Mahya Yayınları

  • Geleceği Özgürleştirmek

    İslam dünyası toplumları yüzyıllardır aldıkları, hâlen ısrarla almaya devam ettikleri dinî ve politik popülizm uyuşturucuları ile yüzleşerek gerçeğe uyanma mücadelesi vermedikleri için modern tarihin farkına varamıyor. Toplumlarımızda hamaset ve popülizm dilinin, milliyetçi ve mezhepçi dilin, söylemin ve siyasetin kurumsallaşması, toplumsallaşması, mutlakiyetçi bir geleneğe dönüştürülmesi, toplumlarımızın gerçeğe uyanma konusunda istekli olmadıklarını gösteriyor. Batılı bilgi-bilim sisteminin tek referans çerçevesi hâline geldiği, Batılı kültürel ve siyasal içeriğin dönüştürücü etkisinin her alanda somut olarak hissedildiği bir dünyada, bu bilgi-bilim, kültür ve siyaset sistemine dâhil olduktan sonra, hiçbir toplum ve kültür bağımsızlıktan, yerli ve milli olmaktan söz edemez. Müslümanlar olarak Batılı/seküler bilgi kategorilerinin belirleyici otoritesi etrafında eleştirel, sorgulayıcı bir bilinç ve gündem oluşturmamız gerekir. Kendi bilincini, bilme ve algılama biçimlerini oluşturamayan toplumların uyumculuğu seçmeleri, çok büyük bir trajedidir. Uyumculuğu seçen toplumların ve kültürlerin tarihi yeniledikleri, yeniden yorumladıkları ve yazdıkları görülmemiş ve duyulmamıştır. Konfor kültürünü ve uyumculuğu seçerek, bir direniş kültürü oluşturamamak, aşağılanmayı ve taşralılaştırılmayı kabul etmek demektir.

    7,94
  • Evrensel Yalanlarla Yüzleşmek

    Modern tarihin son üç yüz yılını, insanlığın dünyası, araçsal akılcılık ve araçsal rasyonalite temelinde gerçekleştirilen, sömürgeci-ırkçı bir uygarlıkla, sömürgeci ve ırkçı bir evrenselliğin ideolojik diktatörlüğü altında geçirdi. Bu zaman zarfında, hegemonyacı güç ideolojileri kirli-sömürgeci içerikleriyle, evrensel yalanları meşrulaştırdı. Evrensel yalanları meşrulaştırarak, hâkim ideolojik söylem ve bu söylemin oluşturduğu yorum tekeli, Batı dışı halkları-toplumları, özellikle de İslam toplumlarını entelektüel/kültürel ve siyasal anlamda sessizleştirdi, edilgenleştirdi. Bu sessizlik ve edilgenlik sebebiyle, İslam toplumları sömürgeciliğin neden olduğu, entelektüel/kültürel/düşünsel yoksulluğun ve yoksunluğun farkına ve bilincine varamadılar. Bu müdahaleleri fark etmediğimiz için de, modern uygarlığın, modern tarihin sömürgeci ve ırkçı mahiyeti ile modern sömürü düzenini meşrulaştıran entelektüel hareketlerle, düşünür ve filozoflarla İslami anlamda bir yüzleşme iradesi ortaya koyamıyoruz. Bunun içindir ki bugün, Türkiye’de de açıkça yaşandığı üzere, entelektüel hayatımız sömürgeci meşruiyetlerin sınırları içerisinde kalarak, sömürgeci meşruiyet biçimlerine öykünerek bir gelecek arıyor.

    9,09
  • Vakti Kuşanmak

    Harama ayarlı bir hayatın içinde müminler için bir esenlik yoktur.

    Kişisel tercihlerin, cemaate özgü tercihlerle bütünleşmemesi bir dağılma ve erimeye yol açmaktadır. Kişisel tercihlerle kalmak, her şeyin ve herkesin kölesi olarak kalmak demektir.

    Kişi sürü olmaktan kurtulmak istiyorsa, güçlerin buyrukları doğrultusunda bir hayatı ve bir dünyayı işaret eden kitle haberleşme araçlarını izlemekten kurtulmalıdır.

    Batıla ait bir yöntemle, hakikatin sınırları çizilemez.

    İmanın coğrafi anlamda bir yeri, yurdu ve uyruğu bulunmadığı gibi ilhâdın da bu anlamda bir yeri, yurdu ve uyruğu yoktur.

    Sevmek bollukta ve darlıkta birlikte bulunmaktır. Sevmek, mutluluğu da mutsuzluğu da birlikte yaşamaktır. Sevmek, ölçüye ve tartıya vurmadan devamlı olarak vermektir. Sevmek bir karşılık beklememektir. Sevmek sonuna kadar inanmak ve sonuna kadar katlanmaktır.

    Bütüne ayarlı bir dikkat ve çaba, geçici ve sınırlı özgürlüklere itibar etmeyecektir.

    Gönlünüzü veriyorsanız daha güzel bir gönül kazanacaksınız. Vaktinizi veriyorsanız daha güzel vakitler kazanacaksınız. Kazandıklarınızın güzellerinden veriyorsanız, size bunların daha da güzelleri verilecektir. Hangi şeyi veriyorsanız bunun yerine size daha yenileri verilecektir. Kardeşlik ve dostluk verirseniz, kardeşlik ve dostluklar bulacaksınız. Allah’ın sizleri üzerinde vekil kılmış olduklarından verdikçe, yeni nimetlere de vekil kılınacaksınız.

    9,09
  • Tarihin Taşrasında Yaşamak

    …Tarihin taşrasında yaşamanın bir kader olmadığını kanıtlayabilmek için, her şeyden önce, İslami anlamda tarihsel gündemimizin önceliği ve adı, yapısal değişim için nihai-varoluşsal çözüm, tahayyül ve tasavvur olmalı. İslam dünyası toplumları, aptallaştırıcı, ahmaklaştırıcı geleneksel uyuşturuculara-patolojilere karşı zihinsel/ahlaki direnişi gerçekleştiremedikleri takdirde, sömürgeci-ırkçı tarihe karşı direnişi hiçbir şekilde gerçekleştiremezler. Kime, hangi otoriteye yönelik olursa olsun, kayıtsız şartsız itaat, ahlaki körelmeye neden olduğu gibi, bilinç körelmesine de neden olur. Gerçek bir direniş, tehdit unsuru olan yapıların dünya görüşlerini, zihin dünyalarını yapı söküme uğratmak suretiyle başlatılabilir. Kolektif bir siyasal eylem, kolektif tarihsel/siyasal/kültürel bilinçle sürdürüldüğünde etkili olabilir.

    9,09
  • Rahman’ın Ayetleri Karşısında

    İslam, müminlerin hem ruhani ve hem de cismani hayatı aynı ölçülerle düzenlemelerini istemektedir. Bir muvahhidin hayatında mistisizme varan bir ruhbanlığa yer verilmediği gibi materyalizme varan bir dünyacılığa da yer verilmemiştir. İnsanın iç dünyasını en mükemmel biçimde dokuyan İslam, dış dünyasını da aynı mükemmellikte dokumaktadır. İslam her alanda kendisini gerçekleştirebilecek bir mükemmelliğin adıdır…

    İslam’ı maddi tutkular içerisinde, lüks içerisinde, konfor içerisinde, ihtişam içerisinde, modern dünyanın hazları içerisinde, merasim ve protokoller içerisinde yaşatılamayacağının bilinci içerisindeyiz…

    Müslümanlar karşı karşıya bulundukları psikolojik terör yüzünden, inançlarını gereği gibi açıklayamamaktadır. Bu psikolojik terör yüzünden kimi Müslüman aydınlar ve bürokratlar, uluslararası modern sisteme karşı muhalefetlerini dile getirememekte, uluslararası sistemin içinden çıkacak muhalifleri beklemekte ve bu muhaliflerin sisteme yönelik eleştirilerini tercüme etmek suretiyle uluslararası sistemin dokunulmaz olmadığını ispatlamaya çalışmaktadır…

    9,09
Open chat
Size nasıl yardımcı olabiliriz?