Gösterilen 541–560 arası toplam: 3487

  • Çaylak İle Filozof 4 / Güzellik, İyiliktir

    Kalbim kırılmış falan değildi. Aynaya baktığımda ne gördüğümün gayet farkındaydım ben. Gözlüklerimi çıkardığımda hafif şaşı oluyordum. Kulaklarım biraz kepçeydi. Kollarım ve bacaklarım güçsüzdü. Solucan kadar zayıftım ve boyum da bir türlü uzamıyordu… Sesim ise belki bir süre sonra değişecekti ama bir saksağanınki kadar çirkindi. Sivilcelerim vardı. Ve her geçen gün sayıları artmaktaydı. Saçım da iki tepeliydi. Onları ne tarafa taramam gerektiğine bir türlü karar verebilmiş değildim. Bütün bunlar yetmezmiş gibi terlediğimde fare ölüsü gibi kokuyordum. Şükürler olsun, gülerken ya da konuşurken içerisi görünen bir ağzım yok. Dişlerim bir kunduzun dişlerine benziyordu çünkü. Hem sarı, hem de kazma gibi. Onlara tel takacaklardı. Filozof, Dr. Ortodontist’ten randevu bile ayarlamıştı. Yani bütün bunlar yetmezmiş gibi, yıllarca ağzımda tellerle dolaşacaktım. Sırf kendimi iyi hissedeyim diye bana, “Sen çok yakışıklısın. Robert Redford seni görse depresyona girer, oyunculuğu bırakır ve hayatını bir çiftlikte atlara fısıldayarak geçirirdi!” deseydi, Filozof’a inanacak mıydım sanki? Elbette inanmayacaktım!

    6,90
  • Cebimdeki Mandalina Ağaçları

    Ada’nın canı sıkılıyordu. Hem de çok! Oysa evdekilerin ne çok işi vardı. Oraya buraya koşturup duruyorlardı. Ada onlara yardım etmeyi çok istedi ama kimse onu dinlemedi. Bir gün yediği mandalinaların çekirdeklerini unutunca cebinde Ada hayallerini ekti bahçeye… Çocuk edebiyatının gülümseten kalemi Şermin Yaşar doğanın cömertliğini bir çocuğun hayalleriyle harmanlıyor.

    9,09
  • Cehennem (Karton Kapak)

    Harvard Üniversitesi Simgebilim Profesörü Robert Langdon başından vurulmuş bir halde hastane odasında gözlerini açar. Ne buraya nasıl geldiğini ne de nasıl vurulduğunu hatırlamaktadır. Camdan gördüğü manzara karşısında altüst olan profesör, evinden binlerce kilometre uzakta, Floransa’da olduğunu anlar. Yaşadığı korkunç baş ağrısına eşlik eden tek şey; sürekli kâbuslarında gördüğü kan kırmızısı bir nehrin karşısından kendisine seslenen gümüş saçlı güzel bir kadın ve toprağa baş aşağı gömülü can çekişen bedenlerdir. Langdon gördüğü kâbusları anlamlandırmaya çalışırken kadın bir suikastçı tarafından takip edildiğini, kendine tedavi uygulayan doktorlardan biri gözlerinin önünde vurulunca anlar. Hastanede görevli diğer doktorlardan biri olan Sienna Brooks’un o ölüm kalım anında yardım etmesiyle hayatta kalır. Simgebilim profesörü kendini bir anda ipuçlarını Dante’nin cehenneminde bularak çözmesi gereken korkunç bir senaryonun içinde bulur. Floransa’nın tarih kokan dar sokaklarından Venedik’in muazzam bazilikalarına uzanan semboller zinciri Langdon’ı insanlık tarihini sonsuza dek değiştirebilecek bir mekâna sürükler. Burası üç imparatorluğun merkezi olmuş, insanlık tarihi kadar eski, dünyanın incisi İstanbul’dur. Ve bu şehirde ya insanlık tarihi baştan sona yeniden yazılacak ya da bunu yazacak hiç kimse kalmayacaktır… Diz çök kutsal bilgeliğin yaldızlı mouseion’unda ve kulağını yere daya, dinle suyun şırıltısını.Batık sarayın derinliklerine in, orada, karanlığın içinde bekler khthonik canavar kan kırmızı sularına gömülmüştür lagünün ki yansıtmaz yıldızları…

    12,54
  • Cehennemde Bir Gün

    “Bir ağaç gölgesi, hepsi bu!”
    dediğinden beri Elçi’nin,
    Kaç yolcu geçti dünyadan,
    kaç gölge uzaklaştı.
    Gölgeye kanan yolcudan
    gölge de kaçtı.
    Yolcu değil sadece,
    yol da gölgesiz kaldı.

    7,94
  • Cemil Meriç / Örnek İnsanlar Dizisi 8

    1930’lu yıllarda Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde kimselerin pek fark etmediği, sakin ve sessiz, ufak tefek bir genç yaşardı. Bu gencin en önemli özelliği delicesine kitap okumasıydı. Okumak onun için ekmek gibi, su gibi olmazsa olmaz bir gıdaydı. O okurken dünyada değil de okuduğu kitapların satırlarında bahsedilen yerlerde gezinir gibiydi. Bir çiçekten başka bir çiçeğe konan kelebek misali, kitaplar sayesinde bambaşka coğrafyalarda dolaşır, birçok yazarın gönül dünyasına konuk olurdu. Böylece tadına doyamadığı yolculuklara çıkardı. Bu muhteşem bir özgürlüktü. Okumak onun kanatlarıydı. Kitapların dünyasında bir masal kahramanı gibi gezinen bu gencin adı Hüseyin Cemil Meriç’ti ve o yıllarda onun günün birinde ünlü bir fikir adamı olacağını, Doğu ve Batı arasında kelimelerden köprüler kuracağını bilen birileri yoktu. Okumaya ömrünü adayan, bu uğurda çileli, karanlık ama anlamlı bir yolculuk yaşayan bu gencin hikâyesini dinlemeye ne dersiniz?

    6,79
  • Cenazene Mahalle Bakkalı Gelir / Muhabbet Yazıları 3

    İnsan derdini anlatmak için onlarca yol bulabilir belki kâri. Kimi söyler, kimi ağlar, kimi kaçar gider ve kimi de yazar. Ama bence en asil olanı susmak. Ben yazmayı söylemekten değil de susmaktan bir cüz olarak görenlerdenim. Yazarak susmak diye bir hâl bu bahsettiğim. Kendine saklamaya gücünün yetmediklerinin ardına saklanmak bir çeşit. Tanımadığın, tanışmadığın biriyle dertleşmek gibi. Hem söylemek hem de söylememek yani. … Bu kez sana değişen, başkalaşan hatta bence kötüleşen ne varsa –elbette kendimce– ondan bahsetmek istedim. Bizim mahallemizden, bizden, bizim gibilerden. Bir mahalle bakkalında leblebi tozunu, eski bir kıraathanede şekerli oraleti, mahalle aralarında top oynayan, ip atlayan çocukları aradım bu kez. “Sen de değiştin be abi!” diyenlere hak vererek biraz değişmesini istemediklerimi, eski ve güzel olanları yazdım.

    7,90
  • Cengiz Han Rüzgar ve Ateş İmparatorluğu

    “Gök Tanrı’nın kılıcı, ateşten kamçısı, yedi cehenneminin ateşi, yeryüzündeki gazabıyım ben!” Doğduğunda bir damla kan pıhtısı vardı avucunda. Ağladığındaysa gözlerinden kanlı yaşlar dökülüyordu. Tabii sadece bu özellikleri değildi tüm dünyaya nam salan… Bir fırtına gibi esip bütün dünyayı toza dumana bulayandı Cengiz Han. Kendi milletinin dışında bütün dünyanın tarihini geri dönülmez biçimde etkileyendi. Bir kabileden dünya fethine girişecek güçte bir millet uyandırandı. En önemlisi de dünya tarafından acımasız ve kana susamış bir fatih gibi gözükse de aslında yalnızdı Cengiz Han. Dostuyla düşmanıyla, zaaflarıyla başarılarıyla, gücüyle güçsüzlüğüyle, zaferiyle yenilgisiyle ve en önemlisi de herkesten sakladığı yüreğindeki en büyük sırrıyla… Türkiye’nin en çok okunan tarihî romanlarının yazarı, okurları tarafından “günümüzün Peyami Safa’sı” olarak anılan Okay Tiryakioğlu, bu romanıyla tarihte çok önemli bir tuğlayı yerine yerleştiriyor. Cengiz Han/Rüzgâr ve Ateş İmparatorluğu; aşkla savaşı bir arada yaşayanların kitabı…

    9,09
  • Cengiz Han’a Küsen Bulut

    Ünlü yazar Aytmatov’un bu son romanı, aslında “Gün Olur Asra Bedel” adlı romanın içinde yer alması gereken ve onu tamamlayan uzunca bir bölümdür. Fakat, on yıl kadar önce kaleme alınan o eserde, KGB’yi en çarpıcı örneklerle en ağır bir şekilde suçlayan bu bölüme izin verilmemiş, ya da Aytmatov bunu, “Dişi Kurdun Rüyaları” adlı daha sindirici romanını yazdıktan, bugünkü ortama ulaşıldıktan sonra ayrı bir roman halinde yayınlama fırsatını beklemiştir.Bugün heykelleri yıkılmakta olan Dzerjinski’nin kurduğu KGB için iktidar, daha doğrusu bu örgüt, hiç söndürülmeden yanması gereken bir sobadır. Bu sobanın yakıtı yalnız insandır. Yaş, kuru ayrımı yapılmadan insanlar yakılacaktır ki soba sönmesin…Bu romanında Aytmatov, “Gün Olur Asra Bedel”in kahramanlarından biri olan öğretmen Kuttubayev’in nasıl öldüğünü anlatıyor. Oysa, sözünü ettiğimiz büyük romanda resmi makamlar onun kalp sektesinden öldüğünü bildirmişlerdi.Kuttubayev’i suçlayan askerî savcı (KGB) en önemli delil olarak onun, Cengiz Han’la ilgili bir efsaneyi kaleme almış olmasını gösteriyor. Bu efsane, Avrupa’yı fethe giden Cengiz Han’ın Sarı – Özek’ten geçerken iki sevgiliyi idam ettirmesi olayıdır. Bu, hem çok güzel bir aşk hikâyesi hem de “diktatör karşısında bireylerin durumu” gibi evrensel bir konunun işlenmesidir. Anlatan Aytmatov olunca, orada, masal ve efsane aracılığıyla geçmişimizi, günümüzü hatta geleceğimizi apaçık görebiliyoruz.

    6,79
  • Cennet Gençlerinin Efendisi Hz. Hasan

    Hz. Hasan, Hz. Ali ile Hz. Fâtıma’nın biricik evlatları, ilk göz ağrılarıydı. Efendimiz (a.s.m.) “Hasan ve Hüseyin cennet gençlerinin efendileridir. Bilmenizi isterim ki şu oğlum büyüdüğü zaman çok saygın biri olacak” buyurmuştu. Hz. Hasan, son derece mütevazı ve iyiliksever bir insandı. Biri kendinden yardım istediği zaman içinde bulunduğu şartlara takılmadan yardıma koşardı. Çok kibar biri olmasına rağmen haksızlık karşısında asla susmaz, zalimlerin karşısına cesaretle dikilirdi. Son derecede hoşgörülüydü. Kendisine yapılan haksızlık, kabalık, haddi aşan tavır ve sözlere karşı gösterdiği hoşgörü, karşısındakini yaptığına pişman edecek kadar büyüktü. Hz. Ali vefat edince halife olan Hz. Hasan’ın emrinde, tek bir işaretiyle ölüme koşacak bir millet ve büyük ordular vardı. Buna rağmen tarihte eşine az rastlanan bir erdem örneği göstererek, Müslümanların birlik ve beraberliği için halifelikten vazgeçti. Bu kitap, Hz. Hasan’ın Peygamber Efendimiz ve Ehl-i Beyt ile birlikte geçen çocukluk anılarını, İslam mücadelesini, uğradığı ihanetleri ve eşsiz fedakârlığını anlatıyor.

    6,79
  • Cennet Nasıl Bir Yer?

    Onu çok özlüyorum. Gittiği yeri merak ediyorum. “Cennete gitti!” diyorlar. Orada mükemmel mutluluklar, akıl almaz güzellikler varmış. Acının, üzüntünün, yoksulluğun, ölümün olmadığı bir yermiş. Taşlarının mücevher, kumlarının altından olduğu söyleniyor. Nehirleri baldan, denizleri süttenmiş. Cennet diyorlar adına. Nasıl bir yer orası? Kuzenimle dedem neredeler? Merak merak merak doluyum… Gerçekten de aklım almıyor. Öyle bir yer olabilir mi?

    5,64
  • Cennet Nasıl Bir Yer? 2. Kitap

    Sana hayal bile edemeyeceğimiz bir yer hakkında ne anlatabilirim ki? Aslında pek çok şey!
    13,69
  • Cennete Giden Yollar

    Ülkemizde “Namazla Diriliş” programlarını başlatan ve yediden yetmişe herkese namazı sevdirmeye çalışan, gençlerin “Namaz Abisi” Ahmet Bulut, yeni kitabı Cennete Giden Yollar ile ayet ve hadislerin ışığında Allah’ın rızasını arayanlara rehberlik ediyor. Güncel öykülerle okuyucuya ayna tutuyor. Kitaba koyduğumuz isim, Rabbimizden beklentimizdir.

    5,90
  • Cennete Götüren Namaz

    “Namaz, gözümün nuru” buyuruyor Sevgili Peygamberimiz(sav)… O kadar gözünün nuruydu ki Resulullah(sav) sevindiğinde Rabbinin huzuruna koştuğu gibi, üzüldüğünde de yine O’nun dergâhına yüz sürüyordu. Dünya tüm ağırlığıyla omuzlarına çöktüğünde medet bulmak için namazla Rabbine yakarırken, muvaffakiyetler karşısındaki şükrünü ifade için yine mübarek başını secdeye koyuyordu… Ümmeti olarak bizim de “can”lanmamızın yolu, huşu ile kılacağımız namazlardan geçiyor. Bu temel ihtiyacın farkına varan İlahiyatçı yazar Ahmet Bulut, Cennete Götüren Namaz kitabını Namazın ruhuyla hayatlanmak ve hayatlandırmak için kaleme aldı. Ta ki namazla hayatlanan ruhlar cennete layık bir hal alsın…

    8,90
  • Cennete Koşanlar Engelliler

    Bir sahur programında engelli bir çocuk babası olan ve on dokuz yıldır ibadet bilinciyle oğluna hizmet eden Ali Bey’i misafir etmiştim. Konu engellilerdi. Karşılaştıkları problemleri, toplumun engellilere bakışını anlatıyordu. O anlattıkça ben kendimden utanıyordum. Yer yarılsa yerin dibine girecektim. Bu konuda ne kadar gafil olduğumuzu fark ettikçe mahcubiyetim katlanarak artmıştı. Sivas’taki bir konferans sırasında tanıdığım Fatma Tatlı kardeşim, imanın imkânını fark etmemi sağladı. İlk Almanya ziyaretinde tanıdığım Gülseren Gümüş kardeşim, bana sahip olduklarımı hatırlattı. Ne kadar zengindim ve ne kadar az şükrediyordum. Zaman içinde tanıştığım kardeşlerim arttı. Hepsi Allah’ın ayrı bir ayetiydi. Hepsinde ayrı bir cevher vardı. ‘Bu kardeşlerimin derdine merhem olabilir miyim,’ düşüncesiyle hayatımızda onlara yer açalım diye bu çalışmaya başladım. Onlar, en zor imtihana tabi tutulmalarıyla Allah’ın özel kullarıydılar. Rabbimiz onlara dünyada bazı sıkıntılar verse de şundan emin olmalıyız ki onları çok seviyor. Ve onların hayatları bizler için ibretlik numuneler sunuyor.” Ahmet Bulut, Cennete Koşanlar’da bizleri Allah’ın verdiği nimetlerin kıymetini anlamaya, her gün soluduğumuz nefesin değerini bilmeye, çok olağanmış gibi kullandığımız uzuvlarımızın önemini fark etmeye davet ediyor. Okuduğunuzda hayatınızda çok şey değişecek. Ne kadar zengin olduğumuzu ancak buna karşın, ne kadar az şükrettiğimizi göreceksiniz.

    8,90
  • Cenneti Merak Ediyorum

    Merak Ediyorum Dizisi’nin beşinci kitabında, ölüm ve ahirete dair sorduğun sorular üzerine konuşacağız..

    İşte bu kitapta cevap verilen sorulardan bazıları:
    Ölmek nasıl bir şey?
    Azrail iyi mi kötü mü?
    Ölünce bize ne olur?
    Kabir alemi nasıl bir alem?
    Kıyamet nasıl kopar?
    Nasıl dirileceğiz?
    Ahiret nasıl bir yer?
    Mahşerde neler olacak?
    İyilikler nasıl tartılacak?

    6,79
  • Cennetin Davetlileri

    Büyük ruhâniyetli âlim Ebu’l-Ferec İbnu’l-Cevzî, bu eserinde insanlığın en büyük korkusunu, bu dünyadan ayrılma ürküntüsünü giderecek ve gönülleri yatıştıracak öğütler veriyor. O korkuyu yenenlerden sayısız örnekler sunuyor: İnsan, öte âlemde yaşayacağı sonsuz hayatı zihnen bir hayal etmeli! O hayatın ebediyen süreceğini, son ve sınır nedir bilinmeden bitmez tükenmez yaşayış içinde olacağını gözünün önüne getirmeli! O zaman içinde duyacağı sevinç, nasıl bir acı olursa olsun, bütün acılarını unutturur. Dahası, öylesi bir cennete erişmek için ölümün gerekli olduğunu da bileceği için, artık ölüm ona tamamen anlamsız ve önemsiz gelir.

    5,64
  • Cennetin Sıfatları

    Peygamber Efendimiz (s.a.), “Ya Rabbi! Sen Bana şefaati vadetmiştin. Beni cennet ehli için şefaatçi kıl ki onlar cennete girsin.” diye dua etti. Allah Teâlâ da, “Seni şefaatçi kıldım ve onların cennete girmesine izin verdim.” buyurdu. Allah’ın kelâmını en iyi anlayan ve anlatan insan Peygamber Efendimiz (s.a.) olduğu gibi gayba ve cennete dair hususları da en iyi anlatan yine O’dur. Bu itibarla müellif, cennetle ilgili ayet ve hadislerin bir kısmını kitabına alarak Müslümanlara kendilerini nelerin beklediğini izah etmek istemiştir.

    5,90
  • Çeri 1

    Milli Projelerde görevli olan Türk Mühendis Ahmet Serkan’ın Kerkük’te Cia Ajanları tarafından öldürülmesiyle Kerkük’e giden Türk Ajanı Yavuz, Türkiye’ye döndüğünde öldürülür. Artık iki cinayetin çözüme ulaştırılması ve Ahmet Serkan’ın üzerinde çalıştığı projelerin hayata geçirilme görevi İstihbaratın en iyi ajanı Han’a verilir. Han, ihanet ile hizmet etme arasındaki ince çizgide devam eden hayatında en yakınlarının ihanetleriyle karşılaşır. Üstlendiği görevi tamamlamak için çıktığı yolda hizmet ettiği devletin hiç bilmediği yüzüyle karşılaşır. * Osman Gazi’den Abdülhamid Han’a uzanan Devlet-i Aliye’ye hizmet eden Hristiyanları, * Mustafa Kemal’in Halifeliği kaldırmasının altındaki gerçekleri, * İsmet İnönü’nün Amerika ile yapmış olduğu anlaşmaları, * Abdülhamid Han’dan Turgut Özal’a, Özal’dan Muhsin Yazıcıoğlu’na ulaşan gizli projeleri, * Ülkeyi 15 Temmuz’a sürükleyen süreci ve İhanet Gecesi yapılmak istenenleri, * 15 Temmuz öncesi Büyük Ada’da toplantı yapan yabancı devlet ajanlarını, * İstanbul Ayazağa’da planlanmış darbe gününü, dahası “Büyük Türkiye” hedefine yürüyen ülkenin önüne kurulmuş tuzakları öğrenir… Bu süreçte kendisine en çok yardım eden kişi yıllarca Güneydoğuda terör örgütü PKK’ya karşı görev yapmış Çeri’dir. Kaos Düzeni Sahipleri bölgeyi karıştırmak için geri geldiler. Önlerindeki en büyük engel Türkiye. Ülkeyi karıştırıp iç savaş çıkarmak isteyenler, hainlerle iş birliği içindeler. Bu savaş Hilal ile Haccın, Hak ile Batılın savaşıdır. Peki, senin tarafın ne olacak?

    7,94
  • Çeri 2

    Bize anlatılan olayların doğru olup olmadığını hiç merak ettiniz mi? Yoksa “gizli bir el” tarafından sansürlenen ve bizden saklanan bir şeyler mi var? 15 Temmuz’a gelinen süreç ve öncesi. Siyasilerin ve iş adamlarının öldürülmelerinin perde arkasında neler var? Ülkemizde meydana gelen darbeleri planlayan CIA görevlilerinin 15 Temmuz ile olan derin bağlantıları. Gezi Eylemlerini finanse eden George Soros’un dünya siyasetinde Türkiye’yi yalnız bırakmak için yapmış olduğu hamleler. İstanbul Havalimanı, Yavuz Selim Köprüsü, Hızlı Tren Hatlarının Sevakin Adasına uzanan hikayesi. Gelecek yıllarda Türk siyaseti nasıl şekillenecek? Sudan bizim neyimiz olur? Pakistan neden kardeşimizdir? Hicaz’a niye “Küçük Türkiye” denir? Hedefte olan Türkiye’nin hedefi ne? Sistemin derinliklerinde dolaşmaya hazır mısın?

    7,94