Destek Yayınları

  • Ne İçin Varsan Onun İçin Yaşa Bir Arayışın Romanı

    “Tüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar. Ya bir insan bir yolculuğa çıkar ya da şehre bir yabancı gelir.” -Tolstoy Demirden keskin bir düdük sesi yükseldi o sırada. Ayrılığın ciddiyeti buz gibi sardı bedenimi. Kapılar kapandı sonra… Çantam sağımda, yalnızlık karşımda… Gidiyorum! Hayır bir saniye! Filmlerde böyle olmazdı ki… Son anda muhakkak bir kalma sebebi yazardı senarist. Tam hareket etmek üzereyken trenden atlayıverirdi esas adam. Oysa şimdi rayların üzerinde kaymaya başlamıştı bile tren… Ayrılığın göğsüme oturan ağırlığıyla camdan dışarı bakıp el sallayan insanlarla dolu peronu izledim. Beni uğurlamaya gelmeyen herkese teşekkür eder gibi bir damla gözyaşı bıraktım oraya.

    9,90
  • Bana Bir Yol Çizer Misin?

    El âlem ne der ile vicdanım ne der duvarlarından oluşan labirent arasında kalan insanlığın, bu çıkmazdan kurtulmak adına, kâh el âleme kâh vicdana çarpa çarpa yol alması mümkün mü? En en az bu soru kadar içinizden geçirip ifade edemediklerinize ayna tutan bir eserle buluşmak istemez misiniz? Elinizdeki kitap iç yolculuğunuzda arkadaşınız olmak için…

    6,79
  • Çevrimiçi Yalnızlık

    Son görülme “dün”

    İyiyim merak etme, sadece özlüyorum ara sıra.
    Olur da gelmek istersin ama çekinirsin falan. Aklında bulunsun çekinmeye hiç gerek yok. Ben aynı benim. Araman yeterli. Sonuçta teknoloji gelişti. Böyle bir devirde nasıl birbirimizden habersiz kalabiliriz ki?
    Az önce Whatsapp profil resmine baktım. Çok güzeldin. Bir de son görülmende “dün” yazıyordu. Telaşlandım, başına bir şey mi geldi acaba? Tam yazacakken çevrimiçi oldun bir an bütün paniğim geçti. Sonra “Seni özledim” yazmak geldi içimden ama yazamadım. Aklında bulunsun. Özlersen bir ipucu vermen yeter. Gerisini ben hallederim.
    * * *
    Belki bir gün beni özler ve eksilirsin.
    Sakın çekinme, slm, mrb, nbr yaz gerisi bende!

    5,64
  • İyi Hissetmek Bir Seçimdir

    Seni mutsuz eden hiçbir şeye ihtiyacın yok.

    “Sana kendini kötü hissettiren her şeye arkanı dön, hem de hiç düşünmeden.
    Nerede mutlu, nerede özgür ve iyi hissediyorsan oraya git.
    Seni mutlu etmeyen hiçbir şeye bir dakikanı bile harcama, zamanın kısıtlı.
    İyi yiyecekler yersen iyi hissedersin.
    Tıpkı iyi enerjiler gibi.
    Daha çok kitap oku, kendine sağlıklı yemekler yapmayı öğren, daha iyi kahveler iç.
    Kendini sev önce, sonra seversin zaten geri kalan her şeyi de.
    Aksini söyleyene gül geç.
    Hatta birçok şeye gül geç.
    Hepsi sandığın kadar önemli değil.
    Kendine inan, hiç kimseye inanmadığın kadar…
    Kendine değer ver ve önemse ama ukala olma asla.
    Anlaşılmadığın yerde zorlama, herkesin ışığı yetmez seni anlamaya.
    Dışarı çık, yürü, koş ya da sadece içine çek havayı ama hisset hissedebiliyorken yaşadığını.
    Zamanın kısıtlı.
    Nerede daha mutluysan oraya git.
    Seni ne mutlu ediyorsa onu yap.”

    9,09
  • Dört Sınav

    Her deneyim bir sınavdır. Ne iyi ne kötü… Ne doğru ne yanlış… Sadece bir sınav…
    Üstelik ne kazanmak var bu işte ne kaybetmek… Çünkü her sınav uyanmak içindir. Ya uyanırsın bir gün ya da ömürlük bir uykudasındır artık.
    Dört ayrı yerden gelir Yaradan’ın “Uyan artık!” sesi. Bollukla, cesaretle, ilişkilerle ve sağlıkla dürter seni hayat. “Aç artık gözlerini!” der Yaradan. “Hiç mi görmek istemiyorsun özenerek yarattığım şu insanı? Hiç mi bilmek istemiyorsun, ruhuna üflediğim yeteneği?”
    Başkalarında aramayı bırak. Evrenden istemeye bir son ver. Kalbinin içine sığdırılmış sonsuz bir evrenle yaşıyorsun zaten doğduğundan beri. Her günün ötekine benzemeye başlamış sonunda, yazık değil mi? Oysa sadece uykudan uyanıp ayaklandığında açılıverecek bütün kilitli kapılar. Anahtara ihtiyacın yok. Ama bir rehberin olsun istersen, bu kitap var artık yanında.
    Sınandığın her deneyimin içinde Yaradan’dan bir söz, bir çağrı ve bir davet gizli… Kazalar, karşılaşmalar, hastalıklar, kavgalar, çatışmalar, kayıplar, kazançlar, kırgınlıklar, lütuflar, yalnızlıklar, kalabalıklar hep bir uyanışa ayaklandırmak için…
    Peki, hangi deneyimle, nereye davet ediyor hayat seni? Hangi sınav, neden gelip kesti önünü? Kendine karşı ne haksızlık ettin ki sağlığın tehditkâr bir tavır takındı? İlişkilerinde göremediğin ne var ki, her defasında kaybetme korkusuyla yüzleşip duruyorsun?

    Yazar ve kişisel gelişim uzmanı Bülent Gardiyanoğlu’nun yalın ve güçlü bir anlatımla kaleme aldığı DÖRT SINAV başucundaki çalar saat gibidir.
    Ya kapatırsın alarmı ya da ayaklanırsın güneşe karşı…

    9,09
  • Dün Bugün Yarın Bu Kırk Yıllık Uykudan Uyanma Vakti Geldi!

    DÜN BUGÜN YARIN hayatını terör örgütleriyle mücadeleye adamış, onlarla hem kora kor dağlarda çarpışmış hem de istihbarat alanında büyük darbeler indirmiş aydın bir Türk subayının, yakın tarihimizin kısa özetini sunduğu hatırat-ı hasbıhalidir. Kimi trajikomik, kimi üzücü, kimi de tebessüm ettiren anekdotlarıyla PKK’dan Hizbullah’a, cemaat kumpaslarından İsrail’e, İmralı’dan Silivri’ye uzanan bir sürecin en yakın tanıklarından ve mağdurlarından Hasan Atilla Uğur’un akıcı ve akılda kalıcı bir üslupla kaleme aldığı bu kitabı okurken, düne ait bilmediklerimiz, bugünle ilgili göremediklerimiz ve yarına yönelik öngöremediklerimiz hakkında çok değerli ve şaşırtıcı bilgilere sahip olacaksınız.

    9,09
  • Toprak Biterken

    Küresel Finans Oligarşisi’nin kesin ve değişmez hedefi, küresel olarak tüm insanlığın üzerinde mutlak bir hakimiyeti, her bir insan için kaçınılmaz olan beslenme zorunluluğu üzerinden devamlı kılmaktır.
    Bu sebeptendir ki KFO, çeşitli kıtalarda var olan tarımsal üretim tarzı ve ona dayanan değişik beslenme biçimlerini, oluşturmuş olduğu bir ana plan (Master Plan) doğrultusunda yeniden şekillendirmek ve standart hale getirmek amacındadır.
    – Küresel Finans Oligarşisi’nin (KFO) son hedefi, dünyanın üzerindeki “Küresel Diktatoryasını” açık ve karşı konulamaz biçimde ilan etmektir. Bu hedefe ulaşabilmek için de güç biriktirmektedir. Bu güç birikimi, yukarıda ifade ettiğim gibi gücü oluşturan tüm öğelere teker teker sahip olmakla mümkün olabilir. Yani; tohuma, toprağa, suya ve dolayısıyla insana, tam anlamıyla sahip ve hakim olmayı gerektirir.
    – “Küresel Finans Oligarşisi” (KFO) tarafından, kısa vadede tarımsal üretimde çeşitliliğin en aza indirgenmesi ve bu sayede dünya gıda pazarının kontrolü ve yönlendirilmesi amaçlanmaktadır. Orta ve uzun vadede ise dünyada tüm insanlığın beslenmesi; yani kimin ne yiyeceği ve kimin neleri yiyemeyeceği bu merkez tarafından belirlenecek, daha açık bir ifade ile “dikte” edilecektir.

    11,39
  • İstanbul’un Gizli Tarihi

    Mesih beklentisi içinde olanlar dünyayı nasıl şekillendiriyor?
    Kıyamet Bekçileri’ne göre Kutsal Kan İstanbul’a nasıl geldi?
    Kehanetlerde Türkiye neden bu kadar önemli?
    Türkiye’yi ele geçirme planlarını kehanetlere nasıl dayandırıyorlar?
    Şövalyeler ve Papalık Osmanlı üzerinde hangi gizli planları kurdu? İşbirlikçileri nasıl kullandılar?
    Osmanlı’nın ilk masonları kimlerdi?
    Mason locaları nasıl kuruldu?
    Finansal kirli oyunun gizli tarihinde neler var?
    Rothschild parası Osmanlı topraklarına nasıl geldi?
    Osmanlı’yı paylaşma planında Amerika ne kadar etkili oldu?
    İstanbul beş yıl boyunca nasıl işgal altında kaldı, neler yaşandı?
    İşgalciler, içeride kimlerle anlaştılar?

    7,94
  • Oyunun Sonu

    DEVLETLER; ÇIRAKLIĞINDA OYUNA GELİR, KALFALIĞINDA OYUN BOZAR, USTALIĞINDA OYUN KURAR…

    Fırat Kalkanı’ndan 2020’ye uzanan gizemli bir yolculuğa hazır mısınız?
    Satır aralarında kaybolmuş olan o devasa ayrıntıları öğrendiğinizde okuduklarınıza inanamayacak, duygularınıza hâkim olamayacaksınız.
    Televizyonlardan izlediğiniz olayların üzerindeki gizem perdesi kaldırıldığında, o zaferlerin hangi şartlarda geldiğini göreceksiniz.
    Okuyacaklarınızda, gelecek yüzyıllara bırakılan destanların ilk adımlarını bulacaksınız.
    Bu serinin SON GÜN ve BÜYÜK İHANET kitaplarında olduğu gibi bu kitapta da hangisinin gerçek hangisinin kurgu olduğu konusunda algılarınızı zorlayacaksınız.
    Binlerce yıldır insanlık tarihine damgasını vuran bir milletin, nasıl kuşatıldığını görecek, kuşatmaları nasıl yardığına şahit olacaksınız.
    Ve bu milletin gelecek bin yıllara da ismini taşıyacağına iman edeceksiniz.

    Her zaman söylediğimiz gibi: Yüreğiniz yoksa bu kitabı okumayın…

    9,09
  • Oyun Teorisi

    Öyle bir oyun düşünün ki bütün oyuncular aynı ekipten. Yani siz, kendi ekibinizden birine karşı oynuyorsunuz.
    Muhteşem bir kriptolojik kurgu! Rakibiniz aslında sizinle aynı amaçlara hizmet eden biri oluyor. Siz ve rakibiniz
    (!) sizin için hangi strateji en büyük getiriyi sağlıyorsa onu tercih ediyorsunuz. Siz açıktan yapıyorsunuz, o ise
    gizliden gizliye yapıyor. Size karşı oynuyormuş gibi gözükerek size hizmet ediyor.
    Burada guguk kuşu, rakibinizin bizzat kendisi olmuş oluyor. Bir kripto. Çok çeşitli sahalarda bunun
    uygulamalarını görmek mümkündür. Örneğin kendi elemanınızı, rakip bir kuruluşun önemli bir yöneticisi
    yapmayı başarmanız gibi bir şey!
    Bugün bize karşı kurgulanan bütün oyunları tek tek çözümlemeye başladığımızda, aslında hepsinin anasının bir
    dünya hâkimiyeti oyunu veya kurgusu olduğunu görüyoruz. Eğer düşmanlarımızla ya da daha yumuşak bir
    ifadeyle rakiplerimizle mücadele edeceksek, bu mücadeleyi tüm katmanlarda yapmak mecburiyetindeyiz. Aksi
    takdirde kaybetmeye mahkûm olmuş oluruz. Yani, kısacası, Türkiye küresel ölçekte bir oyun kurucu olmalıdır.
    Bu bir tercih değil, zorunluluktur.
    Büyük devletler şartları oluşturur, küçük devletler şartlara tabi olur. Türkiye’miz büyük bir devlettir ve şartları
    oluşturmak zorundadır.

    9,09
Open chat
Size nasıl yardımcı olabiliriz?