İnsan, var olmasıyla birlikte, düşünce ve tefekkürün haz ve çekiciliğinden kendisini alamamıştır. Çünkü insanı özgün,
orijinal ve ayrıcalıklı kılan en önemli yönü, bu niteliklerinde gizlidir. Düşünen bir varlık olarak insan, medeniyetlerin ve
kültürlerin inşa sürecinde bu özelliklerini bilfiil göstermiş ve ispatlamıştır. Bu anlamda düşünce ve fikrin sahibi tek bir
milletle, ırkla veya dinle sınırlandırılamaz. Düşünce imâli ve üretimi, insanlığın ortak mirasıdır. Medeniyetler ve kültürler,
bu mirasın birbirlerine devredilmesinde bir vasıta olmaktan başka bir anlam taşımamaktadırlar.