Gösterilen 781–800 arası toplam: 3487

  • Doğan Cüceloğlu / Damdan Düşen Psikolog

    Afrika kabilelerinden birinde bir bebek doğduğunda kabilenin kadınları hep birlikte ormana çekilir, o bebeğe bir şarkı yaparlarmış. Dikkatle gözlemledikleri bebeğin karakteristik özelliklerini ve gücünü ona anlatan bir şarkı… Sonra, çok sonra bir gün, hayatla başa çıkmakta zorlanıp da kolu kanadı kırılacak olursa o şarkıyı, yani kendini hatırlasın diye, Afrikalı bebek o şarkıyı dinleyerek büyürmüş… Günün birinde o şarkıyı tekrarlayamayacak kadar kendine inancını yitirdiğinde, onu tanıyan biri ona şarkısını çalarmış ıslıkla. Kendini, gücünü, öz halini hatırlar, kendine gelirmiş… Doğan Cüceloğlu aramızda bir ıslık gibi dolaşıyor… Kendi şarkısına gelince… Gizlisiz saklısız anlattı bütün hayatını. Bu kitap, damdan düşen doktoralı bir psikoloğun, düştüğü yerden doğrulurken kendine mırıldandığı şarkısının gözyaşı ve kahkaha dolu öyküsü…

    12,54
  • Doğu Batı Arasında İslam

    Son yüzyılın en önemli Müslüman düşünür ve devlet adamlarından birisi olan Aliya İzetbegoviç’in başyapıtı sayılan Doğu Batı Arasında İslam, büyük bir bilgi birikimini derin bir tefekkür ile harmanlayarak geniş bir bakış açısı sunuyor. Felsefe, sanat ve sosyoloji gibi disiplinlerin kültürel öğelerle etkileşimlerini temel alan bir düşünce sistematiği inşa eden İzetbegoviç, İslam’ın kuşatıcı ve dönüştürücü özüne doğru bir yol izliyor. Doğu’da ve Batı’da, İslam’ın bütün güzelliklerini tıpkı güneşin hareketlerini takip eder gibi modern dünyanın karanlık yanlarına ulaştırmak isteyen bu eser aynı zamanda örnek bir yaşamın da ürünü.

    8,90
  • Doğu’da Venedik Elçileri Uzun Hasan ve Fatih Mücadelesi Döneminde

    Fatih Sultan Mehmed zamanında, Osmanlıların Ege Adaları, Karadeniz ve Balkanlarda ilerleyişleri Venedikleri telaşa düşürmüştü, Büyük Türk diye vasıflandırdıkları Fatih Sultan Mehmed’e karşı Doğu’da müttefik aramaya başladılar. Bu sıralarda Osmanlılarla arası açılmış olan Akkoyunlular onlar için değerli bir müttfik olabilirdi. 1471 yılında Trabzon Rum İmparatoru’nun yeğeni olan Caterion Zeno, Venedik Cumhuriyeti adına ilk elçi olarak Uzun Hasan Bey’in sarayına ulaştı. 1474 yılına ise Ambrogio Contarini ve Josaphat Barbaro eş zamanlı olarak Akkoyunlu ülkesine gönderildiler. Bunlar Osmanlı Sultanı’na nispetle “Küçük Türk” diye isimlendirdikleri Uzun Hasan Bey’i Osmanlılara karşı savaşa ikna etmek için çaba sarf ettiler. Hatta Caterino Zeno Otlukbeli savaşında bizzat bulundu. Elçilerin Osmanlı-Akkoyunlu savaşının yanı sıra bizzat tanık oldukları diğer olaylar. Doğu’nun tehlikeli yolları, gizemli şehirleri ve ilginç adetlerine dair gözlemleri. XV. yüzyılda Türk coğrafyası hakkında son derece değerli bilgilere ulaşmamıza katkıda bulunuyor.

    6,79
  • Doğu’dan Batı’ya Aydınlanma

    Düşünüyorum, O Halde Özgürüm!

    “İnsanın özgürlüğünden vazgeçmesi, insan oluşundan vazgeçmesi demektir! Özgür olmamak, bütün haklardan ve yükümlülüklerden vazgeçmedir.”
    Özerkleştirici ve özgürleştirici yeni bir yönelim olan Aydınlanmanın birincil istemi veya kazanımı, dünyanın her yerinde, her insanın akıl ile donatılmış olduğu ve aklını yetkinleştirebileceği ilkesidir. Bir akıl varlığı olan insan, dünyanın her yerinde aklını kullanma cesareti gösterebilir; eleştirel ve öz-eleştirel bir öz-bilinç geliştirebilir.

    10,24
  • Doğudan Batıya

    Annemarie Schimmel bir gönül köprüsüdür. Doğu ve Batı arasındaki o köprüde, dallarıyla gökyüzünü kucaklayan; Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî’den Paul Gerhardt’a, Hermann Hesse’den Muhammed İkbal’e, Süleyman Çelebi’den Muhammed Hamidullah’a, Yahya Kemal’den Kâni Karaca ve daha nicelerine dokunan aşinalığıyla her şeye şahit koca bir çınardır. Şark İslam kültürüne duyduğu muhabbet ve iştiyakla birçok çalışmaya imza atmış, bu minvalde sayısız seminer ve konferans vermiştir. Arapça, Farsça, Urduca, Türkçe ve Fransızcadan tercümeler yapmış, Berlin Üniversitesi’nde İslami araştırmalar sahasında doktorasını tamamlamış, ayrıca uzun yıllar Türkiye’de yaşayarak Ankara İlahiyat Fakültesi’nde Dinler Tarihi derslerine girmiştir.
    Schimmel’i ayrıcalıklı kılan şey, çok zor şartlar altında yetişmesi ve aslında bir insan için imkânsız denilebilecek zorluklarla mücadele edebilmesidir. Akademik çalışmalarının ve başarılarının yanı sıra “kendini arayan bir yolcu” olarak tanımlayabileceğimiz Annemarie Schimmel, Doğudan Batıya isimli kitabında bu arayışın samimi öyküsünü anlatır.
    Doğudan Batıya başından sonuna kadar manevi bir arayış, bitmek tükenmek bilmeyen bir okuma serüveni ve musiki ile geçen dopdolu bir ömrün, hem Şark’a hem Garp’a uzanan kuşatıcı bir bakış açısının birinci ağızdan, bizzat Annemarie Schimmel’in dilinden otobiyografik bir anlatısıdır.
    devamını oku

    10,24
  • Doğum Günün Kutlu Olsun! / Tilda Elmaçekirdeği

    Tepelerin Arkasındaki Küçük Köyde Neler Oluyor?
    Doğum günü mü?
    Hemen kutlamalıyız bunu, nefis bir pasta, fındık-fıstıkla ve en yakın arkadaşımızla elbette. Üstelik faremiz Tilda Elmaçekirdeği
    doğum günü çocuğu için harika bir sürpriz hazırlıyor:
    Doğum günün kutlu olsun!

    7,08
  • Doktor Ox’un Deneyi

    Hikâyemiz, Flandre’da, hayali Quiquendone kentinde geçer. Kentin sakin, ölçülü, tutumlu ve ağırkanlı insanları yüzyıllardır hiçbir konuda aşırılığa kaçmadan, herhangi bir duygu belirtisi göstermeden, uyum
    içinde son derece durağan bir yaşam sürmektedir. Yöneticileri bile yaşamları boyunca inisiyatif kullanmadan, hiçbir önemli karar almadan bu dünyadan göçüp gitmektedir. Ancak Doktor Ox’un sözde kenti aydınlatma projesiyle gelişi Quiquendone’da bir şeyleri değiştirecektir.
    Doktorun gizli bir gündemi vardır ve bunun için kent halkını kobay olarak kullanmaktan
    çekinmeyecektir. Zira bilim vicdansız kişilerin elinde tehlikeli olabilir. Jules Verne ince ironisinin her satırına sindiği bu eğlenceli novellada, dünyadan kopuk yaşayan, ortaçağla bağlarını koparmamış küçük bir kentin Flaman sakinlerinin çoktan miadını doldurmuş yaşam biçimlerini hicveder. Hikâye Alman asıllı Fransız besteci Jacques Offenbach’ın Doktor Ox adlı operasına da konu olmuş,
    librettonun yazımına bizzat Verne de katkıda bulunmuştur.

    4,49
  • Dokuzuncu Hariciye Koğuşu

    Peyami Safa’nın şaheserlerinden Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Türk edebiyatında “insan ruhunun derinliklerinde ve labi­rentlerinde dolaşan ilk roman” olması ve hasta bir insanı ve onun psikolojisini ele alması bakımından önemli bir yere sahiptir. Birçok araştırmacı ve yazar tarafından Türk edebiyatında bir ilk kabul edilen Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Tanpınar dediği gibi, “acının ve ıstırabın yegâne kitabı” olarak hem kemiyet hem de keyfiyet bakımından başka hiçbir eser olmasa da Türk romanının var olduğuna delil gösterilebilecek kudrette bir eserdir. Romanın genç kahramanı, ayağındaki rahatsızlıktan kurtulabilmek için sayısız doktora görünür ve en nihayetinde havadar bir ortamda, stresten uzak bir istirahat dönemi geçirmesi gerektiğine ikna edilir. Ancak, gerek akrabaları olan bir Paşa’nın Erenköyü’ndeki köşkünde misafir kaldığı dönemde, gerekse kendi evi ve hastaneye gidiş gelişlerinde şuurunu adeta bir facia atmosferinde yoğurur. Peyami Safa’nın çocukluk ve gençlik dönemlerinden fazlasıyla izler taşıyan roman, hem umudu ve umutsuzluğu, hem de sevinci ve felaketi aynı sayfalara sığdırabilmiş olması bakımından insanın eşsiz bir tarifini sunuyor.

    5,90
  • Don Kişot (Karton Kapak)

    Don Kişot’u bilirsiniz, hani şu ince-uzun, sakallı, şövalye romanları okuya okuya sonunda şövalye olmaya özenen roman karakteri. Dulcinea del Toboso’ya âşıktır, kendi gibi zayıf, çelimsiz Rocinante adlı bir atı vardır. Seyisi-yardımcısı-dostu Sanço Panza ile atışır sık sık. İşte yeldeğirmenlerine savaş açan bu âşık, yaşlı şövalye, Miguel de Cervantes Saavedra’nın yazdığı bu romanın başkahramanıdır. Edebiyatta roman türünün başlangıcı sayılan ve birinci bölümü 1605 yılında yayımlanan İspanyol edebiyatının bu başyapıtı, yayımlandığı günden beri pek çok dile çevrildi, defalarca basıldı. Elinizdeki bu kitap, Türk edebiyatının önemli yazarlarından Reşat Nuri Güntekin tarafından Don Kişot’un kısaltılmış, Fransızca bir versiyonundan çevrildi. Kitapta yer alan resimler, Gustave Doré’nin Don Kişot için yaptığı gravürlerden seçildi. “Okur” olacak kişinin mutlaka okuyacağı kitaplar arasında yer alır Don Kişot. Bir başka deyişle Don Kişot’u okumamış kişi “okur-yazar” sayılmaz.

    6,79
  • Dönüşüm

    Kafkanın 1915 yılında yayımlanan Dönüşüm adlı anlatısı, yazarın anlatım sanatının gerçek anlamda doruklarına varmış olduğu bir yapıttır. Küçük burjuva çevrelerindeki tiksindirici aile ilişkilerini en ince ayrıntılarına kadar irdeleyen anlatı, aynı zamanda genelde toplumun kalıplaşmış, işlevini çoktan yitirmiş akışına bilinç düzeyinde başkaldıran bireyin tragedyasını çarpıcı biçimde dile getirir. Gregor Samsanın başkalaşması, bir böceğe dönüşmesi, salt bir çarkın kaskatı dişlisi, eleştirmeyen, ama yalnızca boyun eğen bir toplum teki olmaktan çıkma anlamını taşır; böylece böcekleşen’in yazgısı, elbet toplumca dışlanmaktadır. Kafka’nın en kalıcı yapıtları arasında yer alan ve Nobel ödülü sahibi Elias Canetti’nin en yetkin düzeydeki anlatım sanatının tipik örneği diye nitelendirdiği Dönüşümü. Ahmet Cemalin kaleminden yeni bir çeviriyle sunuyoruz.
    4,49
  • Dönüşüm

    İlk kez 1915’te “Die Weissen Blaetter” adlı aylık dergide yayımlanan Dönüşüm, Kafka’nın en uzun ve en tanınmış öyküsüdür ve yayımlanmasının üzerinden nerdeyse bir asır geçmesine rağmen hâlâ tüm dünyada en çok okunan kitaplar arasındadır.
    17 Ekim 1912’de Felice Bauer’e gönderdiği mektupta Kafka Amerika romanı üzerinde çalıştığını, ilerleyemediğini görünce sıkıldığını ve yataktan kalkamaz hale geldiğini, bu nedenle bir öykü yazarak ara vermek istediğini yazar. Dönüşüm işte böyle ortaya çıkar.

    Kumaş pazarlamacısı olan Gregor Samsa’nın uykusundan kocaman bir böceğe dönüşerek uyanmasıyla başlayan Dönüşüm, giderek gerçeklikle kurmacanın sınırlarını zorlayan müthiş bir anlatıma dönüşür.

    4,49
  • Dorian Gray’in Portresi

    Oscar Wilde’ın, kendisinin roman yazamayacağına dair eleştirilere adeta bir cevap olarak kaleme aldığı Dorian Gray’in Portresi, yazarın en tanınmış eseridir. Bu eserinde Wilde, kendi dünyasını şekillendiren estetizmi en yalın hâliyle kurguya aktarır. Saflığı ve iyiliği temsil eden Dorian Gray’in, bir karşılaşma sonucu bütün hayatı değişir. Ressam Basil Hallward, onun güzelliğinden etkilenerek portresini çizer. Basil’in evinde Lord Henry Wotton ile tanışan Dorian Gray için bir kimlik bunalımı başlar. Lord Henry ona insan için en değerli şeyin haz ve estetik olduğunu söylerken, çok sevdiği Gray’in uğrayacağı değişimi asla tahmin edemez. Sahip olduğu güzelliğin yok olacağına üzülen Gray, kendisinin yerine portresinin yaşlanmasını diler. Ama ebedî güzelliğin bedeli oldukça ağır olacaktır

    4,49
  • Dört Akım Dört Siyaset

    Sosyalizmin çöküşünden sonra ideolojilerin de sonu büyük ölçüde geldi. Daha önce birbirine karşı konumlanan, birbiriyle ölesiye mücadele eden ideolojiler, siyasi düşünceler ve akımlar etrafındaki katı barikatlar ve duvarlar bir bir yıkıldı; farklı siyasi kamplarda toplanmış gruplar ve partiler yan yana gelmeye; aynı değerler etrafında toplanmaya başladı. Artık dünyanın birçok ülkesinde bir sağ parti ile bir sol parti arasındaki fay hattı ortadan kalkmış durumdadır. Birçok partinin veya grubun sağda mı yoksa solda mı olduğu anlaşılmaz hale gelmiştir. Sadece kendi ülkemizde değil, Avrupa dahil olmak üzere dünyanın birçok yerinde eski ideolojiler, akımlar ve siyaset tarzları yerine giderek iki ana siyasi tutum belirginleşmekte, yükselmektedir: Merkeziyetçi yerelcilikle, adem-i merkeziyetçi kürselcilik. Birinci kampta toplananlar dünyaya kapalı bir toplumu, devletçiliği, milliyetçiliği, yabancı düşmanlığını benimserken; ikinci kutupta toplananlar sınırlı devleti, insan haklarını, özgürlükleri, dünyayla bütünleşmeyi, şeffaflığı, iç ve dış barışı bir değer olarak benimsemektedir.

    6,79
  • Dört Rükün / Namaz – Zekat – Oruç – Hac

    Bu kitapta İslam’ın dört temel esasından; namaz, zekat, oruç ve haccın hikmetlerinden ve özünden bahsedilmektedir. Kur’an ve hadislerin ışığı altında, bu dört rükün üzerinde yazılanları inceleyen yazar, bu rükünlerin insanla Yaratıcısı arasındaki bağı ne denli sağlam kurduğunu, kulluğun ancak bu esaslar çerçevesinde teşekkül eden bir yaşam şekliyle gerçekleşeceğini ve insan hayatının bu esaslar çerçevesinde anlam kazanacağını açık bir üslupla okuyucuya sunmaktadır. Nedvi’nin bu eseri yayınlandığı tarihten itibaren İslam dünyasında büyük ilgi görmüştür.

    6,79
  • Dört Sınav

    Her deneyim bir sınavdır. Ne iyi ne kötü… Ne doğru ne yanlış… Sadece bir sınav…
    Üstelik ne kazanmak var bu işte ne kaybetmek… Çünkü her sınav uyanmak içindir. Ya uyanırsın bir gün ya da ömürlük bir uykudasındır artık.
    Dört ayrı yerden gelir Yaradan’ın “Uyan artık!” sesi. Bollukla, cesaretle, ilişkilerle ve sağlıkla dürter seni hayat. “Aç artık gözlerini!” der Yaradan. “Hiç mi görmek istemiyorsun özenerek yarattığım şu insanı? Hiç mi bilmek istemiyorsun, ruhuna üflediğim yeteneği?”
    Başkalarında aramayı bırak. Evrenden istemeye bir son ver. Kalbinin içine sığdırılmış sonsuz bir evrenle yaşıyorsun zaten doğduğundan beri. Her günün ötekine benzemeye başlamış sonunda, yazık değil mi? Oysa sadece uykudan uyanıp ayaklandığında açılıverecek bütün kilitli kapılar. Anahtara ihtiyacın yok. Ama bir rehberin olsun istersen, bu kitap var artık yanında.
    Sınandığın her deneyimin içinde Yaradan’dan bir söz, bir çağrı ve bir davet gizli… Kazalar, karşılaşmalar, hastalıklar, kavgalar, çatışmalar, kayıplar, kazançlar, kırgınlıklar, lütuflar, yalnızlıklar, kalabalıklar hep bir uyanışa ayaklandırmak için…
    Peki, hangi deneyimle, nereye davet ediyor hayat seni? Hangi sınav, neden gelip kesti önünü? Kendine karşı ne haksızlık ettin ki sağlığın tehditkâr bir tavır takındı? İlişkilerinde göremediğin ne var ki, her defasında kaybetme korkusuyla yüzleşip duruyorsun?

    Yazar ve kişisel gelişim uzmanı Bülent Gardiyanoğlu’nun yalın ve güçlü bir anlatımla kaleme aldığı DÖRT SINAV başucundaki çalar saat gibidir.
    Ya kapatırsın alarmı ya da ayaklanırsın güneşe karşı…

    9,09
  • Dua Engel Tanımaz – Fatma

    “Hacı olduğumu duyanlar beni şöyle boydan aşağı süzdükten sonra şaşkınlıkla bana; “Sen bu halinle hacca nasıl gittin?” diyorlar, ben de tebessümle; “Çok kolay, herkes gibi uçakla” diyorum. Ve insanların beni en güldüren sorusu şu oluyor: “Ama sen yürüyemiyorsun?” Çoğu zaman gülerek “Çok mu belli oluyor?” derim. İnsanlar bana diyorlar ki; “Oturduğun yerden bizden daha çok koşturuyorsun Fatma!” Ben de diyorum ki; “Eee, ben ayaklarımı önden boşa yollamadım.’’”

    8,90
  • Dua İle Gelen Şifa

    Dua teslimiyettir, yardım talebidir, istemektir, umuttur…

    Dua ile Gelen Şifa’da dua etmenin adabı, istenilen şeyin özelliğine göre nasıl dua edilmesi gerektiği ve daha pek çok konu; ayetler, hadisler ve İslam aimlerinden aktarılan kıssalarla desteklenerek anlatılmaktadır…

    10,24