İmam-ı Gazali

  • Die Kostbare Perle im Wissen des Jenseits

    “Die kostbare Perle im Wissen des Jenseits” von Imâm al-Ghazâlî gehört zu den Werken der Weltliteratur, und es enthüllt das Wissen vom Weg der menschlichen Seele nach dem Tod in Schilderungen erstaunlicher, horribler, aber auch erquickender Dinge, deren Kenntnis für alle lebenden Wesen von zentraler, ja existentieller Bedeutung ist.

    11,39
  • Mişkatü’l-Envar Nur Metafiziği

    Mişkâtü’l-Envâr, İslâmî ilimler ve İslâm düşüncesi tarihinde bir dönüm noktası teşkil eden Gazzâlî’nin, Nûr Sûresi’nin 35. âyetine yazdığı bir nevi tefsirdir. Bu eser, tasavvufî ve felsefî bir bakış açısını bir ayetin tefsirinde birleştirmesi ve tüm varoluşu nûr-zulmet ayrımına dayanan bir metafizikle temellendirmesi açısından yazıldığı tarihten itibaren çok etkili olmuş, İşrâkîliğin kurucusu Sühreverdî başta olmak üzere İslâm düşüncesinin üç büyük ekolü olan tasavvuf, kelâm ve felsefeyi temsil eden düşünürleri derinden etkilemiştir. Mişkâtü’l-Envâr/Nur Metafiziği, ayrıca zâhir ile bâtın, görünen ile görünmeyen arasında kurmuş olduğu irtibat ile her devrin düşünen Müslümanları için ölümsüz bir eser olma özeliğini daima muhafaza etmiştir.

    6,79
  • İlim Kitabı

    Bu kitap ayet, hadis ve İslam büyüklerinin sözleri ışığında ilmin, öğrenmenin ve öğretmenin faziletine yer vererek, övülen ve yerilen ilimler ile manası değiştirilen ilimleri açıklayarak, öğretmen ve öğrencinin eğitim-öğretim sürecinde takınması gereken ahlak ile zararlı ve faydalı âlimlerin alametlerini dile getirerek ve farklı boyutlarıyla aklı analiz ederek ilmin, öğrencinin ve âlimin hangi açılardan üstün, yüce ve şerefli olduğunu açıklayan değerli bir eserdir.

    6,79
  • Nefs Terbiyesi ve Ahlakı Güzelleştirme

    İmam-ı Gazâlî’nin en büyük eseri olan İhyâu Ulûmi’d-Din, her dönem Müslümanlar için ilk akla gelen başvuru kaynağı olmuş ve bu esere büyük güven duyulmuştur. İhyâu Ulûmi’d-Din, dört ana bölümden ve her bölüm de onar konudan oluşmaktadır. İhyâu Ulûmi’d-Din içinde yer alan konuların her biri, eserin orijinal anlatımı asla bozulmadan, akıcı ve duru bir dil kullanılarak çevirisi yapıldı ve başlı başına birer kitap haline getirildi. İhyâu Ulûmi’d-Din’ in üçüncü bölümü olan Helak Edici Şeyler Bölümü’ nün ikinci konusu Nefs Terbiyesi ve Ahlâkı Güzelleştirme’ dir. İmam-ı Gazâlî bu eserinde; kalp hastalıklarının birçok kısımlarına işâret ediyor. Özetle onların tedavisi hakkındaki sözün keyfiyetine, hastalıkların hususî ilâcının tafsilâtını yapmaksızın parmak basıyor. Ahlâkın güzelleştirilmesine genel bir bakış sunarak, bedenin ilâcını buna misâl gösteriyor. Tâ ki, bilinmesi insanların zihinlerine yaklaşsın. Tâ ki bununla güzel ahlâkın faziletinin beyanı açıklığa kavuşsun. Sonra güzel ahlâkın hakikatinin beyanı… Sonra ahlâkların riyâzetle değişmeyi kabul etmesinin beyanı… Sonra güzel ahlâka vardıran sebebin beyanı… Sonra ahlâkların tehzibine varan yolların tafsilini bildiren yolların beyanını yapıyor. Sonra nefislerin riyâzeti… Sonra kalp hastalığının bilinmesinin alâmetlerinin beyanı… Sonra insanoğlunun nefsinin ayıplarını bilmesinde vesile olan yolların beyanı… Sonra kalplerin tedavi yolunun beyanı… Sonra güzel ahlâkın alâmetlerinin beyanı… Sonra gelişmenin başlangıcında çocukların riyâzetindeki yolun beyanı… Sonra iradenin ve mücâhede mukaddimelerinin beyanını açıklığa kavuşturuyor.

    6,79
  • Mekasıdü’l-Felasife Filozofların Maksatları

    İmam Gazâlî’nin felsefeye dair ilk eseri Mekâsıdü’l-Felâsife’dir. Filozofların tutarsızlıklarını ortaya koymak üzere bu alanda çeşitli eserler yazmayı planlayan müellif, öncelikle onların maksatlarının belirtilmesinin faydalı olacağını düşünüp İbn Sînâ felsefesinin klasik mantık, tabîiyyât ve ilâhiyyât usulüne uyarak ve daha çok onun eserlerinden özetler yaparak 487 (1094) yılında bu kitabı kaleme almıştır. İmam Gazâlî’yi Batı dünyasında tanıtan ilk eser, XII. yüzyılda Mekâsıdü’l-Felâsife’dir. Latince tercümesi 1506’da Venedik’te basılmıştır. İmam Gazâlî, felsefenin bütün konularını tenkit etmemiş, hatta akla ve şeriata uygun olanları desteklemiş ve onlardan faydalanmıştır. İmam Gazâlî’ye kadar İslam filozofları felsefeyi olduğu gibi kabul etmişlerdir. Tercüme faaliyetleriyle İslam’a giren felsefe, İslam’ın inanç ve itikadı ile alakalı meselelerde de söz söylemiştir. Mutezile, felsefenin etkisinde kalarak bazı meselelerde İslam’ın ana gövdesinden ayrılmıştır. Felsefenin Aristo’dan sonraki ikinci muallimi Farâbî ve İbn Sina da felsefenin etkisinden çıkamamışlar, İmam Gazâlî zamanına kadar bu böyle devam edip gelmiştir. Ancak İmam Gazâlî, felsefenin her görüşünü kabul etmemiştir. Fıkıhta ve Kelamda büyük bir müctehid olan Gazâlî, Felsefenin İslam inanç ve itikadına zıt olan görüşlerini tenkit etmek için kendisini tamamen Felsefeye vermiş, eserinin başında kendisinin de ifadesiyle, felsefecilerin görüşlerini olduğu gibi nakletmek için iki yıl kadar Felsefe ile meşgul olmuş, en ince detaylarına kadar onların maksatlarını öğrenmiş ve bu kitabını yazmıştır.

    9,09
Open chat
Size nasıl yardımcı olabiliriz?