Okay Tiryakioğlu

Okay Tiryakioğlu, 1972 yılında Mersin'de dünyaya gelmiştir. Çocukluk dönemi İstanbul, Erenköy'de geçmiştir. Edebiyata olan ilk heyecanları annesinin hediye ettiği gizemli ve kara mizah yüklü öykü kitapları ile başlamıştır. 1994 yılında Bilkent Üniversitesindeki eğitimini yarıda bırakmış, kendini tamamen edebiyata yöneltmiştir. Daima Yurt Dışında gizemli ve uzak ülkelerde yaşamayı sevmiştir. İlk roman ödülünü Beyan Yayınlarında "Karanlığın Çağrısı" isimli eseri ile kazanmıştır. Yazar Okay Tiryakioğlu, asıl çıkışını 2009 yılında "Kuşatma 1453" ile yapmıştır.

  • Devlerin Savaşı / Yıldırım Bayezid – Timurlenk

    İki kudretli hükümdar, ikisi de cihana hükmedecek güçte, cesarette, dirayette. Biri savaş dehası olarak anılan, dünyanın tek hâkimi olmaya cehdetmiş, önüne çıkacak her engeli devirmeye ant içmiş Emir Timur. Diğeri Anadolu’dan yeşeren koca çınarın, Osmanlı’nın genç padişahı. Niğbolu fatihi, azmiyle, gözü karalığıyla Haçlılara korku salmış, Timur’a bile “O yiğidin göçtüğü âlemin sultanlığından ne çıkar!” dedirtmiş Sultan Yıldırım Bayezid. Okay Tiryakioğlu yeni romanı Devlerin ve Savaşı’nda bizleri yine dünya tarihine yön vermiş şahsiyetlerle bir araya getiriyor. Emir Timur imparatorluğunu batıya doğru genişletmek isterken, Yıldırım hem doğuda hem batıda şanlı bir mücadeleye girişiyor. Bir yandan İstanbul’u kuşatıyor, bir yandan Anadolu’nun birliğini sağlayan adımları atıyor. İstihbarat teşkilatı Karatuğlar, Kanoniklerin en derin hatlarına kadar sızmışken ihanet bir yerlerden yüz gösteriyor; Haçlılar ve Emir Timur arasında gizli bir ittifak oluşuyor. İki büyük komutan, iki cengâver hükümdar, Ankara’da, Çubuk Ovası’nda çarpışan iki ordu ve hiç bitmeyen nefis muhasebeleri… Belki de en büyük şanssızlıkları aynı zamanda yaşamaktı. Okay Tiryakioğlu yenginin, yenilginin, dünyaya hükmetmeye bir adım kalmışken kendi içindeki savaşta yenik düşmenin, onurla kaybetmenin destansı romanını yazdı… Timurlenk, kıl çadırından fırladığı gibi çıktı. Biz de peşinden seğirttik. Bakışlarında merak ve hayret vardı Koca Hakan’ın. Sonra harp alanının kızıl dumanları ve onca pusun arasından çıkanları görünce gözleri faltaşı gibi açıldı. Ak donlu atının iki yanında toplanmaya çalışan piyade ya da süvari, onlarca muharibi baltasının tek bir salvosuyla devirerek geliyordu Yıldırım Bayezid Han. İnanılmazdı ama gerçekten de oydu. Etrafında bir avuç hassa muhafızı olduğu halde karşı konulmaz bir kolaylıkla ilerliyordu. “Hele şu yiğide bakın,” dediğini işittim Timurlenk’in. “Şu yiğide bakın hey! Aman ya Rabbi, şu yiğidi görün ve torunlarınıza anlatın!”

    11,90
  • Barbaros Denizlerin Hakimi

    Barbaros Hayreddin Paşa… Akdeniz’i bir Türk gölü haline getiren, düşmanlarının bile büyük saygı duyduğu denizcilik tarihinin belki de en büyük denizcisi. Çocukluğundan itibaren cesareti ve iradesiyle hep en önde olan Barbaros, Türklerin denizlere hâkim olmadığı sürece fitnenin bitmeyeceğine inanıyordu… Denizler ise acımasızdı, en yakınlarını, sevdiklerini kaybetti hırçın dalgalarda… Akdeniz’in kalbinde zehirli hançer gibi saplı Rodos Şövalyeleri, Endülüs’e zulüm eden İspanyollar, Müslümanlara zarar veren korsanlar, Habsburglar, Papalık, Venedik, Ceneviz, Malta, Portekiz ve diğerleri… Türkleri denizlerden atmak için bütün gayretleriyle çabalıyorlardı. Denizlerin hâkimi olmak bu Haçlı ittifakı karşısında zordu, fakat Barbaros da yalnız değildi. Leventleri, hocası Kemal Reis, Piri Reis gibi dostları ve Devleti Aliyye bütün imkânlarıyla Barbaros’un yanındaydı. Eserleri altı dile çevrilen, Türkiye’nin en çok okunan tarihî romanlarının yazarı, okurları tarafından “Günümüzün Peyami Safa’sı” olarak anılan Okay Tiryakioğlu’nun kaleminden sürükleyici, heyecanlı ve derinlikli bir Barbaros romanı…

    7,94
  • Kara Panter 2 / Kondo Özgürlük Yolunda

    Ailesi ve halkıyla birlikte memleketinden koparılan Kondo’nun özgürlük mücadelesi, köle olarak satılmak üzere Batı’ya götürüldüğü gemide devam ediyor. Ten renginden dolayı hor görülen Kondo’nun, gemiye saldıran korsanlara karşı cesaretle ortaya koyduğu kahramanlık, geminin kaptanının ve kumandanının Afrika halkına bakışını değiştirir. Fakat cesur yürekli Kondo, nihayet özgür bırakılacaklarına inansa da bu o kadar da kolay olmayabilir. Okay Tiryakioğlu’nun kaleme aldığı, akıllardan uzun süre çıkmayacak bu insanlık hikâyesinde ırkçılık, cesaret ve dayanışma nefes kesen bir deniz macerasıyla harmanlanıyor.

    6,79
  • Kara Panter

    Kondo ailesiyle birlikte bir Gine kabilesinde yaşayan küçük bir çocuktur. Hayatına mutlu mesut devam ederken bir gün kutsal saydıkları “Cennet Çayırı”nda bir aslanın belirmesiyle işler karışır. Bütün Gine kabilelerinin ulu lideri, Kondo’nun dedesi, Dakarai bunu gelecek felaketin ayak sesleri olarak yorumlar. Nitekim Dakarai yanılmaz ve bir grup Avrupalı kabilelerine saldırmaya başlar. Saldırganlar Fransızlardır ve Gine’yi işgalleri, halkı köleleştirmeleri başlamıştır. Tesadüf eseri işgalci askerlerden kaçabilen Kondo, abisi ve dedesi Dakarai ne yapacaktır? Peki yakalanırlarsa ne olacaktır? Ulak serisinden tanıdığımız Okay Tiryakioğlu’nun kaleminden köleciliği, sömürüyü ve işgali bütün gerçekliğiyle anlatan muhteşem bir roman dizisinin ilk kitabı. Sürükleyici ve kalbe dokunan kurgusuyla Okay Tiryakioğlu’nun ödüllü kaleminin harika birleşimi.

    5,64
  • Halid Bin Velid İslam’ın Kılıcı

    İbrahim bin Cevri el Hamevi el Gassani, Kanonikler adına çalışırken Halid bin Velid’in canına kastedecek kadar gözünü karartan bir Hristiyan Gassani fedaisidir. Yolu sahabe-i kiramın önemli isimlerinden Amr bin As ile kesişince İslam’a tanışır ve o günden sonra genç ve yetenekli bir savaşçı olarak kendini adeta İslam ordularını komutanı, Peygamber Efendimizin Seyfullah unvanını verdiği Halid bin Velid’in hizmetine adar ve macera başlar. Artık komutanların şahı Halid nerede vazife alsa İbrahim de onun yanındadır. İrtidat hareketlerinin bastırılmasında en saflardan olan biteni aktarır. İbrahim’in tuttuğu kayıtlar eşliğinde Halid bin Velid ve ordusunun kahramanca savaştığı cepheler art arda gelir. Sahte peygamber vakalarını başarıyla bastıran Seyfullah, Irak’ta Sasaniler’e, Suriye’de Bizans’a karşı saf tutar. Fetih hareketleri hız kesmeden devam eder. Busra’da, Havran’da, Ecnadeyn’de, Yermük’te, Şam’da İslam düşmanlarının kalbine korku salan Halid bin Velid’in kahramanlık ve cesaret dolu hayatı Okay Tiryakioğlu’nun kaleminden bugüne taşınıyor.

    10,24
  • Sultan Bir Kanuni Romanı

    Sultanlar sultanı, hakanlar hakanı, hükümdarlara taç veren Allah’ın yeryüzündeki gölgesi, Anadolu’dan Rumeli’ye kara ve denizlerin yegâne hâkimi Kanuni Sultan Süleyman Han yedi cihana nam salmaya devam ediyor! Devir Muhteşem Süleyman devridir. Düşmanları bir korkudur sarar. Vehimi çıkar her köşe başından; yamandır, aman vermez. Pargalı ise her vezire benzemez, zekâsıyla savaşır da olmazları oldurur. Hürrem’in tek bir sözüyle kayıplara karışır kimi, kiminin hayatı huzur bulur. Ancak başta Cihan Padişahı vardır ki sefer eyler Bağdat’a, Estergon’a; şanıyla Viyana kapılarına ulaşır. Ne Şarlken tanır ne Ferdinand. Denizler ise Barbaros’tan sorulur. Preveze’den gelen kahramanlık haberleri Kutsal Roma ile Safeviler arasındaki ittifakı körüklerken acaba bu güç savaşında kim galebe çalacaktır? Tarihi romanların vazgeçilmez ismi Okay Tiryakioğlu, Kanuni üçlemesinin ikinci kitabı Sultan’da tarihin en ihtişamlı dönemini soluk soluğa bir anlatımla bugüne taşıyor.

    7,94
  • Kanuni Kılıcın Yapamadığını Adalet Yapar

    Kanuni: Dünya Bir Hayaldir sözünü şiar edinmiş Adalet Sultanı Hürrem: Kanuni’ye, aşkını mektuplara gözyaşlarına işleyen, bir iktidar tutkunu Pargalı İbrahim: Kölelikten sadrazamlığa giden yolda her türlü ihaneti göze alan bir entrika ustası Vehimi: Vatikan ajanlarıyla dünyanın her yerinde çarpışan yavuz bir istihbaratçı Fatih’in kuşatıp alamadığı Belgrad’ın Fethi, 7 ay süren Rodos Kuşatması ve dünya tarihinin en ünlü meydan savaşlarından Mohaç… Tarihte hep merak edilegelmiş bu karakter ve olaylar, ödüllü yazar Okay Tiryakioğlu’nun edebi üslubu ve şaşırtıcı kurgusuyla Kanuni romanında bir araya geliyor. 46 yıl sürecek Sultan Süleyman döneminin ilk yıllarını işleyen KANUNİ, kendisni takip edecek kitap için heyecan oluşturuyor.

    7,94
  • Kurt ve Kuzgun / Çaldıran Kılıçların ve Şiirlerin Savaşı

    Cihanı titreten bir hükümdar, Yavuz Sultan Selim… Doğuya nam salan şahların şahı, Şah İsmail… Yüzünü batıdan sonra doğuya döndüren Osmanlılar… Her geçen gün biraz daha güçlenen, güçlendikçe de sesi yükselen Safeviler… Ve dünyanın kaderini değiştiren bir savaş, Çaldıran… Osmanlı’ya doğunun kapılarını açan savaşın, en zorlu çarpışma anlarında güle oynaya ölüme yürüyebilen adsız kahramanlar, Karatuğlar… Ve Osmanlı’nın geleceğine damga vuran casusların piri, Vehimi! Tarihi romanlarıyla yüz binlerce okuru geçmişin şanlı zaferleri ve heyecan dolu sahneleriyle buluşturan ödüllü yazar Okay Tiryakioğlu, Çaldıran Muharebesi’nin 500. yılında bugünkü Ortadoğu haritasının temellerini atan savaşı yazdı. ÇALDIRAN… Yalnızca kılıçların değil, şiirlerin de en güçlü silahlar kadar etkili olduğu kıran kırana bir mücadele…

    9,09
  • Kayıp Sır

    Yavuz Sultan Selim Han’ın Mısır Seferi devam ederken, Portekizlilerin Hazreti Peygamber’in kabrini açma ve mübarek naaşını kaçırma planları yeniden mi gündeme geliyordu? Eğer öyleyse, bu menfur girişimin arkasında yatan sebepler neydi ve buna kim mani olacaktı? Vehimi Orhun Çelebi önderliğindeki Hilaliler, bu defa Portekizli Amiral Alfonso d’Albuquerque ve Vatikan istihbarat örgütü Demir Haç’a karşı unutulmaz bir mücadeleye girişiyor… Bu kıyasıya mücadele içinde Vehimi ve Çelik Hilal üyeleri Hazreti Peygamber’in mübarek bedenlerini muhafaza etmek için nasıl çalışacak? Sahip olanın daimi bir muzafferiyeti kucakladığına inanılan Hazreti Davut’un kılıcını İstanbul’a getirebilecekler mi? Onunla seyahat edenlerin bereketli güney denizlerinde görünmez olarak dolaşacağı efsanesindeki Cantino Haritası’nı ele geçirebilecekler mi? Türkiye’nin en çok okunan tarihî romanlarının yazarı, okurları tarafından “günümüzün Peyami Safa’sı” olarak anılan Okay Tiryakioğlu, bu romanıyla tarihte çok önemli bir tuğlayı yerine yerleştiriyor.

    9,09
  • Yıldırım Bayezid

    Yıldırım lakaplı Şehzade Bayezid, alazlanıp yanan bir entrika çemberinin içinde tahta geçti. En yakınında bulunan Alkan Boğa’nın, kardeşi Yakup’u da yanına katarak ettiği ihaneti seziyordu. Kendisine diş bileyen, kalabalık haçlı ordularının entrikalarını ensesinde hissediyordu. Kadı Burhaneddin’in gölgesini yanı başında görüyor, Anadolu ve uç beylerinin emniyet hislerini bertaraf ettiğini biliyordu. “Adımlarını sağlam basan, yüreğindeki korkuyu da söker atar!” dedi ve mertçe sarıldı belindeki baltaya, düştü harp meydanlarına. Zekâsıyla ve bileğiyle kazandığı onca zaferden sonra Bayezid’in önünde kim durabilecekti artık? Hangi kalleş tuzak onun saltanatını ayağına dolayabilecekti? Tarihi romanların vazgeçilmez ismi, ödüllü yazar Okay Tiryakioğlu’nun, Yıldırım Bayezid’in tahta geçiş ve yükseliş dönemini anlattığı bu muhteşem kurguyu soluksuz okuyacaksınız.

    9,09
  • Mevlana Aşk Beni Sende Öldürür

    Üç yüz âlimin birden gördüğü rüyayla Hz. Muhammed’in “Âlimlerin Sultanı” hitabına mazhar olan Bahaeddin Veled. Daha çocuk yaştayken bile babası Bahaeddin Veled’in ardından yürürken görüldüğünde “Bir ırmak, koca bir ummanı peşine takmış sürükleyip gidiyor” diye hayret uyandıran, bugün de bütün dünyaya yaydığı ışıkla evrensel bir değere dönüşen Mevlana Celaleddin Rumî. Ve Mevlana’nın hayatına güneş gibi doğan Şems-i Tebrizî. Kısa sürede geniş bir okuyucu kitlesine ulaşan Okay Tiryakioğlu, bu kez tüm dünyanın gönlünde taht kurmuş bir tarihi şahsiyetin hayatını romanlaştırdı: MEVLANA İslam uygarlığının o günkü payitahtı konumunda olan Belh şehrinden bir iftira sonucu göç eden Mevlana’nın babası Sultanü’l-Ulema Bahaeddin Veled ve yakınlarının çile dolu yolculuğuyla başlayan kitap, Mevlana’nın herkese şaşkınlık veren manevi gelişimini ilmek ilmek dokuyor. Mevlana’nın aşkla yoğrulan iç yolculuğunun ve bitmek bilmeyen çilelerinin bir nakış gibi işlendiği bu unutulmaz kitapta, tarihi bilgilerin ışığında anlatılmış çarpıcı bir hikâyeye tanıklık edeceksiniz. Mevlana’yla Konya sokaklarında yürüyecek, Şems’le sema yapacak, çağlar boyu ateşi hiç sönmeyen Mesnevi’nin doğuşuna tanıklık edecek ve tarihe damga vurmuş tasavvuf büyükleriyle birlikte ilahi aşkın şerbetini tadacaksınız…

    6,79
  • Kuşatma 1453

    Bir çağı kapayıp başka bir çağ açan İstanbul’un fethi, imparatorlukların ve insanların kaderinde farklı yankılar buldu. Zafer ve yenilgi kutuplarında birbirine zıt öyküler tarihin o unutulmaz anında buluştu. Kuşatma ve fetih, sadece siyasi manevralar, mezhep çatışmaları, askerî hazırlıklar ve çarpışma değil, aynı zamanda sultanların, imparatorların, paşaların ve askerlerin şahsî öyküsü anlamına geliyordu. Stratejik bir deha ve olağanüstü bir komutan olan, aynı zamanda yedi dil konuşup dönemin âlimlerinin terbiyesinden geçen, Avnî mahlasıyla şiirler yazan II. Mehmed, sultan ve fatih olmanın ötesinde iç hesaplaşmaları, tereddütleri, duygusallıkları olan yirmi bir yaşında bir gençti. “Kuşatma 1453” romanı, dünya tarihini değiştiren İstanbul’un fethinin ve fatihinin öyküsünü sürükleyici bir kurgu ve zengin tarihsel verilerle anlatıyor. *** Konstantiniyye şehri ile sınırlı hale gelen Doğu Roma İmparatorluğu’nun çaresizliği, Latin istilasının Bizans halkında bıraktığı nefret ve bezginlik, gökten inecek Meryem’in şehri koruyacağı efsaneleriyle kendilerini avutan insanlar ve düşmanın hayal bile edemeyeceği donanmalara sahip genç sultan… Okay Tiryakioğlu’nun kaleminden, tarihin orta yerine saplanmış bir kılıç gibi duran muhteşem kuşatmayı soluk soluğa okuyacaksınız. “Bu kuşatma başarısız olursa eğer, muhaliflerinin babana gösterdikleri hoşgörüyü sana göstermeyeceklerini seziyorsun. Kaybedeceğin itibar kaybıyla tahtında uzun süre oturamayacağının hesabını yapmaya başlıyorsun. Böyle umutsuzluğa kapıldığın zamanlarda Peygamber’in, ‘Kostantiniyye, bir gün feth olunacaktır. Onu fetheden asker ne güzel asker, onu fetheden komutan ne güzel komutandır’ hadisini hatırlıyor, o komutanın sen olabileceğine dair muhteşem hayallere kapılıyorsun. Yüreğinde müthiş bir güç buluyorsun o anlarda. İşte şimdi yine durmuş, terli bedenin soğuk odanın içinde süratle soğurken, üzerini giyinmen için seni uyaran hizmetkârlarını duymuyorsun bile. Sonra savaş planları ve yeni baştan çizdirip durduğun haritaların üzerinde tekrar ince hesaplara gömülüyorsun…”

    7,94
  • Alparslan Çift Başlı Kartallar

    Tarihi romanlarıyla Osmanlı sultanlarının birbirinden değerli hayat hikâyelerini günümüz okuruna aktaran Okay Tiryakioğlu bu defa Selçuklu topraklarına uzanarak atalarımızın atası Alparslan’ı konuk ediyor sayfalarına. Ve serüven başlıyor! Çağrı Bey önderliğindeki Selçuklu Devleti, Dandanakan zaferinin ardından gücüne güç katarak batıya doğru ilerlemektedir. Henüz yağız bir delikanlı olan Alparslan ise dövüş hocası olan yenilmez Korgan’dan aldığı eğitimle rüştünü ispatlayarak liderliğe doğru yükselir. Vatan aşkına sevda ateşi katan güzeller güzeli Selcen Kız’ı kaçırma planları yapılırken, devletin bütünlüğünü hırpalayan iç isyanlar da bir bir bastırılır. Ve nihayet Anadolu’nun kaderini değiştiren Malazgirt Savaşı’nın vakti gelir. Alparslan ile Roman Diyojen’in tarihe mal olmuş bu destansı yüzleşmesine hazır olun.

    7,94
  • Cengiz Han Rüzgar ve Ateş İmparatorluğu

    “Gök Tanrı’nın kılıcı, ateşten kamçısı, yedi cehenneminin ateşi, yeryüzündeki gazabıyım ben!” Doğduğunda bir damla kan pıhtısı vardı avucunda. Ağladığındaysa gözlerinden kanlı yaşlar dökülüyordu. Tabii sadece bu özellikleri değildi tüm dünyaya nam salan… Bir fırtına gibi esip bütün dünyayı toza dumana bulayandı Cengiz Han. Kendi milletinin dışında bütün dünyanın tarihini geri dönülmez biçimde etkileyendi. Bir kabileden dünya fethine girişecek güçte bir millet uyandırandı. En önemlisi de dünya tarafından acımasız ve kana susamış bir fatih gibi gözükse de aslında yalnızdı Cengiz Han. Dostuyla düşmanıyla, zaaflarıyla başarılarıyla, gücüyle güçsüzlüğüyle, zaferiyle yenilgisiyle ve en önemlisi de herkesten sakladığı yüreğindeki en büyük sırrıyla… Türkiye’nin en çok okunan tarihî romanlarının yazarı, okurları tarafından “günümüzün Peyami Safa’sı” olarak anılan Okay Tiryakioğlu, bu romanıyla tarihte çok önemli bir tuğlayı yerine yerleştiriyor. Cengiz Han/Rüzgâr ve Ateş İmparatorluğu; aşkla savaşı bir arada yaşayanların kitabı…

    9,09
  • Fatih Sultan Mehmed Han

    Çağ açıp çağ kapatan, Osmanlı Devleti’ni imparatorluk haline getiren bir padişah: Fatih Sultan Mehmed Han. Fatih’in en büyük silahı olan istihbarat teşkilatı Karatuğlar ve teşkilatın amansız lideri Kul Ömer… Karanlık güçlerin efendisi İlian Sadnakar… Sarayda büyüyüp yetişen habis bir ur: Kont Drakula… En koyu isyanların karşısında, irfanın temsilcisi Ak Şeyh Akşemseddin… Okurları ve edebiyatçılar tarafından Peyami Safa’nın halefi olarak gösterilen Okay Tiryakioğlu; akrepli arbaletler, Bizans surlarını titreten toplar, kılıçtan keskin akıl oyunları, zehirden yakıcı Rum Ateşi, efsaneler, sırlar ve akıl, bilek ve yürek gücüne dayalı savaşların gölgesinde Fatih Sultan Mehmed’in inanılmaz hayatını yazdı.

    9,09
  • Osman Gazi Çınarın Gölgesinde

    Ertuğrul Gazi döneminde süren barış ortamından sonra Türk’ün kılıcını düşmana sallayan, yakınlarının üzerine gölge yapan eli kesen, mevzu Kayı olduğunda amcası Dündar Alp’in dahi ihanetine aman vermeyen bir yiğidin hikâyesi bu… Moğolların varlığına rağmen karşısına dizilenlerin yine en çok korktuğu Osmanlı’nın doğuşu… Yayılmaya başlayan Kayı boyunun karşısına çıkan onca farklılık selamla karşılanırken namertliğe karşı acımasızlığına şahit olduğumuz Osman Gazi’nin yazdığı destansı tarihin ilk adımları… At üstünde gösterdiği hüner, düşman karşısında gösterdiği cesaret, hısım karşısında gösterdiği sabır ona koca bir çınar bağışlıyor… Türkiye’nin en çok okunan tarihi romanlarının yazarı, eserleri Arapça, Azerice, Endonezce ve Boşnakçaya çevrilen, okurları tarafından “günümüzün Peyami Safa’sı” olarak anılan Okay Tiryakioğlu, Osmanlı’nın Söğüt’te başlayan kuruluş hikâyesinin baş kahramanı Osman Gazi’yi anlatarak tarihin sayfalarını yeniden aralıyor. Osman Gazi-Çınarın Gölgesinde… Bir kuruluş destanını hakkını vererek okumak isteyenler için…

    9,09
  • Abdülhamid Son Hükümdar

    Tarihi romanlarıyla bestseller listelerine taht kuran ödüllü yazar Okay Tiryakioğlu’dan çok konuşulacak, sürükleyici bir roman daha! “Abdülhamid” ile Osmanlı tarihinin en çok merak edilen yıllarına kapı aralamaya hazır olun! Sultan II. Abdülhamid’in sırlarla dolu dünyasına açılan bu kapıdan girdiğinizde kendinizi Ulu Sultan’ın tartışmalar yaratan politikaları arasında koştururken bulacaksınız. Yıllarca Kardeşlik Örgütü’nde eğitim almış üç anarşist yoldaş eşliğinde Paris’te başlayan bu gizli serüven, soluk soluğa bir kovalamacanın ardından İstanbul’daki suikasta uzanacak. Tam her şey bitti derken kendinizi asıl hikâyenin içinde, Sultan Abdülhamid’in karşısında bulacaksınız. İşte şimdi aklınıza takılan soruları sorma vaktidir: 93 Harbi’nde neler yaşandı? Filistin meselesi nedir? Meşrutiyet’e geçiş nasıl cereyan etti? Meclis-i Mebusan neden dağıtıldı? Ve 31 Mart Olayı… Padişah ile genç yoldaşlar hararet içerisinde tartışırken siz de bizzat saraydaymış gibi akıl oyunlarına kapılacak; dostun, düşmanın, ihanetin ve sevdanın nereden çıkacağı belli olmayan bu sürükleyici romanda başrolü oynayacaksınız.

    9,09
  • Yavuz

    Kuşatma 1453’ün yazarı Okay Tiryakioğlu’ndan eşsiz bir tarihî şahsiyetin sarsıcı romanı: YAVUZ. Sefer güzergâhını soran vezire, “Sır tutmayı bilir misin?” diye soran; “Evet!” cevabını alınca “Ben de bilirim.” karşılığını verecek denli temkinli, “dünya”yı kafasında taşıyan bir gaye adamı. Hedefleri uğruna kardeş kavgasını hatta baba-oğul çekişmesini bile göze almak zorunda kalan küçük şehzade. Bu kararlılığına, son nefesine kadar, kaybettiği kardeşleri ve can dostlarının özlemi eşlik etmiş şair bir yürek. Devletine ve ümmetine 400 yıl soluk aldıran eşi benzeri görülmemiş 8 yıllık bir “hamle”nin mimarı halife. Ve çevresindekilere aklı yitirmenin sınırlarını zorlatan bir yaralı son: Şirpençe. Hiç abartılı olmayan ama kahramanlarının dayandıkları manevi gücü de ıskalamayan olgun bir edebî dilin romanı: YAVUZ

    7,94
  • Selahaddin Eyyubi

    “Ve ey kahraman gazi oğul, adın bundan böyle ‘dinine bağlı’ manasına gelen ‘Selahaddin’dir. Sen ki Ehlisünnet’in insaflı, adaletli ve gerektiğinde keskin kılıcısın.” Hemen hemen günlerinin çoğu harp meydanlarında geçen, Ortadoğu’daki Haçlı varlığının belini kıran ve onu asla eski gücüne kavuşamayacak hâle getiren, böylece Ortadoğu-İslâm dünyasının kudretini bütün Avrupa’ya gösteren bir Mücahit Sultan… “Kudüs’ü fethedinceye kadar bir daha üzerimdeki kara giysileri çıkarmayacak ve hiç gülmeyeceğim!” diye yemin ettiğini işitmeyen kalmamıştı. Nitekim en önemli zaferiydi Kudüs. Orada hüküm süren Hıristiyan egemenliğine son vermekle birlikte en güçlü olduğu dönemde Mısır, Suriye, Irak, Hicaz ve Yemen’i etkisi altına almıştı. Buna rağmen, “Ben kral değilim! Ben Müslümanların hizmetkârı, onların en altındaki ferdim!” diyecek kadar mütevazıydı. Aslında o; medresedeki hücresinde, kitaplarının başında olmayı tercih ederdi. Ama bu yanıyla mücadele edip ismini “ünlü kumandan ve siyaset adamı” olarak tarihin tozlu sayfalarına yazdırdı. Ödüllü yazar Okay Tiryakioğlu’nun kaleminden; hilalin gölgesinde geçen bir ömür, Selahaddin Eyyubi.

    9,09
  • Ulak Tuna’nın Sırrı

    Devlerin Savaşında Bir Çocuk Artık gerçek bir Hilalî olan Nuri, Vehimi Orhun Çelebi ve diğer Çelik Hilal savaşçılarıyla birlikte Tuna nehri kıyılarına doğru yola çıkar. Özel bir görev için gittikleri Tuna boylarında, birbirinden ilginç olaylar peşlerini bırakmaz… Tuna nehrindeki sır da ne? Nuri, Tuna’daki dev balıkla tek başına başa çıkabilecek mi? Korkunç bir güce sahip olan Kont Sadnakar’ın eline düşen Vehimi Orhun Çelebi ve Çelik Hilal fedaileri kurtulabilecekler mi? ULAK serisinin ikinci kitabı olan Tuna’nın Sırrı ile Ulak Nuri’nin hikâyesindeki bu sorulara yanıt bulacak, birbirinden heyecanlı maceralarına ortak olacaksınız.

    6,79
  • Ulak Viyana Kapılarında

    Devlerin savaşında, tarihin gerçek savaşçılarından biri olmakta kararlı olan Ulak Nuri, Mohaç Muharebesinde altı yüz elli yedi yıllık Macar Krallığı’nın yok oluşuna tanıklık edip Viyana kapılarına dayanırken hayata dair soruları sormaya devam ediyor… “Peki; zafer, savaş denen bu kâbusun neresinde ? Zaferin mutluluğu, hazzı, görkemi nerede? İnsan zafer için savaşmaz mı? Muzaffer adam, aynı zamanda gururlu ve mesut adam değil midir? Hangi destanda mutsuz bir cengâvere rastlıyoruz ki?”

    6,79
  • Ulak Çelik Hilal’in Gölgesinde

    Nuri, henüz daha on iki yaşında bir çocuk. Kahraman bir şehidin oğlu, eski bir savaşçının torunu. Büyüyor Nuri; yalnızlığıyla, hayalleriyle, gerçeklerin acımasızlığıyla büyüyor… Ve bir gün… “Çelik Hilal” namlı teşkilatın efsaneleri dilden dile dolaşan reisi Vehimi Orhun Çelebi ile karşılaşır Nuri. Bu, hayatının geri kalanını sonsuza dek etkileyecek bir tanışmadır. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır… ULAK serisinin ilk kitabı olan Çelik Hilal’in Gölgesinde ile devlerin savaşındaki bir çocuğun hikâyesine merakla katılacak, birbirinden heyecanlı maceralarına ortak olacaksınız.

    6,79
  • Ulak Akıncı Fırtınası

    Ulak Nuri ve Hilalilere yeni katılan Johan, başarısız geçen Viyana Kuşatması sonrasında Vehimi Orhun Çelebi’nin emriyle düşmanın arasına casus olarak karışmakla görevlendirilir. Kış tüm ağırlığıyla yaklaşırken Tuna’nın tehlikeli sularında ve Avrupa’nın acımasız topraklarında çıktıkları bu yolculuk onları dondurucu soğuk, cadı avları ve Vatikan’ın Kanonikleriyle karşı karşıya getirir. Ulak Nuri, karşına çıkan zorlukları alt edip kendisine verilen görevi yerine getirebilecek mi?

    6,79
  • Adaletin Kalesi: Nizamülmülk

    Nizamiye medreselerini bütün tehditlere rağmen canı pahasına koruyarak devletin kalesi haline getiren Selçuklu Veziri Hasan bin Ali et-Tûsî; namı diğer Nizamülmülk… Öte yanda ise devasa bir plato üzerinde yükselen ve sarp zirvelere hâkim, ulaşılması güç, ehlisünnet düşmanı Alamut Kalesi… Hasan Sabbah gibi bariz bir düşmanın ötesinde, yalnızca küçülmüş gözbebeklerinden tanınabilen katil haşhaşi fedaileri… Nizamülmülk, Ulu vezir Hasan et-Tûsî’nin Sultan Melikşah döneminde sonlanan, ancak hikâyesi dilden dile dolaşan efsanevi hayatını konu alıyor. Nizamülmülk’ün hikâyesi, bir devleti hem kılıçla hem de ilimle ayakta tutma imtihanını anlatıyor bizlere. Köklü dostlukların arasına sızan fitneye, kırılan kalplere ve telafisi zor kayıplara rağmen ilmî korumaya adanmış bir ömrün hikâyesini okuyoruz Okay Tiryakioğlu’nun kaleminden. Hiçbir zaman kolay değildir koca bir devleti ilmî ve askerî yönden ayakta tutmak. Ancak herkes şunun farkındadır ki, zafer zor olandadır. Türkiye’nin en çok okunan tarihi romanlarının yazarı, okurları tarafından “Günümüzün Peyami Safa’sı” olarak anılan Okay Tiryakioğlu’nun kaleminden sürükleyici, heyecanlı ve derinlikli bir roman…

    7,94
  • Attila-Avrupayı Dize Getiren Türk

    Attila’ydı o.
    Erken yaşlarından itibaren cesareti ve iradesiyle aman vermez bir rakip olarak çıktı herkesin karşısına.
    Diplomatik esir olarak Roma’ya gönderildi. Müthiş bir savaşçı olarak Hun ülkesine döndü.
    Verdiği mücadele sadece düşmanlarına karşı değildi.
    Kardeş bildikleri onu hiç ummadığı yerden de vurmak istediler, direndi.
    Hem Doğu hem Batı Roma’ya hükmetti.
    Tarihte ilk kez Papa’ya diz çöktürdü.
    Doğuda Sasanilere geçit vermedi.
    Ve bin yıllara uzanan bir isim bıraktı geriye.
    Attila’ydı o.

    11,39
Open chat
Size nasıl yardımcı olabiliriz?