Remzi Kitabevi

  • Bir Yolculuk Olarak Liderlik

    1911’de İngiliz Robert F. Scott ile Norveçli Roald Amundsen arasında, Güney Kutbu’na varmak için yapılan yarış, ‘iyi liderlik’ ile ‘kötü liderlik’ arasında kıyaslama yapmak için bulunmaz fırsattır. Bir başka Güney Kutbu kâşifi Sir Ernest Shackleton’un, Antarktika’da buzlara sıkışan gemisini kaybettiği halde, tüm ekibiyle birlikte iki yıl sonra sağ olarak İngiltere’ye dönüş öyküsü de, günümüz liderleri için önemli bir ilham kaynağı olmayı sürdürmektedir.

    Güney Kutbu’na yapılan keşif gezileri, Ortaçağ’da yeni kıtalar keşfetmeye, 1960’larda Ay’a ayak basmaya, günümüzde ise Mars’a ve Venüs’e gitme girişimlerine benziyordu. Pek çok tehlikeyle dolu bu yolculukları göze alan insanların tutkularını anlamak ve karşılaştıkları sorunlarla günümüz liderleri arasında köprüler kurmak, okuyucunun liderlik ve yönetim anlayışında büyük farkındalık yaratacak.

    10,24
  • Zemberek

    Sahne önündekiler o kadar güzel, yumuşak, iyicil maskelerle ortalıktalar ki, arkadaki kan içicileri görmek zorlaşıyor. Her kanaldan dünyaya akan yalan rüzgârının sonucunda, toplumlar sahnedeki oyunu göremedikleri gibi, onları aldatan maskeli aktörlerin savunucularına dönüşüyorlar. Hani, “Ne yapmalı?” diye soranlar var ya… Bize göre bu konuda yapılacak en temel görev, önce sahne arkasını görmeyi öğrenmek, sonra da görmeyenlere göstermektir.

    7,94
  • Başarıya Götüren Aile

    Sınav Döneminde Anababalık Bu kitap, çocuğunun başarılı olması için, “Çok çalış oğlum/kızım,” demenin ya da tüm maddi olanaklarını seferber etmenin ötesinde bir şeyler yapmak isteyen anababalara yol göstermek amacıyla yazıldı. Her anababa, okul başarısı için çocuğuna yardımcı olmak ister. Ama öğrenme sürecinin bilimsel temellerini kavramadan atılacak her adım, iyi niyetli de olsa, çocuğu engelleyebilir. Başarıya Götüren Aile, sınav döneminde çocuklarına destek olmak için doğru ve etkili yöntemler arayan tüm anababalara kılavuzluk edecek.

    6,79
  • İnsan ve Davranışı

    Bu kitap her çağdaş insanın bilmesi gereken modern psikolojinin temel kavramlarını ilk kez Türk bilim adamlarının katkılarıyla ve Türk toplum yapısının özellikleriyle kaynaştırarak sunmaktadır. Bu kitap Türkiye’de psikoloji alanında büyük bir boşluğu dolduracak ve uzun yıllar boyunca öğrencilerin yararlanacağı vazgeçilmez temel bir kaynak olacaktır.

    14,84
  • Gerçek Özgürlük

    Üniversite öğrencisi Timur ile profesörlükten emekli Yakup Bey tanışırlar. Yakup Bey, Timur’un gözlerinde duygu, düşünce ve davranışlarıyla yaşamı özgürce kucaklayamayan, özüne ulaşamamış bir gencin iç yalnızlığını ve burukluğunu görür. Aylar sürecek bu sohbet Timur için kültür robotluğundan “şahsiyet” olmaya götüren bir özgürlük yolculuğuna dönüşür.

    13,69
  • Mış Gibi Yaşamlar

    Ne demek ‘mış gibi’ yaşam? Düşüncelerinin arkasındaki niyetin farkında olmayan, sözü, gözü, davranışı birbirine uymayan insanların yaşamı demek. “Böyle insanlar var mı?” diye sorarsanız, çevrenize bir bakın! Aklı, düşüncesi çocuğuna yardım etmekle dolu olduğu halde asık yüzlü, kırıcı, ilgisiz anne veya babaları; öğretmen olduğunu söyleyen ama hiç kitap okumayan insanları göreceksiniz. Üstelik mış gibi yaşam, insanların bu anlayışla oluşturduğu ya da işlettiği kurumlar yoluyla giderek tüm topluma yayılıyor: Vatandaşa yardım etmek için oluşan bürokrasi, köstek olmak konusunda uzmanlaşıyor; güven duymamız için oluşturulan kurumlar güvensizliğin kaynağı haline geliyor; adaleti sağlamak için yapılan yasalar adaletsizliğin düzenini sürdürüyor. Kimimizin körleşip fark etmediği, kimimizin kanıksayıp artık yadırgamadığı mış gibi bir yaşam yaşıyoruz. Sanki kaderimiz olmuş, kuşaktan kuşağa sürüp gidiyor: Yaşıyormuş gibi görünüp de aslında yaşamamak… Ve yaşamadığının farkında bile olmamak… Ancak, farkında olan, gözlemleyen ve irdeleyen iki kişi var! Doğan Bey ve Arif Bey sizi sohbete davet ediyorlar.

    10,24
  • Doğan Cüceloğlu / Damdan Düşen Psikolog

    Afrika kabilelerinden birinde bir bebek doğduğunda kabilenin kadınları hep birlikte ormana çekilir, o bebeğe bir şarkı yaparlarmış. Dikkatle gözlemledikleri bebeğin karakteristik özelliklerini ve gücünü ona anlatan bir şarkı… Sonra, çok sonra bir gün, hayatla başa çıkmakta zorlanıp da kolu kanadı kırılacak olursa o şarkıyı, yani kendini hatırlasın diye, Afrikalı bebek o şarkıyı dinleyerek büyürmüş… Günün birinde o şarkıyı tekrarlayamayacak kadar kendine inancını yitirdiğinde, onu tanıyan biri ona şarkısını çalarmış ıslıkla. Kendini, gücünü, öz halini hatırlar, kendine gelirmiş… Doğan Cüceloğlu aramızda bir ıslık gibi dolaşıyor… Kendi şarkısına gelince… Gizlisiz saklısız anlattı bütün hayatını. Bu kitap, damdan düşen doktoralı bir psikoloğun, düştüğü yerden doğrulurken kendine mırıldandığı şarkısının gözyaşı ve kahkaha dolu öyküsü…

    12,54
  • İnsan İnsana

    İnsan, ilişkileri içinde sürekli olarak “yeniden tanımlanan” bir varlıktır. Doyumlu ve mutlu bir yaşam için kendinizi yeniden tanımlamada kullanacağınız bilgi ve becerileri, Yeniden İnsan İnsan’da bulacaksınız.

    9,09
  • Mış Gibi’ Yetişkinler Yetişkin Çocuklar

    Aile Ortamı ve Çocuk Yetiştirme Üzerine Yakup Bey’le Söyleşiler Bu kitap, aslında bildiğimiz, ancak üzerinde düşünme gereğini pek duymadığımız bir öyküyü anlatıyor. Bu öykünün kahramanlarını tanıdıkça çocukluğumuzu, ailemizi, çevremizdeki insanları ve en önemlisi kendimizi de daha iyi anlayacağız.

    7,94
  • Evlenmeden Önce

    Evlilik, bir çiçekçi dükkânı gibi farklı olanaklar sunar; çiçeklerden nasıl bir buket yaratacağınız size kalmış… Bir kadının ve erkeğin iki farklı öyküsü evlilikte bir araya gelir. Evlenmeden önce aralarındaki ilişkiyi önemseyen, üstüne konuşan, sohbet eden, zaman ve emek veren çiftler, evliliklerinde kendi farklı öykülerinden ‘bizim öykümüz’ dedikleri yeni bir öykü oluşturmayı başarırlar. Evlendiğinizde, hayatının en önemli, en güçlü tanığını seçmiş olursunuz. Bunun bilincinde olmak, önemli bir olgunluk adımıdır. Evlilik öncesinde, müstakbel eşinizle paylaştığınız değerlerin farkında olmak önceliğiniz olmalıdır. Birlikte, ‘birbirinizi yaşamak’ için evleniyorsunuz ve bu evlilikte ikiniz de kendiniz olarak var olmayı yani BİZ olmayı önemsiyorsanız, değerlerinizin uyum içinde olması gerekir. Evlilik yolculuğuna başlarken biricik sermayeniz olan sevgi, küçülüp yok olabilecek ya da büyüyüp gelişebilecek bir şey. Evet, o hem çok kudretli hem de bir o kadar zarif ve kırılgan. Kurduğunuz ilişkiler ve üstlendiğiniz rollerin farkında olarak onu hakkıyla yaşamanız, yaşatmanız gerekiyor.

    7,94
  • İçimizdeki Çocuk

    Bu kitap, içinde yetiştiğiniz ailenin ve yakın çevrenin sizin iç dünyanızı ve şimdiki duygu, düşünüş ve davranışınızı nasıl etkilediğini incelemektedir.

    7,94
  • İçimizdeki Biz

    İçimizdeki Biz, yaşamımızdaki dayanışma gerçeğinin temelidir. Bu gerçeği yaşayan insanlar birbirlerine güven duyarlar. Aile yaşamı, komşuluk ilişkileri, ekonomik ve politik yaşam bu güven üstüne kurulur. Böyle bir toplumda trafik ışığında motoru stop eden arabanın sürücüsüne yardım eli uzanır; çocukların ve toprağın geleceğine sahip çıkılır. Evlerin içi kadar sokakların ve kentlerin temizliğine de önem verilir. Dayanışma bilincinin olmadığı yerde, Sen-Ben Anlayışı hakimdir. Evrendeki dayanışma gerçeğinin fark edilmesi BİZ Bilinci’nin temelini oluşturur. Bu kitap, Sen-Ben Anlayışı üzerine kurulmuş aile ve iş yaşamının sorunlarını irdelemekte ve çözümün BİZ Bilinci’nde yattığını göstermektedir.

    7,94
  • Korku Kültürü Niçin ‘Mış Gibi’ Yaşıyoruz?

    Bir toplumda “korku kültürü” egemense, orada ne ‘gerçeğe koşulsuz saygı’ vardır ne de ‘can’ önemsenir. Her şeyde olduğu gibi bilimsel düşünce de gelişemez ve hayatlar ancak ‘mış gibi’ yaşanır. Doğan Cüceloğlu, oğlu Timur ve öğretmen Arif’le bir Türkiye yolculuğuna çıktı. Bu yolculukta, “Niçin ‘mış gibi’ yaşıyor ve bunu sürdürüyoruz?” sorusuna yanıt aradı ve ‘mış gibi’liğe neden olan durumları irdeledi. Cüceloğlu şimdi okurlarına soruyor: Bizimle yolculuğa var mısınız? Korku kültüründen kurtulmak için üçümüz el ele verdik, aydınlığa bir adım attık; bize katılmak ister misiniz? Haydi öyleyse!

    10,24
  • Onlar Benim Kahramanım

    Şikâyet yarışçısı olmayan gizli kahramanların öyküsü… Abartmayan, alçakgönüllü ve hoşgörülü insanlar, kişisel bütünlük içinde yaşama hizmet etmekten mutluluk duyar. Şikâyet yarışçısı olmayan bu insanları duymayız ama toplum dengesini onlar sayesinde korur. Onlar, gizli kahramanlardır. Bu kitap, iki gizli kahramanın yaşamöyküsünü anlatıyor.

    7,94
  • İletişim Donanımları

    Kitabın ilk basımı “Keşkesiz Bir Yaşam İçin İletişim” ismiyle yayımlanmıştır. “Keşke çocuğumla daha çok zaman geçirseydim!” “Keşke vicdanımın sesini dinleseydim!” “Dilim tutulsaydı da keşke söylemeseydim!” Ne kadar sık duyarız ‘keşke’ sözcüğünü. “Şimdi bildiğimi keşke gençliğimde bilseydim!” diyen kişi, verdiği yanlış kararlardan duyduğu pişmanlığı dile getirir. Haksız mı? Bize verilen şu ömürden başka neyimiz var? ‘Keşke’siz bir yaşam için kim olduğunu ve ne istediğini bilmek yetmez; varoluşunu yaşamayı ve paylaşmayı da bilmek gerekir. Bir düşünün: Pişmanlıklarınızın çoğunun insan ilişkilerinden kaynaklandığını görürsünüz. Bu kitap, ailede, işyerinde ve toplumda sağlıklı insan ilişkilerine önem veren, ‘keşke’siz bir yaşam isteyen insanlar için yazıldı; yaşamınızın sonunda, “Keşke kendi hayatımı yaşayabilseydim!” dememeniz için!

    9,09
  • Geliştiren Anne-Baba

    Çocuğunuz bir kez çocukluk yaşayacak; bu dönemi onunla doya doya yaşayın. Bir anne, bana yolladığı mektupta şöyle diyor: “Çok yorgun ve sorumlulukların altında ezilmiş hissediyorum. Annem kendi dönemlerinde böyle bir yılgınlık hissetmediklerini, bu kadar sabırsız ve öfkeli olmadıklarını, bizi seyrederken bile yorulduğunu söylüyor.” Bir başkası da şöyle yazmış: “Otuz yaşında yaklaşık 4,5 ay sonra baba olacak bir baba adayıyım. Bugüne kadar geçen süre içinde baba olacağım düşüncesi üzerinde çok durmadığım için birçok şeyin farkında değildim. Ancak bugün bu düşünce üzerinde ilk adımımı attım ve daha ilk adımımda büyük bir eksik ile yola çıktığımı fark ettim. Bu sanki kutuplara keşfe giden kâşifin yanında soğuktan koruyucu kıyafetlerini almaması gibi bir hisse benziyor.” Yetişen her yeni kuşakla birlikte, onları yetiştiren anne ve babalardan da beklentiler artıyor. Toplumun gelişmesi için öncelikle ailede demokratik bir yapı kurulması şart. Bunun yolu da, anne ve babaların geçmişten gelen korku kültürü kalıplarından kurtulmaları ve onur eşitliğine inanan sağlıklı gelişmiş bireyler yetiştirmeleri… Geliştiren Anne-Baba olmak için kendinizi ve çocuğunuzu tanımanız, beklentilerinizi, niyetinizi keşfetmeniz; değerlerinizi ve aile ilişkinizi sağlıklı tutmanız önemli. Bilen, anlayan, seven gözlerle yaşama bakmak kendi elinizde… Güler yüzlü, sakin, güvenen, hayata, ailesine şükür duygusu içinde bakan bir anne, bir baba olmak çocuklarınıza verebileceğiniz en büyük armağandır. Çocuklar böyle bir armağanı hak ediyorlar. DOĞAN CÜCELOĞLU

    7,94
  • Madalyonun İçi

    Bir Psikiyatrın Not Defterinden :

    Yıllardır “panik atak” yaşayan bir işadamı..
    Kendini peygamber ilan eden bir doktor…
    Çok temiz olmak uğruna evlerini “çöp apartman” haline getiren üç kız kardeş…
    Kendini bildiği günden beri, babası başta olmak üzere, çevresindeki bütün erkeklerden dayak yiyen genç bir kadın…
    Ağır ceza reisi bir babanın “fahişelik” mesleğini seçen kızı…
    Radyo ve televizyonlardaki bütün şarkıların kendisi için çalındığını zanneden genç bir devlet memuresi…
    Dünyaya kız olarak gelen ancak kendini erkek hisseden bir transseksüel…
    Doktorunu intihar etmekle tehdit eden bir öğrenci…
    Ölümcül bir hastalığa yakalanmış genç bir bankacı…

    Bu kitapta, Türkiye’ de değişik nedenerle psikiyatra başvuran her kesimden insanımızın hikayelerini bulacak, başta aşk ve ölüm olmak üzere “insanlık halleri” ile karşılaşacaksınız.

    İnsanlar size içini açacak, en gizli sırlarını sizinle paylaşacak. Ve bütün bu sorunlar, hastalar ve hastalıklar karşısında Türkiye şartlarında bir ruh doktorunun duyguları, düşünceleri, yapabildikleri ve yapamadıklarını göreceksiniz.

    Bu kitabın bir yerlerinde mutlaka kendinizi bulacak, kendinizle yüzleşeceksiniz. Okudukça, yaşamın, sağlığın, sevginin ve huzurun değerini daha iyi anlayacak; her damlası ayrı bir duygunun rengini taşıyan bir çağlayanın altından geçecek ve tertemiz olacaksınız.
    devamını oku

    11,39
  • Suyu Arayan Adam

    Bu kitap, ilkokul öğretmeni olarak yetişmek üzereyken, Birinci Dünya Harbinde savaşa katılan ve sonra Büyük Turan’ı kurmak yolunda Kafkas, Hazer ülkelerine koşan bir Türk gencinin hikayesidir.

    10,24
  • Kral Kaybederse

    Avına av olan bir avcının hikâyesi… İnsanoğlu ilk çocukluk yıllarında yaşadıklarından çok etkilenir. Henüz tam ortaya çıkmamış bir heykel gibidir o; hayat da onu ince ince şekillendirmeye çalışan usta bir heykeltıraş… Alır eline keskiyi, usul usul oyar. Ama bazen keskiyi öyle bir savurur ki, bir parça kopuverir ve o parçayı bir daha kimse yerine koyamaz. Kendini hep dorukta görüyor ve asla aşağı düşmeyeceğini sanıyordu. Ama bir gün hayat elindeki keskiyi ona da savuruverdi ve onun da koptu yüreği… Oysa pek çok kadının gönlüne taht kurmuş bir kraldı o… Uzun süre ne kendi inandı tahttan indiğine, ne de kadınlar. Ama bir şeylerin değiştiğini yine de ilk hisseden kadınlar oldu; ona yıllarca köle gibi itaat eden kadınlar… Psikiyatrist Dr. Gülseren Budayıcıoğlu Kral Kaybederse romanında, doruklardan aşağı inmeyeceğini sanan bir avcının avına av olup yuvarlanışını, kendini sevilmeyeceğine inandırmış mutsuz bir kadının da trajik hayatı içinde avken nasıl avcı olduğunu anlatıyor.
    devamını oku

    11,39
  • Hayata Dön

    Hiç de güzel denemeyecek suskun mu suskun bir kız… O sustukça, terapistin tarihin mahrem yerlerinden bulup çıkardığı unutulmuş hikâyeler dökülüyor ortaya.

    Genç firavun Tutankamon’un esrarı, Hitler ve Freud’un kişiliklerinde gücün analizi… 18. yüzyılda adına “Fısıltı Sanatı” dedikleri, evli kadınların yaşadığı aşk ilişkileri… Çariçe Katerina’nın çamaşırcılık ve hayat kadınlığından başlayan tılsımlı yazgısı… Eva Peron’un ve Prenses Süreyya’nın hüzünlü hayat hikâyeleri ve daha niceleri…

    Derken suskunluk bozuluyor. Çirkin kızın hikâyesi başlıyor. Öyle bir hikâye ki acısıyla, dehşetiyle, hüznüyle her şeyi gölgede bırakıyor.

    Çirkin genç kızın açıldıkça güzel bir prensese dönüşmesi… Psikanalizin sihirli değneğinin dokunduğu yerde ortaya çıkan bir başarı öyküsü…
    devamını oku

    12,54
  • Günahın Üç Rengi Madalyonun Öteki Yüzü

    Genç ve yakışıklı bir gencin mazoşizmin acısıyla renklenmiş dünyası… Bu acıdan alınan haz, ölüme yaklaştıkça hissedilen doyum…

    Yaşlı, göbekli bir holding patronunun cinsel tercihi nedeniyle varoşların kasketli orta yaşlı erkeklerinde aradığı yakınlık…

    Üç kuşak boyunca sürüp gelen fahişeliğin kadının ruhunu paramparça edişi…

    Dr. Gülseren Budayıcıoğlu bu kitapta insan denen muhteşem ve bir o kadar da karmaşık varlığa ait sahici yaşam hikâyeleri sunuyor.

    Bazen dehşete kapılacak, çoğu zaman da hüzünleneceksiniz…
    devamını oku

    10,24
  • Savaşçı

    Anlamlı ve Coşkulu Bir Yaşam İçin Savaşçı kitabında böyle bir savaştan söz ediyoruz. Söz ediyorum değil, söz ediyoz; çünkü kitabı Arif Bey’le beraber oluşturduk. Arif Bey kimdir? Arif Bey, bu kitapta benimle konuşan bir sınıf öğretmeni. O beni bulmadı, aslında ben onu buldum. Uzun zamandır öğretmenlere ulaşmak, onlarla bir diyalog başlatmak gereksinmesi duyuyordum. Arif Bey’i böyle bir arayışın sonucunda buldum. Arif Bey’in yüreğinde sıkıntı var. Çabalıyor. Anlamak istiyor, yapmak istiyor. Destek bulamıyor. Ve yalnız!… (Doğan Cüceloğlu)

    11,39
  • Bir Yolculuk Olarak Liderlik

    1911’de İngiliz Robert F. Scott ile Norveçli Roald Amundsen arasında, Güney Kutbu’na varmak için yapılan yarış, ‘iyi liderlik’ ile ‘kötü liderlik’ arasında kıyaslama yapmak için bulunmaz fırsattır. Bir başka Güney Kutbu kâşifi Sir Ernest Shackleton’un, Antarktika’da buzlara sıkışan gemisini kaybettiği halde, tüm ekibiyle birlikte iki yıl sonra sağ olarak İngiltere’ye dönüş öyküsü de, günümüz liderleri için önemli bir ilham kaynağı olmayı sürdürmektedir.

    Güney Kutbu’na yapılan keşif gezileri, Ortaçağ’da yeni kıtalar keşfetmeye, 1960’larda Ay’a ayak basmaya, günümüzde ise Mars’a ve Venüs’e gitme girişimlerine benziyordu. Pek çok tehlikeyle dolu bu yolculukları göze alan insanların tutkularını anlamak ve karşılaştıkları sorunlarla günümüz liderleri arasında köprüler kurmak, okuyucunun liderlik ve yönetim anlayışında büyük farkındalık yaratacak.

    6,90
  • Beyaz Geceler

    Beyaz Geceler, Dostoveyski’nin ilk yapıtlarından biridir. Kitabın adı “aydınlık geceler” anlamındadır. Olayın geçtiği St. Petersburg’da kış geceleri hava geç kararır.

    St. Petersburg sokaklarında hayaller kurarak dolaşan kahramanımız, Neva Irmağı kıyısında ağlayan Nastenka ile karşılaşır. Birbirlerine kendi öykülerini anlatırlar ve aralarında masum bir aşk belirir.

    Nastenka’nın öyküsü acaba nasıl sonuçlanacak, gözyaşları dinecek midir?

    6,79
Open chat
Size nasıl yardımcı olabiliriz?