-
Hak Yolunun Esasları
İmam Gazali (rah), bu eserde itikad, edep, güzel ahlak ve seyru sülük konularında en lazım bilgileri özlü bir şekilde ortaya koymakta; aynı zamanda Ehl-i Sünnet itikadına aykırı olan mezhep ve düşünceleri değerlendirip reddetmektedir.
-
Hakikat Arayışı el-Münkız Mine’d-Dalal
İslam düşüncesinin zirve isimlerinden olan İmam Gazzâlî’nin, yüzyıllar boyunca tartışmaların odağında olmuş meşhur eseri el-Münkız Mine’d-Dalâl, kendi çağındaki İslâm düşüncesi fikir ve inanç hareketlerini ele almasının yanı sıra şüpheciliğe dair ortaya koyduğu ve o güne kadar benzeri görülmemiş yorumuyla da İslâm düşünce tarihinin en özgün metinlerinden birisidir. Kısaca el-Münkız olarak bilinen bu meşhur eser, Gazzâlî’nin kendi düşünce dünyasındaki büyük değişim ve gelişimi anlattığı bir tür otobiyografik metindir. Elinizde tuttuğunuz metin, dünyanın çeşitli kütüphanelerinde çok sayıda yazma nüshası bulunan el-Münkız’ın bilinen en eski nüshası baz alınarak ve diğer nüshalarla karşılaştırılarak hazırlandı. Gazzâlî’nin hakikat arayışının bir çeşit günlüğü de olan bu büyük eser, erken dönemlerden itibaren hem İslâm dünyasında hem de Batı’da büyük bir ilgiyle karşılanmıştır.
-
Hakikat Çağrısı Ey Oğul – Eyyühe’l-Veled -Ledünni İlim Risalesi
Elinizdeki eserde İslâm düşüncesi tarihinde bir dönüm noktası olan Gazzâlî’nin iki metni bir arada yer alıyor. Risalelerden ilki olan Ey Oğul / Eyyühe’l-Veled, Gazzâlî’nin talebelerinden birisinin sorduğu bazı sorulara cevap olarak kaleme alınmıştır. Soruları soran kişi, yıllar boyunca öğrendiği ilimlerden hangilerinin kendisine ahirette faydalı olacağını merak etmekte ve bununla ilgili meseleleri hocasının küçük bir risalede özlü ve derli toplu bir biçimde kaleme almasını rica etmektedir. Bu metin, ahiret yolunda yürüyen bir mü’mine kılavuzluk etmek üzere gerekli ilkeleri içeren ve yüzyıllar boyunca çok okunmuş olan bir risaledir. İkinci risale, tasavvuf ehlinin keşif ve ilham yoluyla elde ettikleri ledünnî ilmin imkânını ortaya koymak üzere kaleme alınmıştır. Dostlarından birisi ledünnî ilmi kabul etmeyen birinden bahseder, bu kişi ilimlerin ancak çalışılıp öğrenilerek elde edileceğini savunmaktadır. Dostu, Gazzâlî’den bu konuyu temellendiren bir metin yazmasını rica eder. Gazzâlî de bu istek üzerine bilgi teorisi ve psikolojiyle alakalı olan bu önemli metni kaleme alır.
-
Hakikatin Dengesi Hadis Okumaları -2
Güneşin bir olmakla birlikte birçok rengi ve her renginin de farklı tonları olduğu gibi, Hakikat birdir ama çok renkli ve çok boyutludur. O yüzden, hakikatten haberdar olmamız yetmez insanın; hakikatin renkleri ve tonları arasında kıvamı ve dengeyi bulmamız da gerekir. Hakikatin Dengesi, işte bu gerçekten hareket ediyor; ve hadislerin ışığında, o kıvamın ve dengenin adresi olarak Resûlullah aleyhissalâtu vesselamın hayatını ve sünnetini gösteriyor. Münkir, hakikatsizlikten bunalır; mü’min ise hakikatin dengesini bulamamaktan. Bu sebeple yalpalayan hayatlarımız ve bunalan ruhlarımız için, Resûl-i Ekrem aleyhissalâtu vesselamın sünnetinden devşirdiği meyveler ve çarelerle, Hakikatin Dengesi’nin söylediği çok şey var.
-
Haklar ve Vazifeler
Mehmed Zahid Kotku Hocaefendi’nin (rha.) kaleme almış olduğu elinizdeki kitap daha önce Ana Baba Hakları adıyla yayınlanmıştı. Ancak Osmanlıca el yazması orijinal nüshası incelendiğinde müellifin kitaba herhangi bir isim vermediği anlaşılmıştı.
Ana Baba Hakları adı müellif tarafından verilmediğinden ve içeriği tam kapsaması açısından kitap için Haklar ve Vazifeler ismi daha uygun bulunmuştur.
Zira ebeveynin çocukları üzerindeki hakları ağırlıklı olarak işlenmesine rağmen kitapta ana hatlarıyla şu başlıklar bulunmaktadır: Allah’ın kulları üzerindeki hakları, Peygamberimiz’in ümmeti üzerindeki hakları, alimlerin hakları, ana-babanın evlâdı üzerindeki hakları, evlatların ebeveyn üzerindeki hakları, karı-kocanın birbirleri üzerindeki hakları, komşu hakları, akraba hakları, hayvan hakları, devlet, millet ve memleket hakları, kaçınılması gereken günahlar ve nefsin mertebeleri.
Eserde öncekinden farklı olarak; âyetlerin tercemesi olmayanlarının çevirisi verilmiş, hangi sûrenin hangi âyeti olduğu belirtilmiş, hadislerin kaynakları gösterilmiştir. Kimi kelâm-ı kibâr ve şiirlerin orijinali tespit edilip kaynakları verilmiştir. Metinde geçen ve günümüz insanının anlamakta güçlük çekeceğini düşündüğümüz kimi kelimeler, çok kısmî de olsa sadeleştirme yoluna gidilmiştir. Eserin sonunda bir kaynakça çıkarılmış ve istifadeyi kolaylaştırmak için analitik dizin hazırlanmıştır.
Eserin müellif nüshası olan aslı, büyük boy, çizgisiz, kalın, beyaz bir deftere Arap harfleriyle Osmanlıca olarak yazılmıştır.
İstifade edilmesi niyazıyla… -
Haletiruhiye Nefs Felsefesi ve Mutluluk Dersleri
Bil ki, Allah seni okuyor. Seni saniye saniye, satır satır, anbean okuyor. Sabah uyandıktan sonra, yatağa yeniden girinceye kadar ve uyuduğun saatlerde okuyor. Ayaktayken, beklerken, yürürken Rakîb ismiyle seni okuyor. Başkalarını da okuyor olmasının bölmediği bir okumayla seni kesintisiz ve fasılasız okuyor. Ara vermeksizin seyrediyor seni. Davranışlarını, okuduklarını, düşündüklerini, yürüyüş tarzını, endamını seyrediyor. Önünden ve arkandan, sağından ve solundan, içinden ve dışından sana bakıyor. Bugüne dek senden hiç ayrılmamış bakışıyla hep sana bakıyor. Bir an olsun vazgeçmedi O; senden, seni seyretmekten. Yaşamın iç içe geçmiş ve sınırsız sayıdaki iplerini, dizginlerini kendi elinde tutmaya çalışırsan, ağır bir yükümlülükle karşı karşıya kalırsın. O ağır yükler altındayken, dünya yaşamında mutluluk duyman nasıl düşünülebilir? Hayat keyiflidir. Yediğin yemekler, yaşadığın şehir, baktığın gökyüzü harikulade ve güzeldir. İhtiyaçlarından çok daha fazla imkâna da sahipsindir; ama bütün bunlardan lezzet alamazsın. Çünkü üzerine almaman gereken korkuları ve sorumlulukları yüklenerek manevi ve psikolojik hastalıklara tutulmuşsundur. Dünyanın dönüşü hakkında nasıl kaygılı değilsen, yerçekimi aniden yok olur diye nasıl telaşa düşmüyorsan, yarın gün doğar mı doğmaz mı, bu kıştan sonra bahar gelir mi gelmez mi diye nasıl endişelenmiyorsan, kendin hakkında da aynı rahatlığa ermelisin. Çünkü Rabbimiz, senin durumunu senden daha iyi bilmekte, içerisinde olduğun kederli psikolojiyi ve başında dönüp duran tehlikeleri senden çok daha iyi görmektedir. Rabbimize ait oluşun ve yaşadıklarının en ince detayına kadar ilahi dikkat altında olması, senin için en ümit verici müjde, yaşayacağın sorunlardan kesinkes kurtulacağının da en sahih garantisidir.” Denemek, değişmek, dönüşmek, var olmak, dirilmek ve yeniden yapılanmak için Hâletiruhiye, nefs felsefesi üzerinden mutluluk teorilerinin çağdaş bir örneğini sunuyor.
-
Hanefi Hadis Usulüne Giriş
Hadis usûlü her ne kadar fıkıh usûlünün bir konusu olsa da konumu ve önemine binaen bin yılı aşkın süredir bu dalda müstakil eserler kaleme alınmıştır. Ancak bu eserlerin çoğu Şâfiî mezhebi esas alınarak yazılmış kitaplardır. Hanefî hadis usûlü ise son döneme kadar fıkıh usûlünden ayrı ele alınmamıştır. Dolayısıyla bu hususta erken döneme ait Hanefî hadis usûlü eseri bulmak mümkün değildir. Hatta bu konuda en derli toplu çalışmanın, Abdülmecîd Türkmânî’nin 170’ten fazla kaynaktan istifade ederek kaleme aldığı elinizdeki bu eser olduğunu söylemek mümkündür.Yazar bu kitapta konuları Hanefî mezhebi ekseninde işlese de muhaddislerin görüşlerine de büyük oranda yer vermiş ve böylece okuyucuya iki farklı akımı karşılaştırabilme imkânını sağlamıştır.
-
Hanım Sahabiler
Bugün insanlığın, özellikle yeni nesillerin yetiştirilmesinde rol model olacak şahsiyetlere her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğu açıktır. Bu ihtiyaca en güzel şekilde cevap verecek nesil, elbette bizzat Hz. Peygamber’in (sas) eğitiminden geçen sahâbe neslidir. Sahâbe, yaşamımızın her karesi için canlı ve pratik çözümlerle süslü birer hazinedir. Allah Resûlü’nün (sas) kızları ve kız torunlarından sonra onun (sas) en yakınında olan hanım sahâbîlerin hayatlarını ele aldığımız bu kitapta, hayatınızı aydınlatacak birbirinden güzel örnekler bulacaksınız. Hz. Ebû Bekir, Hz. Osman, Ebû Hüreyre, Zeyd b. Sâbit gibi yıldızların anneleri… Dikenler arasında nadide bir gül gibi açan Büsre bint Saffân… Eşini gerdekten şehâdete uğurlayan Cemile bint Abdullah… Allah Resûlü’nü (sas) evinde ağırlayan Ümmü Eyyûb… Yâd ellerde eşini kaybedip inancından taviz vermeden ayakta dimdik duran Ramle Hanım… Hemşire, doktor, âlime Ümmü Atiye… Ve gök kubbemizi aydınlatan daha nice hanım sahâbe… Gelin, o yıldız sahâbîlerin örnek hayatlarını, birlikte okuyup birlikte aydınlanalım.
-
Hanım Sahabiler
Hz.Hatice (r.anha) ilk kez vahiyle tanışıp Cebrail (a.s) ile karşılaşan, iç aleminde ürperti, heyecan, endişe duyan Hz.Peygamber’i (s.a.v) sakinleştirip destekleyen, engin kalbi ile onu kucaklayan, bütün bunların şeytani değil rahmani olduğunu izah eden ve ‘senin davana inanıyoruz’ diyen ilk müslümandır.
-
Hanımlar Sultanı Hz. Hatice (r.a.)
Hz. Hatice (radiyallahu anha) hanımlar sultanıydı. Peygamber Efendimiz (a.s.m.) onun kadrini, “Onun gibisi var mıydı?” sözleriyle insanlık âlemine ilan etmiş ve şöyle buyurmuştu: “Allah’a yemin olsun ki, Allah bana ondan daha hayırlısını vermemiştir. İnsanlar beni inkâr ederken o bana inandı, sözlerimi tasdik etti. İnsanlar benden uzak dururken o beni malıyla destekledi. Allah, onun vesilesiyle beni evlatla rızıklandırdı.” Hz. Hatice ilklerin annesiydi. Allah ve Resulü’ne iman edip tasdik eden ilk insan ve ilk davetçiydi. Allah Resulü’nün (a.s.m.) yükünü hafifleten, her daim destekleyen, teselli kaynağı, can dostu, en sadık yâriydi. Bütün mal varlığını İslam davasına feda etmiş, bunu hiçbir zaman eşine karşı bir üstünlük sebebi saymadığı gibi, minnet vesilesi de yapmamıştı. Müşriklere karşı eşinin yanında dimdik durmuş, gerekirse bu uğurda canını seve seve feda edeceğini göstermişti. Büyük bir heyecan ve coşkuyla okuyacağınız bu kitap, vahyin ilk şahidi, Kâinatın Efendisinin (a.s.m.) sevgili eşi Hz. Hatice’nin hayat hikâyesini ve eşsiz mücadelesini anlatıyor.
-
Hanımlara Özel Gün Defteri
Elinizdeki bu çalışma, bir kadının doğumundan ölümüne kadar kendisini ilgilendiren fıkhi mevzulardan ziyade kadınların mahrem konularından biri olan özel hallerine dair hazırlanmış bir eserdir. Bir fıkıh kitabı niteliğinde olmayıp tek bir mesele üzerinde çalışılmıştır. Hedefimiz bu çalışmanın; Ümmü Hanifelere hazırlanan Ümmetimiz’in Ebu Hanife’ye uzanan köprüsünde bir boşluk doldurmasıdır.
-
Hasan el-Benna
Bugün, İslam toplumlarının içinde bulunduğu duruma bakıldığında, Benna gibi liderlerin değeri daha iyi anlaşılmaktadır.
“İslam bütün bir insanlık içindir. Bir ırka veya millete ait değildir.” -
Hatıralarım / Müslüman Kardeşler
Kardeşlerim! Sizler şu ana kadar herhangi bir partiye ya da kuruluşa katılmadığınız gibi, onların herhangi birisene düşmanca davranmış da değilsiniz. Sizler, Allah’ın Rasulü’nden başka bir öndere uymuş değilsiniz, Allah’ın Kitabı’ndan başka bir yol kabul edip beğenmiş değilsiniz, İslam’dan başka bir amaç da edinmiş değilsiniz. Kayzer’in hakkını Kayzer’e, Allah’ın hakkını Allah’a ver diye bir öğreti yoktur İslam’ın öğretileri arasında. Aksine, İslam’ın öğretileri arasında olan şudur: Kayzer’in kendisi de, Kayzer’e ait olanlarda, hepsi bir ve Kahhar olan Allah’ındır.
-
Hatırlı Satırlar
“Kardeşlerim, niyetleri düzeltmeye yönelin. Amacımız Hakk’ın yanında istikamet olsun. Selef işte bununla yükseldi ve mutlu oldular. Bugün insanların içinde bulunduğu hallerden sakının.” Bir ilim adamı örnekliğinde, modern zamanların üstün imkanlarına sahip ilim yolcularını hayrete düşürecek bir performansın sahibi olan İbnül Cevzi, bereket kavramını kendi şahsında temsil edebilen örnek şahsiyetlerdendir. Hayatının ileri yaşlarında kaleme aldığı Saydul Hatr isimli eserinden 130 başlığın tercüme edilmesi ile elde edilmiş bir eserdir Hatırlı Satırlar.
-
Hayat Okumaları
Şu karşıda duran dağ var ya… İşte o senin günahın! Nasıl da engel oluyor fersah fersah açılmana farkında mısın? Nasıl da duruyor önünde koskoca! Nasıl yıkıyor bütün hayallerini. Varmak istediğin yeri göstermiyor bile sana… Herkes kendi günahının hamalı yo dostum! Onlar senin, kaçma! Ve şimdi derin bir nefes al! Bütün gücünle ver nefesini. Başının üstündeki kâinat yıkılacak gibi olsun! Bir özür dile en derininden! Bir tövbe çek ki yerle bir olsun koskoca dağ! Ve açılsın önün! İzin verme hiçbir günahının seni durdurmasına… Rabbine ulaşmak için en güzelinden bir tövbe et. En temizinden, en derininden… Hiçbir ufuk bir tövbeden daha uzak değil, unutma! Hiçbir hayal için geç değil! Kaldır başını, dik dur, niyet et ve başla! Bugün senin en güzel günün olsun. En güzel gün seninki olsun. Selam olsun.
-
Hayat Onunla Güzel
“Şüphesiz ki Allah Resûlü’nün (s.a..v.) yaşam tarzı ve sünneti, hayatın her anını sorumluluk bilinci içinde yaşamak isteyen, hem dünya hem de âhiret saadetini elde etmek isteyenler için vazgeçilmez bir kaynaktır. Günümüzde insanlar mutluluğu çok farklı şeylerde arıyorlar. Kimileri mal ve servete, kimileri makam ve şöhrete, kimileri de zevk ve şehvete tutkun bir hayat içinde olmayı mutluluk zannediyorlar. Oysa gerçek anlamda inanan bir kimse için en güzel örnek hiç kuşkusuz Allah Resûlü’dür. İşte ben, bu yazılarımda Allah Resûlü’nün hayatımıza yön veren, istikamet çizen, bize hayatın ve sahip olduklarımızın değerini öğreten yaşam tarzını ele almaya çalıştım. Gördüm ki hayat, ancak onun (s.a.v.) sünnetine, yaşam tarzına uyulduğunda güzel oluyor. Onu dikkate almayan bir yaşamın huzur ve mutluluk getirmesi mümkün değil.”
-
Hayatı Müslümanca Okumak
Müslümanca düşünemeyen toplumlar, önce ahlakî bir yozlaşmaya maruz kalır, birkaç nesil sonra da deizme veya ateizme kayarlar. Müslümanca düşünmeyi başaramayanların, Müslümanca yaşamaları ve uzun vadede Müslüman kalmaları da mümkün değildir. Dolayısı ile Hayatı Müslümanca Okumak bizim için tabiri caizse bir beka meselesidir.
Kur’an’ın ilk inzal olan ayetlerinin başında “ikra” yani “oku” buyrulmuştur. “Nasıl okumalıyız?” sorusuna da “bismi Rabbike” yani “Rabbinin ismiyle” diye cevap verilmiştir. (Bkz. Alak, 1) Bu ayet Müslümanların hayatı okuma modelini ortaya koymaktadır. Demek ki biz Müslümanların hayatı okuma modeli alelade bir okuma modeli değil, Rabbimizin isminin merkezde olduğu bir okuma modelidir.
Dolayısı ile bizler hayata ve olgulara bakarken, onu anlamlandırırken herhangi bir insan gibi ya da bir gayr-i müslim gibi değil kendimize has bir şekilde ona bakarız. Bizim din ve dünya görüşümüz onlarınkinden çok farklıdır.
Biz hayatı ve olguları Rabbimizin adıyla okuruz. Rabbin adıyla okumak demek, ahlaktan hukuka, ekonomiden iktisada, sağlıktan ticarete, eğitimden yönetime kadar istisnasız hayatın her alanında Rabbimizin ölçülerini dikkate alarak okumak demektir.
Bu mütevazı çalışma ideolojilerin, izmlerin ve birtakım düşüncelerin zihinleri lekelediği bir çağda, ifrat ve tefrite düşmeden Müslümanca düşünmenin imkanlarını arayan bir çabanın, bir anlam arayışının ürünüdür. Rabbimizden bu çalışmanın insanlara ulaşmasını ve faydalı olmasını dileriz.