M.Ü. İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları

  • Hadis Tarihi

    Hz. Peygamber’e ait açıklamaların lafzen ve mânen rivâyeti, şifâhî ve yazılı nakli, tedvin ve tasnifi, Resûl-i Ekrem’e ait olup olmadıkları, yorumlanmasında kullanılacak yöntemler ve benzeri hususlara yönelik faaliyetler tarihsel bir süreci oluşturmaktadır ki buna, “Hadis Tarihi” denilmektedir. Söz konusu tarihin başlangıçtan günümüze kadar geçirmiş olduğu gelişim sürecinin bilinmesi elbette zarurîdir. Özellikle hadis/sünnet hakkında araştırma yapanların, bu tarihî süreçteki farklı yaklaşımları çok iyi bilmeleri gerekmektedir. Gerek İslam dünyasında gerekse Batı’da hadis tarihiyle ilgili bir takım çalışmalar yapılmıştır. Ancak bunlar hadis tarihinin tamamını kapsayacak mahiyette olmayıp, bazı dönemleri ve hadis âlimleri ile metodlarını inceleyen araştırmalardır. Hadis tarihinin birer halkası mahiyetinde olan bu tür bireysel çalışmaların devam etmesi, ileride daha kapsamlı Hadis tarihi kitaplarının yazılmasına katkı sağlayacaktır. Ancak bugün için bu alanla ilgili bilgiler, oldukça yetersizdir. Zira bu çalışmalar başlangıçtan günümüze kadar geçen tarihî süreci içerisine alacak miktara henüz ulaşmış değildir. Bu çalışmada bir taraftan bu husus göz önüne alınarak diğer taraftan İlahiyat Fakülteler’i müfredat programlarına uygunluğu düşünülerek başlangıçtan günümüze Hadis Tarihi genel çerçevesiyle ortaya konulmaya çalışılmıştır.

    10,24
  • Tefsir Tarihi

    Ahlaki ve insani değerlerin tamamen kaybolduğu, beşeriyetin cehalet karanlıkları içinde kıvranıp durduğu bir zamanda hidayet ufkundan doğan bir güneş, cihana ilim ve hikmet nurlarını yayarak insanlığı tarihin karanlıklarından aydınlığa çıkarmıştır, Bu güneş, hiç kuşkusuz Kuran-ı Kerim’dir. Onun sahip olduğu semavi feyizleri ve hayati kuvveti ortaya çıkaran bilim dalı ise Tefsirdir, Tefsir bilindiği gibi Kur’an’ın dil bakımından tahlil edilmesiyle ve metnin anlaşılması için gerekli olan verilerin bir araya getirilmesiyle gerçekleştirilen bir faaliyettir. Hz. Peygamber (s.a.v) ve ashab ile başlayan bu faaliyet önceleri şifahi bir tarzda, hicri II. asrın ikinci yarısından itibaren de yazıya geçilerek günümüze kadar devam edip gelmiştir. Kur’an mesajının anlaşılmasına yönelik bütün bu aktiviteler tarihsel bir süreci oluşturmaktadır ki buna “Tefsir Tarihi” denilmektedir. Söz konusu tarihin başlangıçtan bugüne kadar geçirmiş olduğu gelişim sürecinin bilinmesinde elbette ki zaruret vardır, Özellikle İlahiyat öğrencilerinin ve Kur’an üzerine araştırma yapanların bu tarihi süreç içerisindeki Kur’anî yaklaşımları ve bu yaklaşımların sonucunda ortaya çıkan çalışmaların ürünlerini iyi bilmeleri gerekmektedir. İşte tamamen bu espriden hareketle kaleme alınan bu eser, hem Kur’an’ı, İslami geleneğin hassasiyetlerini göz ardı etmeden tanıtmak ve hem de tarihe bir yoluculuk yaparak tefsirle ilgili çabaları özetlemek suretiyle Kur’an’a yönelik hizmetlere bir nebze olsun katkıda bulunmak gibi bir amaç taşımaktadır.

    10,24
  • İslam Medeniyeti Tarihi

    İslam Medeniyeti konusunda gerek Müslümanlar gerekse müsteşriklerin yazdıkları birçok eser vardır. Ancak bu çalışmalar, istisnalar bir yana genelde bütünü kavrayıcı bir bakışla kaleme alınmamıştır. Bunların birçoğu, İslam Medeniyeti’nin bir veya birkaç yönünü işlemekle iktifa etmişlerdir. Bunlar arasında özelikle müsteşriklerin peşin hükümlü yaklaşımları da göz önüne alındığında İslam Medeniyeti konusunda objektif, bütüncül ve müdellel bir tarihe olan ihtiyaç daha da öne çıkmaktadır.

    Belirttiğimiz bu üç prensibe sadakatle ortaya koymaya çalıştığımız eserimizde İslam Medeniyeti’nin birçok konusu üzerinde durulmak suretiyle bir medeniyet tarihi şablonu ortaya konulmaya çalışılmış, İslam Medeniyeti hakkında toplu bir bilgi verilmiş ve eserde yer alan her bir konunun bir ihtisası gerektirdiğinin bilinci ile konular miktar-ı kâfide yazıya dökülmüştür.

    12,54
  • Tefsir Usulü

    Bilindiği gibi Kur’an İslam’ın inanç, ibadet ve ahlak esaslarının yanısıra, dünya ve ahiretle ilgili diğer konularda da aşkın ilkeler koyan yüce bir kitaptır. Bu yüzdendir ki, müslümanlar onun telkin ettiği yüksek idealleri kendilerine rehber edinmişler ve hikmet dolu ifadelerini inceleme konusunda olağanüstü bir gayret ve titizlik göstermişlerdir. Hz.Peygamber s.a.v ile başlayan bu gayretler, sahabilerden tabiilere ve onlardan da daha sonraki nesillere intikal ederek zamanımıza kadar gelmiştir.

    10,24
  • Hadis İlimleri Ve Hadis Istılahları

    Peygamber mirası olan hadislerin, ashab-ı kiram başta olmak üzere, tabiin ve daha sonraki nesiller tarafından büyük bir ihtimamla ezberlenerek ve yazılarak korunduğu bilinen bir gerçektir. Hadislerin din demek olduğunu bilen İslam âlimleri, onların aynı zamanda Kur’an-ı Kerim’i tefsir ettiğini, bu tefsiri bütün nesillerin bilmesi gerektiğini düşünerek bu Peygamber mirasının daha sonraki çağlara en güvenilir şekilde ulaşması için özel metodlar geliştirmişlerdir. Bu özel metodun adı Usüli hadis veya Ulûmü’l-hadis de denilen hadis ilimleri ve hadis ıstılahlarıdır.
    Bu kitap 1986 yılında Allah’ın rahmetine kavuşan Prof. Dr. Subhi es-Salih tarafından, hadis ilimleri sahasında yazılan ana eserler ile diğer kaynaklar tarihi ve tahlili bir metodla incelenerek ve iyi bildiği bazı Batı dillerinde müsteşrikler tarafından yapılan araştırmalar dikkate alınarak titiz bir çalışma sonunda hazırlanmıştır. Hadislerin sağlam bir şekilde korunması için muhaddisler tarafından geliştirilen metodlar geniş bir şekilde ele alındığı gibi, hadislerin hukuk, lügat ve edebiyat bakımından önemi belirtilmiş, haberleri isnadlarıyla birlikte rivayet etme usulünün ilk defa müslümanlar tarafından kullanıldığı gösterilmiş ve hadis ilimlerine hizmeti geçen bazı önemli şahsiyetler tanıtılmıştır.
    Türk okuyucusunun ilk defa 1971 yılında tanıştığı bu tercümenin elinizde bulunan baskısı, eserin gözden geçirilmiş ve indeksi genişletilmiş yeni neşridir.

    10,24
  • İmam-ı A’zamın Beş Eseri

    Ebu Hanife İslam fıkhında kendisine kadar devam eden rey ekolü’nün, asrındaki en mühim simasıdır. Bizzat kendisinin ifadesine göre, bir mesele hakkında Hz. Peygamber’den gelenleri mutlaka kabul eder, Sahabeden gelenleri seçer, birini diğerine tercih eder fakat hepsini terketmezdi. Bundan başka tabiilerin ictihadına gelince, kendisini onlara uyma durumunda görmezdi. Onların ictihad ettiği gibi kendisinin de ictihad edeceğini ifade ederdi. Onun ictihadında sırasıyla uyduğu esasları kitap, sünnet, sahabe sözleri, kıyas, istihsan, icma ve örf’tür.

    Ebu Hanife Ehli Sünnet’in itikadi görüşlerinin ortaya çıkmasında büyük rolü olan bir alimdir. İtikadi konularda bilhassa soru-cevap tarzında zamanımıza kadar intikal eden eserleri Maturidi Kelam ekolünün temellerini teşkil etmiştir. Bu eserler ehlisünnet inancının temellerini özlü ve mantıklı bir şekilde önümüze sermektedir. Kitaplarında görüleceği üzere, birçok fırkaların mutaasıp görüş ve kanaatlerine karşı İslamın müsamahasını savunmuştur.

    7,94
Open chat
Size nasıl yardımcı olabiliriz?