Sehe 1441–1460 zwischen insgesmt: 3487

  • İnci Saçlarını Yıkıyor Gözyaşı Akıtmadan! / İlk Okuma Kitabım

    İnci küvette oynamayı çok seviyordu. Ama saçlarının yıkanmasından hiç mi hiç hoşlanmıyordu! Neyse ki İnci’nin ve annesinin o kadar harika fikirleri vardı ki, banyo yapmak ve saç yıkamak eğlenceli bir hale geliyordu.İnci küvette oynamayı çok seviyordu. Ama saçlarının yıkanmasından hiç mi hiç hoşlanmıyordu! Neyse ki İnci’nin ve annesinin o kadar harika fikirleri vardı ki, banyo yapmak ve saç yıkamak eğlenceli bir hale geliyordu.

    4,49
  • İnci Yabancılarla Gitmez / İlk Okuma Kitabım

    İnci kum havuzunda yalnız başına oynamaktan sıkıldı. O sırada bahçe kapısından çıkan komşunun kedisini takip etti. Hem de yalnız başına dışarı çıkması yasak olduğu halde! Ve birden karşısına bir adam çıktı. Adam kendisiyle gelirse İnci’ye bir kedi yavrusu hediye edeceğini söyledi. Ama İnci bunu kabul etmedi.
    Çünkü bildiği bir şey vardı: Yabancılarla asla bir yere gidilmez!
    4,49
  • İnci’nin Teselliye İhtiyacı Var

    İnci, büyükannesiyle hayvanat bahçesine gidemeyeceğini duyduğunda büyük hayal kırıklığına uğradı. Sonra da eve onu ziyarete gelen en iyi arkadaşıyla arası bozuldu. Annesiyle kek yaparken başını açık çekmecelerden birine vurdu. Başına gelen olaylardan sonra İnci’nin teselliye ihtiyacı vardı. Neyse ki annesi İnci’yi nasıl teselli edeceğini biliyordu…

    4,49
  • İnci’nin Tartışma Kuralları / İlk Okuma Kitabım

    İnci kahvaltıda mısır gevreği yiyemediği için güne kötü başlamıştı. Anaokulunda arkadaşlarıyla oynarken de haksızlığa uğradığını düşünüp, üzüldü ve öfkelendi. Burcu Öğretmen hemen olaya el koyarak, tartışma sırasında uyulacak kuralları belirledi.

    4,49
  • İnşaat Makineleri Dünyayı Öğreniyorum

    Duru ile Demir, o gün teyzelerinin çalıştığı inşaat alanını ziyarete gidecekleri için çok heyecanlılardı. Yol ve köprü yapımında kullanılan iş makinelerini gören kardeşler şaşkınlıklarını gizleyemediler. Kazı makineleri, silindirler, greyderler, beton mikserleri bunlardan bazılarıydı sadece.

    4,49
  • İnşaat Sahasında Bir Yıl / Bul, Eğlen, Öğren!

    Kamyonlar, kepçeler, greyderler, beton mikserleri ve vinçler planlı bir şekilde çalışıyor. Temeller kazılıyor, duvarlar yapılıyor, yerlere fayans, plastik ve ahşap malzeme döşeniyor, çatılar yerleştiriliyor.
    Bina yapmak çok sayıda uzmanın bir arada çalıştığı, proje ve program gerektiren bir iştir. Ayrıntılı resimler ve ilgi çekici sahnelerle yeni okul binasının yapımında profesyonellerin çalışmalarını izleyebilir, şaşırtıcı bir maceraya katılabilirsin.

    4,49
  • İnsan Cinselliğinin Evrimi

    İNSAN CİNSELLİĞİ NEDEN DİĞER CANLILARINKİNDEN FARKLIDIR? İnsan cinselliği bize normal görünse de diğer hayvanların standartlarına göre oldukça tuhaftır. Jared Diamond, tuhaf cinsel hayatımızın, insan statüsüne erişimimizde beyinlerimizin büyüklüğü kadar önemli olduğunu iddia ediyor. İnsan cinselliğine ilişkin tartışılan konular arasında, dişilerin menopozu, erkeklerin insan toplumlarındaki rolü, gizlice seks yapmamız, üreme amacından ziyade zevk için seks yapmamız ve kadın memesinin emzirmeden çok daha önce büyümesi yer alıyor. Bu konular bize açıklama gerektirmeyecek denli doğal gelebilir ancak düşünüldüğünde içlerinde açıklaması çok zor sorular gizlidir. “İnsan Cinselliğinin Evrimi, bu konuda okuduğum en iyi kitap. Cinsellik mirasımıza yönelik bu keşif yolculuğu, sevgililerin neden öyle davrandıklarını merak eden kişilere keyifli bir okuma fırsatı veriyor.” Diane Ackerman, Umut Bahçesi’nin Yazarı “Bu denli sade bir üslupla yazabildiği için Jared Diamond’ı çok kıskanıyorum! Öne sürdüğü sağlam argümanları sayesinde, diğer memeliler seksi zevk için yapmaktan kaçınırken neden bizim seksi hem zevk hem de üreme aracı olarak kullandığımızı anlayabiliyoruz. Dünyanın en önde gelen biyoloji filozoflarından birinin elinden çıkmış harikulade bir kitap.” Roger Shohl, Avustralya Monash Üniversitesi Fizyoloji Profesörü “Jared Diamond bir kez daha sormaktan asla vazgeçmediğimiz ve artık kesin yanıtlar bulmak istediğimiz sorulara gerçek cevaplar veriyor. Üreme amaçlı olmayan cinsel aktivitenin insan olmakla ilişkili olmasının dışında, evrimsel başarımızın da en önemli sembolü olduğunu öğreniyoruz.” Bettyann Kevles “İnsan cinselliğinin evrimi üzerine mizahi, geniş çaplı bir araştırma.” Chicago Tribune

    9,09
  • İnsan Geleceğini Nasıl Kurar? Kendini İnşa Etmenin Yolları

    “Bir hedef bulacaksınız, o uğurda çalışacaksınız, hedefinizi gerçekleştirmek için bir yol arayacaksınız, yol yoksa da o yolu yapacaksınız. Bir defa geçtiğiniz yoldan da bir daha geri dönmeyeceksiniz. Çünkü lüzumsuz geri dönüş başarısızlıktır, tekrara düşmektir, ufku kapatmaktır. Hedef bulmak, yol açmak ve aynı yoldan geri dönmemek… Hayattaki gayemiz budur.” İLBER ORTAYLI Kendi kendinin mimarı olma ve hayata atılma… Yetenek, keşif, merak, potansiyel, heves, ayakta kalma güdüsü… Öğrenmenin, çalışmanın, düşünmenin yolları ve yöntemleri… Çalışacağız, okuyacağız, göreceğiz, planlayacağız, kendimize bir hayat kuracağız, tamam ama bunu hangi ölçüye göre yapacağız? İlber Ortaylı bu kitapta kişinin hayattaki gayesini nasıl belirleyeceğini, hedefini nasıl koyacağını, geleceğini nasıl planlayacağını, potansiyelini nasıl değerlendireceğini yüzyılların içinde dolaşarak, tarihin büyük düşünürlerinin binlerce yıla meydan okuyan görüşlerini de yanımıza katarak izah ediyor. Kendimize her gün sorduğumuz ve cevap bulmakta zorlandığımız soruları kendi deneyimleri ve engin bilgisi ışığında yanıtlıyor. · İnsan kendini nasıl inşa eder? · Potansiyelimizi değerlendirebilmek için hangi yeteneklere sahip olmalıyız? · İnsan hedefini nasıl koyar, geleceğe dönük planlarını nasıl yapar? · Yeteneğimizi, merakımızı nasıl keşfederiz ve nasıl geliştiririz? · Kendi talihimizin mimarı olabilir miyiz? · Etrafa bakma sanatı nedir, nasıl öğrenilir? · Mutluluk neden hem hakkımız hem de görevimizdir? · En zor zamanlarda direnme gücünü nerede bulacağız ve ilhamı nelerde arayacağız? İnsan Geleceğini Nasıl Kurar? yaşam tecrübesini paylaşmayı vazife bilen bir entelektüelden, İlber Hoca’dan, okurlar için bir yol açma, yol yapma, kendini inşa etme ve toplumu ayağa kaldırma rehberi. Platon, Seneca, Cicero, Farabi gibi bilgelerin ilhamı eşliğinde ve Yenal Bilgici’nin sorularıyla…

    9,90
  • İnsan Halleri

    İnsan halleri kitabı Diyanet TV de aynı adla yayımlanan programda gerçekleşen diyalogların deşifresi ile oluşmuştur. Kitapta değinilen konular pozitif psikoloji yaklaşımıyla ele alınmıştır. Mutluluk, merhamet, sabır, güven, ümit, cesaret, sahicilik, şükür, tevazu, diğerkâmlık, cömertlik ve iyimserlik kavramları etrafında yapılan içten ve derinlikli sohbete kitabı okurken sizde katılacaksınız.

    6,79
  • İnsan İlmihali

    Bugün Müslümanlar olarak ne yazık ki İslamlık iddiası ile yaptığımız işlerde insanlık alt yapısını aramayı gereksiz görebilecek bir noktaya sürüklenmiş durumdayız. Mesela yalan konuşmak haramdır diye biliyoruz ama bunun insanlığı eskittiği için yasak olmuş olabileceğini düşünmüyoruz. Faizden sadece din haram ediyor diye kaçınıyoruz ama insana ve insan emeğine karşı bir suç oluşturduğunu akıl etmiyoruz. Medine’de insan eksenli bir medeniyet tesis eden sevgili Peygamber Aleyhisselam Efendimiz’in, yanı başında namaz kılan kardeşini rahatsız edeceği için sarımsak ve benzeri şeyleri yiyenlerin mescitlere gelmelerini men ettiğini niçin tefekkür edemez ve bunu günlük hayatımızın pek çok bölümüne taşımayız? Sadece gıybet konusunu ele aldığımızda bile insanlıkta düşük puanlı kaldıkça Müslümanlıkta yüksek puanlı olamayacağımızı idrak edebiliriz.

    6,90
  • İnsan İnsana

    BİR İNSANIN İLİŞKİLERİNİN NİTELİĞİ, O İNSANIN YAŞAMININ KALİTESİNİ BELİRLER. İnsan, ilişkileri içinde sürekli olarak “yeniden tanımlanan” bir varlıktır. İnsan ilişkilerinin temelini ise iletişim süreçleri oluşturur. İki insan birbirinin farkına vardığı anda iletişim başlar. Aynı sosyal ortam içinde yer alan kişilerin söyledikleri sözler ve hareketleri kadar, hareketsizlikleri, susmaları, beden duruşları ve yüz ifadeleri, hepsi anlamlı birer mesaj oluşturur. İyi bir dinleyici, iletişim kurduğu kişinin yalnız söylediklerini değil, yüzü, eli, kolu ve bedeniyle yaptıklarını da “duyar.” Bir aracın sürücüsü, yolda kendinden başka araç yokmuş gibi davranırsa, trafik kazası olur. Bir kişi konuşurken, karşısındakini nasıl etkilediğini düşünmeden, kendi bildiği yönde istediğini söylerse “iletişim kazası” ortaya çıkar. İlişkilerimizde, verdiğimiz mesajların sorumluluğunun bilincinde olmamız, iletişim kazalarını önler. Bu varsayım toplumsal düzeyde de geçerlidir. Kişi farkında olsun ya da olmasın, toplumla da sürekli ilişki içindedir. Bir toplumda “Herkes benim gibi düşünmelidir, benim düşünce tarzım en doğrusudur,” tutumu ağır basarsa, akılcı tartışmalar yerine duygusal çatışmalar ortaya çıkar. İnsan hayatını mercek altına alıp, insana dair her hikâyeden bir anlam çıkarabilen bilgeliğiyle değerli Doğan Cüceloğlu, kimliklerin ötesinde, canların temas içinde olduğu “insan insana” bir ilişkinin mümkün olduğunu bize hatırlatıyor. Kalıpları tekrarlamaktan kurtulabilmeniz, insan ilişkilerine anlamsal zenginliği ve derinliği getirebilmeniz için iletişim süreçlerini uygun ve etkili bir biçimde uygulamanıza yönelik bilgi ve becerileri sunuyor. İletişim sorunlarını çözmeden doyumlu bir yaşam sürdürmenin olanaksız olduğunun ve insanın isterse kendini değiştirip geliştirebileceğinin altını çiziyor.

    11,39
  • İnsan İnsana

    İnsan, ilişkileri içinde sürekli olarak “yeniden tanımlanan” bir varlıktır. Doyumlu ve mutlu bir yaşam için kendinizi yeniden tanımlamada kullanacağınız bilgi ve becerileri, Yeniden İnsan İnsan’da bulacaksınız.

    9,09
  • İnsan Odaklı Liderlik

    Bir çırpıda, hatta ışık hızında okudum ve güneşin yanına gitmiş kadar aydınlandım! Biz liderlerin kurumsal dijitalleşme, teknoloji, yeni yöntemler, hızla değişebilmek sularında da yüzmeye çalışırken esas girmemiz gereken okyanusun “insan” tabiatında olduğunu hatırladım.

    Kurumsal hayat, ruhsallık, psikoloji, kadim kültürümüz ve bu gibi unsurların hepsinin en son bilimsel gelişmeler ışığında aynı potada eritildiği harika bir lezzet, müthiş faydalı bir kitap…
    Özlem Denizmen
    Doğuş Otomotiv Yönetim Kurulu Üyesi, girişimci iş kadını, sivil toplum lideri.
    Cebinde Mucize Yarat kitabının yazarı.

    Hayatımızda aktif zamanımızın çoğunu çalışarak geçiriyoruz. Yaratılışımızın belki de tek gayesi önce kendimizle tanışıp değerlerimiz için yaşamakken, yani “insan” olabilmeye çalışmakken, materyal önceliklerimizle hayatımızın çoğunu işimizde harcıyoruz maalesef. Farkında olmadan en zor yolu deniyoruz sürekli. Bu kitap; öncelediğimiz şey değerlerimiz ve insan olabilmek olduğunda her şeyin ne kadar kolaylaşacağını anlatan, çok farklı bir kitap. Kütüphanemde en ulaşılabilir yerde duracak ve her takıldığımda danışmanım olacak.
    Erden Timur
    NEF İcra Kurulu Başkanı, avukat ve iş insanı.

    En iyi liderlerin hem aklı hem kalbi harekete geçirenler olduğu artık kabul edilmekte. Bilimsel veriler bu çalışma şeklinin verimliliği ve katma değeri arttırdığını, kaliteli iş gücünü elde tutma oranını yükselttiğini ve daha da önemlisi mutlu çalışanlar yarattığını göstermekte. Pir ve Canan, bu güçlü ve zihin açan kitapta insan odaklı liderliğin gücünü etkileyici bir biçimde ortaya koyuyor. Ziyadesiyle tavsiye ederim.
    James R. Doty, M.D.
    Kurucu ve Direktör, Şefkat ve Hayırseverlik Araştırma ve Eğitim Merkezi, Stanford Üniversitesi.
    Nöroşirurji Profesörü, Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesi.
    New York Times – Çok satanlar listesinden Sihir Dükkânı: Bir Beyin Cerrahının Beynin Gizemlerini ve Kalbin Sırlarını Keşfetme Arayışı adlı kitabın yazarı.

    Bireyler, organizasyonlar ve topluluklar açısından çalışmanın büyük öneme sahip olması geleceğin çalışma anlayışının insan odaklı olmasını gerektiriyor. Bu kitap insan odaklı liderliğin önemini ortaya koyan ve organizasyonların bu çok ihtiyaç duyulan değere kucak açacak bir vizyon çizmesini sağlayan paha biçilemez bir kaynak.
    John W. Budd
    Profesör, Endüstri İlişkileri LandGrant Vakfı Başkanı, Minnesota Üniversitesi.
    Çalışma Düşüncesi (The Thought of Work) kitabının yazarı.
    devamını oku

    9,09
  • İnsan Olmak

    İlk kez yayımlandığı 1983’ten günümüze defalarca baskı yapmış ve okurla kurduğu yapıcı ilişkiyi kanıtlamış olan bu kitabında Engin Geçtan insan olmanın ikilemini şöyle anlatır: “Çağdaş toplumlar kendine özgü bir olguyu da birlikte getirmiştir. İnsan eskisinden çok daha fazla sayıda insanla, çok daha kısa süreli, daha yüzeysel ilişkiler kurma eğilimindedir. Bu, soğuk bir günde karşılaşan bir grup kirpinin öyküsüne benzer. Kirpiler ısınabilmek için birbirlerine sokulurlar, ama dikenleri birbirine batar. Birbirlerinden ayrıldıklarındaysa soğuktan rahatsız olurlar. İleri geri hareket ederes sonunda dikenlerini batırmadan birbirlerini ısıtabilecekleri en uygun uzaklığı bulurlar.”

    7,94
  • İnsan Oluşa Dair Yaratılış, Evrim ve İnsan

    O ilk mezar, ilk haşyet, ilk tapınma, ilk kurban, Altamira’daki resim, Brassempouy’daki Venüs, Âdem’in sınıraşımı, İbrahim’in sorgulamaları, Musa’nın “bana kendini göster” deyişindeki safiyeti, Platon’un düşleri, İsa’nın manevî derinliği, Muhammed’in cehdi, Mevlana’nın aşkı, Yunus’un vecdi, Beethoven’in yüreğinden geçenler, Van Gogh’un renkleri, Tolstoy’un tahayyülleri, Einstein’ın düşünsel dünyasının derinliği, Kurt Gödel’in denklemleri… Hepsi adımlayışlardır o ufku; arayışlar… Ve sadece bunlar bile, “iyi ki var bu insanlar, iyi ki yaşamışlar” dedirtmekte değil mi? Onlar olmaksızın bu kâinat bir çölden başka bir şey değildi. Ne mutlu bize ki, onların yaşamış olduğu bir dünyada yaşamaktayız; onlara tanıklar olarak!.. Kâinat ile Tanrı arasında beliren insanî bilinç, hem ayıran hem de birleştiren bir berzah olarak zuhur eder; yoksa her şey öylesine samed ve öylesine kendindedir ki… Tanrısal yaratıcılığın devinimi sessizce işler ve bilinmez hiç kimse tarafından. Ama insan bu çölsü ıssızlıkta bir vaha gibi belirir. Kimdir vaha; bu sessizliği bozan, bu yakıcı gün altında bir tanık gibi duran. Suyun ve ışığın çekildiği o koyu ve samedî gecede beliren kimdir? Vaha sanki de vahiydir. Tanrı’dan alınmış olan söz, kimileyin düş kırıklıklarına neden olsa da, umutlandırır Tanrı’yı da. Borç, alacağa dönüşmekte; cehennem cennet olmaktadır. Gizem ya da büyü, insanın aklının örttüğü değil, aydınlattığı bir sınırdurumdur. Tıpkı Güneş gibi. Ama akıl olmasa Güneş bile aydınlatamaz karanlığı. Tıpkı karanlıkta çakan şimşeğin önünü aydınlattığı insan meselinde olduğu gibi. Ama kimdir önü aydınlanan ve nedir çakan şimşek. Akıl kimi aydınlatır, insanı mı, Tanrı’yı mı, yoksa kâinatı mı? Karanlıkta kalan kimdir ve çöl nerede büyümektedir?

    7,94
  • İnsan Psikolojisi Üzerine Etüdler

    İnsan zıt, çift tabiatlı (Ambivalence) bir mahlûktur. Hem en üstün mertebeye çıkabilecek güçtedir hem de en alt tabakalara düşecek kabiliyette… Dinin koyduğu külli gerçekler, bilimin verdiği ayrıntılı bilgilerle birleşince hayatın normal akışı sağlanır. Biz Müslümanlar insan psikolojisi üzerinde İslâm’ın görüşünü ortaya koyabildiğimiz zaman, Batının bozuk psikolojik ekolleriyle üzerimize akan nazariyeler seline karşı koyabiliriz. Bunun yanı sıra sürükleyip getirdiği ahlâkî, fikrî, sosyal ve ekonomik bozuklukların hepsinin de önüne geçebiliriz. O zaman da krizler içinde bocalayıp kıvranan beşeriyet âlemine büyük hizmetler götürmeye hak kazanırız. Muhammed Kutub, elinizdeki eser ile ilgili olarak “Bu kitap, bütün bölümleri ve satırlarıyla insanı insanca yorumlamak için yapılmış bir çalışmanın ve harcanmış bir çabanın mahsulüdür. Bir yandan İslâm’ın psikoloji konusundaki görüşünü incelerken diğer yandan bizi konunun derinliklerine götürecek bütün psikolojik ekollerin görüşlerine başvuracağız. Bizi böyle bir sentez yapmaktan alıkoyacak hiçbir sebep yok. Ancak tabii ki ilk ve son görüş kaynağımız ve hareket noktamız yalnız ve yalnız Kur’an-ı Azim’dir.” diyor.

    8,90
  • İnsan ve Davranışı

    Bu kitap her çağdaş insanın bilmesi gereken modern psikolojinin temel kavramlarını ilk kez Türk bilim adamlarının katkılarıyla ve Türk toplum yapısının özellikleriyle kaynaştırarak sunmaktadır. Bu kitap Türkiye’de psikoloji alanında büyük bir boşluğu dolduracak ve uzun yıllar boyunca öğrencilerin yararlanacağı vazgeçilmez temel bir kaynak olacaktır.

    14,84
  • İnsan ve Halleri & Vedanta’da Kamil İnsan

    Bu metin, geleneksel metafiziğin ve antropolojinin tam bir kutsal kitabıdır.
    René Guénon, Hint öğretilerinden Vedanta’nın, sahip olduğumuz geleneksel metafiziğin en antik, derin ve kapsamlı ifadesini içerdiğini ve bazı yönlerden diğer tüm geleneksel biçimlerin anahtarı olarak görev yaptığını düşünür ve bu eserinde de en saf ve kadim metafizik öğreti olan Vedanta’yı en ince ayrıntısına kadar incelemektedir. Bu eser bugüne kadar Vedanta’nın doktrinlerinin en iyi açıklamalarından birisidir (belki de en iyisidir). İngiliz yönetimi altındaki  Hindistan yarımadasına ilk giren Batılılaşma eğilimlerinden ve modernleşmeden tamamen bağımsız bir açıklamadır ve geçerliliğini hâlâ yitirmemiştir.
    Hindular neye inanırsa inansınlar, Vedanta; saf birlik, tek hakikat öğretisidir ki İslâm’da bunun karşılığı “tevhid”dir. Varoluşun merkezinde manevi bir ilke işler. Bu ilkenin gerçekleşmesi için daima yetkin bir insana (Kâmil İnsan’a) gereksinim duyulur. Kâmil İnsan doğanın her parçasını, bitkileri, hayvanları, taşı-toprağı kardeş olarak görür. Dolayısıyla O, duyarlığını korumuş olan insandır.
    Çıkar temelli bir ilişki kurmaz. Zihin dünyasında zaten böyle bir veri de yoktur. Bu saflığı sağlayan ilke doğada vardır. Önemli olan onu açığa çıkarmaktır. Tanrı’nın duyular âlemindeki açılması bu Kâmil İnsan üzerinden gerçekleşir. Amaç, Yüce Özdeşlik’e ulaşmaktır. Yani İNSAN olmaktır. Yunus diliyle, ‘kendin bilmek’tir. Kendini bilmeksizin Tanrı bilinemez.
    “Maneviyat arayışındakileri” çekmek için yazılmış binlerce kitap vardır ama bunlar kişinin sadece manevi farkındalıkla ulaşabileceğine kısa bir bakış sunarlar, bu sebeple kavramları aşırı basitleştirerek manasından koparırlar. Hiçbir kitap manevi uygulamanın yerini alamaz, ancak bu eser manevi uygulamanın gerçek anlamını nakleden bir özelliğe sahiptir.
    René Guénon eserlerinde kadim gelenekten bahseder, büyük dinlerin kökenindeki metafizik öğretiyi ortaya koyar. Bu geleneğin ve öğretinin dili sembolizmin dilidir ve bu dili yorumlamada onun üstüne kimse yoktur. Dahası, “ilerleme” fikrini ters yüz eden de O’dur. İnsan manevi mükemmellik yolundan geriye düştükçe Karanlık Çağ’a girer; eski kültürler yok edilir, niteliğin yerini nicelik alır ve çöküş yaklaşır.
    Guénon’u okuyan ve anlayan hiç kimse, bir daha asla eskisi gibi kalamaz.

    9,09
  • İnsan-ı Kamil

    Dünya’dan Ahiret’e…
    Mutlak Feza’dan … Zerrelere…
    Arş’tan, refref’e…
    Salsala-i Ceres’e
    Parlak yıldızlardan, kabelerin dileği olan;
    adn Cenneti’ne…
    Herşey Ben’im…

    Abdü’I-Kerim b. İbrahim el-Cili
    Ancak dikkat et!…
    Bütün bunlara rağmen;
    Mevlanasına tevbe ederek dönen;
    Aciz… Kul da yine benim
    Fakirim, hakşrim, hadı (eğilen) im…
    Zillet sahibiyim ve günahların esiriyim

    6,79
  • İnsancıklar

    Dostoyevski’nin henüz yirmi dört yaşında kaleme aldığı kitap, Rus edebiyatının ilk toplumsal romanı. Sınıf çatışması, edebiyat sevgisi, hayata tutunma çabasının iki dostun mektuplarıyla anlatıldığı kitap büyük yazarın okuyucuya merhabası: “Aynı eski, bildik eşyalara bakındım durdum. Aynı gri, kasvetli eşyalara… Eskisinden farklı görünmüyorlardı. Peki o mürekkep lekeleri, masa, aynı sandalyeler. Zaten önceden gördüklerim miydi gerçekten? Evet, aynılardı, tamamen aynılardı hem de. Peki, o zaman ben neden durduk yere yeniden doğmuş gibi davranmıştım ki? O ruh hâlinin sebebi neydi? Benim için birden güneş doğmuş, gökyüzünü maviye çevirmişti de o yüzden. Neden öyle olmuştu? Neden bazen, gerçek olmasa da, tatlı kokular bahçeye dolmuş gibi oluyor? Benim aptalca hayal gücümün ürünü olsa gerek hepsi. Bazen insan duygusallığa sürüklenip hayatımın neye benzediğini unutuyor. Hatta heyecanından gereksiz heveslere kapılıp kendini kandırıyor işte.”

    5,64