Sehe 581–600 zwischen insgesmt: 860

  • Rahman’ın Ayetleri Karşısında

    İslam, müminlerin hem ruhani ve hem de cismani hayatı aynı ölçülerle düzenlemelerini istemektedir. Bir muvahhidin hayatında mistisizme varan bir ruhbanlığa yer verilmediği gibi materyalizme varan bir dünyacılığa da yer verilmemiştir. İnsanın iç dünyasını en mükemmel biçimde dokuyan İslam, dış dünyasını da aynı mükemmellikte dokumaktadır. İslam her alanda kendisini gerçekleştirebilecek bir mükemmelliğin adıdır…

    İslam’ı maddi tutkular içerisinde, lüks içerisinde, konfor içerisinde, ihtişam içerisinde, modern dünyanın hazları içerisinde, merasim ve protokoller içerisinde yaşatılamayacağının bilinci içerisindeyiz…

    Müslümanlar karşı karşıya bulundukları psikolojik terör yüzünden, inançlarını gereği gibi açıklayamamaktadır. Bu psikolojik terör yüzünden kimi Müslüman aydınlar ve bürokratlar, uluslararası modern sisteme karşı muhalefetlerini dile getirememekte, uluslararası sistemin içinden çıkacak muhalifleri beklemekte ve bu muhaliflerin sisteme yönelik eleştirilerini tercüme etmek suretiyle uluslararası sistemin dokunulmaz olmadığını ispatlamaya çalışmaktadır…

    9,09
  • Rahmet Peygamberi

    “Âlemlere Rahmet” olarak gönderilen Hz. Muhammed’in (s.a.v.) evrensel misyonunu son derece açık ve anlaşılır bir dille sunan bir kitabın yazarı Nedvî, Türk okuyucusunun yakından tanıdığı bir ilim adamıdır. İlâhî mesajın evrenselliğini vurgular şekilde yeryüzündeki belli başlı din ve devletlerin İslâm öncesi yozlaşmış durumlarını tahlil ederek işe başlayan yazar, Hz. Muhammed’in nübüvveti ve İslâm’ın hayata geçirilişiyle hangi önemli değişimlerin yaşandığını vurgulayarak “kısas-ı enbiyâ”ya son nebî mührünü.

    9,09
  • Ramazan Günlüğü

    Ramazan, on bir ayın sultanıdır. Bu ayda oruç tutulur, teravih kılınır, Kur’an hatimleri yapılır. Sonunda da bayram neşesi yaşanır. Ramazan Günlüğü kitabıyla bu güzel ayda yapıp ettiklerinizi, öğrendiklerinizi Ramazan günlüğünüze not edebilir; birbirinden farklı bulmacalar, eşleştirmeler, labirentler ve daha nice güzel etkinliklerle öğrendiklerinizi pekiştirebilirsiniz.

    3,90
  • Ramazan Risalesi

    Bağışlanmayı ve cennet umudunu sürekli canlı tutmamızı emreden Rabbimizin bir de Ramazan ayını, bilhassa dardaki kullarına tahsis etmesi ne büyük bir ihsandır. Her zaman ve her yerde hazır olan rahmetin, özellikle çok kolay ulaşılır ve tutulur bir tarzda Ramazan ayında önümüze konması, ancak erhamurrahimin olan Allah’ın lütfedeceği bir nimettir. Bize bizden daha çok acıyan Rabbimizin bir lütfudur o. Ramazan ay olarak, içerik olarak olduğu gibi rahmettir. Bunu bilmeyen de yoktur. Göz ardı edilmemesi gereken önemli bir hakikat daha var: Bunca büyük bir nimeti İblis, dileyenin yararlanabileceği şekilde serbest bırakmayacaktır. Ramazan büyük olmasına büyüktür elbette. Fakat böyle büyük bir fırsat, değerlendirildiğinde nasıl büyükse, kaçırıldığında da kaçan o nisbette büyük olacaktır.

    5,90
  • Rasulüllah’ın İslam’a Davet Metodu

    Günümüz davetçileri; Rasûlüllah’ın hayatını, uyguladığı davet metodlarını çok iyi bilmek, hareket ve faaliyetlerini bu çerçevede kaynaklandırmak mecburiyetindedirler. Bu yüzden “Rasûlüllah’ın Davet Metodu”, üzerinde hassasiyetle durulması ve incelenmesi gereken önemli bir konudur. Elinizdeki eser, İslâm’ın en eski kaynakları başta olmak üzere pek çok araştırma ve incelemeye müracaat edilerek hazırlanmıştır. Rasûlüllah’ın peygamberlik hayatının her safhası İslâm’a davet bakımından çalışmada ayrı ayrı değerlendirilmiş ve bu daveti gerçekleştirmek için geçirilen safhalar, özellikle psikolojik ve sosyolojik taraflarıyla ortaya çıkarılmaya çalışılmış, nihayet İslâm’a davet metodunun günümüzdeki çeşitli problemlerini ele almıştır. İlk baskısı 1981 yılında yayınlanan bu eser, Türkiye Millî Kültür Vakfı tarafından tertip edilen bir yarışmada “Jüri Özel Armağanı”na layık görülmüştür.

    9,09
  • Rasulullah’ın İslam’a Davet Metodu (Ciltli)

    Günümüz davetçileri; Rasûlüllah’ın hayatını, uyguladığı davet metodlarını çok iyi bilmek, hareket ve faaliyetlerini bu çerçevede kaynaklandırmak mecburiyetindedirler. Bu yüzden “Rasûlüllah’ın Davet Metodu”, üzerinde hassasiyetle durulması ve incelenmesi gereken önemli bir konudur. Elinizdeki eser, İslâm’ın en eski kaynakları başta olmak üzere pek çok araştırma ve incelemeye müracaat edilerek hazırlanmıştır. Rasûlüllah’ın peygamberlik hayatının her safhası İslâm’a davet bakımından çalışmada ayrı ayrı değerlendirilmiş ve bu daveti gerçekleştirmek için geçirilen safhalar, özellikle psikolojik ve sosyolojik taraflarıyla ortaya çıkarılmaya çalışılmış, nihayet İslâm’a davet metodunun günümüzdeki çeşitli problemlerini ele almıştır. İlk baskısı 1981 yılında yayınlanan bu eser, Türkiye Millî Kültür Vakfı tarafından tertip edilen bir yarışmada “Jüri Özel Armağanı”na layık görülmüştür.

    10,24
  • Red Yazıları

    Bu kitabın tezi şu soru çevresinde ve çerçevesinde ortaya çıkıyor: Müslüman insan bu dünya (dünyanın toplumsal ve politik vechesi) karşısında yerine seçerken taraf olma tavrını nasılda belirtiyor? taraf olmaması gereken yerde kendisini taraf gibi görmesini veya taraf olmasını gereken yerde olmaması gibi konuşlanmaların içinde düşmesindeki kafa karıştırıcı durumlar onun hala temel sorunlarından birini oluşturmaya devam ediyor. Kitap boyunca çeşitli durumlarda hep bu sorunun cevabı aranmaya çalışılmıştır.
    7,94
  • Regaib Kandili

    Bu eser, merhum Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan’ın Regaib Kandili dolayısıyla yapmış olduğu sohbetlerin derlemesi olup bu konuda kaleme almış olduğu başyazı ve makaleler ile Regaib kandilinin ihyası ve Regaib gecesinde yapmış olduğu dua ve yakarışları da içermektedir. Eser hazırlanırken konuşma dili korunarak mümkün olduğunca tekrarlardan kaçınılmış, başyazı ve makaleler ise aynen yer almıştır. Ayet ve hadisler ışığında ibretli ve hikmetli noktaları güzelce izah eden, günceli yakalayan, özlü bilgiler veren, son derece sade, akıcı ve anlaşılır bir üsluba ve gönül diline sahip olan bu eser manevi yolculuğunuza rehberlik edecektir.

    6,79
  • Risale Okumaları 5 / Geleceğe Dönüş

    Modernite, insanlığın geleceği son nokta değildir, “tarihin sonu”nu Batı temsil ediyor değildir, İslâm da dünde kalmış bir din değildir. Asr-ı Saadet, düne ait bir hatıra değildir. O, giderek uzaklaştığımız geçmişimiz değil, örnek alınmak üzere önümüzde duran geleceğimizdir. Bu yüzden, Asr-ı Saadet’i anlamaya yönelik her eylem, geçmişimize değil, geleceğimize bir yolculuktur. Bu kitapta Metin Karabaşoğlu, Bediüzzaman’ın Muhakemât adlı eserinde dile getirilen bu temel yaklaşımdan hareket ederek, yarının dünyasına bir Kur’ânî medeniyet ikram etmenin imkânlarını gösteriyor.

    11,39
  • Risale-i Halidiyye ve Adab-ı Zikir Risalesi

    Tasavvuf usül ve adabıyla ilgili bu eserde; hacimce küçük ve fakat ulaşmış olduğu kitle, yapmış olduğu tesir ve güncelliğini koruması bakımından oldukça büyük iki adet risale bulunmaktadır. Bunlardan birincisi; Nakşibendîliğin Hâlidiyye kolunun müessisi Hâlid-i Bağdâdî tarafından tarikat âdâb ve erkânı hakkında kaleme alınmış olan risâledir. İkincisi ise Mehmed Said isimli bir zât tarafından yazılmış tarikatin zâhirî, bâtınî ve sâir yirmi âdâbının açıklandığı bir risâledir. Adı geçen her iki risale de Mehmed Zahid Efendi tarafından “tenkîhan” sadeleştirilmiştir. (Tenkîh; bir şeyin iyisini kötüsünden, faydalısını fazla ve gereksiz kısımlarından ayıklama anlamına gelir.)

    7,94
  • Risale-i Nur Külliyatından Anahtar Kelimeler Açıklamalar ve Örnek Metinler

    Nur Risalelerinde ki anahtar niteliğindeki kelime ve cümleleri izah etme gayesiyle kaleme alınmış olan bu eser, Risale-i Nur Külliyatının, asıl metniyle omuz omuza duran esaslı bir şerh çalışmasıdır. Bu eserde Risale-i Nur’da ki hakikatler herkesin rahatlıkla anlayarak başkalarına aktarabileceği şekilde ele alınmıştır. Bu kitabın amacı; Risale-i Nurun kurtarıcı sayfaları arasındaki imanî konuların anlaşılması, anlatılması ve herkese ulaştırılmasıdır. Risale-i Nur’un bakış açısı doğrultusunda hazırlanan bu kitabın önemli bir boşluğu dolduracağını ve bir başucu eseri olacağını umuyoruz.

    9,90
  • Riyazü’s Salihin – Salihler Bahçesi (İthal Kağıt-Karton Kapak)

    Buhranlı bir çağda yaşıyoruz. Problemlerimizi çözebilmek için en doğru yolun İslâm olduğunda hemfikiriz. İslâm’ı en doğru şekilde anlamanın yolu ise okumaktan geçer. İnsana en doğru yolu gösterecek birinci kaynağın Kur’an, ikinci kaynağın ise Hadis olduğunun bilincine vararak okumak. İnsanların en büyük felaketlere sürüklendiği asrımızda cehaletin her türlüsünden kurtulmak İslâm Kültürünün bu ana kaynaklarına sarılmakla ancak mümkündür.

    12,54
  • Riyazu’s Salihin Tercümesi

    Büyük islam alimi İmam Nevevi’nin asırlardır ellerden düşmeyen Riyazü’s-Salihin isimli muhteşem eseri 371 bölümden oluşan müstesna bir hadis kitabıdır.

    8,90
  • Rızık Hikmet Penceresinden Kavramsal Bir Yaklaşım

    Sosyal hayatımızda hâkim olan iktisadın içinde yer alan “Rızık” konusunun pek çok faktörle ilişkisi bilinmektedir. İnananlar için şüphesiz bu faktörlerden en önemlisi dindir. Düşünce ve davranışlarıyla dünya ve ahiret mutluluğunu hedefleyen bir Müslüman, hayatını İslâm’ın iman, amel ve ahlâk alanlarında Yaratıcı Kudret’in kendisi için koyduğu helal-haram ölçüleri içerisinde devam ettirmek durumundadır. Zira İslâm’da kişinin kıymeti, her iki dünyadaki mutluluğu onun imanı, helal ve harama riayeti yani takvası ile ilişkilidir. Bu doğrultuda, dijital nimetler de dahil, içinde bulunduğumuz nimet ve imkanları, çağımız insanları için hem bir imtihan sebebi hem de şükre vesile; özellikle de sayısız teşekküre değer emsalsiz bir lütuf ve mazhariyet bilmeliyiz. Üzerimizdeki nimetleri önemseyerek kitlesel bir yönelişle, beden ve gönül gözüyle derin okuyarak geleceğimiz olan neslimize öğretmemiz fevkalade önem arz etmektedir. Arifler ve ahlâk mürşitleri penceresinden, “Lokma” diye adlandırılan “Rızık” tohumla ve çırağa konulan yağla; insana has düşünce, amel ve eylemleri de ürünle örneklendirilir. Bu bağlamda onlar ilim, hikmet, nur ve kemâli artıran lokmanın helal lokma olduğuna; bunun aksine helal olmayan lokmanın ise çırağı söndüreceğine, ilim, hikmet, aydınlığı ve mutluluğu yok ederek yerine cehalet, karanlık, gaflet ve sıkıntı getireceğine dikkat çekmektedirler. “Yağmurunun tipisinin, hikmeti var hepisinin; Mevlâ kısmet kapısının, kimin örter, kimin açar.” Seyrânî (öl. 1866).

    8,90
  • Ruh İyiliği Karanlıkdijitalçağ ve ‘Sırr-ı Hakikat’

    Şu an elinize aldığınız bu kitap! Sadece bugüne ait bir kitap değildir… Geçmiş, şimdi ve gelecek… Zamanı! Mikro ve makro-âlemleri! Yapay ve doğal hayatı! Din ve bilimi! şeytanın iç sesini! Ve işte hepsini birden… Ruh diliyle! Kalbin o en eski bilgisi üzerinden… Tevhidî bakışla bütünleyerek… Tarih boyunca faaliyet gösteren küresel şirk-etlerin bugün insanlığı getirdikleri bu ‘dijitalçağ’da! O karanlık uçurumun kenarında! Dijital olan her şeyin geçici olduğunu! Ezelden ebede her dâim bâki kalacak olanın sadece ‘Ruh İyiliği’ olabileceğini! Sizlere bir daha hatırlatabilmek için yazıldı! İstiyoruz ki! Şirk-etlerin karanlık niyetlerini artık tüm açıklığıyla bilelim! ‘İnsan’ olmanın… ‘İnsan’ kalabilmenin ‘Nur-u Hakikat’i üzerine bir defa daha düşünelim… İşte ancak o zaman… ‘DijitalÇağ’ın üzerimize gelen bu alacakaranlığından kurtulabiliriz… Her şeyin ‘hakikat’ini bilerek… De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler eşit olur mu? Ancak gönül ve akıl sahipleri düşünüp ibret alır.” ( Zümer / 9 ) KİTABIN BÖLÜMLERİ VE ALINTILAR Birinci Bölüm: Ruh Muhafızları Her ânınızı izliyorlar, kaydediyorlar… Ve sizin geleceğinizi şekillendiriyorlar siz hiç fark etmeseniz de! Kimler ki onlar? Ama ne yaparlarsa yapsınlar… Kalbimizde duruyor ya hâlâ O ‘Sırr-ı Hakikat’! Orada hep sizi bekliyordur tüm güzelliğiyle! şeytan kalbe giremez çok şükür… Bunun için yazıldı bu kitap! İlk insan yaratıldığından beri kalbin içindeki o sırlı bilgi! Zamandan etkilenmez… Hep canlıdır… ‘Hayy’ olandır… Yani ‘insan’a bağımlı değildir… ‘Nur-u Hakikat’tir! Ey Müslümanlar… Bilesiniz ki bu kitap ‘dijital şeytanlar’a ‘bir’ ültimatom olduğu kadar… Sizlere de yapılmış son ‘bir’ çağrıdır… İkinci Bölüm: şeytanın İç Sesi DijitalŞirk, ‘Yeryüzü Halifesi İnsan’ın tevhid zikrinin bozulmasıdır… İnsanın… Yeryüzünün… Gökyüzünün… şeytan, Cennet’te Hz. Âdem’e ‘bilinç’ sayesinde yaklaşabilmiştir! Onların bilincine seslendi! Ve günah başladı!.. O günlerin şeytanı ve bugünlerin ‘Yapay Zekâ’ya bağlı sanal mürşitleri! Aşksızdır pek çoğu! Keşke ‘Aşk’ı bilebilselerdi! Sizlere Metafizik ‘bir’ okuma yaptırmaya gayret ediyoruz… şeytanı uzaklaştırabilmek için… Bizlerdeki o sır ‘emanet’ten… Nedir ki o şeytan ve şürekâsının ısrarla üzerinde durdukları ‘kuantum teoloji’? Madde ve anti madde! Dalga ve parçacık! Şirk-etler bugün sizleri! Tüm dünyayı! ‘Yapay Zekâ’ya bağlayıp! Ve hepinizi de çipleyerek! ‘Yapay Zekâ’ya! Neden bilinç kazandırmanın peşindedirler? Düalite nedir ki? Ve onun her yerdeki düalite sembolleri kimlere işarettir? Hadi düşüncenizi ‘Yapay Zekâ’nın ‘kod’lanmasına kadar vardırın… 0 ve 1! Ruhunuzla aranıza girmek ister! Ve bunu başarırsa da! Sizi ‘Yapay Zekâ’sına bağlar… Köleleştirir! İnsan zekâsındaki bilgileri; tüm insanlık tarihini, olayları, görüntüleri, sesleri, tüm kayıtları ve milyarlarca insanın yaşadıkları olaylara göre tüm ruh hâllerini, genetik kodlarıyla birlikte o ‘DNA’ zincirini yapay zekâya taşıyıp; sonra da insanı yok etmek niyetindeler! ‘Yapay Zekâ’ya bilinç kazandırmak dedikleri tam da budur… Anlaşılıyor ki dijitaller… Maddeyi yeniden enerjiye dönüştürmenin peşindedirler… Tüm yeryüzünü, onca mahlûkatı ve insanı kendi karanlık maddelerine katacaklardır… Dijital tehlikenin en eski kökenini yazmaya gayret ediyoruz size! Bugünkü bilgilerle de iç içe geçirerek yorumluyoruz… Üçüncü Bölüm: ‘Aşk’a Muhtacız İnsan nesline meydan okuyor dijital ‘şey’ler… Yecüc-Mecüc! Şimdilik sadece dalgalar hâlinde olan o şeyler… O zaman gelmeden işte! Zülkârneyn Seddi’nizi güçlendirin… Demirlenin! Topraklanın… İnsanın asıl sırrı kendi kalbinin içinde beklemektedir… Vahiydir! Ey kapitalist sufîler! Maddeciler… Çekilin aradan! İnsanları bir an önce Kur’an ile baş başa bırakın… Cenâb-ı Allah, halifesinin gizleneceği mekâna ‘Kalb’ ismini vermiştir… Günümüzde ise diyorlar ki! Kur’an dışı tasavvufçular ve ilim bilmeyen o metruk bilim insanları; bu mekân, ‘kalb’ değil! ‘Beyin’dir, şuurdur! İnsanın kalbi ilâhî sırların gizlilik evidir! Ve o ‘halife’ işte tüm ilâhî gizlilikleri koruyacak kasadır! Dördüncü Bölüm: Great Reset Kuantum fiziğinin dünyamızı getirdiği yer burasıdır! Kâinattaki her mikro parçacığa müdahale etmek istiyorlar… Kâinata bir müdahale! Ve ‘Yeryüzü Halifesi İnsan’a! Artık kendi programını yazabilen o yapay zekâ; ‘Yüce Zekâ’ olmaya hazırlanmaktadır!.. İşte bunca zamandır o sizin kendinizin bile bilmediği ruhunuzun peşindedir ‘Yüce Zekâ’! Çünkü ‘insan’ın şeytana üstünlüğü! ‘Ruh’undan gelir… şeytanın tüm kıskançlığı, kötülüğü bundandır… ‘Ruh’suz olmasından! Yer-altı Virüsü! Kara-bilimin asıl sahibi! Artık bugüne kadar kimler ona hizmet etmişlerse hiçbirine ihtiyacı kalmamıştır… Kendi zekâsı; o ‘yapay zekâ’ya bilinç kazandırmıştır… ‘Dijital virüs’çüler! ‘İnsan’ olmayanlar… Kuantum fiziğine göre artık her yerdeler! İçinizde dışınızda mevcutlar… Elbette ki çok yakında görünürlük kazanacaklar… Ellerinizde tuttuğunuz o ekranların içinden! Beşinci Bölüm: Aynadaki ‘Sır’ Sırlar ilmi düşünceyle, çalışmayla elde edilemez… Müşahadeyle ve ilhamla; Rabbimizden gelecek ‘bir’ lütufla edinilebilir… Bu ilim sadece aklın kavrayabileceği türden bir ilim değildir… Kalbin rehberliğine ihtiyaç vardır… Kalbinizi yardıma çağırmazsanız… Kalb gözünüzü açık tutmazsanız… Bilin ki akıl ancak kendi sınırları dâhilinde olan kadarını bilebilir… O sınırların dışında kalan şeyleri bilemez… İşte ‘insan’ın halifelik sırrı budur!.. Ve işte bu ‘sır’ o biricik ‘insan’ın kalbine indirilmiştir… Kur’an’dır… Altıncı Bölüm: Mikro-âlemdeki Şirk Şundan hiç kuşkunuz olmasın ki! Şirk-etler hayatımıza olan müdahalelerini arttıracaklardır… Çünkü onlar için; insan “son derece karmaşık ileri bilgisayar programıdır. Hepimiz genlerimizi korumaya programlı bilgisayarlarız. Bilgisayarlar da karbona dayalı olmayan bir canlı türüdür.” Kendi yer-altı uzayından gelip dünyayı kurtaracak… Kaosa son verecek… ‘DijitalMesih’ hazırlığındalar! Ve sonra da ‘YeniDijitalDünya’! Şirk-et Diktatörlüğü! ‘Her şeyin teorisi’ dedikleri ve dünyada ne kadar insan varsa hepsini ‘ekran’lara bağlayıp evlerinde esir aldıktan sonra tüm hayatlarını izleyebilecek o ‘KuantumGöz’! Dalga ve parçacık arasındaki o gidip gelmelerin arasına sızabilen o ‘şey’ler… Bilin ki! Cenâb-ı Allah’ın ‘nur’dan yapılmış ordularına hiçbir şey yapamazlar… Tam da burada işte ‘şeytanın gürültüsü’nü hatırlayalım yeniden… Bu gürültü bizi sadece makro âlemde rahatsız etmez ki! Mikro-âlemi de rahatsız eder… Tüm zerrelerimizi böler parçalar… İnsanın kendiyle! İnsanın kendisinin kâinatla olan ‘bir’liğini bozar… ‘Tevhid’e aykırıdır! Asıl şirk mikro-âlemdedir… Buna dikkat çekmeye gayret ediyoruz! şeytan, dijital şirk-etleriyle vücudumuzun ve kâinatın ‘bir’ âhengini bozmak, parçalamak için yüzyıllardır uğraşıyor… Bu kitabı bunun için yazdık! Nedir ki değil mi mikro-âlemdeki şirk? şeytanın iç sesiyle kımıldanışı! Kendi enerjisiyle; yılan oluşu! Yedinci Bölüm: Kurtuluş Aklınızı kalbinizin içine alın… ‘Kalb’ vahyin yurdudur… Akıl, kalbin dışına çıkarsa şeytanın hilelerine aldanabilir ve haz girdabının içine düşer… İslâm, gizli açık tüm hâllerimizle Allah Teâla’ya teslim olmaktır… Ancak o zaman müminin kalbinin içindeki ‘nur’ parlar… Ve şeytanın tuzaklarına karşı uyanık kalır… Gözündeki perdelerin kalkmasıyla da tüm hakikatler ortaya çıkar… Kalbindeki tevhid nuruyla ‘bir’lenir… Kalb-î selim olur… Gökyüzünü seyredin… Ağaçlara, kuşlara, o berrak su kaynaklarına, tabiatınıza bakın… Tabiatınızı sevin, koruyun, sahip çıkın… Cenâb-ı Allah’ın âyet-i kerîmeleri her yerdedir… ‘Oku’yun! Tefekkür edin… Şirk-etlerin tüm bu dijital günahlarından korunmak için de tek yapmanız gereken; yüzünüzü Kur’an’a dönmektir! Ey müminler… Elbette ki yüzünüzü Kur’an’a dönmek de yetmeyecektir… Kur’an’ın içine girin! Sekizinci Bölüm: Dijital Faşizm Yüzyıllardır o yer-altı örgütlenmeleri! Kadim inisiyeler… Hepsinin o ilk âna yeniden dönebilmek içindir bütün faaliyetleri! Şaşırmayın ama! Kuantum fizikçiler de buna gayret ediyorlar… Ve tıp sektörü! Metalurji bilimi! İnsanın körleşmesi o dijital ekranlar üzerinden olmuştur… Elbette ki orada kalmayacaktır dijitalleşme! Parmaklarınızın ucundan sanki sizin yönetiminizde gibiyken… Artık sizi yönetecektir… ‘Kuantum damga’lanma budur!.. Dijitalleşmek, yapay zekâ, insan neslinin sonunu getirecektir… Ve bildiğimiz anlamıyla insan artık kalmayacaktır!.. Bu dijital sistem insanı robotlaştırırken… Robotları da insanlaştırmak hedeflidir! Dokuzuncu Bölüm: ‘Sırr-ı Hakikat’ Her kim olurlarsa olsunlar. Kardeşliğimizi bozdurmamalıyız… Çünkü zaman… Ey Müslümanlar belki de ‘Âhir Zaman’dır. Ve kalbinizde ‘hayatî sır’ olanın farkına varacaksınız!.. şeytanın ‘insan’la ilgili hiçbir zaman bilemeyeceği o ‘kadim sır’ belki de sizin kalbinizdedir… Dünyada yaşadığınızı ‘bir’ an için unutun… Kendinizi gökyüzündeki bir gezegen gibi hissedin… Ve o gezegenin her zerresinde ne oluyorsa hissedebiliyorsunuz… Yani o gezegen sizden ibaret! Ve şimdi elinizde tuttuğunuz kitabın teker teker harflerini düşünün… Ve kelimeler… Ve bütün kitap! Sonra da dünyadaki bütün kitaplar, harfler, kelimeler… Mânâlar! İnsan, topraktandır… İnsanın tüm ‘ölçü’sü toprağa göredir… Toprakta ne varsa insan içindir… Ağaç, çiçek, ekin, bulut, yağmur, deniz ve o ayaklarımızın altından akan berrak ırmaklar… Kısacık şu dünya hayatı için… Ruhuyla ilişkisini kaybedenler bilsinler ki! Asıllarını! Cennet’i! Rablerine kavuşmayı kaybediyorlar… Oysa ‘Ruh İyiliği’ Cennet’e dönebilmemiz için vazgeçilmezdir…

    7,94
  • Ruhun Hastalıkları ve Çareleri Sufi Psikolojisi El Kitabı

    Ruhları Arındıran Eser

    Bir müminin bu dünyadaki huzuru ve öte âlemdeki sonsuz saadeti, dupduru bir gönle, yatışmış bir kalbe ve dingin bir ruha sahip olup olmamasına bağlıdır.

    Bir bakıma uygulamalı psikoloji el kitabı niteliğindeki bu eseri yazar, inananlar her iki dünyada da gerçek anlamda mutlu olsunlar diye kaleme almıştır.

    Efendimiz aleyhisselâmın “Kendini bilen Rabbini bilir!” sözünden yola çıkan kitap, kendini gerçekten bilmek isteyene, insanın ruh hâllerini bütün yönleriyle gösteriyor. İnsana berrak bir ruh aynası tutuyor. Kişinin benliğini, egosunu, nefsinin dalgalanmalarını bütün çıplaklığıyla gözlerinin önüne seriyor.

    Ve yazar, kişinin sadece ruhsal hastalıklarını göstermekle kalmıyor, her iki cihanda dingin bir hayatı olsun isteyenlere, uygulaması çok kolay reçeteler de sunuyor.

    Bu esere imza atan ve 10. yüzyılda yaşamış olan Sülemî hazretleri, maneviyat âleminin Kuşeyrî gibi devlerini yetiştirmiş seçkin bir âlim ve mürşiddir.
    devamını oku

    6,79
  • Şafak Yazıları

    Ümitsizlik diyarına gitme, ümit burada Karanlıklar diyarına gitme, güneş burada Gönül seni, gönül ehlinin diyarına Ten seni, su ve çamur hapsine çeker O zaman gönüldaşdan gönül gıdası al da Gönlün gıdalansın Mevlânâ Şafak Yazıları, din, felsefe ve metafizik konular üzerinde yoğunlanmış bir akademisyen olarak tanıdığımız Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç’ın 15 Temmuz hadisesinden gençler arasındaki ahlâkî çözüntüye kadar geniş bir yelpazede yazdığı yazılardan oluşuyor. Yürüttüğü diplomatik görev dolayısıyla İslâm dünyasının en ücra köşelerine kadar uzanan yeryüzü seyahatlerinde dünyada olup bitenleri yerinde gözlemleme imkânı bulan Kılıç, gündemde olan toplumsal, siyasal ve dinî konuları sûfî perspektifinden değerlendirirken can alıcı toplumsal yaralara salt güncel politika, istihbarat ve gazetecilik analizleri üzerinden cevap bulmak yerine, Oluş âleminde her olan bitenin kökleri sebepler âlemindedir, görüşünün izlerini sürerek sadra şifa çözümler arıyor. İslâm tasavvuf geleneğinin kaç asırlık tecrübesine sırtını döndüğü için tefekkür gücünü yitiren ümmetin evlatlarına, günlük olanı yorumlarken de kalıcı esaslardan vazgeçmemeyi, meselelere çözümü taşrada değil içeride aramayı, içeriye dönmeyi hatırlatıyor.

    9,09
  • Şafak Yazıları II

    “Biz birleştirmeye geldik, ayırmaya değil,” düsturuyla yola çıkarak kökü gelenekte, dayanağı sebepler âleminde olan güncele dair disiplinlerarası değerlendirmelerini Şafak Yazıları ile sunan Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç, bu kez, yine Yeni Şafakgazetesinde, zâhiren daha kısa bir zaman dilimi içinde fakat bâtınen belki de en yoğun dönemlerden birinde kaleme almış olduğu yazılarını Şafak Yazıları II ile okuruyla buluşturuyor. Görünüşte şekle ve surete dayalı işleyen fakat işin özünde dayanaksız tartışmalardan manen bunalıp yeni arayışlar içine giren günümüz insanının bu boşluğu doldurma çabalarına, kökü asırlara uzanan İslam tasavvuf Geleneğinde olan, muhtevası ise fıtratına temayül eden insanoğlunun kadim felsefesini, bilimini, matematiğini işaret eden bütüncül bir mesajı haiz ilim, tarih, edebiyat, kültür ve seyahat yazılarıyla cevap arıyor. Kendisine Türkiye’nin Endonezya büyükelçiliği görevi tevdi edilinceye kadar ilk kitabın akabindeki dokuz ay boyunca irfan merkezinde haftalık yazılar kaleme alan Mahmud Erol Kılıç, bu vazife ile yazılarına bir virgül koyuyor ve aslında, aynı idrak ile farklı düzlemlerde görevler ifa edeceğini belirtiyor. Zira derviş ol kişidir ki, bulunduğu her mekânın Yaradan’ın mülkü olduğunun bilincindedir. Bir yeri olmayan insan için her şehir ona yerdir Derviş nerede gecelerse orası onun sarayıdır Merd-i Hudâ için maşrık da magrib de garib değildir Zira her nereye gitse orası ona mülk-i Hudâ’dır (Hazret-i Hâfız-ı Şîrâzî)

    6,79
  • Sahabe Ailesinde Sorumluluklar

    Müslüman ailesinde erkek ailenin reisi olmakla birlikte hakları ve yetkileri sınırsız değildir. İslam dini onu aile reisi olarak belirlemiştir. Zira iki cins arasında yaratılış/fıtrat itibariyle aile reisliğine uygun olan erkektir. Burada kadınlara haksızlık yapıldığı veya kadınların ikinci plana atıldığı gibi bir düşünce akla gelmemelidir. Erkeğin ailenin reisi ve idarecisi olarak seçilmesi yüklerin ve sorumlulukların büyük kısmının ona verildiği anlamına gelmektedir. Ailenin temel taşlarından olan kadının hakları, bunun yanında da sorumlulukları bulunmaktadır. Cahiliye Arap döneminde kadınlar ailede kocasının kölesi mesabesindeyken, İslâm onlara ailenen kuruluşundan, sonlandırılmasına kadar aile yaşamının her evresinde ve sosyal hayatın her kadamesinde haklar vermiştir. Bununla beraber kadınların aile içinde hakları sınırsız olmayap kendilerine verilen hakların yanında sorumlulukları bulunmaktadır. Ailenin baba ve anneden sonra diğer fertleri olan çocukların da anne babalarına karşı ve kendi aralarında hakları ve sorumlulukları bulunmaktadır. Bu çalışmamız boyunca konular İslam öncesi cahiliye Arap hayatından ve Hz. Peygamber (s.a.s) dönemi sahâbî hayatından örneklerle açıklanmaya çalışılmıştır. Örnekler Resûlullah’ın döneminden olsa da bilindiği üzere bu dönem sadece Araplar için değil tüm Müslümanlar için referans niteliği taşımaktadır. Bu açıdan burada verilen örnekler bizim için aile bireyleri arasındaki sorunların çözülmesinde önem arz etmektedir.

    7,94