İnsanın, içinde yaşadığı coğrafya itibariyle sahip olduğu birtakım hususiyetler mezheplerin doğuşuna önemli ölçüde tesir etmiştir, denebilir. Kısa sürede büyük gelişmeler kaydeden İslâm fütuhatı, çok değişik din ve kültür muhitine mensup insanları ya hakimiyeti altına almış, ya da onlarla komşuluk ilişkileri geliştirmiştir. Farklı dinlere mensup olup da İslâm fethiyle Müslümanlığı kabul etmiş insanların, bir anda eski din ve kültürlerinin tesirinden, hayat tarzlarını ve karakterlerini oluşturan esaslardan tamamen uzaklaşabildiklerini söyleyebilmek çok güçtür, insan tabiatına göre, bu insanlar, olsa olsa eski kültürlerinden kalan ve yeni girdikleri dinin esasları ile zıt düşmeyen unsurları, İslâm’ın kalıbına dökmüş ve tâbir caizse, onları da Müslümanlaştırma yoluna gitmiş olmalıdırlar. Mesela, özellikle memleketimizde kendilerine “Alevi” denen ve tamamına yakın bir kısmı gerçekten samimi birer Müslüman olan kütle, eski Türk dinlerinden gelen kültür bakiyelerinden vaz geçemeyince, bu defa bunları, İslâm kültürünün muhtelif unsurlarıyla boyamış ve kendi anlayışlarına, hayat tarzlarına ve karakter yapılarına göre yeni bir kalıp içinde yaşatmaya devam etmiş ve etmektedirler. Biz bu çalışmamızda, İslâm tarihi boyunca çeşitli sebeplere dayalı olarak ortaya çıkan ve günümüzde de yaşamaya devam eden itikadi İslâm mezheplerini akademik çerçevede, ana hatlarıyla incelemeye çalıştık.