-
Cumhuriyet’in İlk Yüzyılı (1923-2023)
“Türklerin son iki asrı bütün Doğu dünyasında ve Balkanlar’da dikkatle gözden geçirilmesi gereken büyük bir tarihî yolculuktur. Bu nedenle de Dünya Tarihi’nin önemli bir parçasıdır ve dikkatle üzerinde durulmalıdır.”
İlber Ortaylı“Cumhuriyet’in İlk Yüzyılı‘na yeni devletimizin yapı taşlarının döşendiği Osmanlı İmparatorluğu’nun modernleşme döneminden başladık.
Atatürk ve silah arkadaşlarının yetiştiği II. Abdülhamid’in modernlik arayışı içinde geçen yıllarını, ama aynı zamanda istibdad günlerini ve buna karşı isyan edip hürriyet arayan genç Osmanlı subaylarının maceraları hayatları…
Millî Mücadele dönemini, özgürlük havasının egemen olduğu Cumhuriyet’in ilk iki yılını ve tek partili zorlu zamanları, ardından gelen çok partili siyasal yaşamın başladığı 1950’li yılları…
1913 Babıali Baskını’yla başlayan darbeler tarihini…
Yeni devletin ilk gününden itibaren çözmeye çalıştığı kadim problemleri; Kürt Sorunu’nu, “irtica” meselesini ve eğitim konusunu…
İslâmcılıktan milliyetçiliğe, merkez sağdan sosyal demokrasiye bütün siyasal akımları…
1876’dan 1924’e ve 1982’ye anayasa metinlerimizi… Bizleri 2023’e taşıyacak yeni anayasa özlemimizi…
Asırlık dış politikamız, ikili ilişkilerimiz, uluslararası kuruluşlardaki temsiliyetimiz, Kıbrıs Barış Harekâtı, AB macerası ve Ortadoğu politikalarımızı…
Şehirleşme, üniversiteleşme, gecekondulaşma, ekonomik büyüme, yolsuzluklar, gündelik yaşamdaki nitelik ve kalite kaybı gibi en güçlü sosyolojik dinamik ve gelişmeleri…
Yani bizi biz yapan ve bugünlere taşıyan önemli tarihsel dinamikleri konuştuk…”
İsmail KüçükkayaTürkiye’nin geçmiş ve geleceğiyle ilgilenen her okurun mutlaka okuması gereken bir başucu kitabı…
-
Cumhuriyetin Tarihi
Bu kitap, bugün yaşamakta olduklarımızı doğru çözümleyebilmek ve yaşayacaklarımız için isabetli bir öngörüde bulunabilmek için, yaklaşık yüz yıldır yaşadıklarımızı ortaya koyma çabasının bir ürünü olmuştur. Okuyucu bu kitapta, bugünün Türkiye’sinde halkın iradesini temsil eden ve üstünde irade olmadığı ifade edilen ve kabul edilen siyasal sistem gereği böyle olması da gereken Meclis’in üzerinde irade olmaya çalışanların ilk örneklerini 23 Nisan 1920’de faaliyetine başlayan Meclis’te bulabilir ve halkın iradesine müdahalenin Türkiye’de köklü bir geleneğe sahip olduğunu görebilir; halkın iradesini ifade biçimi olan seçimlere müdahale ederek sonucu istediği gibi inşa etmeye çalışanların yaklaşık yüz yıldır devlet kurumunun önemli noktalarında yer aldıklarını fark edebilir; halkın iradesi söylemine sımsıkı sarılan ancak eğer bu irade kendi iradesini onaylıyorsa kabul eden, yoksa halkı “cahil sürüsü” olarak algılayan zihniyetin sahiplerinin yine yüz yılı aşkın süredir bu ülkede “iktidar” olduklarını tespit edebilir; bu ülkede birilerinin ülkeyi her şeyi ile kişisel malı gibi kullanma ve yönlendirme zihniyetine sahip olduğunu ve bunu sağlamak için her türlü enstrümanı titizlikle edindiğini, oluşturduğunu ve bunun yaşadıklarımızın önemli bir faktörü olduğunu fark edebilir; bütün manipülasyonlara ve yönlendirmelere rağmen, halkın iradesini biraz ortaya koyma tavrını sergilediği zaman, bunun hemen ses getirdiğinin yüzyıllık süreçte bir çok örneğini bulabilir…
-
Çürük Ali Mikrop Necati Fırçala Dişi Bitir İşi
Güneş yavaş yavaş doğmaya başladı, mikroplar mahallesindeki odamın içi iyice ısındı. Bu tek bir şey demek: Yemek vakti! Şimdi canım arkadaşım Mikrop Necati ile yapmamız gereken şey kendimize yiyecek dolu güzel bir ağız bulmak. Ben kim miyim? Tabii ki Çürük Ali! Mikroplar aleminin birinci kralı. Haydi Necati, çürütülecek dişler bizi bekler!
€9,09 -
Da Vinci Şifresi
“Dan Brown, ülkedeki birkaç usta yazardan biri. Da Vinci Şifresi üstün bir zeka tarafından kurgulanmış harika bir gerilim romanı.”
“Entrika ve tehlikenin iç içe geçtiği okuduğum en iyi gerilim romanı. Kelime oyunları, gizemler ve bulmacalarla örülmüş akıllara durgunluk veren bir öykü.”
“Dan Brown’ı yeni keşfettim. Da Vinci Şifresi düşündürücü olduğu kadar aynı zamanda büyüleyici. Tarih meraklıları, komplo çılgınları, bulmaca meraklıları ve gerilim öyküsü severlerin bir solukta okuyacakları olağanüstü bir roman. Ben bu kitaba bayıldım.”
-
Dağılan Misketler – Duygularımı Fark Ediyorum 2
Arkadaşın gelip de oyununu bozarsa neler hissedersin? Ona karşı kendini nasıl ifade edersin? Ne yapmalı ki; hem bizi anlasın hem de aramız bozulmasın? Hadi beraber görelim…
-
Dağıldık Allah’ım Sen Topla Bizi / Muhabbet Yazıları 1
İnsan derdini anlatmak için onlarca yol bulabilir belki kâri. Kimi söyler, kimi ağlar, kimi kaçar gider ve kimi de yazar. Ama bence en asil olanı susmak. Ben yazmayı söylemekten değil de susmaktan bir cüz olarak görenlerdenim. Yazarak susmak diye bir hâl bu bahsettiğim. Kendine saklamaya gücünün yetmediklerinin ardına saklanmak bir çeşit. Tanımadığın, tanışmadığın biriyle dertleşmek gibi. Hem söylemek hem de söylememek yani. Şimdi de bir muhabbet halkası kuruyorum kendi içimde. İsmine “muhabbet yazıları” diyorum bunun. Sen sever misin adını bilmem ama ben sevdim. Her derdime bir sır verip üç ayrı kitap olsun istedim. Sözleşmiş gibi bir kıraathanede çaylarımızı yudumlarken dertleştiğimizi, muhabbet ettiğimizi hayal ettim. Söyleyince dinleyen bulunmuyordu yazınca olur diye düşündüm. Canım kâri, say ki bir dostun içini dökmesidir bu. Dua eder gibi sessiz feryat etmesidir. Önce kendinde gördüğü kusurları bir bir aşikâr etmesidir. Gönlünde taşıdıkları her dağıldığında “Topla Allah’ım” diye dua etmesidir.
-
Daha Adil Bir Dünya Mümkün
“Sadece beş ülkenin bütün dünyanın kaderini etkileyecek konularda karar vermesi ne ahlaki ne adildir. Dünya beş ülkeden büyüktür.” “Adil ve daha sürdürülebilir bir küresel barışın temini için çok kültürlülüğü ve çok kutupluluğu yansıtan bir BM’ye ihtiyaç vardır. Dünya ne tek kutuplu ne de iki kutupludur, ne hâkim bir kültürün ne de birkaç imtiyaz sahibi aktörün kültürel hegemonyası altındadır. Çok kutuplu, çok merkezli, çok kültürlü, daha kapsayıcı ve adil bir dünya inşa etmek mümkündür. Böylesi bir dünya için ilk adres BM’dir. Barışın, istikrarın, adaletin ve etkin küresel yönetişimin yolu, BM’nin reforma tabi tutulmasından geçmektedir. BM reformu ve özellikle Güvenlik Konseyi’nin yapısının yeniden oluşturulması, elbette tüm dünya ülkelerinin uzlaşmasıyla hayata geçecektir. Biz Türkiye olarak, bu çerçevedeki teklifimizi uzun zamandır ifade ediyor ve tüm ülkelerin tartışmasına açıyoruz. çözüm önerimiz ise ‘Dünya beşten büyüktür’ ifadesinde kendini bulan, BM Güvenlik Konseyi’nin yapısının değiştirilmesini merkeze alan bir perspektifin hâkim kılınmasıdır. Konsey’in kıtaları, inançları, kökenleri ve kültürleri mümkün olan en adil şekilde temsil edecek bir yapıya kavuşturulacak şekilde yeniden yapılandırılması çözüm ve küresel barışın tesisi için devrimsel bir adım olacaktır.” Recep Tayyip Erdoğan
-
Daha da Küçükler İçin Allah’ı Merak Ediyorum -1
Eğer aklınıza bir soru geldiyse onun mutlaka bir cevabı vardır. Sadece sorulmamış soruların cevabı yoktur! Sorulmamış soru olur mu peki? Başkaları için belki ama Meryem için asla! Çünkü babası, “aklına bir soru geldiğinde mutlaka sormalısın” demişti.
Çok sevilen Allah´ı Merak Ediyorum kitapları şimdi daha da küçükler için! Beş kitaplık dizinin ilk kitabında Meryem “Acaba Ben Allah’ı neden göremiyorum?” diye soruyor. Ve babasından harika bir cevap alıyor!
-
Daha da Küçükler İçin Allah’ı Merak Ediyorum (5 Kitap Tek Cilt)
Merak Ediyorum Dizisi’nin yazarı Özkan Öze’den daha da küçükler için! DAHA DA KÜÇÜKLER İÇİN ALLAH’I MERAK EDİYORUM, dokuz yaş altı çocukların Allah hakkında en çok sordukları beş önemli sorusuna cevap veriyor. Allah’ nerede?, Allah’ı neden göremiyorum? , Allah neye benzer? , Allah’ı kim yarattı? ve Allah ne kadar büyük? sorularına ayrı ayrı bölümlerde Meryem adındaki kahramanın etrafında dönen bir hikaye kurgusu içinde cevap veriliyor. Kitap hakkında, Psikolog Psikoterapist Banu Yaşar’ın bir uzman olarak görüşü ise şu şekilde: Çocuklar öğrenmek ve anlamak için soru sormaya ve cevaplarını bulmaya ihtiyaç duyarlar. Ebeveynler ise çocuklarının soruları karşısında bazen şaşırır, bazen de nasıl cevap vereceklerini bilemezler. Özellikle Allah’a dair soruları cevaplamakta güçlük yaşarlar. Doğru cevap verememe kaygısı bazen onları sessiz bırakır. Bu kitap çocukların sorularına, yaşlarına uygun cevaplar sunarken, aileye de doğru cevaplar konusunda destek olacaktır. Bu kitapta soyut kavramlar, çocuğun hayatından örneklerle somutlaştırılarak anlatılmıştır. Dokuz yaş ve altındaki çocuklara hitap eden bu çalışma, onların somut düşünme becerisine katkı sağlamaktadır. Eserin asıl başarısı da buradadır. Bu yaş grubundaki çocuklar kelimelerle oynamayı ve soru sormayı çok sever. Meraklıdırlar. Çocuğu, yaşadığı çevreyle ilişki kurduran ve onun üzerinden okumalar yaptıran, düşünce becerilerini artıran bir çalışmadır. Bu çalışmada pedagojik bir iletişim dili kullanılmıştır. Kullanılan dil ve metod didaktik olmayıp, içerik sevecen bir anlatımla sunulmuştur. Çocuk diliyle ve çocuk kelimeleriyle, hayal gücünü destekleyen bu anlatım tarzının kullanılması okunmayı kolaylaştırmaktadır. Bu çalışma aynı zamanda, aile için çocukla sağlıklı iletişim kurmanın pedagojik örneklerini de sunmaktadır. Soru sormaya teşvik etmesi, cevapların şefkâtli bir iletişim diliyle aktarılması, aile için bir rehber niteliğindedir. Kitaptaki baba çocuk diyalogları ailelere rol model olması açısından değerlidir. Günümüzde özellikle şehir hayatında, babayla çok az vakit geçirebilen çocuklar ve babaları için de iyi bir örnek niteliğindedir. Bu kitap, içeriği, dili ve konuyu işleyiş tarzıyla dokuz yaş ve altı çocuklar için manevi gelişimi destekleyici niteliktedir. – BANU YAŞAR (Psikolog-Psikoterapist)
-
Daha da Küçükler İçin Allah’ı Merak Ediyorum Seti (5 Kitap)
Eğer aklınıza bir soru geldiyse onun mutlaka bir cevabı vardır. Sadece sorulmamış soruların cevabı yoktur! Sorulmamış soru olur mu peki? Başkaları için belki ama Meryem için asla! Çünkü babası, “aklına bir soru geldiğinde mutlaka sormalısın” demişti. Çok sevilen Allah´ı Merak Ediyorum kitapları şimdi daha da küçükler için! Beş kitaplık dizinin her kitabında bir soruya cevap veriliyor: ´Her şeyi Allah yarattı. Peki ama Allah’ı kim yarattı?Allah´ı neden göremiyorum? Allah nerede ve ne kadar büyük?
-
Daha Da Küçükler İçin Şu Acayip Atmosfer
DÜNYA’YI çepeçevre kuşatan bu mavi gök kubbe, yani atmosfer tabakası sadece onu, Güneş sistemindeki öteki gezegenlerden daha güzel ve alımlı yapmakla kalmaz, yeryüzünde; kelebeklerden fillere, mantarlardan sekoya ağaçlarına kadar; tek hücreli, çok hücreli, omurgalı, omurgasız, yumurtadan çıkan, annesinden doğan, uçan, yüzen, koşan ne kadar canlı varsa, hepsinin rahatça yaşayabileceği güvenli bir yuva olmasını sağlar.
-
Daha Da Küçükler İçin Şu Acayip Ay
Ay’a gitmek ister misin? Bu da soru mu şimdi? Elbette Ay’a gitmek istersin. Herkes Ay’a gitmek ister! Peki Ay’a giden herkes ne ister biliyor musun? Dünya’ya geri dönmek! Eğer uzayın herhangi bir yerinde tıpkı Dünya gibi bir gezegen olsa ama o gezegenin Ay gibi bir uydusu olmasa, kimsenin mecbur kalmadıkça oraya taşınmak isteyeceğini zannetmiyorum… Dünya; dağları, tepeleri, denizleri, balıkları, ormanları, ağaçları, bulutları, yağmur taneleri ve uydusu Ay ile birlikte tam da bizim yaşayabileceğimiz şekilde yaratılmış bir gezegendir. Her nereye baksak, “Tam da olması gerektiği gibi” görürüz baktığımız şeyi… Ay, işte bunun için güzel bir örnektir… Büyüklüğü, Dünya’ya olan uzaklığı, hem kendi etrafında hem de Dünya’nın etrafında dönme hızı ile, tam da olması gerektiği gibidir… O bizim biricik uydumuz… Allah’ın gecelerimizi aydınlatsın diye başımızın üzerine astığı bir nurlu kandil, bir gece lambası… Ve zamanı belirlememiz için görünen bir takvim aynı zamanda…
-
Daha da Küçükler İçin Şu Acayip Balinalar
– Arıyorum! Arıyorum! Ama BALİNALARI bulamıyorum! – Dikkatlice baktın mı? Belki gözünden kaçmıştır. – Bir balina insanın gözünden nasıl kaçabilir? – Haklısın. Özellikle de aradığın bir MAVİ BALİNA ise! Düşünsene, hayvanın sadece dili bile, bir fil kadar ağır! – Evet olacak iş değil! Koskoca HAYVANLAR ANSİKLOPEDİSİ’nin BALIKLAR bölümünü üç kez baştan sona taradım, altını üstüne getirdim ama balinalarla ilgili hiçbir şey bulamadım! Minnacık lepisteslere dair koskoca iki sayfa ayıran ansiklopedi, yeryüzü yaratılalı ve hayvanlarla şenlendirileli beri nefes alıp vermiş en büyük canlı hakkında bir satır yazmaz mı? – Hiç! Bir şey sorabilir miyim? – Sor tabii. – Sen balinaları nerede arıyorsun? – Nasıl nerde? İşte burda! HAYVANLAR ANSİKLOPEDİSİ’nin BALIKLAR bölümünde! – Bulamamana şaşırmamalı! – Nedenmiş? – Tamam, suda yaşıyorlar ve şekil olarak da balıklara benziyorlar ama balinalar aslında balık değildir. Onlar memelilerin suda yaşayan balığımsılar sınıfındandır! Bir balina, bir köpekbalığından ya da bir orkinostan çok; bir file, bir suaygırına benzer… – Yok artık!
-
Daha Da Küçükler İçin Şu Acayip Dinozorlar
“Ah keşke, dinozorların soyu tükenmeseydi de yakınlarda bir dinozor yaşasıydı. Hafta sonları gider, kendisini ziyaret ederdik. Ot verirdik, et verirdik beslerdik ve üzerine çıkardık!” Sen ciddi misin? Böyle bir şeyin gerçekten güzel olacağını mı düşünüyorsun? Daha geçen yaz, çelimsiz bir kertenkele yüzünden avaz avaz bağırıp kaçan ben miydim acaba? Dinozorların soyu tükenmeseymiş aman ne iyi olurmuş? Hah! Hayır efendim, hiç iyi olmazdı! Hem de hiç! Dinozorların soylarının tükenmesi çok iyi oldu! Peki ne oldu bu dinozorlara? Darıldılar mı? Nedir yani bir anda ortadan böyle kaybolup gitmeler? Haaa! Şikayetçi miyim? Yok asla! Her ne olduysa iyi oldu, iyi! İyi de ne oldu? Bu güçlü kertenkeleler, bu amansız dev sürüngenler, doymak bilmez, keskin dişli etoburlar, apartman boyunda otoburlar, zırhlı derileri, sert boynuzları, keskin pençelerine rağmen, neden yok olup gittiler dünyadan?
-
Daha Da Küçükler İçin Şu Acayip Dünya
DÜNYA’NIN üzerinde sayısız inanılmaz şey vardır! Kanatlarını aça kapata uçabilen kuşlar, çiçek açan odunlar, içinden birbirinden lezzetli yiyecekler çıkan toprak, kendilerine muhteşem altıgen odacıklardan oluşan evler yapabilen ve o odacıkların içini bal ile donduran arılar… Ve daha pek çok şey… Ama Dünya’nın kendisi de bir o kadar inanılmazdır! Gerçekten inanılmazdır Dünya! Ve bu, gerçekten gerçektir! Uzun ama çok uzun seneler önce, insanlar Dünya’nın yuvarlak bir masa gibi dümdüz olduğunu düşünüyorlardı. Ve bir timsahın üzerinde durduğuna! Bazıları da onu bir kaplumbağanın taşıdığını düşünüyordu. Ve dediklerine göre o kaplumbağayı da yine bir başka kaplumbağa taşıyormuş! Onu da bir başka kaplumbağa, onu da bir başkası… Yani Dünya’yı sırtında taşıyan kaplumbağadan aşağısı hep kaplumbağa imiş! Nihayet insanlar bizim sevgili Dünya’mızın aslında yuvarlak yaratıldığını keşfettiler. Bu çok kolay olmadı. Evet, Dünya yuvarlaktı! Ama, bu, bir pinpon topunun yuvarlaklığı gibi değildi. Tam olarak yuvarlak bile değildi! Dünya, GEOİD bir küreydi. Üstten ve alttan bir miktar basıktı. İşte bu şekle GEOİD denirdi. Bu geoid şekliyle Dünya’mız, bir deve kuşu yumurtasına benzerdi. Kocaman, mavi bir deve kuşu yumurtasına…
-
Daha Da Küçükler İçin Şu Acayip Gezegenler
Burada Güneş, bu ihtişamlı yuvanın lambası ve sobası; burada Ay, bu muhteşem sarayın bir gece kandilidir… Burada yıldızlar, her gece üzerimizi örten koyu lacivert kadifeden battaniyenin inciden süsleridir… Burada her şey insan için ve insana göre yaratılmıştır… Piknik mi yapmak istiyordunuz? Haydi çıkarın yaygılarınızı, kilimlerinizi ve serin şu görkemli ceviz ağaçlarının altına… Burası Dünya’dır, Rabbimizin rahmet eserleriyle kuşatılmış sımsıcak ve şipşirin bir yuvadır…
-
Daha da Küçükler İçin Şu Acayip Güneş
Güneş, Dünya gibi dağlardan taşlardan, kıtalardan oluşmaz. O dev boyutlarda bir gaz kütlesidir. Sürekli fokur fokur kaynayan, bir yandan da akıl almaz şiddette patlamalarla etrafa enerji saçan bir gaz topu! Bu gaz topunun merkezinde her saniye 500 milyon ton hidrojen, helyuma dönüşür. Bu sırada % 3 oranında bir kayıp olur. Bu kayıp, ısı ve ışık olarak açığa çıkar. İşte bu enerji, Güneş’ten savrulup dalga dalga uzayın karanlıklarına doğru yayılır. Hem de saniyede 300 bin kilometre gibi bir hızla!
-
Daha da Küçükler İçin Şu Acayip Kediler
— MESTAN! MESTAN! MESTAN! Nerede yine bu hayvan?
Mestan bizim kedimiz. Ama bazen bundan o kadar da emin olamıyorum. Yani sanki, o bizim kedimiz değilmiş de biz onun insanıymışız gibi geliyor!
“Sanırım evin kedisi yoktur, kedinin evi vardır!” diyenler haklı. Bu kediler gerçekten çok farklı!
Bir köpeği eğitebilir ve ona türlü numaralar öğretebilirsiniz. Attığınız topu geri getirip, ayaklarınızın dibine bırakır ve dişleri arasından sarkmış dili, azıcık şaşı gözleri ile kuyruğunu sallaya sallaya suratınıza, “Hadi bi daha at sahip! Hadi! Hadi! Hadi! Ben koşup sana geri getiririm o topu! Ve bunu zibilyon kere yapabilirim!” der gibi bakar. Ama aynı şeyi bir kediye yapmaya kalktığınızda, havanızı alırsınız. Yüzünüze öyle bir bakar ki, onun size “Bu ne şimdi? Oyun mu? Saçmalama da şu yaş mamayı bi aç bakalım!” dediğini hemen anlarsınız.
Yine de topunuzu parkın ta öteki ucundaki çalıların arasına atıp atmamak size kalmış. Fakat onu gidip kendiniz getirmeniz gerekebilir! Peki kediler böyle oyunlara hiç mi katılmazlar? Elbette katılırlar. Eğer canları isterse!
Evet evet! İnsanın kedisi diye bir şey yok! Ama kedinin insanı diye bir şey kesinlikle var!
Mesela ben!
—Mestan! Öğle yemeğinde domatesli kuzu mu, yoksa jöleli karides mi istersin Mestan? -
Daha da Küçükler İçin Şu Acayip Kurbağalar
– Aslanlar kaplanlar, sırtlanlar, cırtlanlar! – Cırtlan mı? Cırtlan mı dedin sen? – Evet ne var bunda şaşıracak? – Ama öyle bir hayvan yok ki? – Eee… Şey… Sanırım haklısın, bir an için kafam karışmış olmalı. Neyse ne diyordum ben? Hah! Ve zürafalar, filler, hatta kuşlar bile karada yaşarlar. Mavi balinalar, orkinoslar, yunuslar, köpek balıkları denizanaları, ahtapotlar ise hep suda! – Bana bilmediğim bir şey söyle artık lütfen! – Kurbağalar ise hem karada hem de suda! Çünkü onlar, AMFİBİdir. – Haa? – Hem karada hem de suda yaşayabilecek şekilde yaratılmış canlılara AMFİBİ denir! – Ve kurbağalar AMFİBİdir öyle mi? – Öyle! – Vay be! – Şaşırtıcı değil mi? – Oldukça! – Onlar hakkında daha hiçbir şey duymadın… – Anlat o zaman! – Peki o zaman. Bugün sadece senin için vıraklayacağım!
-
Daha da Küçükler İçin Şu Acayip Salyangozlar
–BİR SALYANGOZU bir sümüklüböcekten ilk bakışta nasıl ayırabilirsin? –Kabuğu olan salyangoz, kabuğu olmayan sümüklü böcektir! –Peki bir salyangozu kabuğundan çıkarırsak, o bir sümüklüböcek mi olur? –Hayır, ölü bir salyangoz olur! –O zaman kabuk çok önemli desene! –Kabuk önemli evet! Hem de çok! Herkesin bir evi olmalı! Ayıların inleri, kuşların yuvaları, yılanların delikleri, örümceklerin ağları, ineklerin ahırları, koyunların ağılları… Ve ev, istediğin zaman çıkıp gidebileceğin, geri döndüğünde de yerinde sımsıcak bulabileceğin bir yer olmalı. –Ya da gittiğin her yere götürebileceğin! –O zaman, kendine bir karavan almalısın! Çünkü sen bir salyangoz değilsin! Salyangozlar, tıpkı kaplumbağalar gibi dünyaya evleri ile gelirler. Daha doğrusu yumurtadan evleri ile birlikte çıkarlar. Böylece hayatları boyunca, barınak sorunu yaşamazlar. Bir salyangozun kabuğuna hiç yakından baktın mı? Yetişkin bir salyangozun kabuğunun en ortasında kalan, yumurtadan ilk çıktığı halidir. Oradan başlayıp, halkalarını sayarsan, yaşını aşağı yukarı öğrenmiş olursun. –Tam olarak öğrenemem yani? –Aşağı yukarı işte! –Hımm… –Sanırım bu kadarı da yeter. –Eğer salyangozuna doğum günü partisi düzenlemeyeceksen elbette yeter!