Jack London

Jack London 1876 yılında San Francisco’da doğmuştur. Yazarın çocukluğu yoksulluk içinde geçti. 14 yaşında okulu bırakmış ve hayata atılmıştır. Çeşitli işlerde çalışmıştır. Amerika’da ve farklı ülkelerde maceralı yolculuklar yaptı. Bir dönem cezaevinde yattı. Jack London Kurt Dölü isimli eserini 1900 yılında yayınladı. 17 yılda elli ciltlik dev bir eser sundu. Kitaplarında yaşam kavgasını duygusal bir bakış ile anlatmıştır. Bazı eserlerinde ise sert bir kapitalizm eleştirisi vardır. Kitapları çok fazla yabancı dile çevrilmiş ABD’li yazarlardandır. Vahşetin Çağrısı ve diğer birçok eserini altın avcılığına çıktığı zamanlardaki tecrübesinden yola çıkarak yazdı. Beyaz Diş, Martin Eden, Demir Ökçe gibi kitapları ile Türkiye’de tanınan bir yazar haline geldi. Jack London 22 Kasım 1916 yılında böbrek yetmezliğinden öldü.

  • Beyaz Diş

    Beyaz Diş, soylu ve onurlu bir vahşi kurt-köpek kırmasının zihninden bakılarak hayatın acımasızlığını, sevgi ve şefkat eksikliğinin yol açtığı dramatik olayları konu edinir. En vahşi canlının bile bu yüce duygulara duyduğu ihtiyacı bütün gerçekçiliğiyle dile getiren roman, tematik özellikleri ve Alaska, Kanada gibi karlı coğrafyaların zorlu yaşam koşullarını gözler önüne sermesi bakımından dünya klasiklerinden biri olma özelliğini fazlasıyla hak eder

    4,49
  • The Call of the Wild

    The Call of the Wild is a short adventure novel by Jack London published in 1903 and set in Yukon, Canada during the 1890s Klondike Gold Rush, when strong sled dogs were in high demand. The central character is a dog named Buck. The story opens at a ranch in the Santa Clara Valley of California when Buck is stolen from his home and sold into service as a sled dog in Alaska. He progressively reverts to a wild state in the harsh climate, where he is forced to fight to dominate other dogs. By the end, he sheds the veneer of civilization and relies on primordial instinct and learned experience to emerge as a leader in the wild.

    5,64
  • Yol

    Jack London, otobiyografik hikâyelerden oluşan bu kitabında, “Yol”da geçirdiği günleri anlatır. “Kanımda var” dediği seyahat tutkusuyla yerinde duramadığı hayatından kesitler sunan London’ın, tren kovalamaktan yiyecek dilenmeye kadar farklı yüzlerine tanıklık ettiği serseri yaşantısının izini süreriz her macerada. Onun bu sıra dışı deneyimleri doğal ve içtenlikli üslubuyla okuyucusunu olayların içine çeker. Ayrıca Yol, Amerika’daki ekonomik bunalımların doğurduğu “Büyük Buhran”da, hayata çok kötü şartlarda tutunmaya çalışan Amerika’nın kayıp kuşağının da hikâyesidir.

    4,49
  • Yanan Günışığı

    Gerçekçi anlatımın en başarılı temsilcilerinden kabul edilen Jack London, büyüleyici Kutup tasvirleriyle başladığı romanında, okurlarını kapitalist dünyayı dize getirecek bir kahramanla tanıştırır: Yanan Günışığı. London, Kanada’nın Yukon bölgesindeki “altına hücum” yıllarından New York’taki borsa oyunlarına uzanan romanında, iş dünyasının kirli yüzünü gözler önüne serer. Tüm zorluklara kafa tutan kahramanımız, herkesi dişlileri arasında ezen dünyanın karşısına dikilen en büyük savaşçılardandır. Yanan Günışığı sadece altın arayan bir Kuzeyliyken Amerika’nın sayılı iş adamlarından biri olana kadar durmaksızın çalışır. Bu mücadelede, hayatını ortaya koyduğu bir kumar oynar. Üstelik bu oyundaki oyuncular hiç de masum değildir. London’ın parlak düşler, coşkun anlar ve muhteşem tasvirlerle kurduğu bu dünya, herkesin kendisini sorgulamasını sağlıyor: Her şeyi kaybetmeyi ne uğruna göze alırsınız? Sürükleyici anlatımıyla dikkat çeken Yanan Günışığı romanı, birçok kez sinemaya da esin kaynağı oldu.
    devamını oku

    4,49
  • Kızıl Veba

    Jack London, 1912 yılında İngiltere’de London Magazine’de yayımlanmaya başlayan Kızıl Veba yapıtıyla “kıyamet sonrası” edebiyatın öncüleri arasına girmiştir. Nüfustaki, bilim ve teknikteki, ekonomideki sıçramaların büyüsüyle gözlerin kamaştığı bir çağda yazar, uygarlığımızın kırılganlığını anımsatır. Yapıtı milyonlarca insanın doldurduğu şehirlerin ve kırların ıssızlığa teslim oluşundaki hızı bütün çarpıcılığıyla ortaya koyar. Yalnızca nüfusun değil, bilginin, üretimin, hatta dilin yitirilişi, eski uygarlıkla köprü olan bir profesörün gözünden yeni insanlığa anlatılır. Peki yeni insanlık bu ihtiyara kulak verecek midir? Kızıl Veba’da yirminci yüzyılın başından yüz yıl sonrasına, 2010’lar dünyasına bakan Jack London’ın öngörülerindeki keskinlik, kitabı bir klasik olmanın ötesinde, günümüz için hâlâ canlı bir eleştiri kılıyor.
    devamını oku

    4,49
  • Martin Eden

    Jack London’ın yarı otobiyografik romanı Martin Eden, 20. yüzyıl başında sosyal ve ideolojik meseleler ağırlıklı içeriğiyle Amerikan edebiyatında büyük ölçüde kabul görmüştür. London farklı sınıflar arasındaki zihniyet ve değer farklarını gözlerimizin önüne sererken, statü ve servetin Amerikan toplumundaki hayati önemine işaret eder. Romanın ana temalarından biri, başarı ve refah yolunun sosyal sınıf farkı gözetilmeksizin herkese açık olduğu şeklinde özetlenebilecek Amerikan Rüyası’dır. Ya da bu idealin yarattığı muazzam hayal kırıklığı…

    London, romanı bir sanatçının çıraklıktan olgunluğa geçiş sürecini işleyen Künstlerroman geleneğinde yazmıştır. Martin’in aşkı uğruna eğitimsiz genç bir işçiden başarılı ve rafine bir yazara dönüşüm mücadelesini anlatır. Kahramanı hedefine ulaştığında ise motivasyonunu ve heyecanını çoktan yitirmiş, trajik bir sona doğru sürüklenmektedir artık…
    devamını oku

    5,80
  • Beyaz Diş

    Korkunç soğuğa rağmen hâlâ hayatta olan iki adam ümitsizliğe düşmeden, durmadan yürüyordu. Soğuktan korunmak için kalın kürkler, deri eldivenler giyinmişlerdi. Kirpikleri bile buz tutmuştu. Yüzlerindeki kar ve buzdan yüz hatları kaybolmuştu. Sanki bu adamlar bilinmeyen bir gezegene ölüleri taşıyan ve orada gömen özel görevli yaratıklardı. Ya da tanınmamak için maske takmış iki mezarcı… Aslında ikisi de senin benim gibi insanlardı. Bu kadar tehlikenin, bu ıssız doğanın içinde ölümle âdeta dans eden iki maceracıydı onlar.
    7,94
  • Demir Ökçe

    Jack London’ın Demir Ökçe’si distopya edebiyatının ilk örneği olarak kabul edilir. Günümüzden yüz yılı aşkın bir zaman önce kaleme aldığı eserinde London, çok eski ama hiç eskimeyen bir hikâyeyi konu edinir. Ezen ve ezilen mücadelesi tüm çıplaklığıyla gözler önündedir. Amerika Birleşik Devletleri’ni pençesine almış olan Oligarşi, namıdiğer Demir Ökçe tüm şiddeti ve gaddarlığıyla emekçilerin üzerine yürümektedir. Tröstler, ekonomik ve siyasi ilişkiler, faşist devlet yapılanması sanki daha o zamandan yirminci yüzyılda insanlığın yaşayacağı acı olayların habercisi gibidir…

    7,94
Open chat
Size nasıl yardımcı olabiliriz?