Kayıhan Yayınları

  • Tasavvuf Tarihi

    Darülfünun müderrislerinden Ordinaryüs Profesör Muhammed Ali Aynî’nin “Tasavvuf Tarihi” adlı kitabı, kendisi tarafından ders notları şeklinde hazırlanmış, daha sonra da Osmanlı harfleri ile kitap haline getirilerek ve 1341 (Miladi 1925) yılında İstanbul’da basılmıştır. Muhammed Ayni Bey bu kitapta tasavvufu gayet geniş bir şekilde ele almış ve tarihi bir perspektifle tasavvufu inceleyerek okuyucunun bilgisine sunmuştur. Kitap iki kısımdan meydana gelmektedir. Birinci kısımda Tasavvuf Tarihi incelenmiş, Hindistan’da Buda Mezhebi; Mısır’da Hermes, Hermesü’l-Müselles; Eski Yunan’da Pisagor, Sokrat ve Eflatun’un tasavvufi düşünceleri tafsilatlı olarak verilmiştir. Aynı bölümde Musevilikte, Yeni Eflatunculukta ve İsevilikte tasavvuf geniş bir şekilde anlatılmıştır. İkinci kısım ise İslam Tasavvufuna ayrılmış olup bu bölümde de tasavvufun İslam tarihinde çıkışı üzerinde durulmuş, tasavvufi terimler geniş bir şekilde açıklanmış ve kitabın sonunda da istifade edilen eserler belirtilmiştir. Eser, Şemsettin Bilgin ve Ebubekir Aytekin tarafından kitabın aslına uygun olarak latinize edilmiş ve kitabın sonuna anlaşılması güç kelimelerin yeni Türkçe karşılığı konulmuştur.

    10,24
  • Mekasıdü’l-Felasife Filozofların Maksatları

    İmam Gazâlî’nin felsefeye dair ilk eseri Mekâsıdü’l-Felâsife’dir. Filozofların tutarsızlıklarını ortaya koymak üzere bu alanda çeşitli eserler yazmayı planlayan müellif, öncelikle onların maksatlarının belirtilmesinin faydalı olacağını düşünüp İbn Sînâ felsefesinin klasik mantık, tabîiyyât ve ilâhiyyât usulüne uyarak ve daha çok onun eserlerinden özetler yaparak 487 (1094) yılında bu kitabı kaleme almıştır. İmam Gazâlî’yi Batı dünyasında tanıtan ilk eser, XII. yüzyılda Mekâsıdü’l-Felâsife’dir. Latince tercümesi 1506’da Venedik’te basılmıştır. İmam Gazâlî, felsefenin bütün konularını tenkit etmemiş, hatta akla ve şeriata uygun olanları desteklemiş ve onlardan faydalanmıştır. İmam Gazâlî’ye kadar İslam filozofları felsefeyi olduğu gibi kabul etmişlerdir. Tercüme faaliyetleriyle İslam’a giren felsefe, İslam’ın inanç ve itikadı ile alakalı meselelerde de söz söylemiştir. Mutezile, felsefenin etkisinde kalarak bazı meselelerde İslam’ın ana gövdesinden ayrılmıştır. Felsefenin Aristo’dan sonraki ikinci muallimi Farâbî ve İbn Sina da felsefenin etkisinden çıkamamışlar, İmam Gazâlî zamanına kadar bu böyle devam edip gelmiştir. Ancak İmam Gazâlî, felsefenin her görüşünü kabul etmemiştir. Fıkıhta ve Kelamda büyük bir müctehid olan Gazâlî, Felsefenin İslam inanç ve itikadına zıt olan görüşlerini tenkit etmek için kendisini tamamen Felsefeye vermiş, eserinin başında kendisinin de ifadesiyle, felsefecilerin görüşlerini olduğu gibi nakletmek için iki yıl kadar Felsefe ile meşgul olmuş, en ince detaylarına kadar onların maksatlarını öğrenmiş ve bu kitabını yazmıştır.

    9,09
  • Siyer ve İtikad Hz. Peygamberin Hayatına Taalluk Eden İtikadi Meselelere Dair Yazılar

    Hz. Peygamber (s.a.v.)’i tanımak, O’nun sünnet-i seniyyesi ve mekârim-i ahlakını öğrenmek denilince genellikle zihinlerde yerleşik olan kabul; meselenin siyer, megâzî, menâkıb ve şemâil eserleri okumaktan ibaret görülmesidir. Hâlbuki mezkûr alanlarda aktarılmış olan rivayetleri İslam’ın sunduğu peygamber tasavvuruna halel getirmeden anlamamızı sağlayacak olan, Hz. Peygamber (s.a.v.) ile ilgili itikadî kabullerimizin, temelde tereddütsüz ve sahih olarak inşa edilmiş olmasıdır. Bu temeli ihmal ederek İslam tarihini yahud hadisleri parçacı bir okumaya tabi tutmak Allah Resûlü ile ilgili, Müslümanları yanıltıcı neticeler verebilecektir, nitekim vermektedir.Ahir zaman din telakkisinin, modernist akımlar vasıtasıyla hayatımızdan çıkarmaya teşebbüs ettiği Hz. Peygamber (s.a.v.), O’nun sünneti ve nübüvvet konularındaki itikadî esaslar aslında Müslümanları tarihin en ciddi imtihanı ile karşı karşıya getirmektedir. Allah Resulünün getirdiği vahyi, tebliğ edicisini ademe mahkûm ederek anlama ve yaşama garabeti tarihin en trajik vakıasıdır. Müslümanın, ahir zamanın ayak kaydırıcı ve ebedî saadetten mahrum edici hezeyanlar karşısında dik durabilmesi ancak Hz. Peygamber (s.a.v.) hakkında bilmesi gereken itikadî esasları tahkiki olarak kavramasıyla gerçekleşebilecektir.

    Modernist akımların, suistimal ederek tahrip ve tahrif ettikleri noktaları işaretlemeye yönelik bu çalışma Ehl-i sünnetin; ‘Ebeveyn-i Resûl’, ‘Garanik Hadisesi’, ‘İntihar Rivayeti’, ‘İnşikak-ı Kamer’, ‘İsra ve Mi’rac’ gibi konu başlıklarındaki kabullerini ortaya koymaya matuf mütevazı bir gayrettir.

    7,94
  • Islam Önderleri Tarihi -1

    İslam Önderleri Tarihi’nin bu birinci kitabında, Hicri I-X yüzyılda yaşayan, yenileme ve ıslahat bakımından, dinin aktif insanlarını tanıyacağız.
    İslam’ın beşinci halifesi olarak kabul gören Ömer b. Abdülaziz ile başlayıp, Hasan Basrî hazretlerine, Abbasi halifeliğindeki dinî faaliyetlerden, Hadis ve Fıkıh bilgilerinin kitaplaştırılmasına, Kurân’ın mahlûk oluşu iddiasına karşı Ahmed b. Hanbel’in mücadelesine, Mutezile mezhebi fitnesi ve İmam Ebu’l-Hasan Eş’ârî’ye, Kelam ilminin çöküşü, Felsefe ve Batıniliğin gelişmesi ve İmam Gazâlî’ye, Bağdat’ın iki davetçisi Abdülkadir Geylânî ve Allâme ibn Cevzî’ye, Haçlı hücumlarına karşı durup onları yer ile yeksan eden büyük kumandan Nureddin Zengi ve Selahaddin Eyyubi’ye, Şeyhü’l-İslam İzzeddin b. Abdüsselâm’a, Moğol fitnesi ve Mevlânâ Celaleddin Rûmî’ye kadar, İslam’a çok yönlü hizmetler etmiş, büyük şahsiyetlerin hayat hikayelerini okuyacağız.
    Eserde, büyük bir zatı tanıtırken sadece onun faziletlerinin, üstünlüklerinin açıklanmasıyla yetinilmemiş, bilâkis onunla aynı dönemde yaşamış insaflı ve adaletli kimselerin veya daha sonra gelmiş bilgi ve fikir ehli kişilerin o zata veya onun eserlerine, görüşlerine karşı yaptıkları tenkidlere de yer verilmiştir. Bu tenkidler sıralanmış ve onlara şayet biri tarafından cevap verilmiş ise, o zat adına savunma yapılmışsa, bu da okuyucuya sunulmuştur.

    10,24
Open chat
Size nasıl yardımcı olabiliriz?