Siyer Yayınları

  • Medine- Münevvere Tarihi (Vefaü’l- Vefa bi-Ahbari Dari’l-Mustafa) (3 Cilt Takım)

    Es-Semhûdî’nin Medine’nin doğal, tarihî ve dinî yapılarına yoğunlaşmış Vefâü’l-vefâ bi-ahbâri dâri’l-Mustafâ adlı eseri ile Medine tarih yazıcılığı yöntem, içerik ve sistem bakımından klasik dönemin deyim yerindeyse zirve noktasına ulaşmıştır. Çünkü Vefâ’dan sonra Medine tarihine dair telif edilen eserler, birçok yönden es-Semhûdî’nin Vefâ’sını örnek almış ve ondan önemli bir kaynak olarak yararlanmıştır. Memlükler devletinin son devirlerinde Medine’de yaşayıp orada yıllarca fetva veren, medreselerde hocalık ve yöneticilik yapan ve zamanla Medine ileri gelenlerinden birisi haline gelen es-Semhûdî, Medine şehri ile ilgili her olaya ve planlamaya bizzat katılıp bu şehrin ve ahâlisinin durumunun iyileştirilmesi için gayret göstermiş, şehrin görüntüsünü veya huzurunu bozan olaylara değişik şekillerde ve vesilelerle müdahale etmiştir. Bu yüzden zaman zaman birçok sıkıntı da çekmiş olan es-Semhûdî’nin bu gibi özellikleri, tamamen Medine şehrine yoğunlaşabilmesini, dolayısıyla da eserinde geçmiş dönemlerdeki ve kendi dönemindeki Medine’ye dair önemli ve yoğun malumatın yer almasını sağlamıştır.
    Böylesi önemli bir klasik İslâm eserinin Türkçe’ye doğru bir şekilde çevirisi için gücümüz yettiği kadar ahlakî, sanatsal ve ilmî bağlanmayı gerçekleştirmeye çalıştık. Tercüme ön sözünde bu husus genişçe açıklanmıştır. Tercüme metinde yaptıklarımız bir yana dipnotlar aracılığıyla da bu gayeye yönelik olarak birçok açıklamada bulunduk. Türkçe okuyan ve düşünen okuyucuların istifadesine sunduğumuz bu eserin gelecekte yapılacak kaynak eser tercümelerine de katkı sunmasını ummaktayız. Bu çalışma toplamda 3 ciltten oluşmaktadır. Toplam 1448 Sayfadır.

    33,90
  • Rızık Hikmet Penceresinden Kavramsal Bir Yaklaşım

    Sosyal hayatımızda hâkim olan iktisadın içinde yer alan “Rızık” konusunun pek çok faktörle ilişkisi bilinmektedir. İnananlar için şüphesiz bu faktörlerden en önemlisi dindir. Düşünce ve davranışlarıyla dünya ve ahiret mutluluğunu hedefleyen bir Müslüman, hayatını İslâm’ın iman, amel ve ahlâk alanlarında Yaratıcı Kudret’in kendisi için koyduğu helal-haram ölçüleri içerisinde devam ettirmek durumundadır. Zira İslâm’da kişinin kıymeti, her iki dünyadaki mutluluğu onun imanı, helal ve harama riayeti yani takvası ile ilişkilidir. Bu doğrultuda, dijital nimetler de dahil, içinde bulunduğumuz nimet ve imkanları, çağımız insanları için hem bir imtihan sebebi hem de şükre vesile; özellikle de sayısız teşekküre değer emsalsiz bir lütuf ve mazhariyet bilmeliyiz. Üzerimizdeki nimetleri önemseyerek kitlesel bir yönelişle, beden ve gönül gözüyle derin okuyarak geleceğimiz olan neslimize öğretmemiz fevkalade önem arz etmektedir. Arifler ve ahlâk mürşitleri penceresinden, “Lokma” diye adlandırılan “Rızık” tohumla ve çırağa konulan yağla; insana has düşünce, amel ve eylemleri de ürünle örneklendirilir. Bu bağlamda onlar ilim, hikmet, nur ve kemâli artıran lokmanın helal lokma olduğuna; bunun aksine helal olmayan lokmanın ise çırağı söndüreceğine, ilim, hikmet, aydınlığı ve mutluluğu yok ederek yerine cehalet, karanlık, gaflet ve sıkıntı getireceğine dikkat çekmektedirler. “Yağmurunun tipisinin, hikmeti var hepisinin; Mevlâ kısmet kapısının, kimin örter, kimin açar.” Seyrânî (öl. 1866).

    8,90
  • Tekerrürden Tefekküre Tarih

    İnsanlığın ortak hafızası olan tarih, özgün bir ilim dalı olup hemen her alanda merak edilen birçok soru, bu ilmin engin genişliğinde cevap bulmaktadır. Bir başka deyişle tarih, ferdî ve toplumsal planda eğitici, öğretici özellikleri ve ibret alınması gereken karakteriyle hayatımızın tam ortasında yer almaktadır. Geçmişin tecrübesinde iyi, doğru ve güzel olarak kodlanan her birikimin aynen ya da daha da geliştirilerek şimdiye ve geleceğe taşınmasına dair çabalar oldukça önemlidir. Elbette böyle bir yaklaşım tefekkürü gerekli kılar. Tefekkür; bize geçmişin yanlış, kötü ve hatalı tutum ve davranışlarından uzaklaşma ve arınma fırsatını verebilir, sıkıntı ve çilelerle dolu tarihin tekerrürünü engelleyebilir, şimdi ve geleceği daha anlamlı ve değerli bir biçimde dizayn edebilir. Kısacası tefekkür nazarıyla bakılabildiği ve ibret alınabildiği sürece tarihte olan bitenin günümüzde de tekerrürünün önüne geçilebilir. Ülkemizin seçkin ilim adamlarının tarih konusunu değişik yönleriyle ele aldıkları bu eser, okuyucularına tarih bilincini aşılama hususunda mütevazı bir katkı sunmayı hedeflemektedir. İnsanlığı yanlışa, hüsrana ve haksızlığa sürükleyebilecek tekerrürün, tefekkürle dizginlenebileceği esprisini eksenine alan ve her satırının tefekkürden izler taşıması ümidiyle hazırlanan bu çalışma, tarih alanının detaylarını öğrenmek isteyenler için zengin bilgiler barındırmaktadır.

    11,90
  • Unseren Propheten so wie die Gefährten zu lieben

    Unseren Propheten s.a.s. so wie die Gefährten zu lieben

    Sie lehrten uns insbesondere sehr vieles über die Liebe. Sie lehrten, dass die Liebe nicht billig ist, nicht bloß
    ein Wort ist und, dass man der Liebe nicht gerecht wird, indem man die Worte in ausgeschmückter Form ausspricht.
    Sie lehrten uns mit ihrem vorbildlichen Leben, was die wahre Bedeutung von Liebe ist, was ihre Erfordernisse sind und was
    die Liebe bei einem auslösen muss.
    Nun gut, was bedeutet nun Liebe in der Welt der Gefährten?

    Liebe bedeutet zu vermissen
    Liebe bedeutet zu warten
    Liebe bedeutet, sich für sie einzusetzen
    Liebe bedeutet zu geben
    Liebe bedeutet, in Kauf zu nehmen
    Liebe bedeutet, sich zu befreien
    Liebe bedeutet zu retten
    Liebe bedeutet zu opfern
    Liebe bedeutet, geopfert zu werden
    Liebe bedeutet zu verzichten
    Liebe bedeutet, hingebungsvoll zu sein
    Liebe bedeutet, Geradlingkeit zu zeigen
    Liebe bedeutet, auf dem Weg des Geliebten zu sterben

    5,75
  • Zaman Yolcusuna Söylenecekler

    İnsanları doğru dürüst bir hayat yaşamaktan alıkoyan şey, zaman yokluğu değil, zaman israfıdır. Zamansızlıktan şikayet edenlerin çoğu, zamanı iyi kullanmasını bilmeyenlerdir. İlim ve teknikle insan ne yaparsa yapsın, neyi bulursa bulsun, hangi aleti ortaya koyarsa koysun; yine de zamanın, hayatın ve ölümün sırrını ilahi hakikatlerde arayacak ve orada bulmaya çalışacaktır. Takvimin, saatin icadı ve kullanılmasının esas sebeplerinden biri de zamanı değerlendirmektir. İnsanın saadeti, zamanı yönetmesiyle; felaketi ise kaybetmesiyle ilgilidir.

    7,94
  • Modern Toplumda Görgü Kuralları

    Her yerin, her meclisin, her makamın kendine göre bir davranış şekli vardır. Gerek söz planında gerekse hâl, hareket ve davranışlarda her yerin hakkını gözetmek oraya ait özellikleri yaşamak ve yapmaktır. Her konuda haddini bilip sınırı aşmamak, insanlara iyi muamelede bulunmak, ölçülü ve dengeli hareket etmek huzurlu bir toplum oluşturmaya katkıda bulunmaktır. Görgü, yaşamayı bilme sanatının özüdür. Kişiyi sevgi, saygı ve anlayışla donanımlı kılar. İnsanları kabalıktan, katılıktan, asık suratlılıktan, çirkin tavırlardan alıkoyar. Görgü kuralları vesilesiyle insanlar birbirlerine karşı samimi davranır, birbirlerini sever ve sevdirirler. Görgü ile ilgili kurallar ihtiyaçlar dâhilinde ortaya çıkar. O hâlde sebepler unutulmamalı ve davranış biçimleri ona göre düzenlenmelidir. Görgü kuralları sadece bir nezaket kuralı değil, medeniyetimizin de göstergesidir. İnsan olmanın gereği, başkalarının hukukuna saygı göstermenin icabıdır. Bu mütevazı eser insan davranışlarının önemini bilenlere ve yaşayışını manalandırmak isteyenlere ışık tutacak, yol gösterecek, boşluğu dolduracak bir çalışmadır.

    7,94
  • Kur’an’ın Işığıyla Okumak

    Oku! Niçin? Anlamak için Anlamak? İnanmak için İnanmak? Eylem için Eylem? Süreklilik için Süreklilik? Karakter inşası için Karakter? Amaç için Amaç? Allah’ın rızasını kazanmak.

    7,94
  • Hz. Peygamber’in (Sas) Arkadaşları

    Ülkemizde son elli yılda Peygamber Efendimiz, hayatı ve dönemi hakkında yapılan çalışmaların sayısında ciddi bir artış meydanagelmiştir. Müslümanların Hz. Peygamber’in (sas) hayatına ilgileri, tarihî bir konuya duyulan merakın ötesinde dinlerini yaşama, değer üretme ve davranış geliştirmenin temel kaynaklarından biri olması sebebiyledir. Bu projemizle Hz. Peygamber (sas) ve dönemi hakkında yayımlanmış birçok önemli makale ile çeşitli sempozyumlarda sunulmuş tebliğleri bir araya getirerek okuyucuyla buluşturuyoruz. Böylece yirmi beş ayrı başlık altında yayımlanan bu kitaplarla akademik bilgiyi okuyucuyla buluşturma mutluluğunu yaşıyoruz. Asr-ı Saâdet Dünyası’nda yer alan kitaplar, müsamaha ve kardeşliği tekrar hatırlatmayı da hedeflemektedir. Öte yandan projemizle okuyucuya farklı görüşleri bir arada görme ve değerlendirme imkânı sunulmaktadır. Bu kitapların okuyucunun zihin dünyasını geliştireceğine ve Sevgili Peygamberimiz’i (sas) ve dönemini daha yakından tanımasına önemli katkılar sağlayacağına inanıyoruz.

    9,09
  • Peygamber (Sas) Ailesi

    Ülkemizde son elli yılda Peygamber Efendimiz, hayatı ve dönemi hakkında yapılan çalışmaların sayısında ciddi bir artış meydanagelmiştir. Müslümanların Hz. Peygamber’in (sas) hayatına ilgileri, tarihî bir konuya duyulan merakın ötesinde dinlerini yaşama, değer üretme ve davranış geliştirmenin temel kaynaklarından biri olması sebebiyledir. Bu projemizle Hz. Peygamber (sas) ve dönemi hakkında yayımlanmış birçok önemli makale ile çeşitli sempozyumlarda sunulmuş tebliğleri bir araya getirerek okuyucuyla buluşturuyoruz. Böylece yirmi beş ayrı başlık altında yayımlanan bu kitaplarla akademik bilgiyi okuyucuyla buluşturma mutluluğunu yaşıyoruz. Asr-ı Saâdet Dünyası’nda yer alan kitaplar, müsamaha ve kardeşliği tekrar hatırlatmayı da hedeflemektedir. Öte yandan projemizle okuyucuya farklı görüşleri bir arada görme ve değerlendirme imkânı sunulmaktadır. Bu kitapların okuyucunun zihin dünyasını geliştireceğine ve Sevgili Peygamberimiz’i (sas) ve dönemini daha yakından tanımasına önemli katkılar sağlayacağına inanıyoruz.

    9,09
  • Aile Reisi Olarak Hz. Peygamber (Sas)

    Ülkemizde son elli yılda Peygamber Efendimiz, hayatı ve dönemi hakkında yapılan çalışmaların sayısında ciddi bir artış meydanagelmiştir. Müslümanların Hz. Peygamber’in (sas) hayatına ilgileri, tarihî bir konuya duyulan merakın ötesinde dinlerini yaşama, değer üretme ve davranış geliştirmenin temel kaynaklarından biri olması sebebiyledir. Bu projemizle Hz. Peygamber (sas) ve dönemi hakkında yayımlanmış birçok önemli makale ile çeşitli sempozyumlarda sunulmuş tebliğleri bir araya getirerek okuyucuyla buluşturuyoruz. Böylece yirmi beş ayrı başlık altında yayımlanan bu kitaplarla akademik bilgiyi okuyucuyla buluşturma mutluluğunu yaşıyoruz. Asr-ı Saâdet Dünyası’nda yer alan kitaplar, müsamaha ve kardeşliği tekrar hatırlatmayı da hedeflemektedir. Öte yandan projemizle okuyucuya farklı görüşleri bir arada görme ve değer- lendirme imkânı sunulmaktadır. Bu kitapların okuyucunun zihin dünyasını geliştireceğine ve Sevgili Peygamberimiz’i (sas) ve dönemini daha yakından tanımasına önemli katkılar sağlayacağına inanıyoruz.

    9,09
  • Allah ve Namaz Nasıl Anlatılmalı?

    Babasının ısrarlı uyarılarını dikkate almayan ve namaza karşı vurdumduymazlığı olan bir oğula babası son bir kez seslendi: -Yavrum, anlasaydın ki ömrün azdır ve faydasız gidiyor; anlasaydın ki kılacağın beş vakit namaz: Dünyada huzurun, kabir karanlığında kandilin, haşır mahkemesinde kurtuluş senedin ve beratın, amellerin tartıldığı terazide seni kurtaran sevabın, sırat köprüsünde Burak’ın, cehennemden kurtaran şefaatçin, ahirette de ebedî saâdet ve cennetin olacaktır; ne yapar yapar o namazı kılardın. Sürünerek dahi olsa ahiretin bir sandıkçası olan namaz seccadesine kendini atardın. Ne olur güzel oğlum, ölüm sekerâtı uyandırmadan önce uyan ve namaza başla. Bir daha bırakma. Senin namaza başlaman bana cennet kadar keyif verecek, başlamaman ve namazsız yaşaman da bana cehennem azabı çektirecektir. Babanı bu azaptan kendini de cehennem azabından kurtar oğlum. Babanın bu şefkatli nasihatinden mi yoksa oğlunun ikna olmasından ve insaflı düşünmesinden mi bilinmez; oğul hemen abdest aldı ve namaza durdu. Bunu gören baba da büyük bir sevinçle elhamdülillâhi Rabbilâlemin (Âlemlerin Rabbi Allah’a hamdolsun.) dedi. Bir insanı daha şeytanın tuzağından kurtarmanın mutluluğunu yaşadı. Allah bütün anne-babalara bu şefkati ve sevinci; bütün çocuklara da bu sevgiyi ve saygıyı nasip eylesin.

    8,90
  • Çevre Bilinci

    Ağaçlar ve çiçekler de kendi lisanlarıyla Allah’ı zikrederler. Yeşil bir çevre, gözü dinlendirir, gönlü şenlendirir, dünyamızı güzelleştirir, iklimi olumlu yönde etkiler. Çevrenin yeşilden mahrumiyeti, bu güzelliklerin de kaybı anlamına gelir. Çevreyi koruma, bozulmasını önleme ve güzelleştirme çabasında ahlâkî-manevî boyut önem taşır. Bu sebeple biz bu özet çalışmada meselenin ahlâkî-manevî boyutuna dikkat çekerek çevre bilincinin gelişmesine bir katkı vermek istedik; İslâm’ın Kur’an ve hadis ile şekillenen çevre ve hayvanlar dünyasına bakışını tespitle, bunun tarihî – kültürel mirasa yansımalarına dikkat çektik. Nihayetinde bütün bunlardan alınabilecek ders ve ibretlere işaret ettik.

    6,79
  • Kudüs’ün İstilasından Urfa’nın Fethine Müslümanların Haçlılarla Mücadelesi

    Kudüs’ün 1099’da Haçlılarca istilası, İslâm dünyasını dehşete düşüren bir sürecin dönüm noktasıdır. Urfa’nın 1146’da Haçlılardan kurtarılarak yeniden fethi ise o dehşet verici sürecin son bulacağını haber veren ilk büyük tarihsel gelişmedir. Bu iki tarihi olay arasındaki kırk yedi yıllık zaman dilimi, Müslümanların Haçlılara karşı mücadelesinin oluşup rayına oturması açısından tarihi bir öneme haizdir. Ancak Batılı araştırmaların aksine Müslüman dünyada o dönemin önemine denk gelen çalışmalar yapılmamıştır. Ayrıca Haçlılara karşı Müslüman mücadelesi, daha çok Batılı araştırmacıların gözüyle ve Haçlı Seferleri odağa alınarak işlenmiştir. Bu, aslında Müslüman mücadelesinin İslâm karşıtlarının gözüyle işlenmesidir. İstilaya istilacıların mantığıyla yaklaşmaktır. Bu kitap, sözü edilen dönemi Haçlılara karşı Müslüman mücadelesini odağı alarak ve Batılı araştırmaları da göz ardı etmeden ele almakta; I. Kılıçarslan, Tuğtegin, İbn Ammâr, Muhammed Tapar, İlgazi, Belek Han, Mevdûd, Aksungur el-Porsukî, İmâdüddin Zengî gibi kahramanların Haçlılara karşı mücadelesini bir arada işleyerek Haçlılara karşı Müslüman mücadelesi araştırmalarına özgün bir katkı sağlamaktadır. Kitabın Haçlılara karşı o devirdeki Müslüman mücadelesini değerlendiren sonuç bölümü de ayrıca dikkate değerdir ve kitaba farklı bir önem kazandırmaktadır.

    9,09
  • En Güzel Örneğin En Güzel Örnekleri Sahabe İklimi (4 Cilt) (Sempatik Boy)

    Muhammed Emin Yıldırım hocamızın En Güzel Örneğin En Güzel Örnekleri serlevhası adı altında Türkiye’deki tüm iller ve Kıbrıs ili de dahil olmak üzere 82 sahâbî efendilerimizin hayatını anlattığı bir eserden meydana gelmektedir.

    – Eserde her bir sahâbî efendilerimiz her bir il ile ilişkilendirilerek hayatları anlatılmış ve ardından bu proje matbu bir eser olarak yayın dünyasına kazandırılmıştır. Bu çalışma toplamda 4 ciltten oluşmaktadır.

    28,64
  • Sahabeyi Nasıl Anlamalıyız?

    Onlar,Müslümanlığımızın aynalarıdır.Vahyin oluşturmak istediği ideal insan modelinin hayal ve ütopya olmayan yaşanmış gerçekleridir.Allah Resulü’nün mübarek ellerinde yetişmiş yeryüzünün en nasipli insanlarıdır.Bir insan sarrafı olan Peygamberimiz’in oluşturduğu nübüvet potasında işlenmiş, madenleri ortaya çıkarılmış, her biri hayatın farklı bir alanında zirveleştirilerek abide bir şahsiyet halinde getirilmiş yiğitlerdir.Onlar tarihin belli bir zaman diliminde yaşamış, belli bir mekanda varlık göstermiş, ama zaman ve mekana hapsolunmadan her çağa ve zamana seslenme kudretinde olan seçkin insanlardır.Onlar hakiki müminler, Allah’tan razı olmuş ve O’nu razı etmiş, takvayı hayatlarının eksenine yerleştirmiş örnek bir nesildirler.Onlar akli olgunluğu yani rüşdü en güzel bir şekilde elde etmiş, birbirlerine karşı merhametli; inkarcılara karşı ise şiddetli, ibadete ve kulluğa ise sevdalı hayırlı bir toplulukturlar.Hepsinden öte, onlar; sarsıntı içerisinde olanlara sabit dağlar, yolunu kaybedenlere yol olan nehirler, yönlerini yitirenlere yön gösteren yıldızlardır.

    7,94
  • Alemlere Rahmet Hazreti Muhammed

    Bugün birbuçuk milyarlık İslam ailesinin kaç ferdi Peygamber Efendimizi tanıyor? Bunun hesabını yapmamız zor ama şunu iyi biliyoruz ki; bu koca ailenin her ferdi O’nu (s.a.v.) bilmektedir. O’nu bilenler çoğunlukta ama tanıyanların o çoğunlukta olduğunu ne yazık ki söyleyemiyoruz. O’nu bilenler O’nun ne zaman doğduğunu, ne zaman vefat ettiğini, savaşlarını, çocuklarının isimlerini, hanımlarını, hicretini, miracını ve daha onlarca şeyi biliyorlar. Çok gariptir, bu bilinenlerin çoğunu belki daha fazlasını Mekke’de O’na karşı çıkanlar da biliyorlardı. Herhalde Hz. Muhammed’in (s.a.v.) amcası Ebu Leheb bizden daha çok Peygamber’in bu özel bilgilerine sahip idi. Ama onlar o yüce ruhu tanıyamadılar, tanıyamadıkları içinde tam anlamı ile tabi olamadılar ve O’na karşı oldular. İşte bilmek yalnız başına yeterli değil, o bilginin marifete, yani aşka dönüşüp sahibini tanıdığı o değerler uğruna fedakarlık yapmaya zorlamalıdır.

    7,94
  • Efendimiz’i Sahabe Gibi Sevmek

    Siyer yayınlarından önemli bir eser. Muhammed Emin YILDIRIM hocamızın EFENDİMİZİ SAHABE GİBİ SEVMEK eseriyle sizlerle buluşmanın sevincini yaşıyoruz. Kitap dört bölümden oluşuyor: 1. Bölüm: Efendimizi neden ve nasıl sevmeliyiz? 2. Bölüm: Efendimizi Sahabe gibi sevmek 3. Bölüm: Efendimiz Sahabeyi nasıl sevdi? 4. Bölüm: efendimiz ümmetini nasıl sevdi? Hz. Peygamberin kendisi için nasıl bir değerde olduğunu çok iyi bilen bir Müslüman, Onu sevmek için büyük bir gayret ortaya koyar ve sevgi iddiasını ispatlayacak işler yapmanın ızdırabını çeker. Böyle bir Müslüman için en büyük ideal, görmeden sevdiği, âşık olduğu ve sevdası ile yandığı peygamberini birgün görebilmek ve Onun bizzat kendisine: Ya Resulullah! Seni çok seviyorum diyebil¬mektir. Diyen yazarımız gerçek sevgi sahibinin sevgisini isbat etmesi gerektiğini vurguluyor. Sevgi kurtuluştur, seven kurtulur, gerçek sevgi kurtarır. Kurtulma derdi olanlar gerçek sevgi ile kurtulur. İşte bu eserde gerçek sevgi nasıl olur, nasıl elde edilir onu öğreneceksiniz. Efendimize ümmet şerefine nail olan bizler bu şerefin göstergesi olarak neden efendimizi sevmeliyiz? Efendimizin mübarek ellerinde yetişen, göğün yıldızları olan Sahabi efendilerimiz Efendimizi nasıl sevdi? Efendimiz onlara sevgiyi, sevmeyi öğretmek adına sahabelerini nasıl sevdi? Yine Efendimiz ümmetine sevgiyi ve sevmeyi öğretmek adına ümmetini nasıl sevdi? Bu ve buna benzer bir çok konuyu Asr-ı Saadetten güzel tabloları Muhammed Emin YILDIRIM hocanın güzel uslubuyla okuma fırsatını yakalayacaksınız.

    7,94
  • 101 Cevapla Kur’an Nedir? Vahyi Hayata Taşımak

    Bunun için inanan insanın temel derdi, “Vahyi Hayata Taşımak” olmalıdır. Tüm çabası, gayreti bu yolda olmalı, hayatının hiç bir karesini böyle bir idealden mahrum bırakmamalıdır. Vahiy, hayatının her alanına hakim olmalı, onunla yaşamalı ve onunla can vermelidir. Vahyin hayat kitabı olması için insanın önce bu kitabı tanıması gerekir. Taşımak için tanışmak lazım, insanın ilahî kitap ile tanışması, hemhal olması, karşısına oturup önce kendini tanıtması, sonra da onun kendisini tanıtmasını istemesidir. Böyle bir İstek bizi “Kur’an nedir?” sorusuna yöneltecektir. Bana hayat kitabı olması gereken bu yüce ve ilahî kitap nedir? Ne olduğunu bilmediğiniz, ne olduğunu merak etmediğiniz bir kitabı nasıl hayata taşıyabilirsiniz ki?

    9,09
  • Sahabe ve Değer Sahabenin Faziletine Mutedil Bir Yaklaşım

    Sahâbe Resûlullah’ın (sas) yakın arkadaşları olma, vahyin sebeb-i nüzûlüne, hadislerin sebeb-i vüruduna şahitlik etmeleri, Arap diline vakıf olmaları ve dini sonraki nesillere aktarmaları gibi mümtaz hasletleri taşıdıkları için Müslümanlar nazarında erken dönemden itibaren ilginin merkezinde bulunmakta ve bunun kıyamete kadar devam edeceği de anlaşılmaktadır. Tarihî süreçte siyasî rekabet ve itikadî tartışmalara bağlı olarak oluşan farklı anlayışlar, ashâba gösterilen bu rağbet sebebiyle onlar hakkında yaptıkları yorum ve değerlendirmelerde bazı ifrata ve tefrite kaçtıkları görülmektedir. Sahâbe hakkında olumlu veya olumsuz yaklaşım sergileme etki ve tepki sonucuna bağlı olarak yapıldığında bazı aşırılıkların görülmesi mümkündür. Bundan dolayı ashâba dair âyet ve hadislerin incelenmesi, Hz. Peygamber-sahâbe ilişkisinin araştırılması, sahâbe-tâbiîn arasındaki münasebetin boyutu tespit edildiğinde; ashâbın değeri ve fazileti hakkında daha isabetli bir tahlil yapma imkânı yakalanacaktır. Bu yüzden sahâbenin değeri ve fazileti hakkında çok farklı görüş ve iddialar göz önünde bulundurulduğunda; elinizdeki bu çalışmanın mutedil yaklaşımı yansıtan bir eser niteliği taşıdığı görülecektir.

    10,24
  • Tevbe Mutluluğa ve Cennete Açılan Kapı

    Hayat şartları, dünya ve ahiret mutluluğu arasında sürekli kalın duvarlar örmektedir. Günahla çevrilen duvarları aşarak mutluluk kapısını çalmak, günümüzde her zamankinden daha uyanık, daha donanımlı ve daha gayretli olmayı gerekli kılmaktadır. Hataların bilincine vararak onlarla yüzleşmeyi, sorumluluklarını üstlenip nefisle hesaplaşarak kalbi arındırmayı, manevi hastalıkları tedavi ederek günahın açtığı yarayı sarmayı sağlayan tevbe, ruhu huzura kavuşturur. Günahla kararan geçmişi gözyaşı pınarı ile yıkayarak, yepyeni beyaz bir sahife açma fırsatı verir. Canan ile araya giren gaflet perdesini hasret ahı ile yakıp kül eder. Tevbe; yeniden diriliş, ruh dünyasının ıslahı, nefis terbiyesi, pişmanlık ateşinin aşka dönüşmesi, hasretle yanan kalpte açılan rahmet penceresi, ümit bahçesinde açan nadide güldür. Tevbe, son derece etkili bir şifa kaynağı, kişiyi manevi yaralarını sarıp hayatını değiştiren kutlu bir süreçtir. Kalpte başlar, akılda yoğunlaşır, lisan ve fiille sonuçlanır. Kişiye beyaz sayfa açma imkânı vererek, rahmetle buluşturur. Günahta ısrar düğümünü çözerek, ümit kapısından içeri girip dünya ahiret huzurunu ulaştırır. Bu çalışmayla saadet kapısını aralama gayreti içinde olan kardeşlerimize destek olmayı hedefledik. Eserde tevbe hakkında kapsamlı bilgi verilirken, sahabî hayatlarından örnekler verilmektedir. Tevbe çeşitleri ve basamakları, tevbe ederken dikkat edilmesi gereken hususlar, tevbeye yönelme ve onu devamlı kılma yolları, tevbenin kazandırdıkları, tevbe etmenin önündeki engeller… ele alınmaktadır.

    7,94
  • İbadetin Beyni Dua

    PEYGAMBERİMİZ’İN (A.S.)TAİFTEKİ DUASI :”Allah’ım; güçsüzlüğümü ve çaresizliğimi, insanların nazarında düştüğüm hor ve hakir durumumu ancak sana arz ve şikayet ediyorum. Ey Merhametlilerin en merhametlisi! Sen zor ve sıkıntılı durumlarda olanların, zulüm altında zayıf düşürülmüş olanların Rabbİ’sin. Benim de Rabbim ancak sensin. Beni kimlerin eline bırakıyorsun? Sen benî; zalim bir düşman eline düşürmeyecek, onları bana hüküm geçirtecek bir konuma getirmeyeceksin. Ey Rabbirn! Benim üzerime çöken bu musibet ve eziyetler, eğer senin bana karşı bir kızgınlığından ve öfkenden dolayı değil ise; çektiğim bunca sıkıntıya hiç aldırış etmem ve hepsine tahammül ederim. Yine de senden bana gelecek bir sığınmaya çok ihtiyacım var. Hem bu dünyada, hem de ahirette, senin o karanlıkları aydınlığa çevirecek nuruna sığınıyorum. Ey Rabbim! Sen, hoşnut oluncaya kadar senden af diler, tevbe ve istiğfarda bulunurum. Biliyorum ki; güç ve kuvvet ancak sendedir.{İbn Hişam, Sire, 280 )

    7,94
  • Efendimiz’e (Sav) Yapılan Suikastler

    Efendimiz’e (sas) Yapılan Suikastler Suikast, hak ve hakikat karşısında acze düşmek, düşünce ve fikir mücadelesinden kaçarak zulme sığınmaktır. Yiğide pusu kurmak, gaflet anını gözleyerek arkasından vurmaktır. Toplumları sindirerek dize getirme yöntemidir. Suikastler, tarihin her döneminde ve her toplumda olagelmiştir. Zâlimler, Hak batıl mücadelesinin olduğu her yerde, adalet arayışının sürdüğü her zeminde suikaste sığınmışlardır. Baskı, zulüm ve işkence ile sindiremedikleri, bilgileriyle alt edip fikirleri ile susturamadıkları insanları, yok etmek için kullana gelmişlerdir… Bu kitapta, Peygamber Efendimiz’in (sas), kendisini öldürmeye kalkışanların suikast girişimlerinden ilahî yardımlarla mucizevî bir şekilde kurtuluşu, İslâm’a ve İslamî değerlere karşı kin ve nefret dolu insanlara nasıl davranılması gerektiği hususundaki örnekliği anlatılmakta…

    9,09
  • Kalplerden Yükselen İlahi Esinti Dua

    Dua Peygamber Efendimizin (sas) ifadesi ile ibadetin özüdür. Hayatın kopmaz bir parçası, insanın Rabbi ile en güçlü bağıdır. Kişi yaptığı dua ile hayrı veya şerri çağırır. İstekleriyle hayatını cennet veya cehenneme çevirir… – Dua ederken nelere dikkat edilmelidir? – Nasıl bir hâlet-i ruhiye içinde olunmalıdır? – Sıkıntı ve imtihan zamanlarında nasıl dua edilmelidir? – Önemli karar ve işlerde hangi dualar yapılmalıdır? – Allah Teâlâ hangi duaları kabul buyurur? – Kimlerin duası daha makbuldür? – Hangi zaman ve mekânlardaki dualar daha makbuldür? – Gün içinde yapmamız gereken dualar nelerdir?.. Elinizdeki kitapta bu ve benzeri soruların cevaplarını Hz. Peygamber (sas) ve ashabının hayatlarından zengin örneklerle bulacaksınız.

    7,94
  • Kalpleri Birleştiren İlahi Esinti Kardeşlik

    Kardeşlik, fıtrî bir duygu, ilâhî bir lütuf, Rabbanî bir bağış, kalpleri birleştirip huzura kavuşturan, mucizelerle dolu kudsî bir sırdır. Kardeşlik, eşsiz bir inşa ve terbiye sürecidir. Enâniyet, kibir, kin, nefret ve haset gibi kötü duyguları sevgi, saygı, merhamet, özveri, paylaşma, güven ve fedakârlık potasında eriterek, Ebû Cehil ve Ebû Leheb gibi değil, Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer gibi olabilmektir. Kardeşlik, müminlerle bir araya gelindiğinde makam, mansıp ve çıkarları bir kenara bırakmak, yapılan yardım, özveri ve fedakârlık için teşekkür dahi beklememektir. Kardeşlik, ırk, kabile, aşiret, meslek, grup, mezhep üstünlüğü gibi sunî değerler üretmeyi ve bunlara kudsiyet yüklemeyi terk etmektir. Cahiliye tortularını çöpe atmak, içimizi kemiren kötü duygularından arınarak huzur bulmaktır. Elinizdeki kitap, Allah Resûlü (a.s.m) ve sahâbîlerinin kardeşlik örneklerinden yola çıkarak, kardeşlik ölçülerini, hukukunu, adabını anlatmakta, kardeşliğin sözden ibaret kalmayıp nasıl yaşandığını örnekleriyle ortaya koymaktadır. Bunu kalben yaşamak için saâdet asrına yelken açmaya ne dersiniz?

    7,94
  • Siyer Öğretimi Lisans Ve Lisansüstü Öğretim Düzeyi

    Hz. Peygamber’in (sas) hayatı ve O’nun her zaman ve zemine rehber olan örnek ahlakı ile örnek nesil sahâbenin hayatlarını öğrenme isteği, ülkemizde ve dünyada eski dönemlerle kıyaslanamayacak düzeyde artmış bulunmaktadır. Bu büyük bir nimet olmak ile birlikte, aynı zamanda büyük bir sorumluluğu da beraberinde getirmektedir. Zira Hz. Peygamber’in örnek yaşamı doğru ve sağlam kaynaklar temelinde güncel hayata uyarlanmadığı takdirde pek çok dinî ve buna bağlı olarak bir çok sosyal bunalım ve sorunların ortaya çıktığı ve dahi çıkacağı da muhakkaktır. Siyer Vakfı, kuruluşundan bu güne kadar Hz. Peygamber’in (sas) ve onun güzide ashâbının doğru anlaşılması ve çağımıza sağlıklı bir aktarımının gerçekleşmesi adına özellikle alanın uzmanları ile yürüttüğü pek çok ortak proje ve etkinlikleri hayata geçirmiş ve halkımızın istifadesine sunmuştur. Bu kapsamda Prof. Dr. Adnan Demircan, Doç. Dr. Şaban Öz ve Muhammed Emin Yıldırım hocaların rehberliğinde ülkemizin saygın üniversitelerinin alanının uzmanı akademisyenlerinden oluşan bir heyet ile “Türkiye’de Siyer Öğretimi Sorunları ve Çözümleri” üst başlığında Haziran 2015 tarihinde Siyer Çalıştayları’na başlamıştır. Elinizdeki bu çalışma ise sözkonusu çalıştaylar dizisinin ikincisi olarak Ocak 2016’da yine Çanakkale’de bir önceki çalıştayın yapıldığı aynı mekanda “Lisans ve Lisansüstü Düzeyde Siyer Öğretiminin Karşılaştığı Sorunlar ve Çözüm Önerileri” başlığı altında düzenlenen 2. Siyer Çalıştayı’nın tebliğ ve müzakerelerini içeren bir çalışmadır. Sözkonusu çalıştayın kitaplaştırılmış hali olan bu eser, oturumlar, müzakereler, röportaj, sonuç bildirisi ve eklerden oluşmaktadır. Eserde, ülkemizde neredeyse sayıları 100’e yaklaşan ilahiyat fakültelerinin Lisans ve Lisansüstü (Yüksek Lisanas ve Doktora) düzeyinde farklı kredi ve saatler içerisinde okutulan Siyer’in şu anki mevcut durumunu, sorunlarını ve gelecekte bizleri bekleyen muhtemel farklı problemlerini, alanın uzmanı hocalarımızın ufuk açıcı analizlerini ve çözüm önerilerini bulacaksınız.

    9,09
  • Dürr ve Sadef Hz. Muhammed’in (sas) İlk Yedi Yılı

    Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem inci tanesiydi. Annesi Sadef. Dürr ve Sadef’in, Esmaü’l Hüsna ile çerçevelenmişti emsalsiz hayatları. Rahman’ın nazarı üzerlerindeydi. O’nun gözetimindeydiler. Hiçbir oğul annesini O’nun kadar sevmedi. Ve hiçbir anne, Âmine Hatun kadar, hayat yolunu kalpteki ateşten taşlara basarak yürümedi… Dürr ve Sadef, anne karnındayken bile olayların gidişatını değiştiren canımız ve cânânımız Sevgili Resul’ümüzün ve muhterem annesinin romanıdır.

    7,94
  • Aile Ahlakı / Muhteşem Ahlak Serisi 2

    Aile; toplumun temel taşı, hayatın dengesi, ayakta kalabilmenin en önemli vesilesi, ağır bir yük olan kulluk vazifesinin paylaşılması, nesillerin devamiyetinin sebebi, huzurun temini, gelen her türlü saldırılara karşı giyilen bir zırh, inanan insanların yüreğindeki en büyük hasret olan cennetin dünyadaki bir yansıması… Üzülerek şahit olduğumuz bir hakikat var ki evlilik ve arkasından kurulan en önemli kurum olan aile, her geçen gün biraz daha itibarsızlaştırılmaktadır. Ya evlilik hayatın çok sonralarına itilen bir hale dönüşmekte ya da evlilik gerçekleşip aile kurulmuşsa da bu büyük nimetin şükrü, gereği oranında eda edilememekte, çok basit ve değersiz şeylere feda edilmektedir. Bu çalışmamızda aile ahlâkı ile alakalı konuları bir araya getirerek bu mühim yaramıza biraz olsun merhem olması için bir gayret sergiledik. Aileyi oluşturan tüm tarafları Kur’ân ve sünnet rehberliğinde yansıtmaya çalıştık. Umuyoruz ki bu çalışmamız, toplumun temel taşı olan ailenin hem kurulmasına hem de korunmasına küçük de olsa bir katkı sağlamasıdır.

    5,89
  • Hanım Sahabiler

    Bugün insanlığın, özellikle yeni nesillerin yetiştirilmesinde rol model olacak şahsiyetlere her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğu açıktır. Bu ihtiyaca en güzel şekilde cevap verecek nesil, elbette bizzat Hz. Peygamber’in (sas) eğitiminden geçen sahâbe neslidir. Sahâbe, yaşamımızın her karesi için canlı ve pratik çözümlerle süslü birer hazinedir. Allah Resûlü’nün (sas) kızları ve kız torunlarından sonra onun (sas) en yakınında olan hanım sahâbîlerin hayatlarını ele aldığımız bu kitapta, hayatınızı aydınlatacak birbirinden güzel örnekler bulacaksınız. Hz. Ebû Bekir, Hz. Osman, Ebû Hüreyre, Zeyd b. Sâbit gibi yıldızların anneleri… Dikenler arasında nadide bir gül gibi açan Büsre bint Saffân… Eşini gerdekten şehâdete uğurlayan Cemile bint Abdullah… Allah Resûlü’nü (sas) evinde ağırlayan Ümmü Eyyûb… Yâd ellerde eşini kaybedip inancından taviz vermeden ayakta dimdik duran Ramle Hanım… Hemşire, doktor, âlime Ümmü Atiye… Ve gök kubbemizi aydınlatan daha nice hanım sahâbe… Gelin, o yıldız sahâbîlerin örnek hayatlarını, birlikte okuyup birlikte aydınlanalım.

    12,90
  • Kur’an-ı Kerim Açısından Allah’ın Yardımı Peygamber’in Zaferi

    Allah’ın gerçek yardımı, insana bahşettiği her doğal şey gibi pek önemsenmeyen peygamber, kitap, akıl ve dirayettir. İnananlara başarıyı getiren; Hz. Muhammed (sas) gibi neyin, ne zaman, nasıl yapılacağını, savaş kazanma, plân ve stratejilerini hem teorik olarak hem de bizzat ve bilfiil öğreten, evrensel tabiî hukuka dayanan, insanları etrafında toplayabilen, akıl – duygu dengesi sağlam gerçek bir liderdir.

    9,09
  • Öykülerle Esma-i Hüsna Allah’ı Anlatan Öyküler

    Yerde ve gökte en güzel isimler kendisine ait olan Yüce Allah’a sonsuz şükürler ve sevgili Peygamberimiz Muhammed Mustafa’ya gönüller dolusu salât ve selamlar olsun. Bu kitabın amacı bizi yaratan, yaşatan ve sayısız nimetler veren Allah’ı en güzel ve en doğru bir biçimde tanımanızı sağlamaktır. Hepimizin özellikle de gençlerin ve çocukların Allah hakkında sağlıklı bilgi edinmeleri, son derece önemlidir. Çünkü bu konudaki doğru bilgiler, hayatımızı en güzel bir biçimde aydınlatır, dünya ve ahirette mutluluğa ulaşmamızı sağlar. Yanlış bilgiler ya da bilgisizlik ise bizi mutsuzluğa ve umutsuzluğa sürükler. Hem dünyamızı hem de ahiretimizi karartır. İnsan iyiyi ve güzeli tanıdıkça, daha çok sever. Yücelerin en yücesi ve güzellerin en güzeli olan yüce Allah’ı da tanıdıkça daha çok sever, sevdikçe daha çok tanımak ister.

    11,39
  • Sahabe Ailesinde Sorumluluklar

    Müslüman ailesinde erkek ailenin reisi olmakla birlikte hakları ve yetkileri sınırsız değildir. İslam dini onu aile reisi olarak belirlemiştir. Zira iki cins arasında yaratılış/fıtrat itibariyle aile reisliğine uygun olan erkektir. Burada kadınlara haksızlık yapıldığı veya kadınların ikinci plana atıldığı gibi bir düşünce akla gelmemelidir. Erkeğin ailenin reisi ve idarecisi olarak seçilmesi yüklerin ve sorumlulukların büyük kısmının ona verildiği anlamına gelmektedir. Ailenin temel taşlarından olan kadının hakları, bunun yanında da sorumlulukları bulunmaktadır. Cahiliye Arap döneminde kadınlar ailede kocasının kölesi mesabesindeyken, İslâm onlara ailenen kuruluşundan, sonlandırılmasına kadar aile yaşamının her evresinde ve sosyal hayatın her kadamesinde haklar vermiştir. Bununla beraber kadınların aile içinde hakları sınırsız olmayap kendilerine verilen hakların yanında sorumlulukları bulunmaktadır. Ailenin baba ve anneden sonra diğer fertleri olan çocukların da anne babalarına karşı ve kendi aralarında hakları ve sorumlulukları bulunmaktadır. Bu çalışmamız boyunca konular İslam öncesi cahiliye Arap hayatından ve Hz. Peygamber (s.a.s) dönemi sahâbî hayatından örneklerle açıklanmaya çalışılmıştır. Örnekler Resûlullah’ın döneminden olsa da bilindiği üzere bu dönem sadece Araplar için değil tüm Müslümanlar için referans niteliği taşımaktadır. Bu açıdan burada verilen örnekler bizim için aile bireyleri arasındaki sorunların çözülmesinde önem arz etmektedir.

    7,94
  • İmam Nevevi’nin 40 Hadisinden Seçkiler

    Hadis hakkında yapılan çalışmalar aynı zamanda dine yapılan hizmetlerdendir. Bu hizmet Hz. Peygamber’in (sas) sözlerini hayata taşımakla neticelenirse varılacak en güzel sonuca ulaşılmış demektir. Bu kitapta Hz. Peygamber’in (sas) hadisleri içerisinden seçilmiş kırk incinin değerini anlamaya çalıştık. İmam Nevevî’nin kırk hadis çalışmasında yer alan hadislerin Arapça, Türkçe ve Almanca tercümelerini de vererek kitabın daha fazla okuyucu tarafından anlaşılmasını arzu ettik. ‘Hz. Peygamber’in seçkin sözlerini çağımızda nasıl anlayabiliriz?’ sorusuyla çıktığımız bu güzel yolda Hz. Peygamber’in günümüzde anlaşılmasına bir nebze de olsa yardımcı olabilmiş olmayı umuyoruz. On yıl kadar derslerimizde okuduğumuz, yer yer camilerimizde ders olarak işlediğimiz bu hadisleri salt bir okuyuşla aktarmak yerine hadislerden çıkarabildiğimiz hikmetleri ile birlikte zikrettik. Hadisleri hikmetleri ile anlamanın çevremdeki insanlara olan etkisini görmek zor değildi. Bu etkileyici hikmetlerin birçok kişiye ulaşması arzusu bu kitabın meydana gelişinde etkili olmuştur.

    9,09
  • Siyer Usulü

    “Hiç şüphesiz senin için bitip tükenmeyen bir mükâfat vardır. Ve sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin.” (Kalem 68/3-4) “Kur’ân-ı Kerîm’den sonra Resûlullah (a.s.) ile ilgili haberlerden daha güzeli yoktur.” el-Kelâî (v. 634/1237) Kaynaklarının sıhhati, çeşitliliği, çokluğu ve etkisinin yapıcı sürekliliğinden dolayı Asr-ı Saâdet; bugüne nisbeten dün gibidir. Siyer; “Hz. Peygamber’in (a.s.) doğumundan vefatına kadar hayatını ve hey’etini; Kur’ân, İslâmî rivâyet ve bakiyyeleri esas alarak tayîn ve tevkît bakımından ele alan bir ilimdir” diye tarif edilebilir. Siyer usûlü; “siyerin icmâlî ve tafsîlî kaynaklarını, onlardan siyeri tesbît yöntemlerini, siyercide bulunması gereken nitelik ve yeterlilikleri icmâlen konu edinen bir ilimdir” diye tanımlanabilir. Bu eserde; siyer ve usûlünün temel terimleri, Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. Peygamber’e (a.s.) verilen önem/değer, siyerin kaynakları, meseleleri ve yardımcı ilimleri ele alınmıştır. Ayrıca İslam ilim mirasında dağınık hâlde bulunan ve siyer ve usûlünü ilim kılan unsurlar; kapsamlı, yoğun ve büyük bir ustalıkla bir araya getirilmeye ve İslâmî ilimlere ait birçok değerli bilgi siyer ve usûlü potasında sistematik olarak mezcedilmeye çalışılmıştır. Böylece siyer ve usûlünün; tarifi, konusu, kaynakları, yöntemi, gayesi, sınırları ve diğer ilimlerle ilişkisi gibi meselelerde teorik ve pratik anlamda bir yönteme ve özgün bir yapıya sahip olduğuna işaret edilmiştir. Siyer ilmine mütevazı bir katkı sunan bu kitap; değerinden hiçbir şey kaybetmeyen birçok eseri miras bırakan İslâm ilim geleneğini izlemektedir.

    12,54
  • Hz. Peygamber ve Sünnet Hz. Peygamber’in (s.a.s) Ümmiliği

    Hz. Peygamber’e (sas) gelen vahiy, onun yaşantısında müşahhas hale geliyordu. Vahyin onun ve yaşadığı toplumdaki insanların hayatlarına hâkim olmasının yanında Allah Elçisi’nin, temelini vahyin oluşturduğu söz ve uygulamaları da nüzûl dönemi devam ettiği için ilahî gözetim altındaydı. Bu sebeple Hz. Peygamber’in (sas) söz ve fiilleri, diğer insanların vahiyden anladıklarından ve davranışlarından daha önemli ve öncelikli bir konuma sahip olmuştur. Hz. Muhammed’in (sas) vahyin ilk muhatabı olarak Allah’ın mesajını en iyi anlayan insan olduğu muhakkaktır. O, vahyin ilk iman edeni, ilk anlayanı, ilk yaşayanı ve yorumlayanı olarak bize Kur’ân’dan ayrılmayan ve onun gölgesinde gelişen sünneti bırakmıştır. Bu sebeple sünnetin merkezinde de Kur’ân vardır. Hz. Peygamber’in (sas) ilk İslâm toplumunu eğitirken yazıya verdiği önem, ümmilik konusunun onun hayatında ne anlama geldiği hususunda farklı görüşlerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Ümmilik konusunu Allah Elçisi’nin (sas) yaşadığı coğrafyadan bağımsız anlamak mümkün değildir. Elinizdeki kitabın bir bölümünde konuyla ilgili görüşler ve delilleri incelenmiştir.

    9,09
  • Vahiy ve Peygamber (s.a.s)

    Allah ile beşer arasındaki iletişim yollarından biri ve en önemlisi peygamberlerin aldığı vahiydir. Peygamberler, Yüce Allah’ın bu mesajını insanlara bildirmek üzere seçilen özel insanlardır. Hz. Muhammed’in (sas), Hira Dağı’ndaki küçük mağarada aldığı ilk vahiyden vefatına kadar geçen süreçte mesaj, bazen uzun, bazen de kısa pasajlar halinde geldi. Vahyin yirmi üç yılda peyderpey gelmesinin hikmetlerinden biri, Allah Elçisi’nin (sas) muhatap olduğu toplumun vahyi sindirmesi, vahyin mihmandarlığında toplumsal ilişkilere çeki düzen verilebilmesi için fırsat bulunmasıdır. Allah’ın koruması altında olan vahiy, bizzat Hz. Peygamber (sas) tarafından görevlendirilen kâtipler tarafından yazdırılmış ve onun hayatında kısmen ya da tamamen birçok insan tarafından ezberlenmiştir. Allah Elçisi (sas); sohbet, hutbe ve hitabelerinde Kur’ân’dan âyet ve sureler okuyarak vahyi insanların zihin dünyasına hâkim kılıyordu. Ayrıca karşılaşılan sorunların çözümünde vahyin yol göstericiliğine müracaat ediliyordu. Böylece vahiy, Allah Elçisi’nin (sas) hayatında en güzel örneği görülen, nebevî toplumu şekillendiren ve İslam medeniyetini oluşturan ana unsur oldu.

    9,09
  • Hz. Peygamber’i (s.a.s.) Doğru Anlamak

    Yüce Allah’ın mesajının geldiği dönemden bugüne asırlar geçmiştir. Bu uzun sürede İslâm doğduğu coğrafyanın dışında geniş bölgelere hâkim olmuş ve dünyanın mensubu en fazla olan iki dininden biri olmuştur. Bu geniş coğrafyada ve uzun dönemde vahyi, onun etrafında oluşan sünneti ve kültürü doğru anlamak önem arz eder. Elbette Hz. Peygamber’i (sas) doğru anlamak, onun getirdiği mesajı doğru anlamaya imkân verecektir. Öte yandan tarih boyunca insanoğlunun zihin dünyasında oluşan tortuları temizlemek için de Allah Elçisi’ni (sas) doğru anlamak önemlidir. Bu kitapta Allah Elçisi’ni (sas) doğru anlamanın çeşitli boyutları ele alınmaktadır.

    7,94
  • Geçmişten Günümüze Peygamber (s.a.s) Sevgisi

    Kişinin Müslümanlığı, Hz. Muhammed’in (sas) getirdiği mesajın kabul edilmesiyle başlar. Hz. Peygamber’e (sas) itaat etmek, ona saygı duymak ve onu sevmek her Müslümanın görevidir. Allah Elçisi’ne duyulan muhabbet İslâm tarihinde farklı tezahürleriyle ortaya çıkmıştır. Bu sevgi edebiyatta ve sanatta önemli ilham kaynaklarından olduğu gibi Müslümanların hayatlarına da hâkim olmuştur. İslâm toplumlarında peygamber sevgisi, Hz. Peygamber’in (sas) isimlerinin çocuklara verilmesinden, onunla ilgili düzenlenen anma törenlerine kadar farklı şekillerde ortaya çıkmaktadır. Ancak Allah’ı ve Elçisi’ni sevmenin en açık göstergesi, Elçi’nin bize tebliğ ettiği mesajın hayatımıza ışık tutması, yolumuzu aydınlatması ve ona teslim olmamızdır.

    6,79
  • Allah Resulü’nün Dostu Hıbbu’r-Resul Zeyd B. Harise

    Hz. Peygamber’in (sas) insana verdiği değer, toplum içerisindeki yanlış uygulama ve bakışları değiştirme, İslâm’ın bireyle ilgili hükümlerini yerleştirme ve siyasi mücadeleler babında Zeyd b. Hârise’nin hayatını ortaya koymayı amaçladık. Kölelikten ilk Müslümanlığa yükselişin ve kıyamete kadar anılan bir ismin sahibi olarak Zeyd b. Hârise’nin Hz. Peygamber (sas) ve Hâne-i Saâdet merkezinde geçen hayatının ortaya konulmasının Siyer alanına katkı sağlayacağını düşünüyoruz.

    7,94
  • Nübüvvet ve Hz. Muhammed’in (Sas) Nübüvveti

    Beşerin Hz. Âdem’den kıyamete kadar sürecek olan uzun imtihan yürüyüşünde ayağının kaymaması ve istikameti muhafaza edebilmesi için Yüce Allah’ın yol gösterici ve uyarıcı olarak gönderdiği elçilerin sonuncusu olan Hz. Muhammed (sas), bıraktığı etkiler bakımından kendisinden önce gelen peygamber kardeşlerinden farklı bir konuma sahiptir. İnsanoğlunun dünyada huzur, ahirette ise Allah’ın rızasını ve ebedi mutluluğu kazanabilmesi için Hz. Muhammed’in (sas) tebliğ ettiği Yüce Allah’ın kıyamete kadar devam edecek olan son mesajının anlaşılması ve mesajın insandan istediği salih amelin hayata hâkim kılınması gerekir. Bu sebeple nübüvvetin dindeki yeri, Hz. Muhammed’in (sas) nübüvveti ve konumu, incelenmesi gereken önemli bir konudur. Elinizdeki kitap bu konuyu ele alan çalışmalardan meydana gelmiştir

    7,94
  • Siyer Atlası

    “Siyer nedir? Veya Siyer’in anlamı ve önemi nedir?” sorusuna farklı cevaplar vermek mümkündür.
    Ancak, Allah Resulü’nün mübarek ellerinde yetişmiş büyük sahabi Sa’d Ebi Vakkas’ın: “Biz çocuklarımıza Kur’an’dan bir sure öğretir gibi, Efendimiz’in savaşlarını/hayatını öğretirdik” ifadeleri, bizlere Siyer’in önemi ve değeri hakkında önemli ipuçları vermektedir. Demek o ilk neslin dünyasında, siyerin değeri; Kur’an’ın değeri gibiymiş.. Çünkü onlar çok iyi biliyorlardı ki siyer, Kur’an’ın hayata dönüşmüş şekli;ayetlerin ete kemiğe bürünmüş biçimi; vahyin ayaklar üzerinde yürüyen halidir.
    Hal böyle olunca, Efendimiz’in bereketli hayatının daha iyi anlaşılması adına neler yapılsa, neler ortaya konsa yine azdır. Bu önemdendir ki, ta ilk nesillerden beri Efendimiz’in hayatı en ince ayrıntısına kadar kayıt altına alınmış, araştırılmış; yüzyıllar boyu bu devam ede gelmiş, halen de bu çaba ve gayretler devam etmiş, son güne kadar da devam ettirilecektir. Bu çaba ve gayretlere mütevazı bir katkı olsun diye bizlere de adım atma imkanı bahşeden Rabbimize sonsuz hamdler olsun. Elinizdeki bu siyer atlası işte böyle bir katkıda bulunabilme ızdırabının bir neticesidir.
    Muhammed Emin Yıldırım

    devamını oku

    25,19
  • En Güzel Örneğin En Güzel Örnekleri Sahabe İklimi 4

    Kur’ân-ı Kerîm, Hz. Peygamber’i (sas) bize anlatırken kullandığı istisnai ifadelerden birisi de üsvetü’n-hasene’dir. Rabbimiz buyurur ki: “Andolsun ki Resûlullah sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok zikredenler için, (üsvetü’n-hasene) çok güzel bir örnektir.” (Ahzâb, 33/21) Sahâbe neslini anlatan en güzel ayetlerden biri de Tevbe Sûresi’nde geçen şu ayettir: “(İslâm dinine girme hususunda) öne geçen muhacirler ve ensar ile onlara güzellikle tâbî olanlar var ya; işte Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. Allah onlara; içinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük kurtuluştur.” (Tevbe, 9/10) “En Güzel Örneğin, En Güzel Örnekleri” ifadesi, aslında bu iki ayetin kısa bir mesajıdır. Allah Resûlü (sas); tüm insanlığa en güzel örnek, en ideal misal ve en kâmil modeldir. Elbette O (sas); kendi örnekliğini, kurduğu nübüvvet potasında yetiştirdiği talebeler olan sahâbe üzerinden âleme yansıtacak ve böylece onları en güzel örnekler olarak kıyamete kadar gelecek tüm müminlere takdim edecekti. Bu hakikatten dolayı sahâbe nesli, bizler için hiçbir zaman sadece tarihî şahsiyetler olarak kalamaz. Onlar; dinin intikal ve muhafazasında Allah (cc) tarafından seçilmiş, Resûlullah (sas) tarafından yetiştirilmiş bir nesildir. Öyleyse sahâbe neslini tanımak ne sadece bir vefa ne sadece bir tarihî malumat ne de sadece geçmişe dair bir özlemin ifadesidir. Sahâbe neslini tanımak; Allah’ı, Peygamber’i, Kitab’ı, dolayısıyla İslâm’ı tanımanın en doğru yoludur.

    15,99
  • Çocuk Sahabiler

    Çocukluk dönemi, fiziki gelişimin yanı sıra ahlak ve karakter yapısının şekillendiği dönemdir. Bu dönemi besleyen en önemli özelliklerinden biri de örnek insan profilidir. Zira çocuklar etraflarında olup bitenleri sürekli gözler, söylenenleri ve yapılanları tertemiz hafızalarına kaydederler. Bu nedenle en iyi, en doğru ve en isabetli örneğin onlara en güzel şekilde sunulması gerekir. En iyi örnek elbette Peygamberimiz (sas) ve bizzat onun yetiştirdiği sahâbîlerdir. Bu sahâbîlerden bir kısmı çok özeldir. Onları özel kılan şey; çocukluk ve gençlik yıllarını O’nunla (sas) birlikte geçirmeleridir. Onlar dünyaya gözlerini açtıkları gün Hz. Peygamber’i (sas) gördüler, hayatlarının en güzel zamanlarını O’nunla (sas) geçirdiler.

    12,90
  • Neden ve Nasıl Siyer Öğrenmeliyiz (Ciltli)

    Hz. Peygamber’in (sas) kutlu hayatı olan siyer, bir Müslüman için gerçekten çok büyük ehemmiyet arz eden bir alandır. Kulluk için yaratılan insan, bu kulluğun en ide­al halini elbette peygamberlerden ve son peygamber olan Peygamber Efendimiz’den (sas) öğrenecektir. Böyle olduğu için, Kur’an’ın ve Nübüvvet mesajlarının ilk muhatapları olan sahabe nesli, Hz. Peygamber’in (sas) dünyasına ait ne varsa, bu bilgileri çok önemsemiş, daha sonraki süreçte de bunları talebeleri ve ikinci hayırlı nesil olan Tabiin nesline aktarmış, onlar da kendilerinden sonra gelenlere bu mirası ulaştırarak, o kıymetli hazinelerin günümüze kadar ulaş­masını sağlamışlardır.

    Hakikaten Hz. Peygamber’in (sas) kutlu hayatına dair bil­giler, tarihte hiçbir şahıs ve dönem ile kıyaslanamayacak kadar ciddi bir müktesebata ulaşmıştır. Şu an kütüphane­lerimizde, o döneme dair binlerle, hatta yüzbinlerle ifade edilecek kadar kitap mevcuttur. Miladi VI. asır dediğimiz o döneme ait çalışmalar, sadece Hz. Peygamber’in (sas) haya­tını anlatan doğrudan siyer kaynaklarından ibaret değildir. Bir şekilde Hz. Peygamber’in (sas) hayatını daha doğru ve daha detaylı anlamamıza katkı sağlayacak her türlü çalış­manın siyer ile bir şekilde bağları olmuştur.
    devamını oku

    9,09
  • Ashab-ı Suffe

    Ashâb-ı Suffe, ilk emri “Oku!” olan bir dinin ve ölüm tehdidi altında bile ilme öncelik veren bir peygamberin güzide talebeleridir. “Oku!” emriyle başlayan bu eşsiz inkılâp, Allah Resûlü’nün (sas) olağanüstü çabalarıyla zirveye ulaştı ve Suffe Ashâbı ile hayat buldu. Allah ve Resûlü’nün mesajını en iyi şekilde içselleştiren Ashâb-ı Suffe, Kur’ân ve sünneti öğrenerek yaşamayı hayatlarının gayesi yaptılar. Hâl, hareket ve yaşantılarıyla kıyamete kadar gelecek nesillere örnek oldular. Daha düne kadar okumayı ve yazmayı akıllarından bile geçirmeyen bir toplumun fertleri iken İslâm ile hayat bulan sahâbîler, o günden sonra ilim ve irfan aşığı oldular ve hayatlarını buna adadılar. Bu insanlar, gök kubbenin altında yaşayan en bahtiyar insanlardı. Rehberleri, Kur’ân; okulları, Mescid-i Nebevî; öğretmenleri, peygamberlerin serveri olan Hz. Muhammed (sas) idi. Bu kitap; akıcı ve sade bir üslupla istifadenize sunulmuş olup en sevgilinin en özel öğrencilerini yakından tanımak, manen onların önüne diz önüne çöküp talebeleri olmak, nebevî ilim ve irfanla tanışmak için hazırlandı.

    14,84
  • Siret-i Nebi Evcezu’s-Siyer Li Hayri’l-Beşer

    Siyer sadece bir insanın hayatını değil, insanlığın nasıl hayat bulduğunu ve bulacağını anlatır. Dolayısıyla siyere göre şekillenmemiş bir hayat, ızdıraba mahkûmdur. Allah’a [celle celâluhu] itaat O’nu sevmekten, O’nu sevmek Resûlullah’a [sallallâhu aleyhi ve sellem] itaatten, Resûlullah’a itaat onu sevmekten, onu sevmek de onu tanımaktan geçer. Elinizdeki bu kitap işte bu ilk adımı atmaya yardımcı olur. Erken dönemin en büyük dilcisi sayılan İbn Fâris (v. 395/1004) tarafından kaleme alınan bu eser, Resûlullah’ın [sallallâhu aleyhi ve sellem] mübarek siyerini anlatan en kısa ve özlü eserlerden biridir.

    6,79
  • Hz. Muhammed’i (s.a.s.) Okuma, Anlama ve Yaşama Sanatı

    Hz. Muhammed (sav) hangi üniversiteden mezun olmuştu?

    Neden dünya üniversiteleri Hz. Muhammed (sav) gibi mükemmel bir insan yetiştiremedi?

    Rasulullah›a (sav) Mektup Yarışmasında Jüri Özel Ödülü Alan Mektup:
    Sana Öyle Hasretim Ki…

    Hz. Peygamber’i (sav) Okuma, Anlama ve Yaşama Sanatı

    Hz. Peygamber’e Uymayı Nasıl Anlamalıyız?

    Rasulullah’tan (sav) Örnek Davranış Biçimleri

    Peygamberimizin Sünnet-i Seniyyesi Nedir

    Hz. Peygamberin Günlük Dualarından Bazıları

    Yazmada ve Konuşmada Uymamiz Gereken Peygamber Ölçüleri!
    Peygamberimizin Şakalarından Bazıları.

    Ümmetin En Üstünleri

    Peygamberimizle Doğan Medeniyet ve Kuvvetler Arasında İşleyen Nezaket!

    Hz. Peygambere Gurur ve Kibir Yakıştırmanın Hükmü Nedir?

    Peygamberi Dinlemeyen ve Ona uymayanların Akıbeti

    Zirveye Çıkmak, Onu İstikametten Ayıramadı

    Vahşî Nasıl Yahşî Oldu?

    Ebu Cehil’in Cennetteki Hurma Ağacı

    Acaba Biz Bu Peygamber Ahlakının Neresindeyiz? (Kendimizi Test Edelim.)
    Rasûlullah’a Niçin Habîbllah Denilmiştir?
    Peygamberimizin En Şaşılacak Hali ve En Şaşılacak Halimiz Nedir?

    Hz. Muhammed’in (sav) Terörü Bitirme Tekniği ve Taktiği

    Birlik-Beraberlik Çağrısından Önce Yapılması Gereken Nedir?

    7,94
  • İslam’ın İlk Asrında Kadın (Ciltli)

    Hem ülkemizde hem de dünyada İslâm toplumunda kadın konusunu değişik yönleriyle ele alan pek çok kitap ve makale bulunmaktadır. Ancak bu çalışmaların bazısı ilmî ciddiyetten uzak olup bazısı daya çok dar çerçevede veya güncel anlamda konuya yaklaşmaktadır. Ayrıca bunlar arasında İslâm’a saldırı amacıyla kaleme alınmış olanlar ve bunlara tepki olarak yazılan kitaplar da bulunmaktadır. Hz. Peygamber (sas) devrinde kadının toplumdaki yeri, statüsü ve kısaca bütün alanlardaki konumu mevcut kaynaklardan istifade edilerek ortaya konulursa bu konuda pek çok tartışmanın kendiliğinden çözüme kavuşacağı kanaatindeyiz. Çünkü bu konuyla ilgili bir çok problem, kadının o dönemdeki durumunun net olarak bilinmemesinden kaynaklanmaktadır. Diğer taraftan Raşid Halifeler devri ve sonrasındaki Emevîler Dönemi ise üzerinde hassasiyetle durulması gereken önemli devirlerdir. Zira o yıllarda İslâm toplumu hem siyasal hem de sosyo-kültürel açısından önemli ve köklü değişimler yaşamıştır. Şüphesiz bu değişimlerde kadının toplumdaki konumu da nasibini almıştır. Uzun yılların emeği olan bu çalışmada, İslâm dünyasında ve batıda ‘’Müslüman kadın’’ konusunda oluşanyanlış algıların kaynaklarının tespiti ile meselenin daha doğru bir zeminde nasıl değerlendirilebileceğinin imkanlarını bulacaksınız.

    14,84
  • Peygamberimizin (Sas) Kızları ve Torunları

    Onlar Âlemlerin efendisinin (sas) hane-i saadetlerinde dünyaya gözlerini açtılar.Çocukluk ve gençlik yıllarını Kutlu hanede geçirdiler. Hz. Hatice gibi erdemin zirvesinde bir annenin terbiyesinde yetişdiler. Hüzün ve Sevinçlerini Gönüller Sultanı’yla paylaştılar. Onun yüce ahlakını hayatlarına rehber edindiler.

    7,94
  • Hz. Safiyye Bint Huyey / Peygamber Evinin Hanımları 9

    “Safiyye bir peygamberin (Harun’un) kızıdır, amcası (Mûsâ) da peygamberdir, hâlen kocası da bir peygamberdir.” [Hz. Muhammed (sas)] Hz. Safiyye (ra), Hz. Peygamber’in (sas) azılı düşmanlarından Yahudilerin lideri Huyey b. Ahtab’ın kızıdır. Zarif ve çok güzel bir kadın olan Hz. Safiyye (ra), Hayber’in fethinde esir edilmiş; Hz. Peygamber (sas), onu İslâm’ı seçip seçmeme konusunda serbest bırakmıştır. İslâm’ı seçen Hz. Safiyye (ra), Hz. Peygamber’in (sas) evlenme teklifini de kabul ederek “Müminlerin Annesi” vasfını kazanmıştır. Hz. Peygamber’i (sas) çok seven Hz. Safiyye (ra), Resûl-i Ekrem’in (sas) son hastalığı sırasında “Keşke senin yerinde yatan ben olsaydım.” demek suretiyle üzüntüsünü dile getirmiş, diğer hanımlarının birbirine işaret ettiğini gören Resûlullah (sas) onları uyarmış ve Safiyye’nin (ra) sözünde samimi olduğunu belirtmiştir. Hz. Safiyye (ra), çalışmamızda konu edindiğimiz özellikleri ve Resûlullah’a (sas) ileri derecedeki sevgisi sebebiyle İslâm tarihindeki yerini almıştır.

    5,90
  • Hz. Cüveyriye Bint Haris – Hz. Reyhane Bint Şem’un – Hz. Mariye Bint Şem’un / Peygamber Evinin Hanımları 8

    Hz. Cüveyriye (ra), Benî Mustalik Gazvesi’nde kavminin liderinin kızı olmasına rağmen esir düşmüştü. Peygamber Efendimiz (sas) cariye hüviyetindeki Hz. Cüveyriye’yi (ra) azat edip hürriyetine kavuşturdu. Ayrıca ona evlenme teklif etme inceliğinde bulunup onunla evlendi. Hendek Gazve’sinde Peygamber Efendimiz (sas) ile yapmış oldukları antlaşmayı bozan Benî Kurayza, gazvenin hemen ardından muhasara altına alınmış, neticesinde kabilenin kadın ve çocukları esir edilmişti. Bu gazvede kocası öldürülen Hz. Reyhâne (ra) de esirler arasındaydı. Peygamber Efendimiz (sas) Hz. Reyhâne’yi (ra) de kendisine eş olarak seçti. Hz. Mâriye (ra), bir cariye vasfıyla doğduğu topraklardan tamamen ayrıldığının farkında olarak, Mısır’dan hiç bilmediği bir dilin ve dinin yaşandığı bir diyâra doğru yola çıkmıştır. Onu bir hediye olarak Hz. Peygamber’e (sas) gönderen Mukavkıs, Hz. Mâriye’nin (ra) karakterinde bu tür bir zorluğa göğüs gerecek sağlam bir duruş ve uyum kabiliyeti görmüş olmalıdır. Bu çalışma ortak özellilere sahip üç annemizi; farklı yönleriyle hayalarını ele almaktadır.

    6,79
  • Hz. Ümmü Habibe / Peygamber Evinin Hanımları 6

    Hz. Ümmü Habîbe (ra), Mekke liderlerinden Ebû Süfyân’ın kızı olması ve Habeşistan’a hicret ettikten sonra kocası irtidat eden bir kadın olarak İslâm’da sebat göstermesi, o dönemde birçok insanın kaçındığı bir davranış olması yönüyle Hz. Ümmü Habîbe’nin (ra) az rastlanan cesur bir seçimde bulunduğunu göstermektedir. İslâm kardeşliğinin, akrabalık bağları ve dünyevî menfaatlerin önüne geçtiğinin en güzel örneğini sergileyen Hz. Ümmü Habîbe’nin (ra) müşrik babası Ebû Süfyân’a karşı Resûlullah’ı (sas) tercih etmesi onun imanının kavîliğini gösterir. Adeta “İbrahim babasının Allah düşmanı olduğunu anlayınca ondan uzaklaştı. Şüphesiz ki İbrahim, gerçekten çok duyarlı ve yumuşak huylu biriydi.” (et-Tevbe, 9/114) ayeti onun hayatının bir emsali olmuştur. Onun hayat hikayesinin, İslâm kardeşliğinin en büyük değer olduğunu hatırlatması umuduyla…

    6,79
  • Hz. Ümmü Seleme / Peygamber Evinin Hanımları 5

    Hz. Ümmü Seleme (ra), kabile bağlarının çok güçlü olduğu bir toplumda Hz. Peygamber’e (sas) en fazla düşmanlık yapan kabilelerden birinin kızı olarak, erken dönemde Müslüman olmuş yürekli bir kadındır. O dönemin ulaşım şartlarının zorluğuna rağmen iki defa Habeşistan’a hicret etmiş ve Medine’ye kocası ile hicretine engel olunmuştu. Aradan bir yıl geçtikten sonra, akrabalarından izin çıkınca, yalnız başına hicret etmek üzere, yanına çocuğunu da alarak yola çıktı. Şayet Ten‘im’de Osman b. Talha’ya (ra) rastlamasaydı, tek başına Mekke’den Medine’ye yolculuğu göze alacak kadar cesur bir kadındır. Peygamber hanımı olmanın yanında, Hudeybiye’deki tutumu ile de İslâm tarihinde özel bir yer edinmiştir. Kısacası Hz. Ümmü Seleme (ra), döneminin ve yaşadığı coğrafyanın kadınlarına benzemeyen, güçlü kişiliği, yüksek özgüveni ve yaptıkları ile nev’i şahsına münhasır bir kadındır.

    6,79
  • Hz. Zeyneb Bint Cahş / Peygamber Evinin Hanımları 7

    Hz. Peygamber’in (sas) zevcelerinden her birinin hayatı gerek iffet ve hayâları gerek örnek ahlâkları gerekse de o dönemin sosyal ve kültürel hayatında üstlenmiş oldukları roller açısından incelenmeye değerdir. Hz. Zeyneb bint Cahş (ra), ilahi irade doğrultusunda gerçekleştirdiği evlilikleriyle hukuki, sosyal, siyasi ve insani birçok esası bünyesinde barındırarak tarihe adını yazdıran bir şahsiyet olarak karşımıza çıkmaktadır. Gençliği, güzelliği, soyu ve Allah Resûlü’nün (sas) halasının kızı olması, nikâhının yedi kat göklerde Allah tarafından kıyılmış olması, Resûlullah’ın (sas) hanımlarının en cömerdi oluşu onu özel yapan hususiyetlerdendir. Hz. Zeyneb (ra) takvası, dindarlığı, dosdoğru oluşu ve samimiyetiyle İfk Vakası’nda Hz. Âişe (ra) hakkında iyi bir şehâdette bulunarak Peygamber eşine yaraşır bir tavır ve davranışta bulunarak Efendimiz’in (sas) aile hayatında müstesna yerini almıştır.

    5,90
  • Hz. Sevde Bint Zem’a Hz. Zeyneb Bint Hüzeyme Hz. Meymume Bint Haris / Peygamber Evinin Hanımları 4

    Müminlerin Anneleri’nden Hz. Sevde’nin (ra), fedakâr ve vefakâr kişiliği, gerek İslâm’ı kabulünden sonra yaşadığı sıkıntılarda gerekse Hz. Peygamber’le (sas) evli bulunduğu dönemde dikkatimizi çeker. Bununla birlikte bir peygamber eşi olarak, Hz. Peygamber’in (sas) diğer bazı eşlerinde görüldüğü kadar kendisini ön plana çıkaracak aktif bir rol üstlenmemiştir. Hz. Zeyneb bint Huzeyme (ra), yoksullara sadaka ve infak faaliyetlerinden dolayı “Yoksulların Anası” unvanını almıştır. İyilik ve ihsan sahibi annemiz selamet içinde yaşadığı gibi selamet içinde ebedi istirahatgâhına çekilmiştir. Bu dünyadan çekilirken “Son Peygamber’in Eşi” ve “Müminlerin Annesi” olma şerefiyle ödüllendirilmiştir. Hz. Meymûne (ra), ise kendisini Resûlullah’a (sas) hibe etmesi ilim, takva, sadakat, sünnete ittiba, vefası ve takvasıyla temayüz etmiştir. Nitekim Hz. Âişe (ra), onun hakkında “Meymûne, en muttakimiz ve sıla-i rahimi en çok gözetenimizdi.” demiştir.

    6,79
  • Niçin Namaz

    “Kâinatta en yüksek hakikat imandır, imandan sonra namazdır.”
    Çünkü namaz kılan insanla kılmayan insan, namaz kılan milletle kılmayan millet arasındaki fark; ölülerle diriler arasındaki fark kadardır. Ben, milletimin ölü değil, diri olmasını; Allah’a isyan eden millet değil, itaat eden bir millet olmasını istiyorum. Müslümanım diyen herkesin gayesi bu olmalıdır. Her Müslüman, herkes benim kıbleme dönsün, herkes benim ibadet ettiğim Allah’a ibadet etsin gayesini taşımalıdır. Bunun için yaşamalıdır, gerekirse bunun için ölmelidir. Bu, Allah’ın insanlara verdiği en büyük görev ve Müslümanlar üzerindeki en büyük hakkıdır.

    9,09
  • Hz. Hafsa Bint Ömer / Peygamber Evinin Hanımları 3

    Hz. Hafsa (ra), babası Hz. Ömer’in (ra), İslâm’ı kabulünü müteakip Müslüman olmuştur. Hz. Peygamber (sas) ile evliliği esnasında yaşanılan tahrim hadisesinde adı geçen kişilerden biridir. Hz. Peygamber’in (sas) onu boşamaya teşebbüs etmesine rağmen ilahi ikazla onun eşi olarak kalmaya devam etmiştir. Bu olay neticesinde Hafsa, daha dünyada iken Hz. Peygamber’in (sas) cennetteki eşi olarak vasıflandırılmıştır. Hz. Ebû Bekir (ra), döneminde bir araya getirilen sonra da Hz. Ömer’e (ra) intikal eden Mushaf, Hz. Hafsa’ya (ra) emanet edilmiştir. Okuma yazma bilen, aynı zamanda hafız sahâbîler arasında adı geçen Hz. Hafsa’dan (ra), kardeşi Abdullah b. Ömer ve Abdullah’ın oğlu Ömer’in hadis rivayet etmiş olması, onların ilmi konularda yetişmesinde pay sahibi olduğunu göstermektedir. Özetle, yaşadığı dönemin ve coğrafyanın sınırlarını zorlayan, sahip olduğu farklı hususiyetleriyle dikkat çeken, bununla beraber sert mizacı ile de anılan Hz. Hafsa (ra), Hz. Peygamber’in (sas) eşleri arasında özel yeri olan müstesna hanımlardan birisidir.

    6,79
  • Hz. Hatice Bint Huveylid / Peygamber Evinin Hanımları 1

    “Zamanındaki kadınların hayırlısı İmrân kızı Meryem’dir. Bu ümmetin kadınlarının hayırlısı da Hatice’dir.” [Hz. Muhammed (sas)] Hz. Peygamber (sas), her hususta olduğu gibi aile hayatında da insanlığa güzel bir örnektir. Onun aile hayatını öğrenmek ve eşleri hakkında bilgi sahibi olmak aile hayatının örnekliğini anlamada bize yardımcı olacaktır. Hz. Hatice (ra), Hz. Peygamber’in (sas) diğer hanımları arasında onunla peygamber olmadan önce evlenen tek hanımdır. Ahlakından ve karakterinden etkilenmiş ve ona çok değer vermiştir. O, mutlu zamanlarında olduğu gibi sıkıntılı anlarında da Hz. Peygamber’in (sas) yanındaydı. Hz. Peygamber (sas) de karşılaştığı sıkıntıların üstesinden onun dostluğu, verdiği destek, huzur ve sükûnu ile gelmiştir. Hz. Hatice’nin (ra) vefatına kadar Hz. Peygamber (sas) başka bir kadınla evlenmemiştir. Hz. Hatice’nin (ra) vefatından sonra da onu hep muhabbetle yâd edip hatırasını yaşatmıştır.

    7,94
  • Hz. Aişe Bint Ebi Bekir / Peygamber Evinin Hanımları 2

    “Âişe’nin kadınlara üstünlüğü,tirit yemeğinin diğer yemeklere olan üstünlüğü gibidir.” [Hz. Muhammed (sas)] Hz. Âişe (ra), gerek babasının evinde gerekse Hz. Peygamber’in (sas) yanında yetişmiş, birçok ilimde temayüz etmiş, dinî bilgi ve uygulamaları, hadis ve sünneti ümmete aktarmada büyük görevler üstlenmiş, örnek alınması gereken önemli bir hanımdır. Hz. Âişe (ra), kadınların eğitim ve öğretimiyle yakından meşgul olmuştur. Ondan ders dinleyen ve hadis nakleden birçok bayan öğrencisi vardı. Böylece o hem bizzat hem de yetiştirdiği öğrencileri ile İslâm dünyasında kadınların ilimle meşgul olmaları gerektiğini göstermiştir. Hz. Âişe (ra), Hz. Peygamber’e (sas) destek oluşu; ilmi ümmete aktarışı, yetiştirdiği öğrenciler; hakkında ayetlerin inmesi, İfk Hadisesi, Cemel Savaşı, halife ve sahâbîlere karşı duruşu ile Hz. Peygamber’in (sas) hayatında ve İslâm tarihinde önemli bir konuma sahiptir.

    6,79
  • Suffa Meclisleri Kur’an Dersleri

    Suffa Meclisleri’nin dördüncü yılında konu, Aziz Kitabımız olan Kur’ân-ı Kerîm’di. 32 ders boyunca Kur’ân-ı Kerîm’i farklı yönleriyle tanımaya, onunla derin ve daha samimi bir şekilde tanışmaya, elbette meseleyi sadece bilgi boyu-tunda bırakmadan o hakikatleri hayatımıza taşımaya çalışacağız. Hazırladığımız bu müfredatın/kitabın, her dersi 13 bölümden oluşuyor. 1. Ana Metin: Kur’ân-ı Kerîm’in muhtevası, değeri, ona iman edenlere yüklediği mükellefiyetleri, inkâr edenlerin karşılaşacakları durumlar ve daha birçok konuya metin kısmında temas edildi. Metinlerin büyük bir kısmı 2005 yılında kaleme aldığımız ve bugünlerde yeniden gözden ge-çirip güncellediğimiz “101 Cevapla Kur’ân Nedir?” ya da alt başlığı ile “Vahyi Hayata Taşımak” adlı eserimizden alındı. 2. Kur’ân İklimi: Ana metne uygunluk arz eden ayetleri ihtiva etmektedir. Arapçaları ile beraber verilen söz konusu ayetler, gerek ezberlenerek ge-rekse çeşitli tefsir kitaplarına müracaat edilerek anlaşılmaya çalışılmalı ve Kur’ân’ın o dirilten iklimine girmeye gayret edilmelidir. 3. Nebevî Seda: Hz. Peygamber’in (sas) Kur’ân’ın değer ve kıymetine, onun muhataplarına yüklediği görev ve sorumluluklara dikkat çeken 32 tane hadisten oluşmaktadır. Bu hadisler de Arapça metinleri ile beraber verilmiş, kaynakları belirtilmiştir. Elbette bu hadislerden de daha fazla istifade etmenin yolu, hadislerin geçtiği şerh kitaplarına müracaat et-mektir. 4. Örnek Şahsiyetler: Kur’ân-ı Kerîm’in insanlığa örnek şahsiyetler olarak tanıttığı, çoğu peygamber olan 32 şahsiyeti en temel özellikleri ile anla-tan ayetlerden oluşmaktadır. 5. İbret Şahsiyetler: Bu başlık altında da 32 tane ibret şahsiyet, ayetler ışı-ğında tanıtılmaktadır. Menfî örnekler üzerinden müspet davranışların tespiti açısından önemli olan bu bahis, başta Firavun, Nemrud, Kârûn, Hâmân, Bel’am olmak üzere 32 şahsiyeti nazarlara vermektedir. 6. Kur’ân Kavramları: “Eşya zıtları ile bilinir” ilkesi gereğince 32 tane kav-ram zıtları ile birlikte kısa, öz; ama mesaj ihtiva eden bir özellikte anla-tılmaya çalışılmıştır. İman-Küfür, Tevhid-Şirk, Hak-Batıl, Hidâyet-Dalâ-let, Adalet-Zulüm, Helal-Haram, Ma’ruf-Münker, Hayır-Şer, Âlim-Cahil ve daha nice Kur’ânî kavramlar bu başlık altında işlenmiştir. 7. Kur’ân’ın En’leri: Bu bahiste Kur’ân-ı Kerîm’in en temel özellikleri kısa ve vurgulu bir şekilde aktarılmıştır. Mesela, Kur’ân-ı Kerîm’in en uzun ve kısa sûreleri/ayetleri, en çok geçen kelime, en az geçen kelime, en çok geçen cümle, en çok geçen peygamber, en az geçen peygamber gibi teknik sayılabi-lecek konulara yer verilmiştir. 8. Hz. Peygamber’in (sas) Dünyasında Kur’ân: Kur’ân’ın ilk muhatapı olan Efendimiz’in (sas) dünyasında ilahî kelamın nasıl yer edindiğini anlaya-bileceğimiz bazı örnekler bu bölümde aktarılmıştır. 9. Ahlâkı Kur’ân: Bu bahiste ahlakın temeli olan Kur’ân-ı Kerîm’den, en önemli 32 ahlakî ilkeye değinen ayetler aktarılmıştır. 10. Davası Furkân: Burada ise yine 32 ayet üzerinden bir Müslüman’ın ha-yatında olması gereken mücadele, gayret ve sorumluluk nazarlara veril-miştir. 11. Nûr Çeşmesi: Asrımızın önemli bir Kur’ân tefsiri olan Risale-i Nur’dan Kur’ân ile alakalı 32 cümle bu bahiste paylaşılmıştır. 12. Kur’ân’ın Şahitleri: Son vahyin ilk muhatapları olan sahâbe neslinin özellikle Kur’ân anlayışlarını öğrenebileceğimiz örnekler üzerinden çok mühim tablolar paylaşılmıştır. 13. Kur’ân’ın Sevdalıları: Kitabımızın son bahsi olan bu bölümde en hayırlı ikinci nesil olan Tabiîn neslinden başlayarak yolumuzu aydınlatan bü-yüklerin dünyasında Kur’ân’ın yerini anlayabilmek için çeşitli örnekler anlatılmıştır.

    12,90
  • Suffa Meclisleri Sahabe Dersleri

    Sahâbeyi doğru anlamak, gerçek manada sevmek, onları hayatımızın temel ölçüsü, Kur’ân ve Sünnet’in beşerî zemindeki en güzel pratikleri olarak kabul etmek, onları her daim hayırlarla yâd etmek ve onları kendi anlayışlarımıza ve yorumlarımıza feda etmeden oldukları gibi anlamaya çalışmak ve onları insanlığın aynaları, iman ve kardeşliğin sadâları olarak bilip, hayatlarını hayatlarımıza taşımaya gayret etmektir. Özellikle son ifadelerin üzerinde biraz durursak, şunu söylemek durumunda kalırız: Sahâbe nesli, ideal kulluğun ne olduğunu yaşadıkları hayatlarla ortaya koydukları için “İnsanlığın Aynaları” oldular. O aynaya bakan hem kendini hem onları görecek ve onlardan doğru olanı öğrenerek ve kendisine çeki düzen verecek… Böylece eksikler tamamlanacak, yanlışlar düzeltilecek; aşırılıklar itidal çizgisine çekilecek, azalan heyecanlar artacak, biten ümitler yeniden yeşerecek… Onların sadâları, gök kubbede her daim yankılanan hoş bir sadâ olacak… “Gelin, sesi ve nefesi tükenen şu zor zamanlara ve zeminlere, bir Sahâbe yankısı bırakalım. Haykırışımız ideal kulluk çizgisini, hayatları ile âleme gösteren o güzel insanlar olsun ve onların ruhlara hitap eden nağmeleri, bizim dillerimizde ve hayatlarımızda yeni bir besteye dönüşsün…”

    14,90
  • Suffa Meclisleri Siyer Dersleri

    Bir Müslüman için Hz. Peygamber’in (sas) hayatına ve O’nun dünyasına ait her hatıranın çok mühim bir yeri vardır. Çünkü O (sas) en güzel örnek, en kâmil misal, en doğru rehberdir. Rabbimiz onlarca ayette Resûlullah’a ittibânın/itaatin gerekliliğine ve önemine vurgu yapmış, O’nun (sas) rehberliği olmazsa dinin gerçek manada kemale eremeyeceğini belirtmiş; Efendimiz de sarıldığımız müddetçe asla dalalete sapmayacağımız iki büyük emanetten birinin Kur’ân, diğerinin ise kendi sünneti olduğunu beyan etmiştir. Başka bir hadisinde Efendimiz (sas) miras olarak bıraktığı hayatının/sünnetinin değerini şöyle ifade etmiştir: “Allah’a yemin ederim ki size gecesi gündüz kadar aydınlık, geniş ve takip edilecek bir yol bıraktım.” Gecesinin bile gündüz gibi aydınlık olduğu bu bereketli hayatı her yönü ile öğrenmek, anlamak ve kavramak her Müslüman’ın en önemli gayesi olmalıdır.

    15,99
  • Hz. Peygamber’in (Sas) Ahlakı

    Kur’an’ın ve onun tarihsel pratiği olan Hz.Peygamber’in(sas) hayatından günümüzde ihmal ettiğimiz en önemli ilkenin ahlak olduğunu söylersek abartmış olmayız. Gerçekten şekle yoğunlaşırken ahlakın geri plana itilmesi üzücüdür. Hangi yiyeceğin helal olup olmadığını tartışırken helal olmayan kazancın yenmemesi hususundaki hassasiyetin göz ardı edilmesi,Allah Elçisi’nin ahlaki örnekliği üzerinde daha çok durmamız gerektiğini ortaya koymaktadır.

    9,09
  • Çocuk Yetiştirme Ahlakı / Çocuk Yetiştirme Ahlakı 3

    Çocuk, varlığıyla büyük bir nimettir ve bir nimet ne kadar değerliyse o derece ağır bir külfete sahiptir. Bundan dolayı başta peygamberler ve sahâbe nesli olmak üzere tüm insanlık, çocuk meselesinde çok ağır imtihanlara tabi tutulmuşlardır. Çocuk, yokluğuyla da ağır bir imtihan olarak onların karşısına çıkmıştır. Bugün bizler de hem varlığıyla hem yokluğuyla bu önemli nimetle her an imtihan edilmekteyiz. Hâl böyle olunca her anne ve babanın en öncelikli meselesi; çocuklarını iyi yetiştirmek, onları iman, ihsan, irfan ve hikmet noktasında bir seviyeye erişebilmelerini sağlamaktır. Ancak her anne ve babanın itiraf edeceği üzere bu iş çok da kolay değildir. Her ne kadar zor olsa da bizlere emanet edilen çocuklarımızın iyi bir şekilde yetiştirilebilmesi bizim en aslî vazifemizdir. Bu aslî vazifemizi yerine getirebilmemiz için bize iyi örnekler, ideal numuneler, bu zorlu işin üstesinden nasıl gelebileceğimizi bizlere gösterecek doğru bilgiler gerekir. Rabbimden niyazım odur ki bu kitabın; az da olsa bu sahada insanımıza bir katkı sağlaması, eksiklerin tamamlanmasına, yanlışlıkların giderilmesine, aşırılıkların önlenmesine yardımcı olmasıdır.

    5,89
  • Abdullah Olmak

    21 yüzyılda insanlarımızın büyük sıkıntılarının temeline/sebebine baktığımızda sahâbe gibi Allah’a yaraşır bir şekilde kulluk vazifelerini yerine getirememeleri olduğunu görmekteyiz. Halbuki Asr-ı Saâdet’e yönümüzü çevirdiğimizde Abdullah Olmak demenin insanlar için en büyük ödül ve nimet olduğu son derece aşikâr bir hakikattir. Aynı zamanda Abdullah Olmak, Rabbimizin bir projesi olarak insanın yaratış amacının nihai hedefidir.

    6,79
  • Neden ve Nasıl Siyer Öğrenmeliyiz?

    Hz. Peygamber’in (sas) kutlu hayatı olan siyer, bir Müslüman için gerçekten çok büyük ehemmiyet arz eden bir alandır. Kulluk için yaratılan insan, bu kulluğun en ide­al halini elbette peygamberlerden ve son peygamber olan Peygamber Efendimiz’den (sas) öğrenecektir. Böyle olduğu için, Kur’an’ın ve Nübüvvet mesajlarının ilk muhatapları olan sahabe nesli, Hz. Peygamber’in (sas) dünyasına ait ne varsa, bu bilgileri çok önemsemiş, daha sonraki süreçte de bunları talebeleri ve ikinci hayırlı nesil olan Tabiin nesline aktarmış, onlar da kendilerinden sonra gelenlere bu mirası ulaştırarak, o kıymetli hazinelerin günümüze kadar ulaş­masını sağlamışlardır. Hakikaten Hz. Peygamber’in (sas) kutlu hayatına dair bil­giler, tarihte hiçbir şahıs ve dönem ile kıyaslanamayacak kadar ciddi bir müktesebata ulaşmıştır. Şu an kütüphane­lerimizde, o döneme dair binlerle, hatta yüzbinlerle ifade edilecek kadar kitap mevcuttur. Miladi VI. asır dediğimiz o döneme ait çalışmalar, sadece Hz. Peygamber’in (sas) haya­tını anlatan doğrudan siyer kaynaklarından ibaret değildir. Bir şekilde Hz. Peygamber’in (sas) hayatını daha doğru ve daha detaylı anlamamıza katkı sağlayacak her türlü çalış­manın siyer ile bir şekilde bağları olmuştur.

    7,94
  • Nebevi Eğitim Modeli Dar’ul Erkam Vahyin Nuzül Sürecinde Şahsiyet Eğitimi

    Eğer bir ev imar etmeyi konuşuyorsa, eğer bir ev ‘’nasıl acaba insanlığı risaletin mesajı ile tanıştırabiliriz? Nasıl koştukları cehennem ateşinden çevirebiliriz? Nasıl insanları kula kul olmaktan kurtarıp, Allah’a kul etmeye vardırabiliriz?’’ diye inliyorsa bilin ki, o ev Erkam yürekli adamların evleridir. Bu evin silahları; Kur’an’dır, ilimdir, irfandır, hikmettir, kitaptır, kalemdir, seccadedir, gözyaşıdır, merhamettir, sevgidir, müsamahadır ve duadır. Bu ev adı ve yapısı ne olursa olsun Darü’l-Erkam’dır. Eğer bir ev imha etmeyi konuşuyorsa, eğer bir ev ‘’nasıl acaba hak ve hakikat adına mücadele veren şu sesi kısabiliriz? Nasıl insanların nezdinde itibar sağlayan şu adamların güvenlerini sarsabiliriz? Nasıl hakkın yükselen değerini alçaltıp, bize sorgusuz sualsiz akan muslukların devamını sağlayabiliriz? Nasıl ceplerimizi dolduran meşru ya da gayri meşru ayrımı yapmadan elde ettiğimiz bu imkanları çoğaltabiliriz?’’ diye kıvranıp duruyorsa bilin ki, o ev Ebu Cehil ve Ebu Leheb ruhlarının yaşatıldığı evlerdir. Bu evin silahları; yalandır, iftiradır, şantajdır, kiliçtir, güçtür, nefrettir, öfkedir, hırstır, tamahkarlıktır, kanaatsizliktir, tahammülsüzlüktür ve kavgadır. Bu evin de adı ve yapısı ne olursa olsun Daru’n-Nedve’dir.

    9,09
  • Asr-ı Saadet’te Ticaret ve Tüccar Sahabiler

    Ticaretin içerisinde olmak, para kazanmak, sahada sürekli başkaları ile rekabet halinde olmak ve bunca şeye rağmen kalbi, gönlü selim bir şekilde muhafaza etmek, korumak çok kolay bir şey değildir.Bir tüccarın bunu sağlayabilmesi için şu hususlara kesinlikle dikkat etmesi gerekir. 1-Sağlam bir akidenin inşası 2-Ticari hukukun derinlemesine öğrenilmesi 3-Sadık ve salih dostların edinilmesi 4-Allah’ın, yapılan ticarete ortak edilmesi 5-Bir hakikat olan ölümün sürekli hatırda tutulması

    9,09
  • Arslan Pençesi / Hamaset Kahramanı Sa’d b. Ebi Vakkas (r.a.)

    -Sa’d b. Ebi Vakkas, ilklerden, öncülerdendir. -O, İslam uğruna attığı ilk ok ile ilk kanı akıtan ve kendisine isabet eden düşman oku ile de ilk kanı akıtılandır. -O, Cennet ile müjdelenen, defaatle Efendimiz’in (sas) taltif ve ikramına mazhar olandır. -O, Uhud günü Efendimiz’in (sas): “At Sa’d! Anam, babam sana feda olsun.” diyerek taltif ettiği arslan pençesidir. -O, Hz. Ömer’in (ra) seçtiği şura heyetindeki altı sahabiden biridir. -Hepsinden öte o, Medine sokaklarında dolaştığında Efendimiz (sas), kendisine hayranlıkla bakarak: “Kimin böyle bir dayısı var, göstersin bakalım!” diye gururlandığı hamaset kahramanıdır.

    6,79
  • Talha b. Ubeydullah (r.a.) Şehidü’l-Hayy / Yaşayan Şehit

    -O, Efendimiz’in kutlu lisanı ile “Şehidü’l-Hayy/Yaşayan Şehit” diye aleme ilan edilendir -O, Talhatü’l-Feyyaz; feyzi ve bereketi sürekli ve çok olandır. -O, Talhatü’l-Hayr; hayrı, insanlara faydası en fazla olandır. -O, Talhatü’l-Cud ve Talhatü’l Cevvad; cömertliği, mertliği, keremi ve ihsanı çok olandır. -O, çok sevdiği dostu Zübeyr ile birlikte iman yolunda yaşamış ve aynı meydanda, aynı akıbetle dünyadan ayrılmış bir yiğittir.

    6,79
  • Efendimiz’in Havarisi ve İhlas Abidesi Zübeyr b. Avvam (r.a.)

    -O, Efendimiz’in lisanı ile “havarim” diye ilan edilendir. -O, bie ihlas ve aşk abidesidir. -O, Risalet davasının beklentisiz yiğididir. -O, varını yoğunu inandığı değerler uğruna feda edendir. -O, Safiyye gibi bir annenin evladı, Hamza gibi bir dayının ve Hatice gibi bir halanın yeğeni, Ebu Bekir gibi bir kayınbabanın damadı ve Efendimiz (sas) gibi bir Peygamberin de bacanağıdır. -O, ilklerden ve öncülerden olan Zübeyr b. Avvam’dır.

    6,79
  • Hz. Hatice Risalet Davasının Annesi

    * O, Hz. Peygamber’den sonra ilk kez varlık aleminin semasına La ilahe illallah Muhammedün resulullah kelimeyi tayyibesini duyurandır. * O, Hz. Peygamber ile birlikte ilk kez imandan sonra en büyük hakikat olan “namaz” için dergah-ı ehadiyete yönelendir. * O, Hz. Pygamber’in ilk eşi ve yoldaşı olma şerefine nail olandır. * O, Hz. Peygamber ile on beş yıl nübüvvetten önce, on yılda nübüvvetten sonra olmak üzere tam yirmi beş yıl aynı yastığa baş koyandır. * O, Hz. Peygamber’in evine ikisi erkek, dördü kız tam altı tane evlat hediye edendir. * O, Hz. Peygamber’in, Ehl-i Beyt neslinin kökü olan Hz. Fatıma’yı doğuran, Hz. Ali’ye ise annelik edendir. * O, tüm varlığını, malını, mülkünü, sermayesini Allah yolunda feda etmekten bir an geri durmayandır. * O, Hz. Peygamber’in lisanı ile ilk cennetle müjdelenen bahtiyar bir İslam hanımıdır. * O, cahiliyenin zifiri karanlığında kirlenmeden, Meryem misali pak ve temiz kalan, bu özelliği ile de Tahire ismini kazanan bir annemizdir. * O, Firavunları çok olan bir beldenin Asiyece, isyanını devam ettirerek, şirke bulaşmadan, vahye ulaşarak İslam’ın Kübrası olan biridir. * O, on yıl nübüvvetin ve risaletin davasına bir ana gibi sahip çıkarak, varlığını davasına adayan bir annemizdir. * İşte o Hanımlar aleminin sultanı olan Hz. Hatice validemizdir.

    5,90
  • Eminü’l-Ümme/Ümmetin emini Ebu Ubeyde b. Cerrah (r.a.)

    • Ebu Ubeyde b. Cerrah, ideal manada bir mü’minin hayatında emniyet ve teslimiyet nasıl gerçekleşir, bu iki önemli hususiyet nasıl hayata taşınır ve nasıl hayatta temsil edilir bunun en güzel örneğidir. • O da, ilkelerden, öncülerden, önden giden atlılardandır. Çok yol almasına rağmen bir çiçeği dahi ezemeyenlerden, geriye takip edilmesi için çok güzel bir örneklik miras olarak bırakanlardan… • O da, daha dünyada iken sesine ve nefesine kurban olduğumuz Efendimiz (sas) tarafından cennetle müjdelenenlerden, Allah ve Resulü uğruna neyi varsa feda edenlerden, verilen her görevi yerine en güzel şekliyle yerine getirenlerdendir.

    6,79
  • İnsanlığın Kurtuluşu Hac Ömrün Bereketi Umre

    İnsanlığın Kurtuluşu Hac -Hac, İslam’ın beş temel esasından biridir. -Hac, hatırlatmak için hatırlamak, diriltmek için dirilmektir. -Hac, kavuşmak için terk etmektir. -Hac, her yönü ile anlaşılacak ve anlatılabilecek bir ibadet değil, bitimsiz bir deryadır. Ömrün Bereketi Umre -Umre, hayatın imarına ve ömrün bereketine vesile olan bir nimettir. -Umre, çok faziletli ve hayırlı bir ameldir. -Umre, her menasiki ile küçük bir hacdır. -Umre ve Hac, mü’minlerin hayatta elde edeceği en sevimli nimetlerdir; öyleyse imanın kemali adına infak edilmelidir…

    7,94
  • Hz. Peygamber (s.a.s.)’in Beşeri Münasebetleri Temel Hak ve Hürriyetler

    Günümüzde, dürüst olmama, yalan söyleme, aldatma, kandırma, güvenilmeme, sözünde durmama, nezaketten uzak kaba davranma, helal-haram ayırmama, hak-hukuk tanımama, sevgisizlik, hoşgörüsüzlük, merhametsizlik, bencillik, iticilik ve benzerleri gibi millet olarak şikayetçi olduğumuz, insani ilişkilerimizi Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (s.a.s.) insani ilişikilerinin örnekliğinde yeniden inşa etmemiz hayati önem arz etmektedir.

    9,09
  • Siyer Öğretimi Çocuk Kitapları, Edebi Eserler ve Popüler Yayınlar

    Popüler yayınlarda da çocuk yayınlarında olduğu gibi bir başıboşluk olduğu, siyer alanının birçok yazar ve yayıncı tarafından yetkin bir altyapı olmadan kalem oynatılacak bir alan olarak görülmesi üzücüdür.

    Bu alandaki kitapların arasında nitelikli olanların az olması hem alanın uzmanlarına hem de ciddi yayıncılara önemli bir ödev yüklemektedir. Halkın okuyabileceği, sahih bilgiye dayanan siyer alanında telif edilmiş farklı yaşlarda çocuklara ve çeşitli eğitim düzeylerindeki insanlara hitap edebilecek birçok çalışmaya ihtiyaç duyduğumuz açıktır. Nüfusu seksen milyonu aşan ülkemizin gençlerine Allah Elçisi’nin hayatını doğru öğretmek, sağlıklı din algısı açısından ihmal edilmemesi gereken nir görevdir.

    Kuşkusuz insanın gönül dünyasına dokunan, sahih bilgiye ıskalamayan farklı edebi türde eserler de denenmelidir. Çalıştayda sunulan tebliğ ve yapılan müzakerelerle bu alanda da ciddi eksikliklerin olduğu bir kez daha vurgulanmıştır. Özellikle siyerin roman tarzı edebî eserlerin konusu olup olmayacağı üzerine yapılan müzakereler, bu alanın sorunlarıyla ilgili daha çok çalışma yapılması gerektiğini ortaya koymuştur.
    devamını oku

    9,09
  • Sahabeyi Nasıl Anlamalıyız?

    Onlar,Müslümanlığımızın aynalarıdır.Vahyin oluşturmak istediği ideal insan modelinin hayal ve ütopya olmayan yaşanmış gerçekleridir.Allah Resulü’nün mübarek ellerinde yetişmiş yeryüzünün en nasipli insanlarıdır.Bir insan sarrafı olan Peygamberimiz’in oluşturduğu nübüvet potasında işlenmiş, madenleri ortaya çıkarılmış, her biri hayatın farklı bir alanında zirveleştirilerek abide bir şahsiyet halinde getirilmiş yiğitlerdir.Onlar tarihin belli bir zaman diliminde yaşamış, belli bir mekanda varlık göstermiş, ama zaman ve mekana hapsolunmadan her çağa ve zamana seslenme kudretinde olan seçkin insanlardır.Onlar hakiki müminler, Allah’tan razı olmuş ve O’nu razı etmiş, takvayı hayatlarının eksenine yerleştirmiş örnek bir nesildirler.Onlar akli olgunluğu yani rüşdü en güzel bir şekilde elde etmiş, birbirlerine karşı merhametli; inkarcılara karşı ise şiddetli, ibadete ve kulluğa ise sevdalı hayırlı bir toplulukturlar.Hepsinden öte, onlar; sarsıntı içerisinde olanlara sabit dağlar, yolunu kaybedenlere yol olan nehirler, yönlerini yitirenlere yön gösteren yıldızlardır.

    6,79
  • Efendimiz’i Sahabe Gibi Sevmek (Ciltli)

    Sahabe nesli, bize özellikle sevgiye dair çok şey öğrettiler. Sevginin ucuzolmadığını, sadece söz olmadığını, kelimeleri boğazdan yaldızlı bir haldeçıkarmakla sevginin yerine gelmeyeceğini öğrettiler. Onlar bize sevginingerçek anlamının ne olduğunu, gereklerinin neler olduğunu, sevmenininsana neler yaptırması gerektiğini yaşamlarıyia, örnek hayatlarıyla öğrettileıPeki, ne anlama geliyormuş, sahabenin dünyasında sevgi
    Onların dünyasında;
    * Sevgi, özlemektir.
    * Sevgi, beklemektir.
    * Sevgi, sahip çıkmaktır.
    * Sevgi, vermektir.
    * Sevgi, göze almaktır.
    * Sevgi, kurtulmaktır.
    * Sevgi, kurtarmaktır.
    * Sevgi, feda etmektir.
    * Sevgi, feda olmaktır.
    * Sevgi, vazgeçmemektir.
    * Sevgi, vefalı olmaktır.
    * Sevgi, istikamet üzere kalmaktır.
    * Sevgi, sevdiğinin uğrunda ölmektir
    Ve daha neler nelerdir…

    7,94
  • İbadetin Beyni Dua (Ciltli)

    PEYGAMBERİMİZ’İN (A.S.)TAİFTEKİ DUASI :”Allah’ım; güçsüzlüğümü ve çaresizliğimi, insanların nazarında düştüğüm hor ve hakir durumumu ancak sana arz ve şikayet ediyorum.

    Ey Merhametlilerin en merhametlisi! Sen zor ve sıkıntılı durumlarda olanların, zulüm altında zayıf düşürülmüş olanların Rabbİ’sin. Benim de Rabbim ancak sensin. Beni kimlerin eline bırakıyorsun? Sen benî; zalim bir düşman eline düşürmeyecek, onları bana hüküm geçirtecek bir konuma getirmeyeceksin.

    Ey Rabbirn! Benim üzerime çöken bu musibet ve eziyetler, eğer senin bana karşı bir kızgınlığından ve öfkenden dolayı değil ise; çektiğim bunca sıkıntıya hiç aldırış etmem ve hepsine tahammül ederim. Yine de senden bana gelecek bir sığınmaya çok ihtiyacım var. Hem bu dünyada, hem de ahirette, senin o karanlıkları aydınlığa çevirecek nuruna sığınıyorum.

    Ey Rabbim! Sen, hoşnut oluncaya kadar senden af diler, tevbe ve istiğfarda bulunurum. Biliyorum ki; güç ve kuvvet ancak sendedir.

    7,94
  • Tarihi ve Sosyal Yapısıyla Siyer Coğrafyası

    Siyer Coğrafyası’nı tanımak, Kur’ân’ın ve Sünnet’in neşet ettiği zemini tanımaktır. Siyer Coğrafyası’nı tanımak, nebevî mücadelenin başladığı ortamı tanımaktır. Siyer Coğrafyası’nı tanımak, risalet davasının ilkelerini ve hususiyetlerini tanımaktır. Siyer Coğrafyası’nı tanımak, tebliğ ve irşat meselesinin muhatapları olan insan gruplarını tanımaktır. Siyer Coğrafyası’nı tanımak, nebevî sedanın değiştirme ve dönüştürme potansiyelini tanımaktır. Bundan dolayı olsa gerek Hz. Ömer (ra): “Câhiliye’yi tanımayan, İslâm’ı tam anlamı ile anlayamaz!” demiştir.
    6,79
  • İnsani İlişkilerde İlahi Ölçü

    İnsanoğlu var edildiği günden beri Allah’ın birleştirilmesini emrettiği bağları korumak ile mükelleftir.Bu bağlar insanın diğer varlıklarla ve kendisi ile kurması gereken bağlardır ve dört ana başlık altında incelenmelidir.

    -İnsanın kendi nefsi ile ilişkisi

    -İnsanın Allah ile olan ilişkisi

    -İnsanın eşya (evren) ile ilişkisi

    -İnsanın insan ile olan ilişkisi

    Tabi bu ilişkileri düzenleyecek genel kaynaklar ya doğrudan ilahi olamalı, ya da ilahi otoriteden yetki alan peygamberler olmalıdır.

    İşte bu kitapta hem bu ilişkileri hem de bu ilişkilerinin temel referanslarını okuyacaksınız.Özellikle ‘İnsani ilişkilerde on altın kural ‘ ile ‘ Kur’an’da Diyalog’ bölümleri ile bu konuda size rehber olacak numuneleri bulacaksınız

    6,79
  • Alemlere Rahmet Hazreti Muhammed (Sallallahu Aleyhi Vesellem) (Ciltli)

    Bugün bir buçuk milyarlık İslam ailesinin kaç ferdi Peygamber Efendimizi tanıyor? Bunun hesabını yapmamız zor ama şunu iyi biliyoruz ki; bu koca ailenin her ferdi O’nu (sas) bilmektedir. O’nu bilenler çoğunlukta ama tanıyanların o çoğunlukta olduğunu ne yazık ki söyleyemiyoruz. O’nu bilenler O’nun ne zaman doğduğunu, ne zaman vefat ettiğini, savaşlarını, çocuklarının isimlerini, hanımlarını, hicretini, miracını ve daha onlarca şeyi biliyorlar. Çok gariptir, bu bilinenlerin çoğunu belki daha fazlasını Mekke’de O’na karşı çıkanlar da biliyorlardı. Herhalde Hz. Muhammed (sas) amcası Ebu Leheb, bizden daha çok Peygamber’in bu özel bilgilerine sahip idi. Ama onlar O yüce ruhu tanıyamadılar, tanıyamadıkları için de tam anlamı ile tâbi olamadılar ve O’na karşı oldular. İşte bilmek yalnız başına yeterli değil, o bilginin marifete yani aşka dönüşüp sahibini tanıdığı o değerler uğruna fedakarlık yapmaya zorlamalıdır.

    7,94
  • Görev ve Yetkileri Açısından Hz. Peygamber

    “Her tanıyan bilir, ama her bilen tanımayabilir.’’ Biz bu ifadeyi, Efendimiz (sas) karşısındaki durumumuz için de söyleyebiliriz. Bugün iki milyara yakın İslam ailesinin kaç ferdi gerçekten Peygamber Efendimiz’i hakkıyla tanıyor? Bunun hesabını yapmamız zor ama şunu iyi biliyoruz ki bu koca ailenin her ferdi onu (sas) bilmektir. O’nu (sas) bilenler çoğunlukta, ama tanıyanların o çoğunlukta olduğunu ne yazik ki söyleyemiyoruz.
    Hz. Peygamber’i (sas) bilenler O’nun (sas) ne zaman doğduğunu, ne zaman vefat ettiğini, savaşlarını çocuklarının isimlerini, hanımlarını, hicretini, miracını ve daha onlarca şeyi biliyorlar. Çok gariptir, bu bilinenlerin çoğunu belki daha fazlasını Mekke’de ona (sas) karşı çıkanlar da biliyorlardı. Herhalde Hz. Peygamber’in (sas) amcası Ebû Leheb bizden daha çok Peygamberin bu bilgilerine, hatta doğumu ve çocukluğu devresinin nice hadiselerinin bilgisine sahip idi. Yine o gün Mekke’de nice isimler bu tarz bilgileri biliyorlardı. Ama onlar, o yüce ruhu tanıyamadılar, tanıyamadıkları içinde tam anlamı ile tabi olamadılar ve ona (sas) karşı oldular. İşte bundan dolayı diyoruz ki bilmek yalnız başına yeterli değil, o bilginin marifete, yani gerçek manada tanımaya dönüşüp, bazı güzelliklerin hayatlara hâkim olmasına vesile olmalıdır

    6,79
  • En Güzel Örneğin En Güzel Örnekleri Sahabe İklimi 3

    Kur’ân-ı Kerîm, Hz. Peygamber’i (sas) bize anlatırken kullandığı istisnai ifadelerden birisi de üsvetü’n-hasene’dir. Rabbimiz buyurur ki: “Andolsun ki Resûlullah sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok zikredenler için, (üsvetü’n-hasene) çok güzel bir örnektir.” (Ahzâb, 33/21) Sahâbe neslini anlatan en güzel ayetlerden biri de Tevbe Sûresi’nde geçen şu ayettir: “(İslâm dinine girme hususunda) öne geçen muhacirler ve ensar ile onlara güzellikle tâbî olanlar var ya; işte Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. Allah onlara; içinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük kurtuluştur.” (Tevbe, 9/10) “En Güzel Örneğin, En Güzel Örnekleri” ifadesi, aslında bu iki ayetin kısa bir mesajıdır. Allah Resûlü (sas); tüm insanlığa en güzel örnek, en ideal misal ve en kâmil modeldir. Elbette O (sas); kendi örnekliğini, kurduğu nübüvvet potasında yetiştirdiği talebeler olan sahâbe üzerinden âleme yansıtacak ve böylece onları en güzel örnekler olarak kıyamete kadar gelecek tüm müminlere takdim edecekti. Bu hakikatten dolayı sahâbe nesli, bizler için hiçbir zaman sadece tarihî şahsiyetler olarak kalamaz. Onlar; dinin intikal ve muhafazasında Allah (cc) tarafından seçilmiş, Resûlullah (sas) tarafından yetiştirilmiş bir nesildir. Öyleyse sahâbe neslini tanımak ne sadece bir vefa ne sadece bir tarihî malumat ne de sadece geçmişe dair bir özlemin ifadesidir. Sahâbe neslini tanımak; Allah’ı, Peygamber’i, Kitab’ı, dolayısıyla İslâm’ı tanımanın en doğru yoludur.

    15,99
  • En Güzel Örneğin En Güzel Örnekleri Sahabe İklimi 2

    Kur’an-ı Kerim, Hz. Peygamber’i (sas) bize anlatırken, kullandığı istisnai ifadelerden bir tanesi “üsvetü’n-hasene”dir. Rabbimiz buyurur ki: “Andolsun ki Resûlullah, sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok zikredenler için, (üsvetü’n-hasenetün) çok güzel bir örnektir.” 1 Sahabe neslini anlatan en güzel ayetlerden bir tanesi de Tevbe Sûresi’nde geçen şu ayettir: “(İslam dinine girme hususunda) öne geçen ilk muhacirler ve ensar ile onlara güzellikle tabi olanlar var ya, işte Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. Allah onlara, içinde ebedi kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük kurtuluştur.” 2 “En Güzel Örneğin, En Güzel Örnekleri” serlevhası, aslında bu iki ayetin kısa bir mesajıdır. Allah Resûlü (sas) tüm insanlığa en güzel örnek, en ideal misal, en kamil modeldir. Elbette O (sas), kurduğu nübüvvet potasında, kendi örnekliğini, yetiştirdiği talebeler olan sahabe üzerinden aleme yansıtacak, böylelikle onları en güzel örnekler olarak kıyamete kadar gelecek tüm mü’minlere takdim edecekti. Bu hakikatten dolayı sahabe nesli, hiçbir zaman bizler için sadece tarihi şahsiyetler olarak kalamazlar. Onlar, dinin intikal ve muhafazasında, Allah (cc) tarafından seçilmiş, Resûlullah (sas) tarafından yetiştirilmiş bir nesildir. Öyleyse, sahabe neslini tanımak ne sadece bir vefa ne sadece bir tarihi malumat ne de sadece geçmişe dair bir özlemin ifadesidir. Sahabe neslini tanımak, Allah’ı, Peygamber’i, Kitab’ı, dolayısı ile İslam’ı tanımanın en doğru yoludur. Bu sebeple çalışmamızın başlığını “En Güzel Örneğin, En Güzel Örnekleri” olarak belirledik. Program boyunca hep: “Anlatılan sahabi efendilerimizin bilgileri keşke kitap olarak da elimizde olsa!” diyen kardeşlerimizin yoğun baskısı neticesinde bu çalışma sizlere ulaştı.

    15,99
  • En Güzel Örneğin En Güzel Örnekleri-Sahabe İklimi 1

    En Güzel Örneğin (sas) En Güzel Örnekleri Kur’an-ı Kerim, Hz. Peygamber’i (sas) bize anlatırken, kullandığı istisnai ifadelerden bir tanesi “üsvetü’n-hasene”dir. Rabbimiz buyurur ki: “Andolsun ki Resûlullah, sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok zikredenler için, (üsvetü’n-hasenetün) çok güzel bir örnektir.” 1 Sahâbe neslini anlatan en güzel ayetlerden bir tanesi de Tevbe Sûresi’nde geçen şu ayettir: “(İslâm dinine girme hususunda) öne geçen ilk muhacirler ve ensâr ile onlara güzellikle tâbî olanlar var ya, işte Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. Allah onlara, içinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük kurtuluştur.” 2

    15,99
  • Peygamberimizden 101 Hatıra

    Öğrenmenin en güzel yolu sormaktı. Sahabe dediğimiz Peygamber dostları da öyle yaptı. Her biri sıkıntısını ona açtı ve derdine çözüm istedi. Böylece, hayatımızın her safhasında bize ışık tutacak ilkeler ortaya çıktı. Bu ilkeleri bize ders veren peygamber hatıralarından 101 tanesi, güvenilir hadislerden derlendi. Asr-ı Saadetten derlenen bu gonca güller, burcu burcu kokusuyla sizi alıp o kutlu çağa götürecek, dünyanın en bahtiyar insanlarıyla birlikte Peygamberin gül bahçesinde gezinmenizi sağlayacak.

    5,64
  • Devlet Başkanı Olarak Hazreti Muhammed (sav)

    Kur’ân-ı Kerim’in akıbetinin önceki kitaplar gibi olmaması­nın en önemli sebeplerinden biri de Hz. Aişe’nin deyimiyle, yaşayan Kur’ân olan Hz. Peygamber’in şahsında,Kur’ân’ın canlı bir şekilde, açıklanmasının yapılmasıdır ve sahâbenin de bu açıklamalara tabi olup bizlere aktarmasıdır.

    Kitabımızın yazılış amacı da Kur’ân-ı Kerim’de belirtilen esâsları en güzel şekilde uygulamış olan ve Kur’ân’da bizim için en güzel örnek olarak gösterilen Hz. Peygamber (sas)’in bir beşer ve devlet başkanı olarak uygulamalarını tespit et­mektir. Bu kitap böyle bir düşüncenin ürünü olarak yazılmış­tır.

    9,09
  • Bediüzzaman’ın Sahabe Anlayışı

    Peygamber Efendimiz’in (sas) güzide talebeleri olan ve Kur’ân’ın tabiri ile “En hayırlı ümmet” diye tavsif edilen sahâbe neslinin fazilet ve fedakârlıklarını konu edinen bu kitap, akademik bir çalışmanın sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bediüzzaman Said Nursi’nin görüşleri doğrultusunda hazırlanan bu kitapta, İslam Tarihi’nin en tartışmalı konularından birisi olan sahâbe dönemi olaylarına da -Kur’ân ve Sünnet kaynaklı bir bakış açısıyla- değinilmiştir. Bu çalışmadan maksadımız, Ümmet-i Muhammed’in (sas) ilk halkasını oluşturan ve Ehl-i Sünnet’in icmaına göre Peygamberlerden sonra en faziletli insanlar olan sahabilerin daha yakından tanınmaları ve neticede onlara (r. anhüm) olan hürmet ve muhabbetin artmasına katkıda bulunmaktır.

    7,94
Open chat
Size nasıl yardımcı olabiliriz?