Ali Bulaç

Ali Bulaç 1951 yılında Mardin’de dünyaya gelmiştir. Yüksek öğrenimini İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü ve İstanbul Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji bölümünde tamamlamıştır. Hareket dergisinde bir süre çalıştı. Ali Bulaç 1976 yılında Düşünce dergisini ve Düşüncesi yayınlarını kurmuştur. Bunun ardından farklı yayın ve dergileri de çıkartarak yönetti. Yazar Ali Bulaç Zaman Gazetesinin kurulmasında İstanbul teşkilatlandırmasını yapan isimdir. Gazete el değiştirince gazeteden ayrılmıştır. Bir süre sonra tekrar Zaman gazetesinde yazmaya başlamıştır. Yeni Şafak, Milli Gazete gibi gazetelerde de yazmıştır. Yazar 1988 yılında İnsanın Özgürlük Arayışı isimli eserini çıkarmış bu eseri ile Türkiye Yazarlar Birliği Fikir Ödülüne layık görülmüştür. Ali Bulaç aynı zamanda Mehtap TV ve Hilal TV kanallarında programlar yapmaktadır. Çağdaş İslam dünyası düşünceleri ve sorunları alanında yaptığı araştırmalar ile bilinmektedir. Kaleme aldığı kitaplarda modern dünyada Müslüman olmanın getirdiği tavırlar üzerinde sıkça durmaktadır. Yazarın yayımlandığı Kuran Meali diğer Kuran çevirilerine göre sade bir dile sahip olduğu için öne çıkmıştır.

  • Medine Sözleşmesi

    Aydınlanmanın temel felsefi varsayımlarına göre şekillenmiş modern ve arkasından gelen postmodern dünyayı sürdürmek her zamankinden daha çok zorlaşmıştır. Ülkeler, sınıflar ve bölgeler arasında eşitsizlik giderek derinleşiyor; iç savaşlar, işgaller durmadı, mülteciler milyonları buldu; iklim ve çevre sorunları daha çok arttı: şiddet ve terör, ayrımcılık, ırkçılık, yabancı düşmanlığı hız kesmedi; salgın hastalıklar milyarlarca insanı bir anda tehdit eder hale geldi.

    İslam dünyasının trajik durumu ortada: Din müntesipleri, mezhep taraftarları, ülkeler, etnik gruplar, yöneticiler ve yönetilenler, yoksullar ile zenginler, sivil gruplar, örgütler, kadın ve erkek birbiriyle çatışıp duruyor. Her bir grup diğerini ötekileştirme şeytanlaştırıyor.

    Krizler bizi köklü bir paradigma değişikliğine zorluyor. Özgürlüğü, ahlaki erdemleri, adaleti ve karşılıklı ihtiramı esas alan küresel bir toplum sözleşmesine ihtiyacımız var. Bunun örneğini İslam’ın Peygamberi Medine Sözleşmesi’nde bize gösterdi. Modern ve postmodern zamanda insanın kendi varlığıyla, tabiatla ve hemcinsleriyle bozulan ilişkisine çözüm bulmadan, bu kriz ortamından çıkamayız.

    Medine Sözleşmesi, Kur’an ve Hz. Peygamber’in sünnet ve siretinde şekillenen mucizevi işlerinden biridir. Tarihi tatbikat ve bugünkü sorunları farklı okunduğunda, İslam dünyasındaki çatışmalara ve küresel düzeyde sürüp giden insani ve sosyo politik krizlere bir çözüm arayışıdır.

    9,90
  • Göçün ve Kentin Siyaseti & MNP’den SP’ye Milli Görüş Partileri

    “Göçün ve Kentin Siyaseti -MNP’den SP’ye Milli Görüş Partileri-” başlığı altında 1969’da Prof. Necmettin Erbakan liderliğinde Milli Nizam Partisi (MNP)’yle başlayıp, bir koluyla Saadet Partisi (SP)’yle devam eden, diğer koluyla AK Parti’yle peşpeşe iki defa iktidar olan siyasi çizginin hikayesini konu edinir. Bu kitapta sosyolojik temel gelişmeler takip edilerek Milli Görüş hareketinin Türk siyasetini ve Türk siyasetinin Milli Görüş partilerini nasıl etkilediği anlatılmaya çalışılmıştır. Türkiye’nin yaşadığı tecrübe hem İslam dünyası için önemli bir kaynak hem “Batı-dışı modernleşme” için yol gösterici bir zenginliktedir.

    11,39
  • Tarih Toplum ve Gelenek

    Aktüel dünyamızı büyük ölçüde meşgul eden çok sayıda siyasî, sosyal ve iktisadî meselenin 19. yüzyılda şekillenen tarih ve toplum felsefelerinden beslendiği görülür.

    Çok sayıda Müslüman müellif ve özellikle bilim adamı söz konusu felsefelerden habersiz olarak araştırmalarını yaparlarken İslâm’a ait olmayan bir kültür ve felsefenin kavramsal çerçevesini kullanmaktadırlar. Rahatlıkla Müslüman müelliflerin de “toplumsal gelişme” kavramına bağlı kalarak “ilkel dönemler”den veya tarihin “ilerleme şeması”ndan bahsettiklerini görmek mümkün.
    Bu çalışmada tarih, toplum, kültür, medeniyet ve gelenek gibi anahtar terimler ele alınarak İslâm ve batıda gelişen farklı tarih ve toplum felsefeleri arasındaki farka değinildi.

    Sosyoloji, antropoloji ve medeniyet tarihi gibi disiplinlerin ilgi sahasına giren bu türden konular ilk defa ve bu bağlamda eleştirel bir açıdan ele alındı.
    devamını oku

    6,79
  • Kur’an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı

    Kur’an müminler için bir rehber, bir klavuz ve gönüllere şifadır. Kur’an, şüphesiz kelimenin en geniş anlamıyla ilahi mesajı bütün insanları muhatap alan bir Hidayet, Allah’tan bir öğüt ve hatırlatma Mev’ıza ve zikir, doğruyu yanlıştan, hakkın batıldan ayıran Furkan, yol gösterici ve aydınlatıcı bir nur, rahmet ve bir Şifa’dır. Tirmizi’nin Süneni’nde yer alan bir Hadis’te buyrulduğu gibi: İçinde Kur’an’dan bir şey bulunmayan kimse harab olmuş bir ev gibidir.
    Entelektüel birikimi ve yazdığı kitaplarla ufkumuzu açan Ali Bulaç’ın hazırlamış olduğu Kur’an Meali metinli, cep boy ve 605 sayfadan oluşmaktadır.
    9,09
  • İslam Dünyasında Düşünce Sorunları

    İslâm dünyasının çağdaş düşünce sorunları nelerdir? Bu sorunları doğru anlamak ile modern dünyanın İslâm olgusunu kavrayıp anlamak arasında dolaysız bir bağ vardır. Bu kitabın amacı, giderek önemini ve ciddiyetini artırmakta olan bu konuya belli bir açıklık getirmektir.
    Ancak oldukça güç ve karmaşık bir konuyla karşı karşıya olduğumuzu belirtmeliyiz. Bunun başta gelen nedeni, çağdaş Batı kültürünün genelde “din” olgusuna yüklediği yanlış ve çarpık anlam ile İslâm toplumunun, deyim yerindeyse bir tür başkalaşıma uğratılmasıdır.
    İslâm düşüncesinin bugünkü durumunun doğru kavranabilmesi için, 1400 yıllık gelişmesinin ve özellikle 19. yüzyılda boy atıp günümüze kadar etkisini sürdüren İslâm anlayışlarının da genel hatlarıyla belirtilmesi gerekir. Bunu göz önüne alarak, bu yüzyılın başından günümüze kadar etkisini gösteren İslâmî düşünüş şekilleri genel hatlarıyla anlatıldı.

    7,94
  • İnsanın Özgürlük Arayışı

    Albert Camus, “Dünya anlamsız, insan saçmadır”; Jean-Paul Sartre, “İnsan beyhudedir” diyor. Michel Foucault ise insanın ölümünü ilan ediyor. İnsan gerçekten mümkün değilse, onu kim bu kadere mahkûm etti? Ali Bulaç, modern insanın özgürlük sorununa İslâmi bir bakış açısı sunarken, iletişimle küçülen bu dünyanın sistemleştirilmiş insanını da eleştiriyor. İnsanın varoluş çabasının saçma ve beyhude olup olmadığını tartışıyor. Peki, insan gerçekten mümkün mü? Mümkünse özgürlüğü de mümkün mü? Modern insanı özgürlüğe götürecek bir yol gerçekten var mı?Modern dünyanın karmaşık toplumsal ilişkileri içerisindeki insanın dramını ele alan İnsanın Özgürlük Arayışı, ehlileşme ve kapatılmanın hangi süreçlerden geçerek mutlaklık kazandığını irdeliyor. Modern tıp, sosyoloji, psikoloji, felsefe, sanat ve ateizm… Bunların hiçbirinin insanın özgürlük arayışına katkıda bulunmadığını söyleyen Ali Bulaç, insanın özgürlük sorununu farklı bir düzlemde ele alıp insanın ve özgürlüğünün mümkün olduğunu göstermeye çalışıyor.

    5,64
  • İslam’dan Korkmalı mıyız ?

    İslam’ın “fanatizm” ilişkilendirilmesi 1990’lı yıllara özgü bir çaba olduğu görülür. Bunun pek inandırıcı bir imaj üretimi olmadığı anlaşılınca, fanatizm yerine “fundamentalizm” ikame edilmeye başlandı. Entegrizm, radikalizm ve Siyasal İslam bunun eşliğinde ele alındı. 21. yüzyılın başlarından itibaren Batı medyası “İslami terör” ve arkasından “İslamofobi”yi öne çkıkardı. Belli politik amaçlarla icad edilmiş tanımlamalar gelip geçicidir, ancak kavramlar kalıcıdır. Bu açıdan İslam’ın hiçbir şekilde kendileriyle bir araya gelmesi mümkün olmayan bu kavramlarla bir araya getirilmesi üzerinde durulması gereken bir konudur. Elinizdeki çalışma bu konuyu ele almaktadır.

    7,94
Open chat
Size nasıl yardımcı olabiliriz?