-
30 Günde 10 Yıl
“Anlattıklarımın hepsini bizzat uyguladım. Bu 30 günlük programın sonunda 9 kg verdim, ‘vücut kitle indeksim’ azaldı, kas kitlem arttı, kan şekerim 24 puan düştü, tansiyonum kontrol altına girdi, artık tansiyon ilacı kullanmıyorum. Kolesterol değerlerim de kardiyolog arkadaşlarımı memnun edecek seviyelere geldi. Bu arada belki de en önemlisi; enerji düzeyim tahmin edemeyeceğim kadar arttı. Bu kazanımlar hiçbir ilaç tedavisi veya zayıflama diyeti ile elde edilemeyecek faydalar…” Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu İşte karşınızda Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu’nun sizler için geliştirdiği ve bizzat uygulayıp denediği beslenme programı. Vaadi çok net: 30 gün boyunca uygulayın 10 yıl gençleşin! Bu, basit bir zayıflama veya fitness programı değil! Tıbbi kanıtlara dayandırılmış komple bir ‘iyileştirme’ ve ‘yaşlanmayı geciktirme’ programı. Prof. Yörükoğlu iddialı! 30 günlük bu programın sonunda: • Fazla kilolarınızı vereceksiniz (30 günde 7-10 kg). • Enerji düzeyiniz artacak. • Yüksek ise şeker ve kolesterol düzeylerinde anlamlı (-20) azalmalar sağlayacak, ilaç ihtiyacını azaltacak veya tamamen ortadan kaldıracaksınız. • Hipertansiyon varsa şiddeti azalacak ve ilaç ihtiyacı azalacak. • Cinsel performansınız artacak. • Kalp-damar hastalıkları ve kanser riskinizi % 50 azaltacaksınız. • Daha sağlıklı, genç ve güzel bir görünüm kazanacaksınız. Fazla söze gerek var mı? Deneyin, görün!
-
Anne Adayları ve Hamileler İçin Karatay Diyeti
Gebelik öncesinde, gebelikte ve loğusalıkta yapmanız ve yapmamanız gerekenler! Prof. Canan Karatay bu kez anne baba adayları, hamileler ve yeni doğum yapmış anneler için koruyucu hekimlik sanatını konuşturdu! Onun önerileri, hamilelere hasta gözüyle bakan, sürekli tetkik, ultrason, şeker yüklemesi vazeden ve doğal doğuma ‘riskli’ yaftası yapıştırıp sezaryene yönlendiren ‘endüstriyel tıp’tan farklı elbette… Prof. Karatay’a göre hamilelik dünyanın en doğal, en güzel, en umutlu süreci… Bu sürece doğru hazırlanmak, yaşam biçimini ‘sağlıklı’ hale getirmek gerekiyor. Fazla kilo almamak, kandaki şeker/insülin değerlerini yükseltmemek, bunun için de düşük glisemik indeksli yiyeceklerle beslenmek gerekiyor. Prof. Karatay, bebeğin hücrelerinin sağlıklı gelişimi ve bütüncül bir anne-bebek sağlığı için gerekli vitamin, mineral ve aminoasitleri tek tek sıralıyor kitabında. Bunları hangi besin kaynaklarından alabileceğinizi de… Bu kitap ‘doğal’ bir kaynak: Mevsimine göre balık, sebze, meyve ve otların listesi; sağlıklı protein kaynakları; yiyeceklerin glisemik indeks tabloları; serbest oksijen radikalleri, radyasyon, gebelik şekeri ve diyabet dâhil hamilelikteki tüm risklerden korunma formülleri… Zorlaştırmıyor, kolaylaştırıyor Prof. Karatay. Elinizde huzurlu, sıkıntısız ve sağlıklı bir hamilelik geçirmeyi arzu eden anneler için ‘en anlamlı’ hediyeyi tutuyorsunuz. Hocanın dediği gibi: “Sağlık sizin elinizde! Bu kitap okunarak hem erkek ve kadınlarda sebepsiz infertileye karşı önlem alınabilir, hem de rahat, sağlıklı bir hamilelik, doğum, lohusalık ve emzirme süreci geçirilebilir. Bebek dünyaya sağlıklı gelip sağlıklı bir gelişim süreci yaşayabilir… Doğacak bebeklerde aşırı yağlanma, obezite, diyabet ve bunlara bağlı komplikasyonlar önlenebilir. Ayrıca doğum kiloları da kolaylıkla verilebilir.” Ne dersiniz, sizce de hamilelik, Karatay Diyeti ile daha güzel değil mi?
-
Bir Ömür Ramazan Ruhun Ziyafeti
ÖMRÜ RAMAZAN OLANIN AHİRETİ BAYRAM OLUR Kemal Özer, modern dünyanın dayattıklarına inat Ramazan ruhuna uygun beslenme anlayışını sofralarımızın baş köşesine buyur ediyor. Bu sofra sadece bir arınma değil aynı zamanda ebedî bir bayramın müjdecisi. “Günümüzde insanlar hem iftar hem de sahurda diğer günlerden daha fazla yiyerek orucun sıhhatine zarar verebiliyor. Ramazan’a 75 kilo giren bir kimse Ramazan’ı kilo alarak tamamlıyorsa veya bayrama hâlâ 75 kilo olarak ulaşıyorsa, o kişi orucun kendisine sağlayacağı yararlardan bedenini mahrum etmiş demektir. Bilakis bedenin istirahat ve arınma hakkını engellemiş ve kendine zulmetmiştir. Şayet Ramazan ayı ile diğer aylar arasında hem fizyolojik hem de ruhî bir değişim olmayacaksa oruç tutmanın bir mânâsı olabilir mi? Kullarının aç kalmasından Allah’ın hâşâ bir menfaati olmadığına göre, oruç tutarak aç kalmamız maddî ve mânevî bir arınma sağlamayacak ise niye kendimizi bazı nimetlerden mahrum edelim ki? O hâlde orucu nasıl tutmalı? Orucun maddî ve mânevî arınmasından nasıl yararlanmalı? Normal günlerde çoğu kimse için iki öğün yeterken oruçlu iken dört beş öğün yemekten nasıl korunabiliriz? Bu soruların cevabını Ramazan sofralarımız ile tüketme biçimimizi gözden geçirerek verebiliriz.”
-
Bitkisel Kürlerle İlaçsız Tedavi
“Kimyasal ilaçlar, aşılar ve kemoterapi bütün dünyada tartışılıyor artık. Kimi hastalara faydaları var, senelerdir uygulanmalarının gerekçesi de bu. Peki ya yan etkileri? Bazen yan etki çok daha büyük olabiliyor, hasta faydadan çok zarar görebiliyor. Oysa tıp biliminin düsturu neydi: Primum nihil nocere! Önce zarar vermeyeceksin! Hastaya zarar vermeden tedavi etmenin yolu ise fitoterapi biliminden geçiyor. Bu bilim yetkin doktorların kontrolünde olduğu sürece, bitkisel ekstreler ve bitkisel ilaçlarla ağır yan etkilere maruz kalmadan iyileşmek mümkün. 20 yıllık klinik tecrübemle bitkilerin iyileştirici gücüne bizzat tanık oldum, binlerce hastayı tedavi ettim. Ağrıları nedeniyle ağlayarak, yürüyemeyecek halde gelip tam şifayla iyileşmiş romatizma hastaları; sağlığına kavuşup insülin kullanmayı bırakan diyabet hastaları ve vücudunda tümörden eser kalmamış kanser hastaları… Bu kitapta kronik hastalıklarda en etkili kürleri ve savaş stratejilerini sizinle paylaştım. Hekimlik deneyimim bana insan vücudunun bir bütün olduğunu öğretti. Bu mucize yapıyı sadece pankreastan, sadece tümörden, sadece eklemden, birbirinden bağımsız küçük küçük parçalardan ibaretmiş gibi görürseniz yolunuzu kaybedersiniz. Esas olan hastanın bağışıklık sistemini kuvvetlendirmek, hayatında olumlu değişiklikler yapması için yönlendirmek, hastalıklarla savaşma kabiliyetini geri kazandırmaktır. İnsanoğlu, dünya üzerinde 200 bin yıl boyunca ilaçsız yaşadı. Hastalıklardan korunmak ve hastalandığı zaman da iyileşebilmek için doğal tedavi yöntemlerine başvurdu. Ben ilaçsız yaşamın mümkün olduğunu söylüyorum. Ve iddia ediyorum, asıl zor ve acılı olan ilaçlı yaşam!” Dr. Ümit Aktaş
-
Daha İyi Bir Beyin
HAFIZAYI İYİLEŞTİRMEK VE BEYNİN YAŞLANMASINI ÖNLEMEK İÇİN EN İYİ YÖNTEMLER BU KİTAPTA KEŞFEDECEKLERİNİZ: • Ecza dolabınızdaki, evinizde kullandığınız ürünlerdeki ve yiyeceklerinizdeki GİZLİ NÖROTOKSİNLER • Zihninize zindeliği ve BERRAKLIĞI GERİ GETİRMENİN YOLLARI • Felç, Alzheimer ve Parkinson hastalıkları ile diğer nörolojik sorunları önleme ve tedavi etme konusunda DOKTORLARIN SİZE SÖYLEMEDİKLERİ HAFIZA KAYBI, YAŞLANMA SÜRECİNİN DOĞAL BİR PARÇASI DEĞİLDİR! Ünlü nörolog David Perlmutter, Daha İyi Bir Beyin kitabında hemen her gün deneyimlenen (anahtarlarını kaybetme, birinin adını unutma, toplantılarda konuşulanları aklında tutamama gibi) hafıza kaybı vakalarının aslında stresli bir beyni işaret eden uyarı sinyalleri olduğunu söylüyor. Takdire şayan eserinde bu tür sorunlarınızı giderecek ve zihinsel berraklığı yeniden kazanıp korumanıza yardımcı olacak basit bir program sunuyor. Kendisinde unutkanlık başlayan, dikkatini toplamakta gitgide daha çok zorlanan ya da ciddi bir dejeneratif beyin hastalığından muzdarip bir tanıdığına yardımcı olmaya çalışan herkese şu üç hedefi başarmak için ihtiyaç duydukları yöntemleri sağlıyor: • Doğru beslenme, yaşam tarzı değişiklikleri ve beyin egzersizleri sayesinde DAHA İYİ BİR BEYNE KAVUŞMAK • Felç, vasküler demans, Alzheimer, Parkinson, multipl skleroz ve ALS gibi spesifik BEYİN RAHATSIZLIKLARIYLA BAŞ ETMEK • Hem beslenme ve gıda takviyesi programını kendinize göre nasıl uyarlayacağınızı öğrenmek hem de RİSK FAKTÖRLERİNİZİ ANLAMAK Özel bir yaşam tarzı değerlendirmesi, kısa testler, beyni güçlendiren egzersizler ile üç seviyeden oluşan eşsiz bir beslenme ve gıda takviyesi programıyla Daha İyi Bir Beyin kitabı, yaşadığınız sorunlardan kurtulmanıza ve hafızanızı gençliğinizdeki gibi keskin kılmanıza yardım edecek. “Dr. Perlmutter’in beyinle ilgili yeni kitabı, araştırmasının ne kadar ilerlediğini ve metotlarının ne kadar işe yaradığını bir kez daha kanıtlıyor.” DR. NEAL D. BARNARD “Genel kanının aksine hafıza kaybı ve beyindeki diğer fonksiyon bozuklukları, yaşlanma sürecinin kaçınılmaz ögeleri değil. Dr. Perlmutter stresin ve beynin ‘yaşlanmasının’ negatif etkilerini tam olarak nasıl önleyeceğinizi, hatta mevcut durumu nasıl tersine çevireceğinizi anlatıyor.” DR. CHRISTIANE NORTHRUP “Ailemin ve hastalarımın sağlığını Dr. Perlmutter’e emanet etmeyi seçiyorum. Bir hekim olarak onun açık görüşlülüğüne ve uzmanlığına saygı duyuyorum. Çünkü Dr. Perlmutter iyi eğitimli, geleneksel bir tıp doktorunun becerilerini, günümüzdeki dar görüşlü hekimliğin ve tıp eğitiminin sınırlarının çok ötesine geçen ilgili bir doktorun bilgeliğiyle birleştiriyor.” DR. BERNIE SIEGEL “Dr. Perlmutter’in bu eserinde yer alan devrim niteliğindeki bilgiler sayesinde okurlar, sağlık açısından en az on yıllık bir avantaj elde edecekler.” DR. JEFFREY BLAND “Dr. Perlmutter bilimi ve klinik deneyimi bir araya getirerek doktorlar ile hastalar için pratik bir kaynak yaratmış. Sağlık açısından çığır açan bir gelişme!” DR. LEO GALLAND “Beyin sağlığını iyi ya da kötü etkileyen faktörleri ele alan ve bunlarla ilgili ne yapacağınız konusunda size detaylı önerilerde bulunan en iyi kitap.” DR. ANDREW WEIL “Dr. Perlmutter’in tavsiyelerinden bütün hastalar yararlanabilir ve hastaları için en iyisini yapmak isteyen bütün doktorlar bu eserdeki tedavileri öğrenmelidir.” DR. MICHAEL JANSON “Hafızayı iyileştirmek ve zihinsel fonksiyonları ömür boyu zinde tutmak için harika öneriler içeriyor. Şiddetle tavsiye ederim.” DR. JULIAN WHITAKER
-
Duygu Dünyamızın Fiziksel Etkileri
“Sağlıklı hayat için özgün çözümler” İnsan, kendini tanımadan duygularının bilincine varamaz. Kendini tanıyan insan, aslında duygularını tanır. Böylelikle de hastalıklara sebebiyet verebilecek duygular kontrol altına alınabilir ve “kendi kendine tedavi” süreci başlamış olur. Bu açıdan bakıldığında toplumda sık sık kullanılan “İnsanın en iyi doktoru kendisidir.” sözünün önemi de bir kez daha anlaşılır. Bu kitapta, duyguların hastalıklara uzanan yolculuğuna dair bilgiler edinilebileceği gibi hangi duyguların hangi hastalıklara yol açacağı ile ilgili detaylı açıklamalardan da istifade edilebilir. Kitapta, sadece duygu-hastalık ilişkisi üzerinde durulmayıp aynı zamanda duyguların neden olduğu hastalıkların yine aynı şekilde yani duygular aracılığıyla tedavi edilebilirliği ve bunun “nasıl” yapılabileceği hakkında bilgilere de yer verilmektedir.
-
Hasta Değil Susuzsunuz
Bu kitap, insanların su ile ilgili en temel sorularına cevap veriyor: Hangi su iyi, temiz ve sağlıklı? Hangi suyu içmeli, hangilerinden de uzak durmalı? Çocuklarımıza hangi suyu içirmeli? Sıhhî suyu hangi zamanda ve ne kadar içmeli? Su içmemenin yol açtığı hastalıklar neler? Suları kirleten unsurlardan nasıl korunuruz? Bu sorular son derece mühim, çünkü sularımız gözle görülemeyen çok tehlikeli maddelerle kirletiliyor. Ev ve endüstriyel çöplerin yanı sıra özellikle yoğun ve yaygın olarak kullanılan tarım zehirleri, bazı maden faaliyetleri toprağı, su kaynaklarını kirletiyor. Bitkileri ve hayvanları dolayısıyla insanları toksik maddelere mâruz bırakıyor. Bunlar yetmezmiş gibi ister şehir şebeke suları, isterse de ambalajlı ticari sular olsun hem tehlikeli maddelerle dezenfeksiyon işlemlerine tabi tutuluyor, hem de ambalajlarında BPA ve fitalat yüzünden başta insan olmak üzere tüm canlıları kanser olmasına, kısırlaşmasına ve engelli doğumlara yol açıyor. Evet, SU sadece okulda öğretilen H2O formülünden ve pH değerinden ibaret değil. SU, organik ve inorganik maddelerde ihtiva eden bir hayat membaı. Yâhut da hastalık üreten bir silah… Ayrıca su kodlanabilen ve kodlanarak şifa veya derde yol aça bilen bir madde. Bu nedenle suların biyolojik, kimyevî ve radyolojik kirlilik taşımaması gerekir. Öte yandan besin cevherleri yani mineraller açısından da zengin olması şart. İşte bu eser, zemzemden musluk suyuna, ambalajlı sulardan mâden sularına kadar tüm su çeşitlerini bu yönleriyle ele alıyor, en sıhhî suyu tarif ediyor. Zemzemi dünyanın en mükemmel suyu kılan nedenleri ve iyileştirici gücünü sıralıyor. İbn-i Sina’dan Muhammed Şirvânî’ye İslam ve Osmanlı hekimlerin suya dair görüşlerini aktarıyor.
-
İlaçsız Yaşam Hastalıklardan Kurtaran Doğal Formüller!
Bağışıklığını güçlendir, ilaç mahkûmu olmaktan kurtul! “Gereksiz ve bilinçsiz ilaç kullananların, hayat boyu ilaca mahkûm edilenlerin, hastane hastane gezip de derdine derman bulamayanların ne çektiğini iyi biliyorum. Oysa çok basit, çok ucuz önlemler alarak bu cefayı çekmemek mümkün! İnsani, doğal ue yan etkisiz önlemler… Yani hastalanmamak mümkünl Ben bunun formülünü veriyorum, koruyucu hekimlik anlayışını modern, güncel verilerle bugüne taşıyorum. Bunu yaparken de tıbbın ve fitoterapinin araştırma-geliştirme gücünden yararlanıyorum” Dr.ÜmitAktaş Bitkilerle tedavi alanında yüksek lisans yapan ilk Türk hekimlerinden biri olan Dr. Ümit Aktaş’a göre hastalanmamak mümkün. Nasıl mümkün? Bağışıklık sistemini tabiattan gelen ilaç-besinlerle ve probiyotiklerle her daim güçlü tutmakla mümkün. Bağışıklık sistemi zayıfladığında ise doğal takviyelerle desteklemek gerekiyor. Ümit Aktaş bir bağışıklık sistemi uzmanı. Modern tıbbın ‘önce zarar verme’ anlayışının takipçisi. İlaçsız Yaşam’da romatoid artrit, fibromiyalji, multipl skleroz (MS), sedef, astım, alerji, egzama, Hashimato, diyabet, ülseratif kolit ve kanser gibi “sebebi bilinmiyor, tam olarak iyileşmez, ölene kadar ilaç kullanacaksın” denen hastalıkların temel sebebini açıklayarak doğal tedavi yöntemlerini anlatıyor. Hayatınızda uygulayabileceğiniz pratik öneriler sunuyor. Bu kitap bir hastalanmama ve hastalıklardan kurtulma kitabı! Kitapta yer alan tüm bilgiler bilimin süzgecinden geçirildi. Bilimsel kanıtı bulunmayan hiçbir öneriye yer verilmedi. Kendinizin ve sevdikleriniz sağlığınızı akıllıca yönetmek istiyorsanız İlaçsız Yaşam benzersiz bir başucu kitabı!
-
Kanser İyileşir Hangi Evrede Olursa Olsun Umut Var!
Yıllardır yanlış yaptık! Kanseri, ‘kötü hastalık’, ‘ölümcül hastalık’ gibi farklı isimlerle adlandırıp teşhis konulduğu anda ona ‘teslim’ olduk. Kimi doktorlar da ‘iyileşmez’ diyerek karamsarlığı körükledi durdu. Ama artık gerçekler gün yüzüne çıkıyor! Bu kitapla birlikte kanser hakkında bildiklerinizi unutma vakti!
Vücudumuzda kansere karşı birçok savunma sistemi olduğu gibi, kanseri iyileştirecek güçler de var! Bedenimiz tamir mekanizmaları ile dolu. DNA tamiri ile kanserleşen hücrelerin bir kısmı normale döndürülebiliyor, döndürülemeyenleri ise oldukça güçlü bir ‘bağışıklık’ sistemi ordusu karşılıyor. Kısacası bizde zaten var olan ‘anti kanser’ bağışıklık sistemlerimizi yeterince çalıştırabilirsek, kanserin oluşmasını veya oluştuktan sonra ilerlemesini durdurmak mümkün.
Dr. Elif Güveloğlu, patoloji uzmanı, ayrıca fitoterapi konusunda da yüksek lisans yapmış bir hekim. Patoloji ihtisası sırasında hem kanserleşmiş hem de normal dokuları mikroskop altında inceleme şansı bulmuş. Yıllardır kanser hastalarına danışmanlık yapıyor, yüzlerce hastanın iyileşmesine vesile oluyor. Dr. Güveloğlu kendinden emin: “Uzun araştırmalar sonrasında, bağışıklık sisteminin vücuttaki kanser hücrelerine neler yaptığını mikroskop altında gördüğümde dedim ki; insan bedeninin kanseri yenmesi bir mucize değil, yaratılışımızın doğal bir parçası!”
Bu kitap hem kanser hastalarına ve hasta yakınlarına, hem kanserden korunmak isteyenlere, hem de tıp öğrencilerine ve doktorlarına eşsiz bir kaynak.
Binlerce bilimsel araştırma okunup incelenerek yazılmış, 1800’ün üzerinde referans gösterilmiş.‘Kanserden nasıl korunuruz, nasıl kurtuluruz?’ sorusunun cevabı, kanser tedavisinde doğal güçler, en etkili bitkisel/hayvansal takviyeler ve onların kemoterapi/radyoterapi ile uyumları, mutfaktaki kanser savarlar, özel iksirler, çorbalar, salatalar, tatlılar, çaylar…
Mutfağımızda her gün elimize aldığımız besinlerin, bilimsel araştırmalarda sergiledikleri marifetleri gördükçe, hayretler içerisinde kalacak, tabiatın gücünü daha iyi anlayacak ve Yüce Yaradan’a bir kez daha hayran olup şükredeceksiniz… Ve artık kanser size ‘teslim’ olacak!
devamını oku -
Karatay Diyeti’yle Yaşam Boyu Sağlık
Prof. Canan Efendigil Karatay’ın yazdığı ve çıktığı günden beri ‘en çok satanlar’ listesinden inmeyen Karatay Diyeti, Türk insanının en büyük hayalini gerçekleştirdi: Aşırı kilolardan kurtularak hastalıklardan uzak, enerjik ve kaliteli bir yaşam sürmek… Bu diyeti uygulayan binlerce insan yüzde 100’e yakın bir başarı oranıyla, vücut yağlarından kurtuldu ve kilo verdi. Üstelik kendilerini mutlu ve dinç hissetti. Verdikleri kiloları geri almadı. Bu yaşam biçimi, ‘Türk halkı için en uygun’ olduğundan ve kilo vermenin önünde en büyük engel olan ‘acıkma korkusu’nu da tamamen yok ettiği için adeta bir fenomen haline geldi. Karatay Diyeti uygulayıcılarının sayısı her geçen gün katlanarak artıyor. Bu kitap Karatay Diyeti’nin devamı niteliğinde. Doğru beslenme ve sağlıklı kilo verme ile ilgili çok daha kapsamlı bilgiler içeriyor. Genç yaşlı hepimize şefkatli bir kılavuzluk yapıyor: Mevsimlere ve yaş dönemlerine göre, 365 gün 24 saat nelere dikkat etmeliyiz ki, her yaşta kendimizi dinç hissedelim, kilo problemi yaşamayalım ve hastalıklarla aramıza kalın bir duvar örelim? Prof. Karatay, bu yeni kitabında okuyucuların merak ettiği tüm ‘özel’ sorulara da yanıt veriyor. Yine o anlaşılır üslubuyla, nedenleriyle, niçinleriyle, bilimsel araştırmalar ışığında ve uygulaması kolay önerileriyle… Karatay Diyeti’ni alıp okuduysanız bu kitabı kaçırmayın, okumadıysanız ikisini birden alın, hayat boyu rahat edin!
-
Mizaç İlmi İle Varlığın Tahlili
Güncel Bilgiler, Örnekler, Soru ve Cevaplarla Kadim Mizaç İlmi
“Muazzam bir âlem içindeyiz. Şu hayvanların düzenine bir bakın,
nebâtatın renklerine, gezegenlerin dönüşüne… Hepsi ne kadar da vakur, ne
kadar da mutmain. Hiç renginden memnun olmayan çiçek, tadından rahatsız
olan meyve, şeklini değiştirmek isteyen bir hayvan duydunuz mu?
Tam bir teslimiyet hâli…
Sabah doğan güneş, seherde öten kuşlar, ıslanan toprak her gün şükür ve
umutla yeni güne başlamıyor mu? Hem de bize rağmen… Yedi ton bir fil, elsiz
ayaksız bir solucan, şekli olmayan acı bir ot, yere inen yağmur….
Hepsinin bir görevi varken, dünyaya öylesine geldiğini zannedenler…
Sen yaratılanların en üstünüsün, bu âlem senin hizmetine sunuldu. Farkında
değilsin. Âleme uyum sağla hadi… Hepsi sana bir şeyler anlatmaya çalışıyor.
Dinle… Gör… Oku…
Allah sana darılmadı, kapılarını kapatmadı. Sen iste, O sana verecek ve sen
de razı olacaksın.”
Belki de birçok şeyin ters gittiğini düşünüyorsunuz hayatınızda, zorluklarla
mücadele ediyorsunuz. Yaşam sizi oradan oraya savuruyor, yıllar geçip
gidiyor ve kendinizi hâlâ aynı kısır döngünün içindeymiş gibi
hissediyorsunuz… Oysa Yüce Yaratan bize öyle kılavuzlar sunmuş ki, bunun
farkında değiliz. Ve bu kılavuzlara hepimizin ihtiyacı var.
İşte elinizde tuttuğunuz bu kitap size rehberlik edecek mizaç ilmininin
derinliğini ve hayatımızda mizaca göre nasıl bir yol çizmemiz gerektiğini
bizlere sunuyor. Mizaç, içinde büyük sırlar barındıran, insana ve âleme dair
çok önemli bilgiler sunan, kişiye bir yol haritası çizen ve şifa içeren bir
ilimdir. Mizaç, tüm ilimlerin temelidir; önümüzdeki perdeleri kaldırmak için,
yürümemiz gereken uzun bir yoldur. Bu uzun yolda yürüdükçe Allah’ın yüce
hikmetine yeniden âşık olacak; hayatınızı şekillendirmeye başlayacak, ‘sorun’
olarak gözüken meselelerin çözüldüğüne şahit olacaksınız.
Kendinizdeki değişime şaşıracaksınız.
Ve bu kadim ilmi öğrenip uyguladıkça, her şeye aslında yeniden başlayacaksınız.
Ve artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak… -
Muhammed Ali / Örnek İnsanlar Dizisi 3
Muhammed Ali, sadece ringlerde yumruklarını konuşturan başarılı bir sporcu değildi… Gerçek bir boks efsanesi olarak ringlere, bütün mazlumların, bütün ezilenlerin ve hor görülenlerin sevgilisi olarak veda etti. Sadece bir sporcu olarak değil, müthiş bir insan olarak da milyonlarca gence örnek oldu..
-
Müslüman’ın Diyeti
“İslam, sadece kendine inanan Müslümanların değil, tüm insanların ve gezegende yaşayan tüm canlıların sağlığıyla ilgilenir. Ben de Müslüman’ın Diyeti’ni herkese yazdım. Şifa arayanlara, iyileşmek isteyenlere, az yemeyi başaramayanlara, hazcı tüketimden sıkılanlara, hayatında ‘temiz’ bir sayfa açmak isteyen herkese…” Kemal Özer Gıda Hareketi Lideri Kemal Özer, bu çalışmada haz eksenli tüketim biçiminin ve kirletilmiş gıdaların, şişmanlık, obezite ve diğer hastalıklarla olan ilişkisini ele alıyor. İnsanları şişmanlıktan ve mutsuzluktan kurtarmak için ‘temiz ve sağlıklı’ bir beslenme modeli kuruyor. Nefsinizi, az ve öz yemeye ikna etmenin yolunu gösteriyor. Kur’an-ı Kerim’de önerilen ve Hz. Peygamber’in de bilfiil hayatında uyguladığı ‘doğru beslenme ilkeleri’ni açıklıyor. ‘İslam’ın mutfağı’nı ve ‘Hz. Peygamber’in yeme-içme prensipleri’ni daha önce benzeri yapılmamış bir bütünlükle derliyor. Kemal Özer, halkın çok merak ettiği sorulara da yanıt veriyor: Beslenme ve kısırlık arasında ilişki var mı, kısırlıktan kurtulmak için nasıl beslenmek gerekir? Batı tıbbının da kabul ettiği orucun, insan vücudundaki iyileştirici etkisi ne? Şişmanlamamak/zayıflamak için atılacak ilk üç adım hangisi? Çocuklarının da geleceğini düşünen ‘akıllı’ bir ailenin mutfağında neler olmalı, neler olmamalı? Yemekleri hangi sırayla yemeli? Sofra nasıl olmalı? Özer’in bu son soruya verdiği yanıt ise her şeyi özetliyor: “Sofranız, evinize misafir olan Hz. Peygamber’in de yiyebileceği bir sofra olmalı!”
-
Mutluluk Kürleri
Mutluluk sağlıkla, sağlık mutlulukla mümkündür. Bağışıklık sisteminin dengeli ve güçlü çalışmasının ilk şartı yaşam sevincidir. Doğru beslenme ve bitkisel kürlerin gücüyle yaşamdan keyif alabilirsiniz. Bu kitap modern yaşamın en önemli sorunlarına, bilimsel araştırmalarla kanıtlanmış gerçeklerin ışığında bakıyor. Katkı maddeleriyle dolu işlenmiş gıdalarla gelen depresyon, stres, hâlsizlik, fazla kilolar ve uyku problemi, vücudunuzun imdat sinyalleridir. Bu sorunları ilaçlar çözmez, aksine daha da kötüleştirir. Şifa gıdanızdadır. Mutluluk Kürleri’ni yeni başlangıçlara vesile olması için yazdım. Kitaptaki 21 günlük beslenme modelini uyguladığınızda… Kendinizi hiç olmadığınız kadar enerjik ve dinç hissedeceksiniz! Fazla kilolarınızı vereceksiniz. Hem de hiç aç kalmadan! Uykunuz düzene girecek! Depresyondan kurtulmaya başlayacaksınız! Hayata pozitif bakacaksınız! Ve kendinizi hiç olmadığınız kadar mutlu hissedeceksiniz! En önemlisi, Mutluluk Kürleri’ni okuduğunuzda, şifanın fıtratı ile oynanmamış gerçek gıdada olduğunu anlayacaksınız. Hipokrat’ın binlerce yıl önce söylediği gibi: “Besininiz ilacınız, ilacınız besininiz olsun.” Dr. Ümit Aktaş
-
Mutluluk Kürleri 2
“Bağışıklık sistemi güçlü olan mutlu olur! Mutluluğu vücudun kendisi üretir! Vücut, fiziki olarak dinç, enerjik ve hastalıklara karşı dirençli olduğunda, insan manen de huzurlu ve mutlu hisseder. Ben fiziki ve manevi dengenin doğru kurulmasını ‘Sağlıklı Yaşam Sanatı’ olarak adlandırıyorum ve bu sanatın bir plan dahilinde icra edilmesi gerektiğini düşünüyorum. İşte sizlere yeni kitabımda bu planın adımlarını ve inceliklerini basit, anlaşılır bir dille anlattım. Herkesin kolaylıkla uygulayabileceği kürler ve tavsiyeler verdim. Hızlı ve sonuç odaklı bir yol çizdim sizler için. Onbinlerce kişinin okuyup uygulayarak mutluluk ve şifa bulduğu Mutluluk Kürleri kitabımdan sonra şimdi Mutluluk Kürleri 2 ile karşınızdayım. Okuyucularımın sağlıklı ve mutlu olması tek gayemdir. O zaman haydi bu mutluluk yolculuğuna birlikte çıkalım! Kitaptaki önerilerimi uyguladığınızda, ‘kendimi çok iyi hissediyorum’ diyebiliyorsanız, ne mutlu bana…” Dr. Ümit Aktaş Artık sağlığınızın bozulduğunu gördükçe karamsarlığa kapılmanıza gerek yok. Biz bu kitabı sizi mutlu etmek için yazdık. Çaresiz değilsiniz. Çözüm mutfağınızda, doğada, çözüm sizde!
-
Ne Yediğinizi Biliyor Musunuz? / Gıda Dedektifi
“Kapakta gördüğünüz bu şeker çocuğunuzda aktivite ve dikkat bozukluğuna sebep olabilir.”
Bu uyarı aslında çocuklara yönelik üretilen bu şeker gibi yüzlerce ürünün etiketinde “yasal uyarı” olarak yer alıyor. Çünkü yıllar önce tekstil ve boya sanayiinde kullanılan petrol bazlı kimyasallar renklendirici adı altında endüstriyel ürünlerde kullanılıyor. Sorun renklendiriciler ile sınırlı değil. Geçtiğimiz 50 yılda tüm dünyada etkisini gösteren gıda endüstrisi kullandığı yüzlerce katkı maddesiyle bugün toplumları yaygınlaşmış ve sıradanlaşmış “ürünleriyle” resmen kuşatıyor. İnsanlık tarihinin hiçbir evresinde tüketmediklerini tüketiyor ve sağlık sorunları katlanarak artıyor.
Son 50 yılda toplumumuzu da etkisi altına alan gıda endüstrisi sürecine bilimsel kaynaklar, makaleler ve arşivler üzerinden tek bir soru temelinde ışık tutmaya çalışıyoruz: Ne yediğinizi biliyor musunuz?
devamını oku -
Ölüm Tacirleri Organ Nakli Hakkında Gizlenen Gerçekler
Beyin ölümü’ ve ‘organ nakli’, çağımızın ‘bıçak sırtı’ konularından biri. İlk bakışta, ‘çürüyüp gideceğine birini yaşatsın’ cümlesinin ‘mâsumiyeti’ karşısında hepimiz gönüllü organ bağışçıları olabiliriz. Hatta ‘annenin yavrusuna organlarını vermesinden daha büyük iyilik mi olur’ diye de düşünebiliriz. Lâkin bazı meseleler cümlede durduğu kadar basit ve sıradan değil. Söz konusu Allah’ın en mükerrem varlığı olan insanın hayatı olduğunda sıradan bir hüküm cümlesi kurulamaz, kurulmamalı. Bazı şeyler reklam edildiği, iddia edildiği ve tavsiye edildiği kadar basit ve sıradan da değildir. Çünkü herhangi bir yerden herhangi bir eşya alıp veriyor değiliz. Neticede konuştuğumuz konu, alanın da, verenin de, dînî, ahlâkî ve hukukî yani dünyevî ve uhrevî mesuliyetleri olan candır, hayattır, hayatiyettir. Bazı meseseler vardır ki, ahlâkî ve dînî olanla, ilgili sektörlerin tabi oldukları normlarla tezat teşkil edebilir. Organ nakli ve beyin ölümü meselesi de ‘tıp sektörü’nün baktığı kadar basit ve vak’a-i adiyeden bir mesele değil. Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi Başkanı, gazeteci Kemâl Özer, hastalığa ve sağlığa bakışımızı değiştirecek bu kitabında ‘beyin ölümü’ ve ‘organ nakli’ konularını masaya yatırıyor. Yaradan’ın insana verdiği bedeni “yedek parça deposu” hâline getiren 21. yüzyıl bilimine ve tıbbına farklı bir perspektiften bakmamızı sağlıyor.
-
Sağlığına Format At
Sıkı durun! Çünkü çok ama çok şaşıracaksınız… Uyarayım, ezberinizi bozacağım! Hastalıklar konusunda hiç ama hiç duymadığınız şeyler anlatacağım size. Sağlık konusundaki paradigmaları değiştirecek, bildiklerinizi geçersiz kılacak bir kitabı tutuyorsunuz elinizde. Hastalık diye adlandırdığımız şeyin aslında bambaşka bir şey olduğunu anlayacak ve Artık Korkmayacaksınız! Çünkü Aslında Hastalıklardan Korkmak İçin Hiçbir Neden Yok! Kilo sorunlarından diyabete, yüksek tansiyondan romatizmaya, alerjilerden kalp krizine ve hatta kansere kadar tüm hastalıklar beynimizde bir şalterin yukarı kalkmasıyla başlıyor. Ben şimdi size o şalteri geri indirmenin yöntemini anlatacağım.
-
Şeytan Ye Diyor! & İnsan Ne Yemeli Ne Yememeli?
Allah. Bizlere Kur’an-ı Kerim vasıtasıyla seslenerek yiyeceklerin ‘temiz’ olanlarından yememizi öğütler.
Peki ama hangi gıdalar temiz? Temizden kasıt tam olarak ne? Bir gıdanın temiz (ve helal) olup olmadığını nasıl anlarız? Sözgelimi kalsiyum fosfatla beyazlatılmış, kimyasal yapıştırıcılarla şekillendirilmiş bir kesme şeker temiz olabilir mi? Ya işkence altında, hayatı boyunca gün ışığı görmeyen bir tavuğun et ve yumurtası? Ticari glikoz ve fruktoz şurubuna aroma ve boya ilavesi ile arısız üretilen yapay bal sizce temiz mi? GDO’lu mısırla beslenen, antibiyotik delisi olmuş sığırların eti caiz olabilir mi? Çocuklara bolca yedirdiğiniz hidrojenize bitkisel yağlı ve hatta DDT’li çikolatalar, gofretler? İçinde onlarca zararlı katkı maddesi bulunan beyaz ekmek sizce temiz kapsamına girer mi? İftar sofralarından bile eksik edilmeyen kolalı ve aromalı içeceklerde alkol olduğunu biliyor musunuz?Bu gerçek liste uzar, hayatlar kısalır!
Gıda Güvenliği Hareketi Lideri Kemal Özer, Kur’an-ı Kerim’de zikredilen ‘temiz gıda’nın gerçek anlamını arıyor. Yıllardır gönül rahatlığıyla tükettiğimiz ‘şüpheli’ gıdaların ipliğini tek tek pazara çıkarırken; salığı kaybetmemek için tertemiz öneriler getiriyor. Dayatılan hazcı ve tüketim endeksli yaşam tarzını reddediyor, bizleri geleneksel ve tıbbi olanla yeniden buluşturuyor. “Ne yiyeceğimizi şaşırdık” diyenlere ‘dosdoğru’ yolu gösteriyor.
-
Tahıl Beyin Yaşam Planı
Uluslararası çoksatan Tahıl Beyin’de verilen tavsiyeleri uygulama vakti geldi! Tahıl Beyin’de yaşam tarzımızı “neden” değiştirmemiz gerektiğini anladık, bu kitapta ise bunu “nasıl” yapacağımızı öğreneceğiz… Dr. David Perlmutter dünya çapında milyonlar satan kitaplarıyla hepimizin hayatını değiştirmeye ve bize uygulanabilir çözümler sunmaya devam ediyor. İnsanların ömür boyu muzdarip olacaklarına inandıkları kronik ya da tedavisi güç hastalıklardan kurtulabileceklerini, beyin rahatsızlığı riskini azaltabileceklerini ve kilo verip fit bir vücuda sahip olabileceklerini belirten Dr. Perlmutter, Tahıl Beyin Yaşam Planı’nda tüm bunların gerçekleşmesi için neler yapılması gerektiğini adım adım anlatıyor. Glütenin beyinle alakalı yıkıcı etkileri ve bağırsak-beyin bağlantısı gibi konulardaki bilinmeyen, sarsıcı gerçekleri ortaya çıkaran Dr. Perlmutter, güncel bilimsel araştırmalar ışığında uykuya, stresle başa çıkma yollarına, egzersize, ilişkilere ve çok daha fazlasına değinerek yaşam tarzınızı değiştirme konusunda aklınıza takılabilecek bütün sorulara yanıtlar sunuyor. Bu kitaptaki yol haritasını takip ederek hastalıklardan kurtulun, kendinizi daha iyi hissedin, ömür boyu sağlıklı ve mutlu yaşayın… “Herkes Tahıl Beyin Yaşam Planı’nı uygulasaydı obezite, diyabet, kanser, bunama, eklem iltihabı gibi rahatsızlıklarda ciddi bir düşüş yaşanırdı. Kısacası dünya daha iyi bir yer olurdu.” PROF. DR. DALE BREDESEN “Ünlü nörolog Dr. Perlmutter, yıllardır bağırsak-beyin ilişkisine öncülük eden isimlerden biri. Tahıl Beyin Yaşam Planı’nda klinik uzmanlığını ve son bilimsel gelişmelerin içyüzünü bir araya getirerek beyin sağlığına kavuşmak için etkili bir reçete sunuyor.” PROF. DR. DAVID S. LUDWIG “Bilimsel kanıtlara dayanarak hazırlanan Tahıl Beyin Yaşam Planı, sağlığınıza kavuşup ömür boyu mutlu bir yaşam sürmenize yardım edecek bir programın yol haritasını içeriyor.” MELISSA HARTWIG “Tahıl Beyin Yaşam Planı en iyi şekilde görünmenize, hissetmenize ve kaliteli bir yaşam sürmenize yardımcı olabilmek için bir araya getirilmiş yaklaşık 35 yıllık klinik uygulama ve araştırmanın eseri.” ROBB WOLF “Eğer sağlıklı bir yaşama kavuşmak, iyi hissetmek, beyninizin performansını artırmak, hayatı sevmek ve dolu dolu yaşamak istiyorsanız bir plana ihtiyacınız var. İşte o plan bu kitapta…” DR. MARK HYMAN