Yayın Tarihi: | 17.06.2020 |
ISBN: | 9786057690982 |
Dil: | TÜRKÇE |
Sayfa Sayısı: | 160 |
Cilt Tipi: | Ciltli |
Kağıt Cinsi: | Kitap Kağıdı |
Boyut: | 13.5 x 21 cm |
Yorumlar 19 Paylaş Çürük Ali Mikrop Necati Fırçala Dişi Bitir İşi
€15,22€17,90
Güneş yavaş yavaş doğmaya başladı, mikroplar mahallesindeki odamın içi iyice ısındı. Bu tek bir şey demek: Yemek vakti!
Şimdi canım arkadaşım Mikrop Necati ile yapmamız gereken şey kendimize yiyecek dolu güzel bir ağız bulmak.
Ben kim miyim? Tabii ki Çürük Ali! Mikroplar aleminin birinci kralı.
Haydi Necati, çürütülecek dişler bizi bekler!
7 adet stokta
Kategori | Çocuk Kitapları, unsere-empfehlung |
---|
14.90
İlgili ürünler
-
İNANCIMIZIN TEMEL ESASLARI
Üçtane sualin cevabını hepimiz çok açık, net ve kesin olarak bilmeliyiz.
Bütün çalışmalarımız, her şey, bunun üzerine bina ediliyor.
Bunu (üç soruyu) bir insan, açık ve berrak bir şekilde bilirse;sağlam bir temele oturur, sarsılmaz, sadık, yılmaz bir mücâhid olur, iyi insan olur.
Nedir bu temel taş?..
-
Faydasız Randevu
Faydasız Randevu’nun Türkiye’ye çorbada tuz misali bir faydası dokunması benim için hayatî bir önem taşımasaydı ne bu kitabı, ne de herhangi başka bir şeyi yazardım. Uyduruk ifade ve ibareler içinde boğulmuş insancıkların “çağına tanıklık etmek” faaliyetine yüksek bir değer atfettiğine “tanık oldum”. Onların her birini birer insancık görmem hepsinin işin doğrusuna yanaşmaktan imtina etmesi, doğrudan ölümden korkar gibi korkmalarıdır. İşin doğrusu Allah’ın birliğine şehadetle onun yolunda şahadetin birbirinden ayrılmayacağıdır. Ben solcu görünerek Türkiye’nin sosyalist bir idareye kavuşmasına engel olanları gördüm. Hiçbir şekilde onların arasında değildim. Onlardan biri değildim. Müslüman görünerek Türkiye’nin İslâmî bir idareye kavuşmasını engellemiş olan ve halen Türkiye Cumhuriyeti’nin haritadan silinmesi yolunda yelken-kürek telaş içinde olanlar ise beni aralarına almadı. İstemiş olsam dahi onlardan hiçbiriyle tesanüte varan anlaşma mahalli paylaşamadım. Ömrümün sona ermesine çok zaman kalmadı. Çocukluğumdan beri her vesileyle koşa koşa ve büyük bir hevesle kavil mahalline varıyorum. Şimdiye kadar orada kimseyle karşılaşamadım. Randevu gerçek; ama faydasız.
-
Dünya Bir Deplasman Biz De Yetimler Gibiyiz
Sabah oluyor. Uyanıyorum. Bu bizim vardiyamız. Gezegenin bir tarafı uykuda. Yedi milyar üç yüz milyon insanla oturup konuşmamız lazım. Böyle her gün uyanıp uyanıp ne yapıyoruz? Sonra işte bu omurgalı-omurgasız hayvanlar, çiçekli-çiçeksiz bitkiler, mantarlar, protistler, bakteriler, arkeler vesaire, onlar ne yapıyor?
-
Beynine Format At
Evet, size gül bahçesi vaat ediyorum! Bütün korkularınızdan arınacak, fobilerinizden, sigara bağımlılığından, kilolarınızdan kurtulacak; kronik ağrılarınıza, hayatınızı zorlaştıran yanlış inançlarınıza son vereceksiniz. Hem de gayet bilimsel, etkin ve sistematik bir yöntemle. Çoğu durumda dakikalar içinde! Tek şartım var! Siz de iyi bir öğrenci olacak, kendi üzerinizde çalışmak için zaman ayıracaksınız. “Pozitif düşün, hayallerin gerçek olsun” diyen, etkisi “ara gazı” vermekten öteye gitmeyen kişisel gelişim kitaplarından siz de sıkılmadınız mı zaten? Öyleyse tam yerine geldiniz demektir! Biz şimdi birlikte bambaşka bir şey yapacağız. Gerçek bir temizlik operasyonuyla “ilkel” programlarından bir türlü vazgeçmek istemeyen beynimize format atacağız! NeuroFormat® yöntemiyle hayatımızı baştan aşağı değiştireceğiz. Ne duruyoruz? Hadi, başlayalım artık…
-
Fabrika Ayarı
Biz sohbetin gücüne ve bereketine inanıyoruz. Zira sohbet bir hâl aktarımıdır. Sohbet gönlün dile gelmesidir. Sohbet kalbin içindekinin bütün yalınlığıyla dışa vurmasıdır. Sohbet ile söz âdeta can bulur, can olur, can verir. Evet, bir sohbetin, muhabbetin sonucunda ortaya çıkan bu kitabın temel amacı bir yerlerde aksini bulmak, bir gönülden yankılanmaktır. Bir başlangıca vesile olmak, bir umudu diriltmektir. Bütün meselemiz, bir insanın kalbine dokunabilmektir. Sadece bir kardeşimizin fabrika ayarıyla, yani fıtratıyla yüzleşmesine aracı olsa, bu kitap görevini fazlasıyla yapmış olacaktır. Umudumuz, belki de kurtuluşumuza sebep olacak o bir kişidir. Duamız, o bir kişiye ulaşabilmek, dokunabilmektir. Niyazımız, o bir kişinin yarasına merhem olabilmektir. Ötesi değil, fazlası da değil: Sadece o bir kişi. Âmin.
-
Yusuf İslam – Cat Stevens / Örnek İnsanlar Dizisi 2
1970’li yıllarda milyonların peşinden koştuğu genç bir müzisyen, kendisini gerçekten mutlu edecek ve yaşadığı hayata anlam katacak bir ışık arıyordu. Sahne spotlarından çok daha parlak, kalbinin en derin köşelerine kadar aydınlatacak bir ışık… O, aradığı ışığı, kalbini iyileştirecek şifayı, kendisine hediye edilen bir Kur’an mealinde buldu… Ve Müslüman olarak, İslamiyet güneşinin, yüzünü samimiyetle ona dönen herkesi aydınlatacağını bütün dünyaya gösterdi…
-
Ailesiz Toplum Modern Ya Sonrası?
İnsanlık adına çok büyük bir değişim döneminin arifesindeyiz. Öyle bir değişim ki, bildiğimiz hemen her şeyin; “devletin”, “dinin”, “toplumun”, “ahlakın”, “cinsiyetin”, “işin” anlamının değişeceği, dönüşeceği, translaşıp karmaşık formalara bürüneceği; tarihte daha önce hiç yaşanmamış yeni bir dönem geliyor. Görünen o ki, son yıllarda devletlerin frenlemesinden kurtulan büyük şirketlerin elinde ürkütücü bir hızla gelişen teknoloji vasıtasıyla gelen bu dönemden ne vücut ne mana olarak “insan” da sağlam çıkamayacak.
Geliştirilen yapay zekâlı robotlar/makineler egemenlerle en alttakiler arasındaki mesafeyi öylesine açıyor ki, bu mesafe egemenlere artık; “Tanrı olmanın vakti geldi” demenin cüretini veriyor. Yeni paganist dönem dedikleri bu dönemde, tanrı rolünü oynamak için önlerinde engel olarak gördükleri “insaniyet merkezli” dünyayı, bu dünyanın ürettiği hümanizmi, “insanlığın büyük kibri” dedikleri “İnsan Hakları”nı, 300 sene önce öldürdüklerini ilan ettikleri tanrıdan geriye kalmış “hortlak”ı (ahlakı) ve binlerce senelik normları yeniden tanımlamak veya tarihe gömmek istiyorlar. Bunun için en uç, en sapkın unsurları; yani toplum içinde en dayanaksız ve kontrol edilebilir unsurları merkeze davet ederek, “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” ve “Hayvan Hakları” gibi projeler üzerinden bir ahlaki altüst oluş, tüm toplumsal değerlerin yerinden edildiği bir “Ahlaki Kaos” var etmek istiyorlar.
Henüz büyük kalabalıkların pek de hissetmedikleri ancak egemenlerin “insan sonrası” diye adlandırdıkları bu dönemi, her geçen gün daha derinden hissedeceğimizi söylemek zor değil. Yapay zekâlı robotlar milyarları işsiz bıraktığında, devasa şehirler fakirlerin toplama kamplarına dönüştüğünde, gidilecek köyün, ekilecek tarlanın, bakılacak hayvanın, bunları yapacak becerinin çoktan kaybedilmiş olduğu fark edildiğinde yaşayacağız büyük şoku.
Güçsüzler tarihin hiçbir döneminde güçlülerin karşısında bu kadar çaresiz ve bu kadar darmadağın olmadılar. Bu dağınıklık egemenlere, artık kendilerine ihtiyaç duyulmayan sanayi toplumlarının artıkları/atıkları/lüzumsuzları olan devasa kitlelerden kurtulabilmek için cüretkâr projeler üretme cesareti veriyor. -
Satranç
Stefan Zweig, çok geniş bir psikoloji birikimini eserlerinde bütünüyle kullanmış ender yazarlardandır. Onun dünya edebiyatında bir biyografi yazarı olarak kazandığı haklı ünün temelinde de bu özelliği, yani yazarlığının yanı sıra çok usta bir psikolog olması yatar. Satranç, Zweig’ın psikolojik birikimini bütünüyle devreye soktuğu bir öyküdür ve bu öykünün baş kişileri, tamamen yazarın biyografilerinde ele aldığı kişileri işleyiş biçimiyle sergilenmiştir.
Zweig ölümünden hemen önce tamamladığı birkaç düzyazı metinden biri olan Satranç’ı kaleme aldığı sırada, karısı Lotte Zweig ile birlikte göç ettiği Brezilya’da yaşamaktaydı. Satranç’ta da, olay yeri olarak New York’dan Buenos Aires’e gitmekte olan bir yolcu gemisini seçmiştir. Bu gemide tamamen rastlantı sonucu karşılaşan üç kişi: yeni dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic, sıradan bir satranç oyuncusu olan anlatıcı ve bir zamanlar çok usta bir satranç oyuncusu olan, ama hayli zamandır satrançtan uzak kalmış bulunan Dr. B., öykünün aktörleridir.