Korsanlar ve İmparatorlar, Aziz Augustinus’un aktardığı bir anekdotla başlar. Büyük İskender ile esir aldığı korsan arasındaki bir diyalogdur bu: “İskender korsana, ‘Sen ne cesaretle denizlere korku salabiliyorsun?’ diye sorar. Korsan, ‘Asıl sen ne cesaretle bütün dünyaya korku salabiliyorsun?’ diye cevap verir ve şöyle devam eder: ‘Ben sırf küçük bir gemiyle bunu yaptığım için hırsız sayılıyorum, oysa sen aynı şeyi koca bir donanmayla yapıyorsun diye İmparator olarak anılıyorsun.’”
Augustinus’un anlattığı hikâye, modern “İmparator” ABD ve onun sadık müttefiklerinin sözde “terörist” devletlerle olan ilişkilerini gayet iyi özetler ve “uluslararası terörizm” kavramının modern Batılı anlamdaki kullanımına ışık tutar. Bu anlam dünyasında İmparator ve vasal devletlerinin başvurduğu her tür şiddet eylemi “nefsi müdafaa”, “haklı savaş”, “misilleme” yahut “önleyici eylem” statüsünde değerlendirilirken, Küba, Orta Amerika ülkeleri ve Filistin’in de aralarında bulunduğu ülkelerin, yani “onlar”ın her tür eylemi doğrudan “terörist saldırı” kapsamına sokulur.