Yayın Tarihi: | 17.06.2020 |
ISBN: | 9786057690982 |
Dil: | TÜRKÇE |
Sayfa Sayısı: | 160 |
Cilt Tipi: | Ciltli |
Kağıt Cinsi: | Kitap Kağıdı |
Boyut: | 13.5 x 21 cm |
Yorumlar 19 Paylaş Çürük Ali Mikrop Necati Fırçala Dişi Bitir İşi
€15,22€17,90
Güneş yavaş yavaş doğmaya başladı, mikroplar mahallesindeki odamın içi iyice ısındı. Bu tek bir şey demek: Yemek vakti!
Şimdi canım arkadaşım Mikrop Necati ile yapmamız gereken şey kendimize yiyecek dolu güzel bir ağız bulmak.
Ben kim miyim? Tabii ki Çürük Ali! Mikroplar aleminin birinci kralı.
Haydi Necati, çürütülecek dişler bizi bekler!
7 adet stokta
Kategori | Çocuk Kitapları, unsere-empfehlung |
---|
14.90
İlgili ürünler
-
Kariyer de Yaparım Babalık da
“Unutmayın! Yetişmiş olduğunuz ortamda çocuk yetiştirme noktasında görmüş olduğunuz davranış ve yaklaşımlar çoğu zaman masum gibi görünse de aslında farkında olmadan çocuğunuza fiziksel ve ruhsal şiddet uyguluyor olabilirsiniz. Mesele sadece bundan ibaret de değil. Bu eserin, baba olma yolunda başvurabileceğiniz ender kitaplardan bir tanesi olduğunu düşünüyor ve Ebubekir ERTEM Beyefendiye şükranlarımı sunuyorum.” Numan SUNAL “Çocuğu eğitmek değilmiş maksat, çocukla beraber kendini eğitmekmiş. Bilmek ayrı uygulamak apayrı bir durummuş. Nasıl, niçin diye sorgusuz çocuğa kendini bırakma yolunu gösterdiğiniz için sonsuz teşekkürler.” Harun YAĞMUR “Çocuk eğitimi konusunda “Babalar Okulu” programı ile bir ilke imza atan kıymetli hocam Ebubekir Ertem’den yine biz babalar ve baba adayları için başucu bir eser. Emanetlerimize karşı olan sorumluluklarımızda bu görevin sadece annelere ait olmadığını, babaların da bu süreçte aktif rol alması gerektiğini bizlere hatırlatan ve bu alanda çok ihtiyaç olduğuna inandığım bu başarılı eseri tüm okurlara tavsiye ediyorum.” Mustafa DAĞTEKİN “Aynı anda hem değerlerinin, hem de ideallerinin peşinden gitmenin en samimi, güler yüzlü ve yumuşak gönüllü örneklerinden biri benim için sevgili kardeşim Ebubekir. Yavrularımızın, hayatları için en büyük hazırlığı tamamlamalarına, yani annelerinden güven duygusunu almalarına destek olmak isteyen babalar için “açıp okunması” gereken bir esere imza atmış… İstifade edebileceklere ulaşması dileklerimle…” ÖZGÜR SALUR
-
Bir Ömür Nasıl Yaşanır? Hayatta Doğru Seçimler İçin Öneriler
DAHA ANLAMLI YAŞAMAK İÇİN İLBER ORTAYLI’DAN TAVSİYELER… “Cesur olun. Kendinizi rahat hissettiğiniz alanın dışında pencereler açın. Farklı dünyalarla ancak böyle tanışırsınız. Ben hep yerimde dursaydım, dünyamı değiştirecek insanları aramasaydım, bugün tanıdığınız ben olmazdım. Bir insanın bittiği an, miskinliğe esir olduğu andır. İnsan, konforundan vazgeçmeyi göze almalıdır. Kendi dünyasını yerinden kendisi oynatmalıdır.” İlber Ortaylı İlber Ortaylı, yediden yetmişe herkesin faydalanacağı, bilge şahsiyetinden ve yaşam tecrübesinden süzülen tavsiyelerden oluşan bir eserle karşımızda. İlber Hoca bu kitapta, bir insanın, çocukluktan itibaren hayatın hemen her alanında ihtiyaç duyacağı çözümleri nasıl bulabileceğini örnekler vererek anlatıyor. “Herkes kendi talihinin mimarıdır” sözünü hatırlatarak, kendi yolunu çizmenin ne anlama geldiğini tüm kritik noktalarıyla yorumluyor. – Bir ömrü hakkıyla yaşayabilmek ve yaşanan her andan tat alabilmek için önce ne lazımdır? – İnsan hayatı kaç dönemden oluşur ve her bir dönemde neleri tecrübe etmek gerekir? 15, 25, 40 ve 55 yaşları neden birer eşiktir? – İnsan kimden, ne öğrenebilir? Kendi kendini yetiştirmek nasıl mümkün olur? – Kişi mesleğini neye göre seçmelidir? – Bir işin uzmanı olmak ve o uzmanlık bilgisiyle çalışmak için nelere ihtiyaç vardır? – Bir dil, en iyi nasıl ve ne zaman öğrenilir? – En verimli sonucu alabilmek için nasıl çalışmak gerekir? – Sorumluluk sahibi bir insan, kendisi veya çocukları için nasıl bir eğitim modeli aramalıdır? – Hayata değer katmak için ne tür insanları arayıp bulmak gerekir? – Doğru kararları alabilmek için en çok kimleri dinlemek gerekir? – En iyi nasıl seyahat edilir; bir şehir nasıl dolaşılır? Hangi müze, hangi meydan, hangi sokakları görmek için dünyanın bir ucuna kadar gidilebilir? – İyi film, güzel müzik, doğru kitap nedir? Hangi temel eserleri dinlemeli, okumalı ve seyretmeliyiz? – İnsan yaşadığı şehirden tam manasıyla nasıl yararlanabilir? “Bir Ömür Nasıl Yaşanır?”, ülkemizin medarıiftiharı olmuş bir tarihçinin gözünden, insanın hayattaki anlam arayışına, bu arayışın tadını nasıl çıkaracağına ve süreç boyunca karşılaşacağı zorluklarla nasıl baş etmesi gerektiğine dair çok özel bir kılavuz…
-
Dünya Bir Deplasman Biz De Yetimler Gibiyiz
Sabah oluyor. Uyanıyorum. Bu bizim vardiyamız. Gezegenin bir tarafı uykuda. Yedi milyar üç yüz milyon insanla oturup konuşmamız lazım. Böyle her gün uyanıp uyanıp ne yapıyoruz? Sonra işte bu omurgalı-omurgasız hayvanlar, çiçekli-çiçeksiz bitkiler, mantarlar, protistler, bakteriler, arkeler vesaire, onlar ne yapıyor?
-
Ailesiz Toplum Modern Ya Sonrası?
İnsanlık adına çok büyük bir değişim döneminin arifesindeyiz. Öyle bir değişim ki, bildiğimiz hemen her şeyin; “devletin”, “dinin”, “toplumun”, “ahlakın”, “cinsiyetin”, “işin” anlamının değişeceği, dönüşeceği, translaşıp karmaşık formalara bürüneceği; tarihte daha önce hiç yaşanmamış yeni bir dönem geliyor. Görünen o ki, son yıllarda devletlerin frenlemesinden kurtulan büyük şirketlerin elinde ürkütücü bir hızla gelişen teknoloji vasıtasıyla gelen bu dönemden ne vücut ne mana olarak “insan” da sağlam çıkamayacak.
Geliştirilen yapay zekâlı robotlar/makineler egemenlerle en alttakiler arasındaki mesafeyi öylesine açıyor ki, bu mesafe egemenlere artık; “Tanrı olmanın vakti geldi” demenin cüretini veriyor. Yeni paganist dönem dedikleri bu dönemde, tanrı rolünü oynamak için önlerinde engel olarak gördükleri “insaniyet merkezli” dünyayı, bu dünyanın ürettiği hümanizmi, “insanlığın büyük kibri” dedikleri “İnsan Hakları”nı, 300 sene önce öldürdüklerini ilan ettikleri tanrıdan geriye kalmış “hortlak”ı (ahlakı) ve binlerce senelik normları yeniden tanımlamak veya tarihe gömmek istiyorlar. Bunun için en uç, en sapkın unsurları; yani toplum içinde en dayanaksız ve kontrol edilebilir unsurları merkeze davet ederek, “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” ve “Hayvan Hakları” gibi projeler üzerinden bir ahlaki altüst oluş, tüm toplumsal değerlerin yerinden edildiği bir “Ahlaki Kaos” var etmek istiyorlar.
Henüz büyük kalabalıkların pek de hissetmedikleri ancak egemenlerin “insan sonrası” diye adlandırdıkları bu dönemi, her geçen gün daha derinden hissedeceğimizi söylemek zor değil. Yapay zekâlı robotlar milyarları işsiz bıraktığında, devasa şehirler fakirlerin toplama kamplarına dönüştüğünde, gidilecek köyün, ekilecek tarlanın, bakılacak hayvanın, bunları yapacak becerinin çoktan kaybedilmiş olduğu fark edildiğinde yaşayacağız büyük şoku.
Güçsüzler tarihin hiçbir döneminde güçlülerin karşısında bu kadar çaresiz ve bu kadar darmadağın olmadılar. Bu dağınıklık egemenlere, artık kendilerine ihtiyaç duyulmayan sanayi toplumlarının artıkları/atıkları/lüzumsuzları olan devasa kitlelerden kurtulabilmek için cüretkâr projeler üretme cesareti veriyor. -
El-ihtiyar Metni (Turkce-Arapca)
Yüzyıllardır Hanefi Mezhebinin anlaşılmasına ön ayak olan bu eser artık Ravza Yayınları farkıyla Türkçe’mize yeniden kazandırıldı. Bir çok ihtilaflı meselesnin öz haline getirilerek hükümlerin verildiği bu kitap, bir çok sorunuza cevap olacak nitelikte.
-
Allah’ın Güzel İsimleri 5: Basir
Allah’ın Güzel İsimleri, okul öncesi ve okumaya yeni başlamış 4-8 yaş aralığındaki minik okurlarımız için hazırlandı.
Dizinin her bir kitabında, bir esma konu edinilmekte ve bu esma, oyun hamuru kıvamında şeker gibi tatlı resimlerle birlikte anlatılmaktadır.
-
Satranç
Stefan Zweig, çok geniş bir psikoloji birikimini eserlerinde bütünüyle kullanmış ender yazarlardandır. Onun dünya edebiyatında bir biyografi yazarı olarak kazandığı haklı ünün temelinde de bu özelliği, yani yazarlığının yanı sıra çok usta bir psikolog olması yatar. Satranç, Zweig’ın psikolojik birikimini bütünüyle devreye soktuğu bir öyküdür ve bu öykünün baş kişileri, tamamen yazarın biyografilerinde ele aldığı kişileri işleyiş biçimiyle sergilenmiştir.
Zweig ölümünden hemen önce tamamladığı birkaç düzyazı metinden biri olan Satranç’ı kaleme aldığı sırada, karısı Lotte Zweig ile birlikte göç ettiği Brezilya’da yaşamaktaydı. Satranç’ta da, olay yeri olarak New York’dan Buenos Aires’e gitmekte olan bir yolcu gemisini seçmiştir. Bu gemide tamamen rastlantı sonucu karşılaşan üç kişi: yeni dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic, sıradan bir satranç oyuncusu olan anlatıcı ve bir zamanlar çok usta bir satranç oyuncusu olan, ama hayli zamandır satrançtan uzak kalmış bulunan Dr. B., öykünün aktörleridir.