Sehe 261–280 zwischen insgesmt: 860

  • Hz. Ali & Allah’ın Arslanı ve Evliyalar Sultanı

    Bu kitap, cihanın en büyük kahramanı, İslam’ın büyük mücahidi, Allahın yenilmez Aslanı ve Evliyalar Sultanı Hazret-i Ali (K.V.) nin hayatından pırıltılar sunmaktadır.
    O Ali ki (R.A.) dünyaya gözünü açtığından itibaren Allah Resûlünün sevgisine mazhar oldu ve bir ömür boyu, O mukaddes Nûru nefes nefes içine çekti ve O’nun irfan pınarından ilim ve hikmet suyu içti de Cennetler bile ona müştak oldu.
    Fazla söze ne hâcet!
    Oku! Düşün, hem iyice düşün!.. Ve bil ki: O Nebiyyi Âhirzaman nazarı dağa değse dağ bile şevkinden harekete geliyordu…
    İşte şevk, heyecan, aşk ve iman tüten bir insanın hayatı.
    Yayınevimiz , bu eseri Müslümanların istifadesine sunmakla iftihar duymaktadır.

    6,79
  • Hz. Amine

    …Doğum ânında gök yüzünün yeşil kanatlı melekleriyle cennetin güzel hûrileri pervâneler gibi etrafında dönüp durmuşlardı. Gökler ülkesinin takvâ askerleri olan nur yüzlü melekler onu tebrik etmede yarış hâlindeydiler.
    Onun gözlerinden perdeler kaldırılmış, nice gayb âleminin sırları kendisine apaçık gösterilmişti..
    O, kuru kirpiklerinden ümit olup dökülen şebnem damlası gibi duru ve pâktı..
    6,79
  • Hz. Cüveyriye Bint Haris – Hz. Reyhane Bint Şem’un – Hz. Mariye Bint Şem’un / Peygamber Evinin Hanımları 8

    Hz. Cüveyriye (ra), Benî Mustalik Gazvesi’nde kavminin liderinin kızı olmasına rağmen esir düşmüştü. Peygamber Efendimiz (sas) cariye hüviyetindeki Hz. Cüveyriye’yi (ra) azat edip hürriyetine kavuşturdu. Ayrıca ona evlenme teklif etme inceliğinde bulunup onunla evlendi. Hendek Gazve’sinde Peygamber Efendimiz (sas) ile yapmış oldukları antlaşmayı bozan Benî Kurayza, gazvenin hemen ardından muhasara altına alınmış, neticesinde kabilenin kadın ve çocukları esir edilmişti. Bu gazvede kocası öldürülen Hz. Reyhâne (ra) de esirler arasındaydı. Peygamber Efendimiz (sas) Hz. Reyhâne’yi (ra) de kendisine eş olarak seçti. Hz. Mâriye (ra), bir cariye vasfıyla doğduğu topraklardan tamamen ayrıldığının farkında olarak, Mısır’dan hiç bilmediği bir dilin ve dinin yaşandığı bir diyâra doğru yola çıkmıştır. Onu bir hediye olarak Hz. Peygamber’e (sas) gönderen Mukavkıs, Hz. Mâriye’nin (ra) karakterinde bu tür bir zorluğa göğüs gerecek sağlam bir duruş ve uyum kabiliyeti görmüş olmalıdır. Bu çalışma ortak özellilere sahip üç annemizi; farklı yönleriyle hayalarını ele almaktadır.

    6,79
  • Hz. Davud ve Hz. Süleyman ( a.s.) / Peygamberler Tarihi

    “Andolsun onların (geçmiş peygamberler ve ümmetlerinin) kıssalarında akıl sahipleri için pek çok ibretler vardır.” (Yusuf 111)

    Allah Teâlâ Kur’an’ı; biz kulları için öğüt almak, onu tefekkür ederek tane tane okumak, tevhid ve kulluk şuurunu kazanmak,  kıssalar yoluyla iyi ve kötünün modellerini ortaya koyarak iyiliğe teşvik edip, kötülüklerden sakındırmak ve karanlıklardan aydınlığa çıkmak için gönderdiğini bildirmektedir.
    Bizler vahyi, hayatımıza rehber kılmak, bütün davranışlarımızı ona göre şekillendirmek durumundayız.

    6,79
  • Hz. Fatıma

    Hz. Fatıma’yı tanımak, yanlış uygulamaları düzeltmek için gereklidir. Müslüman kadını en iyi anlatmak, İslam’ın mesajının yeni duyurulduğu devir içindeki en sağlam, tutarlı ve vahiy kaynağına en yakın kimseyle, Peygamber ile adeta özdeşleşmiş bir kadın ile mümkündür.

    5,64
  • Hz. Fatımai Zehra Ehli Beyt Cennet Kadınlarının Hanımefendisi ve İnsanlık Hurisi

    Bu kitap, dünya ve Cennet kadınlarının en üstününe ait Fatıma-i Zehra (r.a)’nın hayatından pırıltılar sunmaktadır.
    O Fatıma ki, Cennet ufkundan, cihan toprağına düşen bir inciydi.
    O Fatıma ki, Allah Resulünün gözünün nuru ve sevinciydi.
    O Fatıma ki, Nebiler Nebisinin mübarek vûcudundan bir parçaydı.
    O Fatıma ki, ay yüzlü kara gözlü bir melekti…
    O Fatıma ki, bir eliyle değirmen döndürür, bir eliyle çocuğuna bakar, diliylede durmadan Kur’an okurdu.
    6,79
  • Hz. Hafsa Bint Ömer / Peygamber Evinin Hanımları 3

    Hz. Hafsa (ra), babası Hz. Ömer’in (ra), İslâm’ı kabulünü müteakip Müslüman olmuştur. Hz. Peygamber (sas) ile evliliği esnasında yaşanılan tahrim hadisesinde adı geçen kişilerden biridir. Hz. Peygamber’in (sas) onu boşamaya teşebbüs etmesine rağmen ilahi ikazla onun eşi olarak kalmaya devam etmiştir. Bu olay neticesinde Hafsa, daha dünyada iken Hz. Peygamber’in (sas) cennetteki eşi olarak vasıflandırılmıştır. Hz. Ebû Bekir (ra), döneminde bir araya getirilen sonra da Hz. Ömer’e (ra) intikal eden Mushaf, Hz. Hafsa’ya (ra) emanet edilmiştir. Okuma yazma bilen, aynı zamanda hafız sahâbîler arasında adı geçen Hz. Hafsa’dan (ra), kardeşi Abdullah b. Ömer ve Abdullah’ın oğlu Ömer’in hadis rivayet etmiş olması, onların ilmi konularda yetişmesinde pay sahibi olduğunu göstermektedir. Özetle, yaşadığı dönemin ve coğrafyanın sınırlarını zorlayan, sahip olduğu farklı hususiyetleriyle dikkat çeken, bununla beraber sert mizacı ile de anılan Hz. Hafsa (ra), Hz. Peygamber’in (sas) eşleri arasında özel yeri olan müstesna hanımlardan birisidir.

    6,79
  • Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin (r.a.) Şehadet İncileri – Peygamber Çiçekleri

    Varlığın sebebi olan Cenâb-ı Peygamber, mübarek torunları hakkında şöyle buyuruyorlar: “Hasan ve Hüseyin’i seven beni sevmiş ve onlara düşmanlık eden muhakkak bana düşmanlık etmiş olur!” Allah’ın Resûlü o solmaz çiçekleri böyle, bu muhabbetle sevmişlerdi. Hazret-i Ebu Bekir (radıyallahu anh), bir gün sahabilere şöyle seslendi: “Ey ahali! Allah’ın Sevgilisi Cenâb-ı Muhammed Mustafa’yı (sallallahu aleyhi ve sellem) ve Ehl-i Beyti’ni koruyunuz! Onlara sakın eziyet ve zulüm etmeyiniz. İyi biliniz ki, ben Hazret-i Peygamberin akrabasını ziyaret etmeyi kendi akrabamı ziyarete tercih eder ve onları bütün yakınlarımdan daha çok severim!..” Allah ve kemâl yolunun büyük kahramanı, velîlerin başbuğu Hazret-i Abdülkadir Geylânî de can ve gönülden haykırıyor: “Benim için pek muhterem, elimden tutacak öyle beş şahsiyetim var ki, bu hayatta veba ateşini, âhirette cehennem şiddetini onlarla söndürürüm. O yüce zatlar da: Allah’ın Resûlü Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem), Aliyyül-Murtazâ, Hasan, Hüseyin ve Fâtıma i Zehra’dır. Allah’ın salât ve selâmı onlara olsun!” Onlar ki, şanlı ve ebedi Peygamberimizin ilahi bakışlarının aydınlığı altında birer saadet incisi olarak yetiştiler ve en büyük mana kahramanı oldular.

    10,90
  • Hz. Hatice Bint Huveylid / Peygamber Evinin Hanımları 1

    “Zamanındaki kadınların hayırlısı İmrân kızı Meryem’dir. Bu ümmetin kadınlarının hayırlısı da Hatice’dir.” [Hz. Muhammed (sas)] Hz. Peygamber (sas), her hususta olduğu gibi aile hayatında da insanlığa güzel bir örnektir. Onun aile hayatını öğrenmek ve eşleri hakkında bilgi sahibi olmak aile hayatının örnekliğini anlamada bize yardımcı olacaktır. Hz. Hatice (ra), Hz. Peygamber’in (sas) diğer hanımları arasında onunla peygamber olmadan önce evlenen tek hanımdır. Ahlakından ve karakterinden etkilenmiş ve ona çok değer vermiştir. O, mutlu zamanlarında olduğu gibi sıkıntılı anlarında da Hz. Peygamber’in (sas) yanındaydı. Hz. Peygamber (sas) de karşılaştığı sıkıntıların üstesinden onun dostluğu, verdiği destek, huzur ve sükûnu ile gelmiştir. Hz. Hatice’nin (ra) vefatına kadar Hz. Peygamber (sas) başka bir kadınla evlenmemiştir. Hz. Hatice’nin (ra) vefatından sonra da onu hep muhabbetle yâd edip hatırasını yaşatmıştır.

    7,94
  • Hz. İsa (a.s.) / Peygamberler Tarihi

    “Andolsun onların (geçmiş peygamberler ve ümmetlerinin) kıssalarında akıl sahipleri için pek çok ibretler vardır.” (Yusuf 111)

    Allah Teâlâ Kur’an’ı; biz kulları için öğüt almak, onu tefekkür ederek tane tane okumak, tevhid ve kulluk şuurunu kazanmak,  kıssalar yoluyla iyi ve kötünün modellerini ortaya koyarak iyiliğe teşvik edip, kötülüklerden sakındırmak ve karanlıklardan aydınlığa çıkmak için gönderdiğini bildirmektedir.
    Bizler vahyi, hayatımıza rehber kılmak, bütün davranışlarımızı ona göre şekillendirmek durumundayız.

    6,79
  • Hz. İsmail ve Hz. Lut (a.s.) / Peygamberler Tarihi

    “Andolsun onların (geçmiş peygamberler ve ümmetlerinin) kıssalarında akıl sahipleri için pek çok ibretler vardır.” (Yusuf 111)

    Allah Teâlâ Kur’an’ı; biz kulları için öğüt almak, onu tefekkür ederek tane tane okumak, tevhid ve kulluk şuurunu kazanmak,  kıssalar yoluyla iyi ve kötünün modellerini ortaya koyarak iyiliğe teşvik edip, kötülüklerden sakındırmak ve karanlıklardan aydınlığa çıkmak için gönderdiğini bildirmektedir.
    Bizler vahyi, hayatımıza rehber kılmak, bütün davranışlarımızı ona göre şekillendirmek durumundayız.

    6,79
  • Hz. Meryem ve Hz. İsa

    O Allah’ın kulu ve kelimesidir. Her can taşıyan gibi o da ölecektir. Allah Teâlâ onu yüce makamlara göklere kaldırmıştır. Çarmıha gerilen o olmadığı gibi, onu öldürecek olanlar da insanlar değildir. Zamanı gelince Rabbi onu öldürecektir.

    5,64
  • Hz. Muhammed (s.a.v.) Birinci Kitap / Peygamberler Tarihi

    “Andolsun onların (geçmiş peygamberler ve ümmetlerinin) kıssalarında akıl sahipleri için pek çok ibretler vardır.” (Yusuf 111)

    Allah Teâlâ Kur’an’ı; biz kulları için öğüt almak, onu tefekkür ederek tane tane okumak, tevhid ve kulluk şuurunu kazanmak,  kıssalar yoluyla iyi ve kötünün modellerini ortaya koyarak iyiliğe teşvik edip, kötülüklerden sakındırmak ve karanlıklardan aydınlığa çıkmak için gönderdiğini bildirmektedir.
    Bizler vahyi, hayatımıza rehber kılmak, bütün davranışlarımızı ona göre şekillendirmek durumundayız.

    9,09
  • Hz. Muhammed (s.a.v.) İkinci Kitap / Peygamberler Tarihi

    “Andolsun onların (geçmiş peygamberler ve ümmetlerinin) kıssalarında akıl sahipleri için pek çok ibretler vardır.” (Yusuf 111)

    Allah Teâlâ Kur’an’ı; biz kulları için öğüt almak, onu tefekkür ederek tane tane okumak, tevhid ve kulluk şuurunu kazanmak,  kıssalar yoluyla iyi ve kötünün modellerini ortaya koyarak iyiliğe teşvik edip, kötülüklerden sakındırmak ve karanlıklardan aydınlığa çıkmak için gönderdiğini bildirmektedir.
    Bizler vahyi, hayatımıza rehber kılmak, bütün davranışlarımızı ona göre şekillendirmek durumundayız.

    9,09
  • Hz. Muhammed (s)’in Hayatı

    Çevresindeki insanlara göre farklı özelliklere sahipti. Hakka-hukuka önem veren birisiydi, yalandan nefret ederdi, mal düşkünü değildi, yardımseverdi… Mağarada yaşadığı olaya kadar O’nu çevresindeki insanlardan ayıran en önemli özelliği, sahip olduğu bu erdemli özellikleriydi. O’nun ahlaki erdemleri ise , erdem dene şeylerden oldukça uzak bir toplumda , herkesten farklı bir hayat tarzı edinmesine yol açmıştı. Erdemleriyle yalnız olduğu gibi, yaşantısıyla’ da yalnız olmayı tercih etmiş; son birkaç yıldır toplumundan büyük oranda uzaklaşmıştı . Kendi toplumunda veya ticaret amacıyla gittiği diğer bazı toplumlarda da hep benzer şeyleri görmüştü. Dünyanın içinde debelendiği bütün bu kötülükleri , yanlışlıkları aklı kabul etmemiş, yüreği kaldırmamıştı. Dünyanın kapıldığı akıntıya kapılmamış; kötülükler içinde boğulan dünyanın bir parçası olmamıştı. Elbette ki insanlığın sorunlarına duyarlı her insan gibi, O da bir çözüm arıyordu; kötülüklerin ve ahlaksızlıkların olmadığı bir dünyanın özlemini taşıyordu. İnsanlığın yanlışları karşısında, bir kurtuluş yolu arıyordu. Fakat bulamamıştı ve bulamıyordu. Büyük komutanların, devlet adamlarının , bilim adamlarının, filozofların , ahlakçıların, din adamlarının , çaresiz kaldığı problemler, O’ nun içinde çözümü imkansız bir problem yumağına dönüşmüştü. O sene yine aynı mağaraya gelmiş ve birkaç günlüğüne inzivaya çekilmişti. İnsanla ilgili her şeye hakim olmuş kötülük ve yanlışlıkları fark eden, ancak gerçek iyiliğin ve doğrunun ne olduğunu bilemeyen bir kişi neler düşünürse, O da, o mağaranın sessizliğinde, yalnız başına benzer düşüncelere dalmıştı. Tüm insanlığın kaderini etkileyecek olayı işte böylesi bir anda yaşadı. Mağaraya bu son kapanışında , derin düşüncelerin ve cevapsız soruların girdabında zihnini toplamaya çalışırken, aniden karşısına daha önce hiç görmediği bir varlık belirdi. Varlık kendisine yaklaşıp ‘ Oku ‘dedi . Şaşırdı, ‘Ben okuma bilmem’ dedi varlık, tekrar oku dedi yine okuma bilmediğini söyledi ve ikisi arasındaki konuşmalar bu şekilde devam etti. Mağarada olup bitenleri daha sonraları efendimiz şöyle anlatmıştır : ‘Oku’ dedi. ‘Ben okuma bilmem’ dedim. Bunun üzerine beni tuttu ve tüm gücüm kesilinceye kadar sıktı. Sonra bıraktı ve tekrar ‘oku’ dedi. Ben yine ‘Okuma bilmem’ dedim. Beni tutup gücüm kesilinceye kadar tekrar sıktı. Sonra bırakarak, yine Oku dedi. Ben yine ‘Okuma bilmem ’Nihayet beni tutup gücüm kesilinceye kadar bir kez daha sıktı. Sonra bıraktı ve şunları söyledi: ‘Yaratan Rabb’inin adıyla oku. O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku , Rabb’in nihayetsiz Kerem sahibidir; O, kalem ile öğretendir. İnsana bilmediğini O öğretti (Alak , 1-5 )

    10,24
  • Hz. Muhammed (sav) İçin Bülbülün Kırk Şarkısı (Karton Kapak)

    Selamlar ki, şeker dudaklıların vuslatı gibi içtendir, elbette onadır. Hasretler ki, âşıkların avazı kadar yanıktır, elbette onadır. Övgüler ki, özlem sözlerince füzûn ve arzular ki sevgililerin saçları misali uzun, ona, hep ona, hep onadır. O ki güldür, o ki sevgilidir, bütün mecburiyetler onadır. Çölde alevlerle küfürler kavururken insanlığı ve bir gün ortasında kızıl kayalara çarparken vahşetlerin tutuşturduğu dalga dalga nefesler, bir melek adını andı onun. Sözcükler henüz yetim, sevgiler hançer sokumlarına mahkûmdu. Goncalardan kan damlıyordu gülistanlara ve çırçır böceklerinin rüya aralığında cinayetler işleniyor; babalar kızlarını toprağa diri diri gömüyordu. Cinnet karargâhına dönen yüreklerde hep aynı boşluk vardı ve masum kelebekler çarmıha geriliyordu, yalnızca masum oldukları için… Zaman öyle bir zaman, mekân öyle bir mekândı… Ebabiller kara yere kararken Ebrehe’nin fillerini, gonca ana rahminde yetim kalıverdi. Kâbe’nin duvarını bir kırlangıç kucaklamıştı oysa, çığlık çığlığa… Ardından bir şair kollarını açıp haykırmıştı: “Yaklaşıyor yaklaş­makta olan!.. Yaklaşıyor yaklaşmakta olan!.. Yaklaşıyor yaklaş…” Avizesi cevzâ, ışığı dolunay idi gecenin… Yaklaşmakta olan, bir gül olup açtı ve yeminler edildi ömrüne. Gül açınca taşırdı insanlığın sevinç ırmaklarını ve dünya ilk kez dünya olduğunu hissetti. Bir bülbül gülün aşkına yanmış, yanmaktan kana boyanmıştı. Anlatıyordu: Zamân o gül gibi gül görmedi zamân olalı Gülün güzelliği dillerde dâsitân olalı Peygamber Efendimizin hayat hikâyesi… İskender Pala’nın güçlü kaleminden…

    10,24
  • Hz. Muhammed / Din Ahlak Ekseninde

    Hz. Muhammed’in a.s. yaşam öyküsünü yazanlar onun peygamberlik öncesi ve sonrasında mükemmel bir ahlaka sahip olduğunu dile getirirler. İnsanların yeni bir söyleme kulak kabartmaları söylemin içeriği kadar söylenenin de haliyle bağlantılı olduğundan, onun oldukça kısa sayılabilecek bir süreçte gerçekleştirdiği dönüşümün dinameklerinden birisi hiç kuşku yok ki yaşantısıydı. Çünkü, o, Kur’an’ın da dikte ettiği ve dinin hayati öneme haiz bir parçası haline getirdiği evrensel ahlaki değerleri öncelikle kendi yaşamında pratize ettiği gibi, Allah’ın kullardan yerine getirmelerini istediği ibadetlere de herkesten önce sahip çıkıyordu. Yaşamı, hem söylem hem eylem açısından insanı etkileyecek bir uyum arz ediyordu. Elinizdeki çalışma, dinin ve ahlakın insana kazandırdığı değerleri ana hatlarıyla ele alan, dinin ahlak ile zorunlu ilişkisine ve ahlakın dini temelli olmasının önemine dikkat çeken, Hz. Muhammed’in a.s. İslam’ın hem ibadet hem de ahlaki gereklerini yaşamsal boyuta çıkarmaya çalışan bir çalışmadır.

    9,09
  • Hz. Muhammed’i (s.a.s.) Okuma, Anlama ve Yaşama Sanatı

    Hz. Muhammed (sav) hangi üniversiteden mezun olmuştu?

    Neden dünya üniversiteleri Hz. Muhammed (sav) gibi mükemmel bir insan yetiştiremedi?

    Rasulullah›a (sav) Mektup Yarışmasında Jüri Özel Ödülü Alan Mektup:
    Sana Öyle Hasretim Ki…

    Hz. Peygamber’i (sav) Okuma, Anlama ve Yaşama Sanatı

    Hz. Peygamber’e Uymayı Nasıl Anlamalıyız?

    Rasulullah’tan (sav) Örnek Davranış Biçimleri

    Peygamberimizin Sünnet-i Seniyyesi Nedir

    Hz. Peygamberin Günlük Dualarından Bazıları

    Yazmada ve Konuşmada Uymamiz Gereken Peygamber Ölçüleri!
    Peygamberimizin Şakalarından Bazıları.

    Ümmetin En Üstünleri

    Peygamberimizle Doğan Medeniyet ve Kuvvetler Arasında İşleyen Nezaket!

    Hz. Peygambere Gurur ve Kibir Yakıştırmanın Hükmü Nedir?

    Peygamberi Dinlemeyen ve Ona uymayanların Akıbeti

    Zirveye Çıkmak, Onu İstikametten Ayıramadı

    Vahşî Nasıl Yahşî Oldu?

    Ebu Cehil’in Cennetteki Hurma Ağacı

    Acaba Biz Bu Peygamber Ahlakının Neresindeyiz? (Kendimizi Test Edelim.)
    Rasûlullah’a Niçin Habîbllah Denilmiştir?
    Peygamberimizin En Şaşılacak Hali ve En Şaşılacak Halimiz Nedir?

    Hz. Muhammed’in (sav) Terörü Bitirme Tekniği ve Taktiği

    Birlik-Beraberlik Çağrısından Önce Yapılması Gereken Nedir?

    7,94
  • Hz. Ömer

    Hz. Ömer, renkli kişiliğiyle ilk dönem İslam tarihinin en önde gelen şahsiyetleri arasında yer almıştır. Hz. Ömer döneminde iç politikada devletin kurumsallaşmasında ciddi gelişmeler yaşanırken, dış politikada ise İslam coğrafyası, Doğu, Kuzey, batı ve Güney istikametinde çok hızlı bir şekilde genişlemiştir. Hz. Ömer’in hayatına ve şahsiyetine ayrılan bu çalışma, onun hilafetine kadarki hayatını, hilafet dönemini ve kişiliğini veciz bir şekilde ele almaktadır

    6,79