşünü hazırlayan kader birliği yolunda, yalnızca siyasal ve askeri alanlarla sınırlı kalmayan ortaklıklar göze çarpar. İlber Ortaylı, hem titiz ve geniş ufukta tarihçiliğini, hem de tadına doyum olmaz üslupçuluğunu işe koştuğu bu kitabında, Osmanlı dünyasında Alman etkisinin bütün boyutlarını olağanüstü bir sürükleyicilikle ortaya koyuyor.

    10,24
  • Türklerin Altın Çağı

    “Türkiye’nin yüzyıllar önce açılan tarih defteri henüz kapanmamıştır ve sık sık da görüyorsunuz ki bu defter kapanmaz. Onun için tarih bilmek; nereden geldiğinizi, nasıl yurt edindiğinizi öğrenmek zorundasınız. Tarihini bilmeyen, hafızası olmayan toplumların nerelere gideceğinin, sürükleneceğinin, dahası neler yapabileceğinin hesabı olmaz.”
    İlber Ortaylı

    14. ve 17. yüzyılları arasında Hindistan’dan Viyana kapılarına kadar muazzam büyüklükte bir coğrafyaya hükmettiler… Orta Asya, Kafkasya, Ortadoğu ve Avrupa’nın tarihini şekillendirdiler. Uyguladıkları askerî taktiklerle imkânsız görülen pek çok savaştan zaferle çıktılar…
    Hangi kıtada olursa olsun adalet esasıyla yönettiler… Sorunlarını çözemeyen Avrupa devletlerine fikirleriyle ilham verdiler… Mimarîden musikiye, edebiyattan tıbba kadar yeryüzünün her coğrafyasında kalıcı bir iz bıraktılar.
    Birçok devlet kurdular: Timurlular, Altın Orda, Memluklar, Osmanlılar…
    Efsane hükümdarlara sahip oldular: Emir Timur, Fatih Sultan Mehmed, Sultan Baybars, Kanuni Sultan Süleyman, Babür Şah…
    İlber Ortaylı, Asya’nın bozkırlarından Avrupa’nın içlerine kadar ilerleyen, dünya tarihinde zirveye taht kuran Türklerin muhteşem yıllarını anlatıyor…
    Türklerin Altın Çağı, İlber Ortaylı’nın satırları arasında dolaşmak isteyen her yaştan okuyucunun zevkle okuyacağı bir başucu kitabı…

    11,39
  • Hukuk ve İdare Adamı Olarak Osmanlı Devleti’nde Kadı

    Türkiye’de tarih denilince akla ilk gelen isim İlber Ortaylı’nın kaleminden Osmanlı hukuk tarihinin merkezinde yer alan ve üzerine pek konuşulmayan kadıları anlatan önemli bir çalışma… Kadılık İslam Ortaçağında ortaya çıkan idari ve adli bir görevdir. Kadı’nın sosyal-idari fonksiyonları değerlendirilirken on dört asırlık İslam tarihi içindeki evrimi göz önüne alınmadığından, bu kurumun İslam öncesi imparatorluklardan neleri, ne ölçüde miras aldığı üzerinde de durulmamıştır. İlber Ortaylı, Osmanlı Devleti’nde Kadı adlı bu çalışmasında kadıların tarihini ve yargı görevlerini, tayinini, görev süresini, yargı bölgesini, yardımcılarını, diğer memurlar arasındaki hiyerarşik ilişkisini ve Osmanlı mahkemelerinin nasıl işlediğini birincil arşiv kaynaklarını kullanarak anlatıyor. İlber Ortaylı, hem geniş ufuklu tarihçiliğini hem de tadına doyum olmaz üslupçuluğunu işe koştuğu bu kitabında, Osmanlı dünyasında kadının bütün boyutlarını olağanüstü bir sürükleyicilikle ortaya koyuyor.

    7,94
  • Türklerin Büyükleri Asya’dan Avrupa’ya; Hazar’dan Akdeniz’e

    Tarihi ekranlar vasıtasıyla her yaşa yeniden sevdiren Cansu Canan Özgen, Bilge Kağan çağından başlayıp Gazi Mustafa Kemal Atatürk dönemine kadar uzanan süreçte, Türk tarihinde iz bırakmış olan büyük isimleri, alanında uzman tarihçilerle konuştu.
    Bilge Kağan kimdir? Orhun Yazıtlarının Türk tarihindeki yeri ve önemi nedir? Türk Kağanlığı adlı devlet hangisiydi? Prof. Dr. Ahmet Taşağıl anlatıyor.
    Nizamülmülk’ün gerçek adı neydi? Nasıl bir eğitim aldı? Selçuklu tarihindeki önemi neydi? Doç Dr. Erkan Göksu anlatıyor.
    Sultan Alp Arslan’ın asıl hedefi Anadolu muydu? Alp Arslan’a niçin “Fethin Babası” denilmiştir? Romanos Diogenos’a nasıl davranmıştır? Prof. Dr. Cihan Piyadeoğlu anlatıyor.
    Emir Timur neden “Sultan” unvanını kullanmamıştır? Kendisini yeni bir Cengiz Han olarak mı görüyordu? Ankara Savaşı hiç olmayabilir miydi? Doç. Dr. Mustafa Alican anlatıyor.
    Hızır Reis, nasıl Barbaros Hayreddin Paşa’ya dönüşmüştür? Akdeniz’deki Türk korsanları kimlerdi? Korsanlar nasıl yaşarlardı? Doç. Dr. Emrah Safa Gürkan anlatıyor.
    “Kanuni” unvanı Sultan Süleyman’a ne zaman verilmiştir? Şehzade Mustafa neden katledilmiştir? Batılılarca Muhteşem Süleyman olarak tanınmasının sebebi nedir? Prof. Dr. Feridun M. Emecen anlatıyor.
    Sultan II. Abdülhamid Panislamcı mıydı? Theodor Herzl ile olan görüşmesinde neler konuşulmuştu? Neden bir kesim Kızıl Sultan, bir kesim Ulu Hakan demiştir? Prof. Dr. Necmettin Alkan anlatıyor.
    Atatürk hangi cephelerde savaştı? Soyağacı biliniyor mu? Kitaplarla arası nasıldı? Cumhuriyet fikri nasıl doğdu? Prof. Dr. İlber Ortaylı anlatıyor.
    Orta Asya’nın bozkırlarından Avrupa’nın kapılarına, Hunlar’dan Osmanlı’ya, Kanuni’den Atatürk’e Türk tarihinin önemli çağları, imparatorlukları ve komutanları Türklerin Büyükleri’nde anlatılıyor.

    9,09
  • Türklerin Serüveni Metehan’dan Attila’ya, Fatih’ten Atatürk’e

    Tarihin en kadim milletleri sıralansa hiç şüphe yok ki Türkler en ön safta yer alacaklardır. İzledikleri yollar, vardıkları coğrafyalar, söyledikleri şiirler, savaş stratejileri ve daha nice konularıyla Türk tarihinin kendine has birçok bilinmeyeni vardır. Tarihi ekranlar vasıtasıyla her yaşa yeniden sevdiren Cansu Canan Özgen, Türklerin izini alanında uzman tarihçilerle sürüyor.
    Kür Şad gerçekten yaşamış mıydı? Orhun Kitabeleri nasıl çözüldü? Attila’nın Avrupa tarihindeki yeri neydi? Cengiz Han Türk müydü? Prof. Dr. Ahmet Taşağıl anlatıyor.
    Hasan Sabbah kimdi? Nizamülmülk ve Ömer Hayyam’la sınıf arkadaşı mıydı? Fedailer suikastları neden hançerle yapıyordu? Doç. Dr. Haşim Şahin anlatıyor.
    Timur, Türk müdür? Türklerde tarih anlayışı nasıldır? Türkçenin Türk devletlerindeki yeri neydi? Safeviler Türk Devleti miydi? Prof. Dr. İlber Ortaylı anlatıyor.
    İstanbul’un fethinde gemiler gerçekten karadan yürütüldü mü? Ulubatlı Hasan diye birisi var mıydı? Akşemseddin, Fatih’e neden bir mektup yazmıştır? Prof. Dr. Feridun M. Emecen anlatıyor.
    Casuslar maaşlı elemanlar mıydı? Bugünkü manada casusluk teşkilatları var mıydı? Casuslar birbirlerini nasıl tanırlardı? Özel işaretleri ya da sembolleri var mıydı? Doç. Dr. Emrah Safa Gürkan anlatıyor.
    Devşirme sisteminin özellikleri neydi? Padişah eşleri yönetimde etkili oldular mı? IV. Murad’ın yasaklarının sebebi neydi? Neden IV. Murad’a Şark’ın Sultanı denildi? Prof. Dr. Abdülkadir Özcan anlatıyor.
    Osmanlı’da ilk isyanı kim çıkarmıştır? Kardeş katlinin hükümleri nelerdi? Hanedan mensupları nasıl öldürülüyorlardı? Osmanlı’daki darbelerin genel özellikleri nelerdi? Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci anlatıyor.
    Atatürk’ün soyağacı biliniyor mu? Yaşayan akrabaları var mı? Asker olmaya nasıl karar verdi? Askerlik başarılarında tarih bilgisinin payı nedir? Atatürk’ün Çanakkale’deki rolü neydi? Doç. Dr. Ali Güler anlatıyor.
    Orta Asya’nın bozkırlarından Avrupa’nın kapılarına, Hunlar’dan Osmanlı’ya, Fatih’ten Atatürk’e Türk tarihinin önemli çağları, imparatorlukları ve komutanları Türklerin Serüveni’nde anlatılıyor.
    Cansu Canan Özgen, İlber Ortaylı, Feridun Emecen, Ahmet Taşağıl, Ekrem Buğra Ekinci, Emrah Safa Gürkan, Haşim Şahin, Abdülkadir Özcan, Ali Güler

    9,09
  • Medreseler Neydi, Ne Değildi? Osmanlılarda Akli İlimlerin Eğitimi ve Modern Bilimin Girişi

    OSMANLI’DA BİLİM VE EĞİTİM:
    MEDRESELERİN TARİHİ SERÜVENİ…

    Klasik dönemde (8. ve 16. asırlar) bilim kurumları nasıl şekillenmişti? Semerkand medresesi ilim dünyasına neler katmıştı? Osmanlı öncesinde Anadolu medreseleri ne durumdaydı? Osmanlı’da medrese geleneği nasıl ortaya çıktı? Fatih Külliyesi Medreseleri aslında ne değildi? Avrupa’daki üniversitelerle Osmanlı’daki medreseler arasındaki farklılıklar ve benzerlikler neydi? Eğitimde klasikten moderne geçiş nasıl sağlandı? Müslüman bilim adamlarının modern bilim karşısındaki tavırları neydi?

    Medeniyet tarihimiz için çok önemli bir yere sahip olan medrese kurumu; yalnız eğitim geleneğimizin kronolojisini ortaya koymak için değil, düşünce dünyamızın ne tür serüvenlerden geçtiğini keşfetmek için de son derece kritiktir. Ekmeleddin İhsanoğlu, kırk yılı aşkın bir zamana yayılan çalışmalarını bir araya getirdiği bu eserinde, medreselerin doğuşunu, oluşumunu ve gelişimini, tarih biliminin yerleşik usûllerine uygun şekilde ve en objektif biçimde ortaya koyuyor. Her devirde kamuoyuna farklı biçimlerde anlatılan ve özellikle değişik zamanlarda gelişen ideolojik ve nostaljik yaklaşımlarla esas özellikleri bir türlü ortaya konulamayan medreseler, İhsanoğlu’nun bu çalışmasıyla yerli yerine oturuyor.

    “Medreseler Neydi, Ne Değildi?”, İslâm tarihinden Osmanlı devrine, Avrupa’daki üniversitelerden 19. yüzyıldaki modern bilim dönemine dek çok geniş bir zaman aralığını kapsıyor. Böylece Osmanlılarda aklî ilimlerin eğitiminin nasıl gerçekleştiği ve modern bilimin girişiyle nelerin değiştiği konusunda son nokta konulmuş oluyor. Tarih okuyucularını hem çok sürükleyici hem de çok verimli bir okuma deneyimi bekliyor…

    13,69
  • Sultanın Casusları 16. Yüzyılda İstihbarat, Sabotaj ve Rüşvet Ağları

    Akdeniz dünyasındaki siyasi gelişmeler, korsanlık faaliyetleri gibi konularda gerçekleştirdiği ilmî çalışmalarla öne çıkan isimlerden olan Emrah Safa Gürkan’ın elinizdeki kitabı, imparatorluk çağının doruk noktası olarak genel kabul gören XVI. asırda casusluk ve karşı istihbarat meselesini, orijinal yerli ve yabancı belge ve kitabî kaynaklara dayalı olarak incelemekte; çok az ciddî çalışmaya konu olmuş haber alma “ameliyesi” hakkında doyurucu sayılabilecek ilginç bilgiler sunmaktadır.”
    Feridun M. Emecen

    Bazen işleyişi itinayla düzenlenmiş resmi bir teşkilat çerçevesinde, bazen de fırsatçı ve dalavereci casuslar aracılığıyla, devletler ve ordular tarih boyunca istihbarat yapmıştır. Bu istihbarat teşkilat ve elemanlarının tek görevi haber toplamak ve bu haberi şifreleme ve gizlenmiş yazı gibi metotlarla zamanında ve güvenli bir şekilde aktarmak değildir; düşman hükümdar ve komutanlarını bir suikast ile ortadan kaldırmak, askeri hedeflere sabotaj yapmak ve düşman yönetiminden memnun olmayan “beşinci kol”ları kışkırtmak gibi “örtülü operasyon”lara da girişmektedirler.
    İşte, Osmanlıca kaynakları Avrupa arşivlerindeki İtalyanca, İspanyolca, Fransızca, Portekizce, Almanca ve Latince binlerce belgeyle harmanlayan elinizdeki bu kitap, Osmanlıların Yeniçağ’daki istihbarat faaliyetlerini, rakipleri Habsburg ve Venediklilerle karşılaştırmalı bir şekilde ele almaktadır. Sultanın Casusları: 16. Yüzyılda İstihbarat, Sabotaj ve Rüşvet Ağları, cihanşümul bir imparatorluk olan Osmanlıların Avrupa ve Akdeniz’e yolladığı casusların sahadaki faaliyetlerinin yanı sıra, Osmanlı istihbaratının kurumsal yapısı, Osmanlı karşı istihbaratı (kontrespiyonaj), Osmanlı paşa ve elçilerinin haber alma kaynakları, istihbarî bilginin siyasi fonksiyonu ve Osmanlı karar alma süreci gibi konuları titizlikle irdelemektedir.
    İstihbarat, korsanlık, kölelik, ihtida, Osmanlı-Avrupa ilişkileri ve serhad çalışmaları gibi alanlarda araştırmalar yapan Doç. Dr. Emrah Safa Gürkan’ın bu eseri, yıllar süren arşiv çalışmasıyla bir araya getirilmiş tarihi örnekler eşliğinde istihbarat dünyasının gizemli sayfalarını aralıyor. Böylece, hem Osmanlı hem de istihbarat tarihi alanında çok önemli bir boşluğu dolduruyor.

    12,54
  • Bir Ömür Nasıl Yaşanır? Hayatta Doğru Seçimler İçin Öneriler

    DAHA ANLAMLI YAŞAMAK İÇİN İLBER ORTAYLI’DAN TAVSİYELER… “Cesur olun. Kendinizi rahat hissettiğiniz alanın dışında pencereler açın. Farklı dünyalarla ancak böyle tanışırsınız. Ben hep yerimde dursaydım, dünyamı değiştirecek insanları aramasaydım, bugün tanıdığınız ben olmazdım. Bir insanın bittiği an, miskinliğe esir olduğu andır. İnsan, konforundan vazgeçmeyi göze almalıdır. Kendi dünyasını yerinden kendisi oynatmalıdır.” İlber Ortaylı İlber Ortaylı, yediden yetmişe herkesin faydalanacağı, bilge şahsiyetinden ve yaşam tecrübesinden süzülen tavsiyelerden oluşan bir eserle karşımızda. İlber Hoca bu kitapta, bir insanın, çocukluktan itibaren hayatın hemen her alanında ihtiyaç duyacağı çözümleri nasıl bulabileceğini örnekler vererek anlatıyor. “Herkes kendi talihinin mimarıdır” sözünü hatırlatarak, kendi yolunu çizmenin ne anlama geldiğini tüm kritik noktalarıyla yorumluyor. – Bir ömrü hakkıyla yaşayabilmek ve yaşanan her andan tat alabilmek için önce ne lazımdır? – İnsan hayatı kaç dönemden oluşur ve her bir dönemde neleri tecrübe etmek gerekir? 15, 25, 40 ve 55 yaşları neden birer eşiktir? – İnsan kimden, ne öğrenebilir? Kendi kendini yetiştirmek nasıl mümkün olur? – Kişi mesleğini neye göre seçmelidir? – Bir işin uzmanı olmak ve o uzmanlık bilgisiyle çalışmak için nelere ihtiyaç vardır? – Bir dil, en iyi nasıl ve ne zaman öğrenilir? – En verimli sonucu alabilmek için nasıl çalışmak gerekir? – Sorumluluk sahibi bir insan, kendisi veya çocukları için nasıl bir eğitim modeli aramalıdır? – Hayata değer katmak için ne tür insanları arayıp bulmak gerekir? – Doğru kararları alabilmek için en çok kimleri dinlemek gerekir? – En iyi nasıl seyahat edilir; bir şehir nasıl dolaşılır? Hangi müze, hangi meydan, hangi sokakları görmek için dünyanın bir ucuna kadar gidilebilir? – İyi film, güzel müzik, doğru kitap nedir? Hangi temel eserleri dinlemeli, okumalı ve seyretmeliyiz? – İnsan yaşadığı şehirden tam manasıyla nasıl yararlanabilir? “Bir Ömür Nasıl Yaşanır?”, ülkemizin medarıiftiharı olmuş bir tarihçinin gözünden, insanın hayattaki anlam arayışına, bu arayışın tadını nasıl çıkaracağına ve süreç boyunca karşılaşacağı zorluklarla nasıl baş etmesi gerektiğine dair çok özel bir kılavuz…

    9,90
  • Osmanlı ve Avrupa

    “15. ve 16. yüzyıllar Avrupa’sı, zamanın büyük politik-ekonomik gücü Osmanlı’yı hesaba katmadan anlaşılamaz.”
    “Avrupa tarihiyle Osmanlı tarihi iki paralel tarihtir; bu nedenle iki dünyanın tarihi karşılaştırmalı olarak incelenmelidir.”
    Halil İnalcık

    15. yüzyılın ortalarından itibaren Osmanlı, Avrupa tarihini şekillendirmede çok önemli bir rol oynamıştır. Osmanlı’ya referansta bulunmaksızın raison d’etat, reel politik, güç dengesi ve hatta Avrupa kimliği gibi kavramları açıklamak mümkün değildir. Osmanlı ile Avrupa arasında karşılıklı etkiler aşikâr olduğu halde maalesef bu etkileşim Batı tarihçiliğinde çok fazla dikkate alınmamıştır.
    Hristiyan Haçlı geleneği, uzun süren savaşlara bağlı olarak gelişen düşmanlık, kültürel yabancılaşma gibi bazı tarihsel nedenlerden ötürü ve belki de Osmanlı’nın Aydınlanma sürecinin dışında kalması dolayısıyla Osmanlılar Batı tarihçiliğinde genellikle Avrupa ve Avrupalılığın karşıtı ve antitezi olarak ele alınmıştır. Oysa taraflar arasında çatışmadan çok daha fazlası mevcuttur.
    Osmanlı Devleti’nin modern Avrupa’yı şekillendirmedeki etkileriyle birlikte Batı tarihindeki yeri ve Avrupa’yla arasındaki siyasi-ekonomik ilişkiler, sosyo-kültürel bir karşılaşma olarak en büyük tarihçilerimizden Halil İnalcık’ın kaleminden, Osmanlı ve Avrupa’da…

    11,39
Open chat
Size nasıl yardımcı olabiliriz?