“Bu hikayeyi başkasının anlatmasına izin mi verseydim?” “Biz köklü bir tarihe ve medeniyete sahibiz. Korkacak neyimiz olabilir?” “Dünyaya, akıntıya karşı duranın mevcut düzen olduğunu hatırlatacağım.” Okuduğunuz / okuyacağınız bu kitaptan dışarı çıkan, haykıran, “artık herkes duysun, bilsin, söylesin bizi” diyen üç cümle… Son 300 yılımız “yaptırmazlar” kelimesinin kavramlaşmasıyla geçmiş. Oryantalizmin zerk edildiği zihinlerimizde “bizden” olan her şey marjinal geliyor artık… BAY BAŞKAN, dünyanın en gerçek hayalini kuruyor aslında. Bizde olanı bize hatırlatıyor. Hem de tek bir soruyla. “Neden?” Sorunları kişiselleştiren, sorumluları değil, sorunlardan zarar görenleri kutuplaştıran bu düzende daha güzel bir dünya için çözülmesi gereken “bir” soruna “çözümü” olan bir “adamın” hikayesi… “Yeni bir dünyanın” var olabileceğinin “bizden” bir kanıtı… Yeni bir dünya için gerekli olanların özeti olan kitap bize; kendi hikayemiz olması gerektiğini, kendi hikayemizi kendimizin anlatması gerektiğini, kendimizi tanımamız gerektiğini söylüyor. Dediği çok doğru olan ve her birimizin “evet ya” demesi gereken şey ise: Bugün sokağa çıkıp soralım; kim yaşadığı hayattan, kurulu düzenden, adaletten, haktan, paylaşımdan memnun? Kimse değil mi? O zaman neden değiştirmiyoruz bu düzeni? Değiştirmememiz ne kadar anlamsız değil mi? Yaptırmazlar dediğinizi duyuyorum… BAY BAŞKAN, yaptırmazlar diyenlere, “neden” diye soruyor… Nasıl yapılacağını..