Hayat Yayınları

  • Kendini Yeniden Konumlandır

    “İçinizde hangi kaset çalıyorsa Hayat size o şarkıyı söyler. Şarkıyı beğenmiyorsanız Kaseti değiştirin.” Eğer kendini balina hissedersen hayat sana büyük bir okyanus sunacaktır. Eğer kendini minik bir Japon balığı hissedersen hayat sana küçük bir akvaryum verecektir. Kendini neye konumlandırdığının farkında mısın? Arınma Terapisi kitabının yazarı Terapist Selahattin Yaylamaz’ın danışanlarının gerçek hayat öykülerinden kesitler sunduğu Kendini Yeniden Konumlandır sizin hayatınıza da ayna tutacak. Bilinçaltı kodlarınıza yüklenen mutsuzluk, sevgisizlik, değersizlik, başarısızlık ve daha nice duygunuzun hayatınıza nasıl yansıdığını bulacaksınız bu kitapta. Dahası bu kodları güncellemeyi; mutluluk, sevgi, değerlilik, başarı gibi duygularla değiştirmeyi öğreneceksiniz. Kişinin normali neyse kendisini konumlandırdığı odur. İnsanın kendini konumlandırdığı her ne ise onu deneyimlemeye mahkûmdur. Normalini değiştir, evrene gönderdiğin konumu değiştir, hayatın değişsin. Bunun için yapman gereken eski normalini yeni normalinle güncellemektir. Kendini güncellemektir. Nasıl mı? Hayat hikâyeni yazan kalemi sen tut! Bir başkasının sana kapıyı açmasını bekleme, yaşamın tüm kapılarını kendine sen aç! Haydi, KENDİNİ YENİDEN KONUMLANDIR!

    10,24
  • Burcunuza Göre Olumlama Terapisi

    “SAĞLIK, AŞK, BEREKET, KARİYER VE ZENGİNLİK İÇİN…” On iki burç insanının her birinin hayata bakışı ve motivasyonu birbirinden farklılık göstermektedir. Öyle ki bazıları son derece zıt motivasyonlardır. Örneğin, Yengeç enerjisi için aile, çevre, yerel kültür ve güvende olduğunu hissetme en büyük motivasyonken; Kova enerjisi için bölgesel, yerel veya töresel her şey anlamsızdır. Kovalar içinse en büyük motivasyon, evrensel olana ulaşmaktır. Herkes yaşamı birbirinden farklı algıladığı için, kendi algısına uygun arzu ve isteklerle donatılmış bir yaşama sahip olacaktır. Terazi enerjisinin zarif istekleri, Oğlak enerjisini tatmin etmez. Oğlak enerjisi ne yapıp edip kariyer ve başarı talep ederken; Terazi enerjisi her ne olacaksa bunun adil olması gerektiği konusunda bir motivasyona sahiptir. Bir Akrep enerjisi hayata sağlamcı yaklaşırken; rahat bir enerjiye sahip İkizler’in bunu anlaması neredeyse imkânsızdır. Koç, tam bir mutlakiyet isteğiyle, hızla ilerlerken; Balık, daha nahif ve uyumlu bir tavır sergiler ve alttan alır. Boğa, maddeye mana yüklerken; Yay, maddede mana bularak motive olur. Aslan, kalabalık ortamlarda sosyalleşerek mutlu olurken; Başak, bir işe yaramadan sürdürülen hayatı anlamsız bulur. Tüm bunlar bize gösteriyor ki her bir burcun motivasyonu farklıdır. Yaşamın anlamını para, kariyer, statü ve başarı ile bulmaya çalışan Oğlak enerjisi elbette ki hayatında bunların varlığını talep edecektir. Bu durumda Oğlak insanının duası ile Kova insanın duası ya da talebi farklı olacak ve onların enerjisine uygun metinler okunması gerekecektir. Burcunuza Göre Olumlama Terapisi kitabı, her burç insanının kendine özel olumlama metinlerini okumasını sağlamak için yazıldı. Bu kitapta, burcunuza göre Olumlama Terapisi metinlerini bulacak, kendi ruhsal dünyanıza birebir hitap ettiğini görecek ve büyük bir heyecanla yeni enerjinizin keyfine varacaksınız. Sevgiyle şifa olsun…

    10,24
  • Ailemde Huzur İstiyorum

    “Ateşi, kıvılcımken söndürmeli!” Ailemde Huzur İstiyorum… İnsan ailede var olur… Ailede anne-baba ve çocuklar vardır… Aile insanın büyüdüğü, beslendiği yerdir, kökleridir… Yuvanın sıcaklığı, nereye gidilirse gidilsin, aranan ve özlenen bir değerdir… Aile dünyaya gelmenin eşiği, insan olmanın beşiği ve insanlığın geleceğidir… * * * Her insan, içinde daha iyi bir insan saklar. Söz ve davranışlarımızla o iyi insanı açığa çıkarabiliriz. Bir insanın kendini iyi hissetmesi, dünyanın iyiye gitmesine katkıdır. Bir çift güzel söz, insanın dengesini yerine getirebilir. İnsanlar arası ilişkilerde sıkıntı çıkması kaçınılmazdır. Bu sıkıntılar aile bireyleri arasında yaşandığında tüm hayatımızı etkiler. Yaşanan sıkıntıların sebebini herkes önce kendinde aramalı, yanlışı varsa özür dilemeli ve yaşananlardan ders alarak yoluna devam etmelidir. Ayrıca, bir sorunun anlık çözülmesinden daha önemlisi, soruna sebep olan bakış açısını düzeltmektir. Eşler arasında doğru iletişim ve güzel geçimin oluşabilmesi ve devam edebilmesi için, her iki tarafın da kendi payına ne düştüğünü bilmesi ve elinden gelenin en iyisini yapabilmek için çaba sarf etmesi gerekir. Aksi hâlde, herkes ortaya çıkan sorundan karşısındakini sorumlu tutar. Bu ise çözümsüzlüğün ta kendisidir. Oysa bu, iki tarafın da katkısı olan bir sonuçtur ve çözümü de birlikte bulunmalıdır. Bu kitap; yaşanmış olaylardan yola çıkarak, ailelerde yaşanan sorunların tespitine ve sorunların çözümünü kolaylaştıracak değişik bakış açıları kazandırmaya yardımcı olacaktır.

    10,24
  • Okuma Zekası (RIQ)

    • Okuma ve eğitim kavramları öylesine iç içe ele alınmış ve somutlaştırılmış ki, derinlemesine öğreniyorsunuz. Bu kitapla eğitimin ve okumanın ne demek olduğunu çok ileri boyutta öğrendim. Bu kitabı yıllar önce okumuş olsaydım; muhtemelen tıp değil de eğitim profesörü olmak isteyecektim. Prof. Dr. Ender SERİN Başkent Üniversitesi • Okuma becerilerini geliştirme, alışkanlıklarını kazandırma yönünde önce bireyi, sonra aileyi bi¬linçlendirmeyi amaçlayan bu kaynağın herkese yol göstereceği, yararlı olacağı, eğitimcilerin, ana babaların ufkunu açacağı ke¬sindir. Prof. Dr. Mukim SAĞIR Atatürk Üniversitesi • Kitabınızı iki solukta, yani iki kısa otobüs yolculuğunda okudum. Gerçekten muhteşem. Teşekkürler Selahattin Hocam… Prof. Dr. Halis OĞUZ Selçuk Üniversitesi • Çok çok yararlandığım bir kitap oldu. Adından da anlaşılacağı üzere akademik ve pratik bir kitap. Yazar, ezber bozmuş. Akademik anlamda yepyeni terminolojilerle karşılaşacak ve şaşıracaksınız. Bu kitabın okunduğu evde hayat bir cümbüşe dönüşüyor, çoluk çocuk herkes keyifle kitap okuyor, yaşamın keyif ve huzuru her yanı kuşatıyor. Okuma Zekâsı, enteresan, inanılmaz, şaşırtıcı, ikna edici, doyurucu ve keyifli bir kitap. Engin Karaman / Öğretmen • Bugün “Okuma Zekâsı” kitabınızı okudum ve ciddi bir aydınlanma yaşadım. Son zamanlarda ruhumu saran puslu havanın nedeni de çözümü de kütüphanemdeymiş meğer. Gereklilik olarak okumayı öncelik sıralamamda çok daha önlere çekip, aylık hedef belirleyip, daha disipline edilmiş bir okuma programına başlıyorum sayenizde. Selahattin Bey, gelişim serüvenime yapmış olduğunuz bu güzel katkınıza sonsuz teşekkürler. Bir gün bir şekilde sizinle yollarımızın kesişmesi dileğiyle. Gündüz Yazıcı / İktisatçı

    6,79
  • Duygu Dünyamızın Fiziksel Etkileri

    “Sağlıklı hayat için özgün çözümler” İnsan, kendini tanımadan duygularının bilincine varamaz. Kendini tanıyan insan, aslında duygularını tanır. Böylelikle de hastalıklara sebebiyet verebilecek duygular kontrol altına alınabilir ve “kendi kendine tedavi” süreci başlamış olur. Bu açıdan bakıldığında toplumda sık sık kullanılan “İnsanın en iyi doktoru kendisidir.” sözünün önemi de bir kez daha anlaşılır. Bu kitapta, duyguların hastalıklara uzanan yolculuğuna dair bilgiler edinilebileceği gibi hangi duyguların hangi hastalıklara yol açacağı ile ilgili detaylı açıklamalardan da istifade edilebilir. Kitapta, sadece duygu-hastalık ilişkisi üzerinde durulmayıp aynı zamanda duyguların neden olduğu hastalıkların yine aynı şekilde yani duygular aracılığıyla tedavi edilebilirliği ve bunun “nasıl” yapılabileceği hakkında bilgilere de yer verilmektedir.

    7,94
  • Kendime Yardım Etmek İstiyorum

    Hayatı daha İyi Anlayabilmek İçin “Gündelik hayatımızda gözden kaçırdığımız ve sıradan gördüğümüz konulara sıradışı psikolojik yaklaşımlar.” Bu kitap; insanın, eşyanın ve ilişkilerin hâkim kanunlarını öğrenerek, onlara göre doğru yaşama çabasının bir ürünüdür. İnsanın en önemli muhatabı kendisidir ve aklını kullananlar sözü ilk önce ve en çok kendilerine söylerler. Olumlu ya da olumsuz yaşanan her olay bir öğretmendir, kişiye tecrübe kazandırır ve öğrenmeye açık zihinlere dersler verir. Eğer ders alınırsa bu tecrübeler kişiyi olgunlaştırır ve hayatı daha iyi anlamasına ve bundan sonra daha doğru yaşamasına zemin hazırlar. İnsan zihni örneklerle, öykülerle ve temsillerle daha iyi bir şekilde öğrenir. Oluş ve bozuluş kanunlarını öğrenip ona göre ilişkiyi temellendirmek, hem zihni öğrenmeye açık tutar, hem kanunları görme sanatını öğretir hem de kendisini daha iyiye doğru gelişime ve değişime hazır bulundurur.

    12,90
  • Eşimi Anlamak İstiyorum / Aile İçi İletişimin Temelleri 1

    Konusunda uzman, aile danışmanı Saliha Erdim tarafından kaleme alınan bu kitap, eşler arasındaki sorunlara cevap niteliğindeki terapi yaklaşımından ziyade, olaylara yeni bir bakış açısı geliştirmek ve bulunduğunuz durumdan daha iyi durumda olunabileceğini örneklemek için yazıldı. Yani, “Daha iyi olmamanın mazereti yoktur” anlayışının bir açılımı mahiyetinde. Piyasada örneği olmayan bir bütünlük ihtiva eden bu kitapta; her birimizin aklına geliveren, bizi uygulamaya sevk eden düşünce ve inançların dışında da farklı yaklaşımlar olabileceğini göreceksiniz. Birinci bölümde; eşler arasındaki sorunların birbirlerine doğru aktarılabilmesi için gerekli temel açıklamalar yer almaktadır. İkinci bölüm, tamamen eşler arasında gerçek hayatta yaşanmış sorunları, bu sorunların tespitini ve çözüme yönelik terapileri anlatmaktadır. Yapılan terapilerin nasıl olumlu sonuçlar verdiğine ve aileleri dağılmaktan kurtardığına şahit olacaksınız.

    9,90
  • Ahirette 45 Gün

    Göğsünün içinde yürek taşıyan, kulağı olup da duyan herkes için ibretlik 45 GÜN…
    – YAŞANMIŞ GERÇEKÜSTÜ BİR HADİSE –
    Ahiret hayatına dair doğusundan batısına dünyanın her köşesinden insanların sayısız tecrübeleri ve tespitleri mevcuttur. Sıradan insanların da gerek rüyalar gerekse yaşadıkları sıra dışı olaylar vesilesiyle bilgileri vardır. İnsanların bir kısmının tam bir kanaat ile olmasa da gereklerini hakkıyla yerine getiremese de pek çok insan ahiret hayatına inanır. İnsanlar en azından rüya vasıtasıyla ahiret hayatı ile ilgili tecrübeler yaşar. Kimileri öldüğünü görür, kimileri mezarına konduğunu, kimileri cennet ve cehennem hâllerini…
    Tıbbî olarak ölüp dirilenlerin anlattıkları sayısız veriler, kişisel deneylere dayanan tecrübeler de insanların elinde mevcut ama bugünün determinist zihin yapısı hep laboratuvar düzeyinde kanıt aradığı için bunlar ancak meraklılarını ilgilendiren malzemeler olarak hatıralarda, edebi eserlerde, filmlerde karşımıza çıkar.
    İşte bu eserde anlatılanlar da İkinci Dünya Savaşı’nın tüm dünyayı kasıp kavurduğu dönemde askerliğini yapan babam İsmail Bulut’un Malatya Akçadağ Karakolu’nda kırk beş gün boyunca şahit olduğu ve dinlediği olağanüstü bir hadiseye dayanıyor. Babamın koğuş arkadaşı Halil Akbaş, kırk beş gün boyunca her akşam bir tür astral seyahatle ötelere/ahirete gider; bir karakol dolusu koğuş arkadaşının sorgulayıcı bakışları altında orada yaşadıklarını etrafındakilere detaylıca aktarır. Bu hadiseden çok etkilenen babam, arkadaşı Halil Akbaş’ın bu olağanüstü tecrübesini âdeta bir kamera gibi zihnine kaydeder. Bu şahit olduğu hadiseyle askerlik sonrasındaki hayatına yeni bir yön çizer. Kahramanlarının büyük bir kısmı artık ahirete intikal etmiş hayli ilgi çekici bu hadisenin anlatıcısı, onun aynı zamanda birincil tanığı olan babam. Ahirette 45 Gün, bir babanın böylesi olağanüstü ve hikmetli bir tecrübesini oğluna aktarmasının hikâyesidir.
    Mehmet Ali Bulut

    12,54
  • Hazreti Fatıma

    Fatıma olmasaydı tanımayacaktık aşkı.
    Muhabbeti Muhammedi’yi (s.a.v.) bilemeyecektik.
    Onsuzluğun ölüm olduğunu anlamayacaktık.
    Fatıma olmasaydı evlatlığın incisi dağılıp saçılacaktı yerlere. Kadın olmanın bestesi ahenksiz olacaktı.
    Yıldızsız geceler gibi yürekler rehbersiz kalıp üşüyecekti.
    Anneliğin ritmi anlamsız, şiiri ise yarım kalacaktı.
    Yeryüzünde muhteşem bir hikâye daha itinayla yazılıyordu.
    Ali ile Fatıma’nın hikâyesi, gelecek çağlara kadim bir destan ve ihtişamlı bir miras olarak kalacaktı.

    “Aşka Adanmış Bir Ömür Hz. Hatice” ile okuyucuların gönlüne taht kuran Nurdan Damla’nın bu romanı da, kalbinizde ve gönlünüzde ayrı bir yer bulacak.
    devamını oku

    11,39
  • Sabır ve Vefa Timsali Hz. Zeyneb

    Bir tarafta Allah’ın Son Elçisi’nin “Kızlarımın en hayırlısıdır.” diye vasfettiği can paresi
    Hz. Zeyneb… Diğer tarafta nezaketi, anlayışı, cömertliği ve şefkatiyle Hz. Hatice’nin gönlüne taht kuran şair gönüllü yeğeni Ebu’l As… Bu iki mümtaz şahsiyetin muhabbetinden neşet eden bağın gurur, iman, vahiy, ayrılık, hasret ile sınanması… Vahyin “Onları kâfirlere geri göndermeyin!” (Mümtehine Suresi: 10) emriyle ayırdığı bu muhabbetin, yine vahyin ışığında tekrar bir araya gelmesinin zorlu ve çileli hikâyesi…
    Mekke’nin muannid gururunun verdiği ayrılık kör düğümlerinin, ilahi sevgisinin feyziyle çözülmesi ve hasretin bitmesi…
    Hz. Zeyneb’in ve Ebu’l As’ın hayatlarının ve muhabbetlerinin ayrıntılarında, bugünün insanlarının da alacağı çok mesajlar var.
    Kendisi de şair tabiatlı, kaleminden nur damlayan sevgili kardeşim Nurdan Damla’nın bütün bunları destansı ve şiirsel bir lisan ile kaleme aldığı bu eser, gerçekleri romansı bir lezzette aktarmış.Okuyan herkes, bu eserin satırları arasında dolaşırken kendi yüreğine de dokunan bir tılsım, bir haz, bir hatıra yakalayacaktır.
    Mehmet Ali BULUT
    Bir yanda Resul kızı, öte yanda şirke batmış bir koca. Aşk var orada, ümit var. Dua, sabır ve gözyaşı var. “Asi olsa da As, bekle!” demiş kızına babası. Hidayetin muştusunu mutsuz yarınlara sarmalayıp “Ah mine’l aşk!” muskasını iliştirip anne yadigârı gerdanlığına, hazin geceleri nur sabahlara kundak eder Zeyneb. Kitabı okuduğunuzda Peygamber’in gözdesi Zeyneb’in hicranını vicdan ocağında gözyaşları ile yakacaksınız.
    Aşk olsun çile çiçeklerine…
    Sinan YAĞMUR
    devamını oku

    10,24
  • Sev Dedi Mevla

    Yayın Tarihi: 07.11.2019
    ISBN: 9786051513157
    Dil: TÜRKÇE
    Sayfa Sayısı: 176
    Cilt Tipi: Karton Kapak
    Kağıt Cinsi: Kitap Kağıdı
    Boyut: 13.5 x 21 cm

    7,94
  • Masumiyetin İncisi Hazreti Meryem

    Allah’a adanmışlığın sembolü!

    Hz. Meryem, tüm zamanların en iffetli ve en mükemmel kadını olarak tanımlanır. Dünyevi kaygılardan soyutlanmışlığın ve Allah’a adanmışlığın sembolüdür o. Kadim kitabımız Kur’an’da Allah tarafından seçildiği ve dünya kadınlarına örnek gösterildiği bildirilen, aynı zamanda da ismiyle hitap edilen tek kadındır. Kur’an’da Hz. Musa, Hz. İbrahim ve Hz. Nuh’tan sonra en fazla adı geçen dördüncü kişi Meryem’dir.
    Onunla ilgili yüzlerce hatıra ve anı sembolleştirilmiş, dinî bir ritüel hâline dönüştürülmüştür. Adı şehirleri süslemiştir Meryem’in. Asırlardır dünyanın neresinde olursa olsun, doğan kız çocuklarına her dinde ortak olarak verilen tek kız ismi Meryem’dir. O sadece diğer dinler için değil İslam dini adına da büyük öneme sahiptir. Modern çağlarda dahi toplumda kadının yeri ile ilgili pek çok sıkıntı ve tartışma yaşanırken iki bin yıl öncesine gidip onu gözlemlemek oldukça önemlidir. Meryem’in yalnız bir kadın olarak dünyaya çocuk getirmesi, asılsız suçlamalarla incitilmesi, oğlunun peygamber oluşu sürecindeki desteği bir kadın ve anne olarak onun rolünü daha anlamlı kılmaktadır. Meryem, meleğin hitabına mazhar olmuş bir kadın olarak kadınlık âlemine ışık tutmuştur. Kadını dışlayan, öteleyen, azarlayan ve horlayan bir toplumda onun asil duruşu insanlığın onurudur.
    Bu çalışmada, üç dinin kadın profilinden Meryem’in güzelliği sentezlenmiştir. Bu yönüyle kadını dışlayanlara ya da kadını bedeni üzerinden değerlendirenlere tek sözümüz Rabbimizin kelamıdır:
    “O iffetini çok iyi korumuştu, biz de ona ruhumuzdan üfledik; o, Rabbinin sözlerini ve kitaplarını hep tasdik etti ve o içtenlikle itaat edenlerdendi.” (Tahrîm, 12)

    11,39
  • Sebe Kraliçesi Belkıs

    Dünya var oldukça anlatılacak ve öğrenilecek bir diriliş hikâyesiydi bu… Onlar; Yeruşelim Kralı Sultan Süleyman ile Sebe Melikesi Belkıs, çağlara kutlu bir destan bıraktılar. Doğmamış nefesler mavi kubbe altında var oldukça, bu kutlu gerçeği hayırla yâd edeceklerdi. “Anladım ki benlik kisvesini sıyıramayanlar, hakikati bulamazlar!” dedi Belkıs. “İşte kapındayım Rabbim! Şanım hiç, servetim bir saman çöpüdür şimdi. Senin havl ve kuvvetinle denizden inci, taştan yakut, dikenli budaktan gül çıkar. Sebe Melikesi’ni de yokluğun alevli bağrından çıkardın. Ya Rabbi, rahmetin kucağı ne sıcaktır! Tövbe taptıklarıma, tövbe yaptıklarıma, tövbe inandıklarıma! Şimdi senin rahmet sağanağının altındayım. Affet bizi ya Rahman! Ben ve kavmim, kudretine ve şanına teslim olduk.” Nilüfer çiçeği kadar saf ve duru yüzü sırılsıklamken, çağlara düşen mesaj, “Sebe Melikesi Belkıs için yeni bir hayatın başlangıcıydı.”
    devamını oku

    9,09
  • Aşk ve İş Yaşamı İçin Eş Frekans Yasası & Benzer Benzeri Çeker

    Kadın erkek ilişkisinde “Doyumlu İlişki” ve “Tamamlanmış Aşk” ilk kez bu kitapta anlatılıyor.
    n• Çoğu ilişkide sadece Duygusal Bağ neden işe yaramıyor?
    n• İlişki, Duygusal Bağın ötesine geçebilir mi?
    n• Geçmezse neler olur?
    n• Eğer geçerse, aşk tamamlanmış olur mu?
    nYaşadığımız evrende her şey sadece ve sadece enerjiden ibarettir.
    nAslında sadece benzer enerjiler birbirini çekerler.
    nÖznel enerji frekansından, nesnel enerji frekansına giden yol bu kitapta.
    nYaşamın gizli kalmış bu sırrını çözmek için bu kitap sizinle eş frekansa geçmeyi bekliyor. Hayat böyledir; fırsatlar ayağınıza kadar gelir ama onu kabul edecek olan sizsiniz.
    nKeyifli okumalar…

    6,79
  • Dehanı Keşfet Zekanı ve Hafızanı Geliştir

    Bütün zaferler beyinle kazanılır. Başarılı ve mutu olmak için beynimizi etkili ve verimli kullanmamız şart. Bilim adamları beynimizde hücre pınarlarının olduğunu ve her gün yeni hücreler yaratıldığını tespit etmişlerdir. Yeni bilgiler öğrendikçe beyin gençleşir ve dinçleşir.

    Öğrenmek beyni şöyle etkiler: Yeni bilgiler, yeni hücrelere yüklenir, öğrenme gerçekleşir; öğrenmek beynin gelişmesini sağlar.

    Öğrendikçe beynimizdeki hücreler arasında sinaptik bağlantılar kurulur, var olan bağlantılar güçlenir ve beyindeki bilgi dosyaları büyür, zekamız gelişir.

    Öğrendikçe beyin yenilenir; düşünme, anlama, problem çözme yeteneği artar. Kişiden kişiye değişmekle birlikte, genel olarak insanları:
    * Başarılı olmak, takdir görmek, beğenilmek ve ödül almak
    * Sevdiği işi yapmak
    * Allah rızasını kazandıracak eserler bırakmak
    * İyilik yapmak ve sevap kazanmak
    * Okumak ve yeni bilgiler öğrenmek
    * Gezi, gözlem yapmak ve tefekkür ufkunu genişletmek
    * Sevdikleri ile birlikte olmak
    * Sevimli ve başarılı çocuklara sahip olmak mutlu ediyor.

    Bu kitap, öğrenmenin beyni geliştirdiğini; ders çalışmanın, okumanın ve öğrenmenin bir beyin ziyafeti olduğunu anlatıyor. Daha da önemlisi bilginin beyin vitamini olduğunu ispat ediyor. Dehamızı keşfetmek, zekamızı ve hafızamızı geliştirmek kendi elimizde…

    9,09
  • Ahkamsız Hükümler

    Bu yazılar kaleme alındığında, benden başka okuyucum yoktu. Zaten birileri okusun diye de yazmamıştım. Yazdıklarım, evvel zaman içinde, çoğu, yaşanan hadiselere karşı tepki olarak içimde birikmiş öfkeler veya yenilgiler yahut iç çekişmelerden ibarettir…
    Hiç biri de bir seferde yazılıp öylece kalmış değildir. Bu kitabın bir tek, adı ve bir de en başta yer alan şiir hiç değişmemiştir. Diğerlerinin hepsine eklemeler, çıkarmalar yapılmıştır zaman zaman…
    Bu kitaptaki yazıları ilk ne zaman yazdığımı hatırlamıyorum. Zaten hem yazı hem değerlendirmeler açısından çoğu acemice olduğu için ‘acemilik’ dönemine ait olduklarını söyleyebilirim. Yaklaşık 20 yıldır yazdığım değişik hadiseler karşısındaki tutumumu ifade eden bu yazıların, 1999 yılında yayınlanması teklifini aldığımda, alıcı gözle baktım ve gördüm ki, bazıları hakikat olmaktan hayale geçmişler, bir kısmı da değişip hatıra olmuşlar. Biyografilerimde ‘Ahkâmsız Hükümler’ adlı bir kitabım da olduğu ibaresi düşmeseydi, belki bunları hiç yayınlanmayabilirdim. Yazıların gündeme geldiği kimi mahfillerde verilmiş yayınlanma sözleri, içerikte belki de “zülf-i yâr”e dokunan ifadelerden dolayı her seferinde başka bahara ertelendi. Hatta şu dakikada bile yayınlamasak mı acaba diye düşündüğüm oluyor. Fakat gerek cemaatler/cemiyetler, gerekse siyasi gelişmeler ve toplumsal olgunlaşmalar açısından nereden nereye geldiğimizi gösteren bir mikyas olduğunu o döneme ait çok örnekler içerdiğini gördüğüm için gelecekte bugünleri yazacak olanlar açısından yararlı olabilir düşüncesiyle yayınlanmalarını uygun gördüm. Üstelik ‘bir zamanlar nelerin konuşulduğunu, nelerin tartışıldığın, toplumun nelerle meşgul edildiğini’ hatırlattıkları için de okunmaya değer olduklarını siz de göreceksiniz.
    Aslında çok kapsamlı olan ve 20 yıl boyunca biriken bu yazılardaki şahsi sayılabilecek ve o günü ilgilendirebilecek pek çok anekdotu ve değerlendirmeyi çıkardım. O yüzden hadiseleri tasvir ederken mümkün mertebe genel yargıları vermeye ve belli bir isim zikretmeden tabloyu aktarmaya çalıştım ve bir cemaatten veya cemiyetten söz ederken, onları incitmemek için sözü daha bir usturuplu kullanma ya özen gösterdim.
    Bütünüyle başarabildim mi? Sanmıyorum!
    Nitekim bundan dolayı şu eserin başına çok şeyler geldi, kırpıldı, biçildi, elendi ve böylece bu eser karşınıza geldi. Adı üstünde Ahkâmsız Hükümler. Bendeniz de ahkâmsız hükümler müftüsü. Onu bir ayna var sayın. Ondan incinmeye, ona kızmaya, bozulmaya gerek yok.
    Sinirlerinizi bozan satırlarla karşılaştığınızda; omzunuza dökülen kepekleri size gösterdiği için ona teşekkür de edebilirsiniz, kızıp kırabilirsiniz de… Tercih sizin.
    Tabii ki aynanın da kirli paslı olma ihtimali vardır. Veya bazen konveks bazen konkav hal aldığı yerler olabilir. Öyle zamanlarda da ‘bir zamanlar neler yaşanmış’ deyip geçerseniz bana lütuf, kendinize merhamet etmiş olursunuz.
    10,24
  • Gizemli Sorular

    Okuyacağınız bu eser, sık sık kendisi ile konuşan X’in; insanlık macerasının tamamına tanıklık etmiş insan dışı bir “ruhani varlık” olan Z’ye yönelttiği soruları ve cevaplarından oluşmaktadır.

    Birçok yerde soruyu soranın veya cevap verenin siz olduğunu düşünebilirsiniz. Buna şaşırmayın. Çünkü sonuçta hayat hepimizin müşterek alanıdır. Birimizin aklına takılan bir soru, pekâlâ diğerimiz için de çözümlenmesi gereken bir problem olarak zihnimizi meşgul ediyor olabilir. Yani birimizin derdi hepimizin derdi. Çünkü bu sorgulama, aslında hepimizin öyküsüdür.

    Gezinin rotasını belki siz çizmediniz ama eminim ki sizi de keyiflendirecek çok manzaralar izleyecek, farklı tecrübelerle zihinlerinizi aydınlatacak; belki sorularınızı azaltacak, belki de yeni sorulara kapı açacaksınız. Bizim ömrümüz ve bu ömürde ürettiğimiz sorular/cevaplar kısacık olabilir ama insanlığın ortak hafızası, ortak cevapları bu küre üzerinde geçirdiğimiz tarih kadar yaşlıdır. Ve bu eser de o ortak cevaplardan günümüze dek gelen, bugüne de hitap eden tecrübelerden bir demet sunuyor hepimize…

    Bu, çoğu kere ikili ve bazen -kendi katılımınızla- üçlü diyaloga üçüncü veya dördüncü kişi olarak siz de katılabilirsiniz. Eğer siz de, ruhlarınızı, evrenin gizemli alanlarında bir geziye çıkarmak istiyorsanız, buyurun! Yolculuk başlıyor…

    9,09
  • Ey Rabbim Dualarımı Kabul Eyle

    *Hayatınızda ne zorluklar yaşarsanız yaşayın, dua etmekten asla vazgeçmeyin. Ruhun şifası duadır. *Sık sık dua edin. Çünkü dua insana umut, sabır, tevekkül ve metanet verir. Bir niyetle dua edip yakardığınızda, ruhunuzdaki ferahlığı ve kalbinizdeki rahatlığı hissediyor musunuz? İşte o ferahlık, duanızın ulaştığı O makamın size rahmetidir. *Zorda iseniz zorlukları aşmak için dua edin. *Sevdiklerinizle birlikte iyi günler görmek için dua edin. *Darda kalmamak için dua edin. *Sağlıklıysanız devamı, sağlığınızı yitirdiyseniz devası için dua edin. *Sevdiğiniz birini kaybettiğiniz zaman dua edin. *Allah’ın, yarattığı kullarına taşıyamayacakları yük vermeyeceğine iman ederek, dua ve şükür ile kalbin aydınlığına, huzuruna ulaşın. *Günlük hayatta dilinizden ve kalbinizden düşürmeyeceğiniz Ey Rabbim Dualarımı Kabul Eyle, size bu kalp aydınlığını ve huzurunu sunacak.

    9,09
  • Ruhun Deşifresi

    Bu kitap, bir yeniden ayağa kalkma kitabıdır. “İnsan-ı kâmil”e giden yolun bir egzersizidir. Mevcut insan varlığımızla medeniyet kurma imkânımızın kalmadığına inanan yazar, medeniyet kurucusu olabilecek insan tipinin yeniden inşası denemesine girişir bu eserinde. Bu eser aynı zamanda, “akıl midesi”nin sağlıklı beslenmesi üzerine yapılmış bir çalışmadır.
    Bu kitapla;
    * yeteneklerimizi kısıtlayan duyularımızın hapishanesinden kurtularak,
    * beynimizin kapasitesini ve potansiyelini keşfederek,
    * uçsuz bucaksız bir deniz gibi olan zekâmızı ve zihnimizi tanıyarak,
    * hafızamızın ve düşüncemizin sınırlarını zorlayarak ruh-beden ilişkisine yolculuk yapacağız.

    9,09
  • Kendine Bir İyilik Yap

    Güzellikleri, iyilikleri hep bir kenara bıraktık; acılarla, üzüntülerle dolduruyoruz yüreğimizdeki resimleri.
    Hep siyah ve gri renkler kullanıyoruz.
    Güzel düşünmek güzel yaşamak için kendimizi ve sınırlarımızı zorlamamız gerektiğini bir türlü anlayamıyoruz.
    Güzellikleri ve iyilikleri hiçbir çaba ve gayret göstermeden ayağımıza kadar zahmetsiz gelecek sanıyoruz. Oysa kocaman bir yanılgı içindeyiz.
    İyi yaşamak ve mutlu olmak sadece zenginlikle açıklanacak kavramlar değil.
    İyi ve mutlu yaşamak hangi şartta ve durumda olunursa olunsun, o ânın tadına varmaktır.
    Unutmayın ki tek hayatımız ve bomboş bir tuvalimiz var.
    Kimse orayı karalayıp huzurunuzu bozmadan, alın elinize boyanızı ve fırçanızı en mutlu renkleri sürmeye başlayın.
    * * *
    Hep güzel düşün bu hayatta.
    Hep iyi olan ne varsa onu yap ve onu iste Allah’tan da.
    Çünkü niyetler dilek olur, dilekler sebep olur, sebepler dua olur ve dualar kabul olur; unutma.
    * * *
    En harika insan sen olursun, gerçekten seversen.
    Gül bahçesine döner yüreğindeki her köşe, iyilik edersen.
    Islanabildiğin kadar ıslan yağmurda, güneşe dokunmak için uzat kollarını.
    * * *
    Sıcak bir yüreğe ihtiyaç duyduğunda hiç sağına-soluna, geçmişe-geleceğe bakmadan, kimseden bir şey beklemeden sadece kendine ve içindeki güce sarıl.
    Çok güçlüsün; unutma.

    7,94
  • Arınma Terapisi & Bilinçaltı Temizliği

    “Ruhun şarkı söylerse,
    Hayat seni dansa kaldırır.”

    Bu kitabı elinde tutan güzel insan, merhaba. Arınma Terapisi sohbetine hoş geldin. Haydi gel, birlikte şu hayatı anlamlı bir yaşama dönüştürelim. Coşku dolu bir yolculuğa çıkalım. Haydi gel, yalnızlığımızı paylaşalım, kimsesizliğimize son verelim. Yaşamı el ele, sevgi dolu birlikte deneyimleyelim. Mucizelere inan, güven bana… Haydi tut elimden…

    Kendinizi yalnız, kimsesiz ve sevgisiz hissediyor musunuz? Çok mutsuzum, ağlayamıyorum bile diyor musunuz? Anlamlı bir amacım yok, inancımı kaybettim diyor musunuz? Hiçbir şey yapmak istemiyorum… Hayatımın en dibindeyim, sevdiklerim beni sevgisiz bıraktı, hayat yolumu kaybettim, yaşam pınarım kurudu, mutsuzum diyor musunuz?

    Bu kitap;
    Algı ayarlarınızla oynar. Bir totem temizleyicidir. Yeni bir yaşam aktivasyonudur. Bilinçaltınızın röntgenini çeker, bilinçaltı kodlarınızı tercüme eder. Koruyucu hekimlik içerir.

    Bu kitap ile en kutsal yolculuğunuza çıkacaksınız.

    7,94
  • Aile Terapisi & Aşk, İnsanı Şarj Eder

    Bir kadın için duygusal ihtiyaç aslında her şeyden önce gelir. Sevilmeyen kadın hırçındır. Sevilen kadın şımarır, şımaran kadın mutludur. Kadın mutluysa herkes mutludur. Kadın sevildiğinde, erkek övüldüğünde ilişki açısından motive olur. Erkek, çocukluğunda annesi, yetişkinliğinde eşi tarafından sevilmek ister. Erkekleri kim ne kadar takdir ederse etsin, sevdiği kadının takdiri esastır. Aslında tüm çabası da bunun içindir. İş, erkeğin hem oyuncağı hem de kendini ispat etme refleksidir. Oyuna dalmış ve kendini ispat etme çabasındaki erkek sağlıklı erkektir. Her “iş kolik” erkeği “eş kolik” erkeğe dönüştürmek sizin elinizde. İlişki kabiliyetlerini tahsil edememiş bir erkek, kadını anlayamaz. Ve “Galiba bu kadında bir sorun var” diye düşünür. Oysa sorun değil, kabiliyet var. Kabiliyeti anlamak için de kabiliyet gereklidir. Erkek ve kadının bilinçaltı sevgisiz cinselliği reddeder. Temel ihtiyaç olan cinsellik aşk ile doyurucudur. Aşksız cinsellik doyumsuz ve yıpratıcıdır. Bir erkek ve kadının birbirini yargılaması nükleer saldırı gibidir. Bu saldırı sonucunda Duygusal Boşluk oluşur. Duygusal Boşluk ise Duygusal Kansere neden olur. Duygusal Kanserin bir tek ilacı vardır, o da sevgidir. Çünkü aşk insanı şarj eder.

    11,39
  • Çocuklar Parka Anneler Okula

    Her Çocuk, İşlenmeyi Bekleyen Bir Cevherdir
    Bir zaman bir yavru yengeç ile anne yengeç arasında şöyle bir konuşma geçer: “Neden böyle yan yan yürüyorsun yavrum” diye sorar anne yengeç, çocuğuna.  Biraz da sinirlenerek “Düzgün yürüsene!” der.   “Pekâlâ anne! Sen önümden düzgün yürü, ben seni takip ederim.” diye cevap verir yavru yengeç.

    7,94
  • Metalik Kadınlar Kadife Erkekler

    Dişi Kadından Dişli Kadına Erkek Adamdan İdeal Erkeğe
    Son yüzyılda kadınlar güçlendi, Amazon Kadınların günümüzdeki versiyonuna dönüştü; Metalik Kadın oldu. Evde, iş yerinde, yaşamın her kademesinde söz sahibi oldu. Ezilmemek için okudu, kariyer yaptı. Erkek egemen toplumun yetersizliğine başkaldırdı, toplumu evirip-çevirmeye, dönüştürmeye çalıştı. Yoruldu, çok yoruldu. Bununla birlikte günümüz erkekleri de Kadife Erkeğe dönüştü. Sonuçta bu süreç kadın ve erkeği mutlu etti mi? Elinizdeki kitap, günümüz kadın erkek ilişkilerine yepyeni bir açıdan bakıyor. Bu bakış açısı tüm Dünya’da yankı bulacak, kadın erkek ilişkilerinde yepyeni bir dönemin başlangıcı olacaktır. Heyecan ve keyifle okuyacaksınız.

    9,09
  • Elfabe

    El ve parmak yapılarımız ile yüz hatlarımız davranışlarımızı belirleyen genetik kodlar içerir. Bu genetik kodlama; kişinin iç hâllerinden, yeteneklerinden, hastalıklarından, başarılı ya da başarısız olabileceği girişimlerinden haberler verdiği gibi düşünce süreçlerini de belirler. Parmakların uzunluğu ya da kısalığı, avuç içindeki çizgiler, yükseltiler ve çukurlar hep bir şeylere işarettir. Mesela, bir meslekte çok başarılı olmuş insanların ellerinde belirgin ortak özellikler vardır. İnsan yüzünün sol kısmı o insanın gerçek kişiliğini yansıtır. Buna karşın sağ tarafı ise saklamaya çalıştığı diğer yüzünü gösterir. Her insan;

    • Kendi hayat yürüyüşünün nasıl olacağını,
    • Hastalık ve sağlık durumu ile ilgili gelişmeleri,
    • Evlilik hayatını ve sürecini,
    • İnsan ilişkilerindeki potansiyelinin ne olduğunu merak eder.

    El ve yüz çizgilerinden, tavır ve davranışlarından insanların kabiliyet ve kapasitelerini okuma sanatı olan ELFABE, insanın yüzündeki, avucundaki, cildindeki birtakım işaretlerden hareket ederek, hayatını doğru yönlendirmesi için ona yardımcı olmak amacıyla yazılmış bir kitap… Genetik potansiyelini keşfetmek isteyenlere kaynak niteliğinde bir eser…

    11,39
  • Can Boğazdan Çıkar

    Beslenme şeklimiz hasta ediyor Bir klinikte yapılan ankette “İnsan niçin hasta olur?” sorusuna; insanların yüzde yetmiş üçü “Allah sevdiğine hastalık verir!” şıkkını işaretlemiştir. Birçok insan hastalığı kaderimizin ya da genetik yapımızın kalıtsal bir sonucu olarak kabul eder. Bu nedenle beslenme şeklimizin bizi hasta edebileceğini aklımıza getirmeyiz! Motorların farklı yakıtla çalıştığı gibi… Hastalıklarımızın büyük bir kısmının yediklerimiz ve içtiklerimizden kaynaklandığı bilimsel anlamda da ispat edilmiştir. Kişilerin mizaçlarına uygun beslenmemesi, hastalıklara davetiye çıkarmaktadır. Yapılan bilimsel çalışmalarda, farklı motorlarda farklı yakıtlar kullanıldığı gibi; insanların da birbirinden farklı mizaç ve yapılara sahip olduğu, alınan gıdayı hazmettirecek enzimin her bünyede aynı güçte ifraz edilmediği belirlenmiştir. Kan grubunuza göre beslenin Bugün tüm dünyada, bu yeni bilgiler ışığında yeni bir beslenme tarzı önerilmekte; kişilerin, kan gruplarına (mizaçlarına) uygun beslenmeleri halinde şişmanlık ve hastalık probleminden kurtulacakları savunulmaktadır. Geleneksel tıp daha da ileri giderek her insanın kendine özgü sindirim sistemi ve enzimleri olduğu bilgisinden hareketle, kişiye özel beslenme programları önermektedir. Bilinçli beslenip sağlıklı yaşayın Kendi bünyenize göre bilinçli beslenmenin yol ve yöntemlerini öğrenerek sağlıklı yaşayın.

    7,90
Open chat
Size nasıl yardımcı olabiliriz?