Sehe 621–640 zwischen insgesmt: 860

  • Sorularla İslam

    Bilindiği gibi ilk asırlardan beri üretilen dinî bilgiler her ne kadar hayatın içinden ise de, bugün bazı bilgilerin yenilenmeye ihtiyacı vardır. Bu sebeple, İslam’la ilgili bilginin yaşadığımız hayatı aydınlatmada ve ortaya çıkan sorunlara kapsamlı çözümler getirmede yeniden güncellenmesi gerekmektedir. Bunu da yapacak olan sahasında uzman din bilginleridir.
    Sorularla İslam” adını taşıyan bu kitap, doğru bir din anlayışını ortaya koymada birikim sahibi ve uzman olan bir grup din bilgini tarafından yazılmıştır. Bu eserde; itikattan ibadete, ahlaktan hukuka, kültürden sosyal hayata vb. varıncaya kadar pek çok konuya değinilmiş, aynca güncel dinî meselelere de temas edilmiştir. Bir ihtiyaçtan dolayı kaleme alman bu eserde konular, bilimsel yöntemlere uygun, ilk elden kaynaklara atıflar yapılarak ve çözüm odaklı soru-cevap yöntemine bağlı kalınarak hazırlanmıştır. Özellikle soru-cevap yönteminin izlenmesindeki gaye, okumada hem akıcılığı ve hem de pratik açıdan konuları kolay bir şekilde anlama ve kavramayı sağlamaya katkıda bulunmaktır.
    Bu eser, dinî ilimler alanında uzman olan ilim adamlarımız tarafından yazılmakla kalınmamış, aynca çeşitli inceleme ve redaksiyon kurullarından da geçirilerek fikir ve üslup birliğini sağlamada azami gayret gösterilmiştir.

    5,64
  • Sorun Sorular İslam Hakkında En Çok Merak Edilen Sorular

    Son yıllarda güneyasya bölgesindeki çalışmalarının yanı sıra dünya çapında şöhrete de ulaşan, günümüzün tanınmış davetçilerinden Zâkir Naik, Müslüman dünyaya yöneltilmiş ithamlara cevap veriyor. Cevaplarındaki argümanları akıl ve mantık süzgecinin hakemliğiyle ele alan yazar, vejetaryenlikten hırsızlığın cezasına, alkol yasağından eşitlik konusuna, fundamentalizmden kurban ibadetinin mahiyetine kadar bir dizi sorguyu İslam’ın diğer dinlerden pratik ayrıcalığını vurgulayarak değerlendiriyor. Bütün dünyada kitlelerin İslam’la tanışmasına vesile olan zamanımızın bu cins zekâsı, şimdi kitaplarıyla İdrak’te.

    7,94
  • Sözlerin En Güzeli Kur’an

    Kur’an on dört asrı aşkın bir süredir Müslümanların pratik hayatlarının ve medeniyetlerinin değişmez ilham kaynağı olmuştur. Her dönemde bilginler, onu anlamaya ve keşfetmeye çalışmışlardır.
    Günümüzde de yeryüzünün değişik kıtalarında yaşayan sayısız Müslüman, onun dupduru hayat pınarından beslenmektedir. Merhamet, adalet cömertlik ve daha nice insani erdem onun sayesinde yaşanmaktadır.

    4,49
  • Stratejik Düşünme / İslam Toplumu’nun Yeniden Doğuşu -5

    Dünya çapında büyük değişikliklerin yankıları kulakları sağır ettiği, değişim çağrılarının her noktadan dillendirildiği tarihi bir dönemeçte İslam toplumları maruz kaldığı askeri ve kültürel tehditler karşısında hak için göğsünü siper ederek küllerinden yeniden dirilmenin arayışı içindedir. İlk bakışta sahnede ümitlenmek için yeterli performans görünmüyorsa da toplumların tarihi serüveni hakkında bilgi sahibi olanlar her kalkınmanın uzun ve karanlık bir gecenin ardından geldiğini bilirler. Tüm toplumlarda olduğu gibi İslam Toplumu da artık gerçek bir kalkınma süreci içine girmiştir. Biraz zaman alsa da İslam’ın, kendisini yeniden dünya siyasi sahnesine güçlü bir şekilde çıkartacak güç ve olanaklara sahip olduğundan asla şüphe yoktur… İşte bizim bütün emelimiz ve umudumuz da budur. İslam Toplumunun Yeniden doğuşu için bizler, zihinlerde birikmiş soru işaretlerini cevaplandırmak, bu alanda oluşmuş beklentileri karşılamak için ve ümit ışığı olması düşüncesi ile bu elinizdeki “Toplumsal Diriliş Serisi”ni sizinle paylaşıyoruz.

    6,79
  • Su Üstüne Yazı Yazmak

    “İnsanların taş üzerine yazdıkları yüzyıllık yazılar, Allah için su üstüne yazılmış yazı gibidir.” Amerika’da doğan, orada İslam’la tanışan ve halen orada yaşayan, çeşitli Amerikan ve Avrupa üniversitelerinde psikolojik danışmanlık dalında akademisyenlik yapan Muhyiddin Şekûr Su Üstüne Yazı Yazmak’ta tasavvufa giriş öyküsünü anlatıyor. Şekûr, bu serüveni tasavvufla karşılamasından başlatıp şeyhinin rehberliğinde eriştiği dervişliğe ve ötesine kadar götürüyor. Şeyhinden aldığı “ders”lerle hayatın her anına dalga dalga yayılan ve hepsi birer hikmete işaret eden, kendisine sunulan lütufları ve bu yolda geçirdiği dönüşümü dile getiriyor. Bölümler arasında ilerledikçe, okur da günlük hayatın içinde insana yapılan ilahi çağrıya tanık oluyor. Lavabonun tıkanması, biriken günahlara karşı bir uyarıdır aslında. Sadece perşembeleri kendisini aramasını söyleyen şeyhine ulaşamadığında yaşadığı hayal kırıklıkları, yazarı Allah’a giden yolda pişiren ateştir. Yolda rastladığı yaralı kuş, şehirde kopması beklenen fırtına ve arabasının bozuluşu hep semadan gelen işaretlerdir görmeyi bilene. Eski bir plakçaların iğnesini ararken aslında kaybettiği inancını aramaktadır. Ve tüm bu olaylarda okur, yazarın samimiyetine, bazen acemiliklerine, tereddütlerine, ama en çok da teslimiyetine şahit olur ve onunla birlikte ruhun ve kalbin bu olağanüstü serüvenine dâhil olur. Su Üstüne Yazı Yazmak, okura karanlıklar içinden bir ışık sunuyor, soluk aldırıyor, umut aşılıyor… Arayış içinde olanlar ve aradığını tasavvufta bulmayı umanlar için kaçırılmayacak bir roman.

    11,39
  • Suffa Meclisleri Kur’an Dersleri

    Suffa Meclisleri’nin dördüncü yılında konu, Aziz Kitabımız olan Kur’ân-ı Kerîm’di. 32 ders boyunca Kur’ân-ı Kerîm’i farklı yönleriyle tanımaya, onunla derin ve daha samimi bir şekilde tanışmaya, elbette meseleyi sadece bilgi boyu-tunda bırakmadan o hakikatleri hayatımıza taşımaya çalışacağız. Hazırladığımız bu müfredatın/kitabın, her dersi 13 bölümden oluşuyor. 1. Ana Metin: Kur’ân-ı Kerîm’in muhtevası, değeri, ona iman edenlere yüklediği mükellefiyetleri, inkâr edenlerin karşılaşacakları durumlar ve daha birçok konuya metin kısmında temas edildi. Metinlerin büyük bir kısmı 2005 yılında kaleme aldığımız ve bugünlerde yeniden gözden ge-çirip güncellediğimiz “101 Cevapla Kur’ân Nedir?” ya da alt başlığı ile “Vahyi Hayata Taşımak” adlı eserimizden alındı. 2. Kur’ân İklimi: Ana metne uygunluk arz eden ayetleri ihtiva etmektedir. Arapçaları ile beraber verilen söz konusu ayetler, gerek ezberlenerek ge-rekse çeşitli tefsir kitaplarına müracaat edilerek anlaşılmaya çalışılmalı ve Kur’ân’ın o dirilten iklimine girmeye gayret edilmelidir. 3. Nebevî Seda: Hz. Peygamber’in (sas) Kur’ân’ın değer ve kıymetine, onun muhataplarına yüklediği görev ve sorumluluklara dikkat çeken 32 tane hadisten oluşmaktadır. Bu hadisler de Arapça metinleri ile beraber verilmiş, kaynakları belirtilmiştir. Elbette bu hadislerden de daha fazla istifade etmenin yolu, hadislerin geçtiği şerh kitaplarına müracaat et-mektir. 4. Örnek Şahsiyetler: Kur’ân-ı Kerîm’in insanlığa örnek şahsiyetler olarak tanıttığı, çoğu peygamber olan 32 şahsiyeti en temel özellikleri ile anla-tan ayetlerden oluşmaktadır. 5. İbret Şahsiyetler: Bu başlık altında da 32 tane ibret şahsiyet, ayetler ışı-ğında tanıtılmaktadır. Menfî örnekler üzerinden müspet davranışların tespiti açısından önemli olan bu bahis, başta Firavun, Nemrud, Kârûn, Hâmân, Bel’am olmak üzere 32 şahsiyeti nazarlara vermektedir. 6. Kur’ân Kavramları: “Eşya zıtları ile bilinir” ilkesi gereğince 32 tane kav-ram zıtları ile birlikte kısa, öz; ama mesaj ihtiva eden bir özellikte anla-tılmaya çalışılmıştır. İman-Küfür, Tevhid-Şirk, Hak-Batıl, Hidâyet-Dalâ-let, Adalet-Zulüm, Helal-Haram, Ma’ruf-Münker, Hayır-Şer, Âlim-Cahil ve daha nice Kur’ânî kavramlar bu başlık altında işlenmiştir. 7. Kur’ân’ın En’leri: Bu bahiste Kur’ân-ı Kerîm’in en temel özellikleri kısa ve vurgulu bir şekilde aktarılmıştır. Mesela, Kur’ân-ı Kerîm’in en uzun ve kısa sûreleri/ayetleri, en çok geçen kelime, en az geçen kelime, en çok geçen cümle, en çok geçen peygamber, en az geçen peygamber gibi teknik sayılabi-lecek konulara yer verilmiştir. 8. Hz. Peygamber’in (sas) Dünyasında Kur’ân: Kur’ân’ın ilk muhatapı olan Efendimiz’in (sas) dünyasında ilahî kelamın nasıl yer edindiğini anlaya-bileceğimiz bazı örnekler bu bölümde aktarılmıştır. 9. Ahlâkı Kur’ân: Bu bahiste ahlakın temeli olan Kur’ân-ı Kerîm’den, en önemli 32 ahlakî ilkeye değinen ayetler aktarılmıştır. 10. Davası Furkân: Burada ise yine 32 ayet üzerinden bir Müslüman’ın ha-yatında olması gereken mücadele, gayret ve sorumluluk nazarlara veril-miştir. 11. Nûr Çeşmesi: Asrımızın önemli bir Kur’ân tefsiri olan Risale-i Nur’dan Kur’ân ile alakalı 32 cümle bu bahiste paylaşılmıştır. 12. Kur’ân’ın Şahitleri: Son vahyin ilk muhatapları olan sahâbe neslinin özellikle Kur’ân anlayışlarını öğrenebileceğimiz örnekler üzerinden çok mühim tablolar paylaşılmıştır. 13. Kur’ân’ın Sevdalıları: Kitabımızın son bahsi olan bu bölümde en hayırlı ikinci nesil olan Tabiîn neslinden başlayarak yolumuzu aydınlatan bü-yüklerin dünyasında Kur’ân’ın yerini anlayabilmek için çeşitli örnekler anlatılmıştır.

    12,90
  • Suffa Meclisleri Sahabe Dersleri

    Sahâbeyi doğru anlamak, gerçek manada sevmek, onları hayatımızın temel ölçüsü, Kur’ân ve Sünnet’in beşerî zemindeki en güzel pratikleri olarak kabul etmek, onları her daim hayırlarla yâd etmek ve onları kendi anlayışlarımıza ve yorumlarımıza feda etmeden oldukları gibi anlamaya çalışmak ve onları insanlığın aynaları, iman ve kardeşliğin sadâları olarak bilip, hayatlarını hayatlarımıza taşımaya gayret etmektir. Özellikle son ifadelerin üzerinde biraz durursak, şunu söylemek durumunda kalırız: Sahâbe nesli, ideal kulluğun ne olduğunu yaşadıkları hayatlarla ortaya koydukları için “İnsanlığın Aynaları” oldular. O aynaya bakan hem kendini hem onları görecek ve onlardan doğru olanı öğrenerek ve kendisine çeki düzen verecek… Böylece eksikler tamamlanacak, yanlışlar düzeltilecek; aşırılıklar itidal çizgisine çekilecek, azalan heyecanlar artacak, biten ümitler yeniden yeşerecek… Onların sadâları, gök kubbede her daim yankılanan hoş bir sadâ olacak… “Gelin, sesi ve nefesi tükenen şu zor zamanlara ve zeminlere, bir Sahâbe yankısı bırakalım. Haykırışımız ideal kulluk çizgisini, hayatları ile âleme gösteren o güzel insanlar olsun ve onların ruhlara hitap eden nağmeleri, bizim dillerimizde ve hayatlarımızda yeni bir besteye dönüşsün…”

    14,90
  • Suffa Meclisleri Siyer Dersleri

    Bir Müslüman için Hz. Peygamber’in (sas) hayatına ve O’nun dünyasına ait her hatıranın çok mühim bir yeri vardır. Çünkü O (sas) en güzel örnek, en kâmil misal, en doğru rehberdir. Rabbimiz onlarca ayette Resûlullah’a ittibânın/itaatin gerekliliğine ve önemine vurgu yapmış, O’nun (sas) rehberliği olmazsa dinin gerçek manada kemale eremeyeceğini belirtmiş; Efendimiz de sarıldığımız müddetçe asla dalalete sapmayacağımız iki büyük emanetten birinin Kur’ân, diğerinin ise kendi sünneti olduğunu beyan etmiştir. Başka bir hadisinde Efendimiz (sas) miras olarak bıraktığı hayatının/sünnetinin değerini şöyle ifade etmiştir: “Allah’a yemin ederim ki size gecesi gündüz kadar aydınlık, geniş ve takip edilecek bir yol bıraktım.” Gecesinin bile gündüz gibi aydınlık olduğu bu bereketli hayatı her yönü ile öğrenmek, anlamak ve kavramak her Müslüman’ın en önemli gayesi olmalıdır.

    15,99
  • Sufi ve Sanat

    “Kâinatın harflerini oku Çünkü biz de bir zamanlar yüce harfler idik Şimdi aşağıya indik Kâinatın harflerini oku Zira bu harfler sana Okunmak üzere gelmiş birer mektuptur” Sûfî ve Sanat, şiir, kitap, hat, mimari, musiki, çini, tezhip, ciltçilik gibi geleneksel İslâm sanatlarının anlamlandırılmasında tasavvufun rolünü anlatan, kâğıda, yazıya, notaya, taşa nakşolmuş bir düşüncenin kodlarını açmaya çalışan muhtelif konuşmaların bir araya getirildiği, sanat felsefesi bağlamında çok mühim noktalara ışık tutan bir eser. Tasavvuf süzgecinden geçmiş olan İslâm dinini, estetize edilmiş ilâhî bir yaşam olarak tanımlayan sahanın uzmanlarından Mahmud Erol Kılıç, kitap boyunca, manevî eğitimle kesret pazarından vahdete yükselen erenlerin dünyasından hayatı ve sanatı yorumluyor. Taç kapılarda tevhid sembolizminin, cami kubbelerinde âlem katmanlarının izini sürdüren bu eser, ne oldu da dinin metinleri letafete, estetik düşüncelere bağlı latif insan tipi üretemez hale geldi, sorusunun da cevabını barındırıyor satır aralarında.

    7,94
  • Sufi ve Şiir

    Bu eser, Yunus’un
    Bizim sevdiğimiz Haktır
    Bu halka göz ü kaş gelir
    beytinde, Muhyiddin İbn Arabî’nin
    Ne geldiyse dilime hepsinde O’nu söyledim O’nu
    mısralarında dile getirdiği gibi, hakikatten haberdar olmak isteyenlere hakiki aşk menbaını gösteren Osmanlı şiirinin ontolojisinin temelinde “din” ve “maneviyat” yattığı tezinden yola çıkarak, “şiir” olgusunu, İslam’a özgü metafizik düşünce mekteplerinden biri olan sûfîlik penceresinden yorumlamaktadır. Zira asırlar boyunca toplumun irfanını yükselten tasavvuf sembolizmini anlamadan, Osmanlı şiirini hakkıyla anlamanın imkânı yoktur.
    Tasavvuf Anabilim Dalı Profesörü Mahmud Erol Kılıç, Osmanlı’dan günümüze Türk şiirinin poetikası denemesi olan Sufi ve Şiir’de, bir yandan onun evrensel şiir poetikaları arasındaki yerini irdelerken, diğer yandan Ebedî ve Ezelî olanın aşkını terennüm eden bu şiirin musikiye, mimariye, sanata ve bütün bir toplumsal hayatın ahengine tesir eden değerler manzumesini, şiir ve hikmet arasındaki derin bağları son derece akıcı bir üslupla ele alıyor.

    7,94
  • Sûfîler ve Sultanlar Klasik Dönemde Tasavvuf-Siyaset İlişkileri

    Bu kitap, İslam tarihinin klasik döneminde (miladi yedinci ve on birinci yüzyıllarda) sûfîler ile halifeler, emirler, valiler ve kadılar gibi yönetici ve devlet görevlilerinin ilişkisini, tasavvufun gelişim sürecine etkileri bakımından incelemektedir. Tasavvufun “kimlik krizi” yaşadığı ve Emevîler ya da Abbâsîler gibi güçlü merkezî yönetimlerin olduğu bu süreçte, sûfîler kendilerini fakihler, mütekellimler ya da başka gruplarla mücadele içinde bulurken siyasete karşı nasıl bir tutum geliştirmişlerdi? Yöneticiler sûfîlere nasıl bakmıştı? Kitap bu tür sorulara cevap bulmamızı sağlayacak verilere odaklanmakta ve tasavvufun erken çağına ilişkin birtakım önyargılarımızı sorgulamayı amaçlamaktadır

    8,90
  • Sünnet ve Hadisin Anlaşılması ve Yorumlanmasında Metodoloji Sorunu

    “İslam toplumu, tarih boyunca sünnet ve hadisi yanlış anlamaktan çektiğini, uydurma hadislerden çekmemiştir.”
    Muhammed Gazâlî

    Hadis ilimlerinin hemen hepsi, hadislerin sübut ve sıhhat problemini çözmeye yöneliktir. Hadis metinlerini anlamaya yönelik az sayıdaki ilim dalı ise gelişme gösterememiştir. Sünnet ve hadisi anlama sorununa pratik çözüm olarak sunulan usûl-i fıkıh da bir kanun yorumlama ve tahlil tarzı olduğu için yeterli olamamıştır.
    Bu kitap, sünnet ve hadisi doğru anlama doğrultusunda bir metodolojiye duyulan ihtiyacı tartışmakta ve bu doğrultuda yeni adımlar atmayı teklif etmektedir.

    7,94
  • Sünneti Reddeden Kur’an Müslümanlığı

    Çekrâlevî Sünnet’i reddeden Kur’an Müslümanlığının/Mealciliğin amentüsünü, İngilizler’den hem talimat, hem de nişan alan Seyyid Ahmed Han’dan aldı. Buna göre Sünnet’i reddedenlerin bir kısmı doğrudan, bir kısmı da dolaylı yoldan Kilise’ye hizmet etmektedir. Bizdeki Mealcilerin her ne iddiaları varsa tamamı Hindistan’da zuhur eden Kur’aniyyûn hareketine aittir. Bu yüzden hadiseyi mukallitler üzerinden değil, İngilizler’in AR-GE’sinde çalışan Çekrâlevî gibi “mucitler” bağlamında tahlîl ettik. Mealcilik, Allah Rasûlü’ne ﷺ mecnun diyen, insanları O’ndan uzaklaştırmak için O’na dair her nev’i yalanı uydurmayı vazife kabul eden, naaşını kabrinden çıkarmak için özel adamlar görevlendiren fakat her seferinde hüsrana uğrayan Kilise’nin, aktörlerini Müslümanlar arasından seçtiği en son ve en tehlikeli oyunudur.

    9,09
  • Sünnetin Işığında İslam Ahlakının Esasları

    İmam Nevevi’ nin “el-Erbain” adlı eseri çok yararlı, bereketli ve mühim bir eserdir. Kendisinden çok yararlandığım bu eseri, yeniden dilimize çevirmeyi düşündüm ve çevirdim. Ebu’l Ferec Abdurrahman merhumun bu hadisi şeriflere on hadis-i şerif ilavesi ile elliye varan bu esere içinde yaşadığımız bu çağın sorunlarına da ışık tutan on üç hadis-i şerif daha ilave ederek  bunların sayısını atmış üçe çıkardım.İlave ettiğim hadis-i şeriflerde “Cevamiü’l Kelim” den ve sahih hadis-i şeriflerdendir. Okunduğunda görüleceği üzere bu hadis-i şeriflerin, lafızları çok kısa, özlü ve kapsamlıdır. Özellikle bu hadis-i şerifler, toplum hayatımızda karşılaşılan zorlukları aşmamızda bizlere ışık tutmaktadır.

    gizle

    4,49
  • Sünnetin İslam’daki Yeri

    Muasır Muhammed Gazâlî’nin deyişiyle “Hz. Muhammed’in (sas.) sosyal, sivil ve askerî sahalarda, bütün bunlardan önce itikat ve ibadet esaslarını uygulamadaki sünneti, ebedî risaletin ayrılmayan bir parçasıdır. Çünkü nasıl su bilinen iki elementten oluşuyorsa İslam da Kitap ve Sünnet’ten oluşmaktadır.” Yine Yûsuf Karadâvî’nin ifadesiyle “Sünnet, Kur’an’ın yaşanmış bir tefsiri, İslam’ın ise pratik ve örnek bir tatbikidir. Öyle ki Nebi (sas.) tefsir olunmuş bir Kur’an ve yaşayan İslam idi.”Elinizdeki kitap, sünnet/hadis olmadan İslam’ın olamayacağını İmam Suyûtî’nin kaleminden ortaya koymaktadır.

    6,79
  • Tarih Bilinci

    Bilinmelidir ki, insanların ve toplumların geleceklerini ilahi mesaja göre şekillendirmek, tarihin akışına vahiyle müdahale etmek ancak ve ancak “Kur’ani tarih bilinci”ne sahip olmakla mümkün olacaktır. Genç öncüler, Kur’an’dan çıkar sağlayacakları “tarih metodolojisi” sayesindedir ki; toplumların kaderine hükmeden tarihsel yasaları yani “sünnetullahı”ı öğrenip bugünü arayabilir ve geleceğe yön verebilir. Emin olunmalıdır ki, hüsran, kaos ve bunalım batağında boğılmak üzere olan çağımızın insanlık dünyasına Kur’an’ı bir can simidi olarak, bir hayat tarzı olarak sunabildiğimiz takdirde gelecek İslam’ın olacaktır…

    Canlı ve dinamik bir ruhla okunan Kur’an, inkılapçı mücadelenin pratik sonuçlarıyla her an yüzyüze olan davetçi Genç Öncü’nün yolunu aydınlatacak, karşılaşacağı problemleri çözmek için gerekli basire, dirayet ve tarih bilincini ona kazandıracaktır.

    4,49
  • Tarih Toplum ve Gelenek

    Aktüel dünyamızı büyük ölçüde meşgul eden çok sayıda siyasî, sosyal ve iktisadî meselenin 19. yüzyılda şekillenen tarih ve toplum felsefelerinden beslendiği görülür.

    Çok sayıda Müslüman müellif ve özellikle bilim adamı söz konusu felsefelerden habersiz olarak araştırmalarını yaparlarken İslâm’a ait olmayan bir kültür ve felsefenin kavramsal çerçevesini kullanmaktadırlar. Rahatlıkla Müslüman müelliflerin de “toplumsal gelişme” kavramına bağlı kalarak “ilkel dönemler”den veya tarihin “ilerleme şeması”ndan bahsettiklerini görmek mümkün.
    Bu çalışmada tarih, toplum, kültür, medeniyet ve gelenek gibi anahtar terimler ele alınarak İslâm ve batıda gelişen farklı tarih ve toplum felsefeleri arasındaki farka değinildi.

    Sosyoloji, antropoloji ve medeniyet tarihi gibi disiplinlerin ilgi sahasına giren bu türden konular ilk defa ve bu bağlamda eleştirel bir açıdan ele alındı.
    devamını oku

    6,79