Ontolojiden epistemolojiye, zihin felsefesinden mantığa kadar felsefenin pek çok alanıyla ilişkisi ve irtibatı bulunan zihnî varlık kavramı, felsefe tarihinde ilk kez İslâm filozofları tarafından ortaya konulmuş ve geliştirilmiştir. Bu kavramın tarihsel gelişiminde, tevârüs edilen daha önceki birikimlerle birlikte özellikle Fârâbî, İbn Sînâ, Ebü’l-Berekât el-Bağdâdî ve Fahreddîn er-Râzî gibi filozofların belirgin bir yeri vardır. Râzî sonrası tarihî süreç yakından incelendiğinde ise bilhassa Ali Kuşçu, Devvânî, Kemalpaşazâde, Taşköprîzâde, Mirzacan Habîbullah, Molla Sadrâ ve Gelenbevî gibi filozoflar tarafından yapılan tartışmalar, ortaya konulan teoriler ve ayrıntılı analiz ve eleştirilerle birlikte zihnî varlık kavramının tam anlamıyla bir yetkinlik çağını yaşadığı gözlenir. Varlık ve Zihin öncelikle Antik Yunan’dan İslâm dünyasına uzanan süreçte zihnî varlık kavramının ya da bu kavrama ilişkin imaların ve içerimlerin izini sürmekte ve felsefe tarihi içerisinde İslâm filozoflarının bu kavramı ilk kez nasıl ve ne şekilde var ettiğini göstermeye çalışmaktadır. Bu amaçla kitapta zihnî varlık kavramının ve sorununun temel çerçevesini çizen İbn Sînâ’dan başlayarak Mustafa Şevket Efendi’ye kadar uzanan süreçte zihnî varlık teorisinin gelişimi ve kazandığı boyutlar, temsil gücü yüksek çok sayıda metin üzerinden ortaya konmaktadır.