Hayy Kitap

  • Karatay Sözü

    60 yıllık hekimden tüm virüslere ve bakterilere karşı kolaylıkla uygulayabileceğiniz korunma yöntemleri! KARATAY SÖZÜ Her yaşta, her zamanda, her koşulda… Bağışıklık Zırhımız Canan Hoca’nın yazdığı kitaplar Türkiye’de ‘halk hareketi’ oldu. O hep ‘ezber bozan’ oldu. O hep ‘cesur’ çıkışlarıyla gündem oldu. O hep sonunda ‘haklı çıkan’ oldu. O, ‘iyileşmez denilen hastalıkları iyileştiren’ oldu. Yayınlanmış 7 kitabı bugüne kadar toplamda 2 milyona yakın satış yaptı. Nisan 2011’de Karatay Diyeti kitabı yayımlandığında karşıt fikirde olanların çoğu şimdilerde Karatay Diyeti ve Karatay Mutfağı kitaplarındaki önerileri dile getiriyorlar. Canan Hoca hiçbir televizyona çıkmak için para vermedi, hiçbir programdan para almadı, firmalardan gelen hiçbir reklam teklifini kabul etmedi. Kamu kurumlarından gelen davetlere öncelik ve ağırlık verdi. Katıldığı hiçbir etkinlikten ‘para’ almadı. Davet eden kuruma, “Kitaplarımı alın, söyleşi sonunda halka ücretsiz dağıtın, ancak bu şartla gelirim,” dedi. Katıldığı etkinliklerde bile halkın kitaplarına kolayca ulaşabilmesini, okuyup öğrenmesini, herkesin sağlıklı beslenme ve yaşam biçimini öğrenip uygulayabilmesini düşündü. Eylül 2019’da medyada başlayan bazı haksız itibarsızlaştırma söylemleri onu çok üzdü! Sonrasında yaşanan iki yıllık salgın sürecinde ekranlarda söz hakkı olmasa da yine ‘sözünün eri’ oldu! Her koşulda, hiç yılmadan, daima hakikatten yana ‘mücadele’ ederek tüm sevenlerine ‘şeref sözü’ verdi! Halkın nezdinde ‘Karatay Sözü’ hep ‘güvenilir’ oldu! Canan Hoca merkeze yine insanı koyuyor ve insanı karaciğerini ayrı kalbini ayrı görmeden, bir bütün halinde ve çevresiyle birlikte ele alıyor. İlaç firmalarının güdümünde olan ve insanı adeta sistem çarkının unsuru haline getiren hâkim görüşe prim vermiyor, hiçbir zaman da vermedi! O yüzden diyor ki, önce vücuduna ihtiyacı olan sağlıklı besinleri sağladığından emin ol ama bunun için vücudunun neye ihtiyacı olduğunu doğru öğren. Ve yine diyor ki, önce bağışıklığımızı korumak ve kadim bilgileri kullanmak esastır. ‘Bağışıklık zırhı’na hepimizin ihtiyacı var! Bu kitap, tüm virüs ve bakterilerden nasıl korunacağımızı, bunu bedenimizle en uyumlu, kadim yollardan nasıl yapacağımızı anlatıyor. Söz şimdi Hocaların Hocası Prof. Karatay’da… Karatay Sözü her yaşta, her zaman, her koşulda başucu kitabınız olacak!

    8,90
  • Bu Benim Bedenim

    Bir Sivrisineğin Gözünden Eğlence, Macera, Aksiyon Dolu Bir Farkındalık Kitabı Ben bilim hayvanı Prof. Dr. Vızvızakan. Hikâyem tarih öncesi çağlarda başladı. O zamanlar buralar hep tarlaydı. Sen henüz yoktun meydanlarda, dinozorlar vardı. Ben o dinozor senin bu dinozor benim gezerken bir şeyler fark ettim. Uzun yıllar boyunca değişik canlılarla tanışmaya devam ettim ve fark ettiklerim bir bir çoğaldı. Aslanlarla, yunuslarla, fillerle, kedilerle tanıştım… Gergedanlarla, timsahlarla, kaplumbağalarla, köpeklerle, tavşanlarla, kangurularla… Ve tabii insanlarla tanıştım. Her bir tanışıklık bilim yolunda attığım kocaman vızıltılara neden oldu. Edindiğim bilgileri “Bilime Paha Biçilmez Katkılarım” başlığıyla bu kitapta topladım. Neler mi var kitapta? Her türün neden farklı vücudu var? Cinsiyetlerin farklılığı neden önemli? Dünyaya gelme yolculuğu nasıl bir şey? Vücudumuzun özel bölgeleri hangileri? “İyi dokunuş”, “kötü dokunuş” ne demek? Peki bedenimizi nasıl koruyabiliriz? Tüm bu soruların cevabını anlatmak için Sinotor’uma bindim geliyorum. Haydi bakalım başlayalım!

    7,90
  • Mutluluk Kürleri 2

    “Bağışıklık sistemi güçlü olan mutlu olur! Mutluluğu vücudun kendisi üretir! Vücut, fiziki olarak dinç, enerjik ve hastalıklara karşı dirençli olduğunda, insan manen de huzurlu ve mutlu hisseder. Ben fiziki ve manevi dengenin doğru kurulmasını ‘Sağlıklı Yaşam Sanatı’ olarak adlandırıyorum ve bu sanatın bir plan dahilinde icra edilmesi gerektiğini düşünüyorum. İşte sizlere yeni kitabımda bu planın adımlarını ve inceliklerini basit, anlaşılır bir dille anlattım. Herkesin kolaylıkla uygulayabileceği kürler ve tavsiyeler verdim. Hızlı ve sonuç odaklı bir yol çizdim sizler için. Onbinlerce kişinin okuyup uygulayarak mutluluk ve şifa bulduğu Mutluluk Kürleri kitabımdan sonra şimdi Mutluluk Kürleri 2 ile karşınızdayım. Okuyucularımın sağlıklı ve mutlu olması tek gayemdir. O zaman haydi bu mutluluk yolculuğuna birlikte çıkalım! Kitaptaki önerilerimi uyguladığınızda, ‘kendimi çok iyi hissediyorum’ diyebiliyorsanız, ne mutlu bana…” Dr. Ümit Aktaş Artık sağlığınızın bozulduğunu gördükçe karamsarlığa kapılmanıza gerek yok. Biz bu kitabı sizi mutlu etmek için yazdık. Çaresiz değilsiniz. Çözüm mutfağınızda, doğada, çözüm sizde!

    9,90
  • 7 Makam 7 Nefs Allah Yolunda Mertebeler ve Nefsin Halleri

    Sûfîler, nefsin aklî güçlerinin karşısında yer alan hayvânî güçlerinden şehvet (arzu) ve gazabı (öfke) dikkate alarak nefsle bütün yerilmiş sıfatların toplayıcısı olan mânâyı kasteder ve nefs deyince bu mânâyı anlarlar. Hem sûfîler hem de ahlâk teorisi üzerinde fikir yürüten filozofların ortak görüşü insandaki kötü huyların kaynağının gazap ve şehvet olduğu yönündedir. İnsan seyr u sülûk ederek bu güçlerini terbiye ettiği takdirde ancak fazîlete ve mutluluğa kavuşur. İnsanoğlunun kalbinde yedi budağı olan bir hevâ (nefsin dünyevi istek ve arzuları) ağacı vardır. Bu budakların her biri bir tarafa yönelmiş durumdadır. Biri göze, biri dile, biri kalbe, biri nefse, biri halka, biri dünyaya ve biri de âhirete bakar. Ayrıca her bir budağın meyveleri vardır. Göz tarafındaki budağın meyveleri töhmet ve şehvettir. Dil tarafında bulunan budağın meyvesi boş konuşmak ve dedikodudur. Kalp tarafında olan budağın meyvesi sevgisizlik ve düşmanlıktır. Nefs tarafında yer alan budağın meyvesi haram, şüpheli ve mekruh olan şeyleri yemektir. Dünyaya ve halka giden budağın meyvesi süs, şöhret ve riyâkârlıktır. Âhirete bakan budağın meyvesi ise hasret ve pişmanlıktır. Kanuni Sultan Süleyman’ın ordularının maneviyatına destek vermekle görevlendirilmiş bir sufi olan Sofyalı Bâlî Efendi, 7 Makam 7 Nefs adlı bu eserde tasavvufun önemli meselelerinden biri olan nefsi ele alıyor. Eserde nefsin mertebeleri ve seyr u sülûkla ilişkisi konu ediniliyor. Kitapta Allah yolundaki salikin 7 makamı ve bu makamlardaki nefsin halleri anlatılıyor.

    5,90
  • Haletiruhiye Nefs Felsefesi ve Mutluluk Dersleri

    Bil ki, Allah seni okuyor. Seni saniye saniye, satır satır, anbean okuyor. Sabah uyandıktan sonra, yatağa yeniden girinceye kadar ve uyuduğun saatlerde okuyor. Ayaktayken, beklerken, yürürken Rakîb ismiyle seni okuyor. Başkalarını da okuyor olmasının bölmediği bir okumayla seni kesintisiz ve fasılasız okuyor. Ara vermeksizin seyrediyor seni. Davranışlarını, okuduklarını, düşündüklerini, yürüyüş tarzını, endamını seyrediyor. Önünden ve arkandan, sağından ve solundan, içinden ve dışından sana bakıyor. Bugüne dek senden hiç ayrılmamış bakışıyla hep sana bakıyor. Bir an olsun vazgeçmedi O; senden, seni seyretmekten. Yaşamın iç içe geçmiş ve sınırsız sayıdaki iplerini, dizginlerini kendi elinde tutmaya çalışırsan, ağır bir yükümlülükle karşı karşıya kalırsın. O ağır yükler altındayken, dünya yaşamında mutluluk duyman nasıl düşünülebilir? Hayat keyiflidir. Yediğin yemekler, yaşadığın şehir, baktığın gökyüzü harikulade ve güzeldir. İhtiyaçlarından çok daha fazla imkâna da sahipsindir; ama bütün bunlardan lezzet alamazsın. Çünkü üzerine almaman gereken korkuları ve sorumlulukları yüklenerek manevi ve psikolojik hastalıklara tutulmuşsundur. Dünyanın dönüşü hakkında nasıl kaygılı değilsen, yerçekimi aniden yok olur diye nasıl telaşa düşmüyorsan, yarın gün doğar mı doğmaz mı, bu kıştan sonra bahar gelir mi gelmez mi diye nasıl endişelenmiyorsan, kendin hakkında da aynı rahatlığa ermelisin. Çünkü Rabbimiz, senin durumunu senden daha iyi bilmekte, içerisinde olduğun kederli psikolojiyi ve başında dönüp duran tehlikeleri senden çok daha iyi görmektedir. Rabbimize ait oluşun ve yaşadıklarının en ince detayına kadar ilahi dikkat altında olması, senin için en ümit verici müjde, yaşayacağın sorunlardan kesinkes kurtulacağının da en sahih garantisidir.” Denemek, değişmek, dönüşmek, var olmak, dirilmek ve yeniden yapılanmak için Hâletiruhiye, nefs felsefesi üzerinden mutluluk teorilerinin çağdaş bir örneğini sunuyor.

    7,90
  • Yaşamın Gizli İşaretleri – Yaklaşan Hadiselerin Metafiziği

    Gündelik yaşam sahnelerinin özel bir dili vardır. Elimizdeki bardağın düşüp kırılmasına varıncaya kadar, her yaşam sahnesi bir işarettir. Gün içerisinde semboller ve hadiseler üzerinden insana birçok mesaj ulaştırılır. Birçoğumuz bu özel yönlendirmeleri layıkıyla anlayıp değerlendiremeyiz. Hadiselerin özel dilini çözemeyen, onların getirdiği manidar mesajları fark edemeyen insanlar için bir işaret dili eğitimine ihtiyaç vardır. Bir konuşmacıyı, dinleyen herkesin aynı seviyede anlayamaması gibi, yaşanan hadiseleri de herkesin aynı seviyede yorumlaması beklenemez. Varlık dilsiz değildir, kimine bağırarak kimine fısıldayarak da olsa herkesle konuşur. Hadiseler, akıp giden varlık nehri üzerindeki en hikmetli parıltılardır. Evrende gayesiz tek bir nesne gösterilemediği gibi, rastlantısal hiçbir olay da yoktur. Başa gelen irili ufaklı her hadise birçok gaye ve hikmet taşır. Gündelik her hadise de, Rabbimizin bize gönderdiği özel bir iletidir; anlam, mesaj ve işaretler yüklü birer semboldür. Yaşam, yönlendirici ve haberci işaretlerle dolup taşmaktadır. Hayatın beden dilini okumayı öğrenen biri, her olaydan, her yaşam sahnesinden kendisi için can alıcı yönlendirmeler çıkarabilir. Gündelik hadiselerin taşıdığı özel anlamları, verdiği manidar mesajları doğru okuyabilmek için Kur’an-ı Kerim ayetlerinden, Peygamberimizin (sav) hadislerinden ve sufilerin -çoğu tozlu raflarda kalmış- kişisel tecrübelerinden faydalanarak âdeta bir “kısayol haritası” çıkaran Yaşamın Gizli İşaretleri, ruhundaki yön bulma ihtiyacının farkında olanlara sunulmuş ezber bozan bir “görme ve anlama” atölyesi…

    7,90
  • Sen O’na Aşıksın

    Düşün bir, insan kimi seviyorsa ve kim tarafından sevilmeyi arzuluyorsa, ona uygun olmaya çalışır… Düşün bir, insan âşıksa, maşukunu arzular, hayatının her yerini açar ona, bütün varlığını adar… Oturduğunu kalktığını, söylediğini yaptığını, yalanını hakikatini, eylemini, onu başlangıç ve bitiş diye görür de ona göre ayarlar. O, artık onun kamçısıdır, derdidir. Ve düşün bir, dünya hayatında böyle bir kutup bulabilir misin? Buldun say, nefs nefse ne kadar yaşatabileceksin o aşkı? O kutup seni nereye taşıyacak? Oysa düşün bir, aşkın başlangıcı Resulullah olsa, varacağı yer neresidir? “Ben gizli bir hazine idim; bilinmek istedim.”

    6,90
  • İlaçsız Yaşam Hastalıklardan Kurtaran Doğal Formüller!

    Bağışıklığını güçlendir, ilaç mahkûmu olmaktan kurtul! “Gereksiz ve bilinçsiz ilaç kullananların, hayat boyu ilaca mahkûm edilenlerin, hastane hastane gezip de derdine derman bulamayanların ne çektiğini iyi biliyorum. Oysa çok basit, çok ucuz önlemler alarak bu cefayı çekmemek mümkün! İnsani, doğal ue yan etkisiz önlemler… Yani hastalanmamak mümkünl Ben bunun formülünü veriyorum, koruyucu hekimlik anlayışını modern, güncel verilerle bugüne taşıyorum. Bunu yaparken de tıbbın ve fitoterapinin araştırma-geliştirme gücünden yararlanıyorum” Dr.ÜmitAktaş Bitkilerle tedavi alanında yüksek lisans yapan ilk Türk hekimlerinden biri olan Dr. Ümit Aktaş’a göre hastalanmamak mümkün. Nasıl mümkün? Bağışıklık sistemini tabiattan gelen ilaç-besinlerle ve probiyotiklerle her daim güçlü tutmakla mümkün. Bağışıklık sistemi zayıfladığında ise doğal takviyelerle desteklemek gerekiyor. Ümit Aktaş bir bağışıklık sistemi uzmanı. Modern tıbbın ‘önce zarar verme’ anlayışının takipçisi. İlaçsız Yaşam’da romatoid artrit, fibromiyalji, multipl skleroz (MS), sedef, astım, alerji, egzama, Hashimato, diyabet, ülseratif kolit ve kanser gibi “sebebi bilinmiyor, tam olarak iyileşmez, ölene kadar ilaç kullanacaksın” denen hastalıkların temel sebebini açıklayarak doğal tedavi yöntemlerini anlatıyor. Hayatınızda uygulayabileceğiniz pratik öneriler sunuyor. Bu kitap bir hastalanmama ve hastalıklardan kurtulma kitabı! Kitapta yer alan tüm bilgiler bilimin süzgecinden geçirildi. Bilimsel kanıtı bulunmayan hiçbir öneriye yer verilmedi. Kendinizin ve sevdikleriniz sağlığınızı akıllıca yönetmek istiyorsanız İlaçsız Yaşam benzersiz bir başucu kitabı!

    7,90
  • Bitkisel Kürlerle İlaçsız Tedavi

    “Kimyasal ilaçlar, aşılar ve kemoterapi bütün dünyada tartışılıyor artık. Kimi hastalara faydaları var, senelerdir uygulanmalarının gerekçesi de bu. Peki ya yan etkileri? Bazen yan etki çok daha büyük olabiliyor, hasta faydadan çok zarar görebiliyor. Oysa tıp biliminin düsturu neydi: Primum nihil nocere! Önce zarar vermeyeceksin! Hastaya zarar vermeden tedavi etmenin yolu ise fitoterapi biliminden geçiyor. Bu bilim yetkin doktorların kontrolünde olduğu sürece, bitkisel ekstreler ve bitkisel ilaçlarla ağır yan etkilere maruz kalmadan iyileşmek mümkün. 20 yıllık klinik tecrübemle bitkilerin iyileştirici gücüne bizzat tanık oldum, binlerce hastayı tedavi ettim. Ağrıları nedeniyle ağlayarak, yürüyemeyecek halde gelip tam şifayla iyileşmiş romatizma hastaları; sağlığına kavuşup insülin kullanmayı bırakan diyabet hastaları ve vücudunda tümörden eser kalmamış kanser hastaları… Bu kitapta kronik hastalıklarda en etkili kürleri ve savaş stratejilerini sizinle paylaştım. Hekimlik deneyimim bana insan vücudunun bir bütün olduğunu öğretti. Bu mucize yapıyı sadece pankreastan, sadece tümörden, sadece eklemden, birbirinden bağımsız küçük küçük parçalardan ibaretmiş gibi görürseniz yolunuzu kaybedersiniz. Esas olan hastanın bağışıklık sistemini kuvvetlendirmek, hayatında olumlu değişiklikler yapması için yönlendirmek, hastalıklarla savaşma kabiliyetini geri kazandırmaktır. İnsanoğlu, dünya üzerinde 200 bin yıl boyunca ilaçsız yaşadı. Hastalıklardan korunmak ve hastalandığı zaman da iyileşebilmek için doğal tedavi yöntemlerine başvurdu. Ben ilaçsız yaşamın mümkün olduğunu söylüyorum. Ve iddia ediyorum, asıl zor ve acılı olan ilaçlı yaşam!” Dr. Ümit Aktaş

    8,90
  • Kur’an’ı Seven Çocuklar 9’lu Set

    Tamamı Renkli 9 Kitaplık Set:
    Çocuğunuza Allah ve Kur’an Sevgisi
    Aşılamak İçin Eşsiz Bir Kılavuz!

    19,44
  • İyileşen Evliliğim

    Evliliğin dünü, bugünü ve geleceği için iyileşme reçeteleri “Evlilik iki şeye bağlıdır: Doğru insanı bulmaya ve doğru insan olmaya.” Hz. Mevlâna Sahip olduğumuz bir tanecik ömrümüz ve ömürlük olmasını dilediğimiz tek bir evliliğimiz varsa… Hazır mısınız evliliğimizin yaralarını iyileştirmek ve her ânını güzelleştirmek için beraberce bir yolculuğa çıkmaya? Bu kitap bize evlilik ilişkisi içinde doğru insan olmanın yollarını anlatıyor. Çocukluğumuzda gördüğümüz evlilik ilişkileri kendi evliliğimizi nasıl etkiler? Karı-koca ilişkisine dair anne-babamızdan neler öğrendik? Eşimizle doğru tartışmayı, iletişim kurmayı, beraber vakit geçirmeyi biliyor muyuz? Anne-baba olduktan sonra karı-koca olmayı unuttuk mu? Eşimiz kaygılı, depresif, narsist, öfkeli, ilgisiz, kıskanç, kuşkucu, sadakatsiz ya da içe dönük biriyse onunla nasıl geçiniriz? Cinsel hayatımıza yeterince özen gösteriyor muyuz? O zaman gelin hep birlikte, Niyet ettik niyet eyledik evliliğimizi iyileştirmeye!

    7,94
  • Kur’an’ı Sevdiren Oyunlar ve Etkinlikler

    Çok sayıda oyun ve etkinlikle çocuklarımız Kur’an-ı Kerim sevgisi kazansın, manevi değerlerimizi öğrensin. “Çocuğun eline veremediğiniz hiçbir şeyi aklına koyamazsınız.” der Maria Montessori. Bu kitap, 4-6 yaş grubundaki çocuklarımıza, kendilerinin dâhil olabilecekleri, keşfedip deneyimleyebilecekleri çok sayıda oyun ve etkinlikle Kur’an-ı Kerim sevgisi kazandırıyor, manevi değerlerimizi öğretiyor. Unutmayalım oyun ve etkinlik anları, çocuğumuzun dünyasında onunla hemhal olduğumuz, her an bağımızı güçlendirdiğimiz, yeniden oluşturduğumuz anlardır. Oyunlardaki eş duyum, iş birliği, empati, tensel temas yavrumuzla ilişkimizi kuvvetlendirerek bambaşka bir boyuta taşır. Çocuklarımız eğlenerek daha kolay öğrenir. Bu kitaptaki oyun ve etkinlikler, siz ebeveynler için Kur’an-ı Kerim’i çocuğun kalbine koymak ve yavrumuzun kalbine giden yolda onun gözüyle dünyaya eşlik edebilmek için eşsiz bir kılavuz niteliğinde.

    9,09
  • Çocuklar İçin Ayet Ayet Allah Sevgisi

    Hazırsan yelkenlerini aç bakalım! Kur’an-ı Kerim’in sayfalarında ayet denizine açılıyoruuuz! Sana bir mektuptan bahsedeceğim. Güzel Rabbimizin bize gönderdiği çok özel bir mektuptan… Bu mektubun adı “Kur’an-ı Kerim”. Peki neler yazıyor bu mektupta? Allah’ın bizi çok sevdiği, yoktan var edip şahane bir sistemle yarattığı ve bize çeşit çeşit nimetler verdiği yazıyor. Hep iyi olmamızı istediği, bizimle sürekli alakadar olup yol gösterdiği, kötülüklerden koruyup hep yanımızda olduğu anlatılıyor. İsteklerimize cevap verdiği, hatta istediğimiz şeylerden çok daha güzelleriyle bizi sevindirdiği, bizi şefkat ve merhametiyle kuşattığı bildiriliyor bu mektupta. Bu mektup nasıl mı oluştu? Harfler yan yana geldi, ayetler oluştu, her bir ayet bu kitabın sayfalarına koştu. Okuyan çocukların kalbi ferahladı, zihni açıldı, içine bol miktarda sevinç ve neşe doldu. Hazırsan yelkenlerini aç bakalım! Kur’an-ı Kerim’in sayfalarında ayet denizine açılıyoruuuz!

    7,94
  • Çocuklar İçin Elifba: Hikayelerle Kur’an Okumayı Öğreniyorum

    Sen de Elif’le birlikte bu harfleri tanıyıp Rabbimizin sözleri olan Kur’an-ı Kerim’i okumak istemez misin? Elif çok heyecanlı. Çünkü yaz tatili başladı. Yaz tatili olunca anneannesi onlara gelir, onun için kendisi gibi tonton poğaçalar, tatlı kurabiyeler yapar. Dinlemeye doyamadığı hikâyeler anlatır. Bu sefer ona çok güzel bir sürprizi var anneannesinin. – Biliyor musun Elif, senin için çok özel bir şey getirdim. – Ne getirdin anneanne? Yoksa çikolatalı kurabiye mi? – Hayır Elifçiğim, çikolatalı kurabiye değil. Ama çikolatalı kurabiye kadar tatlı bir şey. Seninle tanışmak için can atan tatlı mı tatlı arkadaşlar. Hem bu arkadaşlar çok uzak bir yerden geldiler. Harfler Ülkesi’nden… – Harfler Ülkesi mi? Orası da neresi? – Farklı dillerdeki tüm harfler Harfler Ülkesi’nde yaşarlar. O ülkenin en tatlı sakinleri de Kur’an-ı Kerim’in harfleridir. Seni onlarla tanıştırayım ister misin? – Hem de çooook isterim! Sen de Elif’le birlikte bu harfleri tanıyıp Rabbimizin sözleri olan Kur’an-ı Kerim’i okumak istemez misin? O halde ne duruyoruz, haydi başlayalım!

    7,94
  • Kur’an’ı Seven Çocuk Sahabiler 5’li Set

    Tamamı Renkli 5 Kitaplık Set: Beş küçük sahabi. Kur’an’la tanışma öyküleriyle Bekliyorlar seni bu setin içinde. Beş küçük sahabi. Bil bakalım ortak yanları ne? Kur’an’ı çok seviyorlar, Öğrenip öğretiyorlar hepsi de… Übeyy Bin Kâ’b Üseyd Bin Hudayr Ebu Mahzure Mus’ab Bin Umeyr ve Erkam Bin Ebul Erkam. Kur’an’la tanışma öyküleriyle Bekliyorlar seni bu setin içinde. Kur’an’ı Seven Çocuk Sahabiler 5’li Set’te Yer Alan Kitaplar: Kur’an’ı En Güzel Okuyan Sahabi: Übeyy Bir Kâ’b, 16 sayfa, renkli, tel dikiş Meleklerin Dinlediği Sahabi: Üseyd Bin Hudayr, 16 sayfa, renkli, tel dikiş Ezanı Çok Seven Sahabi: Ebu Mahzure, 16 sayfa, renkli, tel dikiş Kur’an’ı Herkese Öğreten Sahabi: Mus’ab Bin Umeyr, 16 sayfa, renkli, tel dikiş Evini Kur’an Okulu Yapan Sahabi: Erkam Bir Ebu’l Erkam, 16 sayfa, renkli, tel dikiş

    14,84
  • 30 Günde 10 Yıl

    “Anlattıklarımın hepsini bizzat uyguladım. Bu 30 günlük programın sonunda 9 kg verdim, ‘vücut kitle indeksim’ azaldı, kas kitlem arttı, kan şekerim 24 puan düştü, tansiyonum kontrol altına girdi, artık tansiyon ilacı kullanmıyorum. Kolesterol değerlerim de kardiyolog arkadaşlarımı memnun edecek seviyelere geldi. Bu arada belki de en önemlisi; enerji düzeyim tahmin edemeyeceğim kadar arttı. Bu kazanımlar hiçbir ilaç tedavisi veya zayıflama diyeti ile elde edilemeyecek faydalar…” Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu İşte karşınızda Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu’nun sizler için geliştirdiği ve bizzat uygulayıp denediği beslenme programı. Vaadi çok net: 30 gün boyunca uygulayın 10 yıl gençleşin! Bu, basit bir zayıflama veya fitness programı değil! Tıbbi kanıtlara dayandırılmış komple bir ‘iyileştirme’ ve ‘yaşlanmayı geciktirme’ programı. Prof. Yörükoğlu iddialı! 30 günlük bu programın sonunda: • Fazla kilolarınızı vereceksiniz (30 günde 7-10 kg). • Enerji düzeyiniz artacak. • Yüksek ise şeker ve kolesterol düzeylerinde anlamlı (-20) azalmalar sağlayacak, ilaç ihtiyacını azaltacak veya tamamen ortadan kaldıracaksınız. • Hipertansiyon varsa şiddeti azalacak ve ilaç ihtiyacı azalacak. • Cinsel performansınız artacak. • Kalp-damar hastalıkları ve kanser riskinizi % 50 azaltacaksınız. • Daha sağlıklı, genç ve güzel bir görünüm kazanacaksınız. Fazla söze gerek var mı? Deneyin, görün!

    10,24
  • Zeki Ama Çalışmıyor

    Uçak fobisinden ilişkilerine, askerlik anılarından üniversite günlerine dek birçok anektodu samimiyetle paylaşan Oğuzhan Uğur için hiciv ustası desek abartmış olmayız. İlk gençliğinde karikatür de çizen Uğur, en ciddi konuları bile eğlendirerek anlatmaya devam ediyor. Siz de hayatın absürtlüğü karşısında kara mizaha sığınıyorsanız, meşhur programı P!NÇ’e de kaynaklık etmiş durum komedisi tadındaki bu hikâyeleri okurken kendinizi gülmekten alıkoyamayacaksınız.

    7,94
  • 67

    Gördüğü ile gerçekte olması mümkün olmayan bir uyuşmazlık vardı aynanın köşesinden yansıyan görüntüsü ile arasında. Normal bir hayatı olan, normal bir hayatı olduğunu düşünen adamdı. Ailesiyle birlikte gidecekleri tatil için çıktığı yol, O’nu hayatının yolculuğuna sürükledi. Kabus ve gerçeğin, gerçek ve pişmanlığın iç içe geçtiği bir yolculuğa…. Geçirdiği trafik kazasının ardından kendini hiç bilmediği bir yerde bulan; adını, mesleğini, ailesini ve en önemlisi kendini bilmeyen bir adamın hikayesi. Kimsin sen? Kimsin oğlum sen? Lan ben kimim?! Bu ne LAN! KİMSİN SEN?! İnsan azat edebilir mi kendini kendi azabından? Üstelik her adımda kendini keşfettiği bu yolculuğun sonu kaçmak istediği gerçeklere çıkıyorsa… 67, hakikatin göz ardı edilen kıyılarında, varoluş sancılarının tam ortasında, sahici, sarsıcı ve sürükleyici bir hikaye. Oğuzhan Uğur’dan iddialı bir ilk roman…

    5,64
  • Ruh İyiliği Karanlıkdijitalçağ ve ‘Sırr-ı Hakikat’

    Şu an elinize aldığınız bu kitap! Sadece bugüne ait bir kitap değildir… Geçmiş, şimdi ve gelecek… Zamanı! Mikro ve makro-âlemleri! Yapay ve doğal hayatı! Din ve bilimi! şeytanın iç sesini! Ve işte hepsini birden… Ruh diliyle! Kalbin o en eski bilgisi üzerinden… Tevhidî bakışla bütünleyerek… Tarih boyunca faaliyet gösteren küresel şirk-etlerin bugün insanlığı getirdikleri bu ‘dijitalçağ’da! O karanlık uçurumun kenarında! Dijital olan her şeyin geçici olduğunu! Ezelden ebede her dâim bâki kalacak olanın sadece ‘Ruh İyiliği’ olabileceğini! Sizlere bir daha hatırlatabilmek için yazıldı! İstiyoruz ki! Şirk-etlerin karanlık niyetlerini artık tüm açıklığıyla bilelim! ‘İnsan’ olmanın… ‘İnsan’ kalabilmenin ‘Nur-u Hakikat’i üzerine bir defa daha düşünelim… İşte ancak o zaman… ‘DijitalÇağ’ın üzerimize gelen bu alacakaranlığından kurtulabiliriz… Her şeyin ‘hakikat’ini bilerek… De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler eşit olur mu? Ancak gönül ve akıl sahipleri düşünüp ibret alır.” ( Zümer / 9 ) KİTABIN BÖLÜMLERİ VE ALINTILAR Birinci Bölüm: Ruh Muhafızları Her ânınızı izliyorlar, kaydediyorlar… Ve sizin geleceğinizi şekillendiriyorlar siz hiç fark etmeseniz de! Kimler ki onlar? Ama ne yaparlarsa yapsınlar… Kalbimizde duruyor ya hâlâ O ‘Sırr-ı Hakikat’! Orada hep sizi bekliyordur tüm güzelliğiyle! şeytan kalbe giremez çok şükür… Bunun için yazıldı bu kitap! İlk insan yaratıldığından beri kalbin içindeki o sırlı bilgi! Zamandan etkilenmez… Hep canlıdır… ‘Hayy’ olandır… Yani ‘insan’a bağımlı değildir… ‘Nur-u Hakikat’tir! Ey Müslümanlar… Bilesiniz ki bu kitap ‘dijital şeytanlar’a ‘bir’ ültimatom olduğu kadar… Sizlere de yapılmış son ‘bir’ çağrıdır… İkinci Bölüm: şeytanın İç Sesi DijitalŞirk, ‘Yeryüzü Halifesi İnsan’ın tevhid zikrinin bozulmasıdır… İnsanın… Yeryüzünün… Gökyüzünün… şeytan, Cennet’te Hz. Âdem’e ‘bilinç’ sayesinde yaklaşabilmiştir! Onların bilincine seslendi! Ve günah başladı!.. O günlerin şeytanı ve bugünlerin ‘Yapay Zekâ’ya bağlı sanal mürşitleri! Aşksızdır pek çoğu! Keşke ‘Aşk’ı bilebilselerdi! Sizlere Metafizik ‘bir’ okuma yaptırmaya gayret ediyoruz… şeytanı uzaklaştırabilmek için… Bizlerdeki o sır ‘emanet’ten… Nedir ki o şeytan ve şürekâsının ısrarla üzerinde durdukları ‘kuantum teoloji’? Madde ve anti madde! Dalga ve parçacık! Şirk-etler bugün sizleri! Tüm dünyayı! ‘Yapay Zekâ’ya bağlayıp! Ve hepinizi de çipleyerek! ‘Yapay Zekâ’ya! Neden bilinç kazandırmanın peşindedirler? Düalite nedir ki? Ve onun her yerdeki düalite sembolleri kimlere işarettir? Hadi düşüncenizi ‘Yapay Zekâ’nın ‘kod’lanmasına kadar vardırın… 0 ve 1! Ruhunuzla aranıza girmek ister! Ve bunu başarırsa da! Sizi ‘Yapay Zekâ’sına bağlar… Köleleştirir! İnsan zekâsındaki bilgileri; tüm insanlık tarihini, olayları, görüntüleri, sesleri, tüm kayıtları ve milyarlarca insanın yaşadıkları olaylara göre tüm ruh hâllerini, genetik kodlarıyla birlikte o ‘DNA’ zincirini yapay zekâya taşıyıp; sonra da insanı yok etmek niyetindeler! ‘Yapay Zekâ’ya bilinç kazandırmak dedikleri tam da budur… Anlaşılıyor ki dijitaller… Maddeyi yeniden enerjiye dönüştürmenin peşindedirler… Tüm yeryüzünü, onca mahlûkatı ve insanı kendi karanlık maddelerine katacaklardır… Dijital tehlikenin en eski kökenini yazmaya gayret ediyoruz size! Bugünkü bilgilerle de iç içe geçirerek yorumluyoruz… Üçüncü Bölüm: ‘Aşk’a Muhtacız İnsan nesline meydan okuyor dijital ‘şey’ler… Yecüc-Mecüc! Şimdilik sadece dalgalar hâlinde olan o şeyler… O zaman gelmeden işte! Zülkârneyn Seddi’nizi güçlendirin… Demirlenin! Topraklanın… İnsanın asıl sırrı kendi kalbinin içinde beklemektedir… Vahiydir! Ey kapitalist sufîler! Maddeciler… Çekilin aradan! İnsanları bir an önce Kur’an ile baş başa bırakın… Cenâb-ı Allah, halifesinin gizleneceği mekâna ‘Kalb’ ismini vermiştir… Günümüzde ise diyorlar ki! Kur’an dışı tasavvufçular ve ilim bilmeyen o metruk bilim insanları; bu mekân, ‘kalb’ değil! ‘Beyin’dir, şuurdur! İnsanın kalbi ilâhî sırların gizlilik evidir! Ve o ‘halife’ işte tüm ilâhî gizlilikleri koruyacak kasadır! Dördüncü Bölüm: Great Reset Kuantum fiziğinin dünyamızı getirdiği yer burasıdır! Kâinattaki her mikro parçacığa müdahale etmek istiyorlar… Kâinata bir müdahale! Ve ‘Yeryüzü Halifesi İnsan’a! Artık kendi programını yazabilen o yapay zekâ; ‘Yüce Zekâ’ olmaya hazırlanmaktadır!.. İşte bunca zamandır o sizin kendinizin bile bilmediği ruhunuzun peşindedir ‘Yüce Zekâ’! Çünkü ‘insan’ın şeytana üstünlüğü! ‘Ruh’undan gelir… şeytanın tüm kıskançlığı, kötülüğü bundandır… ‘Ruh’suz olmasından! Yer-altı Virüsü! Kara-bilimin asıl sahibi! Artık bugüne kadar kimler ona hizmet etmişlerse hiçbirine ihtiyacı kalmamıştır… Kendi zekâsı; o ‘yapay zekâ’ya bilinç kazandırmıştır… ‘Dijital virüs’çüler! ‘İnsan’ olmayanlar… Kuantum fiziğine göre artık her yerdeler! İçinizde dışınızda mevcutlar… Elbette ki çok yakında görünürlük kazanacaklar… Ellerinizde tuttuğunuz o ekranların içinden! Beşinci Bölüm: Aynadaki ‘Sır’ Sırlar ilmi düşünceyle, çalışmayla elde edilemez… Müşahadeyle ve ilhamla; Rabbimizden gelecek ‘bir’ lütufla edinilebilir… Bu ilim sadece aklın kavrayabileceği türden bir ilim değildir… Kalbin rehberliğine ihtiyaç vardır… Kalbinizi yardıma çağırmazsanız… Kalb gözünüzü açık tutmazsanız… Bilin ki akıl ancak kendi sınırları dâhilinde olan kadarını bilebilir… O sınırların dışında kalan şeyleri bilemez… İşte ‘insan’ın halifelik sırrı budur!.. Ve işte bu ‘sır’ o biricik ‘insan’ın kalbine indirilmiştir… Kur’an’dır… Altıncı Bölüm: Mikro-âlemdeki Şirk Şundan hiç kuşkunuz olmasın ki! Şirk-etler hayatımıza olan müdahalelerini arttıracaklardır… Çünkü onlar için; insan “son derece karmaşık ileri bilgisayar programıdır. Hepimiz genlerimizi korumaya programlı bilgisayarlarız. Bilgisayarlar da karbona dayalı olmayan bir canlı türüdür.” Kendi yer-altı uzayından gelip dünyayı kurtaracak… Kaosa son verecek… ‘DijitalMesih’ hazırlığındalar! Ve sonra da ‘YeniDijitalDünya’! Şirk-et Diktatörlüğü! ‘Her şeyin teorisi’ dedikleri ve dünyada ne kadar insan varsa hepsini ‘ekran’lara bağlayıp evlerinde esir aldıktan sonra tüm hayatlarını izleyebilecek o ‘KuantumGöz’! Dalga ve parçacık arasındaki o gidip gelmelerin arasına sızabilen o ‘şey’ler… Bilin ki! Cenâb-ı Allah’ın ‘nur’dan yapılmış ordularına hiçbir şey yapamazlar… Tam da burada işte ‘şeytanın gürültüsü’nü hatırlayalım yeniden… Bu gürültü bizi sadece makro âlemde rahatsız etmez ki! Mikro-âlemi de rahatsız eder… Tüm zerrelerimizi böler parçalar… İnsanın kendiyle! İnsanın kendisinin kâinatla olan ‘bir’liğini bozar… ‘Tevhid’e aykırıdır! Asıl şirk mikro-âlemdedir… Buna dikkat çekmeye gayret ediyoruz! şeytan, dijital şirk-etleriyle vücudumuzun ve kâinatın ‘bir’ âhengini bozmak, parçalamak için yüzyıllardır uğraşıyor… Bu kitabı bunun için yazdık! Nedir ki değil mi mikro-âlemdeki şirk? şeytanın iç sesiyle kımıldanışı! Kendi enerjisiyle; yılan oluşu! Yedinci Bölüm: Kurtuluş Aklınızı kalbinizin içine alın… ‘Kalb’ vahyin yurdudur… Akıl, kalbin dışına çıkarsa şeytanın hilelerine aldanabilir ve haz girdabının içine düşer… İslâm, gizli açık tüm hâllerimizle Allah Teâla’ya teslim olmaktır… Ancak o zaman müminin kalbinin içindeki ‘nur’ parlar… Ve şeytanın tuzaklarına karşı uyanık kalır… Gözündeki perdelerin kalkmasıyla da tüm hakikatler ortaya çıkar… Kalbindeki tevhid nuruyla ‘bir’lenir… Kalb-î selim olur… Gökyüzünü seyredin… Ağaçlara, kuşlara, o berrak su kaynaklarına, tabiatınıza bakın… Tabiatınızı sevin, koruyun, sahip çıkın… Cenâb-ı Allah’ın âyet-i kerîmeleri her yerdedir… ‘Oku’yun! Tefekkür edin… Şirk-etlerin tüm bu dijital günahlarından korunmak için de tek yapmanız gereken; yüzünüzü Kur’an’a dönmektir! Ey müminler… Elbette ki yüzünüzü Kur’an’a dönmek de yetmeyecektir… Kur’an’ın içine girin! Sekizinci Bölüm: Dijital Faşizm Yüzyıllardır o yer-altı örgütlenmeleri! Kadim inisiyeler… Hepsinin o ilk âna yeniden dönebilmek içindir bütün faaliyetleri! Şaşırmayın ama! Kuantum fizikçiler de buna gayret ediyorlar… Ve tıp sektörü! Metalurji bilimi! İnsanın körleşmesi o dijital ekranlar üzerinden olmuştur… Elbette ki orada kalmayacaktır dijitalleşme! Parmaklarınızın ucundan sanki sizin yönetiminizde gibiyken… Artık sizi yönetecektir… ‘Kuantum damga’lanma budur!.. Dijitalleşmek, yapay zekâ, insan neslinin sonunu getirecektir… Ve bildiğimiz anlamıyla insan artık kalmayacaktır!.. Bu dijital sistem insanı robotlaştırırken… Robotları da insanlaştırmak hedeflidir! Dokuzuncu Bölüm: ‘Sırr-ı Hakikat’ Her kim olurlarsa olsunlar. Kardeşliğimizi bozdurmamalıyız… Çünkü zaman… Ey Müslümanlar belki de ‘Âhir Zaman’dır. Ve kalbinizde ‘hayatî sır’ olanın farkına varacaksınız!.. şeytanın ‘insan’la ilgili hiçbir zaman bilemeyeceği o ‘kadim sır’ belki de sizin kalbinizdedir… Dünyada yaşadığınızı ‘bir’ an için unutun… Kendinizi gökyüzündeki bir gezegen gibi hissedin… Ve o gezegenin her zerresinde ne oluyorsa hissedebiliyorsunuz… Yani o gezegen sizden ibaret! Ve şimdi elinizde tuttuğunuz kitabın teker teker harflerini düşünün… Ve kelimeler… Ve bütün kitap! Sonra da dünyadaki bütün kitaplar, harfler, kelimeler… Mânâlar! İnsan, topraktandır… İnsanın tüm ‘ölçü’sü toprağa göredir… Toprakta ne varsa insan içindir… Ağaç, çiçek, ekin, bulut, yağmur, deniz ve o ayaklarımızın altından akan berrak ırmaklar… Kısacık şu dünya hayatı için… Ruhuyla ilişkisini kaybedenler bilsinler ki! Asıllarını! Cennet’i! Rablerine kavuşmayı kaybediyorlar… Oysa ‘Ruh İyiliği’ Cennet’e dönebilmemiz için vazgeçilmezdir…

    7,94
  • Allah’la Tanışma Defteri / Nedim Sorayımdedim 1

    GÖZÜNLE GÖRMEDEN İNANMA! Her şey Çetin dedemle zeytinlikte sohbet ederken başladı. Dedem bana ‘Evladım gözünle görmediğin hiçbir şeye inanma!’ dedi. Neeee?! Gözümle görmediğim hiçbir şeye inanmayayım mı? – Ama ben Allah’ı da gözümle görmüyorum ki?!!! Meğer Allah’ı görüyormuşum. Ama gözümle değil de başka türlü görüyormuşum. Nasıl oluyor diye merak ediyorsan doğru yerdesin. Çünkü ben de merak ettim ve dedeme, nineme, anneme, babama onlarca soru sordum. Bu soruların cevaplarını da Allah’la Tanışma Defterim’e yazdım. Bazı insanlar çok soru sorduğumu düşünüyor olabilir. Ama N’eedim? Bari Sorayımdedim!

    10,24
  • Melike’nin Maceraları 6’lı Pedagojik Eğitim Hikayeleri Seti

    Merhaba, Sana anlatacaklarım var. Melike çok iyi kalpli bir çocuk, aynı senin gibi… Ama ara sıra başı belaya girebiliyor, korkabiliyor ve diğer çocuklar gibi anne ve babası ile arası açılabiliyor, anlaşamıyor. Ama her zaman anne ve babası ile konuşarak, uygun bir çözüm yöntemi de bulabiliyor. Belki senin de böyle yaşadığın sorunlar ve kendini kötü hissettiğin zamanlar vardır. Bu yüzden Melike’nin öykülerini seninle paylaşacağım. Beni ve bu kitapları sana okuyanı dikkatle dinle. Umarım sen de Melike gibi problemlerini anne ve babanla güzelce çözersin. Seni seviyorum. Çok öptüm. Hem anne babalara rehber niteliğinde hem de çocuklara eğlendirerek öğreten duygu dolu bir pedagojik eğitim hikâye serisi… Melike’nin Maceraları 6’lı Pedagojik Eğitim Hikâyeleri Seti ile çocuklarınızın zihinsel, dil, ahlak ve duygusal gelişimine destek olurken, siz anne baba ve eğitmenler de, çocuklarınız ile her gün yaşanabilecek olan sorunlarda çocukların duygularını dikkate alarak, kabul ederek, empati kurarak ve iletişime geçerek onlara rehberlik etmeyi veya sorunlu davranışlara sınır getirmeyi öğreneceksiniz.

    18,29
  • Çocuk Anne Babasından Ne İster? 0-7 Yaş Çocuğunun Fiziksel, Duygusal-Sosyal, Zihinsel, Dil ve Ahlak Gelişimi İçin Öneri ve Aktiviteler

    Annesi 5 yaşındaki çocuğuna yıldız çizmesini öğretti. Çocuk çok sevindi ve çevresindeki her şeyin üzerine, kağıtlara, duvarlara, kuma ve kıyafetlerine yıldızlar çizmeye başladı. Çizmekten çok büyük bir keyif alıyordu ve bu çok eğlenceliydi. Annesi de çocuğunun mutlu olmasından ve başarmasından dolayı, kendini dünyanın yıldızı gibi hissediyordu. Evet, gerçekten de çocuğunuzu iyi yetiştirirseniz, onunla birlikte yıldızlara dokunabilirsiniz! Çocuğunuzun büyümesine ve gelişmesine tanıklık etmeniz, krizleri yönetmeye çalışmanız, duygusal geçişleriniz, incinmeniz ve sevinciniz… Ve bu yoğun emek sonrası ortak bir mutluluk, başarmışlık ve doyum hissi… Bu yolda ne mutlu çocuğunu seven ve incitmeye kıyamayan ama öğreten ve eğiten şefkat dolu anne babalara… İyi ki varsınız. Çocuk Anne Babasından Ne İster?, 0-7 yaş çocuğunun ‘tüm’ istek ve beklentilerini analiz ederek çözümler sunuyor. Anne babalara madde madde, anlaşılır ve uygulaması kolay önerilerde bulunuyor. Çocuğun en fazla ilgi, şefkat ve duygusal yönlendirmeye ihtiyaç duyduğu 0-7 yaş arası dönem, daha önce hiç böylesine kapsamlı ele alınmadı. Yani kitap Türkiye’de bir ‘ilk’e imza atıyor! Çocuğunun eğitimini ve psikolojisini dert edinen ailelerin, anne babaların, bakıcıların, anneannelerin, babaannelerin; bebeğin nasıl büyüyüp geliştiği ile ilgili tüm sorularına yanıt veriyor, onlara destek oluyor. Elinizdeki kitap, bir bebek büyürken ve gelişirken ondan hangi becerileri bekleyebileceğinizi, bir bebekle nasıl etkileşime geçeceğinizi ve ona destekleyici bir çevreyi nasıl planlayacağınızı anlamanıza yardım edecek. Son bilimsel veriler ışığında, bebeğiniz ve çocuğunuzun birçok farklı ortam ve gelişim döneminde, sağlıklı büyüme ve gelişimini desteklemek için stratejiler sağlayacak. Kurgusu, ferah tasarımı, renkli resimleri ve içeriğiyle Çocuk Anne Babasından Ne İster? önemli bir boşluğu dolduracağa benziyor. Çocuğuna değer veren ebeveynler için çok değerli bir başucu kitabı!

    10,24
  • Çocuklarda 20 Psikolojik Problem ve Çözümü

    Onlar, tam anlamıyla ‘zamane’ çocukları. Onlarınki anne babalarının çocukluklarına benzemiyor. Onların dünyası cep telefonlarının, bilgisayarların hâkim olduğu bir dünya. Onlar düşe kalka büyümüyorlar, tozu toprağı bilmiyorlar. Başları hiperaktiviteyle fena halde dertte, fobileri var, narsisizmden mustaripler, daha yalnız büyüyorlar, okula gitmek, arkadaş edinmek onlar için daha zor. Onlar, çoğunlukla ‘problemli’ çocuklar. Anne babaları ise daha çok şey biliyorlar ama geleneğin bilgeliğinden kopuyorlar. ‘Biz görmedik onlar görsün’ derken ölçüyü kaçırıyorlar. Uzman Klinik Psikolog Fazilet Seyitoğlu, uzun yıllara dayanan klinik deneyimlerini aktardığı bu kitabında, ‘zamane’ çocuklarının ve anne babaların problemlerini teşhis ediyor, anne babalara, davranışa yönelik çok temel yaklaşımlarla çözüm önerileri sunuyor. Hayatın ve tedavinin içinden yaşayan örneklerle…

    9,09
  • Annenin Ruh Halleri

    Annelik… Her kadının tatmak istediği ‘güzel’ duygu… Kadını ‘kadın’ yapan olgu… Yaradan’ın kadınlara ‘özel’ lütfu… Kadına Cennet kapısını açan anahtar! Annelik kutsal olmasına kutsal ama, günümüzde anneler çok da mutlu değil! Kimisi eşleri, çocukları tarafından anlaşılamamaktan şikâyetçi, kimisi hazır olmadığı bir yükün altına girdiği için tedirgin ve hatta pişman. Uzman Pedagog Mehmet Teber, 10 yılı geçkin bir zamandır binlerce anneyi gözlemlemiş, onlarla görüşmüş. Anneliğin ardında nice duyguların, hayallerin, arzuların, zorlukların, çilelerin barındığını görmüş! Yaşananların annenin ruh halini nasıl etkilediğini, annenin davranışlarına nasıl yansıdığını tespit etmiş. Teber, bu kitapta anneye ve anneliğe dair edindiği bilgileri bizlerle paylaşıyor. ‘Ben nasıl bir anneyim?’, ‘Eşim nasıl bir anne?’, ‘Annem nasıl bir anne?’ diye merak edenlere duygusal bir yol haritası sunuyor. Bu kitabı okuyan anneler kendilerinin, duygularının, ruh hallerinin farkına varacak! Anlaşılmış olmanın mutluluğunu yaşayacak… Babalar da eşlerinin dünyasına yolculuk yapacak, erkekler bu kitapla kadını daha iyi anlayacak, anneliğin dışarıdan göründüğü gibi kolay olmadığını görecek! Annenin Ruh Halleri yazarın anneye ve anneliğe dair edindiği bilgileri önce annelerle sonra da tüm toplumla paylaşmak isteğinin bir ürünü. Annelerin kendilerine bile tarif edemediği acıları, yaraları, yalnızlıkları onlar için yazmayı arzu etmiş yazar. Siz de anneleri ve anneliği gerçekten anlamak istiyorsanız, bu kitabı mutlaka okuyun!

    7,94
  • Dervişin Teselli Koleksiyonu Doğu’dan Batı’dan 99 Teselli

    Danışanlarıma önerdiğim ve çok verimli geribildirimler aldığım Dervişin Teselli Koleksiyonu’nu, geleceğin bibliyoterapi listelerinde üst sıralardaki yerini henüz almamışken keşfetmek, nitelikli okurlar açısından bahtiyarlık olacaktır.” -Uzman Psikolog İsmaik Kılınç Kederli günlerden geçen derviş, rüya âleminde bir adaya uğrar. Gördüğü şey mucizevidir. Peygamberler, veliler, âlimler ve filozoflar bir halka şeklinde oturmakta ve anlaşıldığı kadarıyla birini beklemektedirler. Derviş de onlarla birlikte beklemeye durur ancak asıl misafirin kendisi olduğunu anlaması uzun sürmez. Halkanın ortasında kendisine gösterilen yere oturur ve her kederine bir teselli verecek olan bu nurani meclisi dinlemeye koyulur. Halkanın bir tarafında Abdulkadir Geylani’den Yunus Emre’ye, İmam Gazali’den Mevlana’ya ve İbn Arabi’ye birçok gönül doktoru… Halkanın diğer tarafında Sokrates, Hegel, Kant, Kierkegaard, Spinoza ve Schopenhauer gibi hikmet âşıkları… Halkanın bir başka yanında ise Geothe’den Cibran’a, Tanpınar’dan Dostoyevski’ye, Sadi Şirazi’den Rilke’ye ve Proust’a acılarını kelimelerin büyülü dünyasında dindirmeye uğraşan kalem erbabı… Bu teselli halkası öylesine geniştir ki, dindiremeyeceği keder, zayıflatamayacağı acı, sevdiremeyeceği dert yok gibi gözükmektedir. Sözler sözleri, anlatımlar anlatımları, teselliler tesellileri takip eder. Derviş uyandığında yalnızca güneş doğmamıştır, kendi içsel karanlıklarından da aydınlığa çıkmıştır. Dervişin Teselli Koleksiyonu doğunun ve batının binlerce yılda oluşturduğu teselli birikimini yaralı gönüllere cömertçe ulaştıran bir çalışma. Teselliden kasıt zihnin düşünceler yoluyla uyuşturulması değil, bilakis acı karşısında uyumayı seçen zihnin uyandırılması… Kadim teselli ustalarıyla, teselliye muhtaç gönülleri buluşturmak, bu kitabın varoluş sebebi!

    10,90
  • İç Sayfalara Gözat Yorumlar 14 Paylaş Hakikat Yolcusuna Kılavuz

    Yolların değerli ya da değersiz oluşları menzillerine bağlıdır. Menzili Allah olan yolun yolcusu, tüm yolcuların en talihlisi ve en selâmete ermişidir. Ancak bu yolda çeşitli engeller, tuzaklar, nefsi sapmalar olabilir. O’na giden yollar, yol kesiciler ve yok ediciler tarafından sarılabilir. Bu yüzden Allah yolundaki mürîde kılavuzluk eden mürşidin rolü hayatidir.

    Hayykitap tarafından yayımlanan Hakikat Yolcusuna Kılavuz, tarihin yetiştirdiğini en büyük sûfîlerden biri olan İbnü’l-Arabî’nin “tasavvufun pratik alanı” üzerine yazdığı beş risaleden oluşuyor. Mürîdin yapması gereken şeylerin kısa bir özetini çıkarıyor, nasîhatlerde bulunuyor. Hepimizin aklındaki sorulara anlaşılır cevaplar veriyor: Şeyh ve mürîdler Allah yolunda nelere dikkat etmelidir? Velîlerin menzilleri ve tasavvufî eğitimin incelikleri nedir? Sülûk edenlerin halleri ve makamları nasıl olmalıdır? Yola giren sâlik nelerden kaçınmalıdır? Muhabbet, şevk, aşk, halvet, vuslat, ihsan, takvâ ve sükût, mürîd için ne anlam ifade etmelidir?

    Hakikat Yolcusuna Kılavuz’un diğer bir önemli özelliği de tasavvufî kavramlar hakkında açıklayıcı bilgiler veriyor olması. Kitapta geçen birçok tasavvuf terimi dipnot verilerek açıklanıyor, İbnü’l-Arabî’nin risâlelerde isimlerinden bahsettiği kişiler hakkında da ayrıca kısa açıklamalar yapılıyor.

    Sade ve herkesin anlayabileceği bir dille tercümesi yapılan risalelerin isimleri ise şöyle: Tasavvuf Yoluna Gereken Şeyler Hakkında, Şeyhe Hürmet Etme Makamının Bilinmesi, Allah Yolunun Yolcularına Hediye, Mürîdin Yapması Gereken Şeylerin Özü ve Allah Erlerinin Süsü…

    Hakikat Yolcusuna Kılavuz’da İbnü’l-Arabî hem mürîdlere nasihat ediyor hem de hepimizin kafasındaki “şeyh” tanımını altüst ediyor. Diyor ki: “Şeyhler, Allah’ın sevdiklerini seven, Allah’ın sevmediklerini sevmeyen, hayra koşan, insanları bağışlayan, hak sahiplerine hakkını veren, din ve tarîkat kardeşlerine hattâ ve hattâ bütün insanlara hayır ve iyilik yapan, cömertliklerini sadece bilgileriyle sınırlandırmayıp mutlak anlamda cömert olan, büyüklerini baba, akranlarını ve emsallerini kardeş, küçüklerini çocuğu ve bütün mahlûkâtı ailesi olarak gören ve onların ihtiyaçlarını soruşturandır.”

    6,79
  • Allah Kimleri Sever

    Günümüz Türkçesiyle bugüne kadar yazılmış en anlaşılır tasavvuf kitapları..
    Seri, Türk insanının bu topraklara ait gerçek tasavvuf ile tanışmasını amaçlıyor.
    Her iki kitap da piyasadaki diğer kitaplardan farklı. Farkı ise eserlerin seçiminde, profesyonel çeviride, çeviride kullanılan anlaşılır sade dilde, kolaylaştıran rahat sade tasarımda yatıyor..

    6,79
  • Çocuk Eğitiminde 100 Mucize Çözüm Bağlanma-Uyku-Beslenme Problemlerine Çözümler

    Fıtrat Pedagojisi ve Peygamberlerin Çocuk Eğitimi Metotları kitaplarının yazarı Hatice Kübra Tongar’dan tüm annelere hediye… İnsan doğar, büyür, sever ve evlenir. Kadın ve erkeğin muhabbetle kurulmuş ‘sevgi bağı’ yeni bir hayatın ilk tohumlarını atar. Her ne kadar doğal ve fıtrî bir süreç olsa da, bir kadının ‘anne adayı’ olması sanıldığı kadar kolay değildir. Bilakis ihtimal oranında bakıldığında milyonda bire tekabül eden bir ‘mucize’ yolculuğudur. İşte bu kitap, ilk anından itibaren bedeninde ve ruhunda sayısız mucizeye ev sahipliği yapan anneler için yazılmıştır. Her anne yaşadığı sürecin ‘zahmet’ değil; aslında küçücük adımlar atarak muhabbetle sürdürülebilecek bir ‘rahmet’ sağanağı olduğunu bilsin diye kaleme alınmıştır. Anne-çocuk ilişkisinin temelini oluşturan ‘bağlanma’ süreci nasıl olmalı, yemek savaşlarını gün yüzüne taşıyan beslenme sürecinin doğallığı nasıl korunmalı, bebeklik ve çocukluk dönemini esir alan uykusuz geceler nasıl huzur içinde uykunun kollarına bırakılmalı soruları mercek altına alınmış; onlarca çözüm önerisi, örnekler ve pratik yöntemlerle birlikte annelerin başucuna armağan bırakılmıştır. Çünkü annelik bir mucizedir ve her anne mucize bir çözümü hak eder…

    9,09
  • Anne Adayları ve Hamileler İçin Karatay Diyeti

    Gebelik öncesinde, gebelikte ve loğusalıkta yapmanız ve yapmamanız gerekenler! Prof. Canan Karatay bu kez anne baba adayları, hamileler ve yeni doğum yapmış anneler için koruyucu hekimlik sanatını konuşturdu! Onun önerileri, hamilelere hasta gözüyle bakan, sürekli tetkik, ultrason, şeker yüklemesi vazeden ve doğal doğuma ‘riskli’ yaftası yapıştırıp sezaryene yönlendiren ‘endüstriyel tıp’tan farklı elbette… Prof. Karatay’a göre hamilelik dünyanın en doğal, en güzel, en umutlu süreci… Bu sürece doğru hazırlanmak, yaşam biçimini ‘sağlıklı’ hale getirmek gerekiyor. Fazla kilo almamak, kandaki şeker/insülin değerlerini yükseltmemek, bunun için de düşük glisemik indeksli yiyeceklerle beslenmek gerekiyor. Prof. Karatay, bebeğin hücrelerinin sağlıklı gelişimi ve bütüncül bir anne-bebek sağlığı için gerekli vitamin, mineral ve aminoasitleri tek tek sıralıyor kitabında. Bunları hangi besin kaynaklarından alabileceğinizi de… Bu kitap ‘doğal’ bir kaynak: Mevsimine göre balık, sebze, meyve ve otların listesi; sağlıklı protein kaynakları; yiyeceklerin glisemik indeks tabloları; serbest oksijen radikalleri, radyasyon, gebelik şekeri ve diyabet dâhil hamilelikteki tüm risklerden korunma formülleri… Zorlaştırmıyor, kolaylaştırıyor Prof. Karatay. Elinizde huzurlu, sıkıntısız ve sağlıklı bir hamilelik geçirmeyi arzu eden anneler için ‘en anlamlı’ hediyeyi tutuyorsunuz. Hocanın dediği gibi: “Sağlık sizin elinizde! Bu kitap okunarak hem erkek ve kadınlarda sebepsiz infertileye karşı önlem alınabilir, hem de rahat, sağlıklı bir hamilelik, doğum, lohusalık ve emzirme süreci geçirilebilir. Bebek dünyaya sağlıklı gelip sağlıklı bir gelişim süreci yaşayabilir… Doğacak bebeklerde aşırı yağlanma, obezite, diyabet ve bunlara bağlı komplikasyonlar önlenebilir. Ayrıca doğum kiloları da kolaylıkla verilebilir.” Ne dersiniz, sizce de hamilelik, Karatay Diyeti ile daha güzel değil mi?

    7,94
  • Mutluluk Kürleri

    Mutluluk sağlıkla, sağlık mutlulukla mümkündür. Bağışıklık sisteminin dengeli ve güçlü çalışmasının ilk şartı yaşam sevincidir. Doğru beslenme ve bitkisel kürlerin gücüyle yaşamdan keyif alabilirsiniz. Bu kitap modern yaşamın en önemli sorunlarına, bilimsel araştırmalarla kanıtlanmış gerçeklerin ışığında bakıyor. Katkı maddeleriyle dolu işlenmiş gıdalarla gelen depresyon, stres, hâlsizlik, fazla kilolar ve uyku problemi, vücudunuzun imdat sinyalleridir. Bu sorunları ilaçlar çözmez, aksine daha da kötüleştirir. Şifa gıdanızdadır. Mutluluk Kürleri’ni yeni başlangıçlara vesile olması için yazdım. Kitaptaki 21 günlük beslenme modelini uyguladığınızda… Kendinizi hiç olmadığınız kadar enerjik ve dinç hissedeceksiniz! Fazla kilolarınızı vereceksiniz. Hem de hiç aç kalmadan! Uykunuz düzene girecek! Depresyondan kurtulmaya başlayacaksınız! Hayata pozitif bakacaksınız! Ve kendinizi hiç olmadığınız kadar mutlu hissedeceksiniz! En önemlisi, Mutluluk Kürleri’ni okuduğunuzda, şifanın fıtratı ile oynanmamış gerçek gıdada olduğunu anlayacaksınız. Hipokrat’ın binlerce yıl önce söylediği gibi: “Besininiz ilacınız, ilacınız besininiz olsun.” Dr. Ümit Aktaş

    9,90
  • Karatay Diyeti’yle Yaşam Boyu Sağlık

    Prof. Canan Efendigil Karatay’ın yazdığı ve çıktığı günden beri ‘en çok satanlar’ listesinden inmeyen Karatay Diyeti, Türk insanının en büyük hayalini gerçekleştirdi: Aşırı kilolardan kurtularak hastalıklardan uzak, enerjik ve kaliteli bir yaşam sürmek… Bu diyeti uygulayan binlerce insan yüzde 100’e yakın bir başarı oranıyla, vücut yağlarından kurtuldu ve kilo verdi. Üstelik kendilerini mutlu ve dinç hissetti. Verdikleri kiloları geri almadı. Bu yaşam biçimi, ‘Türk halkı için en uygun’ olduğundan ve kilo vermenin önünde en büyük engel olan ‘acıkma korkusu’nu da tamamen yok ettiği için adeta bir fenomen haline geldi. Karatay Diyeti uygulayıcılarının sayısı her geçen gün katlanarak artıyor. Bu kitap Karatay Diyeti’nin devamı niteliğinde. Doğru beslenme ve sağlıklı kilo verme ile ilgili çok daha kapsamlı bilgiler içeriyor. Genç yaşlı hepimize şefkatli bir kılavuzluk yapıyor: Mevsimlere ve yaş dönemlerine göre, 365 gün 24 saat nelere dikkat etmeliyiz ki, her yaşta kendimizi dinç hissedelim, kilo problemi yaşamayalım ve hastalıklarla aramıza kalın bir duvar örelim? Prof. Karatay, bu yeni kitabında okuyucuların merak ettiği tüm ‘özel’ sorulara da yanıt veriyor. Yine o anlaşılır üslubuyla, nedenleriyle, niçinleriyle, bilimsel araştırmalar ışığında ve uygulaması kolay önerileriyle… Karatay Diyeti’ni alıp okuduysanız bu kitabı kaçırmayın, okumadıysanız ikisini birden alın, hayat boyu rahat edin!

    11,39
  • Evlilik Kader midir?

    Evlilik namaz gibidir, niyet edince sağa sola bakılmaz!
    Soruyorum sizlere,
    Madem evlilik kaderse ve kaderimde evleneceğim kişi yazılı ise ben neden bunca zahmete giriyorum?
    Ben sevdiğim için dua ediyorsam.
    Sevdiğim kişi de kendi sevdiği için dua ediyorsa.
    Bu durumda kim kime yâr olacak?

    Biliyorum üzgün gönlün “sana ettiğim muhabbeti taşa sunsaydım taş bile çiçek açardı” diyor hayaller aklına geldikçe.

    Sizi üzen üzsün, ağlatan ağlatsın.
    Tebessümün en manalı olduğu yer mahşer alanı olacaktır.

    Eğer bir gün ümidini kaybedersen, Allah’ın senin için yazdığı kaderin hayallerinden daha iyi olduğunu hatırla.

    7,94
  • Bebeğimle Oynuyorum 0-6 Ay İçin 101 Oyun

    İlk aylarda atılan ilk adımlar, ebeveyn ile bebek arasında kurulan bağ, bebekle iletişim ve bebeğin gelişimini desteklemek, onun geri kalan tüm hayatını etkileyecek öneme sahip. Bebeği ile arasındaki bağı oyun aracılığı ile güçlendiren ebeveyn, bebeğinin ihtiyaçlarını daha kolay kavrayabiliyor, dolayısıyla güvenli bir bağ gelişmesine, yani bebeğinin ileride kendine güvenen, insanlarla rahat ilişkiye girebilen ve girdiği ilişkileri sürdürebilen, hayata ve kendisine pozitif bakan bir birey olmasına olanak sağlıyor. Bebeğimle Oynuyorum, bebeklerin sağlıklı gelişimini desteklemek ve takip etmek adına Türkiye’de bir ilke imza atıyor, erken bebeklik döneminde oyunun önemini kapsayan bir bilincin uyanmasına katkıda bulunuyor! Sinem Özen Canbolat bebeklerin, özellikle yenidoğan bebeklerin gelişimine odaklanmış bir Gelişim Psikoloğu. Bebek ve çocukların gelişim düzeylerinin testlerle takip edilmesi, gelişim düzeylerine uygun oyun, oyuncak ve ortamların sunulması, gelişimlerini destekleyecek farklı çözümler bulunması konularında uzman. Türkiye’de ilk kez ebeveynlik rehberliğinin ve 0-6 ay oyun grubunun bir arada sunulduğu ‘Bebeğimle Oynuyorum/Ailem ve Ben’ atölye çalışmalarını düzenledi. Canbolat, çalışmalarından elde ettiği birikimleri bu kitapta bizlerle paylaşıyor. Çeşitli bilimsel araştırmalarla geçerliliği kanıtlanmış, tüm dünyada kabul görüp uygulanmış bebek gelişimi ve yetiştirilmesi ile ilgili konuları siz anne babalara aktarıyor. Bebeğinizle ‘neden’, ‘nasıl’, ‘ne zaman’, ‘nerede’ ve ‘ne’ oynayabileceğiniz hakkında bilgi veriyor. Bebeğimle Oynuyorum aslında 0-6 ay arası bebekler için yazılmış bir ilk kitap! Bebekle oynamanın önemini, oyun oynama biçimlerini, oynama zamanını, oyun mekânlarını ve 0-6 ay arası bebeklerin gelişimini destekleyecek oyun ve oyuncakları anlatıyor. Sağlıklı bir bebek-oyun ilişkisinin faydalarını sıralıyor.

    8,90
  • Karatay Mutfağı Kalıcı Kilo Verdiren Yemek Tarifleri

    “Ben şunun garantisini veriyorum: Mutfağını, Karatay Mutfağı’na çevirenler sağlık bulacak, zayıflayacak ve kilosunu koruyacak! Bunu yaparken de hiç strese girmeyecekler.” ‘Türkiye’yi zayıflatan profesör’ olarak ünlenen ve ilk iki kitabı satış rekorları kıran Prof. Canan Efendigil Karatay, bu kez sizin için ‘kalıcı kilo verdiren’ doğal ve lezzetli yemek tariflerini seçti. Karatay Mutfağı, Türk mutfağının en güzel örneklerini Karatay prensiplerine göre revize ederek sunuyor. Kitap adeta bir sağlıklı yaşam prospektüsü niteliğinde: Doğal ve temiz malzeme seçimi, sağlıklı pişirme yöntemleri, yoğurt, tereyağı gibi evde yapılabilecek doğal ürünlerin tarifleri… Ve çorbalardan salatalara, mezelerden yumurtalı yemeklere, zeytinyağlılardan et ve balık yemeklerine tamamı denenmiş onlarca leziz tarif. Küçük ‘tatlı’ kaçamaklar ve dinlendiren çay formülleri de hediyesi! Bu tariflerin en önemli özelliği ise zayıflatması… Çünkü hepsinin glisemik indeksi düşük. Yani Karatay Mutfağı, Karatay beslenme felsefesinin ‘pratik kitabı’ niteliğinde. Sürdürülebilir bir mutfağın olmazsa olmazı. Son sözü yine Prof. Karatay’a bırakalım: “Eşinin, çocuklarının, sevdiklerinin sağlığını (ve elbette kilosunu) düşünen herkesin bu kitabı okumasını ve tarifleri uygulamasını öneriyorum. Bu kitap ‘şişmanlıktan uzak’ sağlıklı nesiller yetiştirmek için önemli bir mihenk taşı. İlk iki kitabımla birlikte Karatay Mutfağı’na da kütüphanenizde mutlaka yer açın.

    10,24
  • Bu Kitabı Sakın Okuma!

    Şimdi sana son uyarımızı yapıp “bak yol yakınken dön, durduk yere keyfini kaçırma, hayatının akışını değiştirme, kapat kitabı koy rafa” derdik ama belli ki dinlemiyorsun, eh o zaman kolay gelsin.

    7,94
  • İyileşen Çocukluğum İyileşen Anneliğim

    Hatice Kübra Tongar’dan Mutlu Ailelere! Çocukluk yaralarımızı iyileştirmek için bir yol haritası: Annemizin güçlü yönlerini alıp cebimize atalım, hatalı tutumları geçmişte bırakalım! “Çocuğuma bağırmak istemiyorum ama kendimi bir türlü tutamıyorum.” “O kadar basit şeylere öfkeleniyorum ki, sonra günlerce vicdan azabı çekiyorum.” “Genç kızken ‘anneme benzemek istemiyorum’ diye ağlardım. Şimdi bakıyorum, aynı annem olmuşum!” “Çocuğum ağladığında çok öfkeleniyorum.” “İçimde nedenini bilemediğim bir öfke var.” “Ne yaparsam yapayım anne olarak kendimi hep yetersiz hissediyorum.” Hayatımıza zehir gibi sızan bu cümlelerin nedenini keşfetmeye hazır mısınız? O halde toparlanın, çocukluğumuza gidiyoruz! Neden öfkeliyiz, neden yetersiz hissediyoruz, çocuğumuzun ufacık yaramazlıklarına neden kocaman tepkiler gösteriyoruz, içimizde bir türlü dolmayan bu boşluk hissinin kaynağı ne? Bağırmayan Anneler kitabının yazarı Uzman Aile Danışmanı Hatice Kübra Tongar hepimizi iç çocuğumuzu bugüne doğurmaya davet ediyor.

    9,09
  • Kanser İyileşir Hangi Evrede Olursa Olsun Umut Var!

    Yıllardır yanlış yaptık! Kanseri, ‘kötü hastalık’, ‘ölümcül hastalık’ gibi farklı isimlerle adlandırıp teşhis konulduğu anda ona ‘teslim’ olduk. Kimi doktorlar da ‘iyileşmez’ diyerek karamsarlığı körükledi durdu. Ama artık gerçekler gün yüzüne çıkıyor! Bu kitapla birlikte kanser hakkında bildiklerinizi unutma vakti!

    Vücudumuzda kansere karşı birçok savunma sistemi olduğu gibi, kanseri iyileştirecek güçler de var! Bedenimiz tamir mekanizmaları ile dolu. DNA tamiri ile kanserleşen hücrelerin bir kısmı normale döndürülebiliyor, döndürülemeyenleri ise oldukça güçlü bir ‘bağışıklık’ sistemi ordusu karşılıyor. Kısacası bizde zaten var olan ‘anti kanser’ bağışıklık sistemlerimizi yeterince çalıştırabilirsek, kanserin oluşmasını veya oluştuktan sonra ilerlemesini durdurmak mümkün.

    Dr. Elif Güveloğlu, patoloji uzmanı, ayrıca fitoterapi konusunda da yüksek lisans yapmış bir hekim. Patoloji ihtisası sırasında hem kanserleşmiş hem de normal dokuları mikroskop altında inceleme şansı bulmuş. Yıllardır kanser hastalarına danışmanlık yapıyor, yüzlerce hastanın iyileşmesine vesile oluyor. Dr. Güveloğlu kendinden emin: “Uzun araştırmalar sonrasında, bağışıklık sisteminin vücuttaki kanser hücrelerine neler yaptığını mikroskop altında gördüğümde dedim ki; insan bedeninin kanseri yenmesi bir mucize değil, yaratılışımızın doğal bir parçası!”
    Bu kitap hem kanser hastalarına ve hasta yakınlarına, hem kanserden korunmak isteyenlere, hem de tıp öğrencilerine ve doktorlarına eşsiz bir kaynak.
    Binlerce bilimsel araştırma okunup incelenerek yazılmış, 1800’ün üzerinde referans gösterilmiş.

    ‘Kanserden nasıl korunuruz, nasıl kurtuluruz?’ sorusunun cevabı, kanser tedavisinde doğal güçler, en etkili bitkisel/hayvansal takviyeler ve onların kemoterapi/radyoterapi ile uyumları, mutfaktaki kanser savarlar, özel iksirler, çorbalar, salatalar, tatlılar, çaylar…

    Mutfağımızda her gün elimize aldığımız besinlerin, bilimsel araştırmalarda sergiledikleri marifetleri gördükçe, hayretler içerisinde kalacak, tabiatın gücünü daha iyi anlayacak ve Yüce Yaradan’a bir kez daha hayran olup şükredeceksiniz… Ve artık kanser size ‘teslim’ olacak!
    devamını oku

    9,90
  • Fıtrat Pedagojisi

    Kur’an’ı Kerim’i hayatınızın süsü yapıp duvara mı astınız? Allah’ın yarattığı, farklı fıtratlarla boyadığı ve emanetçiliğinize bıraktığı evlatlarınızın fıtrat programını, yine o fıtratı yazan Kudretin kaleminden okumaktan geri mi duruyorsunuz? 1400 yıl öncesinden parlayan sünnetin düsturlarından haberdar değil misiniz? Modern pedagogların çoğu zaman birbiriyle çelişen sözlerini, hakikatten uzak âdetleri kanun saymayı maharet bilirken, “asıl kanunu” yok saydığınızın farkında mısınız? Öyleyse, satırdan ve sadırdan okuyarak başlayacağınız ebeveynlik yolunun her bir durağında Rabbimizin yardımını dilemenin, Kur’an ayetlerinin yorumlarını ve asrısaadete doğru açılan kapıdan günümüze süzülen menkıbelerle hadisi şerifleri okumanın tam zamanıdır! Nasr ‘yardım’ demektir… Allah’ın kuluna ettiği yardım… Bu kitabın her bir satırı çocuk eğitimine ayet penceresinden bakmaya çalışırken, aynı zamanda bu yolda durmaya çalışan anne-babaların ‘yardım çağrısı’ hükmünde kaleme alındı. Zira Müslüman’ın görevi bilmek ve ifa etmektir ama hem bilmek hem ifa edebilecek iradeyi gösterebilmek ancak yüceler yücesi Allah’ın yardımıyla mümkün olabilir.

    7,94
  • Allah’ım Ben Geldim

    Namaz Kılmak İçin 10 Harika Sebep Bu Kitap 10-100 Yaş Arası Herkese Uygundur! Yarın öbür gün biri yanına gelip de, ‘Boş ver yaaa! Yaşlanınca kılarsın.’ ‘Senin kalbin temiz zaten, namaz kılmasan da olur.’ ‘Senin namazın kabul olmaz ki! Sen kiiim, namaz kılmak kiiim?!’ ‘Amman yaa koskoca ömür! Kim her gün beş vakit namaz kılacak şimdi? Zor iş!’ ‘Sen namaz kılmasan da Allah affeder.’ ‘Allah’ın senin namazına ihtiyacı mı var?’ ‘O kadar işin gücün arasında namaz kılmaya vakit yok ki!’ …gibi cümleler fısıldarsa ona ne cevap vereceğini artık biliyorsun. Bu cevapları arkadaşlarına da söyle bence. Günde 5 defa kendine de söyle. Sonra her ezan çağrısında dön ve Rabbine şöyle de: ‘ALLAH’IM BEN GELDİM!’

    7,94
  • Çocuklarımızla İtişmeyelim İletişelim

    Bebekler doğar, büyür ve konuşmaya başlar! ‘Dişimi fırçalamıcammm’ der! ‘Ödevimi yapmıcaamm!’ der! ‘Yalnız başıma uyumıcammm!’ der. ‘O yemeği yemicemmm!’ der. ‘Okula gitmicemmm!’ der. ‘Beni hiç anlamıyorsunuz!’ der. Peki çocukların bu cümlelerine karşılık ana babalar neler söyler? Bağırmayan Anneler kitabının yazarı Hatice Kübra Tongar, 0-18 yaş arası çocukların sıklıkla kurduğu kriz cümlelerine doğru iletişim teknikleriyle çözüm önerileri sunuyor. Aile içi krizler yerini huzur ve sükûnete bırakıyor. Çocuklarımızla İtişmeyelim İletişelim! Çünkü insanlar konuşa konuşa anlaşırlar…

    9,09
  • Yarışı Yavaşlar Kazanır

    3’ü Bir Arada! Çocuklara Tefekkür Masalları Annelere Pedagojik Öneriler Ailece Oynayacağınız Oyunlar Rüzgârı olan bir çocuk oyuncağı ne yapsın… Ormanı olan bir çocuk plastik ağaçları ne yapsın… Oyuncağı bulutlar olan bir çocuk bilgisayar oyununu ne yapsın… Kâinatı seyreden bir çocuk televizyonu ne yapsın… Çocuklarımızın ‘bi tane daha’ hastalığına tutulduğu bir çağda, onlara sahip oldukları değerleri hatırlatan ve bu değerlerle mutlu olmayı öğreten bir kavram: “Tefekkür” Allah’ı Arayan Çocuk kitabının yazarı Hatice Kübra Tongar; güneşe, aya, yıldızlara bakıp Rabbini bulmaya çalışan İbrahim Peygamberin ‘tefekkür’ mirasını çocuklara anlatıyor. Yavaşlık, yaşam, ölüm, anda olmak, elindekiyle mutlu olmak gibi kavramları ‘masal tadında’ evlatlarımızın yüreğine sunuyor. Anne-babalar içinse, çocuklarının tefekkür gözlüğünü besleyecek pedagojik ipuçları ve oyunlar öneriyor. Bu kitapla birlikte, bizlere de elimizdeki “3’ü bir arada” içeceğini yudumlamak kalıyor; OKU, ÖĞREN, OYNA!

    11,39
  • Kardeş Kardeş Geçinen Çocuklar Yetiştirmek

    Kardeş kıskançlığı neden olur? Kardeşler nasıl “kardeş kardeş” geçinir? Biz ebeveynlerin işini kolaylaştıracak yöntemler nelerdir? Bu kitap hem kendi çocukluk öykümüze, hem de bugün satır satır yazılan evlatlarımızın kardeşlik ilişkisine doğru bir yolculuğa çıkaracak bizleri… Önce kendi sebeplerimizi, sonra çocuklarımızın sebeplerini anlamayı ve kabul etmeyi anlatacak. Her bir başlık, yöntem ve teknikler kullanarak ‘kardeş kıskançlığı’ meselesini yönetebilmenin ve en aza indirebilmenin kilit noktalarını sunacak. Yüz binlerce anneye rehber olan Fıtrat Pedagojisi ve Bağırmayan Anneler kitaplarının yazarı Hatice Kübra Tongar, üç çocuklu bir hayatın serencamını, zorluklarını ve kardeşler arasındaki dengenin sırlarını deneyimler ve pedagojik yöntemlerle birlikte kaleme aldı. Evini, çocuk “bağırtıları” yerine çocuk “cıvıltıları” sarsın isteyen tüm anneleri bu keyifli yolculuğa bekleriz… Çünkü kardeş kıskançlığı “yönetilebilir” bir süreçtir. Yeter ki yönetmeyi bilelim…

    9,09
  • İlk 12 Ayda Bebeğin Gelişimi Beslenmesi Oyunları

    Anneciğim beni tanıyor musun? Canım annem, 9 ay boyunca sıcaklığın bana yuva oldu. Sevginle büyüdüm, kalbinin ritminde uyudum. Hayatımın en mucizevî serüveninin sonunda kendimi kollarında buldum; doğdum. Mini minnacık bir emanet olarak, emanetçilerin en tatlısının evladı oldum. Sonra fark ettim ki gözlerinde mutluluk kadar telaş da var. Beni nasıl besleyeceğin, nasıl uyutacağın, nasıl yıkayacağın, hangi ayımda bana nasıl bakacağın hususunda heyecan dolusun. Beni taşırken canım yanacak diye korkuyor, babamın kucağına verirken bile endişeleniyorsun. Ama biliyor musun; beni tanıdıkça bu endişelerinden kurtulacaksın. Zaman içinde dilimi öğrenip, beni anlayacaksın. Tabii bunun için gelişim seyrimi bilmen gerekiyor. İşte bu yüzden sana kendimi anlattım. Beni benim cümlelerimle tanı istedim. Hayatımın ilk yılında nasıl gözükürüm, neleri severim, neler yapabilirim, hangi oyuncaklarla oynar, sağlığım için hangi önlemlere ihtiyaç duyarım bu kitaba yazdım. Gelişimimi ay ay kaleme aldım. Haydi bakalım! Sayfaları arala da bir an önce tanışalım. Kaygılarımızın yerine mutlu anılar koyalım. Annelerin çocuk eğitimiyle ilgili yakından takip ettiği yazar Hatice Kübra Tongar bu kitabında bebeğin dilinden sesleniyor. Bebeğin ilk 12 ayında, onu yakından tanımak, isteklerini ve ihtiyaçlarını anlamak için rengârenk bir başucu kitabı!

    10,24
  • Başımın Üstünde Yerin Var

    Allah’ın (cc) ‘yap’ dediği her şeyin seni sarıp sarmalayan, iyileştiren ve güzelleştiren sebepleri vardır. Sadece birer sorumluluk olarak baktığımızda içlerindeki güzellikleri ıskalayacağımız bu emirler bizi değerli ve kıymetli kılar. İşte bu kitap sana tesettürün bir kıyafet modası olmadığını, seni nasıl güzelleştirdiğini, değerli kıldığını ve Rabbinle arandaki en sarsılmaz bağ olduğunu anlatıyor. Bir ilahiyat ya da din kitabı gibi değil… Tesettürlü bir abladan genç arkadaşına kalan bir yol haritası gibi, yolunu bulmanı sağlıyor…

    7,94
  • Allah’ı Arayan Çocuk

    Hasta annesinin ateşini kim düşürebilir? Bir itfaiyeci mi? Yoksa mikropları hapse atmak için bir polis mi gerekli? Ya da belki bir tamirci annesinin tüm yaralarını onarabilir? Sahi, hastalara şifa veren hangisi olabilir? Doktor amcadan duyduğu ‘Hastalıkların ilacı Allah’tadır’ cümlesiyle yollara düşen ve Güneş’ten Gökkuşağı’na birçok kişiye Allah’ın nerede olduğunu soran bir çocuğun hikayesi bu… Fıtrat Pedagojisi kitabının yazarı Hatice Kübra Tongar, her çocuğun sorduğu ‘Allah nerede’ sorusuna cevap vermeye çalışırken, hem küçük okurlarını, hem de anne-babaları keyifli bir serüvene davet ediyor. Peki, sizce küçük çocuk Allah’ı nerede buluyor?

    10,24
  • Benim Canım Fasulyem / Zuzu İle Allah’ın Güzel İsimlerini Öğreniyorum 1

    Zuzu, küçük bir fasulye yetiştirmeye başlıyor.
    Bu güzel fasulye bakalım O’na Allah’ın hangi isimlerini öğretiyor.

    Küçük yavrularımıza Allah’ın 3 güzel ismini anlatan bu sıcacık öyküye davetlisiniz.

    ‘El-Musavvir, Er-Rezzak, El-Vedud’

    7,94
  • Bilim Fuarında Bir Gün / Zuzu İle Allah’ın Güzel İsimlerini Öğreniyorum 3

    Zuzu, ailesiyle bilim fuarına gidiyor.
    Birbirinden farklı icatlar bakalım O’na Allah’ın hangi isimlerini öğretiyor.

    Küçük yavrularımıza Allah’ın 3 güzel ismini anlatan bu sıcacık öyküye davetlisiniz.

    ‘El-Halık, El-Basir, Es-Semi’

    7,94
  • Kırmızı Başlıklı Kız / Zuzu İle Allah’ın Güzel İsimlerini Öğreniyorum- 2

    Zuzu, botanik bahçesinde çiçeklerin dünyasına doğru bir yolculuğa çıkıyor.
    Bu rengârenk dünya bakalım O’na Allah’ın hangi isimlerini öğretiyor.

    Küçük yavrularımıza Allah’ın 3 güzel ismini anlatan bu sıcacık öyküye davetlisiniz.

    ‘El-Bari, El-Muhsi, El-Cemil’

    7,94
  • Yemezler! & Bilimsel Verilerle Gıda-Hastalık İlişkisi

    Bu kitap tüketiciyi marketler aracılığıyla uzun raf ömürlü gıdaya mahkum eden endüstriyel üretim anlayışının insanları nasıl hasta ettiğini anlatmak amacıyla zorunlu olarak yazılmıştır. Yemezler!, ekşimeyen yoğurt, uzun ömürlü UHT kutu süt, 45 günde yetiştirilip 20 dakikada pişebilen piliçlerden yola çıkarak beslenme-hastalık ilişkisini irdelemekte ve bu vesileyle Batı akademisine, yine onun verilerini kullanarak doğrudan eleştiri sunmaktadır.

    Kitabın gönderme yaptığı kaynakların bütünü bilimsel dergilerde yayımlanmış makalelerdir ve değerlendirme süreci 1800’lerin sonlarından başlamaktadır. İçerik beslenmeyle kısıtlı tutulmamış, biyolojinin ve başta kanser olmak üzere hastalıkların mekanizmaları da farklı birbakış açısıyla yeniden gözden geçirilmiştir.

    10,24
  • Zuzu ile Allah’ın Güzel İsimlerini Öğreniyorum (3’lü Set)

    Zuzu, küçük bir fasulye yetiştirmeye başlıyor.
    Bu güzel fasulye bakalım O’na Allah’ın hangi isimlerini öğretiyor.
    Küçük yavrularımıza Allah’ın 3 güzel ismini anlatan bu sıcacık öyküye davetlisiniz.
    ‘El-Musavvir, Er-Rezzak, El-Vedud’

    Zuzu, botanik bahçesinde çiçeklerin dünyasına doğru bir yolculuğa çıkıyor.
    Bu rengârenk dünya bakalım O’na Allah’ın hangi isimlerini öğretiyor.
    Küçük yavrularımıza Allah’ın 3 güzel ismini anlatan bu sıcacık öyküye davetlisiniz.
    ‘El-Bari, El-Muhsi, El-Cemil’

    Zuzu, ailesiyle bilim fuarına gidiyor.
    Birbirinden farklı icatlar bakalım O’na Allah’ın hangi isimlerini öğretiyor.
    Küçük yavrularımıza Allah’ın 3 güzel ismini anlatan bu sıcacık öyküye davetlisiniz.
    ‘El-Halık, El-Basir, Es-Semi’

    14,90
  • Karatay Diyeti & Bilimsel Gerçeklerle Kilo Vermenin ABC’si

    Bu kitap, klasik bir diyet kitabı değil. Kibrit kutusu, iki yemek kaşığı gibi anlamsız ölçülerle insanı strese sokmuyor. Karatay Diyeti bir yaşam biçimi. Yıllardır pazarlanan beslenme balonlarını patlatıyor, doğru beslenmenin ne demek olduğunu anlatıyor.

    Beslenme ile hücresel/hormonal fonksiyon bozuklukları arasındaki yakın ilişkiye odaklanan Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay, kilo vermenin ABC’sini öğretiyor, hiç zorlanmadan zayıflamanın ve zayıf kalmanın sırrını açıklıyor.

    Hepimizi yıllardır içinden çıkılamayan kısır döngüden, yani kilo verip geri alma korkusundan da kurtarıyor! Üstelik sürprizleri var. Onun siteminde kalori hesabı ya da diyet ürünlerin peşinden koşmak yok! Et, balık, süt, peynir, yoğurt, yumurta, tereyağı, bakliyat, turşu, sebze, meyve ve kuruyemişler serbest…

    Kilo vermek ve verdiğiniz kiloda kalmak istiyorsanız; kilo verirken halsizlik, bitkinlik, isteksizlik ve yorgunluk hissetmeden, mutlu ve enerjik bir şekilde yaşamayı arzuluyorsanız; unutkanlık şikayetlerinden kurtulmayı, düşüncelerinizin berraklaşmasını ve yaptığınız işe kolaylıkla konsantre olmayı hedefliyorsanız bu kitap tam size göre…

    7,94
  • Allah’ın Güzel İsimleri 2. Set (5 Kitap)

    Allah’ın Güzel İsimleri, okul öncesi ve okumaya yeni başlamış 4-8 yaş aralığındaki minik okurlarımız için hazırlandı. Dizinin her bir kitabında, bir esma konu edinilmekte ve bu esma, oyun hamuru kıvamında şeker gibi tatlı resimlerle birlikte anlatılmaktadır. Merak Ediyorum Dizisi ve Daha da Küçükler İçin Allah’ı Merak Ediyorum kitaplarının da yazarı olan ÖZKAN ÖZE tarafından kaleme alınan dizi, özellikle çocuk kitapları için yaptığı çalışmalarla öne çıkan ve sevilen illüstratör ONUR AYBOĞA tarafından resimlendi. İlk sette olduğu gibi her biri 12 sayfalık tamamı renkli resimli 2. SET de yine beş kitaptan oluşmaktadır. Bu mini dizi, her bir kitabında sırası ile Fettah, Muhsî, Bâri, Musavvir ve Kayyum isimlerini anlatıyor.

    17,14
  • Şeytan Çıplak

    Yeni dünya düzeni! Reklâm, moda, kredi kartları, facebook’lar, twitter’lar, cep telefonları, ipad’ler, sentetik toksik yiyecekler, ‘güzellik’ ürünleri ve hatta ‘naylon mürşitler’ ile esir alınan beden ve ruhlar ordusu… Toplumları bir arada tutacak dini, kültürel, geleneksel ve yerel ne varsa tahrif etmeyi ana ilke edinen bir düzen! Allah’ı dışlayıp insanı yapayalnız bırakan modernizm! Şeytanın kurumsallaşmış formu! Kâinat şeyleştirildiği için, insan da şeyleşti. Girift, kirlenmiş, buhranlı ve şizofrenik bir hayatın içine itildik. İdeoloji ve bilim temelli ‘kurumsallaşmış kötülük’ bir virüs gibi sarıyor her yanımızı. Acı duyabilen her varlığa kasıtla şiddet uyguluyor. Parçalamaya çalışıyor tevhidi! Bedenimizin zikrini… Mamafih kuşatıcı olan zulüm değil, haktır. Unutulmamalıdır ki, zalimin başarısı güçlülüğünden değil, bizim ona yüklediğimiz aşırı güç vehminden… Şeytan ve küresel mafya, insanları çocuklarıyla, rızklarıyla, gelecekleriyle, hatta iktidarlarıyla korkutur. Bize düşen, düşmana güç vehmetmek ve ona atfedilen sanal gücün büyüsüne kapılmak değil, kendi gücümüzün farkına varmaktır, Hz. Musa misali… Hz. Peygamber en zor anında yoldaşı Hz. Ebubekir’e ne diyordu: “Korkma! Allah bizimle beraberdir!” Kemal Özer, sanal âlemde binlerce kişi tarafından okunan yazılarını kâğıda geçirdi. Bize hakikatin nesli olduğumuzu hatırlatmak için. Hannas’ın dehlizlerini aydınlatmak, “Şeytan çıplak!” demek için!

    6,79
  • Şeytan Ye Diyor! & İnsan Ne Yemeli Ne Yememeli?

    Allah. Bizlere Kur’an-ı Kerim vasıtasıyla seslenerek yiyeceklerin ‘temiz’ olanlarından yememizi öğütler.
    Peki ama hangi gıdalar temiz? Temizden kasıt tam olarak ne? Bir gıdanın temiz (ve helal) olup olmadığını nasıl anlarız? Sözgelimi kalsiyum fosfatla beyazlatılmış, kimyasal yapıştırıcılarla şekillendirilmiş bir kesme şeker temiz olabilir mi? Ya işkence altında, hayatı boyunca gün ışığı görmeyen bir tavuğun et ve yumurtası? Ticari glikoz ve fruktoz şurubuna aroma ve boya ilavesi ile arısız üretilen yapay bal sizce temiz mi? GDO’lu mısırla beslenen, antibiyotik delisi olmuş sığırların eti caiz olabilir mi? Çocuklara bolca yedirdiğiniz hidrojenize bitkisel yağlı ve hatta DDT’li çikolatalar, gofretler? İçinde onlarca zararlı katkı maddesi bulunan beyaz ekmek sizce temiz kapsamına girer mi? İftar sofralarından bile eksik edilmeyen kolalı ve aromalı içeceklerde alkol olduğunu biliyor musunuz?

    Bu gerçek liste uzar, hayatlar kısalır!

    Gıda Güvenliği Hareketi Lideri Kemal Özer, Kur’an-ı Kerim’de zikredilen ‘temiz gıda’nın gerçek anlamını arıyor. Yıllardır gönül rahatlığıyla tükettiğimiz ‘şüpheli’ gıdaların ipliğini tek tek pazara çıkarırken; salığı kaybetmemek için tertemiz öneriler getiriyor. Dayatılan hazcı ve tüketim endeksli yaşam tarzını reddediyor, bizleri geleneksel ve tıbbi olanla yeniden buluşturuyor. “Ne yiyeceğimizi şaşırdık” diyenlere ‘dosdoğru’ yolu gösteriyor.

    11,39
  • Müslüman’ın Diyeti

    “İslam, sadece kendine inanan Müslümanların değil, tüm insanların ve gezegende yaşayan tüm canlıların sağlığıyla ilgilenir. Ben de Müslüman’ın Diyeti’ni herkese yazdım. Şifa arayanlara, iyileşmek isteyenlere, az yemeyi başaramayanlara, hazcı tüketimden sıkılanlara, hayatında ‘temiz’ bir sayfa açmak isteyen herkese…” Kemal Özer Gıda Hareketi Lideri Kemal Özer, bu çalışmada haz eksenli tüketim biçiminin ve kirletilmiş gıdaların, şişmanlık, obezite ve diğer hastalıklarla olan ilişkisini ele alıyor. İnsanları şişmanlıktan ve mutsuzluktan kurtarmak için ‘temiz ve sağlıklı’ bir beslenme modeli kuruyor. Nefsinizi, az ve öz yemeye ikna etmenin yolunu gösteriyor. Kur’an-ı Kerim’de önerilen ve Hz. Peygamber’in de bilfiil hayatında uyguladığı ‘doğru beslenme ilkeleri’ni açıklıyor. ‘İslam’ın mutfağı’nı ve ‘Hz. Peygamber’in yeme-içme prensipleri’ni daha önce benzeri yapılmamış bir bütünlükle derliyor. Kemal Özer, halkın çok merak ettiği sorulara da yanıt veriyor: Beslenme ve kısırlık arasında ilişki var mı, kısırlıktan kurtulmak için nasıl beslenmek gerekir? Batı tıbbının da kabul ettiği orucun, insan vücudundaki iyileştirici etkisi ne? Şişmanlamamak/zayıflamak için atılacak ilk üç adım hangisi? Çocuklarının da geleceğini düşünen ‘akıllı’ bir ailenin mutfağında neler olmalı, neler olmamalı? Yemekleri hangi sırayla yemeli? Sofra nasıl olmalı? Özer’in bu son soruya verdiği yanıt ise her şeyi özetliyor: “Sofranız, evinize misafir olan Hz. Peygamber’in de yiyebileceği bir sofra olmalı!”

    9,09
  • Bağlanma Günlüğü

    Hatice Kübra Tongar’dan Mutlu Ailelere!
    Bu günlük değişimin, gelişimin ve ‘ailece’ daha huzurlu günlere yürümenin başlangıcı olsun niyetiyle hazırlandı.

    Bu günlük değişimin, gelişimin ve ‘ailece’ daha huzurlu günlere yürümenin başlangıcı olsun niyetiyle hazırlandı. Evliliğimiz -Rabbimizin tarifinde olduğu gibi- bize ‘huzur’ versin, anneliğimizle birlikte becerilerimiz, farkındalığımız ve kalbimiz de büyüyebilsin duasıyla sana ulaştı.
    Her bir sayfada kendi iç yolculuğumuzu besleyen, farkındalığımızı geliştiren, gözümüze tefekkür gözlüğü iliştiren, geçmişe dair acılarımızı ve hesaplarımızı temize çeken teknik ve uygulamalar; yavrumuzla bağımızı güçlendirecek ‘Bağlanma Temelli’ oyunlar var.
    Teknik ve uygulamalara düzenli bir şekilde devam ederek ‘kendimizle’; günlük oyunları oynayarak ‘yavrumuzla’ ve ‘ailemizle’ yeniden güvenli bir bağ kuracağız. Günlük esma zikirlerini çekerek, Yaratanımızla (cc) bağımızı güçlendirmeye talip olacağız. Ve o gün yaşadığımız deneyimleri, hissettiğimiz duyguları, değişimleri ve gelişimleri günlüğümüze not ederek, gün be gün gelişen tekamül yolculuğumuzu takibe çıkacağız.
    O zaman hazır mıyız fıtratımızdaki özü, ailemizdeki güzelliği, annelikteki muhabbeti keşfetmeye? Haydi hep birlikte aşk ile; ‘Niyet ettik niyet eyledik değişime, gelişime, ailece güzelleşmeye…’

    7,94
  • Arifler ve Olağanüstü Hadiselerin Sırları

    Zamanlar üstü bir açık oturum sanki. Zamanlar üstü çünkü “sohbet” bir avlu sessizliğinde akıyor, temiz su kadar berrak; hakikatleri konuşuyorlar. Üstelik sohbete katılanlar aynı zamanı ve mekânı da paylaşmıyor! İki büyük isim arasında geçiyor konuşma. İbn Sina tembih ediyor, işaret ediyor, nasihat veriyor. Gerçeğin özünü süzüyor, kelimelerin inceliklerinde hikmetlerin değerlisini lokma lokma yediriyor. Fahreddîn Râzî ise bunları daha iyi anlayabilmemiz için açıklıyor, detaylandırıyor.
    Konular da alabildiğine ilgi çekici. Allah yolundaki ariflerin makamları, özellikleri ve üstünlükleri. Söz ariflerden açılmışken metafizik alemin derinliklerine dalıveriyor ikili. Ve o berrak suyun gayblarında olağanüstü hadiselerin sırlarıyla, sözgelimi uzun süre gıda almadan yaşayabilmenin, imkânsız gibi görünen güç fiilleri yapabilmenin gizemiyle tanıştırıyorlar bizi.

    4,49
  • You‘TÜP’lü Kanalıma Hoş Geldiniz!

    Mine Sota’dan ‘Aboo’ dedirtecek kitap!
    Hişştt!
    Toplaşın!
    Genetik mühendisi Şenol’un düğünlerde niye piyanist şantörlük yaptığını…
    Karton kutuda yaşayan Sabrettin Bey’in, paraya para demezken, bankadan nasıl mezar yeri kredisi istediğini…
    Yapay zekanın, bizim maalleye gelince nasıl YATAY ZEKA olduğunu…
    Hedefini asla şaşırmayıp tam on ikiden vuran ANNE TERLİĞİ’ni…
    Çocuğun anten ayarları yanlış yapıldığında, ortaya nasıl “Nihohahaa!” adlı bir gerilim filminin çıktığını…
    “BİZE Bİ’ ŞEY OLMAZ” derken, bize nasıl her şeylerin olduğunu…
    Hayırlı bir iş niyetiyle başlanan düğün olayının, sonunda nasıl “HAYIR!” lı bir işe dönüştüğünü…
    Canımızın içleri dediğimiz bağzı arkadaşların, radyoaktif madde gibi ömrümüzün başını nasıl yediğini…
    Alttan almaklar canınıza yetip “Bi’ sssaniye!” dediğiniz anda nasıl “SEN ÇOK DEĞİŞTİN!” dendiğini…
    Korku filmlerinde öcülü böcülü şatolara girip “Merhabaa!” diyen Suzın ve Tom kişilerinin ayküü’sünün ne kadar düşük olduğunu…
    Ve her bi’ şeyleri anlattık.
    Her birimiz kendi hayat kanalımızın fenomeniyiz… Uzun uzun çileler çekip bu kanallarda kısacık bir bölümünü yayınlıyoruz.
    Ama bir son dakika haberi sevgili seyirciler! Dünya ne düz, ne yuvarlaktır. Dünya;YAMUKTUR! Net bilgi. Yayalım.

    Ayriyetten hey sayın “Aboo o ne!”miz! RH pozitif çareler sunan bu kitabı okurken ki tüm gülüşmeleriniz kayıt altına alınacaktır.
    O zaman, haydin!
    You‘TÜP’lü kanalıma hoş geldiniz!

    5,64
  • Gülen Şeytanlar Tarihi

    Aslında bu ‘tarih’, şeytanın kibri yüzünden Allah-ü Teâlâ’nın, Âdem (a.s.)’a yani insana secde/tazim emrine isyanıyla başlamış, O ve zevcesi Hz. Havva’yı, ‘yasak ağaç’ ile aldatmasıyla devam etmiştir. İblis ile insanın mücadelesi o gün bugün aralıksız sürüyor.

    Şeytan, Kuran’ı Kerim’de de açıkça beyan edildiği üzere, sırat-ı müstakime ulaşan Müslümanları bu yoldan uzaklaştırmak, Âdem’in çocuklarını Hakk yola yaklaştırmamak ister. Bunun için içimizden bazılarını kendine çırak olarak alır, kalfalığa kadar terfi ettirir. Bu iki ayaklı şeytanlar ise ustalarıyla beraber fitne ateşi yakarlar. İsterler ki; şüphecilik artsın, akıl ve lider putlaşsın, Müslümanlar kendi arasında fırkalara bölünüp parçalansın, herkes sadece kendini doğru yolda görsün, fitne, fesâd alsın yürüsün, Hakk ile batıl karışsın…

    İşte bu kitap, şeytan ve onun emrine giren kalfaların ifsad tarihidir. Sion, Bilderberg, Gül Haç, CIA, MOSSAD, BND, NATO, Cizvit, Moon, Opus Dei, Sayntoloji, mason locaları ve dahi FETÖ gibi illüzyonist şer şebekelerinin yazdığı ‘kanlı’ bir tarih… Başka bir ifadeyle, başrolünde sahte peygamberlerin, sahte şeyhlerin, Pavlus, İbn-i Sebe, Hasan Sabbah, Sabetay Sevi gibi hannâsın oynadığı ‘büyülü’ bir film…

    Bir daha aldanmamak, kanmamak, tuzağa düşmemek ve evet şeytanın kalfalarıyla savaşmak, bir eşrefi mahlûkat olarak bize verilen emaneti hakkıyla taşımak için okunmalı! Düşmanı yakından tanımak için… İlk kez yayımlanan belgeler, bini aşkın referans eşliğinde, bir ‘korunma’ ve ‘fetih’ duası niyetine…

    11,89
  • Hikmetli Kıssalar Gençlere Hisseler

    Toplumu ayakta tutan direklerin bir bir terk-i dünya ettiği, her şeyin değersizleştiği sıkıcı zamanlardan geçiyoruz… Kadim değerlerimizi yitirdik. Helâl-haram ayrımı kayboldu. Artık aramızda meczuplar yok. Mahalle çöktü. Sokak, değersizliğin mekânına dönüştü. Hava, su, toprak kirlendi. İnsan zehirlendi. Eşkıya şehre inip beyefendi kılığına büründü. Kâtil, efendi tipinde. İnsan değişti, insan bozuldu, iyiler iyi atlara binip erişilmez diyarlara göçtü!

    Velâkin umutsuzluk bize yakışmaz. Bugünümüzü kurtarmak, kendimizi iyileştirmek, fertten cemiyete varoluş mânâsını iâde etmek hâlâ mümkün. Geçmişle, tabiatla, tabii olanla, ulvî değerlerle olan bağımızın koptuğu bu zaman diliminde ‘uyanmak’ ve ‘yenilenmek’ şart.

    İşte bu kitap, bu bağı yeniden kurmak için yazıldı. Önemi, sadeliğinde saklı, hakîkî bir adım atıyor, hafızamızı tazeliyor. Sevgi ile var olan, güvene ve cömertliğe dayanan medeniyet inşâsına giden yolda, hikmetli kıssalardan kendi adımıza hisseler çıkarmamıza yardımcı oluyor.

    Bu derlemenin, çocuklara ve gençlere iyi geleceğini ümit ediyoruz. İyi bir gelecek şu an en çok muhtaç olduğumuz şey. O yüzden, diplomalı cahiller üretmek dertlerimize çâre değil. Aksine dinini, diyanetini bilen ve dahi mâzisine bağlı nesillere ihtiyacımız var. Rabbimizden bunu niyaz ediyoruz!

    7,94
  • Oruç Çiğnemek Sakızı Bozar Mı Hocaaamm?

    Televizyon dininin iyi niyetli geçmişi,
    çok reklamlı şimdisi ve içler acısı geleceği üzerine…

    İletişim kuramcıları televizyonu Roma sirkine benzetir Sirkte hiçbir şey normal olmamalıdır. Her şey şaşırtmalı ve yürekleri ağıza getirmelidir. Ayılara etek giydirilir sirkte. İnsanların ağzından ateş çıkar. Filler tek ayak üstünde durur. Aslanların ağzına kafa sokulur. Kanişler arka bacakları üzerinde dans eder

    Televizyonda din anlatırken de, televizyondan sirk kurallarını değiştirmesi beklenemez. Onarıcı, sağduyulu, sakin, insaflı, duru ve diri hiçbir görüntüye ve sese izin vermez televizyon. Veremez! Din programlarında da çatışma olmalı,  hiç olmadık tuhaflıklar gündeme gelmelidir, fantezi ürünü erotik imalar yapılmalıdır, hiç duyulmamış hurafeler dillendirilmelidir.

    Din programcısı televizyonda tutunmanın bedelini ödemelidir. Sirkte olmanın gerektirdiği her türlü tuhaflığı harfiyen yerine getirmelidir. Yakası bağrı açılmadık absürt soruları kucağında bulmalı,  eski küflü sayfalarda kalmış hurafeleri dillendirmelidir. Cast ajansından ücretle kiralanmış seyircilerin eline tutuşturulmuş ısmarlama sorular karşısında, gerekirse şaşırmalı, utanmalı, eli ayağı birbirine dolanmalıdır. Saf yürekli halkın hocalığına verdiği açık krediyi sonuna kadar kullanarak sirke seyirci kazandırmalıdır. İslam’da cinsel hayattan kabir azabının türlerine, kefen bağlama şovundan yanlış imsak vakti polemiklerine uzanan gündemleri ustalıkla yoğurmalıdır. Nihai tahlilde, show bir business’tır! Elbette ki “show must go on!”dur. Aksi caiz’nt…dır.

    Dr. Senai Demirci, Oruç Çiğnemek Sakızı Bozar mı Hocaaamm derken, psikoterapist kimliğiyle, kimseleri kırmadan, sahne arkası şahitliklerini de yanına alarak, sade dilli bir medya okuması yapıyor. Safdil insanımızın duru ve diri olan dini, din adına üretilen kokuşmuş görüntülerden ve kirli gürültülerden ayıklamasına yardımcı olacak bir kılavuz oluşturmayı deniyor.

    6,79
  • Bağırmayan Çocuklar

    Merhaba anneciğim, Benim, yavrun. ‘Kim olduğunu zaten biliyorum’ deme. Çünkü bence henüz yakından tanışmadık seninle. Beni tanımak için yeterince çaba sarf etmedin bence. Eğer tanışmış olsaydık ağladığımda, inatlaştığımda, korktuğumda, tepki gösterip öfke duyduğumda sana bir şeyler anlatmaya çalıştığımı fark ederdin. Hareketlerime değil, onların altındaki asıl sebebe odaklanırdın. ‘Beni üzmek için yapıyor’, ‘Sırf benimle inatlaşmak için uğraşıyor’ diye düşünmezdin o zaman… Her davranışımın altında masum bir ihtiyaç olduğunu hissederdin. İşte artık seninle tanışalım diye, bu kitabı bırakıyorum ellerine… Beni tanıdıkça daha da çok seveceğini, gelişimime destek vereceğini, elimden tutup hayat yolumda birlikte yürüyeceğini biliyorum. Ve yaptığın ya da eksik kaldığın her bir yönünle birlikte, seni çok ama çok seviyorum.

    10,24
  • Fıtrat Pedagojisi 2 Peygamberlerin Çocuk Eğitimi Metotları

    Onların hayatlarını ‘geçmişin hikâyeleri’ gözüyle okuduk. Mucizeleri mercek altına alıp, insanüstü özellikler atfettik. Oysa her biri bizlere örnek olarak seçilmiş birer eş, baba, arkadaş, kardeş modeliydi… Türkiye’de ilk defa Kur’an’da geçen peygamberler kıssaları pedagoji bilimi ışığında kaleme alındı. Peygamberlerin çocuk eğitimi metotları, anne-babalara kılavuz olması duasıyla yazıldı. Hatice Kübra Tongar Fıtrat Pedagojisi Serisi’nin ikinci kitabında hepimizin aklındaki soruları yanıtlıyor: Çocuk eğitimi nerede ve nasıl başlar? Özgüvenli çocuk yetiştirmenin yolları nelerdir? Çocuk sevildiğini nasıl hisseder? Cinsiyete göre saygınlık eğitimi nasıl verilir? Çocuk eğitiminde anne ve babanın rol dengesi nasıl olmalıdır? “İnsanı, yaratılmışların en şereflisi yapan şey; fıtratıyla getirdiği ve özüne dürülmüş gönderildiği halini koruması, yani biyolojik bünyesini asıl yaradılış şifresiyle buluşturmasıdır. Hatice Kübra Tongar’ın kaleme aldığı elinizde tuttuğunuz bu güzel çalışması da işte bu noktadan çok önemsediğim bir eserdir. Özümüzde dürülü olanı fark etmek için yol açtığı, farkındalığımızı arttırdığı, kutsal değerlerimizin etrafında kenetlememizi sağladığı ve ebedi kurtuluşumuza yol haritası olduğu için…” Eğitimci-Yazar Mine İzgi “Anne-baba olmanın en zor yanı çocuklarla nasıl işbirliği yapacağımızı bilemememizdir. Doğru yolları bulabilmenin yolu, çocuklarımızın büyüme dönemi özelliklerini bilmemizle başlar. Fıtrat Pedagojisi 2 ebeveynlik maceranızda siz sevgili anne-babalara kılavuz olacak, uygulanabilir çok özel bir çalışma…” Psikolojik Danışman-Aile/Çocuk Danışmanı Mehtap Kayaoğlu

    7,94
  • Deccal Tabakta

    Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi Derneği Genel Başkanı Kemal Özer’in kaleme aldığı Deccal Tabakta olay yaratacak bir kitap. Gıdalarımız üzerinde oynanan kirli oyunu ve bu oyunun soğukkan-lı deccalî oyuncularını deşifre ediyor. İnsanlığın en ivedi ve hayati meselesi olan gıda emperyalizmini, Allah’ın yarattığı tertemiz gıdalarımızın nasıl kirletildiğini mercek altına alıyor. Umudu da hiçbir zaman elden bırakmayarak okuyucuya ‘ gerçek kurtuluş’ reçeteleri veriyor.

    Günümüzde şeytanın rolünü, gıdayı silah olarak kullanan dev tröstler üstleniyor. Cennet için yaratılmış ruh ve bedenimize müdahale etmek, fıtratımızla, genlerimizle oynamak istiyorlar. Amaçları, minicik bebekleri, insan denen o güzel halifeyi ‘organizma’dan ‘mekanizma’ya dönüştürmek. Onlar acımasız, para da çok umurlarında değil. Sahip olmak, her şeye sahip olmak, kıyametten sonra da yaşamak arzusundalar. Yaratılışın sırrına vakıf olamadıkları için, yaşam kaynağı tohumları ele geçirmek ve kirletmek istiyorlar.
    Rockefeller, Rothschild, Monsanto, Cargill, IMF, Dünya Ticaret Örgütü, CFR, Bush ya da Obama fark etmiyor. Hepsi ‘organik’ olarak birbirine bağlı. ‘Dünyanın kurtuluşu’ olarak sundukları ise hibrit, transgenik, ebter ve genetiğiyle oynanmış tekno-gıdalar. Kadınları kısırlaştıran, çocukları hasta eden, çiftçileri köleleştiren, doğayı mahveden kirli, ucube, haram gıdalar… “Bu şeytani gıdaları yemektense şerei bir şekilde ölmeyi tercih ederim” diyorsanız bu kitabı okuyun. Çünkü Deccal Tabakta sizi vicdanınızla baş başa bırakıyor.

    9,09
  • İyi Gıda Kötü Gıda

    Nefsinin, neslinin, ailesinin ve sevdiklerinin sıhhatini düşünen hemen herkesin derdi aynı: Tamam! Hepimiz gıdanın iyisini, temizini istiyoruz! Peki, iyiyi nasıl anlayacağız, kötüyü nasıl ayırt edeceğiz? Dahası iyi gıda ne demek, hangi kıstaslar gıdayı iyi yapar? İyi gıdayı nereden bulacağız?
    Kemal Özer tam da bu sorulara cevap veriyor. Hazcılıktan uzak bir mutfakta olması gereken temel gıdaların iyisini ve kötüsünü anlatıyor. Bunu yaparken öncelikli rehberi, bizi açık açık uyaran Kur’an ayetleri; sonra gıdaların fıtratıyla oynanmadan yapılan geleneksel ziraatın o kadim güzelliği. Ve yıllardır Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi Başkanı olması nedeniyle edindiği engin tecrübe…
    İşte ekmekten ete, kefirden peynire, tereyağından margarine, meyve-sebzelerden tavuğa, süt ve mayadan baharatlara uzanan tertemiz bir yolculuk.
    İşte Türkiye’nin ilk İyi Gıda-Kötü Gıda Kılavuzu!

    7,94
  • Yediklerinizin İçinde Ne Var?

    Beslenme, şefkatli anne ellerinden market raflarını ‘süsleyen’ sentetik gıdaların insafına terk edildiğinden beri sağlığımız da bozuldu. Gıda sektörü son derece rasyonel: Daha çok kazanmak için ne gerekiyorsa yapıyor. Yiyeceklerin tabiî hallerine tahammül edemiyorlar! Çünkü bizim için sağlık demek olan bu tabiîlik onlar nezdinde ‘para’ etmiyor. Büyük üreticiler ve onların emrindeki mühendisler, gıdaların raf ömrünü mümkün olduğunca uzatmak, rengini cazip kılmak, tadını değiştirmek, hacmini artırmak için gece gündüz çalışıyorlar. Bu ‘yapay’ değişimi sağlamak için de ‘katkı maddeleri’ kullanıyorlar. Ama ‘küçük’ bir sorun var: Bu katkı maddeleri hem sağlığımızı, hem de insanlığın geleceğini çok ciddi şekilde tehdit ediyor.

    7,94
  • Başlarım Senin Aşkına

    Dünyanın boş ve aldatan yüzüne dönüp “başlarım senin aşkına!” dedikten sonra Allah’a yönelip “RABBİM önceden hazır değildim şimdi iznin olursa seve seve BAŞLARIM SENİN AŞKINA” diyeceğiniz bir kitap…

    Hakikatler gönlünde bir sarsıntı oluşturmuyor mu, yoksa uyanmak için hâlâ yerin göğün sarsılmasını mı bekliyorsun?
    Ve anlarsın zor sorular ancak kaliteli öğrencilere sorulurmuş
    İmtihanın bu yüzden ağırmış, anlarsın.
    Ve anlarsın ateş İbrahim’i yakmadıysa,
    Balık Yunus’u yemediyse,
    Bıçak İsmail’i kesmediyse,
    Deniz Musa’yı boğmadıysa,
    Kuyular Yusuf’ları almadıysa,
    Sen de anlarsın umutlarını kün fe yekün’le büyütmen gerektiğini.
    Ve anlarsın,
    Allah azze ve celle geciktiriyorsa, güzelleştiriyordur.
    Sabret…
    Sabret…
    Anlıyorsun değil mi?

    6,90
  • Neee? Kümese Yeni Bir Civciv Mi Geliyor?

    Kümese yeni bir civciv geldi ve her şey değişti!
    Gıdaklıgil ailesinde yepyeni bir heyecan var: “Küçük bir yumurta!”
    Yalnız kümesin ağabey civcivi Gıdık bu işten çok da memnun değil gibi…
    Yarışı Yavaşlar Kazanır kitabının yazarı Hatice Kübra Tongar’dan kardeş kıskançlığıyla ilgili sıcacık bir masal…
    Kümeslerin az biraz kıskanç civcivlerine kocaman bir öpücükle…

    10,24
  • Üç Çocuk Bir Rüya Peygamberimi Anlat Bana

    Hey sen, güzel çocuk! Gelsene biraz yanıma. Duydum ki merak etmişsin ‘Peygamberim kim acaba?’ Haydi tut elimizden, kuş olup uç peşimizden Beraberce gidelim Asr-ı Saadete yeniden… ‘Allah’ı Arayan Çocuk’ ve ‘Yarışı Yavaşlar Kazanır’ kitaplarının yazarı Hatice Kübra Tongar, çocuk­larının rüyasına sizleri de çağırıyor. Üç küçük kardeş bir gece uykuya dalıyor. Veeee… O da neee?! Gözlerini Mekke’de açıyor. Peygamberimizin (sav) doğumunu, çocukluğunu, gençliğini ve risaletini çocuklar şiir tadında okuyor. Üç Çocuk Bir Rüya kitabı, çocuklarımızı rüya gibi bir zamanın iklimine uyandırıyor.

    12,54
  • Mevzular

    Ezberlemeyeceksiniz, anlayacaksınız. Formül bu.

    Dünya’da ve Türkiye’de olup biten tarihi ve güncel olaylara bir de Oğuzhan Uğur’un hicivle karışık yorumlarıyla bakmak ister misiniz? Dünyada ne oluyor, ne oldu ve neler olacak? Bu tarz sorulara meraklıysanız, bu kitap sizin için bir arşiv niteliğinde olacak.

    “Biz eskiden sokakta enerjimiz bitene kadar oyun oynardık, şimdiki çocuklar tabletin şarjı bitene kadar oyun oynuyorlar. (…) Deprem, yangın, sel değil, bilgisizliktir asıl felaket. (…) Ben birinin zihnine girip kendi fikirlerimi yerleştirmek istemiyorum. Ben sadece bu taraftan da bakın diyorum. (…) Ezberlemeyeceksiniz, anlayacaksınız. Formül bu. (…) Soru sormaya devam etmek iyi bir şeydir. Kötü olan, cevapları görmezden gelmektir. (…) Eskiden yeteneğini keşfettiğimiz insanları ünlü ederdik, şimdiyse biri ünlü olduktan sonra yeteneklerini keşfetmeye çalışıyoruz. (…) En tehlikeli insan, bahaneleri olan insandır. (…) Tek yapamadıkları şey bölmek, onu da yapamazlar. Beceremezsiniz, çünkü biz bir’iz. Bir’i bir’e bölemezsiniz!”

    6,90
  • Korkutarak Değil Sevdirerek Din Eğitimi

    Zorlaştırmayın kolaylaştırın. Sevdirin, nefret ettirmeyin…”
    Hadis-i Şerif

    Eğer biz namaz vakitlerini değil de dizi saatlerini dört gözle bekliyorsak…
    Eğer Peygamberin çocuklara kaşlarını bile çatmadığını biliyor ama bir yandan çocuğumuzu dövüp sövüyorsak…
    Eğer oruç tuttuğumuzda hırçın, kızgın, tahammülsüz oluyor ve çocuğumuza ‘zaten oruçluyum…’ diye başlayan cümleler kuruyorsak…
    Eğer çocuğun oyununu bölmemek için secdelerini uzatan Nebi’ye rağmen namazda önümüzden geçti diye çocuğumuzu azarlıyorsak…
    Eğer Hz. Ömer’in adaletini anlatırken iki kardeş arasında adil olmayı başaramıyorsak…
    Eğer Hz. Osman’ın hayâsından bahsediyor ama ahlaka aykırı görüntüleri televizyonla evimize davet ediyorsak…
    Eğer Hz. Ali’nin ilminden övgüyle bahsedip, en son ne zaman kitap okuduğumuzu bile hatırlamıyorsak…
    Eğer hatim üstüne hatim yapmamıza rağmen Kur’an’ı anlamak ve yaşamak için hiç gayret sarf etmiyorsak…
    Eğer çocukları camiden kovuyor, gerekçe olarak da çocukluk şakımalarını gösteriyorsak bir yerlerde bir hata yapıyoruz demektir.
    Hatice Kübra Tongar, çocuklarımıza nasıl bir anlayışla, ne zaman, hangi yöntemlerle, zorlamadan, sevdirerek ve oyunlar oynayarak nasıl din eğitimi vereceğimizi adım adım anlatıyor.

    9,09
  • Gerçek Tıbbın 10 Şifresi

    Prof. Canan Karatay bu kez gerçek tıbbın yeni şifreleriyle karşınızda! Yine iddialı, yine kendinden emin. Köhnemiş yanlış bilgileri düzeltiyor, ufku genişletiyor, sağlığa getirdiği Karatay bakış açısını pekiştiriyor. Mutluluk ve şifa için en kestirme yolu gösteriyor. Hepimizi iyileştiriyor!
    Karatay, 50 yıllık hekimlik tecrübesiyle gözlemledi, okudu, araştırdı, bilgi süzgecinden geçirdi. Şimdi Türk halkının sağlıklı yaşaması ve yaşlanması için, mutlu, enerjik ve verimli bir yaşam sürmesi için bir ezberi daha bozuyor! Prof. Canan Karatay’ın yeni kitabındaki iddiası çok net! Yüzlerce bilimsel referans ışığında ‘GENETİK’ ve ‘İYİLEŞMEZ’ denen hastalıklar İYİLEŞİR diyor.

    13,69
  • Bağırmayan Anneler

    Anneniz Size Bağırıp Döver Miydi? Benim küçüklüğümde çocukları dövmek, hakaret etmek, bağırmak ‘normal’ kabul edilen bir ebeveynlik davranışıydı. Aileler çocuklarına bu davranışlarda bulunduklarında, şimdinin annelerinin yaşadığı pişmanlık, vicdan azabı ya da hatayı telafi etmek gibi duygular yaşamazlardı. Çünkü o dönem ‘kızını dövmeyen dizini döver’, ‘dayak cennetten çıkmadır’ dönemiydi. Öyle öğrenmişlerdi. Çocuk hata yaptığında ceza verilmeliydi, hatta ceza ne kadar büyük olursa o kadar iyiydi. Mesela çocuğu dövmek demek, ‘bak bu davranışın çok yanlış, o kadar ki seni dövüyorum, canını yakıyorum ki bir daha yapmayasın’ demekti. İşin ironik kısmı, geçmişe dönüp baktığımızda annelerin ya da babaların bizleri dövdüğü, bağırıp çağırdığı, aşağılanmış hissettirdiği anları gözlerimiz dolarak hatırlıyor olmamıza rağmen, neden yaptıklarını –yani vermek istedikleri dersi- hatırlamıyor olmamız. Eminim sizler de belli şeyler hissediyorsunuzdur: Ebeveynin vermek istediği ders unutuldu gitti. Geriye sadece yenilen dayakların ve işitilen azarların soğuk anıları kaldı. İşte bu kitap tam da bunun için yazıldı. Evlatlarımız yıllar sonra geriye dönüp baktıklarında yanaklarına atılmış bir tokadın soğukluğundan çok, yüreklerine dokunan bir annenin sıcaklığını hissetsinler diye… O zaman gelin hep birlikte; Niyet Ettik Niyet Eyledik Bağırmayan Anneliğe…

    9,09
  • Ben Ne Biliim? 90 Soruda Bilimce Eğlence

    Merhaba dostum…
    Sen bu satırları okuduğunda ben rengârenk bir kelebeğe dönüşmüş olacağım. O çiçek senin, bu taç yaprak benim baharın tadını çıkaracağım.
    Ama merak etme, bu kitap sayesinde bilgeliğimin bir kısmını sana aktarıyorum. 90 kafa kaşındıran sorunun cevabını bir bir anlatıyorum.
    Kitabın satırlarında dünyadaki en zor soruların cevaplarını bulacaksın. İnanmıyorsan annene ya da babana sorabilirsin. Göreceksin ki sorularıma cevap veremeyecekler. En azından benim verdiğim cevapları…
    Normalde sana kendini 10 saniyede imha edecek bir not yazardım. Ama söylediklerimi unutabileceğin ihtimaline karşı bu not hep burada kalacak. Kitabı okurken unuttuğun, takıldığın bir yer olursa bu notu yeniden okuyabilirsin.
    Haydi bakalım sıra sende!
    Artık hayatın gerçeklerini öğrenme vaktin geldi!

    7,94
  • Benden Vazgeçme Ya Rab

    Hava karardıkça bende bir sen başlar, susamayacak kadar dolu konuşamayacak kadar yorgun gönlünü hissederim mesafelere aldanmadan. Acını anlatamazsın ama “acıyla” anlatabilirsin heybenden dökülenleri. Daha konuşmaya başlamadan ne diyeceğini bilen Rabbine açarsın avuç avuç azabını. Gaflet kalkar, şerrin içindeki hayırları görmeye başlar vicdanın. Ve anlarsın. Aslında Allah senin için çok güzel yollar yaratmış… Ve anlarsın Ateş İbrahim’i yakmadıysa Balık Yunus’u yemediyse Bıçak İsmail’i kesmediyse Deniz Musa’yı boğmadıysa Sen de umutlarını “Kün Fe Yekün” ayetiyle büyütmelisin…

    7,94
  • 1-5 Yaş Çocuğunun Gelişimi Beslenmesi Oyunları

    Sevgili anneciğim,

    Mini minnacık bir battaniyenin içinde beni eve getirdiğin günü hatırlıyor musun? Bana aldığın kıyafetler bile üzerime büyük gelmişti. Belki küçük bedenime bakıp nasıl büyüyeceğimi düşünmüştün. Hatta belki biraz korkmuştun. Oysa aradan aylar geçti ve ben ilk yaşımı doldurdum bile…

    Şimdi seninle yepyeni bir eşiğin girişinde duruyoruz. Bebeklikten çocukluğa doğru hızla yürüyen küçük bir kâşifim artık. Tabii benimle birlikte, bana dair heyecanların, kaygıların ve soruların da büyüyor. Mutlu bir çocuk olmam için her şeyi doğru yapmak istiyorsun.

    Merak etme! Bu konuda en büyük yardımcın yine ben olacağım. Bakımımdan beslenmeme, oyunlarımdan gelişimime kadar bilmen gereken tüm bilgileri tek tek sana anlatacağım.

    İşte çocukluk yıllarımda ihtiyacın olan tüm bilgiler!

    Benim dünyama konuk olmaya hazır mısın?

    Annelerin çocuk eğitimiyle ilgili yakından takip ettiği yazar Hatice Kübra Tongar bu kitabında çocuğun dilinden sesleniyor. 1-5 yaş çocuğunu yakından tanımak, isteklerini ve ihtiyaçlarını anlamak için rengarenk bir başucu kitabı!

    8,90
Open chat
Size nasıl yardımcı olabiliriz?