Sehe 181–200 zwischen insgesmt: 860

  • Fütuhat-ı Mekkiyye 1

    Hamd, şeyleri bir yokluktan ve yokluğun yokluğundan var eden ve şeylerin varlığını kelimelerinin yönelişine dayandıran Allah’a mahsustur. Bu sayede onların yaratılmışlığını ve Hakk’ın kadimliğinden kaynaklanan özelliklerinin sırını öğrendiğimiz gibi Allah’ın bize bildirdiği kadimliğini de öğreniriz.
    Münezzeh Allah, zuhur edip izhar ederek zahir olmuştur, batın kalmamıştır; fakat (aynı zamanda) batın olmuş ve batın kılmıştır. Kulun varlığı, öncesinde de sabit iken, O’nun için el-Evvel (ilk) ismini sabit kılmıştır; yok oluşun ve yoksunluğun takdir edilmesi ise daha önce de sabit iken, Hak için el-Ahir (son) ismini sabit kılmıştır.
    Asır ve muasır, cahil ve haberdar olmasaydı, O’nun el-Evvel ve el-Ahir veya el-Batın ve ez-Zahir isimlerinin anlamını kimse bilmeyecekti. Bu gibi isimler, bu en yüce anlamda Tanrı’nın güzel isimleri olsa bile, isimler arasında bir farklılaşma vardır. Söz konusu farklılaşma, menzillere yerleşmek için vesileler edindiklerinde belirginleşir…

    18,90
  • Fütuhul Gayb & Alemlerin Keşfi

    “(Dünyanın) lezzet ve şehvetinden çıkan kerih kokuyu duyar duymaz tıkayıver burnunu. Kurtar kendini ondan ve onun âfatından. Sana taksim olunan elbet ki ulaşacak sana. Bir de bakmışsın ki sen bambaşka bir sen olmuşsun.” İnsan, türlü olumsuzluklarla karşı karşıya kaldığında çoğu zaman ne yapacağını bilemez, bununla birlikte, durup bir düşünme payı da bırakmaz kendine. Hemen fiiliyata geçme isteği, insanda zuhur eden temel davranışlardan biri olur. Oysa yaratılmışların en makbulü olarak dünyaya gelen insan; özüne döndüğünde kendi içinin âlemlerini keşfetmeye, içinde ve dışında görüp tahayyül edemediği bütün âlemlerin Rabbine gönülden hamdetmeye başlar. Burada ise “âlemlerin keşfi” başlamış, gaybın yani insana bilinmeyen katmanların perdeleri kişinin istidadınca açılmaya başlamıştır. İşte, velîlerin velîsi, “Gavsü’l-Âzâm” Abdülkâdir Geylânî, sohbet usulünde vücuda gelmiş en önemli eserlerden biri olan Fütûhu’l-Gayb’da, okuyucuları âdeta, dizinin dibinde muhabbetli sohbetini dinleyen birer derviş misali manevî bir eğitime tâbi tutarak dünyanın süflî meseleleri ile münakaşadan bîzar olup kalbi temizlemeyi ve bu vesile ile Allah’a yaklaşmayı şiir gibi akan cümleleriyle öğretiyor. Fütûhu’l-Gayb, bir tasavvuf klasiği olmasının yanı sıra geleneksel eğitimin metodunu da içeren bir sohbet usulü klasiği özelliğini de taşıyor.

    7,94
  • Geçmişten Günümüze Peygamber (s.a.s) Sevgisi

    Kişinin Müslümanlığı, Hz. Muhammed’in (sas) getirdiği mesajın kabul edilmesiyle başlar. Hz. Peygamber’e (sas) itaat etmek, ona saygı duymak ve onu sevmek her Müslümanın görevidir. Allah Elçisi’ne duyulan muhabbet İslâm tarihinde farklı tezahürleriyle ortaya çıkmıştır. Bu sevgi edebiyatta ve sanatta önemli ilham kaynaklarından olduğu gibi Müslümanların hayatlarına da hâkim olmuştur. İslâm toplumlarında peygamber sevgisi, Hz. Peygamber’in (sas) isimlerinin çocuklara verilmesinden, onunla ilgili düzenlenen anma törenlerine kadar farklı şekillerde ortaya çıkmaktadır. Ancak Allah’ı ve Elçisi’ni sevmenin en açık göstergesi, Elçi’nin bize tebliğ ettiği mesajın hayatımıza ışık tutması, yolumuzu aydınlatması ve ona teslim olmamızdır.

    6,79
  • Geleceğimizde İslam Var

    Roger Garaudy, bu kitabında şu çığlığı atıyor: Batı’yı Ortaçağ karanlığından, barbarlıktan, cahillikten ve canlı cenazelikten dün İslâm kurtarmıştı! Bugün de gerekli gereksiz, yararlı yararsız ve hatta zararlı her bir şeyi imal eden ve insanlara bunları reklamlarla vazgeçilmez ihtiyaçlarmış gibi sunan, körü körüne üretip körü körüne tüketen ve tükettiren Batı’yı bu korkunç sapmadan yine İslâm kurtaracaktır! Ya İslâm’ın eşsiz bilgeliği, kültürü ve medeniyetiyle tanışıp onun kurtarıcı insanlık değerlerini paylaşacağız ya da yakın zamanda yok olacak ve Batı toplumlarıyla birlikte bütün dünyayı da intihara sürükleyeceğiz. Bundan böyle, bütün dirilişlerin müjdecisi, İslâm’ın destanıdır. Çünkü İslâm’ın destanı, insanlık destanının muhteşem bir ânıdır.

    9,09
  • Genç Adam ve Allah

    Eğer kendini sık sık soru(n)lar ormanında uçmaya çabalayan minicik bir kuş gibi hissediyorsan, bil ki ben de öyle hissettim. İşte bu yüzden sana yazdıklarımı okumalısın! Ama yine de sen bilirsin.

    Bu kitap, hayatını büyük ihtimalle bir bu kadar daha yaşayamayacak kadar yaşamış tecrübeli bir ‘dünyalı’nın, ilkgençlik çağlarında çok aradığı ama bulamadığı kitaplardan biridir ve Allah hakkında merakını giderecek bir şeyler söylemektedir…

    6,79
  • Gençler İçin Helal Rehberi

    Abdullah’ın oğlu Muhammed (sas) faizcilik, tefecilik ve ayrımcılığa karşı olmasaydı Mekkelilerin haniflere gösterdikleri hoşgörü ve toleransın fazlasına sahip olacak Kâbe’de rahatça Kur’an okuyup namaz kılabilecekti.
    Abdullah’ın oğlu Muhammed (sas) ‘iman edersem bana ne var’ diyen muhafaza-kâr amcasına atama, terfi ve ihalelerde önemli rantlar vaat etseydi, Mekke’nin en güzel kadınları ile evlenecek, sayılı zenginlerinden olacaktı.
    Abdullah’ın oğlu Muhammed (sas) sömürü sitemine karşı çıkıp ‘köleleriniz kardeşlerinizdir, yediğinizden yedirin giydiğinizden giydirin’ demeseydi Darun Nedve’de oy çokluğu ile Mekke lideri seçilecek, hicret etmeye gerek kalmadan ‘Mekke şeriat devletini’ kuruverecekti.
    O (sas) muhafaza-kârlaşmayı değil Medineleşmeyi tercih etti. Çünkü Medine adalettir, İslam’ın devleti adalettir.
    6,79
  • Gençler İçin Peygamberimizin Hayatı

    Gençler İçin Peygamberimizin Hayatı, Efendimizin çocukluğundan, vefatına kadar yaşadığı süreci anlatmaktadır.
    Sadece hayatını değil, onun kişiliğini, ashabıyla ve ailesiyle olan ilişkilerini de bulabileceğiniz bu kitap, her yaştan insana siyer okuma zevkini tattırmaktadır.

    Hz. Muhammed (s.a.v) başlıklı öğrenme alanı ve Hz. Muhammed’in Hayatı dersine uygun olarak hazırlanmıştır.

    7,94
  • Gençlik ve Cihad / Risaleler 2

    Ey Gençler!
    Bir fikir ancak kendisine olan inanç güçlü olduğu, yolunda samimiyetle çalışıldığı, çokça gayret sarf edildiği, uğrunda hiçbir fedakarlıktan kaçınılmadığı zaman başarıya ulaşır. Bu başarının dört temel ilkesi vardır. Bunlar: İman, samimiyet, gayret ve çalışmadır. Bunların dördü de gençlere ait özelliklerdir.
    İmanın esası canlı bir kalp samimiyetin esası temiz bir ruh gayretin esası kuvvetli bir şuur çalışmanın eası ise canla başla gayret etmektedir.

    5,64
  • Gerçek Tıp Yitik Şifanın İzinde

    Gerçek Tıp –Yitik Şifanın İzinde, günümüzde benzerine rastlanmayan özel bir eserdir. İslam Tıbbı’nın üstadı Aidin Salih Hanımefendi’nin ilmini ve 40 yıllık birikimini cömertçe paylaştığı bu eşsiz kitap 2007’deki ilk baskısından bu yana onbinlerce kişiye ulaştı. Zamanımızın temel İslam Tıbbı eseri haline geldi. Bu kitap, okuyucularının sağlık hakkında görüşlerini temelden değiştiriyor. Takipçilerinin aklında ve kalbinde yeni kapılar açıyor. Günümüz insanının sağlıkla ilgili çaresizliğine sade ve hikmet dolu çözümler sunuyor. Çok satanlar listesine giren birçok kitabın referans noktası oluyor. Birçok doktor, sağlık hizmetlerine Gerçek Tıp – Yitik Şifanın İzinde kitabının önerilerini ekliyor. Baştan sona sarsılmayan bir mantıkla kaleme alınan bu eser eskimeyen hikmetin, iki cihan saadetine vesile olan iyileşmenin formülünü açık bir dille sizlerin takdirine sunuyor. Çünkü gerçeğe götüren yol açıktır…

    14,84
  • Görev ve Yetkileri Açısından Hz. Peygamber

    “Her tanıyan bilir, ama her bilen tanımayabilir.’’ Biz bu ifadeyi, Efendimiz (sas) karşısındaki durumumuz için de söyleyebiliriz. Bugün iki milyara yakın İslam ailesinin kaç ferdi gerçekten Peygamber Efendimiz’i hakkıyla tanıyor? Bunun hesabını yapmamız zor ama şunu iyi biliyoruz ki bu koca ailenin her ferdi onu (sas) bilmektir. O’nu (sas) bilenler çoğunlukta, ama tanıyanların o çoğunlukta olduğunu ne yazik ki söyleyemiyoruz.
    Hz. Peygamber’i (sas) bilenler O’nun (sas) ne zaman doğduğunu, ne zaman vefat ettiğini, savaşlarını çocuklarının isimlerini, hanımlarını, hicretini, miracını ve daha onlarca şeyi biliyorlar. Çok gariptir, bu bilinenlerin çoğunu belki daha fazlasını Mekke’de ona (sas) karşı çıkanlar da biliyorlardı. Herhalde Hz. Peygamber’in (sas) amcası Ebû Leheb bizden daha çok Peygamberin bu bilgilerine, hatta doğumu ve çocukluğu devresinin nice hadiselerinin bilgisine sahip idi. Yine o gün Mekke’de nice isimler bu tarz bilgileri biliyorlardı. Ama onlar, o yüce ruhu tanıyamadılar, tanıyamadıkları içinde tam anlamı ile tabi olamadılar ve ona (sas) karşı oldular. İşte bundan dolayı diyoruz ki bilmek yalnız başına yeterli değil, o bilginin marifete, yani gerçek manada tanımaya dönüşüp, bazı güzelliklerin hayatlara hâkim olmasına vesile olmalıdır

    6,79
  • Gül’ün İki Goncası Hz. Rukiyye – Hz. Ümmü Gülsüm

    İsimleri kalbimizin en mutena köşesine meveddet kalemiyle yazılan Hz. Rukiyye ve Hz. Ümmü Gülsüm, Gönüller Sultanı’nın (a.s.m.) iki güzide goncası, sahabilerin göz bebekleriydiler. Birbirlerine son derece nezaket ve muhabbetle bağlı ikiz kareş gibiydiler. Kader onları birbirlerine öylesine yakın eylemişti ki, sadece yaşları değil hayatları da sanki birbirini takip etmekteydi. Gözlerini vahye açtılar, küçük yaşta imanla müşerref oldular. İnen ayetleri ezberleyip kalplerine nakış nakış işlediler. Çocukluklarından itibaren iman mücadelesinin içinde yer aldılar. Sırf inançlarından dolayı nişanlıları tarafından terk edildiler. Vatanlarını terk edip, sevdiklerinden ayrılarak hicret etmek zorunda kaldılar… Ömürleri boyunca ahlâk-ı hamîdenin en güzel örneklerini sergilediler. Hayatlarının her karesiyle insanlığa ışık tuttular. Amansız davet mücadelesi, yaşadıkları sıkıntı ve çileler naif bedenlerini çok yordu. Genç yaşta hayata veda ederek sevdiklerini gözyaşları içerisinde bırakıp Rablerine kavuştular… Bu eser, Peygamberin iki goncasının İslam davası uğruna akla hayale gelmedik eza ve cefalara sabırla dayanıp kadere rıza göstermelerini ve bunun karşılığında Rableri tarafından mükâfatlandırılmalarını anlatıyor.

    6,79
  • Gündüzlerin ve Gecelerin İhyasının Fazileti Virdler Kitabı

    İmam-ı Gazali’ nin en büyük eseri olan İhya-u Ulum’id-din, her dönem Müslümanlar için ilk akla gelen başvuru kaynağı olmuş ve bu esere büyük güven duyulmuştur.
    İhya-u Ulum’id-din içinde yer alan konuların her biri, eserin orjinal anlatımı asla bozulmadan, akıcı ve duru bir dil kullanılarak çevirisi yapıldı ve başlı başına birer kitap haline getirildi.
    İhya-u Ulum’id-din’ in birinci cildinde yer alan son kitap Virdler Kitabı’dır.
    Bu kitapda; Virdlerin faziletleri, virdlerin sayısı ve tertibi, gecenin virdleri, gece ibadeti, faziletli günler ve geceler gibi konular ayetler ve hadisler ışığında açıklanmaktadır.
    * * *
    Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:
    “Sabah akşam Rabbininin adını an (sabah, öğle ve ikindi namazlarını kıl). Gecenin bir kısmında da O’na secde et (akşamla yatsı namazlarını kıl). Bir de O’nu geceleyin uzun bir süre tesbih et (teheccüd namazı kıl). İnsan, 76/25-26.

    7,94
  • Güneşe Yolculuk: Hz. Muhammed (S.A.V)’in Hayatı

    “Güneşe Yolculuk” küçük bir kızın Peygamberimizin hayatına yaptığı yolculuğu anlatıyor. Kâinatın Güneşi’ne yapılan bu yolculukta, ona bazen karıncalar, bazen masal kahramanları, bazen toz zerreleri, bazen gölgeler eşlik ediyor. Yolculuğun mutluluk çağına yapılması yüzünden, zaman ve mekan küçük kıza yardım ediyor, onu istediği yere ulaştırıyor. Küçük kız, yolda hayvan ve eşyalarla konuşup, onların gerçek kimliklerini öğreniyor; aşkın, tevekkülün, sabrın imtihanından geçiyor. Küçük kız, yolculuğun sonunda Kâinatın Güneşi’ni tanıyor ve O’ndan daha önemli bir bilgi, O’ndan daha önemli bir iş, O’ndan daha kıymetli bir insan olmadığını öğreniyor. Hz. Muhammed’in sevgisiyle tüm kötü huylarından kurtulup yeni bir kimlik kazanıyor. Bu ise küçük kıza, yani Zehra’ya tevekkül sahibi olmayı, saygıyı, kendinden kötü durumdakileri düşünmeyi ve daha pek çok güzel duyguyu hediye ediyor.

    9,09
  • Günümüz İslam Mezhepleri

    İnsanın, içinde yaşadığı coğrafya itibariyle sahip olduğu birtakım hususiyetler mezheplerin doğuşuna önemli ölçüde tesir etmiştir, denebilir. Kısa sürede büyük gelişmeler kaydeden İslâm fütuhatı, çok değişik din ve kültür muhitine mensup insanları ya hakimiyeti altına almış, ya da onlarla komşuluk ilişkileri geliştirmiştir. Farklı dinlere mensup olup da İslâm fethiyle Müslümanlığı kabul etmiş insanların, bir anda eski din ve kültürlerinin tesirinden, hayat tarzlarını ve karakterlerini oluşturan esaslardan tamamen uzaklaşabildiklerini söyleyebilmek çok güçtür, insan tabiatına göre, bu insanlar, olsa olsa eski kültürlerinden kalan ve yeni girdikleri dinin esasları ile zıt düşmeyen unsurları, İslâm’ın kalıbına dökmüş ve tâbir caizse, onları da Müslümanlaştırma yoluna gitmiş olmalıdırlar. Mesela, özellikle memleketimizde kendilerine “Alevi” denen ve tamamına yakın bir kısmı gerçekten samimi birer Müslüman olan kütle, eski Türk dinlerinden gelen kültür bakiyelerinden vaz geçemeyince, bu defa bunları, İslâm kültürünün muhtelif unsurlarıyla boyamış ve kendi anlayışlarına, hayat tarzlarına ve karakter yapılarına göre yeni bir kalıp içinde yaşatmaya devam etmiş ve etmektedirler. Biz bu çalışmamızda, İslâm tarihi boyunca çeşitli sebeplere dayalı olarak ortaya çıkan ve günümüzde de yaşamaya devam eden itikadi İslâm mezheplerini akademik çerçevede, ana hatlarıyla incelemeye çalıştık.

    13,69
  • Haccı Anlamak

    Hac, aslında manevi ve deruni bir tecrübedir. Çünkü diğer ibadetlerde olduğu gibi hac ibadetinde de asıl olan, aklileştirme değil, içselleştirmedir. Bu ibadetlerin, bazı dini ve dünyevi faydaları varsa da, asıl olan onların sırf Allah istediği için yapılmış olmasıdır. Hac, belli bir zaman ve belirli mekanlarda gerçekleşen bir ibadet olduğu için Müslümanlara zaman ve mekan mefhumunu, dünyada her şeyin belli bir düzen içinde gerçekleştiği şuurunu kazandırır. Buna göre hac, bir ay içerisinde başlayıp biten bir ibadet değildir. Bireyin iç dünyasının evrensel olana açılımı ve toplum hayatının kaynaştırıcı bir mayasıdır.

    4,49
  • Hadis İlimleri Ve Hadis Istılahları

    Peygamber mirası olan hadislerin, ashab-ı kiram başta olmak üzere, tabiin ve daha sonraki nesiller tarafından büyük bir ihtimamla ezberlenerek ve yazılarak korunduğu bilinen bir gerçektir. Hadislerin din demek olduğunu bilen İslam âlimleri, onların aynı zamanda Kur’an-ı Kerim’i tefsir ettiğini, bu tefsiri bütün nesillerin bilmesi gerektiğini düşünerek bu Peygamber mirasının daha sonraki çağlara en güvenilir şekilde ulaşması için özel metodlar geliştirmişlerdir. Bu özel metodun adı Usüli hadis veya Ulûmü’l-hadis de denilen hadis ilimleri ve hadis ıstılahlarıdır.
    Bu kitap 1986 yılında Allah’ın rahmetine kavuşan Prof. Dr. Subhi es-Salih tarafından, hadis ilimleri sahasında yazılan ana eserler ile diğer kaynaklar tarihi ve tahlili bir metodla incelenerek ve iyi bildiği bazı Batı dillerinde müsteşrikler tarafından yapılan araştırmalar dikkate alınarak titiz bir çalışma sonunda hazırlanmıştır. Hadislerin sağlam bir şekilde korunması için muhaddisler tarafından geliştirilen metodlar geniş bir şekilde ele alındığı gibi, hadislerin hukuk, lügat ve edebiyat bakımından önemi belirtilmiş, haberleri isnadlarıyla birlikte rivayet etme usulünün ilk defa müslümanlar tarafından kullanıldığı gösterilmiş ve hadis ilimlerine hizmeti geçen bazı önemli şahsiyetler tanıtılmıştır.
    Türk okuyucusunun ilk defa 1971 yılında tanıştığı bu tercümenin elinizde bulunan baskısı, eserin gözden geçirilmiş ve indeksi genişletilmiş yeni neşridir.

    10,24
  • Hadis İlminde Cerh ve Ta’dil

    Cerh ve tadîl, hadis usûlü içerisinde sened ilmi açısından çok önemli bir bilim dalıdır ve kendisine has terminolojisi vardır. Hem mütekaddim hem de müteahhir hadis âlimleri bu sahada nadide eserler telif etmişlerdir.
    Subkî, Sehâvî ve Zehebî hiç kuşkusuz bu sahada eser veren imamlardan birkaçıdır.
    Yukarıda isimlerini saydığımız müelliflerin konuya dair risâlelerini bir araya getirerek bir kitap altında toplayan Ebû Gudde, titiz bir tahkik ve her bir risaleye bir mukaddime yazarak kitabın değerini daha da artırmıştır.
    Ey okuyucu, Allah Rasûlü sallallahü aleyhi ve sellem’i anlamada önemli kilometre taşlarından biri olan cerh ve tadîl konusunda zihnindeki soru işaretlerini giderecek şeyin ta kendisi işte bu kitaptır. İstifade etmeye bakasın.
    devamını oku

    6,79
  • Hadis İlminin Çözüm Bekleyen Meseleleri

    Hadis rivayet külliyatı içinden Hz. Muhammed’e(s.a.v) ait olanlarla olmayanları birbirinden ayırmak oldukça zordur. Ayrıca bunu gerçekleştirme yönünde mutabık kalınacak genel geçer bir yöntem tespit etmek de neredeyse imkânsızdır. Bu nedenledir ki, rivayetlerdeki farklılıklar ümmet içindeki ihtilafları besleyen temel faktörlerden biri olmuştur. Elinizdeki kitap, peygamber anlayışının doğru bir şekilde oluşmasına, rivayetlerin geçirdiği serüveni anlamaya ve bu rivayetlerin bizlere ulaşmasına aracılık eden kişi ve kitapları daha iyi tanımamıza katkı sağlayabilecek bir yapıdadır.

    9,09
  • Hadis İlminin İncelikleri

    Ashab “Yaşayan Kur’an” Hz. Peygamber’i bizzat gördüğünden ona bakarak “Kitab”ın nasıl hayata geçirileceğini anlıyor ayrıca onun açıklamalarıyla bilgileniyor, anlayamadıkları yerler olduğunda da yine ona soruyorlardı. Ancak Allah Rasûlünün vefatıyla birlikte “canlı örneklik” sonlanmış oldu. Bu noktada sahabe devreye girerek onun sözlerini ve uygulamalarını tâbiîne aktardı. Bu aktarım kuşaklar boyunca devam ederken oluşan hadis ilmi süreç içinde kemâle erip sistemleşti. Böylece bizler söz konusu ilmin usûlü, tarihi ve edebiyatı vesilesiyle rivayetleri her açıdan tahlil edebilme imkanına kavuştuk. Elinizdeki “bilgi küpü” çalışma bu alanda sizlere dikkat çekici malumat sunarken araştırma azminizi de coşturmak istemektedir.

    7,94