Metis Yayınları

  • Oyun ve Gerçeklik

    Bebekler ve çocuklarla gerçekleştirdiği yoğun klinik çalışmalardan yola çıkan D.W.Winnicott insanını ruhsal ve kültürel gelişimine ilişkin değerli katkılarda bulunmuştur.

    7,94
  • Sana Gül Bahçesi Vadetmedim

    İçine doğduğu dünyanın kurumlarıyla bağdaşmayı öğrenemeyen, iletişimsizliğin karanlığında yaşayan on altı yaşındaki bir genç kızın öyküsü…
    Sana Gül Bahçesi Vadetmedim, deliliğin, resmi tanımıyla akıl hastalığının öyküsü: Deborah kimlik kavramını yitirip içine kapanmış, zengin düşlemi ve mizah duygusuyla yarattığı kendi düşsel dünyasına sığınmıştır. İki dünyanın çatışmaya başlaması, Deborah’ın akıl hastanesine “düşme”sine neden olur. Bundan sonra hastaneleri, doktorları vb. kurumlarıyla toplumun “kurtarma operasyonu” başlar.
    Greenberg’in kendi yaşamından yola çıkarak yazdığı bu kitap, “akıl hastalarının gizleri” üzerine pek çok ipucu taşırken, toplumun yerleşik değer yargılarına çarpıcı bir eleştiri de getiriyor, böylece normal kavramını sorgulamaya götürüyor bizi.

    12,54
  • Kış Ruhu

    Bu seçki, Edward Said’in sürgün, göçmenlik, sömürgenin temsil edilme biçimi ve günümüzdeki edebiyat eleştirisi üzerine dokuz yazısını içeriyor.
    Akademi ve fikirler dünyası ile kaba siyaset, devlet iktidarı ve askeri güç dünyası arasındaki fiili yakınlıkların görmezden gelindiği çağımızda, entelektüellerin ahlaki rehabilitasyona ve yeniden tanımlamaya ihtiyaç duyduğunu belirten Said, herkesi bugünkü kültürel durumla hesaplaşmaya çağırıyor ve “Entelektüel sıfatıyla içine kapatıldığımız disipliner gettoların sınırlarını yıkıp geçmek, dünyanın nesnel temsilini uzmanlarla onların müşterilerinin oluşturduğu küçük zümrenin eline bırakmamak zorundayız,” diyor.

    11,39
  • Yersiz Yurtsuz

    Yersiz Yurtsuz, zamanımızın en önemli düşünürlerinden Edward Said’in çocukluk ve ilkgençlik yıllarına dair anılarını aktardığı samimi bir otobiyografi. Said’in küçüklüğünde yaşadığı kimi ikilemlerin, otoriter babasıyla ve hem çok sevdiği hem de içerlediği annesiyle ilişkilerinin onda bıraktığı izleri görmek mümkün bu anlatıda. Hayatının ilk yıllarında yaşadığı kimlik karmaşasının, kendi deyişiyle “budalalık derecesinde” İngilizvari bir adla Araplığı su götürmez bir soyadına sahip olmanın, Hıristiyan bir Amerikan vatandaşı olarak Filistin, Lübnan ve Mısır’da, ardından bir Arap olarak Amerika’da yaşamanın Said’in kimlik ve aidiyet konusundaki görüşlerini nasıl biçimlendirdiğini görmek de mümkün. Hepsinden önemlisi, Said’in “ülkeden ülkeye, şehirden şehre, evden eve, dilden dile, ortamdan ortama sürüklenişler” sonucunda gelişen “yersiz yurtsuzluk” haliyle barışıp, mezhepleri ve ülkeleri aşan entelektüel aidiyetini bulmasının hikâyesi olarak okunabilir bu anılar.
    devamını oku

    12,54
  • Barbarları Beklerken Edward W. Said Anısına

    Barbarları Beklerken, 25-26 Mayıs 2007 tarihinde Boğaziçi Üniversitesi’nde aynı ad altında düzenlenmiş konferans bildirilerinin bütünüdür. Edebiyatın Gücü, İktidara Hakikati Söylemek, Filistin Sorunu ve Bugüne Edward Said’in Gözüyle Bakmak başlıklarındaki dört bölümde Mariam C. Said, Elias Khoury, Timothy Brennan, Jacqueline Rose, Fawwaz Traboulsi, Rashid Khalidi, Saree Makdisi, Tuncay Birkan, Ilan Pappé, Raja Shehadeh, Karma Nabulsi, Joseph A. Massad, Meltem Ahıska, Gauri Viswanathan ve Mahmood Mamdani’nin bildirileri bütünlüklü bir Said portresi çiziyor. .

    9,09
  • Medyada İslam Gazeteciler ve Uzmanlar Dünyaya Bakışımızı Nasıl Belirliyor?

    Said bu kitabını ilk kez 1980’de, İran rehine krizi sırasında yazdı. Daha sonra 1997’de tekrar ele aldı, hem güncelleştirdi, hem genişletti. Medyada İslam, yazarın Şarkiyatçılık ve Filistin Sorunu konulu kitaplarını tamamlayıcı nitelikte bir eser olarak kaleme alınmıştır. Said burada “İslamı savunmakla hiç ilgilenmez, İslamın Batı’da ve İslam toplumlarında ne şekilde kullanıldığını anlatır”.

    10,24
  • Şarkiyatçılık

    On sekizinci yüzyıldan bu yana Batı kültürünün kendi gücünü ve iktidarnı sağlamlaştırmak için Şark fikrini ve dolayısıyla Şarkı kendi karanlık gizemli ötekisi olarak nasıl mülkedinmeye çalıştığını anlatan Şarkiyatçılık kültürel araştırmalar alnında öyle bir etki yapmıştır ki yirmi yıl önce yayımlanan kitap hala tartışılmaktadır, üzerine onlarca kitap yazılmış, pek çok lisansüstü ve doktora tezine konu alınmıştır. Batının hala hazmetmeye çalıştığı ve ülkemize ne yazık ki hayli yanlı ve eksik çevirilerle aktırılmış olan bu kitap, şimdi Edward saidin isteği üzerine Berna Ülnerin tertemiz çevirisiyle ilk defa tam ve doğru metniyle yayımlanıyor.
    gizle

    9,90
  • Dünyaya Kafa Tutan Köy

    Sevilla’ya yüz kilometre mesafede küçük bir köy Marinaleda. İşgaller, açlık grevleri, kamulaştırmalar ve daha nice eylemle, son otuz beş yıldır dur duraksız bir komünist ütopya yaratma mücadelesinin merkezinde yer alıyor. Bu uzun mücadelenin öncülerinden biri olarak, köyün yıllardır tekrar tekrar seçilen belediye başkanı Sánchez Gordillo dikkat çekiyor: özellikle 2012’de bir grup Endülüs İşçi Sendikası aktivistinin bir süpermarkette on civarında alışveriş arabasını temel gıda maddeleriyle doldurup herhangi bir ödeme yapmadan çıkmasında ve kamulaştırılan bu ürünleri bankalar tarafından evlerinden çıkarılmış ailelere ve işsizlere dağıtmasında oynadığı rolle tanınan, “Robin Hood” belediye başkanı.
    Bugün Marinaleda’da köyle ilgili kararlar herkese açık genel toplantılarla alınıyor, çiftliklerin ve üretim tesislerinin mülkiyeti ortak; insanlar ömür boyu ipotekli konut kredisi borcuyla cebelleşmek yerine köy kooperatifinin sağladığı malzemeyle evini kendi başına veya komşularının yardımlarıyla inşa etme şartıyla barınma imkânına sahip oluyor, ayda bir hep beraber kolları sıvayarak mahallelerini temizleyip çevrelerini güzelleştirmeye girişiyor, köylerinde bir polis kuvveti bulundurmaya ihtiyaç duymuyorlar…

    11,39
  • Körlük ve İçgörü Çağdaş Eleştirinin Retoriği Üzerine Denemeler

    Edebiyat eleştirisi alanının yirminci yüzyıldaki en önemli isimlerinden Paul de Man’ın, okumanın problemli yapısına yoğunlaşan, ve edebiyatla ilgilenenlerin birer okur olarak kendi rollerine ilişkin varsayımlarını sorgulayan, geniş etkili ve klasikleşmiş eseri Körlük ve İçgörü nihayet Türkçede.
    De Man bu kitaptaki denemelerinde başka edebiyat kuramcıları gibi doğrudan edebiyat eserlerinden değil, edebiyata bakışlarındaki derinlik herkesçe kabul edilmiş olan eleştirmenlerden hareketle geliştiriyor düşüncesini. Blanchot, Lukács, Poulet, Derrida, Heidegger, Bloom gibi eleştirmenlerin, inceledikleri metinlerin yapısı hakkındaki bulgularının, en başta model olarak kullandıkları genel anlayışla çeliştiğini gösteriyor. Bu yazarların pek de farkında olmadıkları, kör noktalarını oluşturan bu çelişki ve uyuşmazlıkların aslında onları beslediğini, “en iyi içgörülerini, bu içgörülerin çürüttüğü varsayımlara borçlu olduklarını” gösteriyor. Edebiyatla ve edebiyat kuramıyla ilgilenenlerin yanı sıra, beşeri bilim alanlarında çalışan bütün araştırmacıların da dikkatle okuması gereken, zorlu ama zihin açıcı bir klasik.

    9,09
Open chat
Size nasıl yardımcı olabiliriz?